BIY AD

17 Ekim 2009 Cumartesi

İmaj Hiçbir Şeydir, Uğur Herşey

Dirk Nowitzki 2006'dan beri genellikle kısa olmak üzere, değişik saç stilleri kullanıyordu. Bu sene uğur yapmak için saçını uzatmaya karar vermiş. Bence hiç olmamış ama kendisine yakıştırıyorsa sorun yok. Uzun saç aslında fena gitmiyordu Dirk'e ama bu sefer fazla uzatmış sanki. Mavericks'in finale çıktığı sene, Dirk'ün saçları uzundu. Eğer bu sezon, Lakers ve Spurs'ü geçip finallere kalacak olurlarsa, 'uğur' kelimesi bana da değişik şeyler ifade etmeye başlayabilir.
Bu arada özellikle üstteki resimde birisine benzetiyorum ama bir türlü bu kişiyi çıkaramadım. Sizin benzettiğiniz biri varsa söylerseniz sevinirim.


Cam Kemik

Kevin Love ribaunda çıkarken takım arkadaşı Pecherov ile elleri çarpışmış ve bunun sonucunda sol elinde bir kırık oluşmuş. 1.5 ay kadar bir süre basketboldan uzak kalacakmış. Pozisyonu izledim de, "Böyle el mi kırılır?" diye kendi kendime sormadan edemedim. Turnike bloklarken panyaya elini çarpıp kıranları görmüştüm ama bu kadar rahat ve yumuşak bir ribaunt pozisyonunda el mi kırılırmış? İlginç gerçekten.

Durantula

Lisede çektirdiği bir fotoğraf Durant'ın. Yok böyle bir kulaç boyu...

Şaşırtan(!) Gelişme

LeBron James'de domuz gribi olmadığı anlaşılmış. Birkaç saat önceki Spurs maçında da oynamış ve 22 sayı atmış. Yani domuzu geçtim, gribi de tamamen atlattığını söyleyebiliriz. LeBron artık gönül rahatlığıyla arkadaşlarının üzerine hapşırabilir. Geçmiş olsun.

Sulak Alana "Hoşgeldiniz"

Çocuğun ismi Bienvenu Letuni, boyu tam 2.24, kulaç boyu ise iki metre kırk santimetre. Evet çocuk dedim çünkü kendisi henüz 15 yaşında, yüzüne bakıp 30 yaşında zannetmeyin. Greg Oden sendromu var onda da. Elbette Kongo doğumlu olduğu için yaşında bir yanlışlık olma ihtimali oldukça yüksek. Şu sıralar Joventut ile deneme antrenmanlarına çıkıyormuş, sonraki durağı Caja Laboral (Tau Ceramica) olacakmış.

Yaşı 18 bile olsa, 2.24 boy oldukça fazla ve hormonal bozukluğu olduğuna işaret ediyor. Bence acilen tedaviyle bu sağlık sorunu giderilmeli. Yoksa basketbol kariyerinin başlamadan bitmesini bir kenara bıraktım, yaşam kalitesi de son derece düşük olacaktır. İleriye yönelik hedefi NBA'miş, umarım uzaması durur da NBA'e kapağı atabilir. Yoksa bu hızla gitmesi halinde 4 metreyi(!) falan bulacak gibi. Zaten tam olarak 2.24 kalsa bile NBA'de veya basketbol kariyerinde başarılı olması bir hayli zor. Çünkü bu boy, yanında el-göz koordinasyonu eksikliği, ayak yavaşlığı ve daha kısa oyunculara oranla yüksek sakatlık riski gibi promosyonlarla geliyor.

Belki de Letuni'nin tek avantajı ismi: Bienvenu. Fransızca'da "Hoşgeldiniz" anlamına geliyor. Belki de şimdiden NBA'e hoşgelmiştir de farkında değilizdir.

16 Ekim 2009 Cuma

Howard Çizgiden Çok Canlar Yakacakmış

Yazın orta mesafe şutlarına ağırlık verdiğini biliyorduk ancak Howard sadece bununla yetinmemiş, deli gibi serbest atış çalışmaya başlamış. Hatta antrenmanda bir keresinde, 28 tane üstüste sokmuş. Ben, Howard'ın bileğinin yumuşak olduğunu düşünenlerdenim. En azından size şu kadarını rahatlıkla söyleyebilirim, bence topu elinden Shaq, Perkins vs. gibi şut özürlü uzunlara göre çok daha iyi çıkarıyor. Çalışmayla, tekrarla ve mental hazırlıkla %70 isabet oranına yaklaşabileceğine inanıyorum.

Hergün yaklaşık 300 serbest atış kullanıyormuş Howard. Ayrıca arkadaşlarını falan antrenmana çağırıp, müzik çalmalarını ve değişik şekillerde konsantrasyonunu bozmalarını istiyormuş. Stan Van Gundy konuyla ilgili: "%75 gerçekçi bir beklenti olur. %70'in altında kalırsa benim için büyük hayalkırıklığıdır." demiş. %75 belki biraz abartı olabilir, çünkü bu, ligdeki birçok guard'dan daha iyi serbest atış kullanması anlamına gelecek. Ama 28 tane üstüste isabet bulması açıkçası beni umutlandırıyor ve benim gözümde %70 civarlarına çıkmasını son derece olası kılıyor. Örneğin Shaq'ın 28 tane üstüste isabet bulması bana göre imkansız.

Yine değineceğim şu konuya: Howard eğer pota altındaki sırtı dönük oyununu geliştirmediyse, sadece ben veya basketbolseverler değil, Magic takımı da hayalkırıklığına uğrayacaktır. Kendisinden bir 'Eski Shaq' performansı beklemiyorum ama onun dominantlığına en çok yaklaşan oyuncu olma potansiyeli Howard'da fazlasıyla var. Umarım bunun farkındadır ve post hareketlerine gereken önemi veriyordur.

Konuşanın Ağzına Biber Sürmek

NBA, geçtiğimiz gün yedek hakemlere çok ufak bir eleştiride bulunan Brown'a 25.000 dolar ceza vermiş. Brown, Hawks'a karşı 2 teknik faul alarak oyundan atılmış, maç sonrası sakinleşmediği için bir açıklama yapmamıştı. Ertesi gün verdiği demeçte ise "Evet kesinlikle atılmayı hakettim. Ama hazırlık maçlarında faul sayısı biraz çok olduğu için istediğimiz oyuncuları izleyip onlar hakkında bir fikir edinemiyoruz." demişti. Bunu bile söyleyemeyecek mi yani? Hakemlerin arkasında durmak ayrı, yöneticilere/koçlara/oyunculara ceza vererek susturmaya çalışmak ayrı. NBA yönetimi ne yaptığının farkında değil zannedersem. Gidişat hiç iyi bir yönde değil...

LeBron Domuz Gribi Mi?

LeBron James 2 gününü yatakta, griple boğuşarak geçirdikten sonra tesislere döndüğünde arkadaşları kendisiyle yakın temas kurmaktan çekinmişler. James'e uygulanan testlerde Influenza A virüsünü kaptığı anlaşılmış. Domuz gribi virüsü H1N1 de, Influenza A'nın bir alt türü olduğu için, kulüp yetkilileri James'in domuz gribiymiş gibi tedavi edilmeye başlandığını söylemişler. Bir iki gün içinde domuz gribi için yapılan testin sonucu çıkar herhalde.

LeBron geçirdiği en ağır grip olduğunu, 22 saat deliksiz uyuduğunu söylemiş. Ben yine de medyanın abartma ve haber yaratma çabası olduğunu düşünüyorum. Tabii ki geçmiş olsun dilemeden geçmeyelim genç yıldıza. Bu arada Coby Karl ve Darnell Jackson da aynı hastalığı geçiriyorlarmış ama tabii ki haberlerin başlıklarında LeBron var. Onlara da geçmiş olsun.

Zlatan 2010 NBA Draft'ında

Fotoğraflar inter.it'den anlayabileceğiniz gibi, eski. Telifhakkı'ndan Çağlar paylamıştı zamanında. Arşivime almıştım. Basketbolcu olsa acaba NBA'de Ginobili'nin 'çalımlarının' yanına yaklaşan birini izleyebilir miydik dersiniz?


Spor Servisi'nde Bir Konyalı Portlandlı - 2

Fuat adlı bir arkadaşımdan öğrendim, NTV Spor'da dün yayınlanan Spor Servisi programında, Konyalı Portlandlılar'dan bir resim daha kullanılmış. Teşekkür ediyorum onlara yine; programlarında yer verdikleri için. Kullandıkları resim de şurada.

Edit: Mehmet Ali arkadaşım sağolsun, görüntüyü kaydedip yollamış. Onu koyuyorum.

2 paket sigara, 1 alet kutusu, 6'lı bira paketi

Konudan uzak olanları daha önce yazdığım bu post ile haberdar edeyim. Jackson bu açıklamaları nedeniyle 2 maçlık - kendisine 140bin dolara mal olan - bir ceza almıştı kulübünden. Ardından takımla çalışmalara başlayan Kaptan Jack, hala mutlu olmadığını, takıma mutsuz bir şekilde döndüğünü ve 'kazanmak' istediğini söyleyip kaptanlık sıfatını bıraktığını açıklamıştı. Bunun sebebi olarak da "Benimle aynı miktarda para kazanan birilerine nasıl liderlik yapabilirim ki?" demişti. Şu mantığa, şu utanmazlığa bakın... Bu arada aynı Jackson, geçtiğimiz hafta 2 kere karşılaştıkları Lakers'ın 1 numaralı yıldızı Kobe ile kendisini sahada eşit gördüğünü, aynı popülerlikte olmasalar da, onunla kafa kafaya oynayabileceğini söylemiş. Kafa kafaya derken, aynı zamanda Kobe'ye gerçekten kafa atmak istediğini de kastetmiş olabilir. Nitekim Lakers ile oynadıkları ikinci maçta Kobe'nin kendisine devamlı dirsek attığını, hakemlerin bu konuda sessiz kaldıklarını; takım arkadaşları veya teknik kadrodan kimsenin itiraz etmediğini, kendisini kollamadığını belirtmişti.

Böyle problemli bir oyuncuya, 35-37 yaşları aralığında 3 senede 28 milyon dolar daha ödediğinde, aslında Warriors kendi kaderini çizmişti. Artık Sjax Golden State'te kaldığı sürece kaostan başka birşey beklemek hayalcilik olur. Başlığımın konuyla alakasını kurmaya çalışanlara: Warriors'a Stephen Jackson için gelen takas teklifleri aynı başlığımdaki şekildeymiş, yani çer çöp veriyormuş diğer takımlar. Zaten bu kadar sorunlu, ayrıca medyaya takasını istediğini açıklamış bir oyuncuya kimsenin orta çaplı yıldızlarını vermesi beklenmemeli.

Bu durumda emeği geçen herkese tebrikler. Bakalım Warriors'ın tekrardan bir yapılanmaya başlaması ne zamanı bulacak. En azından ellerinde Anthony Randolph ve Monta Ellis gibi gençler var diyeceğim ama bakalım Monta'nın da mobilet kazasından sonra eski formunu ne zaman yakalayacağı soru işareti. Kısacası, en azından yakın gelecekte karanlık bir tünel gözüküyor savaşçılar için.

15 Ekim 2009 Perşembe

73-9 Yapmam

Rasheed Wallace'ın 73-9'luk rekor iddiasının ardından gazeteciler Phil Jackson'a da bu soruyu yöneltmişler. Bynum'ın son 2.5 ayı kaçırdığı geçen sezon 65-17 yapılması ve takıma Artest'in katılması soruyu mantıklı kılıyor. Ama diğer haberde dediğim gibi rekor kırılmasının hiçbir önemi olmadığını Phil Jackson da söylemiş. Sezon boyunca normal tempoda oynayıp, playoff'lara doğru form tutmanın kritik olduğuna değinmiş. Jackson geçmişte konuyla ilgili, batı ve doğu kıyısına yakın olan takımlar deplasmanlara giderken çok uzun yollar katettikleri için, Bulls gibi kıtanın ortasına yakın olan takımların rekor kırmaya çok daha elverişli olduğunu söylemişti.

Pek fazla yoruma ihtiyaç yok, elbette çok mantıklı Jackson'ın söyledikleri. Bir kez daha belirtmem lazım ki, bir takım rekor kırmaya çalışıp yıldızlarına ağır süreler verecek olursa; bu bana göre enayilikten başka birşey değildir.

Bu arada Lakers sezona çok iyi bir istatistikle başlarsa bu sizi yanıltmasın. Çünkü ilk 21 maçlarının 17'sini Los Angeles'ta oynayacaklar.

Sana Olan Aşkımı Mısır Tarlalarına Yazdım

Ohio eyaleti 2010'da LeBron'un onları bırakmaması için büyük çaba gösteriyor. Amerika'da mısır tarlalarından yapılan labirentler turistlerin ilgisini çekiyor. Columbus şehrinde, böyle bir tarlaya sahip olan Randy-Jayne Rausch çifti, bu sene labirenti LeBron James şeklinde yapmaya karar vermişler. Ünlü yıldıza ulaşmayı denemişler ama tabii ki bunu başaramamışlar, her denemeleri bir yerde tıkanmış. LeBron'un ayın 21'indeki hazırlık maçından önce labirente uğramasını bekliyorlarmış. Ama uğramasa bile yeterince reklam yapmış oldular. Ayrıca LeBron'a da ayrılmaması için verilen güzel mesajlardan birine imza attılar.

Günün Eğlencesi - 23

Subway Dieti

Al Jefferson sağ dizindeki kopan ön çapraz bağlarının onarılması için olduğu ameliyattan beri, yani son 7 aydır sadece Subway'den yiyerek 15 kilo verdiğini açıklamış. Dizine binen yükü azaltmak için vermiş bu kiloları. Ayrıca bu sene Rambis ile hızlı oynayacakları için kilo vermesinin ekstra yararını görmeyi planlıyormuş. Aslında bana göre Jefferson o fizikle zaten çoğu uzuna karşı ayak çabukluğu avantajına sahipti. Eski fiziğiyle hem rakipleri itip, hem çabukluğunu kullanabiliyordu. Bu yeni halinin oyununa nasıl yansıyacağını merak ediyorum.

Kilo konusuna geri dönecek olursak: "Buğdaylı ekmek arasında hindi ve jambon olmak üzere, genelde 30 santimlik bazen de 60 santimlik sandviçler yiyordum." demiş Jefferson. Valla nasıl olmuş bilmiyorum ama başarmış. 3-5 fazla kilosunu atmak isteyen okurlar varsa aramızda, paylaşayım, belki gerçekten işe yarıyordur.

14 Ekim 2009 Çarşamba

Rambis Ne Yapıyor?

Yine bahsetmeyi unuttuğum haberlerden biri: Minnesota Timberwolves koçu Kurt Rambis, kendisine Ricky Rubio hakkında soru sorulduğunda, "Bazı maçlarda iyi oynamış ama bazı maçlarda yapması gerekenleri yapmamış. Ancak bu haberleri 2. ve 3. ağızlardan duyduğum için tam olarak emin değilim nasıl bir performans gösterdiğinden."

Rubio'yu 5. sıradan draft eden takımın koçu, Eurobasket 2009'u yerinden veya televizyondan - ki bizim durumumuz gibi, gecenin körüne denk gelmiyor Avrupa'daki maçlar Amerika'da - izlemeyi geçtim, kasetlerden de mi hiçbir maçı izlememiş? Ben işte bunu anlamıyorum. Gerek Avrupa'daki oyuncuları daha yakından tanımak, gerek Avrupa basketboluna aşina olmak, asıl olarak da geleceğin en iyi oyun kurucusu olarak görülen, haklarını elinde bulundurduğu Rubio'yu izlemek gibi birçok nedeni/bahanesi vardı Rambis'in. Bir basketbol koçunun bu maçları hiç takip etmemiş olması gerçekten çok ilginç. Belki de ben çok farklı düşünüyorum, bilmiyorum...

Curry'de Beklenmedik Gelişme

Yazmak için not aldığım ancak gerek gündemin yoğunluğu gerek kendi vakitsizliğim nedeniyle unuttuğum haberlerden biri. Eddy Curry eğer istatistiklere yansıyacak kadar iyi bir sezon geçirirse, Knicks ile olan kontratının son yılını kullanmayıp 2010 yazında serbest kalabilirmiş. Haberi yapan Frank Isola'ya "Oldu şekerim ara beni" demek istiyorum buradan. Curry gibi tembel, defansta sıfıra yakın, motivasyonu yerlerde gezen bir oyuncu, yattığı yerden kazanacağı 11.3 milyon doları elinin tersiyle itip, yeni kontrat alabilmek için canını dişine takacak? Ancak Knicks taraftarlarının, Donnie Walsh'un, D'Antoni'nin rüyasında... Zaten şöyle istatistiklere vuracak olursak:

Curry'nin böyle bir çaba içine girme ihtimali: %1
Curry'nin başka takımları etkileyecek kadar iyi istatistiklerle oynama ihtimali: %5
Curry'nin başka takımların ona 10 milyona yakın teklifler sunacağını düşünerek opsiyonunu kullanmama ihtimali: %50
Curry'nin menajerinin bütün bunlara göz yumma ihtimali: %0.1

Hepsini çarparsak milyonda 1 ihtimale denk geliyor. Bu kadar yazdım, bir de Curry gerçekten kullanmazmış opsiyonunu... O zaman New York sokaklarına dökülen halk manzaralarını haber bültenlerinden izleriz artık.

Düüüt Düüt Düüüüt

Bu sezon NBA maçlarında düdük sesinden başımız şişecek zannedersem. En azından, NBA, hakemler birliğiyle anlaşayıp yedek hakemlerle yola devam ederse gidişat bu yönde olacak... Normal sezon ve elbette playoff'larda elbette izleyeceğim ama hazırlık maçlarını takip etmiyorum. Buna rağmen şunu söyleyebilirim ki hakemler her türlü temasa düdük çalıyorlar. Bir yerde gördüğüm ortalama faul istatistiklerini ileteyim:

08-09 Hazırlık: 49
08-09 Normal Sezon: 42
09-10 Hazırlık Kampı ilk 15 maç: 59

Hazırlık maçlarında elbette daha çok faul çalınması normaldir ama bu kadarını da herhalde kimse beklemiyordu. 42'den 59'a olan artık, %40'a denk geliyor. Ortalama serbest atış sayısı da 49'dan 69'a çıkmış. Hele 102 serbest atış kullanılan bir Rockets-Celtics maçı var ki, kelimeler kifayetsiz kalıyor...

İstedikleri kadar seminer vs. yapsınlar, NBA'in bu kadar kısa sürede edek hakemleri eğitmesi mümkün değil. Daha önce de şurada yazmıştım hakem konusuyla ilgili. Oyuncular halen ufak ufak açıklamalarla rahatsızlıklarını belirtiyorlar. En son Bobcats'ten Raja Bell ve koç Larry Brown da hakemlerden yakınmışlar. Hatta bu açıklamaların ardından, dünkü 5 maçta ortalama faul sayısı 08-09 hazırlık kampındaki seviyeye yani 49'a düşmüş. Ama olay hakemlerin bir anda az faul çalmaya başlamaları değil, NBA temposuna ve oyundaki kontağa alışıp ona göre düdük çalmaları. İnşallah salı günü çıkan istatistikler bu yöndeki bir gidişatın habercisidir.

Sizi bilmiyorum ama ben açıkçası her saniye duran, delicesine serbest atış kullanılan bir maç izlemek istemem. Pek ümitli olmasam da, umarım NBA, sezon başlayana kadar hakemler birliği ile anlaşır...

Durant'ın Yeni Stili

Krstic'in daha çok ihtiyacı var sanki ama Durant'a da pek yakışmış.

Portlandlılar Yaşadı

NBA, kulüplere, takımlarının maçlarını internetten yayınlamaları için izin vermiş. Bir radyo programına bağlanan Blazers başkanı Larry Miller bu sezonun başından itibaren KGW adlı kanalda yayınlanacak maçlarının internetten de canlı olarak izlenebileceğini müjdelemiş. Bunu yapmalarının sebebi mümkün olduğunca çok taraftarın maçları izleyebilmesini sağlamakmış, tabii bahsettiği şey mümkün olduğunca çok "paralı taraftar", çünkü bu yayınlar belli bir ücret karşılığında verilecek. Ayrıca şöyle bir sorun varmış, izlemesi bedava olan KGW kanalı, Blazers'ın sadece 23 maçını yayınlama hakkına sahipmiş. Öte yandan paralı olan Comcast SportsNet, Amerika'nın Digitürk'leri diyebileceğimiz DirecTV ve Dish ile bir türlü anlaşamıyormuş. Bu da Blazers'ın yapacağı 53 maçın yayınının tehlikede olduğu anlamına geliyor. Ancak bu sorun da çözüldüğünde, Ocak ayından itibaren Blazers kulübü, hakları Comcast'te olan maçları da internetten canlı yayınlamayı düşünüyormuş.

Kısacası, burayı okuyan Portlandlılar; yaşadınız. Blazers maçlarını istediğiniz yerden izleyebileceksiniz. Bakalım Blazers'dan başka hangi takımlar teknolojiye ayak uyduracak?

Not: Bu arada elbette NBA maçlarını internetten izlemek için para verecekseniz, NBA.com'un hizmeti olan International League Pass'i tercih etmeniz en mantıklısı olacaktır.

U2 Basketbol ve Golfü Birleştirdi

Dallas'taki yeni Dallas Cowboys stadyumundaki U2 konserine giden Parker ve Ginobili golf ve spor tarihinin en başarılı isimlerinden Tiger Woods ile karşılaşmışlar. Bu anı ölümsüzleştirmişler.





13 Ekim 2009 Salı

Durant'tan Çifte Cevap

Kevin Durant birkaç gün önce ESPN'de yayınlanan bir makalede kendisine yönelik yapılan eleştirileri Twitter'ından yaptığı açıklamayla kınamıştı. ESPN'deki yazıda Durant'ın +/- istatistiklerinin kötülüğüne dikkat çekiliyordu. Durant geçen sene oyundayken Thunder rakiplerine karşı -8.4 sayı geri düşerken, Durant'ın kenarda olduğu bölümlerde rakibiyle tamamen eşit skor üretti. Yani yıldız oyuncunun +/-'si -8.4'e denk geliyordu. Bu da doğal olarak iyiye işaret değil. Durant bu makaleyi iyice dert etmiş olacak ki Twitter'dan verdiği cevap kendisini kesmemiş. 10/16 saha içi, 5/5 üçlük isabeti ile bulduğu 30 sayı ve çektiği 11 ribaund ile takımına Suns maçını kazandırmış. Yani ikinci cevabı da parkerlerde vermiş. Genç adamın, bu tarzda bir yazıyı kendisini motive etmek için kullanmasını takdir ettim.

Maçta aynı zamanda 7 top kaybı yapmış Durant. Bu her genç yıldızın başına gelebilecek bir durum, arada sırada bu tarz rakamlarla karşılacaktır top kayıplarında. Ancak bence Durant'ın tek sorunu arkadaşlarını oyuna sokmamasından kaynaklanıyor. Kendisi oyundayken, takımının kullandığı her 10 topun 3'ünü potaya gönderen Durant arkadaşlarına hazırladığı pozisyon sayısını arttırmalı ve Green-Westbrook-Krstic gibi silahları daha çok devreye sokmalı. Asla bir LeBron gibi 6-7 asist civarlarına çıkmasını beklemiyorum ancak izlediğim maçlarda gösterdiği saha görüşü ile 3.5-4 asist ortalamasını yakalamakta zorlanmayacağını düşünüyorum. Bunu ne kadar çabuk başarırsa Thunder için o kadar iyi olacaktır.

İki Kazma Yanyana

Öyle kolay kolay bir NBA oyuncusuna kazma veya yeteneksiz demem. Ama Pistons'ın yeni koçu Kuester'in, ilk 5'te başlatmayı düşündüğü uzunlara bakınca basketboldan soğudum: Kwame Brown ve Ben Wallace. Birkaç aydır, hızlı basketbol ve bol sayı prensibini Pistons'a uygulatacağını söyleyen Kuester'den tam bir U dönüşü gelmiş. Pistons'da bu sezonun başlangıcında yukarıda yazdığım iki yetenek abidesi pota altında oynayacak gibi duruyor. İki tane kazandığı parayı tamamen defansta yaptığı işlerle hakeden hatta doğrusunu söylemek gerekirse, haketmeyen oyuncuyu yanyana oynatmak hangi akla, mantığa sığar? Bulls'un Wallace ile olan tecrübesinden hiç mi ders çıkarmamış Kuester?

Ayrıca bu, yılda 8 milyon dolara yakın bir ücret ödeyecekleri Villanueva'nın oyuna kenardan dahil olacağı anlamına geliyor. Elbette CV, 30 dakika civarında süre alacaktır ama bana kalırsa işin doğrusu, pivot pozisyonunu defansif ve kalıplı olan Wallace-Brown'a verip, uzun forvette ilk 5'te CV'yi, yedekten gelecek isim olarak da Wilcox'u seçmeliler. Bu rotasyonlar onlara hücumda uzun forvetlerinin çabukluk avantajlarını kullanmalarını sağlarken, defansta en azından ortayı kapatacak 1 isim olmasını sağlayacaktır. Bu konuda blog'a ilk başladığım günlerde, uzunca bir yazı yazmıştım. Gerçi bugünkü Pistons'ı pek kapsamıyor ama genel basketbol doğruları açısından ilgi çekici bir makale bana kalırsa. Tavsiye ederim. Kısaca özetlersem iki tane tamamen defansif veya iki tane tamamen hücuma yönelik uzun yerine dengeli bir kombinasyon her zaman çok daha başarılı olmuştur.

Neyse sonuç olarak an itibariyle Pistons'ın pota altındaki durumu şöyle özetleyebiliriz: "2 kazma yanyana, ortada kalacak Charlie Villanueva."

İlaç Gibi Gün

Evet belki delicesine seviyorum basketbolu ve NBA'i ama nereye kadar? Arada sırada böyle post'lara ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Salı günleri en favori günlerimden biri. Sabah işe gelmeden 4 tane birbirinden güzel ve komik diziyi download sırasına koyup, eve varıldığında gülme maratonuna başlamak, stres atmak, gülmek... Şiddetle tavsiye etmekteyim bu maratonu herkese.

Haddini Bil

Dün gece hakkında bir hatırlatma girdiğim Cavaliers - Olympiakos maçını 111-94'lük skorla Cavs kazanmış. Shaq ve LeBron 12'şer sayı üretmişler. Ufak Shaq Schortsanitis, gerçek Shaq ile mücadele etmenin zorluğuna tanık olmuş. "Ben kendimi güçlü zannederdim ama asıl güçlü olan O'ymuş." şeklinde açıklama yapmış. Eee tabii 2006 Dünya Şampiyonası'nda pivot pozisyonunda LeBron'a karşı oynamak gibi basit değil Shaq'a karşı oynamak. Çılgın devimiz bu yaz James'in bodyguard'lığına yapmaya and içmişti, mesaiye hazırlık maçlarından başladı. Ayrıca videoda Shaq'ın maç içinde bir kameramanın ve taraftarların üzerine uçtuğu pozisyonu da bulabilirsiniz. Kameramanın surat ifadesi herşeyi anlatıyor.


Link

Shaq Vs. Shaq

Bu gece saat 2'de Cavaliers ile Olympiakos karşılaşıyorlarmış, yanlışlık olmasın; yani ayın 12'sini 13'üne bağlayan gece. Gerçek Shaq ile Avrupalı ufak(?) Shaq'ın mücadelesini izlemek ilginç bir tecrübe olacaktır. Seyretmek isteyenler yorumlara tıklasın.

12 Ekim 2009 Pazartesi

28 Sayıyla Beklentileri Karşılayamamak

DeJuan Blair'dan bahsediyorum. Sabaha karşı oynanan ve Duncan ile Ginobili'nin dinlendirildiği maçta, sorumluluğu üstüne alarak tam 28 sayı bulmuş ve maçın kazanılmasını sağlamış. Ancak yaklaşık 1 hafta kadar önce 22 dakikada bulduğu 16 sayının yanında 19 ribaund çekerek NBA'de büyük ses getiren Blair, bu maçta 26 dakika almasına rağmen yalnızca 4 ribaundda kalmış. Bu düşük rakam elbette Popovich'in hoşuna gitmemiştir ama tabii ki beklentileri karşılayamadığı falan benim abartım. Sadece bu adama dikkat çekmek istedim. Gerçi daha önce de ufak bir yazı yazmıştım kendisiyle ilgili ama sezon öncesindeki performansıyla bunu birkez daha haketti bence.

Blair, 2 metrenin altında bir boya sahip olsa da, NBA'in en iyi ribaundcularından biri olacak, bundan kimsenin şüphesi yok. Gerek yaz liginde, gerek sezon öncesi hazırlık maçlarında gösterdiği performansla NBA'e hazır olduğunun işaretlerini veriyor. Belki Duncan-McDyess ikilisinin arkasındaki çaylak olduğu için hakettiği dakikaları almakta zorlanacak ama en kötü ihtimalle gelecek için çok parlak ışıklar veriyor. Ayrıca Spurs'ün son yıllarda çektiği bench'ten gelip ruhuyla, yüreğiyle takımı güç veren bir oyuncu eksikliğini Blair'dan daha iyi giderecek bir isim NBA'de yok. Bu açıdan gerek normal sezonda gerek playoff'larda Blair'in Spurs'e yaptığı katkı, ortalama istatistiklerinin üzerinde olacaktır.

Geri kalan 29 takımın menajerleri de oturup düşünsünler bu adamı niye 2. turun 7. sırasına kadar seçmedik diye. Genel menajerlerin Blair hakkındaki fikrini etkileyenler kulüp doktorları olmuş. Bunun nedeni de Blair'ın lise yıllarında geçirdiği ameliyatlar. Ancak unutmamak lazım ki Blair 2 sene boyunca kolejde bir problem yaşamadan oynadı. Eğer dizleri 82 maçlık NBA temposuna da dayanacak olursa, yeni bir Millsap hatta belki de onun bile daha savaşçı versiyonunu izlemeye hazır olun.

Uyku Problemi


Link

Yanlış hatırlamıyorsam NBA TV yayınlamıştı bu maçı. Canlı izlememiştim ancak ertesi gün tekrara bakma fırsatım olmuştu. Iguodala tam "Blokladım, maçı takımıma kazandırdım" diye düşünürken, Harris'in önüne düşen topu alıp, elinden yarım salise kala çıkarması ve çemberden deliksiz giren bir şut. Playoff'larda olsaydı, eminim Iggy başta olmak üzere, 76'er camiası birkaç gün uyku problemi çekerdi.

Jordan da Kimmiş?

Rasheed Wallace, Garnett'in yazın ona söylediği "Celticsli olursan, gelmiş geçmiş en iyi takımlardan biri haline gelebiliriz" sözünden gazı almış: Efsane Bulls takımının 95-96 sezonunda yaptığı 72-10'luk rekoru, bu sezon kırabileceklerini söylemiş. Eski Bulls'un birkaç tane Hall of Fame oyuncusu olduğunu ama Celtics'in de bu konuda geri kalır yanı olmadığını belirtmiş. "Gerek elimizdeki yeteneklerle gerek takım halinde yaptığımız defansla, buna ulaşabiliriz." demiş Rasheed. Doc Rivers da gelmiş geçmiş en iyilerden biri olmak yerine, NBA hatta spor tarihindeki en iyi defans yapan takımı yaratmak peşindeymiş.

İkisine de kolay gelsin diyerek başlamak istiyorum konu hakkındaki görüşüme. Sezonun başlamasına az bir süre kala, yine NBA severlerden tepki çekecek bir açıklama gelmiş. Elbette 72-10'a ulaşmaları çok zor ama bunun nedeni Celtics'in kadro kalitesinin yetersiz olması değil. Hani atıyorum 72-10 yapacak takıma direk şampiyonluğu verecek olsalar, Celtics'in bu rekora ulaşma ihtimali hiç de az değil. Abarttığımı düşünenler olabilir ama son 2 yıldır bu takımın sezona 29-3 ve 27-2 gibi başlangıçlar yaptığını hatırlatmalıyım. Celtics, bu galibiyet sayılarına ulaştığında "Acaba 72-10'a ulaşabilirler mi?" diye NBA severler arasında geyiklere vesile olmuştu. Bu yetmiyormuş gibi üstüne Rasheed gibi üst düzey bir uzunu eklediler kadrolarına. Ayrıca yazın birkaç kere, ısrarla dile getirdiğim gibi, bu sene yukarıdaki takımlarla aşağıdakilerin arası çok açıldı. Hepsine bir araya getirince, kafasına rekoru kırmayı koyan bir şampiyonluk adayı - özellikle Lakers ve Celtics - için önümüzdeki sezon belki de son 10 yıldaki en iyi fırsat.

Elbette yukarıda verdiğim örnek gibi 72-10'a ulaşanlara "Aferin tarihe geçtin"den başka birşey verilmeyeceği için, hiçbir takım buna kasmayacak, kasmamalı da. Yıldızlarını 30'ar dakikanın üzerine fazla çıkarmadan, dinlendirerek, playoff'lara en hazır şekilde sokmak isteyeceklerdir. Örneğin bazı maçlarda rakipler sıcakken ve şutları girerken o maçı rölantide oynayıp kaybetmekten çekinmeyeceklerdir. Bunlar, normal sezonda görmeye alıştığımız olaylar.

Kısacası Rasheed'in dediği şey, son yıllardaki Celtics'in performansını da göz önüne aldığımızda; belki imkansız değil ama kesinlikle mantık dışı.

Bizimkiler Hakkında Ne Düşünülüyor?

NBA tarafından 30 takımın birden genel menajerine sorulan sorulara değinmiştim. Devamını da getireceğim. Sıraya Türkiye açısından en dikkat çekici soruyu koydum, şöyle ki: "Sınırlı yeteneğinden maksimum verimi kim sağlıyor?".

Mehmet'i listenin tepesinde, Hidayet'i de ortalarında görmek son derece şaşırttı beni. Mehmet'ten başlayayım, onun listenin altında yer almasını beklerdim ama ilk sıraya yerleşmesi biraz abartıya kaçmış. Yıldızımız belki kendisine pozisyon yaratamıyor, belki çabukluk ve atletik bakımından NBA uzunlarına göre geride kalıyor ve savunmada yılmadan mücadele ederek bu eksiklerini kapıyor ama sonuçta 2.10'un üzerinde olup da bileği Mehmet kadar düzgün kaç tane oyuncu var bir bakmak lazım. Bu başlı başına bir yetenektir öğretilemez. Ha, Jazz'da kendisine hazırlanan pozisyonları değerlendirerek, sistem içinde yeteneklerinin sonuna kadar hakkını veriyor Mehmet. Ama dediğim gibi bu onun 1. sırayı almasını gerektirmiyor bana kalırsa.

Hidayet konusunda ise yumuşak olamayacağım maalesef. Bana soracak olsanız, Hidayet'in bu listede adının geçmesi - hele Hayes ile aynı sayıda oy alması - saçmalıktan başka birşey değildir. Şöyle bir düşünüyorum da, NBA'deki en yetenekli kısa forvetler arasında Hidayet'in adını ilk sıralarda sayarım. Bir oyuncu düşünün ki, 2.08 boyunda, pick & roll'u kusursuza yakın oynayabiliyor, oyun kurma yeteneği var, bileği son derece düzgün. Ayrıca bunlara ek olarak Hidayet'in geçen sene Finaller'e çıkan takımı yöneten isim olduğunu hatırlatayım. Böyle bir oyuncuya nasıl "Sınırlı yeteneklerini sonuna kadar kullanıyor" diyebilirsiniz? Aslında çok az düşününce bir komplo teorisi aklıma geldi.

Hidayet bu yaz ayında, Magic'ten 10 milyon dolar isteyerek Otis Smith'i kızdırmıştı. Hedo'muzun bir başka tepkisini çektiği kişi ise Blazers'ın genel menajeri Kevin Pritchard oldu. Hatırlarsaınz, milli yıldızımız Portland'a gidip Pritchard ile söz kesmiş ve el sıkımış, ertesi gün ise sözünden cayarak Raptors ile sözleşme imzalamıştı. Konuyla ilgili Otis Smith de Hedo'yu eleştiren açıklamalarda bulunmuştu. Belki de Hidayet'e oy veren 2 genel menajer Smith ve Pritchard'dır. Ne dersiniz?

Son not olarak: Steve Nash ve Tim Duncan'a bu ankette oy veren genel menajerleri şu dakika istifaya çağırıyorum. Şaka mısınız nesiniz?

11 Ekim 2009 Pazar

Kanser Kanser Kanser !!

Bilgisayarımdaki resimleri karıştırırken buldum bunu. Olayı bilmeyenlere anlatayım: 2007 playoff'ları sırasında Fisher, kızı Tatum'da göz kanseri olduğunu öğrenince Jazz'dan izin istemiş ve kızını apar topar New York'a götürmüştü. Bu sırada bir maç kaçıran Fisher, kızının ameliyatından birkaç saat sonraki uçağı yakalayıp Utah'a geri dönmüş ve Warriors'la oynanan 2. maçın üçüncü çeyreğinde, taraftarın müthiş desteğiyle salona girmişti. Ardından 2-3 tane kritik pozisyonda katkısı olan Fisher maçın uzatmaya gitmesinde ve ardından da kazanılmasında büyük rol oynamıştı.

Playoff'ların bitiminde Fisher, Jazz'dan 2 senelik kontratını feshedip, onu serbest bırakmalarını istedi. Çünkü kızının tedavisi için Utah'taki olanaklar yeterli değildi. Jazz takımı elbette bu isteği geri çevirmedi. Birkaç hafta sonra Fisher, göz kanseri konusunda ülkenin en ileri hastanelerinden birinin bulunduğu Los Angeles şehrinin takımı Lakers ile anlaştı.

Fotoğrafa gelelim: 2008 playoff'ları, Jazz ile Lakers 2. turda karşılaşıyorlar. Salonun %90'ı zaten Fisher'ı her topu eline aldığında ıslıklıyor, bu yetmiyormuş gibi fotoğraftaki kendini bilmez, insanlıktan nasibini alamamış bir taraftar bu hareketi yapıyor. Yorum yapmaya gerek var mı? Ancak Fisher en güzel cevabı sahada, ortalama 14 sayı atarak vermişti ve Lakers Jazz'ı 4-2 ile elemişti. Ufak bir detay: Fisher2ın playoff'larda oynadığı diğer maçlardaki ortalaması ise sadece 8 idi.
Not: Bazı sitelerde Jazz taraftarının başlıktaki gibi "Kanser, Kanser, Kanser" şeklinde tezahüratta bulunduğu yazılmıştı ancak ciddi haber sitelerinde bu rapor edilmediği için dedikodu olma ihtimali ağır basıyor.

Not2: Tatum hakkında en son geçen sene okuduğum haberler ve Fisher'ın açıklamaları iyileştiği yönündeydi. Babasıyla beraber mutlu ve sağlıklı yıllar geçirmesi dileğiyle...

Bu Dize Dikkat

Tim Duncan'a Olympiakos maçı sonrasında sol dizine taktığı dizliği sormuşlar. O da, en rahat ettiği dizliği bulmak için yaz boyunca 4-5 tane farklı model denedikten sonra, şu anda giydiğinde karar kıldığını, hazırlık maçlarında kullandığı bu dizliği sezon boyunca da takacağını söylemiş. Ancak benim dikkatimi çeken şey, muhabirin "Bu sadece bir önlem mi?" sorusuna, Duncan'ın yaklaşık 4-5 saniye düşündükten sonra "Öyle sayılır." yanıt vermesi oldu. Bütün yaz dinlenmesine rağmen eğer dizi hala %100'e yakın değilse Spurs için hiç de iyi bir haber değil. Celtics-Garnett de yaklaşık olarak aynı endişeyi yaşıyorlar. Onunla ilgili haberi de şurada vermiştim.

Videoyu da şöyle vereyim, ancak söyleyeyim sadece 1 dakikalık olsa da, bir hayli yavaş yüklüyor.