Günün Hayvan Performansları
Amar’e, 14/16 gibi uçuk bir oranla, gecenin mesaj maçı niteliği taşıyan Jazz – Suns karşılaşmasına damgasını vurdu. O da yetmezmiş gibi 18 kere gittiği serbest atış çizgisinde 16 kez isabet bularak 44 sayıyla sezonun en iyi rakamına ulaştı bu alanda. İlk çeyrekte bulduğu 15 sayı da bunun habercisiydi zaten. Bunun yanında da 7 ribaund, 2 bloğu var. Anlayacağınız amiyane tabirle at koşturdu Jazz pota altında. Ne Boozer ne de Memo karşı koyabildi Stoudemire’a. Bu performansın ardından da bu kilit maçı Phoenix 110 – 100 kazandı.
Danny Granger, takımının Detroit’i ağırladığı gecede 16’da 11 isabetle 29 sayı bularak bu çekişmeli maçın kazanılmasında gayet iyi bir yüzdeyle takımının skor yükünü üstlenmiş. Yanına eklediği 6 asist, 3 ribaund ve 3 top çalma da sadece skora yönelik değil oynamadığını, arkadaşlarını da maç içinde tutmaya çalıştığını gösteriyor. Playoff iddiası olmayan iki takım arasındaki maçı da Granger’ın bu katkılarıyla, Indiana 106 – 102 kazanmış.
Kobe ve Gasol ikilisi yine Lakers’ı taşımışlar. Hatırlarsanız Gasol’ un hafta içi takımdaki top kullanımı hakkında açıklamaları vardı. Herhalde yaramış ki, Kobe normalde 11’de 4 atsa devam eder toplam 20 şut falan kullanırdı; ama zorlamanın faydalı olmadığını görünce takımını oynatmış yıldız oyuncu. 13 asistle sezonun en yüksek rakamına ulaşmış. Bunun yanında 22 sayı (13/14 serbest atış), 4ribaund ve 4 top çalması var. Takım arkadaşı Gasol ise 17 sayı ve yanında çektiği 5’i hücum olmak üzere 14 ribaundla Lakers’ın Minnessota’yı 104–96 geçmesinde çok etkili olmuş.
Kevin Durant, Toronto karşısında 31 sayıyla yıldızlaşmış, yüzdesi (7/16) de öyle pek yüksek değil; ama 18 kere serbest atış çizgisine gitmiş ve 17’sinde isabet bulmuş. Yanında 4’ü hücum olmak üzere çektiği 6 ribaund ve 3 asisti performansını güzelleştirmiş. Toronto’ da Atlanta karşısında aldıkları galibiyet hazımsızlık yaratmış olacak ki, 115-89’la 26 sayılık fark yiyerek vermişler maçı Oklahoma’ya.
LeBron James, NBA tarihinin 15000 sayı barajına ulaşan en genç oyuncusu oldu dün gece oynanan Chicago maçında bulduğu 29 sayı ile birlikte. Herhangi bir sakatlık geçirmezse 20000 ve 25000 sayı rekorları için de en büyük aday gelecek süreçte. Bu sene de parmağına şampiyonluk yüzüğünü de geçirirse (ki o zaman da muhtemelen 2010 Playofflarının MVP’si de olur) , toplamadığı hiçbir ödül kalmayacak süper yıldızın. Bu yaşta bunca ödül, gerçekten onun ne denli büyük bir oyuncu olduğunu gösteriyor bizlere. Gelelim gecenin maçına. Takımın en önemli 3 ayağından yoksun, felaket günler geçiren Chicago ‘ya karşı 21’de 9 isabetle 29 sayı, 11 ribaund, 7 asist 2 blokla oynadı. Bu sene gerçekten takım gibi oynuyorlar, umarım playofflarda da devam ederler. Şüphesiz şampiyonluk yolunda en iddialı takım Cavs şu anda; ama playoff zamanı geçen sene gördüğümüz LeBron’a sarılma stratejisini uygularlarsa yine finalde evlerine yol alırlar. Lebron finale kadar taşıyabilir onları; fakat onun da yorulacağını tahmin etmek lazım. Sonuçta şampiyonluk da gelmezse gelecek seneye başka takımın forması altında görebiliriz onu.
Brandon Jennings, çaylakların mesaj maçında ağır basmış ya da ağır basmak istemiş diyelim. Kullandığı 28 şutta 12 isabetle 35 sayı bulurken, 8 asist ve 5 ribaund eklemiş yanına. Maçın sonunda sahanın bir ucundan yolladığı son top da çemberden geçse destansı bir galibiyet olacakmış; ama olmamış. Yalnız iki uzatmaya giden maçta, son toplarda öyle yanlış tercihleri var ki yine egosuna sahip olamamış maçın kahramanı olmak için. Aslında maçın kahramanı Ersan olmuş bana kalırsa. Ona da “Bizimkiler” bölümünde değindim.
Duncan, takımın Warriors’ı delik deşik ettiği maçta 8’de 8 isabetle 17 sayı bulmuş. Yanına da 6 sayı ve 5 asist eklemiş. İsabetinin hatırına onu buraya koymak yakışırdı. Saygımızdan ben de onu burada yazıyorum. Böylece fena oynadığı Orlando maçının da günlük formsuzluk olduğunu kanıtlamış oldu bizlere.
Boşa Kürek Çekenler
Rodney Stuckey, rahatsızlığından sonra döndüğü Indiana maçında 26 dakika boyunca 17’de 8 ile 25 sayı, 3 ribaund ve 3 top çalmayla oynamış. Kaçırdığı maçlardan sonra performansında düşüş bekleyenleri (ben de dahil) baya bir şaşırtmış yani. Ama yine de Granger’ın performansına engel olamamışlar ve maçı 4 sayı farkla Pacers’a kaptırmışlar.
Chris Bosh, sakatlıktan döndüğü Atlanta maçında performansıyla bizi pek tatmin etmemişti; fakat son saniyelerde bulduğu basketle takımını zafere taşımıştı. Dün gece ise 14’te 7 ile 22 sayı bulup, 10 ribaund çektiği maçta, takımını peşine takamayınca mağlubiyete engel olamamış ve 26 sayı gibi önemli bir farkla mağlup olmuşlar.
Raymond Felton, takımının Atlanta ile karşılaştığı maçta bir guarda göre baya yüksek bir yüzde (11/19) ile oynadı. 25 sayı, 4 ribaund,2 top çalma ve 2 asist yazdırdı hanesine; ama takım olarak Joe Johnson’ın son saniye basketine engel olamayınca bu güzel performansta boşa gitti ne yazık ki.
Savunmayla araları olmadığını her fırsatta söylüyorum; ama bu kadar da mı ilgisiz olur bir takım? San Antonio – Golden State maçında Spurs tam 147 sayı kaydetmiş. Ya takıma saygınız yok da bari biraz oyuna saygınız olsun. Rakibin 53 ribaund çekerken sen 29 ribaund çekersen söyleyecek söz yok. Uzunun olmasa da savaş biraz bari. Ufak bir örnek Çaylaklar maçında, ikinci sene oyuncularının uzunları çaylakları döver diyorduk; ama DeJuan Blair duman etmişti onları. En azından bir maçta bile göremedik istekli bir Warriors savunması. Yine de boşa gitmesin diye Ellis’in 39 sayı, 4 ribaund,4 asist ve Magette’nin 30 sayı,4 ribaund ve 2 asistlik performansını buraya yazacağım; fakat ufacık değeri yok gözümde bu performansların. Bu takımdan adam olmayacak galiba.
Günün X-Faktörü
Çaylak Toney Douglas, Philly karşısında takımını zafere taşıyan en önemli etkenlerden biri olmuş. 13’te 7 ile bulduğu 22 sayı (ki bunlardan 12 sayı 4/7 ile attığı üçlüklerden gelmiş), 5 ribaund, 2 asist, 2 top çalma yüzümüzü güldürdü Knicks adına. Malum artık, sezonun geri kalanında Knicks maçlarını sadece sevdiğimiz birkaç oyuncu için takip ediyoruz, takımın içi boşaltıldığından.
Robin Lopez, takımının Utah’ı mağlup ettiği maçta pota altını kararttı. 4 bloğu var genç oyuncunun. Yalnızca bununla bitmiyor performansı, yanında 9’da 7 isabetle 19 sayısı, 5’i hücum olmak üzere 10 ribaundu ve 1 de top çalması bulunuyor. Bir takım, pivotundan başka ne ister ki?
Golden State karşısında 147 sayı bulan Spurs, yedeklerinden 72 sayılık bir katkı almış. Gerçi maçın baştan koptuğunu ve karşındaki takımın Warriors olduğunu düşünürsek pek zor olmasa gerek yedeklerin bu performansı karşılaması. Yine de tebrik etmek lazım. Takım halinde Spurs’un şut yüzdesi %64. Kenardan gelen iyi şut yüzdesinin payı çok büyük bu genel yüzdede.
Takımı Baltalayanlar
Richard Hamilton, takımının Pistons’a 106–102 kaybettiği maçta, oyunda bulunduğu 18 dakika boyunca hiçbir katkı verememiş. 3’te 0’la sayısı bulunmuyor yıldız oyuncunun. Yalnızca 1 ribaund ve 1 asisti var. Bunun yanında 18 dakika da 3 top kaybı yapmayı becerebilmiş. Belli ki baya bir isteksiz günündeymiş. Gerçi Pistons’ta ben Stuckey dışında pek istekli bir adam göremiyorum. Artık bu kadar adamın içinde Stuckey de teslim bayrağını çekecek diye içten içe endişe etmiyor da değilim doğrusu.
İyi mi Kötü mü?
Brandon Roy her ne kadar son saniyelerde bulduğu basketle maçı takımına getirse de 4/18 lik isabet oranı kendisine hiç mi hiç yakışmamış. Orayı geçelim yalnızca 2 ribaund ve 1 asist gelmiş süper yıldızdan. Gerçi maç da istatistiklerden anlaşıldığı kadarıyla lanetli gibi. Portland’ın şu yüzdesi %32, Washington ise %39. Ayrıca Portland’ın %16’lık üçlük yüzdesi de felaket. Zaten skordan da belli maçın isabet oranının düşüklüğü. 76–74 Portland’ın üstünlüğüyle bitmiş maç.
Bizimkiler
Ersan, dün gece harikalar yaratmış özellikle maçın son dakikalarında maçı getirmiş resmen Milwaukee’ye. Şu anda kafamı duvarlara vuruyorum resmen maçı izlemediğim için. Öncelikle maçın sonlarında Evans’ı sakatlamış kazayla. Devamında yapılan taktik faullerden sonra bitime 6 saniye kala bulduğu zor üçlükle (yukarıdaki resim) maçı uzatmaya taşımış. O üçlük de maç içinde kullandığı tek üçlük zaten. Devamında Jennings’in sahanın diğer ucundan yolladığı üçlük de az daha giriyormuş, ama olmamış. Maç uzatmaya gitmiş.İlk uzatma devresi de aynı çekişmeye sahne olurken, Jennings’in kullandığı zor son şut sonrasında elini uzatmış, topu tiplemeye çalışmış o hengamede ve az daha isabeti buluyormuş; ama olmamış. İkinci uzatmaya giden maçta, yine uzatmanın son topunda Jennings’in kullandığı çembere değmeyen şut sonrası hücum ribaundunu alıp topu boş Salmons’a vermiş. Salmons da içeri girip bulduğu isabetli şutla maçın kazanılmasını sağlamış. Ersan, maçın kaderini çizmiş tek kelimeyle çok mutlu oldum gerçekten. Toplamda ise 3/5 isabetle 12 sayı, 11 ribaund (3’ü hücum) ve 2 asistle oynamış. Tebrikler Ersan. Yüzümüzü güldürdün.
Mehmet ve Hidayet’in istatistiklerini yazıp geçeceğim. Çok da konuşulmaya değer bir mevzu yok zaten haklarında. İkisi de bu sezon fena durumdalar. Dün gece de öyle devam ettiler. Mehmet, Phoenix’e karşı 11 dakika görev aldığı maçta 2’de 0 ile 2 sayı bulabilmiş. Yanında da 4 ribaund ve 1 bloğu var. Rakibin iki uzunu Lopez ve Stoudemire de gününde olunca haliyle kaybettiler Suns’a karşı.
Hidayet ise 16 dakika sahada kalmış maçta. 5’te 2 ile 5 sayı bulmuş. 1 ribaund ve 2 de asisti var. Başka söze de gerek yok bana kalırsa.
Ciddi ciddi Osimhen'in kalitesi mi sorgulanıyor?
7 saat önce
7 FARKLI FIKIR:
titre ve kendine gel artık hedo. hadi memodan beklentim yok da sana ne oluyor yahu. o ıslıklayanlara sahada böyle mi cevap verilir. ersan da umarım böyle devam eder istikrarı bi yakalayamadı.
Durant'in istatistiklerini sadece 3 çeyrek oynadığını düşünerek değerlendirelim. Maç çok erken kopunca son çeyrek ilk 5 oyuncularının hepsi dinlendirildi.
Yanlız Mehmet'in bir rahatsızlığı oldu maç sırasında bundan dolayı o kadar dakika aldı galiba
Mehmet, maçta sakatlanıp devam etmedi diye biliyorum. Bu yüzden süresi bu kadar az. Oyuunda kalsaydı, Amare bu kadar rhata oynayamazdı bence. bunu artık playoff'larda göreceğiz.
Toronto maçının ilk yarısını seyrettim. Hidayet'i bu kadar isteksiz görmemiştim. Ne hücüm ediyor ne savunma, top sadece eline geliyor, kaldırıp "sallıyor" veya oyun içinde katkısız paslara devam ediyor. Takım içinde bir sorun olduğu kesin. İster alışma diyelim, ister memnuniyetsizlik, bu sezonu böyle bitireceği kesin. Ayrıca burada söylüyorum, playoff zamanı bizleri biraz olsun şaşırtabilir..
memo yanlış bilmiyorsam eğer 2.çeyreğin başlarında rahatsızlanıp oyunu terk etti ve geri dönmedi o yüzden kötü oynadı demek yanlış olur. ayrıca son maçlarda gayet iyi ve de toparlanmış bir vaziyetteydi. umarım performansını etkilemez bu rahatsızlık.
Merhaba Yusuf Bey ;
Birkaç yazıdır takip ediyorum. Çok güzel tespitleriniz var ve bunu kendinize has yorumlarla çok güzel ifade ediyorsunuz. Dieğr yazılarınıza sabırsızlıkla bekliyorum..
iyi günler ;)
eline sağlık ama yazdıktan sonra bir daha okusan daha güzel olacak gibi:)
Yorum Gönder