BIY AD

12 Eylül 2010 Pazar

Rüya Final - Bekle Bizi Durant

Behlül mode on: Vay vay vay vay vay... Finale bak. Rüya gibi gerçekten. Çıktık Amerika'nın karşısına. Belli bir kesim turnuva öncesinde gelmeyen yıldızları gördükçe "Olsun gelmesinler süper, bana ne yıldızlardan, belki şampiyon oluruz" diyordu. Ben ise hem yıldızları görmek istediğimden, hem de milli takımın hiper istikrarsız oyunundan dolayı bu yıldızsızlıktan yararlanamayacağını düşündüğüm için, üzülüyordum duruma. Ama gelin görün ki, finaldeyiz. Hatta yolumuza çıkan takımlarda öyle çok büyük eksikler de yoktu (Lorbek hariç). Tabii örnek vermek gerekirse Papaloukas, Gasol gibi isimler gelseler belki turnuvada izleyeceğimiz yol da farklılaşabilirdi ama bu konulara girmeye gerek yok. Finaldeyiz. Dünya basketbol şampiyonası finali...

Baştan sona maçta neler olduğunu yazacak değilim ama bana göre kritik 2 noktaya değineceğim. Öncelikle durduramadığımız Sırbistan hücumuna karşı alan savunması denediğimizde, isabet bulamasalar bile inanılmaz iyi hücum ettiklerini gördük. 2-3 tane bomboş şut kaçırdılar. Ama pota altına indirdikleri toplarda isabetler de buldular. Kısacası zorlanmadılar bana kalırsa alan savunmasına karşı. Biz de bu konuda çok diretmeyip adam adamaya döndük ve bence bu maçı kazanmamız açısından bir önem taşıyordu.

İkincisi ise artık dayanamayıp küfrettiğim bir konu... Üç sayı öne geçmişiz, Sırbistan sayı bulmakta zorlanıyor, o sırada şutları girmiyor. Biz rakibin 4 faul hakkını 8 dakika kala zaten doldurtmuşuz. Ama yooook, üç sayı öne geçtik ya. Bize birşey olmaz, salla üçlükleri çatır çatır üç hücum üst üste. Bunların ikisinden en tecrübeli oyuncumuz Hidayet sorumluydu, birinde ise günün en kötü ismi olan Ersan'a bomboş pozisyon hazırladık ancak o da değerlendiremedi. Halbuki penetre etsek bu hücumlardan birinde faul alsak, çok rahatlayacaktık. Maç gidiyordu...

Neyse sonuç olarak finaldeyiz. Ne kaldı geriye? Amerika'yı yenmek. Zor hatta çok zor. Billups'ın tecrübesi, Durant'ın sapık şut performansı ve takım halinde inanılmaz atletik olmaları bizi çok zorlayacak. Eric Gordon'un gününde olmaması halinde, alan savunmasıyla belki onları yavaşlatabiliriz. Onun dışında, en önemli şey Amerika takımına karşı top kaybı yapmamak. O baskıyı kaldırabilirse guardlarımız, yarı saha hücumuna mahkum edebiliriz Amerika'yı. İşte o zaman turnuvanın favorisi olan takım, bir anda %30-40 oranında gücünü kaybediyor. Ama tabii şöyle birşey var, 40 dakika boyunca baskı karşısında top kaybetmemek pek mümkün değil. Rusya 15-20 dakika boyunca bunu başarsa da, 5 dakika kontrolü kaybedince neler olduğunu gördük. İşimiz hiç kolay değil, hatta dürüst olmak lazım, favori Amerika. Ama rüzgar ve seyirci desteği arkamızda, Odom ve Billups hariç tecrübeli oyuncuları, Durant hariç ciddi anlamda üstünlük kurabilecekleri bir yıldızları yok.

Amerika'ya karşı tarihimiz boyunca oynayabileceğimiz en iyi şartlar altında karşılaşacağız. Zor olduğunu bilsek de, şampiyonluk niye gelmesin? İmkansız olmadığı kesin...