Tyreke Evans etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tyreke Evans etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
4 Mart 2011 Cuma
Yuh Sana Tyreke!
Link
Hep merak etmişimdir, basketbol dünyası süper starların etrafında dönüyor ama bu yıldızların takım arkadaşlarıyla arası nasıldır diye. Örneğin, bir dönem beraber maç kazanmak için ter döken takım arkadaşlarından biri sportif başarı yakalayamayıp çok göz önünde olmayan bir yaşam sürerken diğeri pekala dünyanın sayılı zenginlerinden veya medyanın en gözde sporcularından olabiliyor. Griffin'in kaybettiği arkadaşına gösterdiği vefa örneğini paylaşmıştık. Videoda izleyeceğiniz durum ise bu kadar trajik değil. Bir dakika ya pardon, bu daha trajik. Muhabirler Evans'a Sergio Rodriguez'i soruyor. Evans'ın cevabı inanılır gibi değil: "O kim?". Sonra muhabir Rodriguez'i hatırlamıyor musun diyor. Tyreke'in cevabı "Hayır" oluyor.
Önemli hatırlatma; Tyreke Evans, Sergio Rodriguez'le beraber 2009-2010 sezonunda, yani daha bir sene önce 32 maça çıktı.
Labels:
Tyreke Evans,
Video
18 Şubat 2011 Cuma
Evans All Star Hafta Sonunda Yok
Sakatlığı sebebiyle takımının 2 maçını kaçıran Evans aynı sebepten dolayı all-star hafta sonunda da yer alamayacak. Kendisi Los Angeles'ta olacakmış ancak All-Star'da yer almayıp doktorla görüşecekmiş. Bildiğiniz gibi Evans Rookie-Sophmore maçında 2. yılını geçiren oyuncular adına sahada olacaktı. Ayrıca yetenek yarışması için yapılan oylamada da yer alıyordu Evans. Dolayısıyla iki etkinlikte de yer alamayacağı belirtilmiş.
Ocak ayının ortasında yine sol ayağından bir sakatlık geçirdikten sonra sezon başına göre performansını yükselten Evans adına şanssız bir durum. Ayrıca kendisinin yerine Rookie maçında oynamak üzere Oklahoma City'den James Harden çağırılmış. (Darren Collison varken bu seçim bir hayli ilginç bnece /Can) Bu arada haberi görünce aklıma geldi, yetenek yarışmasına kimlerin katılacağının 17 Şubat'ta belli olacağı açıklanmıştı ve Amerika'da tarihin hala 17 Şubat olacağını düşünürsek yarışmacıların 1-2 saate açıklanacağını sanıyorum. Adaylar belli olunca o yarışma hakkında da birşeyler karalarız.
Ocak ayının ortasında yine sol ayağından bir sakatlık geçirdikten sonra sezon başına göre performansını yükselten Evans adına şanssız bir durum. Ayrıca kendisinin yerine Rookie maçında oynamak üzere Oklahoma City'den James Harden çağırılmış. (Darren Collison varken bu seçim bir hayli ilginç bnece /Can) Bu arada haberi görünce aklıma geldi, yetenek yarışmasına kimlerin katılacağının 17 Şubat'ta belli olacağı açıklanmıştı ve Amerika'da tarihin hala 17 Şubat olacağını düşünürsek yarışmacıların 1-2 saate açıklanacağını sanıyorum. Adaylar belli olunca o yarışma hakkında da birşeyler karalarız.
Labels:
All-Star 2011,
Harden,
Tyreke Evans
13 Şubat 2011 Pazar
Bu Çocuk Kendini Ne Sanıyor?
Link
Yine bir Cousins haberiyle karşınızdayız. Ben yazmaktan bıktım, Kings yönetimi ceza vermekten bıkmadı. (Önce yukarıda koyduğum videoyu izleyin derim, özellikle son 20 saniyesini) Cousins bu sefer de sabaha karşı oynanan maçta Evans'ın son saniyelerdeki şut seçimine sinirlenmiş. Zaten bundan önceki son maçlarda da yine son saniyelerde kötü tercihler kullanan Tyreke'e gıcıkmış. Bu sabahki Thunder maçından sonra dayanamamış, oyun alanından soyunma odasına gidene kadar Tyreke'e bağırmış, çağırmış, saydırmış... Soyunma odasına geldiklerinde ise araya Donte Greene girmiş. Kendisi de pas isterken, Donte'nin topu Tyreke'e vermesine çok kızmış. Burada çok detay olmasa da kafasının tası atan Cousins herhalde Greene'e daldı diye düşünüyorum. Çünkü ikili yumruk yumruğa birbirlerine girmişler. Takım tam Phoneix'e gitmek için uçağa binmişken genel menajer Petrie'nin kararıyla Cousins'e 3 maç ceza verilmiş ve uçaktan inmesi istenmiş. Ancak cezalı olduğu maç sayısı 3'ten 1'e inebilirmiş.
Nerden başlayalım, evet Tyreke'ten. Jazz ve Mavs'e karşı son topları çok kötü kullanan Tyreke, bu sabah sadece kötü bir şut kullanmakla kalmadı, benim mantığıma çok ters gelen bir seçimde bulundu. İki sayı farkla yenilirken takımı, el üzerinden üçlük attı. El üzerinden atması zaten kötü ama üçlük denemesi bence saçmalık. Hani deplasmanda olsalar anlıcam, bu tür durumlarda "Bitse de gitsek, uzarsa taraftarlarla bu maçı alırlar" mantığı ile üçlük deneyebiliyor takımlar. Bence yine yanlış ama o konuyu deşmeyelim şimdi. Sabahki maça bakıyoruz, Kings evinde oynarken Tyreke bu seçimi yapıyor. Nedenini bilmiyorum açıkçası ama Westphal da "Birebir oyna, el üzerinden" dediyse niye mola almakla uğraştığını merak ediyorum... Yani kısacası Evans 3 maçtır resmen takımına maçı kaybettiriyor saçma şutlarla. Bu açıdan Cousins'a hak veriyorum. Koçların ve diğer oyuncuların Tyreke'e hiç ses çıkarmaması onu rahatsız etmiş... Tamam rahatsız edebilir ama soyunma odasına gidene kadar bağırmaya çağırmaya gerek var mı? Gören de kendisi bomboş turnike atacaktı da Greene özellikle topu vermedi sanacak. Topu kendisi kullanmak istemesi, sorumluluktan kaçmaması güzel ama bunun doğru seçim olduğuna inanması bir hayli ilginç. Çünkü 4-5 saniye kala son toplar uzunlara verilmez pek. Genellikle uzunların kendilerine pozisyon hazırlamak için belli bir süreye ihtiyacı olur. Üstelik rakibin faul yapması halinde 2'de 2 isabet bulma ihtimali %50'nin altındadır çoğu uzunda. Bu yüzden kısa sürede 2-3 dripling üstünden şut atabilecek kısalara verilir top.
Evans'ın üç maçtır, mental açıdan so ndakikaları kaldıramaması kötü bir sinyal Kings adına ama Westphal'ın çok da fazla seçeneği yok. Öte yandan genç pivotun yine yönetim tarafından cezalandırılmasına sevindim. Oyuncular birliği laf edecek diye 3 maçtan 1'e indirmezler umarım böyle bir davranışı. Çünkü Cousins'ın kendini olduğu yerden 50 basamak yukarıda görmesi sinir bozucu. Bu sezon bir düşüş yaşasa da, takımın en önemli ismine 5 dakika boyunca bağırıp çağırmanın yanlış olduğunu anlamalı. Zaten Westphal hücumun ondan dönmesini istese, bunu yapardı değil mi?
Labels:
Cousins,
Kings,
Tyreke Evans,
Video
30 Aralık 2010 Perşembe
Tyreke'ten Mucize Şut
Link
Az önce tamamlandı maç ve açıkçası maçı çok fazla takip etme şansım olmadı. Ama son dakikasını izledim. Videonun hemen öncesinde Memphis çok büyük bir avataja sahipken top kaybı yapıyor ve Tyreke fastbreaki smaçla tamamlayarak takımını 1 sayı öne geçiriyor. Sonrası ise görüntüde izleyeceğiniz üzere inanılmaz.
Labels:
Tyreke Evans,
Video
16 Aralık 2010 Perşembe
Atmayın Demiyorum Hobi Olarak Yine Atın
Dün gece istatistikleri falan incelerken gözüme çarpmıştı, yazayım demiştim ama bir türlü vakit bulamamıştım. Fırsat bulmuşken karalayım istedim. Sene başından beri şut istikrarını yakalayamayan ve takımlarını bu anlamda baltalayan isimlere baktığımızda isim olarak şaşıracağımız ama biraz düşündüğümüzde "aslında doğru" diyebileceğimiz oyuncular var. Yazının içeriği bu oyunculardan birkaçı hakkında hafiften analiz ama daha çok istatistik ağırlıklı olacak. Sözü uzatmadan geçelim kahramanlarımıza:
Brandon Roy (.399):
Sezona fena başlamamıştı aslında Roy. Hatta kolay fikstürün de etkisiyle bir ara sayı krallığında üst sıralarda gezindi ama bu form grafiği uzun sürmedi. Özellikle sakatlık sonrası dönüşünde fena çuvalladı, sakatlığa bir de Matthews'in takıma katkısı eklenince muhtemelen moral olarak da çöktü. Çünkü senelerdir takımın şutör guard pozisyonundaki tek önemli skor opsiyonu olan bu genç adam ilk defa kendisi kadar skor patlayıcılığına sahip bir kısayla aynı rotasyonu paylaşıyordu. Yine sakatlığının bir sonucu olduğunu düşündüğüm oyun stilindeki farklılık şut yüzdesinin düşmesindeki en büyük etken. Zira Roy artık penetre girişiminde çok az bulunuyor ve hücumunu tamamen şut üzerinden götürüyor şu sıralar. Kariyerinin ribaund, asist ve şut yüzdesi kategorilerinde en kötü sezonunu geçirdiğini de ekleyelim.
Brandon Jennings (.399):
Bir Brandon daha. Ama bu Brandon yukarıdaki kadar şaşırtıcı değil. Hatta geçen seneye oranla şut yüzdesinde artış var ama bu artış ligin en kötülerinden olmasını engellemiyor. Hiçbir zaman takımını oynatan bir guard olamayacağını yavaştan hissettirmeye başlayan Jennings şutlarında da isabet bulamayınca çekilir gibi olmuyor doğrusu. Kendisine ait şaka gibi bir istatistik daha verelim. Jennings bu sezon oynadığı 23 maçın yalnızca 3 tanesinde %50 ve üzerinde şut atmış. Hazır Milwaukee'yi uramışken, sezonun bu kategorideki en kötü ismi olan John Salmons'ı da anmadan geçmeyelim.
Wall-Arenas (.400):
Sezon başında Wall, devamında Arenas kimi zaman ise ikisi birden sahne aldı Washington'ın guard pozisyonunda. İki oyun kuruculu takımın hücumda organize olmaktan ne kadar uzak olduğu istatistiklerle göz önüne seriliyor. Wall %40, Arenas %39'la şut atıyor. Hal böyleyken Wizards'ın ligin dibine demir atması da şaşırtmıyor insanı. Yalnız, arada Hinrich kaynayacak gibi görünüyor. Çünkü zaman zaman 3 numarada oynayan Hinrich'in, Wall döndükten sonraki akibeti pek belirli değil şimdilik.
Richard Hamilton (.414):
Ligde en sevdiğim isimlerdendir Hamilton ve kariyeri boyunca istikrarlı olmuştur şutu, hatta orta mesafe şutu en güven veren oyunculardan da biridir halen. Ama oyun kurucu bozuntusu Stuckey'in organize ettiği Detroit hücumlarında son 2 senedir bariz bir düşüş oldu Hamilton'ın şut yüzdesinde. Bu sene an itibariyle ligin en kötü şut atan oyuncularından biri olarak görünüyor kendisi ama Detroit hücumlarının ne kadar ağır, ne kadar dezorganize olduğunu bildiğim için, biraz da kendisine duyduğum sempatimin etkisiyle yukarıdaki isimlerin biraz dışında tutuyorum Hamilton'ı.
OJ Mayo (.404):
Mayo da ligin en düşük yüzdeyle şut atan oyuncularından biri. Hollins'in sene başından beri Mayo için farklı planlar kurduğu belliydi. Yaz liginde bir ara oyun kurucu olarak denedi, sezona 2 numara pozisyonunda görev vererek başladı ve yaklaşık 15 maçtır kenardan oyuna sürüyor. Takımdaki rolü bu kadar belirsiz olan bir oyuncunun düşük yüzdeyle şut atmasında oyuncuya kabahat bulmak biraz acımasızca olur. Kaldı ki Mayo kısa kariyeri boyunca istikrarsız dönemler yaşasa da böylesine kötü şut yüzdesiyle dibe vurmamıştı. Tıpkı Hamilton gibi Mayo'nun da bu kötü formunun oluşmasında yan etkenlerin daha çok rol aldığını düşünüyorum.
Tyreke Evans (.391):
Yeni jenerasyonun en önemli skorerlerinden biri olan Tyreke de sezona kötü başlayanlardan. Kings organizasyonunun ümitlerinin sekteye uğramasını sağlayan ikiliden de kısa olanı. Hatırlayacağınız gibi Tyreke-Cousins ikilisi üzerine takımı kurmayı planlıyorlardı sene başında. İlk beşinde Donte Greene, Luther Head gibi isimleri barındıran bir takıma veya bu oyuncuları ilk beş diye oyuna süren koça belki çok bile Tyreke'in performansı. Ama rookie sezonuna göre performansının bu kadar düşmesi de kabul edilir bir durum değil.
Brandon Roy (.399):
Sezona fena başlamamıştı aslında Roy. Hatta kolay fikstürün de etkisiyle bir ara sayı krallığında üst sıralarda gezindi ama bu form grafiği uzun sürmedi. Özellikle sakatlık sonrası dönüşünde fena çuvalladı, sakatlığa bir de Matthews'in takıma katkısı eklenince muhtemelen moral olarak da çöktü. Çünkü senelerdir takımın şutör guard pozisyonundaki tek önemli skor opsiyonu olan bu genç adam ilk defa kendisi kadar skor patlayıcılığına sahip bir kısayla aynı rotasyonu paylaşıyordu. Yine sakatlığının bir sonucu olduğunu düşündüğüm oyun stilindeki farklılık şut yüzdesinin düşmesindeki en büyük etken. Zira Roy artık penetre girişiminde çok az bulunuyor ve hücumunu tamamen şut üzerinden götürüyor şu sıralar. Kariyerinin ribaund, asist ve şut yüzdesi kategorilerinde en kötü sezonunu geçirdiğini de ekleyelim.
Brandon Jennings (.399):
Bir Brandon daha. Ama bu Brandon yukarıdaki kadar şaşırtıcı değil. Hatta geçen seneye oranla şut yüzdesinde artış var ama bu artış ligin en kötülerinden olmasını engellemiyor. Hiçbir zaman takımını oynatan bir guard olamayacağını yavaştan hissettirmeye başlayan Jennings şutlarında da isabet bulamayınca çekilir gibi olmuyor doğrusu. Kendisine ait şaka gibi bir istatistik daha verelim. Jennings bu sezon oynadığı 23 maçın yalnızca 3 tanesinde %50 ve üzerinde şut atmış. Hazır Milwaukee'yi uramışken, sezonun bu kategorideki en kötü ismi olan John Salmons'ı da anmadan geçmeyelim.
Wall-Arenas (.400):
Sezon başında Wall, devamında Arenas kimi zaman ise ikisi birden sahne aldı Washington'ın guard pozisyonunda. İki oyun kuruculu takımın hücumda organize olmaktan ne kadar uzak olduğu istatistiklerle göz önüne seriliyor. Wall %40, Arenas %39'la şut atıyor. Hal böyleyken Wizards'ın ligin dibine demir atması da şaşırtmıyor insanı. Yalnız, arada Hinrich kaynayacak gibi görünüyor. Çünkü zaman zaman 3 numarada oynayan Hinrich'in, Wall döndükten sonraki akibeti pek belirli değil şimdilik.
Richard Hamilton (.414):
Ligde en sevdiğim isimlerdendir Hamilton ve kariyeri boyunca istikrarlı olmuştur şutu, hatta orta mesafe şutu en güven veren oyunculardan da biridir halen. Ama oyun kurucu bozuntusu Stuckey'in organize ettiği Detroit hücumlarında son 2 senedir bariz bir düşüş oldu Hamilton'ın şut yüzdesinde. Bu sene an itibariyle ligin en kötü şut atan oyuncularından biri olarak görünüyor kendisi ama Detroit hücumlarının ne kadar ağır, ne kadar dezorganize olduğunu bildiğim için, biraz da kendisine duyduğum sempatimin etkisiyle yukarıdaki isimlerin biraz dışında tutuyorum Hamilton'ı.
OJ Mayo (.404):
Mayo da ligin en düşük yüzdeyle şut atan oyuncularından biri. Hollins'in sene başından beri Mayo için farklı planlar kurduğu belliydi. Yaz liginde bir ara oyun kurucu olarak denedi, sezona 2 numara pozisyonunda görev vererek başladı ve yaklaşık 15 maçtır kenardan oyuna sürüyor. Takımdaki rolü bu kadar belirsiz olan bir oyuncunun düşük yüzdeyle şut atmasında oyuncuya kabahat bulmak biraz acımasızca olur. Kaldı ki Mayo kısa kariyeri boyunca istikrarsız dönemler yaşasa da böylesine kötü şut yüzdesiyle dibe vurmamıştı. Tıpkı Hamilton gibi Mayo'nun da bu kötü formunun oluşmasında yan etkenlerin daha çok rol aldığını düşünüyorum.
Tyreke Evans (.391):
Yeni jenerasyonun en önemli skorerlerinden biri olan Tyreke de sezona kötü başlayanlardan. Kings organizasyonunun ümitlerinin sekteye uğramasını sağlayan ikiliden de kısa olanı. Hatırlayacağınız gibi Tyreke-Cousins ikilisi üzerine takımı kurmayı planlıyorlardı sene başında. İlk beşinde Donte Greene, Luther Head gibi isimleri barındıran bir takıma veya bu oyuncuları ilk beş diye oyuna süren koça belki çok bile Tyreke'in performansı. Ama rookie sezonuna göre performansının bu kadar düşmesi de kabul edilir bir durum değil.
15 Nisan 2010 Perşembe
Yılın Çaylağı - 2010
7 yıl sonu ödülü, 8 playoff eşleşmesi var değerlendirecek. Belki de yetişmeyecek hepsi, o nedenle bu yazıyı kısa keseceğim. Jennings ile Curry-Evans ikilisini ayıran detaylara yaklaşık 1 ay önce önce değinmiştim. Fikrim değişmedi, aynı şeyler şu an için de geçerli ve adayım Tyreke Evans. Stephen Curry de sempatik bulduğum ve beğendiğim bir oyuncu ama Warriors takımı istatistikleri şişiren bir yapıya sahip olduğundan Evans kadar saygımı kazanamıyor. Ayrıca Curry'nin sezon başında çok ortalıkta görünmezken, asıl çıkışını son 2 ayda yaptığının da altını çizmek lazım. All-Star arasından beri 21.5 - 5.5 - 7.5 ortalamalarını tutturdu şutör guard. Her ne kadar - çok - etkileyici olsa da, 'bir dönem' olarak adlandırılabilir...
Ama ben onun yerine bütün sezona yayılmış 20-5-5'i tercih ediyorum. Bu arada hani olur da Bucks 45 galibiyetlik bir playoff takımı olduğu için %37 ile şut atan Jennings'e ödülü verirlerse... Neyse birşey diyecektim de fazla büyük konuşmayayım.
Ama ben onun yerine bütün sezona yayılmış 20-5-5'i tercih ediyorum. Bu arada hani olur da Bucks 45 galibiyetlik bir playoff takımı olduğu için %37 ile şut atan Jennings'e ödülü verirlerse... Neyse birşey diyecektim de fazla büyük konuşmayayım.
13 Nisan 2010 Salı
Tyreke Evans Efsaneler Arasında
Aralık ayının son günlerinden beri 20(sayı) - 5(ribaund) - 5(asist)'ini takip ettiğim Evans, dün gece attığı 24 sayıyla bunu garantiledi. Oscar Robertson, Michael Jordan ve LeBron'dan sonra, çaylak sezonunda bunu başaran 4. oyuncu oldu Tyreke. Bu istatistikleri tutturmasında Evans'ın yeteneklerinin payı yadsınamaz ama daha önceki yazımda belirttiğim gibi Kevin Martin eğer Kings'de kalsaydı 20-5-5'i tutturması daha zor olacaktı. Evans'ın oyununu çok beğendiğimi zaten üstte link'ini verdiğim yazıda dile getirmiştim ama çaylak yılında yakaladığı 3 oyuncunun kariyeri kadar özel bir kariyer geçireceğine -doğal olarak- inanmıyorum. Yine de uzun süreler lige damga vuracak bir isim olacağı kesin.
Zaten günün notlarında Yusuf değinmişti ama böyle bir başarının ekstra bir yazıya konu edilmesi gerekiyordu. Kısa da olsa değinmeliydim.
Zaten günün notlarında Yusuf değinmişti ama böyle bir başarının ekstra bir yazıya konu edilmesi gerekiyordu. Kısa da olsa değinmeliydim.
Labels:
Kings,
Tyreke Evans
18 Mart 2010 Perşembe
Baron Davis: "Jennings Yılın Çaylağı" (Analiz)
Evet Baron Davis aynen böyle demiş: "Takımı kazanıyor ve o da takımına liderlik yapıyor. Rakamları da fena değil. NBA'de geleceğin oyun kurucusu kurucusu o." Haklı olduğu yönler olsa da Jennings bu ödülü haketmiyor bana göre. Yazıda Curry ve Tyreke Evans'ın yaptıklarına ve sahadaki duruşlarıyla 3 yıllık oyuncu gibi olduklarının detayına girmeyeceğim. Jennings'i değerlendireceğim.
Sadece kişisel performanslara bakacak olursanız, yukarıda dediğim gibi Evans ve iki adım arkasında Curry'nin yılın çaylağı yarışmasında diğerlerinden koptuğunu söyleyebiliriz. Bunda sezonun ilk 10-15 maçında herkesin kesin gözle yılın çaylağı olarak baktığı Jennings'in büyük düşüşünün bunda payı var. Öyle bir düşüş ki, rakamlara baktığınızda "Gerçek mi bu?" diye soruyorsunuz. Sezona %42 şut yüzdesiyle (ve Warriors'a 55 atarak) başlayan Jennings'in sonradan Mart'a kadar yakaladığı aylık yüzdeler şu şekilde: 37.5 - 32.4 ve sıkı durun 30.7 ve işin daha garibi: Son 2 aydaki üçlük yüzdeleri (35.2 ve 31.1) önceki cümlede verdiğim saha içi yüzdelerinden daha iyi. Bu da Jennings'in ne kadar yanlış seçimler yaptığını gösteriyor bize. Pull-up jumper dediğimiz penetre ederken aniden topu tutup kalktığı şutlar mı dersiniz, 4 metreden denediği göz yaşı damlaları mı yoksa savunmacı üzerindeyken yaptığı fade away atışlar mı? Ne ararsanız bulabilirsiniz yanlış şut seçimi konusunda. Eh tabii buna kötü attıkça büyüyen "Bu da mı girmeyecek?" psikolojisini de ekleyince %30'lara kadar düştü şut yüzdesi. Bu sezonki ortalaması da %37'ye kadar geriledi. Komik bir rakam gerçekten. 16 sayı, 3.5 ribaund ve 6 asist ortalamaları tuttursa da bu yüzde herşeyi berbat ediyor benim gözümde. Herhalde Baron Davis de kariyeri boyunca %40 civarlarında seyrettiği için hoşgörmüş olsa gerek bu istatistiği.
Evet belki liderlik ediyor takımına, belki sürüklüyor bazı maçlarda ama Jennings çok tehlikeli bir silah. Kimi zaman rakibi kolundan vuran (kalbinden Bogut ile Salmons vuruyorlar) Jennings, bazen kılıfındayken kendi kendine ateş alıyor ve Bucks'ı kendi ayağından vuruyor. Yanlış şut ve pas seçimleriyle deli ediyor Bucks'ı tutanları. Ayrıca takımının 36 galibiyet - 30 mağlubiyet gibi bir istatistiğe ulaşmasının nedenlerinden biri doğuda yer alıyor olmasına yorulabilir. Öteki tarafta Warriors ve Kings'in 3'er, 4'er kere karşılaştığı takımların kalitesi çok daha yüksek Bucks'ın oynadığı rakiplere göre. Peki Curry ve Evans doğuda olsalar takımlarını playoff'a taşırlar mıydı? Sanmıyorum. Zaten Kings ile Warriors'ın kadroları ve koçları ile başarıya gitmelerinin zor olduğu sezon başından belliydi. Ben Bucks'ın başarısının biraz da şartlar gereği gelmiş olabileceğine dikkat çektim sadece.
Öteki tarafta ise tarihte 20-5-5'e imza atan 4. çaylak olan (ilk üçü için tık) Evans ile Warriors'daki sakatlıkların ardından son 2 aydır ortalığı birbirine katan Curry'nin, Jennings'den daha ön plana çıktığını söylemeliyim. En azından benim gözümde. Tabii ki Evans bu performansını sezon başından beri sürdürdüğü için, Curry'nin de önünde götürüyor yarışı ve yılın çaylağı ödülünü almaması herhalde çok büyük bir sürpriz olur. Onun hakkında yazdığım yazıyı, hemen üstte verdiğim link'e tıklayarak okuyabilirsiniz. 3 ay önce olmasına rağmen, hala %90 oranında geçerli diyebilirim...
Sadece kişisel performanslara bakacak olursanız, yukarıda dediğim gibi Evans ve iki adım arkasında Curry'nin yılın çaylağı yarışmasında diğerlerinden koptuğunu söyleyebiliriz. Bunda sezonun ilk 10-15 maçında herkesin kesin gözle yılın çaylağı olarak baktığı Jennings'in büyük düşüşünün bunda payı var. Öyle bir düşüş ki, rakamlara baktığınızda "Gerçek mi bu?" diye soruyorsunuz. Sezona %42 şut yüzdesiyle (ve Warriors'a 55 atarak) başlayan Jennings'in sonradan Mart'a kadar yakaladığı aylık yüzdeler şu şekilde: 37.5 - 32.4 ve sıkı durun 30.7 ve işin daha garibi: Son 2 aydaki üçlük yüzdeleri (35.2 ve 31.1) önceki cümlede verdiğim saha içi yüzdelerinden daha iyi. Bu da Jennings'in ne kadar yanlış seçimler yaptığını gösteriyor bize. Pull-up jumper dediğimiz penetre ederken aniden topu tutup kalktığı şutlar mı dersiniz, 4 metreden denediği göz yaşı damlaları mı yoksa savunmacı üzerindeyken yaptığı fade away atışlar mı? Ne ararsanız bulabilirsiniz yanlış şut seçimi konusunda. Eh tabii buna kötü attıkça büyüyen "Bu da mı girmeyecek?" psikolojisini de ekleyince %30'lara kadar düştü şut yüzdesi. Bu sezonki ortalaması da %37'ye kadar geriledi. Komik bir rakam gerçekten. 16 sayı, 3.5 ribaund ve 6 asist ortalamaları tuttursa da bu yüzde herşeyi berbat ediyor benim gözümde. Herhalde Baron Davis de kariyeri boyunca %40 civarlarında seyrettiği için hoşgörmüş olsa gerek bu istatistiği.
Evet belki liderlik ediyor takımına, belki sürüklüyor bazı maçlarda ama Jennings çok tehlikeli bir silah. Kimi zaman rakibi kolundan vuran (kalbinden Bogut ile Salmons vuruyorlar) Jennings, bazen kılıfındayken kendi kendine ateş alıyor ve Bucks'ı kendi ayağından vuruyor. Yanlış şut ve pas seçimleriyle deli ediyor Bucks'ı tutanları. Ayrıca takımının 36 galibiyet - 30 mağlubiyet gibi bir istatistiğe ulaşmasının nedenlerinden biri doğuda yer alıyor olmasına yorulabilir. Öteki tarafta Warriors ve Kings'in 3'er, 4'er kere karşılaştığı takımların kalitesi çok daha yüksek Bucks'ın oynadığı rakiplere göre. Peki Curry ve Evans doğuda olsalar takımlarını playoff'a taşırlar mıydı? Sanmıyorum. Zaten Kings ile Warriors'ın kadroları ve koçları ile başarıya gitmelerinin zor olduğu sezon başından belliydi. Ben Bucks'ın başarısının biraz da şartlar gereği gelmiş olabileceğine dikkat çektim sadece.
Öteki tarafta ise tarihte 20-5-5'e imza atan 4. çaylak olan (ilk üçü için tık) Evans ile Warriors'daki sakatlıkların ardından son 2 aydır ortalığı birbirine katan Curry'nin, Jennings'den daha ön plana çıktığını söylemeliyim. En azından benim gözümde. Tabii ki Evans bu performansını sezon başından beri sürdürdüğü için, Curry'nin de önünde götürüyor yarışı ve yılın çaylağı ödülünü almaması herhalde çok büyük bir sürpriz olur. Onun hakkında yazdığım yazıyı, hemen üstte verdiğim link'e tıklayarak okuyabilirsiniz. 3 ay önce olmasına rağmen, hala %90 oranında geçerli diyebilirim...
Labels:
Baron Davis,
Jennings,
Stephen Curry,
Tyreke Evans
20 Ocak 2010 Çarşamba
Tyreke Evans'a Dava
Bundan 3 sene evvel kuzeni ve 2 arkadaşıyla beraber arabayla bir yere gidiyorlarmış. Tyreke arabayı kullanırken, kuzeni de ön yolcu koltuğundaymış. Kuzeni silah çıkarmış, ateş etmiş ve Marcus Reason ismindeki kişiyi öldürmüş. Tyreke de hemen uzaklaşmış olay yerinden. Daha sonra kuzeni kendisi teslim olmuş ve 9-20 yıl arası hapis cezası almış. Tyreke ise polisle işbirliğinde bulunmuş, yardımcı olmuş ve hakkında bir suçlama olmamış. Muhtemelen kuzeni de arabadakilerin olaydan bihaber olduklarına dair ifade vermiştr. Kısacası Evans suç ortağı olarak görülmemiş. Şimdi Reason'ın ailesi 50,000 dolarlık bir dava açmışlar Evans'a. "Niye Evans NBA'de garanti kontrat aldıktan sonra acaba?" diye sormak lazım.
Bazı kişiler "Evans suç ortağı, ünlü bir basketbolcu olduğu için bu işten kurtarıyor mu yakasını?" tarzında fikirler atmışlar ortaya ancak şunu unutmamak lazım ki olay olduğunda Evans henüz 18 yaşında liseye giden bir gençti ve polisle işbirliği yaptı. Ayrıca Evans geçtiğimiz sene kuzeninin davası sonuçlandığında da henüz koleje giden ve basketbol oynayan bir öğrenciydi. Yani suçsuz bulunmasının, ünlü olmasıyla bir ilgisi olmadığı açık herhalde. Yanlış zamanda yanlış yerdeymiş diyebiliriz belki de.
Bazı kişiler "Evans suç ortağı, ünlü bir basketbolcu olduğu için bu işten kurtarıyor mu yakasını?" tarzında fikirler atmışlar ortaya ancak şunu unutmamak lazım ki olay olduğunda Evans henüz 18 yaşında liseye giden bir gençti ve polisle işbirliği yaptı. Ayrıca Evans geçtiğimiz sene kuzeninin davası sonuçlandığında da henüz koleje giden ve basketbol oynayan bir öğrenciydi. Yani suçsuz bulunmasının, ünlü olmasıyla bir ilgisi olmadığı açık herhalde. Yanlış zamanda yanlış yerdeymiş diyebiliriz belki de.
Labels:
Kings,
Tyreke Evans
29 Aralık 2009 Salı
Tyreke Evans, Jordan ve LeBron Seviyesinde
Daha dün gece Kobe-Evans videosunu keserken kafama koydum bu yazıyı kaleme almayı. Bir çaylağın 20 sayı, 5 ribaund, 5 asist ortalamalarını tutturması normal olmamalıydı. "Kaç oyuncu yapmıştır ki acaba?" diye merak edip bakayım dedim. Gördüğüm listedeki iki isim başlıkta zaten: Michael Jordan, LeBron James, Oscar Robertson. Peki ya bu sezon 20-5-5 yapan oyuncular kimler? Wade, Joe Johnson ve yine LeBron. Yazıyı daha fazla sürdürmeme gerek var mı? Var tabii ki, olmaz olur mu...
Biraz özelliklerinden bahsedelim. Taa draft zamanında, 3-5 youtube videosuna göre Evans'ın defanstaki boşlukları mükemmel okuyup çembere rahat gittiğini ve defansın çökmesine sebep olduğunu yazmıştım. Sanırım 7 veya 8 maç izledim Kings'i bu sezon, bir oyuncu youtube videolarıyla ancak bu kadar örtüşebilirdi herhalde. Bir de işin diğer tarafına gelelim. Draft zamanında Sacramento'nun gerçek bir oyun kurucu olan Rubio'yu almasının daha hayırlı olabileceğini yazmıştım ama Evans'ın da yeteneklerini yabana atmamak gerektiğini söylemiştim. Ne yalan söyleyeyim şimdi dengeler değişti. Kings'in doğru iş yaptığını itiraf etmeliyim. Harika bir seçim oldu Evans onlar adına. Bu kayıp sezonda NBA'de Kings sezonun sürprizlerinden biri olarak dile getiriliyorsa bunun en büyük sebebi genç guard. Hatta Evans'a olan güven nedeniyle Kevin Martin'i ve yüklü kontratını takasla elden çıkarmayı bile düşünüyor kulüp.
Ama Evans'ın eleştirilecek yönleri de var. Daha doğrusu oyununda geliştirmesi, çalışması gereken noktalar diyelim. Öncelikle şutu güvenilir değil. Ayrıca sol eli yeterince kuvvetli değil. Bitiricilikten bahsetmiyorum, o konuda fena değil. Dediğim şey rakiplerini genellikle sağından penetre ederek geçmeye çalışması. Hatta 'geçmesi' diye düzelteyim, çünkü genelde başarılı oluyor. En iyi yaptığı hareketlerden biri soldan sağa crossover yapıp rakibi şaşırtmak. Ama savunma oyuncusu Evans'ın sağını kapadığında ve bu savunmacının arkası bomboş değil ise, Evans sol eliyle penetre etmekten çekiniyor. Bunun en iyi örneğini Lakers-Kings maçında gördük. Kobe özellikle Evans'ın sağına önlem alınca, ayrıca Gasol de devamlı o bölgeyi kollayınca, Evans hücum etmekte çok gecikti ve sonunda da sola gitme kararını verip topu Kobe'ye kaptırdı.
Link
Bunun yanında üçlüklerini de geliştirmesi gerekiyor. Bütün bu özelliklerini daha iyi hale getirmesi halinde, bir süre sonra süperstar sıfatı ile izleyeceğiz kendisini. Gerçi bazen bu tip genç oyuncularda medya ve taraftarlar çok gaza gelip bazı eksiklerini göremiyorlar. O nedenle her zaman biraz temkinli olmakta fayda var.
Başlığın sebebine yani 20-5-5'e geri dönelim. Sezon sonuna kadar bu istatistikleri yapmaya devam eder mi? Bence zor. Hele Kevin Martin geldikten sonra takımın birinci adamlığından, ikinciliğe ineceğini ve 2-3 dakika da süre kaybedeceğini düşünürsek, sezon sonunda 20-5-5 görmemiz zor gibi duruyor. Yine de düşünmesi bile güzel. 2009 draft'ına giren oyuncular 'son yılların en zayıf sınıfı' olarak nitelendirilmişti birçok otorite tarafından Evans şimdiden bu eleştiriye başkaldırdı tek başına. Bu arada onu beğenenler arasında başlıkta kıyasladığım LeBron James de var. İki uzatmada zar zor kazandıkları maç sonrasında LeBron, Tyreke Evans ile el sıkışırken 5-10 saniye birşeyler söylemişti kendisine. Daha önce beğendiği oyunculara (Gallinari, Eric Maynor) bu şekilde moral verdiğini görmüştük LeBron'un.
Bu arada yazının sonuna geldik ama dikkat ederseniz yılın çaylağı konusuna girmedim bile. Zaten beklentilerin bu kadar düşük olduğu Kings takımını şu anki olduğu konuma taşıması bile tek başına yeterli olsa gerek bu ödülü alması için. Evans'ın NBA'de ilk kez izlediğimden beri, "Kings'i bu adam için izleyin" diyordum. Şu anda ise daha bir şiddetle tavsiye ediyorum.
Biraz özelliklerinden bahsedelim. Taa draft zamanında, 3-5 youtube videosuna göre Evans'ın defanstaki boşlukları mükemmel okuyup çembere rahat gittiğini ve defansın çökmesine sebep olduğunu yazmıştım. Sanırım 7 veya 8 maç izledim Kings'i bu sezon, bir oyuncu youtube videolarıyla ancak bu kadar örtüşebilirdi herhalde. Bir de işin diğer tarafına gelelim. Draft zamanında Sacramento'nun gerçek bir oyun kurucu olan Rubio'yu almasının daha hayırlı olabileceğini yazmıştım ama Evans'ın da yeteneklerini yabana atmamak gerektiğini söylemiştim. Ne yalan söyleyeyim şimdi dengeler değişti. Kings'in doğru iş yaptığını itiraf etmeliyim. Harika bir seçim oldu Evans onlar adına. Bu kayıp sezonda NBA'de Kings sezonun sürprizlerinden biri olarak dile getiriliyorsa bunun en büyük sebebi genç guard. Hatta Evans'a olan güven nedeniyle Kevin Martin'i ve yüklü kontratını takasla elden çıkarmayı bile düşünüyor kulüp.
Ama Evans'ın eleştirilecek yönleri de var. Daha doğrusu oyununda geliştirmesi, çalışması gereken noktalar diyelim. Öncelikle şutu güvenilir değil. Ayrıca sol eli yeterince kuvvetli değil. Bitiricilikten bahsetmiyorum, o konuda fena değil. Dediğim şey rakiplerini genellikle sağından penetre ederek geçmeye çalışması. Hatta 'geçmesi' diye düzelteyim, çünkü genelde başarılı oluyor. En iyi yaptığı hareketlerden biri soldan sağa crossover yapıp rakibi şaşırtmak. Ama savunma oyuncusu Evans'ın sağını kapadığında ve bu savunmacının arkası bomboş değil ise, Evans sol eliyle penetre etmekten çekiniyor. Bunun en iyi örneğini Lakers-Kings maçında gördük. Kobe özellikle Evans'ın sağına önlem alınca, ayrıca Gasol de devamlı o bölgeyi kollayınca, Evans hücum etmekte çok gecikti ve sonunda da sola gitme kararını verip topu Kobe'ye kaptırdı.
Link
Bunun yanında üçlüklerini de geliştirmesi gerekiyor. Bütün bu özelliklerini daha iyi hale getirmesi halinde, bir süre sonra süperstar sıfatı ile izleyeceğiz kendisini. Gerçi bazen bu tip genç oyuncularda medya ve taraftarlar çok gaza gelip bazı eksiklerini göremiyorlar. O nedenle her zaman biraz temkinli olmakta fayda var.
Başlığın sebebine yani 20-5-5'e geri dönelim. Sezon sonuna kadar bu istatistikleri yapmaya devam eder mi? Bence zor. Hele Kevin Martin geldikten sonra takımın birinci adamlığından, ikinciliğe ineceğini ve 2-3 dakika da süre kaybedeceğini düşünürsek, sezon sonunda 20-5-5 görmemiz zor gibi duruyor. Yine de düşünmesi bile güzel. 2009 draft'ına giren oyuncular 'son yılların en zayıf sınıfı' olarak nitelendirilmişti birçok otorite tarafından Evans şimdiden bu eleştiriye başkaldırdı tek başına. Bu arada onu beğenenler arasında başlıkta kıyasladığım LeBron James de var. İki uzatmada zar zor kazandıkları maç sonrasında LeBron, Tyreke Evans ile el sıkışırken 5-10 saniye birşeyler söylemişti kendisine. Daha önce beğendiği oyunculara (Gallinari, Eric Maynor) bu şekilde moral verdiğini görmüştük LeBron'un.
Bu arada yazının sonuna geldik ama dikkat ederseniz yılın çaylağı konusuna girmedim bile. Zaten beklentilerin bu kadar düşük olduğu Kings takımını şu anki olduğu konuma taşıması bile tek başına yeterli olsa gerek bu ödülü alması için. Evans'ın NBA'de ilk kez izlediğimden beri, "Kings'i bu adam için izleyin" diyordum. Şu anda ise daha bir şiddetle tavsiye ediyorum.
Labels:
Kings,
Tyreke Evans
22 Aralık 2009 Salı
58 - 19
Ne olabilir bu? Kings'in 35 sayı gerideyken son 20 dakikada yakaladığı seri. Ne tarafından bakarsanız bakın abes. 20 dakikada 19 sayıy izin vermek de komedi, bu sürede 58 sayı bulmak da. Bulls 20 dakikada sadece 5 tane saha içi isabeti bulmuş. 35 sayıdan maç vermenin nedeni rahatlamak, maçı boşlamak olsa da, momentum tamamen değiştiğinde bunu değiştirmek imkansıza yakın olsa da, etkileyici bir performans Kings'den. NBA tarihinin 2. en büyük geri dönüşü. Birinci sırada Jazz'ın, Nuggets'a karşı 36 sayıdan geri gelişi var.
Tyreke Evans'ın maçtaki istatistikleri belki çok dikkat çekmiyor (23 sayı, 3 asist) ama Bulls'un Udrih'e yaptığı taktik faulü çıkarırsak takımının son 9 sayısını atıp maçı getirmiş.
Günün notlarından ayrı değinmem şarttı böyle bir geri dönüşe... Artık eve dönünce son 20 dakikayı izlemek farz oldu.
Tyreke Evans'ın maçtaki istatistikleri belki çok dikkat çekmiyor (23 sayı, 3 asist) ama Bulls'un Udrih'e yaptığı taktik faulü çıkarırsak takımının son 9 sayısını atıp maçı getirmiş.
Günün notlarından ayrı değinmem şarttı böyle bir geri dönüşe... Artık eve dönünce son 20 dakikayı izlemek farz oldu.
Labels:
Bulls,
Kings,
Tyreke Evans
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)