BIY AD

2 Aralık 2010 Perşembe

Boozer’lı Bulls’a Genel Bir Bakış

Öncelikle belirtmeliyim ki, bu yazı tamamen Boozer’ın ilk maçı ve Bulls’un sezon başından beri gösterdiği performansın bende oluşturduğu hissiyatla klavyeye alınmıştır. İlerde kendilerinin daha çok maçını izledikçe değiştirmem gereken fikirler olursa bilahare yazarım.

Büyük ümitlerle sezon başında takıma katılan, fakat sonrasında yaşadığı sakatlık sebebiyle yaklaşık 15 maç kaçıran Boozer, dün gece ilk kez yeni formasıyla seyircisi karşısına çıktı. Maçın ilk dakikalarında kendisine görücü gelmiş gelin adayı gibi son derece çekingen, potaya top atmak bir yana bakmayan bile, savunmada da takımın en konsantre görünen ismiydi. Hatta bir iki kere yardım savunmasına bile geldi ki, böyle bir kategoride istatistik tutulsaydı eğer kariyer rekorunu kırdığını iddia edebilirdim kendisinin. Kafamda kurdum, Thibodeau’nun savunma sistemi, takımdaki herkesin rolünü ve haddini bilmesi hemen mi etkiledi acaba bu adamı? Cevabımı almam çok uzun sürmedi. Meğer o ilk heyecanmış iyi niyetinin ve gösterdiği eforun sebebi. İlk birkaç dakikanın ardından bildiğimiz Boozer sahne almaya başladı…

Bildiğiz Boozer dediysem sadece kötü anlamda değil, olumlu ve olumsuz yönleriyle bildiğimiz Boozer döndü. Yani daha çok skoru düşünen ve savunmada çok da etkili olamayan Boozer… Şut girişimleri, savunma hataları falan derken devre oldu ve maç da bitti neredeyse. Çünkü Magic farkı açıp maçı kopma seviyesine getirdi iki çeyrek sonunda. Maçın devamı da sağlıklı analizler yapabilmek için çok uygun değildi zaten. Merak edenler için Boozer 22 dakikada 5 sayı- 2 ribaund yaptı. İstatistiklerini de verdikten sonra Boozer konusunu kapatarak Bulls konusuna gireyim kısaca.

Bulls oldukça genç, potansiyelli olması sebebiyle temeli sağlam bir kadroya sahip. Oyuncuların yavaş yavaş potansiyellerine ulaşıyor olması da çok önemli bir artı. Bunun yanı sıra Del Negro gibi ligin en …(kalitesiz kelimesi sanırım buraya uyar) koçunu yollayıp yerine Thibodeau’yu getirdiler ki, bu hamle hedeflerini alenen ortaya koydu. Rose'un önderliğinde sene başından beri şut defectini bertaraf etmiş ve mevcut haliyle ligin en iyi uzunlarından sayılabilecek bir Noah ve ligin belki de en iyi skorer uzunlarından Boozer… E daha ne olsun kağıt üzerinde baya baya korkutucu bir takım.

Gelin görün ki bir dizi de açık görünüyor mevcut haliyle Bulls’da. Takımda bireysel anlamda sırıtan tek isim Bogans. Savunmasını beğenirim ama hücumda takımı tam anlamıyla baltalıyor. Ceza şutlarını kesmekten başka hiçbir fonksiyonu olmayan Bogans’ın istatistiklerine bir bakayım dedim gözlerime inanamadım. Kariyerinin son yıllarında şutlarının nerdeyse tamamını (!) üçlük deneyen bu adam, bu sene %27 dış şut isabeti ve %36 saha içi isabetiyle oynuyor. Yuh derler adama, ben çıksam muhtemelen daha kötü bir yüzdeyle atmam. Boozer’a yukarıda değindim ama bu konuda da ele almak istiyorum. Bir kere kesinlikle ligin en iyi skorer uzunlarından. Ayrıca yine ligin en iyi pick and roll oynayıp skora gidebilen oyuncularından. Tam da bu noktada işin içine Rose’un Boozer’ı oynatabilme kapasitesi giriyor. Rose çok iyi bir oyuncu belki ama asla bir Deron Williams değil. Onun kadar iyi ne bir saha görüşü var ne de oyun zekası. Screen sonrası sağını solunu görebilmesi bir tarafa etrafına bakmıyor bile doğrudan çemberi düşünüyor. Bu da Boozer’ın skor opsiyonlarını hayli kısıtlıyor. Tüm bunlara bir de Boozer’ın savunma zafiyeti ve onu yedekleyecek isimlerin tecrübesiz olmaları eklenince (Kurt Thomas oynamayacaktı da ne diye alındı anlamış değilim) kağıt üzerinde albenisi olan bu takımın olması gerekenden çok fazla açığı olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Velhasıl şampiyonluk veya konferans finalisti gibi etiketler Bulls için şimdilik hayal gibi görünüyor. Ama zaman ne getirir bilinmez, izleyip görmek lazım.

2 FARKLI FIKIR:

LexLuthor dedi ki...

Aslında 1 maçlık bir durum olabilir ama dün geceden çok ilginç bir istatistiği de söylemekte yarar var. Boozer'sız rebound ortalaması 12'nin üzerinde olan Noah, dün gece maçta 25:26 süre almasına rağmen maçı rebound almadan bitirdi. Boozer'ın geldiği ilk maçta bu kadar düşmesi pek ilginç olmuş. Hatta sonra üşenmedim baktım, Noah kariyerinde daha önce sadece 7 maçı rebound almadan bitirmiş ki bunlar da daha çok az süreler aldığı 2007 ve 2008'de yıllarında imiş. (rebosuz max. oynadığı 7:01 dakika) Boozer'ın geldiği maçta takıma böyle bir katkı! sağlması da ilginç olmuş. (Orlando'nun pota altını adamdan saymamış gibi gözükmesin bu yorum, ama yine de Noah'ı oraya saksı gibi diksek min. 3-5 rebo alması lazımdı)

Adsız dedi ki...

boozer sanki o öküz gibi olan fiziğini kaybetmiş gibi bizim tv bozuk değilse onu taj gibsondan hallice gördüm