İlk ve ikinci Iverson yazıma hitaben attım başlığı. Bir buçuk ay geçmiş neredeyse, Iverson hala takım arıyor. Bundan 2 sene önce olsa, serbest kaldığı ilk saatlerde oldukça yüklü bir miktar paraya, 3-4 senelik sözleşme imzalamıştı. Şimdi ise haline bakın. Hala inadını sürdürüyor "İlk 5 çıkacağım, bilmem kaç tane şut kullanacağım" diyerek. Buna karşılık para isteğini minimum kontrat ücretine kadar indirmiş. Ama işte yetmiyor, yıllık 800bin dolara -üstelik bunun 400binini NBA öderken- bile kimse bu adamı almak istemiyor. Maçta defans yapmayışı, antrenmanlara katılmayışı ile genç oyunculara kötü örnek olmasından korkuyorlar. Şampiyonluğa oynayan kulüpler ise bu adamı kadroya katarlarsa, takımın ahenginin bozulacağını düşünüyorlar. Çünkü yukarıda belirttiğim gibi bench'ten oyuna girip, takım oyununun bir parçası olmayı kesinlikle kabul etmiyor sorunlu yıldızımız.
Iverson'ın takım arayışı daha ne kadar sürecek bilmiyorum ama sezon başlayana kadar muhtemelen bir takım bulacaktır kendisine. Çünkü eninde sonunda bir genel menajer dayanamayacak. Salona seyirci çekmek için, medyada takımına daha çok yer ayrılması için Iverson'ı kadroya katacak. Peki koç ve takımdaki oyuncular için Iverson'la beraber olmak nasıl bir deneyim olacak? Hepiniz küçükken, kalabalık bir doğumgününde uzak bir kuzenden veya yakın olmayan bir arkadaşınızdan hoşunuza gitmeyen, dandik bir hediye almışsınızdır. Iverson da genel menajerin takıma böyle bir hediyesi olacak.
Keşke bu adam kafasını değiştirse, egosunu arkada plana atabilse de şampiyonluğa oynayan bir takımda izlesek, hem o takımdan hem Iverson'dan daha da zevk alsak. Ama neredeee...
17 Ağustos 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 FARKLI FIKIR:
boozer giderse jazz alsın. müthiş olurdu bence.
Yorum Gönder