Eskilerden bir video. Dan Majerle dansediyor, hakemler izliyor.
Link
Oysa bir umuttu #5; Blerim Džemaili
14 saat önce
Yılan hikayesine dönen David Lee - New York Knicks pazarlıkları 3 ayın sonunda bitti. David Lee 7 milyon dolara Knicks'te kaldı. Ayrıca takımın playoff yapması durumunda 1 milyon dolar ekstradan alacakmış. Bundan 1.5 ay kadar önce Lee'nin tek senelik sözleşme imzalayacağını söylemiştim. Beklediğim şey gerçekleşmiş oldu. Lee hiç de fena olmayan bir ücret karşılığında, 1 sezon daha hızlı tempoda istatistiklerini şişirip, 2010'da daha doyurucu bir kontrat kovalayacak. 2010 kontratından bahsetmişken, Lee'nin önünde iki seçenek olacak. Ya senelik 7-10 milyon dolar civarında bir ücret karşılığında Knicks ile yeniden sözleşme imzalayıp, Knicks'in - maksimum kontrat verecekleri oyuncunun ardından - 2. yıldızı olacak. Ya da başka bir takıma gidip, 3. opsiyon olacak.
Fisher'ın açıklamalarına ilk destek Pierce'tan gelmiş. Üstelik Pierce, Fisher'a göre bile sert çıkmış. NBA'de etrafındakilerle konuşmuş ve kimsenin memnun olmadığını, birçok oyuncunun da WNBA ve NBDL'den gelecek hakemlerin yönetimi hakkında endişe duyduğunu söylemiş. Son olarak da: "YMCA maçlarını yöneten birini, profesyonel maçlara mı verecekler yani?" demiş. Pierce, "YMCA" derken eğer çoğumuzun bildiği şarkıya gönderme yaptıysa ve NBDL-WNBA ikilisini onunla bağdaştırdıysa, sert tepkilerle karşılaşabilir. Yok eğer benim bilmediğim bir anlamı varsa YMCA'in, Pierce da sizler de kusura bakmayın =)
Fotoğrafta gördüğünüz adam, yani Mikhail Prokhorov Nets'in yeni sahibi oldu. Yeni sahibi derken, kulübün haklarının %80'ini elinde tuttuğunu belirtelim. Ayrıca kulübün 2011'de taşınmayı düşündüğü Brooklyn'deki Barclays Center'ın da %45'lik kısmı onun olacakmış. Kimdir peki Prokhorov? Forbes'un dünyanın en zenginleri listesinde 40. sırada bulunan, 9.5 milyar dolarlık serveti olan bir iş adamı. Kısacası abimizin biraz parası var...
Nets'in asıl avantajını şurda görüyorum: Kulüp iki süperstarı aldıktan sonra, takımdaki diğer önemli oyunculara ve rol oyuncularına da istedikleri paraları vererek, kadrosunu muhafaza edebilecek. Yani örneğin Lopez ve/veya Lee'nin kontratları bittiğinde, Nets lüks vergisinin yakınlarında veya üzerinde ise, şampiyonluk için hiç düşünmeden bu oyunculara istedikleri kontratları verip elindeki değerlerin kaçmasına izin vermeyecek. Ayrıca istisna kontratları da sonuna kadar kullanmaktan kaçınmayacaklardır. Kim bilir belki Nets'i de, Knicks gibi 100 milyon dolar civarlarında dolanırken görebiliriz. Bu konuda, şampiyonluk adaylarından bir örnek vermem gerekirse: Lakers gibi, gelirleri yüksek olan bir takımın bile Odom'a 2 milyon dolar az vermek için kaç takla attığını biliyoruz. Oyuncuyu az kalsın Heat'e kaptırıyorlardı. Nets'te bu tip tehlikelerin olmayacağı belli.
Jordan ile Russell arasında, Jordan'ın Hall of Fame konuşmasıyla başlayan atışmaya noktayı Utah Flash'ın sahibi Brandt Andersen koymak istiyormuş. Bilmeyenler için; Flash takımı, Utah Jazz'ın NBDL'deki uzantısı. Flash'ın ilk iç saha maçında, devre arasında, bu ikilinin 21'de biten bir maç yapmaları şeklinde bir fikri varmış Andersen'in. Bu kapışma için tam 100.000 doları gözden çıkarmış. Bu para kazanan tarafın istediği derneğe bağışlanacakmış. Gerçekten çok güzel bir düşünce. Hem yardımda bulunup hem de böylesine ilgi çekici bir olaya ev sahipliği yapmak son derece akıllıca bir fikir. Ancak Majesteleri'nin Hall of Fame konuşmasındaki tavrını göz önüne almak lazım. Kendisi 'Bryon Russell'a Yardım Derneği' kurup paranın buraya bağışlanmasını bile isteyebilir.
Oyuncular birliği başkanı olarak yaptığı açıklamada taraftarlar ve izleyenler için, sahaya en kaliteli oyunu yansıtmaları doğru olacağını söylemiş. Bunun için de asil listedeki hakemlerin gerektiğini, onlardan daha alt seviyede hakemlerin kabul edilemez olduğunu belirtmiş.
Bobcats ile Felton 2.5 aydan fazla bir süredir yeni bir kontrat üstündeki pazarlıklarını sürdürüyorlardı. Söylenilene göre Felton 5 senelik 37-40 milyon dolar arası olan bir teklifi reddetmiş. 1 senelik 5.5 milyon dolar değerindeki kontratını kabul edecekmiş. Böylece iple çekilen 2010 yazındaki sezonunda, serbest oyuncuların arasına Felton da katılacak. Ancak benim anlamadığım şey Felton'ın senelik 8 milyon doları nasıl beğenmediği. Eğer 2010 yazında ona 10-12 milyon dolarlık kontratların sunulacağını düşünüyorsa, çok büyük ihtimalle hayalkırıklığına uğrayacak. Çünkü ekonomik göstergeler 2010-11 sezonunda salary cap'in 2 ila 5 milyon dolar arasında düşeceğine işaret ediyor. Ayrıca Felton gibi, tecrübeli olsa bile maç içinde doğru kararları istikrarlı bir şekilde veremeyen ve yıldız seviyesinde olmayan bir oyun kurucunun yüksek teklifler alacağını pek zannetmiyorum.
Yaptığı açıklamada: "Geçen sene Ariza'yla şampiyon oldular, bu sene takıma onun yerine katılan benim. Eğer tekrarlayamazsak tabii ki bunun sorumlusu ben olacağım." demiş. Kobe ile 2009 playoff'larında yaşadıklarına da değinmiş: "İkimiz de takımımızın kazanacağına inanıyorduk. Hani en yakın arkadaşınıza karşı kıran kırana bir mücadele verirsiniz ancak bittikten sonra çıkıp beraber dondurma yemeye gidersiniz ya, o da böyle birşeydi işte. Kobe'nin böyle sert ve dayanıklı olmasını seviyorum. Hep onu yenmek istemişimdir ama şimdi yanyana oynamaktan çok daha mutluyum."
Evet hakemleri kastediyorum. NBA Hakemler Birliği, NBA'in yaptığı 2 yıllık son kontrat teklifini reddetti. NBA yönetimi şu anki ekonomide hakemlerin maaşlarına zam yapmak yerine aynı seviyede tutmak istiyordu, ancak bunun yanında bazı özel haklarından kısarak, hakemlere ayırılacak toplam bütçeyi küçültmeyi amaçlıyorlardı. Karşılığında da normalde yapacaklarından daha kısa olan - 2 yıllık - bir kontrat önerdiler. Böylece hakemler ekonominin düzlüğe çıktığı yılda yeniden pazarlık yapma hakkına sahip olacaklardı. Ancak Hakemler Birliği, "David Stern veya başka NBA yetkilileri kendi paralarından kısıyorlar mı?" tarzında sert bir dille bu teklifin kabul edilemez olduğunu açıkladı.
Denver Nuggets'ın çılgın forveti de modaya uymuş. Antawn Jamison'dan sonra bir başka ilginç açıklama da ondan gelmiş. Geçtiğimiz seneki Lakers - Nuggets batı konferansı finali eşleşmesinde, Nuggets soyunma odasındaki herkes, hatta onu geçtim, kulübün içinde rolü olan herkes, Lakers'dan daha iyi olduklarına inanıyorlarmış. Kimsenin aksini iddia edemeyeceğini de sözlerine eklemyi unutmamış Martin. Vallahi ne denir ki? Helal olsun, kendine güven, inanç, hırs güzel şeyler ama hayalperestlik apayrı birşey.
En beğenerek takip ettiğim dizidir House. Sabaha karşı Amerika'da yeni sezonun ilk bölümü iki saatlik olarak yayınlanacak. Ondan birkaç saat sonra da internete düşer. Bu haberi vermişken, izlemeyenlere ve özellikle sonraki bölümü merak ettirtmeyen dizilerden hoşlananlara da tavsiye ediyorum House'u.
İspanya'nın şampiyonluk fotoğrafını koymamın bir alakası yok FIBA'nın hatasıyla. Eleştireceğim olay, şampiyonada E grubunun 1 ve 2.sine müthiş bir avantaj tanınmış olması. Fransa ve Rusya'yı geri kalan 6 takımdan ayıran şey, 2. grupların son maçı, çeyrek final ve olası yarı final maçları arasında 1'er gün dinlenme imkanlarının olmasıydı. Kendilerinden oldukça güçlü olan İspanya ve Sırbistan ile karşılaştıkları için bu avantajlarını kullanamadılar ama FIBA'nın yol yakınken yanlışını görüp düzeltmesi lazım.
Sırbistan'ı çok rahat geçen bir maç sonunda 85-63 yenerek altın madalyaya uzandılar. İlk 4 maç boyunca formsuz olsalar da sonradan form tutarak ve üstüste 5 galibiyet alarak altına uzandılar. Fransa'ya karşı olduğu gibi, Gasol kardeşler fazla geldi Sırbistan'a da. Ayrıca son 3 maçta 21.5 sayı ortalaması tutturan Pau Gasol turnuvanın MVP'si seçildi.
Dwight Howard, NBA Live 2010 reklam çekimi için Los Angeles'taki Venice Sahili'ne gitmiş. Bu sırada tabii ki etraftaki kalabalıktan fazlasıyla ilgi görmüş. Önce bir genç Dwight Howard'ın smacını bloklamayı denemiş. Ardından yine aynı kişiyle Dwight Howard panyaya çıkartmayı kimin daha yükseğe yapıştıracağına bakmışlar. Tabii ki Dwight Howard geçmiş. Ancak bunun sonrasında kalabalıktan biri "Sen o kadar yükseğe koydun ama LeBron panyanın en tepesine zıplıyor." demiş. Dwight Howard'dan gelen cevap sert olmuş: "Evet ama geçen sene NBA'in en tepesine yani Finaller'e çıkamadı."