BIY AD

20 Kasım 2010 Cumartesi

20 Kasım Programı

21 Kasım Pazar 02:00 / Phoenix Suns - Charlotte Bobcats
21 Kasım Pazar 02:00 / Orlando Magic - Indiana Pacers
21 Kasım Pazar 03:00 / Dallas Mavericks - Atlanta Hawks
21 Kasım Pazar 03:00 (NTVSPOR) / Miami Heat - Memphis Grizzlies
21 Kasım Pazar 03:30 (NBA TV) / Oklahoma City Thunder - Milwaukee Bucks
21 Kasım Pazar 03:30 / San Antonio Spurs - Cleveland Cavaliers
21 Kasım Pazar 04:00 / New Jersey Nets - Denver Nuggets
21 Kasım Pazar 05:00 / Utah Jazz - Portland Trail Blazers
21 Kasım Pazar 05:30 / New York Knicks - Los Angeles Clippers

9 maçın oynanacağı Cumartesi gecesinde lige inanılmaz bir giriş yapan Spurs uzun bir aradan sonra back-to-back maçına çıkacak. Kendi evlerinde Cavs'le oynayacakları bu maçı kazanmaları bütün soru işaretlerini ortadan kaldıracaktır. Ayrıca Dwight Howard'ın yıllardır süren blok hükümdarlığına göz diken Roy Hibbert'ın Howard karşısında neler yapacağı merak konusu. Ufak bir blok partisi izleyebiliriz. Bunlar dışında saat 03:00'te yayınlanacak olan maçta kaos ortamından yavaş yavaş kurtulan Miami seriye devam etmek isteyecektir. Rakip zayıf Memphis. Son olarak da Jazz-Portland maçına değinmek istiyorum. Aynı grupta bulunan bu iki takım arasında oynanacak maçta bence çok üst düzey bir basketbol oynanacak. İki takım da Oklahoma'nın 0.5 galibiyet arkasında 8-5'lik dereceleriyle grup 2.'liğini paylaşıyorlar ayrıca kadroları itibariyle de hemen hemen tüm rakiplerini önlem almaya iten potansiyele sahipler. Jerry Sloan da takımın başına dönüyor ve 2 gecede alınacak 2 mağlubiyete hiç tahammülü olacağını zannetmiyorum. Kaçırılmaması gereken bir maç bence.

Uçuyorlar


Akıllara hemen Lakers, Spurs, Celtics vb. kafaya oynayan takımlar geliyor " Uçuyorlar " diyince. Fakat ben onlardan değil ligin dibine oturan Minnesota oyuncularından bahsedeceğim. Minnesota takımından değil (!), oyuncularından.

Minnesota Timberwolves felaket bir organizasyon. GM'leri David Kahn ligin açık ara en kötüsü, kadroları kağıt üzerinde hiç iyi görünmüyor, koçları Rambis'in basketboldan ne kadar anladığı uzun süredir sorgulanıyor, finansal anlamda bataktalar ve seneye takımın kapanma ihtimali üzerine konuşuluyor. Tüm bu olumsuz tablo ister istemez takım başarısına da yansıyor ve kendilerini birden 4-10'la Batı'nın en son sıralarında buluyorlar. Fakat sistemdeki bu dağınıklık oyunculara yaramışa benziyor. Birkaç Wolves maçının box-score'larını incelediğimizde oldukça ilginç ve olumlu rakamlara rastlıyoruz.

İlk olarak Micheal Beasley'den bahsedeceğim. 2008 draftına giren en gözde 2 oyuncudan biri, beklenildiği gibi 2'den seçiliyor ancak büyük bir balon olarak karşımıza çıkıyor. Ezeli rakibi Rose süperstar seviyesine çıkıp takım taşımaya başlarken onu görev adamlığına soyunurken görüyoruz. Ardından ligin en umutsuz takımıyla imzalıyor.Yetmiyor, uyuşturucu kullanıyor daha da kötüsü bu basına sızıyor. Hadi onu da geçtim. Genel menejer çıkıp nasıl uyuşturucu kullandığı hakkında konferans veriyor. Tüm ligin nefretini kazanıyorsun ve önünde yepyeni bir sezon var. Atağa kalkmak için bu yeni sezonun tek fırsat olduğunun farkına varması oldukça şaşırttı beni açıkçası. Farkına varmakla kalmadı, 2 yıllık açığını da hızla kapatmaya, balon olmadığını tüm lige kanıtlamaya başladı. Sacramento potasına 42 sayı bıraktığında herkes ona dönüp bir kere daha baktı ve şu sıralar ondan gözlerini ayırabilen pek birini görmedim açıkçası. 13 maçta 22.4 sayı 5.7 ribaund. Nihayet bizlere " İşte Micheal Beasley bu ! " dedirtmeye başladı.

Bir diğer bomba Kevin Love. O zaten hiçbir zaman kötü olmadı hatta ilk yıllarında verdiği görünüm ligdeki kariyeri boyunca double-double yapacak bir adam olacağı yönündeydi. Ancak hiçbirimiz o double-double'ın 31 sayı 31 ribaund'la geleceğini beklemiyorduk. Howard'ların Noah'ların egemenlik sürdüğü ribaund kategorisinde birden en tepede onun adını gördük. Hala da ribaund ortalamasında ligin lideri konumunda. 14 maçta 17.6 sayı 13.8 ribaund. ( Son maç sayı atamamasına rağmen. ) Beklenilenin çok çok üstünde bir Love izliyoruz bu yıl.

Bu iki oyuncu dışında belki de lig tarihinin en büyük balonu olan Milicic'den kısaca söz etmek lazım. Milicic hala bildiğimiz Milicic maç başına 7 sayı 6 ribaund gibi sıradan rakamlarla karşımızda. Ancak ona parantez açmamın özel bir sebebi var keza dün gece oynanan Lakers maçında o da çok ilginç bir işe imza attı. Çoğu otorite tarafından şampiyonluğun en büyük favorisi olarak gösterilen takıma karşı 23 sayı 16 ribaund 5 assist 6 blok yaparak ben dahil herkesin ağzını açık bıraktı. Ama malesef bu ondaki ışığı görmemiz için yeterli değil çünkü 8 yıldır ligde ve tabiri caizse ne mal olduğunu hepimiz biliyoruz.

Kısaca toparlarsak Minnesota takım halinde felaket işlerin devam ettiği bir yapılanma olarak ligdeki icraatlarını sürdürecek gibi görünüyor. Ancak bu dağınık sistemin oyuncuların bireysel olarak parlamalarına ve hatta oyunlarına sınıf atlatmalarına zemin sağladığını söylemek mümkün. Sene içinde yukarda bahsettiğim benzeri birçok iş daha görebiliriz gibime geliyor Wolves'dan. Kim bilir belki birgün Telfair'in hanesinde 20 sayı-20 assist gibi bir şey yazabilir. Yok canım o kadar da olmaz heralde :)

Bir Rüyanın Sonu

NBA'in magazin dünyasında yankı bulmasını sağlayan bir numaralı ilişki konumunda olan Eva Longoria-Tony Parker birlikteliği son buluyor. Ancak bu her gün binlercesi yaşanan sıradan boşanmalara benzemiyor elbette ki. Daha dava açılalı birkaç gün olmasına rağmen konu hakkında o kadar fazla senaryo yazıldı ki parçaları birleştirmekte gerçekten zorlanıyorum. Şimdi bunlardan biraz bahsetmek lazım.

Öncelikle belirtmemiz gereken nokta şu ki davayı yenge açmış. Hemen sebepler üzerine düşünüldüğünde de ilk akla gelen kuşkusuz Parker'ın birkaç hafta önce imzaladığı kontrat oluyor. Parası bir yana onu 4 yıl daha mütevazı San Antonio şehrinde Texas topraklarında tutacak olan kontrat. Longoria'nın yıllardır süren New York isyanının tam aksi bir hayatı işaret eden o kontrat. Bir başka sebep ise güncel hayatta artık sürekli olarak karşımıza çıkan aldatma terbiyesizliği. Beklenenin aksine aldatma olayı da sıradan bir aldatma değil. Söylenenlere göre Tony Parker'ın eski takım arkadaşı Brent Barry'nin eşiyle bir ilişkisi varmış. ( Ben bunun olabileceğine pek inanmıyorum çünkü o sıralar San Antonio takımında birlik beraberlik duygusunu herkes bilir yani takımda herkes kardeş gibiydi ve akabinde gelen şampiyonlukları gördük. Samimiyet vardı ama bu yönde değil. ) Bir diğer mevzu da Longoria'nın da aldattığı yönünde. Yani dışardan bakıldığında örnek alınması gereken bir ilişki görünümünde olan bu birliktelik, işin sona yaklaşmasıyla beraber tüm kirli çamaşırlarıyla ortaya çıktı.

Olaya bir de basketbol açısından bakalım. Bilindiği gibi Parker belki de kariyerinin en iyi sezonu diyebileceğimiz rakamlara sahip bu yıl. Onun bu verimli performansı doğrudan takım başarısına da yansıyor bunun sonucunda şu an ligin en tepesinde San Antonio Spurs'ü görmek mümkün. Peki herşey bu kadar güzel giderken özel hayatında yaşanacak bu ani sarsılma onu nasıl etkileyecek? Bu soruya cevap olarak dün oynanan Jazz maçında 24-4-7-4 yaparak Spurs taraftarına tam gaz devam mesajı verdi ancak bunun böyle gideceğinin garantisini kimse veremez. Ama bana kalırsa Parker bilinçli bir oyuncudur. Özellikle yıllardır sakatlıklar sebebiyle çok başı ağrıyan takımının bu yıl da kendi yüzünden beklenenin altında kalmasını istemeyecektir. Fakat bu boşanmanın sadece ayrılmayla kalmayacağı da aşikar. Zira şu sıralar çiftin sahip oldukları 50 milyon dolar değerindeki evi paylaşamadıkları konusunda haberler var. Bir de evliliğe başlarken bir anlaşma yapmışlar. Detayları şu an için kimse tarafından bilinmiyor ama az çok Parker'a vuracağına tahmin etmek mümkün diye düşünüyorum.

Özetleyecek olursak elle tutulur hiç bir olumlu yanının olmadığını söyleyebileceğimiz bir karar. Umuyorum ki bu ayrılık Parker'ın oyununa etki etmez çünkü uzun bir aradan sonra Spurs'ü böyle izlemek çok büyük bir keyif. Maddi ve manevi kayıp yaşayacağı garanti olan 2007 Finaller MVP'si de bunu sahaya yansıtmayarak pozitif oyununu sürdürecek olursa birçoklarının saygısını bir kat daha fazla kazanacaktır.

Günün Hareketleri - 19 Kasım


Link

Benim favorim Kobe'nin ters turnikesi, kesinlikle müthiş. Onun haricinde LeBron'un Wade'e asisti fena değil ama bu adamın asistleri bana çok estetik gelmiyor, cüssesinden dolayı muhtemelen. Monta Ellis'in vurduğu smaç da güzel. Zaten sete set oyunda kesikli çizgiden vurulan smaç da tam bu maça yakışırıdı.

Günlük Tahminler - 19 Kasım

Garnett 18.5 Sayı Alt (Betsson)
Thunder karşısında Garnett'e 18 sayı açımlış Betsson'da. Celtics'in skor opsiyonlarındaki çeşitliliği Garnett'i bazı maçlarda 4. hatta 5. adam yapıyor. Zaten sayı istatistiği de açılan baremin altında. Tüm bunlara bir de Thunder'ın pota altındaki dirençli isimleri eklenince daha bir güzel duruyor bahis. Sonuçta Ibaka'nın savunma yönü oldukça kuvvetli ve Thunder da takım olarak fena savunma yapmıyor.

Augustin 20.5 Sayı + Asist Alt (Betsson)
Miami deplasmanına konuk olacak Bobcats'te Augustin için açılan barem biraz fazla gibi görünüyor. Zaten ligin en düşük tempoda oynayan takımlarından biri Bobcats ve Miami'nin iyi bir savunma takımı olduğunu da hesaba katınca çok fazla sayı atamayacaklarını düşünüyorum. Kaldı ki Wade maçların bir kısmını oyun kurucu olarak oynuyor. Eğer bir aksilik olmaz ve Augustin 15 civarında şut denemezse, bahisin tutma olasılığı yüksek.

NOT: Tahminlerimizin oluşturacağı olumlu veya olumsuz durumlardan KP ailesi olarak sorumluluk kabul etmeyeceğimizi ve Türkiye'de yasal olmayan sitelerdeki bahisleri yurt dışındaki okurlarımız için değerlendirdiğimizi belirtmeliyim.

19 Kasım Programı

20 Kasım Cumartesi 02:00 / Memphis Grizzlies - Washington Wizards
20 Kasım Cumartesi 02:00 / Oklahoma City Thunder - Boston Celtics
20 Kasım Cumartesi 02:00 / Milwaukee Bucks - Philadelphia 76'ers
20 Kasım Cumartesi 02:00 / Houston Rockets - Toronto Raptors
20 Kasım Cumartesi 02:30 / Charlotte Bobcats - Miamie Heat
20 Kasım Cumartesi 03:00 / Cleveland Cavaliers - New Orleans Hornets
20 Kasım Cumartesi 03:00 (NBA TV) / Los Angeles Lakers - Minnesota Timberwolves
20 Kasım Cumartesi 04:00 / San Antonio Spurs - Utah Jazz
20 Kasım Cumartesi 04:30 (NTV) / Chicago Bulls - Dallas Mavericks
20 Kasım Cumartesi 05:00 / New Jersey Nets - Sacramento Kings
20 Kasım Cumartesi 05:30 / New York Knicks - Golden State Warriors


NBA TV'nin verdiği maç pek iyi değil elbette ama NTV'deki Bulls - Mavs maçı oldukça ilgi çekici. Onun dışında gecenin bana göre en iyi maçı Spurs - Jazz arasında oynanacak. Yanlış hatırlamıyorsam Jazz geçen sezon, Spurs'e karşı yıllar süren eziyetine son vermişti. Deplasmanda yenmekle kalmayıp, 4 maçı da kazanmış ve süpürmüştü normal sezonda. Şimdi Spurs geçen seneye oranla çok daha formda, Jaz'da da Jefferson hariç bütün parçalar tıkır tıkır işliyor ve onlar da ligin istim üstündeki takımlarından. Form grafiği nedeniyle ibre Spurs'den yana birazcık ama gerçekten merakla bekliyorum bu maçı. Normalde Thunder - Celtics maçı da ilgimi çekerdi ancak Durant'ın yokluğunda, yoncaların nispeten rahat bir maç geçirmesi daha olası.

19 Kasım 2010 Cuma

Günün Hareketleri - 18 Kasım


Link
Eric Gordon patlayıcılığını gösterdi yine dün gece. Benim de favorim Gordon'un smacı ama belirtmeden de geçmeyim Carter bu smaç işini herkesten estetik yapıyor.

17 Kasım'dan Notlar

Günün Hayvan Performansları:
- Chris Bosh, karşısında Suns pota altını görünce maça damgasını vurdu. 30 dakikada ürettiği 35 sayı- 6 ribaund- 4 asist ile bu sezon ilk kez Wade-LeBron ikilisinden daha ön plana çıktı.

- Takımının Sixers'ı deplasmanda yendiği maçta Bargnani bu sezonki en yüksek sayısını üretti. İtalyan yıldızın 30 sayının yanında 7 de ribaundı var.

- Mağlubiyet serisine son verdikten sonra dün gece de Detroit'i rahat geçen Lakers'ta Kobe takımının en etkili ismi oldu. 33 sayının yanında 9 ribaund üretti Kobe.

- Artık buralarda görmeye alıştığımız Beasley-Love ikilisi dün gece takımlarını Clippers karşısında galibiyete taşıdı. Kevin Love 24 sayı- 14 ribaund üretirken, Beasley'in 33 sayısı var.

- Maça çok kötü başlayan ancak sonra toparlanıp takımını ayağa kaldıran ve çift haneli farktan gelip maçın kazanılmasında başrol oynayan bir Chris Paul vardı dün gece. 20 sayı- 11 asist ile takımının mükemmel gidişinin bozulmasına izin vermedi.

- Genç Noah karşısında halen bitmediğini gösterdi Duncan. 3. çeyrekteki geri dönüşün mimarlarından oldu ve karşılaşmayı 16 sayı- 18 ribaund ile tamamladı.


Boşa Kürek Çekenler:
- Minnesota deplasmanında Eric Gordon ile birlikte ayakta kalan tek isimdi çaylak Blake Griffin. Karşısındaki Kevin Love'dan bile daha etkileyici bir istatistik çıkardı 26 sayı- 16 ribaund ile.

- Hornets deplasmanında rakibine bir mağlubiyet daha tattırmak isteyen Dallas'ta Alman yıldız Nowitzki'nin 29 sayı- 9 ribaundı yeterli olmadı.

- Houston'da Scola boşa kürek çekmeye dün gece de devam etti. Thunder deplasmanındaki 26 sayı- 8 ribaundlık performansı galibiyet için yeterli olmazken kendisine yalnızca Kevin Martin'in eşlik ettiğini de ekleyelim.

- Anthony Morrow dün gece Jazz karşısında bulduğu 24 sayıyla takımının en skorer ismi oldu ve maçın erken kopmasını engelledi. Ama Nets, ona yardımcı olacak kimseyi çıkaramayınca mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

- Rose, Spurs deplasmanında yine etkileyici bir performans sundu. İlk yarı çok ortalarda görünmese de ikinci yarı, özellikle son çeyrekte skor patlaması yaptı ama Spurs'un 3. çeyrekteki geri dönüşüne engel olamadı.

- Carl Landry, New York karşısında yine sade ve gösterişten uzak bir şekilde takımına katkı yaptı 21 sayı- 9 ribaund ile.

Bizimkiler:
- Hidayet'in performansı için Bosh'ın 35 sayı ürettiğini söylemem belki yeterli olacaktır. Ekstradan ekleyeceğim tek şey artık sezon başındaki rolünde olmadığı ve kenardan gelen oyuncularla birlikte daha çok süre alıp topa daha hakim olduğu. Bu Hidayet adına oldukça iyi bir gelişme ve Hidayet'in performansının artacağını öngörebiliriz.

- İlk yarı erken faul problemine girdikten sonra maçın fark olmasıyla yeniden şans buldu Semih ve bu şansı oldukça iyi değerlendirdi. 9 sayının yanı sıra 3 ribaund- 2 asist bir de vukuatı var Semih'in. Maç içinde McGee ile ufak bir sürtüşme yaşadı.

- Ömer'in de Spurs karşısında 4 sayı ve 3 ribaundı var. Duncan-McDyess gibi uzunlara karşı bu kadar uzun süre parkede kalması bile kendisi için büyük bir tecrübe.

18 Kasım 2010 Perşembe

18 Kasım Programı

19 Kasım Cuma 02:00 / (NBA TV) Los Angeles Clippers - Indiana Pacers
19 Kasım Cuma 03:00 / Phoenix Suns - Orlando Magic
19 Kasım Cuma 05:30 / Denver Nuggets - Portland Trail Blazers

NBA TV gecenin en önemsiz maçını veriyor yine. Dün geceden yorgun olan Clippers, Indiana deplasmanında çıkış arayacak. Şu an ligin en kötü takımı konumundalar. Clippers maçlarını izlemek için hala geçerli bir sebebimiz varsa çaylakların performansıdır. Gecenin diğer maçında Florida turnesindeki Suns Orlando'ya konuk olacak. Dün geceki Heat faciasını unutturmak isteyecekler. En çekişmeli geçmeye aday maçta ise Roy'suz Portland ile Denver karşı karşıya gelecek.

Artık İşin Suyu Çıktı (Oden Sezonu Kapadı)

Spurs - Bulls maçını Spurs'ün kazanacağı belli olduğu sırada yattım. Kalktığım zaman ne göreyim? Ben uyuduktan birkaç dakika sonra Oden'ın sol dizinden mikro kırık ameliyatı olacağı için sezonu kaçıracağı duyurulmuş. Üzülmemek elde değil. Bilmeyenler için, Oden çaylak sezonunda sağ dizinden mikro kırık ameliyatı olmuş ve sezonu tamamen kaçırmıştı. Bu sefer sorun, geçen sene üstüne düşerek diz kapağını kırdığı sol dizinde. Ancak açıklamada mikro kırığın, o sakatlık ile ilgili olmadığını söylenmiş. Yani bu olay biraz Oden'ın vücudunun buna elverişli olmasından kaynaklanıyor olabilir.

Özellikle fantazi basketbolda seçilmeye korkulan sık sakatlanan oyuncular vardır. Ben normalde bir oyuncu üst üste 3-4 sezon sakatlanmadıkça buna pek önem vermem. Ancak Oden bu konuda yeni bir çığır açtı. Dört sezonda toplam 328 maçta oynama şansı varken, bunların sadece 82'sinde görev yapabildi. Hiç iç açıcı bir istatistik değil. Bir de tabii sakatlıklarının ciddiyeti de apayrı bir konu. İki dizinden ayrı ayrı mikro kırık ameliyatı ve sol dizinden de diz kapağı kırığı ameliyatı geçirdi. Bunlar çok ama çok kritik, oyuncuların eski formuna geri dönmekte zorlandığı ameliyatlar.

Mikro kırığı anlatmama gerek var mı bilmiyorum, bir sporcuların kariyerini tehdit eden sakatlıklardan biridir. Amare'den beri artık NBA severler baya bilgi sahibi oldu bu konuyla ilgili. Amare 4 sene önce bu ameliyatı geçirdi ve eski patlayıcılığında olmasa bile son derece iyi bir şekilde parkelere dönmeyi başardı. Ancak ondan önce Chris Webber ve Penny Hardaway gibi iki müthiş basketbolcu tanınmayacak kadar kötü bir halde dönebildiler. Jamal Mashburn de bu ameliyatı 33 yaşında oldu ve bir daha basketbol oynayamadı. Kenyon Martin de iki dizinden birden bu ameliyatı olup dönen, ancak eski atletikliğini %50 oranında kaybeden başka bir isim. Ancak bu konuda umut verici örnek de var: 30 yaşın üzerindeyken bu ameliyatı olan Kidd, 55 yaşına gelmesine rağmen hala canavar gibi oynuyor (nazar değmesin).

Kısacası mikro kırık tek bir dizde bile olsa, sporcunun yüreği ağzına gelirken. Oden'ın iki dizi de bu ameliyatı geçirmiş olacak. Kendimi Oden'ın yerine koyuyorum da, ne kadar kötü hissettiğini hayal bile edemiyorum. Yazık gerçekten. Bundan sonra Blazers bu koca adama nasıl güvenecek de Roy ile beraber takımı onlara göre kuracak? Aynı zamanda dizinde kıkırdak bulunmayan Roy'un da kariyeri boyunca, dizinin şişmesine ve ağrılara katlanacağı yeni duyuruldu. Kısacası Blazers daha önce yazdığım gibi lanetlenmiş bir kulüp herhalde. Son senelerde bu takımın yaşadıklarına yakın birşey bile görmedim.

Geçmiş olsun hem Oden'a hem Blazers'a.

Günün Hareketleri - 17 Kasım


Link

Günün hareketleri postlarında Manu'yu görür görmez duygusal olarak favorimi belirliyorum zaten, o da beni mahçup etmiyor sağolsun. Benim 1 numaram kendisi yine. Wade'in Suns savunmasını pek zorlanmadan geçerek vurduğu smaç gayet güzel, onu 2. sıraya, Westbrook'u da 3. sıraya koyuyorum.

Günlük Tahminler - 17 Kasım



Jason Richardson +4.5 Asist (Betsson)

Wade'e karşı açılmış bu bahis Betsson'da. Asist konusunda Jason Richardson'a güvenmek gibi bir düşüncem yok elbette. Ama sezon başından beri Miami'de roller aşağı yukarı belli. LeBron daha çok asistlere, Wade ise ribaundlara odaklanıyor. Bosh da bu ikiliden geriye kalanlarla yetiniyor istatistik konusunda. Wade bu sene yalnızca 2 maçta 5 asistin üzerine çıkabildi. Mantıken riskli gibi görünse de istatistiksel olarak kesinlikle doğru bir bahis olarak görünüyor.

C. Paul -9.5 Sayı + Asist

Kidd karşısında yine aynı handikap açılmış Chris Paul'e. Tutmayan bahise bir kez daha oynama konusunda belirli prensipleri olmayanlar için C. Paul bahisini tekrar öneriyorum. Geçen gece oynanan maçta Paul, ikinci devrenin başında faul problemine girip 3. çeyreği boş geçmese çok net tutacaktı muhtemelen tahminimiz. Bu bahis hakkında 2-3 gün önce yaptığımız yorumu şuradan okuyabilirsiniz. Üzerine ekleyebileceğim pek birşey yok zira.

Odom -3. Sayı + Ribaund

Villanueva karşısında Odom'a açılan bu bahis de güzel görünüyor. Pistons'ın pota altı problemini Odom'ın değerlendirebilecek kapasitede olması bir yana Austin Daye ile eşleşmesi önemli bir avantaj yaratacaktır. Özellikle ribaundlarda Odom'ın büyük bir üstünlük kurmasını bekliyorum. Eğer maç kopup da Odom az süre almazsa tutma ihtimali yüksek bir bahis. Herkese bol şans...

NOT: Tahminlerimizin oluşturacağı olumlu veya olumsuz durumlardan KP ailesi olarak sorumluluk kabul etmeyeceğimizi ve Türkiye'de yasal olmayan sitelerdeki bahisleri yurt dışındaki okurlarımız için değerlendirdiğimizi belirtmeliyim.

17 Kasım 2010 Çarşamba

17 Kasım Programı

18 Kasım Perşembe 02:00 / Phoenix Suns - Miami Heat
18 Kasım Perşembe 02:00 / Toronto Raptors - Philadelphia 76'ers
18 Kasım Perşembe 02:30 (NBA TV) / Washington Wizards - Boston Celtics
18 Kasım Perşembe 02:30 / Los Angeles Lakers - Detroit Pistons
18 Kasım Perşembe 03:00 / Los Angeles Clippers - Minnesota Timberwolves
18 Kasım Perşembe 03:00 / Dallas Mavericks - New Orleans Hornets
18 Kasım Perşembe 03:00 / Houston Rockets - Oklahoma City Thunder
18 Kasım Perşembe 04:00 / New Jersey Nets - Utah Jazz
18 Kasım Perşembe 04:30 / Chicago Bulls - San Antonio Spurs
18 Kasım Perşembe 05:00 / New York Knicks - Sacramento Kings

Gecenin ilk maçında Suns Heat'e konuk oluyor. Nash'in takımı Lakers ve Nuggets'tan sonra bu gece de Heat'e kafa tutabilir mi? Bence pek mümkün görünmüyor, maç erken kopmasın yeterli. Gecenin dikkat çeken diğer maçında ise Hornets, kazanma serisine son veren Mavericks'i ağırlayacak. Her ne kadar geçen gün kaybetseler de bu gece seyircileri karşısında bir adım öndeler.

Günün Hareketleri - 16 Kasım


Link

Bereketli bir gece olmuş, epey güzel hareket var. Bogut'un bloğuyla başlayıp Maggette'nin turnikesiyle biten Bucks hücumu ve 1 numaradaki Cavaliers hücumu en iyilerden ama benim favorim Kobe'nin asisti.

16 Kasım'dan Notlar


Günün Hayvan Performansları:
- Mo Williams'ın oynamadığı, Sessions'ın ise çok kötü bir maç çıkardığı gecede Daniel Gibson sahne aldı Cavaliers adına. Kenardan gelerek bulduğu 18 sayı ve 8 asist var. Tüm bunları yaparken top kaybının olmaması da takdire şayan.

- Josh Smith dün gece Hibbert karşısında zaman zaman zorlandı ama aynı durum hücumda söz konusu olmadı. 25 sayı- 8 ribaund- 7 bloğu var kendisinin. Rakip uzunlar post-up oyunlarına maç boyu çare bulamadı. Son iki sezondur hücumda oyun zekasının da geliştiğini söylemek mümkün Smith'in. Kariyerinin başında haddinden fazla kullandığı dış şutları, geçen sene asgariye indirmişti. Bu yıl nihayet optimumunu buldu.

- Gilbert Arenas dün geceki performansıyla John Wall'u aratmadı diyebiliriz. Oldukça olgun bir oyun ortaya koydu ve gerekli yerlerde hücumda sorumluluk alarak maçı 20 sayı- 7 ribaund- 6 asist ile tamamladı.

- Roy'suz Portland'ı Memphis deplasmanında galibiyete taşıyan isim Wesley Matthews oldu. Sezon başından beri Portland'ı takip edenler onun bu performansına şaşırmamıştır. Çünkü oyuna her girdiğinde takıma enerji getirip hücumda oldukça girişken görünüyordu. Dün geceyi 22'si ilk yarıda olmak üzere 30 sayı ile tamamladı.

- Peşin peşin söyleyeyim Kobe'nin 31 sayısı- 7 ribaundı var. Ama Kobe'yi yazdıktan sonra Shannon Brown'ı buraya yazmamak olmaz. Kenardan gelerek özellikle 4. çeyrekte harika bir şut ritmi buldu, hatta farkın açılarak maçın kopmasını sağladı. 21 sayısı var Brown'ın.

- Dün gece Rose, Houston karşısında 23'ünü ikinci yarıda bulduğu 33 sayıyla takımının ve maçın en etkili ismi oldu. Bunun yanı sıra yaptığı 7 asistle arkadaşlarını da oyuna dahil etme konusunda başarılıydı. Birkaç da güzel hareketi var, top 10'da görürüz muhtemelen.


Boşa Kürek Çekenler:
- Atlanta karşısında 18 sayı- 15 ribaund ile mücadele etti Roy Hibbert. Rakip pota altı oyuncularının toplamından fazla ribaundı var. Ama onun bu performansı Indiana'yı yalnızca ilk devre oyunda tutabildi, ikinci yarı konuk ekip maçı koparınca Hibbert'ın performansı da boşa gitmiş oldu.

- Maçın başında Portland uzunlarına karşı biraz zorlansa da sonradan açıldı Zach Randolph. Büyük bir çoğunuluğunu ikinci yarıda yaptığı 19 sayı- 14 ribaundı var kendisinin. Randolph'un aksine Rudy Gay'in maçın tamamına yayılan etkileyici performansı vardı. Karşılaşmayı 20 sayı- 8 ribaund- 5 asist ile tamamladı o da. Ama bu ikilinin çabaları Matthews engeline takıldı.

- Bucks adına Bogut-Gooden ikilisi Lakers pota altı oyuncularına gayet iyi kafa tuttu. Özellikle 2. yarıda ofansif ribaundlarda çok etkili olan bu ikili Bucks'ın rakip karşısında fazladan 10 hücum etmesini sağladı. Ama takım olarak şutlarda gerekli yüzdeyi tutturamadıklarından mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Bogut'un 12 sayı- 18 ribaundı, Gooden'ın 22 sayı- 13 ribaundı var.

- Scola'yı ligin en iyi uzunlarından biri sayabiliriz artık. Haddini bilerek oynayan bir takım oyuncusuyken, yine haddini bilerek oynayan bir star seviyesine yükseldi. Sene başından beri tutturduğu çizgiyi dün gece Bulls karşısında da korudu ama ürettiği 27 sayı galibiyet için yeterli olmadı. Sene başından beri de olmuyor zaten.

- Landry Fields, bulunduğu takımın da etkisiyle en dikkat çekici çaylaklardan biri haline geldi. Denver karşısında ürettiği 21 sayının yanı sıra 17 ribaund var ki inanılır gibi değil bu istatistik. O da performansı boşa gidenler arasında yerini fazlaca haketti bu oyunuyla.


Bizimkiler:
- Tom Thibodeau sezon başından beri istikrarlı olarak belli bir süre veriyor Ömer'e. Ömer'den beklentilerimiz aslında keskin hatlarla belirlenmiş durumda. Savunmaya sertlik kazandırması, boyalı alanda kolay sayıya izin vermemesi. Atabilirse 3-5 de sayı... Dün gece asli görevlerini yerine getirdiğini söyleyebiliriz Ömer için. Ayrıca 6 da sayısı var ama 3 top kaybı olması kötü.

- Ersan dün gece Lakers karşısında maçı 9 sayı- 4 ribaund ile tamamladı. Savunmada da epey gayretliydi. Bu arada küçük bir de not vermek istiyorum. Bucks maçlarını izleyenler bilir; Scott Skiles, bench oyuncuları oyuna girdiğinde sürekli aynı seti oynatıyor ve bu set ne yazık ki Magette üzerine ve dahası Magette bu oyunu kötü oynamıyor. Ara sıra pozisyonları çok zorladığı oluyor, takım arkadaşlarını kesinlikle oyundan soğutuyor ama genel itibariyle Magette bu oyunu gayet iyi oynuyor. Bucks'ın bu sistemi takıma genel olarak yarar mı getiriyor zarar mı işte bu konu tartışmaya çok açık...

16 Kasım 2010 Salı

Günlük Tahminler - 16 Kasım


Arenas +6.5 Sayı (Betsson)

Bargnani'ye karşı açılmış bu bahis Betsson'da. Bu gece John Wall ve Yi Jian Lian'ın oynaması beklenmiyor, ayrıca Blatche'in de durumu şüpheli. Wall'un yokluğunda Arenas bu sezon ilk defa ilk 5 başlayacak ve epey süre alacaktır. Ayrıca deneyeceği şut sayısı da muhakkak artacaktır. Açılan +6.5 sayı handikapında kalabilmesi için yüzdeli atmasına bile gerek yok bence. Tercihim Arenas +6.5 sayı. Herkese bol şans...

NOT: Tahminlerimizin oluşturacağı olumlu veya olumsuz durumlardan KP ailesi olarak sorumluluk kabul etmeyeceğimizi ve Türkiye'de yasal olmayan sitelerdeki bahisleri yurt dışındaki okurlarımız için değerlendirdiğimizi belirtmeliyim.

16 Kasım Programı

17 Kasım Çarşamba 02:00 / Philadelphia 76'ers - Cleveland Cavaliers
17 Kasım Çarşamba 02:00 / Atlanta Hawks - Indiana Pacers
17 Kasım Çarşamba 02:00 / Toronto Raptors - Washington Wizards
17 Kasım Çarşamba 03:00 / Portland Trail Blazers - Memphis Grizzlies
17 Kasım Çarşamba 03:00 / Los Angeles Lakers - Milwaukee Bucks
17 Kasım Çarşamba 03:30 / Chicago Bulls - Houston Rockets
17 Kasım Çarşamba 04:00 (NBA TV) / New York Knicks - Denver Nuggets

Düştüğü bataktan kurtulmak adına ilk sinyalleri veren Rockets olası bir Bulls galibiyetiyle duruma hız verecektir ancak tam aksi gerçekleşirse takımda bir revizyonu bile düşünebilirler bana kalırsa neticede sezonun 10. maçını oynayacaklar artık ve görüntüleri hiç o 22 maçlık galibiyet serisi yakaladıkları sezona benzemiyor. Back-to-back yapacak olan Nuggets'ın rakibi ise taraftarlarını bir kez daha hüsrana uğratan New York ekibi. Melo'nun 20-22'den sonra bu gece ne yapacağını merak ediyorum doğrusu. Bunlar dışında 2 maç arka arkaya tokatlanan Lakers'ın kendine gelme maçı da bu gece oynanacak gibi görünüyor. Ersan'lı Bucks karşısında moral bulmak isteyeceklerdir.

Günün Hareketleri - 15 Kasım


Link

15 Kasım'dan Notlar

Günün Hayvan Performansları:
- Bobcats her maç bir yıldız çıkarma geleneği bu maçta da sürdürmüş. Evinde Timberwolves'ı yendikleri maçta Tyrus Thomas benchten gelerek 20 sayı- 10 ribaund- 4 blok ile takımına katkı yapmış. Ayrıca Gerald Wallace'ın büyük bir çoğunluğunu serbest atış çizgisinden ürettiği 26 sayısı ve 5 ribaundı var.

- Orlando'nun evinde Memphis'i rahat geçtiği maçta Carter 3/4 üçlük isabetiyle kısıtlı bir sürede 19 sayı buldu. Yine aynı maçta Dwight Howard rakip uzunlara büyük üstünlük sağladı. 18 sayı- 14 ribaundı var Howard'ın.

- Dün gece Hornets'in yenilgisiz tek takım ünvanına son veren Dallas'ta Nowitzki 25 sayı- 10 ribaund ile double double yaptı. Jason Terry, Alman yıldıza kenardan gelerek 26 sayı ile eşlik etti. Özellikle Terry'nin ve Kidd'in kritik anlarda bulduğu üçlüklerle farkın erimesinde başrol oynadığını hatırlatalım.

- Ligin en iyi benchlerinden birine sahip olan Phoenix'te dün gece ön plana çıkan isim Warrick'ti 26 dakikada bulduğu 21 sayıyla. Amare'nin gidişi, mevcut şartlar altında bu kadar iyi kompanse edilebilirdi. Şimdiye kadar oldukça iyi katkı alıyor Suns Warrick'ten.

- Formda Utah'ı dize getiren Thunder'da ön plana çıkan isimler Westbrook ve Ibaka olmuş. Ibaka'nın 22 sayı- 11 ribaundı, Westbrook'un 22 sayı- 7 asisti var.

- Warriors-Pistons maçının ilk çeyreğini kaçırmış olsaydım kesinlikle buraya yazmadım ismini. Gelin görün ki, son üç çeyrek boyunca 6 sayı üretebilen Monta Ellis'in ilk çeyrek tam 21 sayısı vardı.

Boşa Kürek Çekenler:
- Hornets'in yıldızı Chris Paul dün gece Mavericks karşısında 22 sayı- 9 asist ile yine etkileyici bir performans sundu. Ancak 3. çeyreğin başında girdiği faul problemi belki de Hornets'in ilk mağlubiyetinin temellerini atmış oldu.

- Phoenix pota altını domine edebilmek için uzun olmaya gerek olmadığını kanıtladı dün gece Melo. 7'si ofansif 22 ribaund ve 20 sayı ile sağlam bir double double yaptı ama galibiyete yetmedi onun bu oyunu.

- Ligin belki de en formda oyun kurucusu olan Deron Williams dün gece Thunder karşısında 31 sayı- 11 asist üretmiş ama onun bu performansı galibyet için yeterli olmamış.

Bizimkiler:
- Hidayet'in dün geceki oyununu ilk 3 çeyrek ve son çeyrek olarak ayırmak gerek. Doğru 5 ile parkede olduğunda hücumda nispeten daha yararlı olabileceğini gösterdi. Zaten ilk 5'teki oyuncuların varlığını ve Hidayet'in o sistemdeki rolünü düşünürsek herhangi bir 4 numaranın o takımda kendisinden çok daha verimli olabileceğini söyleyebiliriz. Hidayet yine elinden geleni yapıyor belki ama hücumda topla buluşmadıktan sonra geri dönüp savunmada kendinden uzun ve kalın adamları tutmasının bir mantığı yok. Çünkü Hidayet'in bu takımda 4 numara oynama sebebi savunmadaki değil hücumdaki yetenekleri. Maç boyunca en etkisiz oyuncu olarak görünen Hidayet son dakikalarda sahne aldı ve çok kritik basketlerin yanı sıra Chauncey'e yaptığı blokla galibiyette rol aldı.

Suns'tan Lakers'a 22 İsabetli Üçlük


Link

Önceki gece Staples Center'da oynanan maçta Phoenix, Lakers'ı bulduğu 22 üç sayılık atış isabetiyle devirmişti. Bu alandaki rekor 23 isabetle Orlando'ya aitti ve Phoenix maçın sonlarına doğru biraz daha yüzdeli atsa Orlando'nun rekorunu tarihe gömecekti. Lakers karşısında 40 dış şut denemesinde 22 isabet bulan Phoenix'in bu gece Denver karşısındaki isabet oranı ise 20'de 4. Ne dersiniz nazar mı değdi acaba?

15 Kasım 2010 Pazartesi

Günlük Tahminler - 15 Kasım

Bu gece için güzel görünen 2 oyuncu bahisi var.

Nowitzki -5.5 Sayı + Ribaund (Betsson)
Nowitzki'ye karşı Okafor'a bu kadar denk bir bahisi aklım almadı benim. Bu iki oyuncu arasındaki istatistiksel fark bir tarafa, potansiyel olarak öyle bir fark var ki işlerin yolunda gitmesi halinde Dirk sadece sayıyla bile bu baremi geçebilir. Kaldı ki biraz düz mantıkla istatistiklerine bakarsak, ikisinin ribaund ortalaması aynı. Yani bu durumda açılan bahisi Dirk -5.5 sayı olarak bile görebiliriz. Kesinlikle değerlendirilmeli.

C. Paul -9.5 Sayı + Asist (Betsson)
Kidd'e karşı açılmış bu barem ve aslında -9.5 biraz yüksek gibi. Bu sebeple yukarıdaki kadar güvenilir görünmeyebilir bu bahis. Ama Paul'un Dallas'a karşı son maçlarda gösterdiği üst düzey performanslar ve Kidd'in skor istikrarsızlığı bu açığı kapatabilecek etkenler. Eğer Paul biraz fazla parkede kalıp, sadece asiste ve takımı oynatmaya odaklanmayarak skor üretme konusunda da biraz girişken olursa bu bahis tutacaktır. Herkese bol şans...

NOT: Tahminlerimizin oluşturacağı olumlu veya olumsuz durumlardan KP ailesi olarak sorumluluk kabul etmeyeceğimizi ve Türkiye'de yasal olmayan sitelerdeki bahisleri yurt dışındaki okurlarımız için değerlendirdiğimizi belirtmeliyim.

15 Kasım Programı

16 Kasım Salı 02:00 / Minnesota Timberwolves - Charlotte Bobcats
16 Kasım Salı 02:00 / Memphis Grizzlies - Orlando Magic
16 Kasım Salı 03:30 / New Orleans Hornets - Dallas Mavericks
16 Kasım Salı 04:00 (NBA TV) / Denver Nuggets - Phoenix Suns
16 Kasım Salı 04:00 / Oklahoma City Thunder - Utah Jazz
16 Kasım Salı 05:30 / Detroit Pistons - Golden State Warriors
16 Kasım Salı 05:30 / Los Angeles Clippers - New Jersey Nets

Bu gece şu an ligin kralı konumunda bulunan Hornets ünvanını korumak adına zor bir maça çıkıyor. Texas'ta heyecan dorukta bir maç izlememiz muhtemel. Ayrıca aralarında oynanan ilk maçta Utah'tan fark yiyen Oklahoma da beklentiler çok çok altında kalmanın acısını bir takımdan çıkartmak peşinde. Özellikle eski ekolü yıkamadıkları Spurs maçından sonra özgüvenlerini de biraz kaybettiklerini ve bu maçın onlar için bir dönüm noktası olabileceğini düşünüyorum. Gözden kaçmaması gereken bir diğer maçta da Nuggets-Suns arasında oynanacak. Yüksek tempolu bir mücadele ve beraberinde gelen oldukça keyifli bir maç olacaktır.

Günün Hareketleri - 14 Kasım


Link

Josh Smith'in smacında Bibby'nin pası enteresan. Zor durumdayken iyi iş çıkarmış Bibby o pozisyonda. Gecenin Top 5'indeki favorim Ibaka'nın vurduğu smaç.

14 Kasım'dan Notlar

Günün Hayvan Performansları:
- Atlanta'nın Minnesota'yı devirdiği maçta ev sahibi ekibin pota altı ikilisi takımlarını galibiyete taşıdılar. Al Horford 28 sayı- 10 ribaud, Josh Smith ise 23 sayı- 10 ribaund ile double double yaptı.

- Belki çok etkileyici bir performans değil ama Ben Gordon'ı buraya koymayı uygun buldum. Sezona hiç fena başlamamıştı ama son maçlarda rotasyon gereği ne süre bulabiliyordu ne de etkili olabiliyordu. Dün gece Detroit, Sacramento deplasmanında kazanırken Gordon kısıtlı sürede bulduğu 16 sayıyla takımının en iyisi oldu.

- Matt Bonner'ın günün birinde bu kategoriye gireceğini tahmin etmezdim. Ama dün genç Thunder karşısında 7'de 7 üçlük isabetiyle bulduğu 21 sayıyla herkesi şaşırttı. Thunder'ın skor gücünü çeken benchine karşı Spurs adına kenardan gelerek rakibe kafa tutan tek isimdi.

- Houston'ın sakatlıklardan dolayı sıkıntı yaşadıı günlerde New York karşısında alınan galibiyette iki oyuncu ön plana çıktı. Kevin Martin'in 28, Scola'nın 24 sayısı var.

- Suns'ın şampiyonluğun en büyük favorisi Lakers'ı yenerek sezon başındaki rövanşı aldığı maçta inanılması güç işler oldu. Laf aramızda inanılması güç işler olmasa Suns'ın deplasmanda Lakers'ı yenmesi de pek olası değil. Jason Richardson'ın 35, Nash'in 21 sayı- 13 asisti var. Ama esas olay, Phoenix maç boyunca kullandığı şutların yarısını üçlük denedi ve üçlük yüzdesi ikilik yüzdesinden daha iyiydi. Hatta az kalsın Orlando'ya ait "bir maçta en çok üçlük atma" rekorunu kırıyorlardı. Özellikle 2. ve 3. çeyrekteki dış şut performansı kesinlikle görülmeye değerdi.

Boşa Kürek Çekenler:
- Timberwolves'un formda isimleri Love ve Beasley dün akşam da Atlanta karşısında takımın skor yükünü sırtladı. Kevin Love 22 sayı- 17 ribaund ile oynarken, Beasley faul problemi sebebiyle uzun süre parkede kalamadığı maçı 25 sayıyla tamamladı. Bu ikiliyi sezon boyunca buralarda çok göreceğiz gibi.

- Evinde Detroit'e kaybeden Sacramento adına Carl Landry ayakta kalan ender isimlerdendi. Aldığı 5 ofansif ribaundın yanı sıra attığı 19 sayı takımına galibiyeti getirmedi.

- Suns takım olarak üst düzey oynarken Lakers'ta Kobe-Odom-Gasol üçlüsü ön plana çıktı. Gasol'ün 28 sayı-17 ribaundı, Odom'ın 22 sayı- 11 ribaundı var. Kobe ise son toplarda çok satmasına karşın triple doubleı tek ribaud ile kaçırarak buradaki yerini aldı. 25 sayı- 14 asist- 9 ribaund geldi Kobe'den de.

Bizimkiler:
- Hidayet dün gecelik ilk 5'teki yerini korudu. Gasol-Odom ikilisine karşı pota altında elinden geleni yapmasına karşın onları durduramadı belki ama hücumda takımın yakaladığı dış şut performansına o da eşilik etti. 27 dakikada bulduğu 7'de 5 üçlük ile 17 sayı üretip 5 de asist yaparak takımına önemli katkı verdi Hidayet.

14 Kasım 2010 Pazar

14 Kasım Programı

14 Kasım Pazar 21:00 / Minnesota Timberwolves - Atlanta Hawks
15 Kasım Pazartesi 01:00 / Detroit Pistons - Sacramento Kings
15 Kasım Pazartesi 02:00 (NTV SPOR) / San Antonio Spurs - Oklahoma City Thunder
15 Kasım Pazartesi 02:30 (NBA TV) / Houston Rockets - New York Knicks
15 Kasım Pazartesi 04:30 / Phoenix Suns - Los Angeles Lakers


Beasley ve Kevin Love'un performanslarından sonra Minnesota-Atlanta maçı da gecenin çekici maçlardan biri konumuna geldi. Ancak Hawks deplasmanından benzer bir performansın çıkması pek mümkün görünmüyor. Pazar akşamını keyifli kılacak bir maç olabilir, saat gayet uygun izlemek için. Son maçında deplasmanda Clippers'ı deviren Detroit bu kez Sacramento'ya konuk olacak. Gecenin bir diğer maçında yaşlı Spurs ile genç Thunder kozlarını paylaşacak. Spurs Thunder'a oranla daha formda ama maç Oklahoma'da olduğu için şanslar eşit. NBA TV'nin canlı yayınlayacağı maçta ligin en tempolu oynayan iki takımı karşı karşıya gelecek. Bir aksilik olmazsa temposu ve seyir zevki yüksek ama modern basketbola uygun olduğu sorgulanabilecek bir maç izleyeceğiz. Gecenin son maçında ise lige müthiş bir başlangıçla girip namağlup ünvanını Denver'da bırakan Lakers ile ligde her takımı yenebilecek ve her takıma yenilebilecek kapasiteye sahip Suns Staples Center'da karşılaşacak. Lakers maçın mutlak favorisi.

Bir Miami Heat Analizi

Filmi geriye sararak başlayalım... 2010 yazı üzerinde yıllarca konuşulan bir yazdı. Dwyane Wade, LeBron James, Amare Stoudemire, Carlos Boozer, Joe Johnson, Chris Bosh ve daha nicesi. Buna karşılık New Jersey, New York, Chicago gibi yıldızların peşinden koşması beklenen takımlar... "LeBron, Amare New York'ta buluşur mu" "Dwyane Wade Chicago'ya gidip yeni Jordan olur mu" "Carlos Boozer bir playoff takımına gidip onlara bir kademe atlatır mı" gibi onlarca soruyla başladı off-season. Ancak ortak kanı bu yıldızların hiç birinin bir takımı tek başına şampiyon yapamayacağıydı. Çünkü 2010 planları yapan takımların hiç biri iyi durumda değildi. Takımlarda bunun farkındaydı ve sanıyorum ki genelde akıllarda "Wade/LeBron+Amare/Boozer/Bosh" tarzı iki yıldızı kadroya katma fikri vardı. New York'un da LeBron'un kararını açıklamasına 1 saat kala Amare'yle anlaştığını açıklaması LeBron'u etkilemeye yönelik olmakla birlikte iki yıldızı birden New York'a getirmenin planlarını içeriyordu.

Gerisi bilindik... LeBron Wade ve Bosh'un yanına Florida'ya gidince Ohio tarafında kıyametler koptu. Taraftarlar LeBron formalarını yaktı, eski takımının sahibi tarafından korkaklıkla suçlandı ve medyada da yaptığı basın şovu için tonlarca eleştiri aldı. Miami Wade'in takımıydı ve LeBron oraya giderek korkaklık yapmıştı bir çok kişiye göre. "Kendi başına yapamamadığını Wade'in kanatları altına girerek yapmaya çalışacak" gibi biraz da basketbol dışına çıkarak karakter eleştirisiyle vurdular LeBron'u. Sahi Miami gerçekten Wade'in takımı mı olacaktı? Ben dahil bir çok kişinin bu soruya cevabı "kesinlikle evet" olmuştu. "Şu anki durum nasıl peki?" sorusunun cevabını yazının biraz daha ileri kısmına bırakıyorum, biraz kadro yapısından bahsetmek istiyorum.

LeBron ve Bosh eklentilerinden sonra özellikle Mike Miller eklentisi çok değerliydi. Mike Miller gerçekten değerli bir oyuncu ve daha önce de bahsettiğim gibi bir şutör olmanın ötesinde sahada her şeyi belirli bir seviyede yapabilecek kapasitesi var. Bunun yanında katkı yapacak Eddie House eklentisi var. İstikrarsız olsa da sezon içinde belirli maçlarda mutlaka katkı verecektir House, ayrıca Boston'da şampiyonluk yaşamış bir oyuncu. Bu eklentiye de bir itirazım yok. Ancak elinde Joel Anthony, Haslem, Bosh üçlüsü varken Ilgauskas yerine Dampier tercih edilmeli miydi sorusu burada kritik nokta. Ya da Dampier Ilgauskas takıma katıldıktan sonra da takıma katılabilirdi. Joel Anthony ve Magloire ikilisi işin savunma kısmında iyi olsalar da şampiyonluğa oynanan bir takımda rotasyonda ekstrem durumlar dışında yer bulmamalılar. İlgauskas takımda yer alabilir ancak onun da yanında sert bir oyuncuyla tamamlanması gerekir. Bosh veya Haslem bu isimler değil. Aynı şeyleri Bosh için de söyleyebiliriz. Bosh bana kalırsa overrated ancak iyi bir uzun olduğunu inkar etmemek gerekir fakat o da sert pota altlarına karşı sinebilen bir uzun. Uzun rotasyonunda sertlik sıkıntısı problem, elde var bir.

Wade ve LeBron iki müthiş bitirici olmalarının yanında her maçta çift hanelere yakın asistlere ulaşabilecek iki isim. Yani bu iki isim pekala guard olarak kullanılabilir. Spoelstra'da böyle düşünüyor ki genelde hücumda top bu ikilinin elinde kalıyor. Ancak o zaman Arroyo'yu ilk beşte oynatmanın anlamı nedir? Arroyo yetenekli ve zaman zaman kendinden beklenmeyen istatistiklere ulaşsa da genel olarak dağınık ve şutunu güven olmayan oyunculardan. Chalmers'ın durumu ne bilmiyorum ancak çaylak sezonundaki performansına erişmesi bile Miami'ye büyük bir katkı olacaktır. Arroyo tercihinin onları da tedirgin ettiğinin farkındayım. J. Jack ismi üzerinde durdukları yazılıp çiziliyor basında. Peki Jack doğru isim mi? Ondan da emin değilim. Miami'ye daha çok Steve Blake tipi, ceza şutlarını atabilmesinin yanında pas organizasyonlarını da yapabilecek bir isim lazım. Guard eksikliği problem, elde var iki.

Diğer problem ise hemen herkesin dillendirmeye başladığı coach problemi. Spoelstra çok genç ve tercrübesiz bir koç. 3 süperstarı taşımak için ne belirli bir coaching birikimi ne de karizması var. İkisine de sahip ve adı Pat Riley olan ise tribünde oturuyor. Spoelstra ve özellikle hücum sistemini daha uzun anlatmaya çalışacağım o yüzden şimdilik geçiyorum.

Miami'yi biz hep kafamızda Wade'in takımı olarak kurmuştuk sezon öncesinde. LeBron genelde asist, ribaund ve işin savunma kısmına kanalize olur ama saha içerisinde Wade ne istiyosa o olur. Burada okuduğum ve çok beğendiğim bir yazıdan bir bölüm alıntılamak istiyorum: "Wade, Lebron’u “yeteneklerini güney kıyılarına taşımaya” ikna ederken, onun ne kadar dominant bir oyuncu olduğunu, istatistik kağıdının her yerini kolaylıkla doldurduğunu pekala biliyordu. Fakat muhtemelen hayalindeki takım arkadaşı, rebound ve asist ortalamalarında double double’ı zorlayan, ancak iş atılan şut sayısına geldiğinde, kendisinin bir iki adım gerisinde duracak bir Lebron James’ti. Dışarıdan bakan biri için bile bu formül kulağa oldukça işlevsel geliyor. Ki Lebron da sezona bu formüle sadık kalarak başladı..." Kesinlikle olay buydu. Ancak LeBron işin kontrolünü biraz kaçırmış gözüktü özellikle Boston maçında. O güzel yazının devamında aynen katıldığım o kısmı da bulabilirsiniz...

Ben Miami hücumunu LeBron özelinde değil de genel olarak değerlendirme taraftarıyım. Daha önce Günün Notları bölümünde az çok bahsettim, takımın direksiyonunda LeBron olduğunu ve Wade'in bu takımın ilk skor opsiyonu olduğunu belirtmiştim. Ancak işler her zaman tam olarak öyle gitmiyor. Wade'in şutları girmemeye başladığı zaman LeBron tamamen topa hükmediyor ve Miami'nin oyunun geçen seneki Cleveland'dan farkı kalmıyor. Tamamen LeBron'un potaya gitmesine yönelik hücumlarda James Jones'u, Arroyo'yu, İlgauskas'ı isolation oynanmayan köşeye atabilirsiniz ama Wade'i hücumda bu kadar işlevinin dışında kullanmak hem Wade'in etkinliği hem de Miami hücumunun akıcılığı açısından olumsuz. Utah maçını bir kenara koyarsak kaybedilen her maçta LeBron'un Wade'den daha fazla top kullanmış olması da tesadüf değil. Bunun dışında Miami hücumunun iki büyük sıkıntısı daha var. İlki ve bence en önemlisi oyun setleri. Takım isolation dışında bir şey oynamıyor. Wade, LeBron, Bosh üçlüsünden biri sağ ve sol tarafta yalnız bırakılıyor. (Aslında bu tezimi league pass yayınından aldığım screen shotlarla desteklemek isterdim ancak aldığım screen shotları yeni painte yapıştırmayı bir türlü beceremedim.) Riley'i Spoelstra'dan ayıran nokta da tam olarak bu. Riley Wade ve LeBron her özelliğinden faydalanabilir buna karşılık Spoelstra ise Wade'in skorerliğinden LeBron'un çok yönlülüğünden faydalanmaya çalışarak ikisinin de etkinliğini azaltıyor. LeBron ve Wade'in ikisinin de hücumda üretken olduğu ve topu paylaştıkları durumunda Miami'nin hücumlarının çok akıcı olacağı da su götürmez bir gerçek.

İkinci sorundan da bahsetmem gerekise, o başlı başına bir oyuncu: Chris Bosh. Toronto'da almaya alıştığı topları LeBron ve Wade'in yanında alamayınca (geçen seneye göre 5.5 şut daha az çekiyor) eline gelen sayılı topta sadece potayı düşünüyor. Son maçlarda biraz toparlasa da şut tercihleri sorunlu ve sayı dışındaki diğer alanlara -özellikle ribaundlara- gereken katkıyı yapmıyor.

İşin savunma kısmına bakmak gerekirse orada da çok iyi olduklarını söylemek zor. Orlando maçı hariç iyi savunma yapmadılar ve geçen sezonlarda takımlarının birinci opsiyonları olmasına rağmen iyi savunma yapan Wade ve LeBron ikilisinin hücumdaki yükleri azalmasına rağmen savunma gayretlerinde gözle görülür bir artış yok. Geçen sezon Wade ve LeBron'un ikisinin de iyi savunmacılar olduğunu -özellikle LeBron'un istediği zaman çok iyi savunma yapabildiğini görmüştük- ancak hücumları çok ön planda olduğu için bu özelliklerinin ön plana çıkmadığını düşünenlerin sayısı oldukça fazlaydı. Bu takım kurulduğunda iki underrated savunmacının savunmaya biraz daha konsantre olarak çok daha sıkı savunma yapacağını hatta birinin yılın en iyi savunmacısı olabileceğini düşünüyodum. Bu da Miami savunmasını oldukça rahatlatacaktı. Sezona bu konuda iyi başlasalarda Big Three'den hiç biri kariyerlerinde savunmaya odaklanmadıkları için Miami savunmasında da sorun var.

Uzun lafın kısası Miami'de Spoelstra'nın sonunun yakın olduğunu ve onun yerine geçecek ismin çok çok büyük ihtimalle Pat Riley olacağını düşünüyorum. Riley'in nasıl bir sistem getirdiğini eğer gelirse tekrar konuşuruz ancak Spoelstra'nın takımda kalması durumunda Miami Doğu finalinden ileri gidemeyecektir.

Edit: Yazmayı unutmuşum, Spoelstra ilk beşte Joel Anthony yerine İlgauskas'ı kullanmaya başladı ve bugün Joel Anthony sadece 7 dakika oynadı.

Günün Hareketleri - 13 Kasım


Link

Carter bu sezon ilk defa top 10'a hareket soktu. Onu buralarda yeniden görmek büyük keyif. Harris'in crossoverı ve McGee'nin Korver'ın elinden alıp tamamladığı alley-oop güzel görünüyor. Deron Williams'ın son saniye basketi belki hepsinden daha anlamlı ama benim favorim Derrick Rose'un turnikesi. O pozisyonda karşısındaki savunmacıya dikkat.

13 Kasım'dan Notlar

Günün Hayvan Performansları:
-Granger Cleveland maçlarında hep farklı oynayan bir isimdir. Genelde kendisi Cleveland maçlarında iyi performanslar gösterir ve dün gece de o performanslarına bir yenisini eklemiş. 5 üçlükle 34 sayı üretmiş ve takımını Cleveland deplasmanında galibiyeti getirmiş.

-Dwyane Wade Boston karşısında belki de kariyerinin en kötü maçlarından birini çıkardıktan sonra zayıf Toronto karşısında kendini buldu. Miami dönem dönem zorlandığı maçta Toronto'yu geçerken Wade 16'da 11'le 31 sayı ve 8 ribaund ile oynadı.

-Dün gece az çok izlediğim maçlardan biriydi Celtics-Memphis maçı. Beklenenin aksine yüksek skorlu geçen maçta Boston Memphis'i uzatmada geçerken Paul Pierce sadece 4 şut kaçırarak 28 sayı üretti ve maçın yıldızı oldu. Ayrıca maç öncesinde Grizzlies sahibi Heisley Rudy Gay'e, 2010 Dünya Şampiyonası'nda gelen altın madalyanın ödülü olarak bir rolex saat hediye etti, bu da dip not olsun.

Boşa Kürek Çekenler:
-Utah-Charlotte maçının ilk yarısını seyretme fırsatı buldum ve gerçekten Charlotte'un iyi performansı vardı. Özellikle savunmada Deron Williams'ı Stephen Jackson ile tutarak onun etkinliğini azaltmaya çalıştılar ve bunda da büyük oranda başarılı oldular. İlk yarı 15'le bitince ben de "Utah artık kazanmaz" diye düşündüm ama onlar herkes gibi beni de yanılttı. Ancak Charlotte'un ilk yarıdaki iyi savunma performansını getiren isim ise 33'lük Nazr Mohammed oldu. İlk yarıda hem ortayı çok iyi kapayan hem de çift haneleri ribaundlara çıkan bir Mohammed vardı sahada. İkinci yarıya da bu performansını yayarak maçı 22 sayı 20 ribaund ile tamamlamış ancak Utah'ın Deron Williams'la bulduğu son saniye basketine engel olamayarak maçı kaybettiler. Mohammed'in bu maça kadar 6 ribaunddan fazla alamadığını da belirtmek lazım.

-Gilbert Arenas'ın dönüşüne de sahne oldu bu gece ayrıca. Benchten gelerek 31 dakika süre aldığı maçta 10'da 7 üçlükle 30 sayı alarak maçın en skorer ismi oldu. Takımı galip gelemese de Arenas'ın sakatlık dönüşü gösterdiği performans etkileyiciydi.

-İlk periyotta Orlando adına rahat geçen maç devre sonlarına doğru bir anda Nets'e doğru döndü ve Nets maçı ortaya getirdi. Belki nefesleri yetmedi ancak Harris 26 sayı 8 asist 6ribaund ile maçın yıldızı oldu. Harris'in devre sonlarında ufak bir sakatlık yüzünden soyunma odasına gittiğini de belirtmek lazım.

Bizimkiler:
-Bizim adımıza kötü bir gece geçtiğini söyleyebilirim. Sadece Ömer Aşık'tan gelen 2 sayı var. Semih Erden ve Ersan İlyasova'nın sayı üretemediğini de belirtmek gerekiyor.

NOT: Galatasaray-Efes Pilsen TBL maçını izledikten sonra geniş bir Miami analizi yapmayı düşünüyorum. Takipte kalınız.

Geri Dönüşlerin Kralı Utah

Sezona Denver ve Phoenix gibi iki önemli testten sınıfta kalarak başlamıştı Utah. Playoff sıralamasında yer savaşı vereceği muhtemel bu rakiplerinden yediği farkların yanına takımın lideri Deron Williams'ın bu periyottaki kötü performansı da eklenince Jazz taraftarları için aylardır bekledikleri sezon başlangıcı bir kabusa dönmüştü. Üzerine Thunder deplasmanından aldıkları farklı galibiyet aslında Utah'ın daha sonraları maç içine de sirayet ettiğini göreceğimiz performans dalgalanmasının habercisiymiş. Golden State yenilgisiydi Toronto galibiyetiydi derken benim de dengem bozuldu açıkçası ve takım iyi yolda mı kötü yolda mı bir türlü karar veremedim ben de. Ama arada bir Clippers maçı var. Bu maç öyle bir maç ki Jazz 18 sayı farkla geri düşüyor ordan maçı çeviriyordu ve belki bu geri dönüşün çoğu kimse farkında bile olmuyordu, sonradan olaya ayıkıyoruz, meğer o gün başlamış bu karakter gösterisi...

Velhasıl ayın 8'indeki Miami maçıyla başlayacak olan doğu turnesi geldi çattı. Bu turnede Jazz geçen senenin 4 playoff oynayan takımı ünvanına sahip rakiplere konuk olacaktı. Yani rakipleri, seneye bomba gibi giren Atlanta ve Orlando, evinde her zaman bir tehdit kabul edilebilecek Charlotte ve muhteşem üçlünün Miami'siydi. Ne olduysa bu turnede oldu işte...

Miami maçında 22 sayı geriye düşüp son 30 saniyeye sığdırılan serbest atışsız 14 sayıyla geri döndüler, tabi Millsap'in tarihe geçen performansıyla... Ardından Orlando'nun, 3. çeyreğin ortalarında yakaladığı 18 sayılık farkı kapatan Al Jefferson-Millsap ikilisi ve gelen galibiyet... Sonrasında Atlanta maçının son çeyreğinde 10 sayılık farkın eritilmesiyle kazanılan 3. zafer... Ve son olarak bu gece... Artık çoğu kişi gibi ben de güçlerinin kalmayacağını papazın bu sefer pilavı yemeyeceğini düşünüyordum. Aslında tam da beklediğim gibi başladı maç ve Bobcats farkı bir ara 19 sayıya kadar çıkardı. İşte o an yine aynı karakter, aynı ısrar girdi devreye ve Deron Williams'ın bitime .8 saniye kala bulduğu basketle bir inanılmazı daha gerçekleştirdi Utah bu gece.

Miami maçı ve aradan geçen 6 günün ardından Utah şu an ligin en formda takımı, doğunun fatihi, geri dönüşlerin kralı ve açık ara en zevkli maçların başrolü konumunda. Sezon boyunca maç olacak bu dönüşü yapamayacaklar, belki güçleri yetmeyecek, belki şansları yaver gitmeyecek ama gerçek şu ki Utah karşısında öne geçen takım hiçbir zaman rahat nefes alamayacak. Bunun gerçek sebebi de yenilgiyi kabullenememe, durum ne olursa olsun gösterilen mücadele ve karakter... Esas takdir edilmesi gereken de tam olarak bu işte.

Günlük Tahminler - 13 Kasım

Marc Gasol 20. Sayı + Asist Alt (Betsson)

Geçen seneye göre ortalamalarında düşüş görünen Marc Gasol'e Boston karşısında açılan bahis cazip görünüyor. Asist ortalaması 2.4 ve sayı ortalaması 12 olan bir oyuncu için Boston'a karşı toplam 20 alt düşünmeden oynanır. Zaten Randolph'un sakatlıktan dönmesiyle sürelerinde de hafif düşme oldu Gasol'ün. Son üç maçta ortalama 7 şut denedi. Bu maçta da böyle bir durum söz konusu olursa %100'le oynaması bile üste taşıyamaz bahisi.

Jrue Holiday 23.5 Sayı + Asist Alt (Betsson)

Son maçlarında çok formda görünen Jrue Holiday'e bu gece için Spurs deplasmanında açılan barem biraz fazla görünüyor. Sene boyunca yakaladığı ortalamaların yüksek olmasını bireysel performansının yanında kolay fikstüre bağlıyorum ve Spurs savunması karşısında zorlanacağını düşünüyorum. İstatistiksel açıdan takımın lideri olsa da henüz kendini kanıtlamış bir oyuncu değil benim gözümde. Ayrıca dün geceki maçtan yorgun olma ihtimali de yüksek. Eğer tempo biraz düşük olursa ve 76'ers 90 sınırını aşamazsa Holiday'in 23 sayı+asist toplamına ulaşamayacağını düşünüyorum. Herkese bol şans...

NOT: Tahminlerimizin oluşturacağı olumlu veya olumsuz durumlardan KP ailesi olarak sorumluluk kabul etmeyeceğimizi ve Türkiye'de yasal olmayan sitelerdeki bahisleri yurt dışındaki okurlarımız için değerlendirdiğimizi belirtmeliyim.