Bulls-Celtics:
Chicago Bulls, Garnett ve Rasheed'den (maç öncesi yazımda unutmuşum Rasheed'i) yoksun Boston'a karşı çok daha istekli olan takımdı. İlk çeyrekte boyalı alanı hiç savunamadı Celtics, 29 sayının 18'ini buradan yedi. Hücumdaki şutlar da girmeyince sert Chicago savunmasına karşı içeriden sayılar üreterek oyuna tutunmaya çalıştılar ancak savunmadaki aksamayı durduramadılar. Rose'un erken faul problemine girip oyundan çıkmasına rağmen Kirk Hinrich savunması ve asistleriyle, Luol Deng kaçırmadan attığı şutlarla takımlarının yükünü taşıdı.
İkinci çeyrekte Boston, Tony Allen'ın defanstaki çabaları, Chicago'ya ilk çeyrekte oynadıkları hücumun çok daha farklısını oynamaya zorladı. Önceleri tek perde sonrası rahatça potaya gidebilen Chicago oyuncuları, bu çeyrekte sadece 18'de 5 ile şut attı. Fakat sahanın diğer tarafında Chicago savunması her topa el uzatırken, Boston'lı oyuncular yorgunluktan bitmiş görünüyordu. Chicago bu çeyrekte farkın erimesine izin vermediyse en önemli sebebi sahada aktif olmalarıdır. Yaptıkları top kayıplarına rağmen koşan uzunlarıyla defansa hızlı dönüp Boston'a kolay sayı üretme şansı vermediler. Paul Pierce'in bu çeyrekte 6'da 1'le oynadığını da atlamayalım. Scalabrine'nin çeyreğin sonuna doğru kaçırdığı iki boş üçlükle devreye girerken aradaki fark 8 sayıyla Bulls lehineydi.
İkinci yarıda da maçın hikayesi Boston'ın yorgun argın kovalaması, Chicago'nun farkı bir şekilde kendi lehinde tutması şeklindeydi. Rondo, Derrick Rose karşısında penetre ederek attığı garip şutlarıyla çeyreğe ağırlığını koydu. Boston bu çeyrek biraz daha anlaşılır hücum etmeye başladı ve çeyreğin sonlarına doğru kötü Chicago hücumları ardarda gelince 9-2'lik seri sonrası fark bir ara 5'e kadar indi. Geri kalan sürede tek basketi kaçan bir şutu tamamlayan Tyrus Thomas buldu.
4. çeyrekte de Celtics'ten olumllu bir hamle gelmeyince Bulls maçı 96-83 kazandı. Perkins 14 sayı 10 ribaund 5 blokla, Deng 25 sayı 4 asist 2 blok ve 2 top çalmayla oynadı.
Cavaliers-Jazz:
İki takım da maça asistlerle hızlı başladı. Lebron ve Mo Williams'ın içeriye direkt veya penetre ederek verdiği paslarla boş pozisyonları bulan Cavs'in aksine Utah topu dolaştırarak sayıya ulaştı. İlk çeyrekte Williams iki kere içeriden Shaq'e boş smaç şansı yarattı, başka da basketi olmadı Shaq'in. Lebron Kirilenko'nun uzun kollarına karşı potaya gitmeyip şut atınca 4'te 1'le kapadı çeyreği. İkinci çeyrekte öne geçemese de iyi oynayan takım Utah'dı. Yaklaşık bir dakika gibi bir sürede üst üste 6 sayı atarak farkı 2'ye indirmelerine rağmen Lebron ve Anthony Parker'ın sayılarına cevap veremeyince devreye 47-40 yenik girdiler.
Üçüncü devreyi betimleyecek bir kelime varsa o da "çirkin"dir sanırım. İki takımın da anca 4'er basketi var aklımda kalan. Özet olarak; Cleveland kötü hücum etti, Jazz boş şut kaçırdı. İkisi Shaq'in hücum faullerinden oluşan öyle bir bölüm vardı ki, Cleveland'ın 4-5 dakika sayısı olmadı. Bu süre zarfında Utah farkı 12'den 4'e indirdi ama Kirilenko dizini zorladığı için oyundan çıkmak zorunda kaldı. Karşılıklı birkaç hücum daha harcadıktan sonra Cleveland 13, Utah 15 sayıda kaldı 3. çeyrek.
4. çeyreğin başında Deron Williams beşinci faulünü aldığı pozisyonda, 1 hafta kadar önce 2 maç kaçırmasına sebep olan sakat sağ bileğini yeniden inciterek soyunma odasının yolunu tuttu. Fakat Utah taraftarı ne kadar üzülmüştür bilmiyorum çünkü hemen ardından 21-2'lik müthiş bir seri yakalayarak Utah, Cleveland karşısında 12 sayı öne geçti. Tabii önünde Lebron gibi bir adam olunca öyle devasa seriler de bir anda tersine dönebiliyor.
Lebron James, 36 sayısının 20'sini 4. çeyrekte atarak gerekirse ne kadar azabileceğini tekrar gösterdi. Ufak çaplı steps'lerini unutmuşum tabii ama bu LeBron'u hor gördüğüm anlamına gelmesin, kaç kere belirttim insan olmadığını. Utah'ın yakaladığı farkı tuzla buz ederek takımını 6 sayı öne geçirdi. Yapılan taktik faullere Ronnie Price 4, Millsap 2 sayıyla karşılık verdikten sonra Anthony Parker faullerden birini kaçırdı. Ardından Kyle Korver bu sene Lebron ve Kobe'den gördüğümüz panyanın arkasından basketin bir benzerini maçın bitimine 5 saniye kala yaparak farkı 1'e indirdi. Ilgauskas da faullerden birini kaçırınca Utah son hücumda maçı kazanma şansını ele geçirdi.
Top bütün elleri dolaşıp, Deron Williams bileğiden ilk sakatlandığında 10 günlük kontratla D-League'den getirilen Sundiata Gaines'in elinde patladı ve Gaines, doğru savunma yapan Parker'ın elleri üzerinde attığı üçlükle maçı kazandırdı.
Lebron 36 sayı 9 ribaund 6 asist 5 top çalma; Boozer 18'de 6 isabetle 19 sayı 13 ribaund 6 asist.
Ek olarak kariyeri boyunca savunma yap(a)mamasıyla bilinen Korver'ın maç içinde LeBron'a, onun tarzında koyduğu blok pek güzeldi:
Link
Galatasaray'ı özel kılan tablo "fotoğrafta" mevcut
23 saat önce
5 FARKLI FIKIR:
pozisyonda lebron turnıkye 3 adımla giriyori kendisine ve hakemlere hentbolu onerıyorum... en azından kuralına gore oynarlar..
sporingen.blogspot.com
ayrıca gaines'in kariyerindeki ilk üçlükmüş daha anlamlı bi yerde gelemezdi de zaten.
Anthony Parker:))
bulls celtics maçının sonlarında bi pozisyon var (özetlerde izlenebilir), şöyle ki:
paul pierce karşısındaki luol deng'in üzerine gidip basket faul yaptırmaya çalışıyor, ancak deng bunu yemeyip geri çekiliyor ve temas sağlayamayan pierce dengesiz bi şut çıkarıyor ve dengden okkalı bi blok yiyor.
işte tam o anda içimin yağları eridi. eminim birçok basketbolseverin de öyle olmuştur. özellikle kaan (kural) abinin. bostonlu olmasına rağmen :)
lebron bariz steps yapıyor, deron williams kendisini normal turnikeye göre ayarlamış. lebron 3. adımı atınca bomboş kalıyor bu sayede. korver bu pozisyonda hakemleri kurtarmış ama o üçlükte blok gelmeyince orada kimse kurtaramamış hakemleri :)
son yıllarda avrupa basketbolu ile nba iyice farklılaşmaya başladı bu tip pozisyonlar sayesinde. neredeyse lebron oyunun kuralını değiştirtecek. turnikeler bundan böyle 4 adım falan olsun bari :P
Yorum Gönder