Günün Hayvan Performansları
Gecenin sonucu en merak edilen maçının yıldızını son top belli etti. Carmelo son topu sokabilse, şu an onun 48 (45 artı kaçırdığı 3'lük) sayılık performansı yazacaktım burada; ama kazanan Rockets oldu, maçın kahramanını da haliyle Aaron Brooks. 11/17 isabet oranıyla 31 sayı, 9 asisti var Rocketsli oyun kurucunun. Maçın bitimine 2.9 saniye kala attığı basketle galibiyeti getirdi takımına. Karşılaşmanın zaten gecenin en çekişmeli maçı olacağı belliydi; ama ben yine de Rockets bir yolunu bulur ve “Önümüzdeki maçlara bakacağız artık” moduna girer ve maçı bırakır diye düşünüyordum. Buna sebebiyet vermeden, takımını sürekli oyunda tuttu Brooks. Mesela mormalde 31 sayı atan bir oyun kurucu, en az 20-25 şut kullanır, yüzdesi de düşük olur genelde; fakat genç yıldız şutunu doğru zamanlarda seçti maç boyunca, sadece skora yoğunlaşmadı takım arkadaşlarını da oynattı. Sanki Chauncey Billups, Rockets’da oynuyormuş gibi hissettim Brooks’u izlerken. Yanına da Kevin Martin’i alınca kendi hanelerine bir galibiyet daha yazdırdılar. Martin’in de hakkını yememek lazım. O da 9/16 ile 29 sayı, 3’ü hücum ribaundu olmak üzere toplam 7 ribaund ve 3 asist yazdırdı hanesine. Playoff yarışında yer alabilmek için ne yapıp, ne edip bu maçı almaları gerekiyordu ve kazandılar. Biraz da geç kaldılar bunun için; ama bakalım geri kalan maçlarda ne olur hiç belli olmaz.
David West, Chris Paul’un yokluğunda kaybolur gider diyordum; ama ben Collison’ı tahmin edememiştim. Collison yine yapacağını yaptı, 8/13 isabet oranıyla 18 sayı, 14 asist, 3 ribaund. West’le de süper anlaşıyor çaylak guard. Zaten All-Star oyuncunun da performansından belli oluyor bu her haliyle. O da dün gece 17’de 11’le 24 sayı, 5 ribaund ve 7 asistle oynadı.
Gasol takımını sırtlamış Warriors deplasmanında.10/13’le 26 sayı, 9 ribaund, 4 asist yazdırmış hanesine. Kobe' de skor anlamında 29 sayıyla takımına büyük destek olmuş; ama yaptığı 9 top kaybı ve asist, ribaund ortalamasının altında kalması onu "İyi mi, Kötü mü?" bölümüne yolladı ne yazık ki. Kobe'nin durumuna paralel olarak, maçın sonucunun Warriors’ın kullandığı son top sonucunda belli olması Lakers için fazlasıyla düşünülmesi gereken bir durum. Çünkü günlerdir söylüyorum Warriors’ın fazla maç kazanmakta gözü yok, onlar kafalarına göre takılıyorlar diye. Mesela dün de Monta Ellis, Stephen Curry’nin kaçan üçlüğünün ardından ribaund’u alıyor almasına da, Morrow üçlük dışında sol bölgede, Curry sağ bölgede bomboş beklerken, o, kendi atacağı bir galibiyet basketinin ardından gelecek kahramanlık hikayelerini hayal etmekle o kadar meşgul ki heralde, abuk subuk bir üçlük kullanmış. Kimse kusura bakmasın; ama o topu o şekilde kullanmak sadece ego tatminidir. Başka hiçbir açıklama kabul etmem ben maçın sonu olsa bile. İşte Lakers’ın düşünmesi gereken tablo bu. Çünkü bu takıma karşı çok zorlanarak bir maç kazamışlar.
Boşa Kürek Çekenler
Carmelo çıldırdı maç içinde, resmen kendinden geçti. 35 top kullandı ve18 isabet bulup, %51’lik yüzde yakaladı. Bu da yetmezmiş gibi 5’i hücum olmak üzere 10 ribaund çekti, 3 de asist yaptı. Yalnızca bir top kaybetmiş, topla hep haşır neşir olmasına rağmen. Bu istatistiklere rağmen kaçan galibiyete oturup içmiştir herhalde Melo. Belki Billups azıcık daha maça girebilseydi maçın sonucu çok daha farklı olabilirdi. Etkiliydi o da hakkını yemeyeyim; ama kendi vasat çizgisini birazcık aşsa galibiyeti direk koyabilirlerdi cebe.
Stephen Curry, 11/19 isabetle bulduğu 29 sayı, 9 asist, 5 ribaundluk performans son topu kaçırmasıyla güme gitmiş. Çok da etkili oynadığı bir maçta galibiyet ona büyük bir armağan olurdu; ama basketbol tek kişilik bir spor değil ne yazık ki. Hele bir de Warriors oyuncusu isen tek kişilik bir oyun için bile sana sıra gelmiyor haliyle Monta Ellis varken takımda. Kullanacak top kalmıyor durum o derece namüsait. Yazık olmuş yani o performansa. Ha bir de unutmadan Chris Hunter’ da yine güzel bir performans sunmuş. 22 sayı 7 ribaundla. O da belirttiğim nedenlerle yalan olmuş ne yazık ki.
Günün X-Faktörü
Tam x-faktörü sayılmaz ama Boston yedekleri bizi bugünlerde bol bol hayal kırıklığına uğratırlarken, dün 61 sayı üretmişler. İlk 5’in 58 attığı maçta. %62’lik yüzde de çok etkileyici haliyle bir gün önce %40’larla atmış bir takım için. Zaten fark ilk çeyreğin ortasından itibaren açılmaya başladığı için yedekler bol bol süre almış ve bunu iyi kullanmışlar. Bu nedenle tam olarak x-faktörü sayılmaz dedim paragrafın başında. Kısacası ezmişler Pistons’ı 119-83’ le.
Takımını Baltalayanlar
Monta Ellis, maçın sonucunda bence çok çok bencil bir şut tercihi ve 5/23’lük şut yüzdesi ile takım içindeki sorunu göz önüne serdi. Takımın tek skoreri olmaya çalışıyor Ellis; ama buna gerek yok zaten. Sorun bu adamın egosunda başlıyor yani. Her işi sen yapacaksan, takımda Morrow veya Curry ne iş yapar ki. Unutmadan 11 asisti de var; ama çok çok sönük kalıyor bu yüzdenin ardından. Zaten maç da 3 sayıyla gidince, sokacağı tek şutun öneminin ne kadar büyük olduğu anlaşılıyor. Biraz daha ciddiyet Ellis!
İyi mi, Kötü mü ?
Iguodala’ ya son maçlarda bir haller oldu, bir türlü temposunu yakalayamıyor. Dün gece de kötü bir maç çıkarmış. 22’de 5 isabetle 14 sayı (0/7 üçlük) bulabilmiş sadece; ama hepsine rağmen 17 ribaund toplayarak kariyer rekorunu kırmış. Ben de bu ribaund performası hatırına onu takımını baltalayanlara yazmak istemedim; fakat yine de eski Iggy’yi mumla arıyoruz son maçlarda.
Kobe 9/18 isabetle 29 sayı bulmuş. Buraya kadar iyi güzel de öncelikle maçtaki 4 asist ve 3 ribaund kendi ortalamasının altında; ama en feci istatistik top kayıplarında Kobe'nin. Bir maçta 9 top kaybı hiç ama hiç yakışmamış süper yıldıza. Arasıra kendisini gerçekten çok zorluyor ve bu artık skorerlikten çıkıp bencilliğe dönüşebiliyor. Böyle adamların egoları da büyük oluyor, oraya itirazım yok; ama bu da takım oyunu. Takım halinde kazanıp, takım halinde kaybediyorsun.Bu koşulda senin ismin takımın önüne çıkıyorsa, o zaman bu işte bir terslik var. Lakers şu an takım olmuşken, Kobe'nin bu kadar öne çıkmasına gerek yok. O zaten gereken herşeyi yapabilecek kapasite ve oyun bilgisine sahip ve çoğunlukla da gerekeni yapıyor. Sonuçta dünyanın en iyi basketbolcularından biri. Yalnızca egosunu ve maçı kazandırma hırsını biraz daha kontrol altına alması lazım bence. Ayrıca Kobe'nin yanında Bynum'ın da (19 sayı 14 ribaund 3 blok) 8 top kaybı yaptığını yazayım. 17 ediyor ikisinin toplamı, bir NBA takımının ortalama yaptığı top kaybı sayısının 13-14 olduğunu düşünürsek bu rakamın ne kadar abes olduğu ortaya çıkıyor...
Bizimkiler
Sadece Memo’nun sahne aldığı bir gece oldu dün gece. Utah Jazz, Energy Solutions Arena’da Wizards’la karşılaşırken 24 dakika süre alan Memo kullandığı 7 şutunda 6 isabet bularak 14 sayı üretti. Yanına da 6 ribaund, 3 blok ve 2 asist ekledi. İsabet yüzdesi gerçekten çok etkileyici. Maçın erken koptuğunu da göz önüne alırsak, Wizards karşısında iyi bir performans bile diyebiliriz.
Ciddi ciddi Osimhen'in kalitesi mi sorgulanıyor?
7 saat önce
3 FARKLI FIKIR:
memo için: maçın çok rölantide ve şov şeklinde geçtiğini düşünürsek memo aldığı süreye oranla çok iyiydi.çok top kullanmadı zaten.ayrıca oyundan çıktığı bölümlerde yüzünde acı ifadesi oluyordu ve otururken belinin arkasına havlu koyuyordu(gerçi bunu hep mi yapıyor bilmiyorum)
teşekkürler yorum için, Yusuf Memo kısmını yazarken atlamış herhalde maçın üçüncü çeyrekte tamamen koptuğunu.
TB2L 21.Hafta Panoraması, haftanın oyuncusu, takımı, antenörü, krallıklar ve yorumlar..
http://www.fanatikbasket.net/blog.asp?id=390
Yorum Gönder