BIY AD

12 Mart 2011 Cumartesi

12 Mart Programı

12 Mart Cumartesi 22:30 (NBA TV) / Memphis Grizzlies - Miami Heat
13 Mart Pazar 02:00 / Los Angeles Clippers - Washington Wizards
13 Mart Pazar 02:00 / Portland Trail Blazers - Atlanta Hawks
13 Mart Pazar 03:00 / Sacramento Kings - New Orleans Hornets
13 Mart Pazar 03:00 (NBA TV) / Utah Jazz - Chicago Bulls
13 Mart Pazar 03:00 / Philadelphia 76'ers - Milwaukee Bucks
13 Mart Pazar 03:30 / San Antonio Spurs - Houston Rockets
13 Mart Pazar 04:00 (NTV SPOR) / Los Angeles Lakers - Dallas Mavericks
13 Mart Pazar 04:00 / Detroit Pistons - Denver Nuggets


Utah tepe taklak gitmiyor olsa inanılmaz bir TV programına sahip olacaktık ama yine de gecenin en güzel maçları ekranlarımızda olacak. Özellikle Memphis'in playoff yarışı ve Miami'nin çıkışına devam etme isteği, izlenesi bir maç çıkarıyor ortaya. Hem de bu erken saatte. Ancak maalesef ben kaçıracağım onu. Herkese iyi seyirler.

Joel Anthony'nin Müthiş Pası


Link

Görüntümüz birkaç gün evvel oynanan Blazers-Heat maçından. Aslında oynandığı gün koyacaktım ama unutmuşum, yeni hatırladım. Heat tam hücum ritmini bulmuş, her pozisyondan sayıyla dönmeye başlamış, hoop Joel Anthony çıkıyor piyasaya. Bu kadar mükemmellik benim oynadığım takıma çok, ben bu düzeni bozarım arkadaş diyor. Babanın kafa artık neredeyse, en son 3 saniye önce bir adamın bulunduğu yere tereddütsüz yollayıveriyor topu. Maç NBA TV'den canlı yayınlanmıştı ve bu pozisyonun ardından Kaan Kural meşhur kahkahasını basarak verilebilecek en güzel tepkiyi vermişti.

Ne Ekersen Onu Biçersin


Link

Dün gece Raptors maçı çoktan garantilemiş olmasına rağmen, Barbosa son hücumda penetre ederek turnike girişiminde bulundu. Bu hareket Pacerslılar ve özellikle de Granger tarafından ağır tepki çekti. Parkede Barbosa'ya çıkışan Granger, bununla da kalmayıp muhabirlere "Eğer onu ben savunuyor olsaydım, kellesini uçururdum" şeklinde bir açıklama yaptı. Barbosa'nın yaptığı ayıp ama arkasında yatan bir neden var. Hem de oldukça geçerli bir neden.

Bundan bir ay önce Raptors, Pacers deplasmanında son 25 saniyeye 8 sayı farkla geride girmiş ve top Pacers'a geçince, yenilgiyi kabullenmişti. Hatta daha maçın bitimine 12 saniye kala, Jay Triano soyunma odasına doğru yol almaya başlamıştı bile. O da nasıl bir hareketse? 15 saniye sabredip rakibi tebrik ederek gidemiyor musun yani? Her neyse ama Darren Collison, şut saati ile maç saati arasındaki 0.5 saniyelik farkı kullanarak üç sayılık bir şut demesinde bulundu ve bu şut da girdi. Baştan şunu söyleyeyim "Ama 0.5 saniye varmış arada, kullanmasa şutu top kaybı olacak" gibi bahanelere yer yok çünkü bu tarz durumlarda da şut kullanmıyor takımlar. Zaten bu top kaybı oyuncuya değil takıma yazılıyor, hani bir istatistik derdi de olmamalı oyuncunun... Birkaç saniyeyi geçtim, bazen abartıp 10-15 saniyelik farklarda bile top kullanmadıklarını görüyoruz önde olan takımların. Ama Collison kaldırıp üçlüğü atınca koç Triano delleniyor, koridordan geri gelip, Pacers'a inat mola almaya çalışıyor. Ancak çok geç, çünkü Raptors topu oyuna sokup maçın bitmesini sağlıyor, onun bu hamlesinden önce.

Eh benim tahminim, o maçtaki olayı unutmayan Raptors'da Barbosa aynı şekilde karşılık veriyor Pacers'a. Maç garanti olmasına rağmen hala sayı kovalıyor. Onunki de ayıp, Collison'ınki de ayıp. Ama tabii Barbosa'nın yaptığı biraz çocukça kaçıyor "Siz bize yaptınız, biz de size yaptık, ödeşmiş olduk"... Ama Barbosa biraz ateşli ve kavgaya meyilli bir oyuncu olsa ve bir kavga patlak verse, Granger ağzını açtığına pişman olurdu herhalde. Zira karşıda ağır pislik hareketleriyle tanının ve ufak çaplı bir yarma olan Reggie Evans ile kick box'ta siyah kuşağa sahip olan James Johnson var. Raptors'dan korkulur vallahi.

Neyse ki kıvılcım çakılmadan sona erdi tartışmalar.

Bizim Yeğene Yamuk Yapmışsınız!


Link

Geçtiğimiz sezon AT&T Center'daki bir Kings maçında, salona bir yarasa girmişti. Herkes köşe bucak kaçıp, saklanmaya çalışırken, Manu sabırsızlanıp yere yapıştırmıştı hayvancağızı. Daha sonra da birileri doğaya geri salmıştı. O serbest bırakılan yarasa gitmiş Manu ve Spurs'ü şikayet etmiş akrabalarına. Videoda 20. saniyeye bakarsanız, eski yarasamızın dayısı gelmiş hesap soruyor herkesten. Hatta gidip bir seyirciye kafa göz dalıyor adeta, o derece gözü kara... Manu ise "Bu sefer ben dokunmuyorum ne haliniz varsa görün" modunda takılıyor. Tabii bu sefer gidip kuduz aşısı olmak gibi bir niyeti yok, geçen sefer çekti cefasını.

Geçen seneye göre biraz geç kaldı yarasa ancak. Cadılar Bayramı geçeli çok oldu zira... Ama gelecek sezon da böyle bir olayla karşılaşırsak, Spurs'den San Antonio Geleneksel Yarasa Şenlikleri düzenlemelerini talep edicem.

Kobe Şut Çalışıyor


Link

Miami'ye deplasmanda kaybettikten sonra Kobe'nin salonda ekstradan 1 saat kalıp şut çalıştığını yazmıştım şurada. Buyrun efendim görüntüsü de düştü internete. Önceki yazıda değinmemiştim ama bu çalışmanın ardındaki nedenlere de bakmak lazım biraz. Tabii ki Kobe'nin kafasından geçenleri bilmemiz mümkün değil. Ama tek amacının antrenman yapmak olduğunu hiç sanmıyorum. Maçtan sonraki sinirini bu şekilde attığını düşünüyorum. Ayrıca arkadaşlarına bir mesaj niteliği de taşıyor olabilir. Bir de belki aklının bir köşesinde medyanın Heat mağlubiyetine olan ilgisini azaltıp, dikkatleri başka tarafa çekmek olabilir. Eğer bir amacı bu idiyse, son derece başarılı bir taktik izlediğini söylemeliyim.

Oldukça ilginç bir not ise, maçtan sonra olağan dışı bir şekilde 1 saat şut antrenmanı yapan Kobe, Lakers'ın bugün Dallas'ta yaptığı idmanına çıkmamış. Nedeni bilinmiyor.

İnsanın Evi Gibisi Yok

NBA'de bu sabaha karşı oynanan maçların tamamında ev sahibi takımlar galip geldi. Öyle az da maç yoktu bildiğiniz gibi, 9 maç vardı. Thunder ve Spurs rakiplerine karşı büyük favorilerdi ama diğer maçlarda sonucun kestirilmesi hakikaten çok zordu. Gecenin en büyük sürprizini Magic'i uzatmada geçen Warriors ve güçlü Celtics'i deviren Sixers yaparken, Bobcats, Nets ve Raptors da underdog çıktıkları maçı kazanmasını bilen diğer takımlar oldu. Can'ın hesaplarına göre bahis oranlarını da ilave ettiğimizde bu 9 maçın hepsinde ev sahiplerinin kazanma olasılığı 200'de 1 civarında oluyormuş. Bu yönüyle ilginç bir gece olarak notlarımız arasına alalım biz de.

Gecenin Hareketleri - 11 Mart


Link

10 numarada gün içerisinde değindiğimiz NBA rekorunu görüyorsunuz. Ligin en çok dış şuta yönelen takımlarından ikisinin maçına yakışırdı bu rekor, öyle de oldu. Warrirors'ın alley-oop'u ofsayt gibi geldi bana. Hidayet sonradan uyanmış pozisyona ama geç kalmış. Curry'nin Howard'dan dream shake ile kaçıp attığı basket güzel. Grffin'in smacında Ryan Gomes'a bir çift lafım olacak. Yahu, adam uçuyor kaçıyor diye bu kadar da umursamazlık olmaz ki. Topun gittiği yere bakar mısınız, el insaf yani. Benim favorim Timberwolves'un 2. sıradak fastbreak hücumu. Harlem gibi iş çıkarmışlar.

Yağmur Gibi Yağdı

Basketbolda yağmur gibi ne yağar? Üçlükler. Sabahın erken saatlerinde biten Magic-Warriors maçında öyle bir tempo ve üçlük yağmuru vardı ki, seyirciler mest oldu. Zaten Oaklandlılar NBA'in en ateşli seyircileri arasında, eh hele bir de 20 sayı geriden gelip uzatma sonunda Magic'i yenince daha bir coştular. Ama dedim ya asıl konumuz üçlüklerdi. Yok böyle bir maç yani. İki takım toplamda tam 36 tane üçlük isabeti bularak NBA rekoruna imza attılar. Orlando'da J-Rich, Golden State'te Monta ve Wright herhalde gözlerini kapayıp, hook-shot ile üçlük atmaya başlsalar o şekilde bile atacaklardı. İnanılmazdı. Warriors takımı 35'te 21 isabet ile ısındıkları zaman neler yapabileceklerini gösterdi. Biraz Magic'in rahat savunması da bu rakama ulaşmalarını sağladı. Yahu adamlar atıyor işte görüyorsun, hala niye içeri gömülüyorsunuz? Lafım başta Q-Rich ve J-Rich olmak üzere bütün Magic oyuncularına. Gerekli, gereksiz devamlı yardıma giden, dışarıda adamlarını bomboş bırakan bir savunma yaptı Magic. Hakettikleri bir yenilgi aldılar diyebilirim bu yüzden. Hele bir de uzatmanın sonunda J-Rich'in kaçırdığı serbest atışları ve Nelson'ın göz göre göre hücum yaptığı hücum faulü düşününce... Evet baya baya hakettiler yenilmeyi. Hidayet'in mükemmele yakın performansına da yazık oldu diyebilirim. Maçı çok akıllıca bir fake sonrası uzatmaya götürdü ama yetmedi işte...

Bu arada uzatmaya gittiği için çok da etkileyici durmuyor belki 36 üçlük (özellikle uzatmada yanlış hatırlamıyorsam 8 ekstra isabet bulduklarını düşünürsek) ama bundan önceki rekor da 32'ydi ve o Sonics-Suns maçı 2 uzatmaya gitmişti. Hani şu Ray Allen'ın, eşitlik varken son saniyede 8-9 metreden attığı üçlükle Sonics'e kazandırdığı maç. Dün gibi hatırlıyorum. Hey gidi hey, o zamanlar nasıl da fazla perdeye ihtiyaç duymadan kalkıp savunmacısının üzerinde çatır çatır atıyordu üçlükleri. Aman yine abuk subuk farklı konulara girmeden kapayayım yazıyı. Kısacası muhteşem bir maçtı Magic-Warriors mücadelesi. Böyle şut performansı kolay kolay bulamazsınız yani. League Pass'iniz varsa açın izleyin derim şöyle cips-kola eşliğinde...

NBA'de Bugün - 11.03.2011

Hawks 76 - Bulls 94
Rose önderliğinde Doğu liderliğine göz kıpmaya başladı Chicago. Celtics'in aldığı sürpriz iki yenilgiyle liderlik için oynamaya başlayacak artık Chicago. Rose'un müthiş performansını da arkasına alan Chicago üçüncü çeyrek savunmada ön plana çıktı. Rakibine sadece 10 sayı izni verdi ve o noktada maçı koparttı Chicago. Rose 34 sayı-6 ribaund-5 asist ile yine müthiş bir performans ile Mvp ödülüne göz kırparken, Deng 18 sayı-9 ribaund-7 asist ile iyi bir maç çıkarttı. Hawks cephesinde özellikle Smith gününde değilse takım çok sıkıntı çekiyor. 15 sayısıyla ön plana çıktı ama kaçırdığı şutlarla da dikkat çekmeyi başardı. Horford'da oyunun her yönünde belli katkılar yaptı ancak bunların sınırlı sayıda kalması takımı galibiyete götürmedi.

Kings 103 - Spurs 108
Spurs'un rahat kazanmasını beklediğim bir maçtı ama sıkıntılı geçen maç sonunda galibiyete ulaşmayı başardılar. Evinde iyi performansıyla dikkat çeken Spurs sürpriz bir yenilgi de alabilirdi ancak sahneye çıkan yıldız isimleri maçı getirdi. 24 sayı-7 asist ile mücadele eden Manu'nun ve 27 sayı-6 asist üretren Parker'ın katkıları ile galibiyete ulaştı Spurs. Kings ise bench katkısıyla ayakta kaldı maç boyu. Son dönemin formda ismi Cousins kötü bir performans sergilese de özellikle Casspi'nin 16 sayısı başta olmak üzere benchten gelen Jeter ve Taylor'un katkıları takımı maç içinde tuttu ancak galibiyeti getirmedi.

Magic 120 - Warriors 123
Müthiş bir çekişmeye sahne olmuş Magic maçı. Biraz olsun kendini bulan Hidayet bu maçta topa daha çok hakim olmuş ve gösterdiği performansla da bunu kanıtladı. 24 sayı-5 top çalma-4 asist ile takımının en iyilerindendi Hedo ancak galibiyeti getiremedi. Maçı uzatmaya götüren üçlüğü bulan Hedo uzatmanın sonunda kritik üçlükten faydalanamadı. Uzatmada takımını ayakta tutan J.Rich 30 sayıyla oynarken, Howard'ın 13 sayı-21 ribaund ile pota altını domine ettiğini de belirtmek gerek. Kazanan tarafa bakacak olursak zaten Warriors ne zaman kazansa kısalarının skorer performanslarıyla sonuca gidiyor. Bu maçta da sahneye Ellis çıkmış ve 39 sayı-11 asist ile galibiyeti getiren isim oldu. Üçlükleriyle Magic'in canını yakan Wright'ın da 32 sayı ürettiğini atlamayalım. 8/11 isabetle oynamış Wright ve galibiyette önemli bir pay sahibi oldu. Ayrıca iki takımın toplam 36 üçlük isabeti bulduğunu belirtmek lazım ki bu da yeni NBA rekoru oldu.

Celtics 86 - Sixers 89
Sixers'ın müthiş formu sürüyor ve Celtics'i de mağlup etme başarısını gösterdiler. Dün gece maç programında değinmiştim bu maçta bir sürprizin olabileceğine. Takım kimyasını çok iyi oturtan ve hareketli basketboluyla ilgi çekici bir takım olmaya başladı Sixers. Iguodala'nın değeri büyük bu takım için ancak takımın kazandığı çoğu maçta aşırı derecede öne çıkan bir performans göremiyoruz. Sixers'ın sırrı takım olarak iyi oynamakta. Iguodala 13 sayı-9 ribaund-8 asist ile triple-double'ın kıyısından dönerken, Hawes 14 sayı-10 ribaund ile ekstra bir performans sergiledi. Celtics kağıt üzerinde kaybetmeyeceği iki maçı parkede kaybederek beklenmedik yenilgiler aldı. Kristic'in son maçlarda bolca top kullandığını görüyorum. Bu maçta da 15 defa potaya gitmiş ki arkasından da potaya gönderdiği 14 topla Green geliyor. Bu iki oyuncunun katkılarıyla maçın içinde kalmasına rağmen son anlarda Iguodala'ya engel olamayan Celtics beklenmedik bir yenilgi aldı böylece.

Pacers 98 - Raptors 108
Toronto deplasmanında kazanmasını beklediğim Pacers bir yenilgi daha aldı. Üst üste 6.yenilgisini Kanada'da alan Pacers ile Bobcats eşitlenmiş oldu böylece. Hansbrough'un formunun üstüne Granger'ın iyi oyunu da eklenince biraz kıpırdanma oldu Indiana cephesinde ama savunmada rakiplerini neredeyse hiç durduramadılar. Savunma performansı düşük olunca bir takımda kazanmalarını beklemekte güç olacaktır.Granger'ın 25 sayısı ve Hansbrough'un 20 sayı-7 ribaundluk performansı galibiyet için yeterli olmadı. Toronto'da ise bu sezonun en iyi maçlarından birini çıkartan ve 29 sayısıyla sezonun en yüksek rakamına ulaşan Barbosa fırtınası esti.

Blazers 92 - Bobcats 97
Bobcats sonunda kazandı. Altı maçtır suskun olan ancak sıralamadaki yerini kaptırmayan Bobcats, Portland karşısında önemli bir galibiyet aldı. Pacers'ın bu gece kaybetmesi ile beraber arada maç farkı da kalmadı bu iki takım arasında. Son bölümü fazlasıyla heyecana sahne oldu. Savunma performanslarının öne çıktığı son bölümde Bobcats rakibin kaçan serbest atışları sayesinde zafere ulaştı. Jackson 29 sayı-10 ribaund ile takımını sırtlayan isim olurken, benchten gelen Dj White sürpriz bir performansla 16 sayı-9 ribaund ile oynadı. Portland cephesinde eski takımına karşı oynayan ve taraftarlarınca uzun süre alkışlanan G.Wall benchten gelerek 13 sayı-9 ribaund ile etkili oldu. Miller 15 sayı-9 asist ile başarılı bir performans sergiledi ancak galibiyeti getiremedi.

Pistons 94 - Thunder 104
Evinde Pistons'u ağırlayan Thunder zorlansa da yıldız isimleriyle galibiyete ulaşmayı başardı. Özellikle Durant'ın kalitesini bir kez daha ortaya koyduğu maçta benchten gelen Harden'da katkılarıyla galibiyeti getiren isimlerdendi. Harden'in son dönemde yakaladığı çıkışıtan bahsediyoruz zaten nitekim 22 sayıyla Pistons karşısında da başarılı bir performans ortaya koydu. Harden'a rağmen maçı getiren isim 24 sayı-9 ribaund-5 asist ile oynayan Durant oldu. Pistons cephesinde ise bu sezonun en çok dikkat çeken oyuncusu Monroe bu maçta da 12 sayı-10 ribaund-6 asist ile başarılı bir performans ortaya koydu.

Jazz 101 - Wolves 122
Formda bir Jefferson'u Love karşısında izlemeyi isteyerek mütevazi bir dilekte bulunmuştum ancak Jefferson dün yokları oynadı. Maça çok iyi başlayan ve skorda üstünlüğü eline geçiren Wolves üçüncü çeyrekte kepenkleri indirdi. Love 24 sayı-12 ribaund ile double-double ile performansını süsledi. Beasley'de 23 sayılık katkısıyla uzun süredir süren suskunluğunu bozmuş oldu. Utah cephesinde ise benchten gelen katkılar biraz takım adına olumlu olsa da maç geneli baz alındığında konuşulacak olumlu bir noktası yok takımın. Play-off'tan 2 maç uzak olan Utah'ın kısa bir zaman sonra sezonu kapatacağını düşünüyorum.

Clippers 98 - Nets 102
Deron'un gelişi mi takıma böylesine olumlu bir etki yaptı bilemiyorum ama Nets iyi bir rüzgar yakaladı. Londra'daki iki Raptors galibiyetinin ardından evinde de iki galibiyet alarak 4 galibiyetlik bir seri yakaladı Nets. Ancak fikstüre baktığımızda Celtics ve Bulls ile oynayacakların görüyoruz ki bu seri bitecektir. Humpries iyi performanslarına devam ediyor. Kontrat sezonunda gayet normal bu tip istatistikler yakalaması ancak seneye de buna yakın performanslarının garantisi yok. 19 sayı-20 ribaund ile dün gecenin de en dikkat çeken ismi olmayı başardı. Lopez'in ürettiği 24 sayı değil de Farmar'ın galibiyete önemli bir katkı yaptığını ve 24 sayı ürettiğini de belirtmek gerek. Clippers ise pota altında Kaman ve Griffin ikilisi ile etkili oldu. İki oyuncunun da 23'er sayısı var.

2011 Draft'ında 3 Türk

Normal sezon devam ededursun yaklaşan sezon sonuyla birlikte bir sonraki yıl draftı için üç oyuncumuzun isminin geçmesi heyecan uyandırmaya başladı şimdiden. Enes Kanter'in yanı sıra Texas Üniversitesi'nden Doğuş Balbay ve Karşıyaka'dan Furkan Aldemir de önümüzdeki sene NBA'de oynama şansı kovalayacaklar.

Bu oyuncularımız içerisinde önü en açık olanı elbette Enes. Yaklaşık iki senedir adam akıllı basketbol oynayamamasına karşın halen mock draftlarda ilk 5 civarında dolanıyor. Uzun süredir üst düzey basketbol oynayamaması kendisini biraz daha alt sıralara düşürebilir ama ben ilk 10'un dışına çıkacağını düşünmüyorum. Elbette gönül isterdi ki daha göz önünde olsun, basketbolunu geliştirsin, rekabetçi ortamı tatsın, zamanı boşa geçmesin ve böylece birinci veya ikinci sırada seçilsin -çünkü bu potansiyli vardı- ama kısmet değilmiş, sağlık olsun.

Furkan'a geçecek olursak; ciddi bir sakatlığı yeni yeni atlatıyor. Geçtiğimiz yıl yıldızı parlamış ve NBA gözlemcileri tarafından izlenmeye başlamıştı, hatta yanlış hatırlamıyorsam Miami izliyordu Furkan'ı. Bu yıl ise yaşadığı sakatlık sebebiyle kendisini çok fazla gösteremedi ama uzun oyuncular da kolay kolay gözden düşmez. Pivot pozisyonu için kısa kalsa da hem uzun forvet hem pivot oynayabilmesi açısından yeterli fiziğe sahip zaten oraya gitmesi halinde daha da şişer. Onun da tıpkı Ömer gibi savunması ön planda, ayrıca çok mücadeleci ve hırslı. İyi bir ribaund sezgisi var ve bunların yanında zayıf hücum çeşitliliğini de arttırmaya başlamıştı. Ancak bu konuda halen çok yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bu sebeple iyi ihtimalle ikinci tur ortalarında seçilecektir bence.

Doğuş ise geçen seneye kadar oyunun yalnızca savunma yönünü oynayabilen bir oyuncuydu, kendisini bu sene çok fazla izleme fırsatım olmadı ama okuduklarımdan anladığım halen aynı durumda olduğu. Hani uzun olsanız sırf savunma yaparak NBA'de tutunabiliyorsunuz, hatta Ömer bunun en güzel örneklerinden biri olacak, ama kısa olunca kotaramıyor bu özelliğiniz. Konferansında edindiği en iyi savunmacı ünvanı, isminin hafızalarda yer etmesi açısından önemli tabii ki ama ben yine de hücum yetersizliğinden dolayı önümüzdeki yıl seçilemeyeceğini düşünüyorum. Umarım yanılırım çünkü oyun karakterine çok saygı duyduğum bir isim.

Wallace'a Sevgi Gösterisi

Son dönemde takımdan ayrılan oyunculara pek sıcak yaklaşmıyor taraftarlar ama Wallace istisnalardan biri. Dün gece Portland formasıyla eski evine dönen Wallace'ı pankartlarla karşılayıp, kendisine sevgi gösterilerinde bulundu Charlotte taraftarları. Bu arada tribündeki boşluklar fotoğrafa da yansımış. G-Wall'u sattıktan sonra biraz yalandan da olsa playoff kovalayan takıma yeterli destek hala gelmiyor.

Ah Keşkem, Ah Keşkem

Rockets'ın müzmin sakatı Yao Ming geçtiğimiz gün kariyeri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Houston'da olmaktan mutluluk duyduğunu, burada kendini rahat hissettiğini ve ayrılmak gibi bir niyetinin olmadığını söyleyen Yao, basketbol kariyerini devam ettirmek istediğini ve bunun gerçekleşmesi adına elinden geleni yapacağını söyledi. Houston genel menajeri Daryl Morey de doktorlardan olumlu haberin gelmesi durumunda Yao ile yola devam edeceklerini söylemiş.

Muhtemelen kontratının çok kısa bir süre içerisinde bitecek olması sebebiyle bu açıklamaları yapma gereği duydu Yao. Takımına bağlılığını göstermek istemiş olmalı. Söylediklerine tüm kalbimizle inanmak istiyoruz elbette ama gelin görün ki çok da gerçekleşecek gibi durmuyor bahsettikleri. Bildiğiniz gibi sezon başında ayak bileğindeki stres kırığı sebebiyle ameliyat olmuş ve sezonu kapamıştı. Şu an sakatlığının durumunu net olarak bilmiyorum ama bu rahatsızlıktan muzdarip oyuncular kolay kolay geri dönemiyor sağlıklı bir şekilde.

Açıkçası Yao'nun basketbola dönebilmesi halinde Rockets'tan ayrılacağını pek düşünmüyorum. Geçen seneler boyunca aralarında önemli bir bağ oluştu ve başka bir forma altında da düşünemiyorum kendisini. Ama Adelman'ın sisteminde sağlıklı olsa dahi yaşlılığının etkisiyle kaç maçı kaldırabilir işte büyük soru işaretlerinden biri de bu. Normal oyuncuların bile o tempoda oynarken ne kadar zorlandığını biliyoruz. Her şeye rağmen basketbolu bırakma ihtimalinden sonra bu haberleri duymak bile sevindirici.

11 Mart 2011 Cuma

11 Mart Programı

12 Mart Cumartesi 02:00 / Los Angeles Clippers - New Jersey Nets
12 Mart Cumartesi 02:00 (NBA TV) / Boston Celtics - Philadelphia 76'ers
12 Mart Cumartesi 02:00 / Portland Trail Blazers - Charlotte Bobcats
12 Mart Cumartesi 02:00 / Indiana Pacers - Toronto Raptors
12 Mart Cumartesi 03:00 / Utah Jazz - Minnesota Timberwolves
12 Mart Cumartesi 03:00 / Detroit Pistons - Oklahoma City Thunder
12 Mart Cumartesi 03:00 (NTV) / Atlanta Hawks - Chicago Bulls
12 Mart Cumartesi 03:30 / Sacramento Kings - San Antonio Spurs
12 Mart Cumartesi 05:30 / Orlando Magic - Golden State Warriors

Play-off zamanı yaklaştıkça alınan her galibiyetin büyük önemi var yarıştaki takımlar için. Bu akşam da dikkat çekici maçlar var bu açıdan. Knicks'in ensesinde bulunan ve son dönem yakaladığı formla dikkat çeken Sixers evinde Celtics'i ağırlıyor. Son olarak Clippers'a kaybeden Celtics için kazanılması gereken bir maç olacak. Mücadelenin NBA TV ekranlarında olacağını da belirtelim. G.Wallace takasının iki tarafı bu akşam karşı karşıya gelecek. Son dönemde belini doğrultamayan Charlotte'un mutlaka kazanması gereken bir mücadele play-off yolunda. Charlotte'un takibindeki Pacers ise Kanada deplasmanında olacak bu gece. Onlarda kötü gidişe bir son vermek istiyor. Evinde gösterdiği iyi performansla bu sezon fark yaratan Spurs ise Kings'i ağırlayacak. Gecenin en çok dikkat çeken maçında ise Ömer'li Bulls evinde Hawks'ı ağırlayacak. Günün son maçında ise Orlando sahne alacak ve Warriors deplasmanında galibiyet arayacak. Bir de Deron takasından sonra yakaladığı form ile dikkat çeken Al Jefferson ve Utah, Wolves deplasmanında olacak. Jefferson ve Love'un pota altı kapışmasını izlemek için izlenilebilir bir maç olacaktır.

Amare'nin Cezası Kalktı

Amare'nin dün Haywood ile sözde didiştiği için, bu sezonki 16. teknik faulünü aldığını ve bu cezanın geri alınmasını beklediğimi yazmıştım. Henüz yazının üzerinden 2 saat geçmişken NBA yönetimi Amare ve Haywood'a çalınan teknik faullerin geri alındığını açıkladı. Böylece Amare'nin de muhtemel cezası daha sonraki bir maça kaldı. Bakalım tutabilecek mi kendini 17 maç boyunca. Ben diyorum ki, hakemlerin son 2 aydır yumuşamasına rağmen Amare bu kadar uzun süre dayanamaz ve bir maç cezasını çeker yakında...

Griffin de Kim?




Hatırlayacağınız gibi All-star hafta sonunda Blake Griffin KIA marka bir arabanın üzerinden uçup Baron Davis'in havaya attığı topu smaçlayarak inanılmaz takdir toplamış salonda deyim yerindeyse yer yerinden oynamıştı. Yukarıda izlediğiniz videoda ise Blake Griffin'in yaptığından çok çok çok daha etkileyici bir smaç görüyoruz. Bacak arası yapması bir yana arabanın kaputunun üzerinden değil direk tavanının üzerinden vuruyor. Ayrıca şunu da belirtmek isterim, Blake Griffin'in smacı smac yarışmaları tarihinin en overrated smaçlarından biri olabilir. O smaçta sadece şov vardı ve aklıma ilk etapta gelen smaçları düşününce o yarışmada Blake Griffin'in vurduğu smaçtan daha etkileyici en az 5-6 tane smaç hatırlıyorum. Ama tabii büyük bir şov yaptı Griffin. Ancak bu, şovun yarışmanın önüne geçtiği gerçeğini değiştirmiyor. Tabii bu arada diyecekseniz Griffin o smacı kaputun üstünden değil de direk tavanın üzerinden yapabilir miydi? Yapabilirdi ancak orada sakatlık riski çok yüksek, daha kariyerinin ilk yılında -sakat geçtiği sezonu saymıyorum- bu riske girmesine ne Clippers yönetimi ne de koçu izin verirdi. Konu biraz fazla Griffin'e kaydı ancak bu smaç için söylenebilecek bir şey yok, gerçekten çok etkileyici. And 1'dan zaten zaman zaman böyle mantık sınırlarını zorlayan smaçlar görebiliyoruz, bir tane de -oyuncuların isimlerini bilmiyorum, kusura bakmayın- 720 smaç hatırlıyorum. Çoğu kişi görmüştür ancak görmeyenler için onun da videosunu koyalım:



Edit: Tabii bunun yalan bir 720 olduğunu da hatırlatayım. Ayaklarını bastığı açıya dikkat ederseniz rahatlıkla anlayabilirsiniz. Bitirdiği sırada en ihtimalle 540 derece dönmüş oluyor ki, o bile şüpheli... Etkileyici değil mi? Elbette inanılmaz zor. Ama 720 diye tanıtılması yanlıştır bu tarz smaçların. /Can

Dwight'tan Sonra Amare de Cezalı


Link

Dwight Howard bu sezon 16. teknik faulünü alıp Pazartesi günkü maçta forma giyememişti. Onu hemen ardından Amare izliyor. Dünkü Mavs karşılaşmasında 16'ya ulaştı Amare de. O da takımını bir Pazartesi günü yalnız bırakacak gibi duruyor. Dwight Howard'ın aldığı teknik faullerin pek çoğunda hatası olmadığına inandığımı yazmıştım şurada. Ama konumuz Amare ise, adam hepsini sonuna kadar hakediyor. Ya bloktan sonra artistlik yapıyor, ya iyi savunma sonrası dikleniyor, ya aşırı itiraz ediyor. Bir haltlar yiyor yani illa ki. Ama dün geceki çalınan düdük de komediymiş be kardeşim. 50. saniyeye alınız ve görünüz, böyle teknik faul mü çalınırmış yahu? Şaka gibi. Bu kararın NBA yönetimi tarafından geri alacağını ve Amare'nin bir başka bahara (daha doğrusu maça) cezasını çekeceğini düşünüyorum. Çünkü eğer bu teknik faul ise maç başına 30 tane falan çalınması lazım. Komedi...

Gecenin Hareketleri - 10 Mart


Link

Diğer 2 maçı izlemedim ama Brewer'ın hareketinden daha iyisi yok muymuş? Hem de LeBron'un havada asılı kalarak Gasol'un düşmesini beklediği buzzer beater'dan daha yukarıda? Yok artık Brewer... Lakers-Heat maçını izlemeyenler Wade'in Kobe'yi nasıl kilitlediğini görebilirler 4 numarada. Kidd'in asisti muhteşem. Öyle geriye doğru zıplarken, kolunda o kadar uzağa pası atacak gücü bulmak bile ayrı bir olay, adam bir de direk kucağına atıyor topu Haywood'un. 1 numaradaki Lawson ise Polonyalı azmanımız Gortat'tan darbeyi yemesine rağmen harika bir ters turnike bırakıyor, haketmiş 1 numarayı.

Bazıları Ağlar Bazıları Çalışır

Sabah sabah gözlerken uyku akarken yazmayayım dedim, şimdiye kaldı. Gece Heat'e karşı mağlup olan Lakers'da, Kobe Bryant maçtan sonra 1 saatin üzerinde şut çalışmış salonda kalıp. Miami Heat'in top toplayıcı çocuklarını da kendine esir etmiş, her şut öncesi ufak penetreler yaptıktan sonra kendisine pas attırtmış. Parkenin her bir noktasından şut atmış Kobe. Hani maçtan önce gelip 3-4 saat çalışanları biliyoruz (mesela Ray Allen) ama maçtan sonra salonda kalıp çalışanlara pek rastlamıyoruz. Salon görevlilerinden biri de "8 yıldır burayım hiç böyle bir şey görmedim" demiş. Heat yetkilileri de salondan herkesi tek tek çıkarmalarına rağmen Kobe'yi öyle görünce, onu dışarı alamamışlar. Çalışmaya devam etmiş KB24.

Birkaç gün önce Spoelstra, Bulls'a yenilince soyunma odasında bazı oyuncuların ağladığını açıklamıştı. O da bir tepki, Kobe'ninki de bir tepki mağlubiyete. Kobe de zaten aynen bunu demişti yapılan bir röportajda. "Ben normal sezon maçından sonra ağlar mıyım? Hiç sanmıyorum ama herkes farklıdır, çok önemsedilerse niye olmasın?" şeklinde konuşmuştu. Maçtan sonraki 1 saatlik şut idmanı hakkında da, en son böyle birşeyi 2004 playofflar'ında yaptığını açıklamış. Yani o da bu Heat maçını fazlasıyla önemsiyormuş bunu anlıyoruz.

Yenilgiyi hazmedememek, Kobe'nin en sevilen özelliklerinden biri. Dün gece rezalet olmasa da kendi standartlarında kötü şut attı Kobe, 21 denemesinde sadece 8 isabet bulabildi. Bu yüzden sinirlenmiş olsa gerek biraz. Ama suçu girmeyen şutunda araması da ne kadar doğru bilmiyorum çünkü ilk çeyrekte maça muhteşem başlamasına rağmen, 4. periyoda kadar eline geçen çoğu topu potaya sallayarak oynadı. Hele maçın bitimine 20 saniye kala fark 4 iken 8-9 metreden attığı üçlüğe inanamadım. Hayır üçlük de şart değildi ki, turnike atsalar bile maçı uzatmaya götürme şansları vardı. Üçlüğe odaklandıysan da kalkıp o kadar uzaktan atmanın ne anlamı var değil mi? Hep Kobe'nin oyun zekası konuşulur ama bazen işte böyle büyük hatalar yapabiliyor kendisi hala. Şutu zaten herhangi başka bir maçta daha iyi olacaktır antrenman yapsa da yapmasa da, maçın videosunu izleyip nerede takım arkadaşlarını daha çok oyuna sokması gerektiğini görse belki de daha iyi olur Kobe adına. Maçta yaptığı top kaybı sayısı, asistlerinden daha çoktu mesela...

Adına Yakışır Bir Maç (Lakers-Heat Değerlendirmesi)

Başlıkta da dediğim gibi ismine yakışır, baştan sona çekişme içinde geçen müthiş bir maç izledik. Karşılaşma boyunca fark her iki takım adına da en fazla 6 oldu diyeyim, izlemeyenler anlasın ne kadar denk geçtiğini. Peki, iyi hoş da tepetaklak giden Heat nasıl oldu da istim üstündeki Lakers'ı ikinci kere yenebildi?

Aslında çok şaşırmamak gerekir sonuca, maçı Lakers alsaydı da aynı şeyleri söylerdim. Neticede playoff değil de normal sezondaki bu tarz maçlarda daha çok günlük performansların belirleyici olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerek.

Galibi belirleyen birçok faktör vardı ama bunların içinde en önemlisi neydi diye sorarsanız, Wade-Kobe kapışmasıydı. Son dakikalara kadar kafa kafaya giden maçta, o ana kadar aktif bir şekilde dinlenen Wade'e, Kobe'nin enerjisi daha fazla yetmeyince kazanan da Heat oldu. Hakikaten karşılaşma boyunca Heat'in en kötüsüydü belki Wade ama takımının son 14 sayısının 8'ine imza attı, el yakan bölümde bu hücum verimliliğinin yanı sıra Kobe'yi iki top kaybına zorlayıp bir blok yaptı ve çaldığı toplardan birinde de LeBron'a al da at diye bir asist yaptı. Yani maçın son bölümünü kendi standartında dahi geçirseydi maçın en kötüsü olacakken birden kahraman oldu. Böyle anlatınca Kobe'nin hakkını yemişim gibi hissettim biraz. Maça harika başladı ve takımını hücumda tek başına ayakta tuttu ama sonra gitgide düştü performansı. Son toplarda bocalamasında Heat'in etkili savunması kadar yorgunluk da pay sahibi. Kolay değil Wade'e karşı maç boyunca iyi performans sergilemek. E, iş buralara gelmeden, takım Kobe'nin eline bakmadan evvel Lakers maçı koparabilir miydi..?

Koparabilirdi, şayet iki takım için de ortalama bir maç oynanmış olsaydı. Yani, Heat yan roldeki oyuncularından ekstra katkılar bulamasaydı. Heat'in üç yıldızı dışındakiler sürekli olması gereken katkıyla karşımıza çıkınca ekstra gibi görünmeye başladı bize. Halbuki çok da birşey yapmadılar, sıralayayım neler yaptıklarını; 1-Şut attılar, 2-Hücum ribaundı kovaladılar. Lakers Wade ve LeBron'un penetrelerini kesmek için boyalı alana gömülünce biraz akıllı oyun ve saha görüşüyle helva gibi dağıldı savunmaları. Haksızlık etmeyelim Miller, Chalmers, Bibby de yüzdeli attı ama zaten Heat figüranlarından aylardır beklenen de bundan çok fazlası değildi. Hatta özellikle ilk yarı sırf dış şuta dayalı oynadılar desem abartmış olmam sanırım. Bir de dediğim gibi hücum ribaundlarında çok aktifti Heat, yedekler olarak sınırlandırmamalı. İlk yarı sonunda Heat'in 12 ofansif, Lakers'ın ise 10 defansif ribaundı vardı. Uzunların daha çok içerde dolanmasına bir de kısaların agresifliği eklenince çok ekmek yediler hücum ribaundlarıyla birlikte ikinci şans sayılarından.

Aynı zamanda Bosh hücumda biraz daha Raptors'taki rolüne yakın oynatılınca boyalı alanda pek ezilmediler. Can buna maçtan birkaç saat evvel değinmişti, yazdıklarının birebir uygulamasını gördük maçta adeta. Ağlamayana meme yok derler ya, Bosh da söylendi ve kaptı istediğini. Kobe'ye karşı Wade mi, Artest'e karşı LeBron mu, yoksa Gasol'e karşı Bosh'ı mı birebir oynatırsınız diye sorsak, sonuncusu biraz daha cazip gelir herhalde. Belki aylardır geri planda kaldı ama unutmamalı ki bu adam da ligin en elit uzun hücumcularından ve esas hücum gücü alçak posttan topla buluşup birebir oynayarak bulduğu sayılar. İşte Heat'in bu sezon ilk kez bu stratejiyi denediğine şahit oldum. Takımın hücum liderini Bosh olarak belirlediler ve ortaya hiç de fena olmayan bir sonuç çıktı. Yalnız kendisine gelen ikili sıkıştırmalarda kafayı biraz daha kaldırmayı bilmeli, çok top kaybetti. Biraz da takım arkadaşlarının uyarması lazım kendisini. Burası Raptors gibi hataların sonucunun çok göze batmadığı bir yer değil. Aynı zamanda boştaki arkadaşları da Calderon, Bargnani gibi sessiz kalmayabilir bu duruma. Savunma kısmında ise beklediğimden daha kötüydü Bosh. Matchupı her potaya gitmek istediğinde sayıyı buldu aşağı yukarı. Bu açıdan büyük soru işareti devam ediyor Heat adına.

Bir de Bynum var tabi ki. Yine sorumluluk almaktan kaçındı. İlk yarı hiç ortalıkta görünmedi, ikinci yarı ise ribaundlar çekti ve hücumda biraz daha etkili göründü ama koca maçı 5 şut girişimiyle tamamlamak da kabul edilir gibi değil. Lakers'ta hücum anlamında oyunun tamamında etkili olan tek isim Gasol'dü. Kobe yanılmıyorsam son 14 şutunda 2 isabet buldu. E, hal böyle olunca Heat'in silahlarına karşılık vermekte zorlandılar. İşte böyle bir maçtı Lakers-Heat maçı. Heat adına elbette daha önemliydi karşılaşma ama ben en çok bundan sonra hücum sistemleri yine Bosh ağırlıklı mı olacak yoksa bu tek maçlık bir girişim miydi onu merak ediyorum. Lakers'ta ise Phil Jackson'ın maç sonu açıklamalarını...

En sonda da hakemlere çok kısaca değinelim. 1 dakika kala Heat 2 sayı öndeyken, İlgauskas topu çemberin üzerindeyken çeldi. Ha top kesinlikle girmiyordu ve çemberden uzaklaşmasına 5 santim falan kalmıştı. Ama kurallar gereği basket olması lazımdı. Yine de böyle net girecek bir topun sayılmaması ile bunun sayılmaması arasında açık bir fark olduğuna inanıyorum ben... Bir de fark 4 ve maç saatinde 35-40 saniye varken Kobe'ye Wade'in yaptığı bir faul çalınmadı ama o faul çalınsa da, maç Heat'in elindeydi daha çok. Ufak da olsa etki ettiler yani hakemler maça. Bitirmeden, Kobe'nin 20 saniye kala 10 metreden kaldırıp attığı üçlüğe de selam edeyim buradan. O neydi öyle ya? Ve yine 20 şutun üzerine çıktığı bir maçı kaybetti Lakers... / Can

Jordan'ın MVP'si Rose


Chicago Bulls formasıyla NBA'e damga vuran, insanların bu oyunu sevmesindeki en önemli etkenlerden biri olan ve şu an Bobcats'te yöneticilik yapan Jordan MVP adayını seçmiş. Kendisinin de formasını giydiği Chicago'nun yıldız oyuncusu Derrick Rose sezonun bu bölümüne kadar gösterilen performanslara göre Jordan'ın MVP adayıymış. Peki bir düşünelim Jordan kendisi gibi Chicago forması giyen ve Chicago şehrine tekrar heyecan getiren Rose'a kıyak geçmiş olabilir mi? Hiç ama hiç sanmıyorum.

MVP yarışına bir bakalım. Boston ve Spurs ligin tepesindeler ancak bu takımlardan ön plana çıkan -MVP olacak kadar- bir isim olduğunu düşünmüyorum, Howard iyi ama Orlando Doğu'da 4. sırada onu da geçiyorum. Durant'in rakamları iyi ancak onun da MVP seviyesinde olduğunu düşünmüyorum. Kobe'nin ve Lakers'ın normal sezon performansı da -en azından all-stara kadar- ortada onlarda lig liderliği yarışında geride kaldı, ayrıca Kobe'nin de istatistikleri çok iyi değil, onu da geçtim. 3 aday var benim gözümde. Son düşüşten sonra Miami'de Doğu'da 3. sıraya düştü ancak LeBron'un rakamları hala fazlasıyla etkileyici. LeBron özellikle Miami Doğu'da 2. sıraya tekrar çıkarsa önemli adaylardan biri olacaktır. 2. adayım Nowitzki. Ancak Lakers'ın müthiş performansından sonra onlarında Batı'daki 2. sırada kalmaları zor gözüküyor. Dallas Batı'yı ilk 2'de bitirirse Dirk de büyük aday. 3. aday için ise Jordan'la aynı fikirdeyim: Derrick Rose. Ancak burada kritik nokta Doğu'da ve Batı'da 2. kimin olacağı. Bildiğiniz gibi MVP ödülü takımın başarısıyla direk ilgili. Eğer Chicago Doğu'da 2. olursa benim de adayım Rose. Ancak Dallas Lakers'a, Chicago'da Miami'ye geçilebilir. Bugünkü Chicago-Dallas, Lakers-Miami maçları çok kritik. Ancak sezon şu anda bitseydi benim de oyum Rose'a giderdi. Yani Jordan'a hak veriyorum ben de seçiminde. Bu arada eğer Rose MVP seçilirse Chicago formasıyla bu onuru yaşıyan Jordan'dan sonra ikinci isim olacak.

NBA'de Bugün - 10.03.2011

Lakers 88 - Heat 94
Soner abi ve Can abi maçtan bahsetmişler güzel bir yazıda. Okumak için tık. Her ne kadar takımların son günlerdeki durumu birbirine bir hayli zıt olsa da mesaj açısından bu maçın önemi büyüktü. Heat son beş maçını kaybederek geldi ve üzerinde ağır bir baskı vardı ve bu baskının altından kurtulmayı topu Bosh'a indirerek başardılar. Sezon boyunca pota altı savunması zayıf karnı olan Heat bu maçta en çok o bölgeyi sağlam tuttu. Uzunlara karşı gerek boyalı alanda gerek ribaundlarda üstünlük kuran Heat için oyunun bu noktası galibiyeti getiren faktörlerden biriydi. Miller'ın performansını beğendim. Takımın ondan baklediklerini uygulamayı başardı. Ribaund sezgisi zaten iyi düzeyde olan bir oyuncudur bu akşam şutları da girmeye başlayınca kendisini buldu.

Heat, Lakers'a karşı ilk maçta da Bosh seçeneğine sıkça gitmişti. Bu maçta da 24 sayı-9 ribaund ile takımının en skoreri oldu. LeBron ve Wade'de maça müthiş konsantreydiler. Wade'in Kobe karşısında başarıyla duruşunun yanı sıra James'in 19 sayı-9 asist-8 ribaund ile komple performansı dikkat çeken noktalardan. Lakers cephesine bakacak olursak son dönemde ribaund konusunda rakiplerini tek tek deviren Bynum&Gasol ikilisi bu maçta pek etkili olamadı o konuda. İşlerin büyük bir çoğunluğu Kobe'ye kaldı ve bulduğu 24 sayıyla takımını sırtladı ancak galibiyet için yeterli olmadı. Lakers'ın All-Star arasından sonra ilk yenilgisi oldu böylece.

Knicks 109 - Mavericks 127
Gecenin çekişmeli geçmesini beklediğim bir maçtı ancak aradığım mücadeleyi bulamadım. Dallas ilk çeyreğine müthiş başladığı maçı skor üstünlüğünü eline alarak rahat bir şekilde devam ettirdi ve galibiyete uzandı. Bir gece önce Memphis'e karşı son saniye basketi bulan ve kahraman olan Melo'nun akabinde bu kadar kötü bir performans sergileyeceğini beklemiyordum. 12 sayı-10 ribaund ile oynadı, istatistiklerini biraz olsun ribaundları toparladı ama 5/15 şut kabul edilebilir gibi değil onun için. Dallas'ın şut performansına bakıyorum 24 üçlük isabetinden neredeyse %50'ye yakın verim almışlar. Bu derece iyi şut sokan bir akşam onlar için ekstra ollmuştur ancak önce istek sonra şans gelir. Maçı isteyen taraftı ve farkla kazanmasını bildi. Marion uzun bir süre sonra Hornets maçında ilk beş çıkmış ancak etkili olamamıştı. Ancak eski koçu D'Antoni'nin takımına karşı 22 sayı-8 ribaund ile baya baya etkili olmuş. Nowitzki'nin 23 ve benchten gelen Terry'nin de 21 sayılık katkısı galibiyeti getiren isimlerdi Dallas adına. Knicks'in en skorer ismi ise 36 sayıyla oynayan Amare oldu. Melo'nun kötü gecesinde topu eline alıp kötü giden maçı çevirmek için çok çabaladı ancak yetmedi.

Nuggets 116 - Suns 97
Batı'da play-off tablosunun alt sıralarını ilgilendiren önemli bir maçtı. Denver beklemediği kadar rahat bir mücadele sonunda galibiyete uzanan ve konumunu koruyan takım oldu. Devreye zaten 10 sayılık bir avantajla giren Denver ikinci yarıya da oldukça etkili başladı ve 20'lere kadar çıkardı farkı. Skor üstünlüğünü sağlam bir şekilde eline geçiren Denver maç sonuna kadar kontrollü oynayarak galibiyete yürüdü. 20 sayı-11 asist ile Lawson gecenin en dikkat çeken isimlerinden biri olurken, boyalı alanda Nene 22 sayı-7 ribaund ile oynadı. Suns cephesi ise ilk beş rotasyonundan beklediği katkıları bulamazken Gortat'ın 14 sayı-18 ribaundluk oyunu belli bir süre takımı maç içinde tuttu ancak bu yeterli olmadı.

Bosh Rolünden Memnun Değil


Link

Bu sabah yazacaktım da hastalık nedeniyle dinlenmek durumunda kaldım. Evet efendim Chris Bosh, şu an takımda yerine getirdiği işlerden memnun değilmiş. Aslında rolünden memnun değil demek tamamıyla doğru değil. İki gün önceki Bulls yenilgisinden sonra Bosh'un yaptığı açıklamaları youtube'a koydum, yukarıda dinleyebilirsiniz. Kısaca özetleyeyim. Bosh kendi oyunundan feragat ettiğini, bunun kendi sorumluluğunda olduğunu söylüyor. Kendisinin bir uzun olduğunu ve iyi şut atsa da bunu devamlı yapmasının saçma olduğunu belirtiyor. Topu daha çok içeride alarak takımına daha yararlı olacağını söylüyor.

%100 değil, %1000 katılıyorum bu konuda Bosh'a. Şuna dikkat çekmek istiyorum. Bosh kullandığı top sayısından falan yakınmıyor kesinlikle. Zaten mesela benim beklediğimden çok daha fazla şut deniyor bu sezon. Toronto'da maç başına 16-17 civarındayken şimdi 14 kere topu potaya atıyor. LeBron ve Wade'in yanında muhteşem bir rakam 14 yani. Ben 12 civarına düşmesini bekliyordum sezon başlamadan önce. Ama şu anda Bosh Miami'de sadece ve sadece şut atan bir uzuna dönüşmüş durumda. Aslında sezonun başında biraz biraz istiyordu ama bu pozisyonların yarısından fazlasında topu ona aktarmıyordu arkadaşları, sonradan oyun stilini değiştirdi ve tamamen şutuna dayalı bir tarz belirledi kendine. Elinizde 2.10'un üzerinde boya sahip bir yıldız varken, onu sadece Wade ve LeBron'un hazırladığı pozisyonlar sonrasında orta mesafe şutlarına mahkum ederseniz, o yıldızı söndürürsünüz. Bosh attığı şutların çok büyük bir çoğunluğunu orta mesafeden deniyor. Ha, isabet buluyor ve yüzdesi de müthiş ama bu onun en verimli yaptığı iş değil. Arada sırada Bosh'un da üç saniye civarında alıp bire bir oynaması, kendine veya arkadaşlarına pozisyon hazırlaması gerekiyor. Unutmayalım geçen sene leş gibi bir takım olan Raptors'ı bu şekilde doğuda az kalsın playoff'a sokuyordu tek başına...

Yani şu anda Bosh'un bir rol oyuncusundan hiçbir farkı yok. Hani üç yıldız birleşti falan diyorduk ya sezon başında. İşte bu 3. yıldızın hakkını vermiyor Heat. Ama buna rağmen yukarıda söylediğim gibi, Bosh kendisine verilen görevi çok başarılı bir şekilde yerine getiriyor. Ama mesela Haslem Bosh'un yaptığı şu işi onun kadar olmasa da kotarabilir. Miami'nin Bosh'u almasının sebebi pozisyon yaratabilme kabiliyetiydi yani. O kadar parayı boşuna almıyor bu adam, müthiş yetenekleri olduğu için alıyor. Ben mesela hiç katılmıyorum Bosh'a edilen laflara internet ortamında. Raptors'da özellikle son 2 senesinde çok büyük işlere imza attı. Yumuşak olmadığını pek çok maçta gösterdi ama hala tabii ki arada sırada sertliği az geliyor, özellikle de cüssesi kendisinden büyük oyunculara karşı, o ayrı.

Yani Heat'in sadece Wade ve LeBron'un eline bakmaması lazım. Biraz Bosh'un da devreye sokulması lazım. Sadece bu iki yıldız tarafından beslenerek katkı veren Bosh ile kendisi pozisyon yaratarak katkı veren Bosh arasında çok ama çok büyük bir fark var ve bu fark Miami'nin istediği seviyeye çıkmasında büyük bir rol oynayabilir. Yeter ki Spoelstra ve Wade-LeBron ikilisi unutmasınlar Bosh'u ilk 70 maçta olduğu gibi. Bugünkü Lakers maçında ve önümüzdeki 10 gün Bosh'u dikkatle izleyeceğim bakalım bir değişiklik olacak mı, özellikle içeri girip top isteyecek mi?

10 Mart Programı

11 Mart Cuma 02:00 / Los Angeles Lakers - Miami Heat
11 Mart Cuma 04:30 (NBA TV) / New York Knicks - Dallas Mavericks

11 Mart Cuma 05:30 / Denver Nuggets - Phoenix Suns

NBA TV'nin vereceği maç normal bir günde olsa heyecan uyandırabilirdi ama şimdi insan burun kıvırabiliyor. Son 22 maçta yalnızca 3 yenilgi aldı Mavericks ve hepsi tek farkla. Yani eğer Mavs'i yenmek istiyorsanız epey terlemeniz gerekiyor. Knicks'in yeni oyuncuları beklenenden daha çabuk uyum sağladı ve önemli galibiyetler aldılar ama bu maçın favorisi saha avantajıyla Mavericks gibi görünüyor. Suns, Nuggets'ı evinde konuk edecek. İki takımın da hücum potansiyeli yüksek. Nuggets'ın tuzu kuru o yüzden oyun düzeninden taviz vermeyebilir ama Suns kazanmak için savunmada ekstra gayret göstermeli. Gecenin en önemli maçında ise yaklaşık bir hafta önce olsaydı Heat favori derdim ancak kaybetme serisine sahip bir takıma maçı alır demek adetim değildir. Keyifli bir gece olur umarım.

10 Mart 2011 Perşembe

Lakers-Heat Kapışmasına Saatler Kaldı

Dev gün geldi çattı. Ligin en elit oyuncularından 5-6 tanesinin birden sahne alacağı maçta, bir tarafta ligin en büyük favorisi Lakers, diğer tarafta yıldızlar topluluğu Heat olacak. Mesaj maçlarına çok inanan biri değilimdir ama bu karşılaşmayı kazananın büyük sükse yapacağı kesin. Maçtan yenik ayrılması halinde Heat'teki özgüven kaybı telafi edilmesi zor boyutlara ulaşacak. Lakers'ın yenilmesi halinde çok zarar görmeyeceğini düşünüyordum, Phil Jackson'ın açıklamasını duyana kadar. Onun konuşmalarından sonra Lakers'ın da kaybetme lüksü ortadan kalktı. Çünkü kariyeri açısından çok önemli olmaz belki ama bir prestij kaybı olur Jackson adına. Peki, bu geceki maçın galibi kim olur? Yorumunuzu bırakabileceğiniz gibi yan taraftaki anketten de oyunuzu kullanabilirsiniz.

Kussaydın be Gasol !


Link

Yukarıdaki görüntü dün sabaha karşı oynanan Knicks-Grizzlies maçından. Böyle, midesinin kalkacağını falan düşünenler olabilir en baştan söyleyeyim, videoda Gasol kenara gelirken parkeye ya tükürüyor ya da sakızını fırlatıyor. Yaklaşık yarım saat süren araştırmalarım doğrultusunda sakız olma ihtimalinin az olduğu sonucuna vardım. Çünkü ilk çeyrekte ağzında sakız yok Gasol'ün ama eğer 2. çeyreğin başında sakız aldıysa kenardan bilemem. Günahını almak istemem. Sakız olup olmaması niye bu kadar önemli derseniz, yaptığını meşrulaştırmaz ama hafifletebilir. O ne öyle Allah aşkına futbolcu gibi yere tükürmek falan, yuh yani. Avrupa kültürü almış adamsın sen, hiç yakışıyor mu?

İyi Set/Kötü Set


Link

İki videoda benzer set oyununun doğru ve yanlış uygulamalarını görüyorsunuz. Üst üste denk geldiği için dikkatimi çekmişti yazayım dedim. İlk video önceki gece oynanan Rockets-Suns maçından. Gentry'nin çizdiği müthiş oyunu Nash, Hill, Warrick üçlüsü kusursuz oynuyor ve smaçla sayıyı buluyor Suns. Hill perdeye gidiyor, Warrick adamından sıyrılıyor ve Nash doğru zamanda topu doğru yere yolluyor.


Link

İkinci görüntü ise dün geceki Knicks-Grizzlies maçından. D'Antoni oyuncularına, "Beyler, Jeffries topu havaya atıyor Melo da smaçla tamamlıyor, hadi göreyim sizi" demiş gibi. D'Antoni'nin kafasındaki hücumun bu olmadığı kesin ama Jeffries ile topu oyuna sokmaya çalışırsan bu sonuç kaçınılmaz olur. Hücum tam bir çorbaya dönmüş. Melo'ya yardıma giden olmayınca kendi çabalarıyla adamından kurtulmaya çalışıyor, tam başaracakken Zach yardıma geliyor ve kesiyor Melo'nun önünü. Jeffries'in pası ise evlere şenlik. Hayır, Zach yardım savunmasına gelmese bile Melo'nun arkasına düşen o topu tiplemesine imkan yok.

NBA'de Bugün - 9.03.2011

Knicks 110 - Grizzlies 108
Sixers'ın nefesini ensesinde hissetmeye başlayan Knicks'in oyun düzeni yavaş yavaş oturuyor. Formda bir Memphis karşısında çok önemli bir galibiyet aldılar. Üstelik Memphis taraftar desteğini de arkasına alıp son çeyrek önemli bir geri dönüşe imza atmıştı. Son anda sahneye çıkan Melo ise her şey kontrolü altında oluyormuş gibi soğuk kanlı bir şekilde basketi buldu ve Knicks'i galibiyete taşıdı. Melo 31 sayı-6 asist ile takımda en iyi performansı sergilerken, Amare ise 26 sayı-6 ribaund ile oynadı. Memphis ise takım olarak iyi oynadı. 20 sayı-11 ribaund ile Randolph yine iyi bir performans ortaya koyarken gecenin sürpriz performansı 7/8 ile oynayan ve 22 sayı üreten Tony Allen'dan geldi.

Thunder 110 - Sixers 105
Son dönemde Doğu'da en formda takımlardan biri Sixers yıldız ismi Iguodala'nın da yükselen formu ile beraber. Oklahoma'yı konuk ettiler dün gece ve galibiyete de çok yaklaştılar. Ancak Durantula'nın bir diğer kurbanı da Sixers oldu. Iguodala'yı bu maç hücum performansı yerine savunmaya odaklı bir şekilde izledik. Maç boyunca Durant ile eşleşti neredeyse Iguodala ki rakibini de %50 isabette tutmayı başardı ancak size sorunu nedeniyle gerek maçın büyük bölümünde gerekse maçı uzatmaya taşıyan son şutta Durant'a karşı çok zorlando. Durant 34 sayı-16 ribaund ile çok iyi bir maç çıkartırken, Westbrook ise 27 sayı-12 asist üretti. Sixers cephesinde de Holiday'in 22 sayılık bir performansı vardı ancak bu galibiyete yetmedi.

Bulls 101 - Bobcats 84
Tüm sezon boyunca bench rotasyonuna fazla süre vermemesiyle eleştirdiğimiz Thibodeau sonunda bu oyunun takım oyunu olduğu gerçeğini kabullendiğini görüyoruz. Rose 20 sayısıyla önemli bir performans sergiledi ve Jordan'da maç sonunda Mvp'liği onun hak ettiğine dair açıklamaları oldu ancak maçı getiren isimler bench rotasyonuydu. Özellikle Korver'ın 20 sayılık ve Gibson'un 14 sayılık performansı önemliydi galibiyet adına. Ömer'de 15 dakika süre buldu 1 sayı-6 ribaund ile yine ribaundlara önemli bir katkıda bulundu. Bobcats'in ise kötü performansı halen sürmekte. Üst üste 6 maçtır kazanamıyorlar. Play-off trenine el sallayacaklar böyle giderse.

Clippers 108 - Celtics 103
Celtics sıkıntılı bir maç oynadı Clippers karşısında. Kendi evinde Clippers karşısında oyunu geriden takip etmek Celtics ve seyircileri açısından anormal bir durum olmalı. Geri dönüş için çaba sarf ettiler ancak maç boyu %44 ile oynamaları engel oldu keltlere. Griffin'in kötü performansına rağmen sürpriz bir galibiyet aldı Clippers. Pota altında Jordan'ın 21 sayı-9 ribaundu ile etkili olan Los Angeles ekibinde yeni isim Mo Williams'da 28 sayısıyla galibiyette önemli rol oynadı. Celtics'te ise Kristic'in 20 sayı-9 ribaund ile olumlu bir performans sergilediğini belirtmek gerekir.

Magic 106 - Kings 102
Evinde son iki maçını kaybeden Magic için Batı turnesine iyi başlangıç yapmak önemliydi. Kings karşısında zorlansa da maçın sonunda galibiyete ulaşan taraf olmayı başardı Magic. Howard'ın faul problemine girerek etkisiz kaldığı mücadele de 26 sayısı ile maçı getiren isim Nelson oldu. Hidayet'in son dönemde kötü performanslarına şahit oluyorduk ancak dün gece 13 sayı ile galibiyete önemli bir katkı sağladı. Bu sezon istediği hedeflere ulaşamayan Kings'te ise Cousins'in yüksek formu devam ediyor. Dün gece Magic karşısında 29 sayılık bir performansa imza attı.

Pistons 104 - Spurs 111
Lig lideri Spurs'un evinde başarılı performansı sürüyor. Bu sezonun en çalkantılı takımlarından biri olan Detroit karşısında ilk çeyrek yakalanan farkın da etkisi ile rahat bir maç çıkarttı. Kuester'in takımdan kestiği ve biletinin kesildiği yönde haberler çıkan T-Mac sürpriz bir şekilde ilk beş çıkarak 15 sayı-9 asist-7 ribaund ile takımının en başarılı performansına imza attı. T-Mac'e dakika yaratan Kuester'in ise Stuckey'nin sürelerini kesmesi dikkat çekti. Spurs'te ise 23 sayı-7 asist ile oynayan Parker takımını galibiyete taşırken Lakers yenilgisi sonrası moral bulmuş oldu Spurs.

Mavericks 92 - Hornets 93
Dallas rahat galibiyete uzanabileceği maçı sürpriz bir şekilde kaybetti. Son 1 dakikalık bölüme 7 sayılık farkla giren Dallas, Hornets2in 8-0'lık serisine engel olamadı ve maçı tek sayıyla kaybeden taraf oldu. Son bölümde Belinelli olumlu performansı ile dikkat çeken isimdi. Lakers'ın arkadan rüzgar gibi geldiği bir dönemde bu maçı kaybetmek kötü oldu Dallas adına. Hornets ise alt sıraların kızıştığı Batı'da önemli bir galibiyete imza attı. Belinelli ve Jack son bir dakika içinde yaptıklarıyla takımı galibiyete taşırken 21'er sayıyla oynadılar. Özellikle Paul'un yokluğunda Jack2in 21 sayı-7 asist-6 ribaund ile komple bir performans sergilemesi Hornets adına olumlu bir gelişmeydi. Dallas'ta ise Nowitzki'nin 26 sayılık katkısı galibiyete yetmedi.

Jazz 96 - Raptors 94
Sloan'ın gidişinin üzerine önemli yıldızını da takasla gönderen Utah Jazz ucunda ışık gözükmeyen bir tünelde ilerliyor. Raptors karşısında kazansalar bile play-off yapmalarını zor olarak görüyorum. Jefferson'un yükselen form grafiği sayesinde maçlara tutunuyorlar. Belki sadece 1.5 maç gerisindeler Memphis'in ancak oynadıkları oyun umut vermiyor en azından bir play-off takımı olabilecekleri yolunda. Jefferson dün gece maç kazandıran basketi de bularak 34 sayı üretti ve takımını galibiyete taşıdı. Raptors'ta ise DeRozan 17 sayı-8 ribaund ile dikkat çeken isimdi.

Cavaliers 90 - Bucks 110
Indiana ve Charlotte'un sürpriz düşüşü ile bir anda kendini play-off yarışında bulan Milwaukee aldığı galibiyet ile hedefine bir adım daha yaklaştı. Indiana'nın bu akşam Wolves'e kaybetmesiyle aradaki maç farkını 1.5 maça indirdi Milwaukee böylece. Üçüncü periyotta oldukça sıcak olan ve maçı kazandıran performansa imza atan Jennings 18 sayı ile oynarken, benchten gelen ve 8/9 atış yüzdesi ile dikkat çeken Boykins'te 18 sayıyla günün başarılı isimlerindendi. Cleveland'da ise aynı tas aynı hamam devam ediyor. Semih sakatlığı dolayısıyla forma giymezken toplama oyuncularla ligde var olma mücadelesi devam ediyor.

Pacers 75 - Wolves 101
Pacers'ın yenilgi serisinin Wolves maçında sonlanacağını düşünüyordum ancak farklı bir yenilgi aldılar bu deplasmanda. Takımda düşüş hızla devam ediyor. Koçun gelişi ile yakalanan çıkıştan sonra elbet bir düşüş olacaktı ama bunun böylesine sert olacağını kimse tahmin etmiyordu. Pacers'ın kötü gidişine rağmen son iki maçtır sergilediği performansla Hansbrough dikkat çeken isim konumunda takımda. Dün gece 21 sayı-10 ribaund ile mücadele etti genç isim ancak galibiyete yetmedi bu performansı. Wolves'a yani Love'un performansına bakacak olursak 16 sayı-21 ribaund ile yine etkili bir double-double görüyoruz.

Warriors 90 - Nets 94
Play-off trenini kaçıran iki takımın amaçsız mücadelesinde gülen taraf Deron'un eksikliğine rağmen Nets oldu. Son çeyrek rakibini 13 sayıda tutan Nets bu performansıyla galibiyete uzanan taraf olmayı başardı. 26 sayı-10 ribaund ile Lopez takımına galibiyeti getirirken, Morrow'da 22 sayısıyla galibiyette önemli bir rol oynadı. Warriors cephesine bakacak olursak Ellis&Curry ikilisinin kötü bir yüzde ile oynadığını görüyoruz. Buna rağmen 17 sayı-10 ribaund ile boyalı alanda etkili olan David Lee takımı ayakta tutsa da yenilgiyi önleyemedi.

Boozer Sakatlandı


Link

Son zamanlarda sıkça rastlar olduk bu tarz hareketlere. Dün geceki Bulls-Bobcats maçının son çeyreğinde, topla hiç alakası olmayan Kwame havadaki Boozer'a darbeyi vuruyor. Havada kontrolünü kaybeden Boozer da çok ters bir şekilde yere düşüyor. Öyle ki ayağının altında kalıp kırılmaması büyük bir şans olmuş yıldız oyuncu için. Pozisyonun ardından kenara gelen Boozer bir daha dönemiyor parkeye. Yapılan kontrollerin ardından kırık veya çatlak olmadığı söylenmiş ama ne kadar süre takımdan ayrı kalacağı belli değilmiş henüz. Söz konusu isim Boozer olduğu için her türlü habere hazırlıklı olmakta fayda var aslında.

Kwame'nin yaptığı art niyetli gibi görünmüyor pek ama çok sert ve umursamazca olduğu kesin. Thibodeau'nun da talihsiz olduğunu söyleyebiliriz. Rotasyon gereği oyuna aldıktan hemen sonra sakatlanmış Boozer. Yani maçtaki fark 4-5 sayı kadar daha fazla olsa zaten rakibin hücum gücü vasat diye Boozer'ı almayabilirmiş oyuna. Neyse, geçmiş olsun diyelim hem Boozer, hem Chicago'ya.

Gecenin Hareketleri - 9 Mart



Vasat altı bir top 10 olduğunu belirtmek lazım öncelikle. Ancak dün maçları izlerken daha güzel hareketler gördüğümü hatırlıyorum. Özellikle DeAndre Jordan Boston maçının ilk çeyreğinde 3 tane daha bu tip smaç vurdu. Ama tabii spikerin dediği gibi Semih'in üzerinden değil Krstic'in üzerinden... Adam takas oldu, spiker hala 15 gün öncede takılıp kalmış anlaşılan. DeAndre Jordan'ın smaçlarını Blake Griffin yapsaydı muhtemelen en az 2 tanesi top 10'da yer alırdı. Tabii, arada kaynamadan söyleyeyim Darell Arthur'un smacı gerçekten enfes.

Melo'dan LeBron'a Selam



Hatırlayacaksınız 2003 draftında ilk üç sırada seçilmişti Carmelo ve LeBron. Aynı pozisyonda oynamaları itibariyle de seçildikleri andan itibaren aralarında medyanın alevlendirdiği bir rekabet başladı. Carmelo ilk sezon sayıda LeBron'u çok ufak bir farkla geçse de yılın çaylağı ödülü Ohio'ya gitmişti. İkisi de seçildiklerinde ligin dibinde olan takımları belirli bir seviyeye çıkardılar ancak bir türlü şampiyonluk gelmedi. LeBron finallere kadar geldi ancak orda da tecrübeli Spurs takımına çarpıldılar. Carmelo'nun Denver'ı ise Batı'nın hep can yakan takımlarından biri oldu ancak bir türlü finale çıkamadılar. Ve bu sezon iki yıldız da takım değiştirdi, ikisi de şampiyonluğa daha yakın olmak istediklerini açıkça belirtecek hamleler yaptılar.

Neyse fazla uzatmadan, bildiğiniz gibi Miami çalkantılı bir dönemden geçiyor ve LeBron iyi performansına rağmen bir türlü maçın sonlarında bulduğu şutları sokmayı başaramıyor. LeBron bu sezon maçın son 10 saniyesinde takımı 1 ila 3 sayı arasında gerideyken kullandığı 9 şutun sadece 1'inde isabet bulabilmiş. Son 3 sezonda ise 23 şutta sadece 3 isabeti var. Yani baskı altında şut atma konusunda LeBron maçın diğer dakikalarında olduğu gibi başarılı değil. Carmelo ise çoğu kategoride LeBron'un arkasında kalsa da kritik topları oynama konusunda çok çok başarılı bir isim. Hatta Kobe ile birlikte ligin en başarılı isimleri olduğunu söylemek mümkün. El yakan topların değerlendirildiği çoğu istatistikte zirvede. Bu sabah oynanan maçta da yine çok kritik bir topta isabeti buldu. Memphis deplasmanında -ki Memphis'in Gay'in yokluğuna rağmen çok formda olduğunu söylemek lazım.- hele ki Memphis son çeyrekte 15 civarı bir farktan geri dönmüşken yukarıda izlediğiniz şutu attı ve takımına galibiyeti getirerek LeBron'a selamı çaktı.

Yürüyedur İstan-bull!

Sezonun bizim için şüphesiz en güzel süprizlerinden biri Ömer Aşık. Semih Erden ile birlikte NBA'in yolunu tutan iki genç ama potansiyelli uzunumuz için sezon başında söylenen şeyler hep benzerdi: "Bu sene alışma senesi, fazla süresi alamayacaklar ama çalışmaya devam etmeleri lazım" Benim de görüşüm bu şekildeydi. Sonuçta ikisinin de gittikleri takımlar NBA finalini, şampiyonluğunu düşünen iddialı takımlar ve rotasyonda oyuncularımızın önünde kağıt üzerinde çok değerli isimler vardı. Ancak Ömer Aşık sezon başındaki uyum dönemini atlattıktan sonra o uzun rotasyonuna öyle bir girdi ki... Aslında sezon başında Ömer Aşık'ın önünde tecrübeli Kurt Thomas vardı, hatta Noah'ın sakatlığında da ağırlıklı olarak süreyi o alıyordu. Ancak Ömer son dönemlerde öyle bir performans göstermeye başladı ki Kurt Thomas benchten kalkamaz oldu.

Öncelikle şu yazıyı okumanızı isterim. Ömer Aşık hakkında nba.com'da yazılan bir yazı görünce ne yalan söyliyeyim göğsüm kabardı. -Steve Aschburner de sevdiğim yazarlardan biridir, onun da eline sağlık enfes bir analiz olmuş.- Ömer Aşık'ın yavaş yavaş göz önüne çıkmasından başlamışken ordan devam edelim; NBA TV'de yayınlanan Hornets maçının öncesinde yayınlanan görüntülerde -ki bu görüntülerde genelde takımın yıldızları, ya da çok formda olan isimleri gösterilir- Ömer Aşık vardı. Yine yaratıcılıktan uzak Turkish delight -ne zaman bir Türk Avrupa'da ya da Amerika'da piyasa yapsa lokum olur zaten- lakabını takmışlar kendisine ama Steve Aschburner'ın yazısındaki İstan-bull oldukça güzel. Umarım bundan sonra o kullanılır.

Neyse efendim gelelim saha içine. Ömer'in performansını anlatmak için öncelikle biraz istatistik verelim; Oyunda olduğu sürece ribaundların yüzde 19.1'ini alıyor Ömer Aşık ve bu istatistikte geçtiği isimler David Lee, Bogut, Duncan gibi ribaund üstadı isimler. Yeterince etkileyici değil mi? Ribaund istatistiği 48 dakikaya vurulduğunda Ömer Aşık ligde 6. sırada yer alıyor 15.8 ile. Ancak Ömer'in Chicago'ya verdiği katkı istatistiklerle sınırlı değil. Hatta istatistiklerin Ömer'in verdiği katkıyı anlatmaktan çok uzak olduğunu söyleyebiliriz. Ömer Aşık'ın asıl parladığı yer tabii ki savunma. Yardım savunması bir yana bire bir savunmada da harika iş çıkarıyor. Özellikle Howard karşısında yaptığı savunma gerçekten çok etkileyiciydi. Ligin en iyi uzunlarından -en atlet, en güçlü- birinin arkasında 31 dakika boyunca durdu Ömer. -Noah'ın faul problemi nedeniyle sadece 15 dakika süre aldığını belirteyim- Hemen bir pozisyon hatırlatayım Howard'ın Ömer'in üzerinden vurduğu harika smaç. Ancak Ömer orada savunmada yapılması gereken herşeyi yapıyor. Fakat buna rağmen Howard inanılmaz atletikliğiyle o smacı birşekilde vuruyor. Howard'ın o maçta 7 top kaybı yaptığını da bir not olarak düşeyim.

Ancak Ömer'in asıl övgüyü aldığı nokta yardım savunması. Bizim yıllardır bildiğimiz özelliği ile NBA'de de kendini kabul ettirdi. Hızlı ayakları, atletik yeteneği ve blok sezgisi ile bir yardım savunmacısında olması gereken bütün özelliklere sahip. Bunun yanında da sürekli konsantre olması da bir diğer artısı. Sezon başında hamlığından dolayı çok kolay faul alıyordu ancak son dönemlerde o gereksiz faullerden de kendisini sakınmaya başladı. Bynum -ligin potansiyelli uzunlarından biri olduğu için söylüyorum- o faulleri yapmamayı 2-3 senede anca öğrenmişken Ömer Aşık daha çaylak senesinde oyununu belirli bir olgunluğa çekmiş durumda. Şu an Chicago için çok değerli bir parça ve çalışma azmiyle de herkesi kendine hayran bırakmış. Chicago genel manejeri Gar Forman'ın kendileri için çok değerli bir parça olabilecek Courtney Lee'yi elinin tersiyle itebilmesi de bu nedenlerden kaynaklanıyor.

Sonuç olarak Ömer Aşık hücumda bir silah olmaktan şimdilik çok uzak olsa da savunmada takımın temel direklerinden bir tanesi. Yüksek konsatrasyonu ve iş ahlakıyla bütün arkadaşlarının yardımına -tabii ki savunmada- koşuyor ve şimdiden Chicago'da kendisini kabullendirmiş gözüküyor. Umarım nazar değmeden devam eder.

Rockets'ın Kalesi Düştü

Dün gece Suns'a kaybederek playoff yarışında büyük yara alan Rockets adına o maçın bir başka önemi daha vardı. Arjantin'li Luis Scola NBA'e adımını attığından bu yana 4 sezonda üst üste tam 330 maçtır takımını yalnız bırakmıyordu ve bu alanda ilginç bir başarıya imza atmıştı. Ancak önceki gece diz sakatlığı nedeniyle görev alamayınca bu seri kırılmış oldu. Onun yokluğunda Miller'ın yaptığı kritik hatalara gün içerisinde değinmiştik. Anlayacağınız seri tam da bozulacak zamanı buldu.

Sezona Dünya Şampiyonası'nın rüzgarıyla harika bir giriş yapmıştı Scola ve MIP adaylarından olacağını düşünüyordum ben de ama ilerleyen haftalarda belki yorgunluğun da etkisiyle performansı sürekli geriledi. Bununla birlikte sayı ortalaması da her ay düşüş gösterince takımın hücum liderliğini Martin'e kaptırdı. Yapılan kontrollerin ardından çok mühim bir sakatlığının olmadığı söylenmişti, umarız çabucak döner takımına da playoff yarışı biraz daha kızışır. Zira Rockets hızını almış gidiyordu.

İlgauskas Emekli Olacak

İlgauskas ilginç adam vesselam. O boyuna rağmen orta mesafeden rahatlıkla şut atıp savunmada ortayı kapatmayı hiç becerememesi ve deyim yerindeyse kalıbının adamı olmaması aklıma gelir hep İlgauskas ismini görünce. -Can abi uyardı burda kendisi kariyerinin ilk dönemlerinde ortayı kapatmayı beceriyormuş, benim yaşım yetmediği için o kadarını hatırlamıyorum :) - Gelgelelim İlgauskas'ın bloga konu olma sebebine; başlıktan da anlaşılacağı gibi kendisi bu sezon sonunda emekli olacakmış. Sanıyorum artık fizik olarak iyice yıprandı. Eh 36 yaşına da geldi artık. Savunmada iyice zorlanmaya başladı. Kariyerinin hiçbir döneminde iyi savunmacı olmadı ancak artık yanından Shaq bile dribblingle geçecek duruma geldi -Abartmanın sınırı yok- Tabii ki abartıyorum ancak İlgauskas demek ki fizik olarak kendini yıpranmış hissediyor ki bu kararı almış.

Aslında Miami'nin toparlandığı dönemlerde hücumda gayet iyi iş yapmıştı İlgauskas. Wade ve LeBron'a gelen sıkıştırmalarda orta mesafeden iyi ekmek yemişti. Ancak playofflar yaklaştıkça onun da dakikaları azaldı iyice. Şu an 10 dakika ya alıyor ya almıyor ancak playofflarda dakikalarının artacağını düşünüyorum. Özellikle Joel Anthony'nin varlığında takımın 1 kişi eksik hücum ettiğini ve savunmaların daha çok yıldızlara konsantre olduğunu düşünürsek İlgauskas'ın varlığı Miami hücumu için kritik. Ayrıca İlgauskas'ın varlığında -Bosh'la oynadığını düşünürsek- Wade ve LeBron'a daha çok penetre alanı kalıyor ve bu ikili de o iyi attıkları orta mesafeleri daha rahat buluyorlar. Miami'nin o tozu dumana kattığı dönemdeki hücum sistemi pratikte bu.

Bu arada eğer emekli olacaksa bu İlgauskas'ın yüzük için son şansı. Bu seneye kadar kariyerinin tamamını, iyisiyle, kötüsüyle kariyerini tehdit eden ayak ve bilek sakatlıklarıyla, Cavaliers'ta geçirdi -Cavs taraftarının çok sevdiği bir isim olduğunu hatırlatmak gerekir- ve şampiyonluk şansı bulamadı. Bu arada olan da Litvanyalılara oldu yıllardır "ha geldi, ha gelicek" derken İlgauskas emekliliğini açıkladı ve muhtemelen de Litvanya formasını giymeden emekli olacak. (Bu arada son maçlarını Litvanya'da oynanacak Avrupa Şampiyonası'nda kendi evinde oynar mı sorusunu da bir kenara not etmek gerekir)

Edit: İlgauskas yalanlamış böyle bir şey söylediğini...

9 Mart Programı

10 Mart Perşembe 02:00 / Golden State Warriors - New Jersey Nets
10 Mart Perşembe 02:00 / Utah Jazz - Toronto Raptors
10 Mart Perşembe 02:00 / Chicago Bulls - Charlotte Bobcats
10 Mart Perşembe 02:00 (NBA TV) / Oklahoma City Thunder - Philadelphia 76'ers
10 Mart Perşembe 02:30 / Los Angeles Clippers - Boston Celtics
10 Mart Perşembe 03:00 / Indiana Pacers - Minnesota Timberwolves
10 Mart Perşembe 03:00 / Cleveland Cavaliers - Milwaukee Bucks
10 Mart Perşembe 03:00 / New York Knicks - Memphis Grizzlies
10 Mart Perşembe 03:00 / Dallas Mavericks - New Orleans Hornets
10 Mart Perşembe 03:30 / Detroit Pistons - San Antonio Spurs
10 Mart Perşembe 05:00 (NBA TV) / Orlando Magic - Sacramento Kings


Bol maçlı bir gece ama çoğu maçın niteliği yok pek. Bir Clippers ile Celtics arasındaki maç dikkatimi çekiyor mesela, hem Griffin'i hem şampiyonluğa oynayan bir takımı izleyeceğiz. Formda olan Philly ile Thunder'ın mücadelesi fena değil. İki playoff yarışındaki takım Grizzlies ve Knicks ilgi çekici maçlardan biri bence. Normalde izleyebileceğim Mavs Hornets maçında ise Paul ve Ariza'nın yokluğu beni başka maçlara itiyor. Bu arada NBA TV'deki maç da benim beğendiklerim arasında...

9 Mart 2011 Çarşamba

Kavgada Söylenmez

"Burası NBA, çoluk çocuğun yeri değil. Burada oğlanların yeri yok. Büyük adamlar ağlamaz. Eğer illa ağlayacaksan gidersin tuvalaete, ağlarsın. Hem böylece kimse seni görmemiş olur." Yukarıdaki sözlerin kime ait olduğunu ve kimler için söylendiğini anlamışsınızdır muhtemelen. Lakers'ın koçu Phil Jackson, Bulls maçı sonrası soyunma odasında ağladıkları ortaya çıkan Heat takımı için söylüyor bunları. Tarafsız bir gözle bakınca gerçekten sinir bozucu açıklamalar ama bu sözlerin sahibi Phil Jackson olduğu için şaşırmıyor insan. Bu kadar görkemli bir kariyere karşın küçük hesapların peşinde koşmaktan vazgeçmiyor, vazgeçmeyecek. Ne ilk oldu bu tarz açıklamaları ne de son olacak.

Rakip takımın yıldızlarına mütemadiyen yapılan kimi zaman amaçsız sözlü saldırılar, dikkatleri avantaj sağlayabilecekleri bir yöne çekme çabası, rakibi maç içerisinde aşağılamalar... Phil Jackson'dan sürekli görmeye alıştığımız harketler bunlar ancak bu sefer durum biraz farklı. İki takım yarın gece Miami'de karşı karşıya gelecek ve iki testiden biri kırılacak. Yani demek istediğim Heat'in Jackson'a çok fena kapak takma ihtimali var. Kaybetmeleri halindeyse her ne kadar süper yıldızlar olsa da oyuncuların yaşayacağı özgüven kaybı anlatılamaz boyutlara ulaşır. Lakers şimdilik rakibine oranla hayli formda görünse de çok değil 3 maç öncesine kadar Heat'in gerisindeydi galibiyet yüzdesi olarak ve ilk maçta sahalarında varlık gösteremeden katbetmişlerdi. Ligin önde gelen takımlarına karşı yaptıkları maçlarda ise ne Heat ne de Lakers başarılı. Jackson'ın bu açıklamalarının ardından Heat oyuncularının rakibe göre çok daha motive çıkacağı kesin ama bu motivasyon onlara artı mı getirir yoksa dengelerini mi bozar onu parkede göreceğiz. Yalnız olur da Heat maçı alırsa Jackson maç sonu nasıl bir açıklama yapar, düşüncesi bile fena.

Gecenin Hareketleri - 8 Mart


Link

Wizards'ın çaylağı Booker'ın güzel bir özelliği var. Düz smacı bile estetik gösterebiliyor sert vurduğu için. Wallace'ın 9 numaradaki hareketi blok değil de top çalma gibi. Miller çembere bile bakmamış LeBron'a alley-oop pası atacağım diye. Kobe serbest atış isabetiyle Moses Malone'u geride bırakıyor tüm zamanların sayı krallığında. Warricks havada uzuyor adeta. Holiday'in McRoberts'a bloğu müthiş. Bayılıyorum böyle kısaların uzunları kesmesine. Ama Wade'in Roy'u bloklayarak vurduğu smaç apayrı bir yerde.

Brad Miller Maçı Sattı



Başlık tabii ki işin şakası ancak Brad Miller Phoenix maçının son saniyelerinde öyle hatalar yapıyor ki bu hataları maçın kaybedilmesine neden oluyor. Önce fark 3 sayıyken aldığı ribaundu Grant Hill'e teslim ediyor -tabii burada Grant Hill'in geri pas olmaması için yaptığı hamleye de dikkat çekmek lazım- ardından fark Steve Nash'in atamadığı serbest atıştan sonra yine 3'ken aldığı ribaundu Nash'e teslim etmek üzereyken Lowry uyanık davranıyor ve top kaybı olmuyor ancak Brad Miller bu seferde son hücumda daha vakit varken el üstünden 3'lük deniyor. Hadi diyelim bu sene kötü üçlük atmıyosun -%35 civarı- ancak daha vakit varken -özellikle Budinger'ı bulabilse orda çok daha rahat bir şut imkanı olacak- neden üçlük aatıyorsun. Yaptığı hataları örtmeye çalışırken tabir-i caizse tüy dikmiş Brad Miller.

Bu arada maçın önemine de dikkat çekmek lazım. Son 10 maçının 8'ini kazanan Houston playoff yarışına dahil oldu ve eğer dün gece kazanabilselerdi Phoenix -9.- ile aralarındaki maç farkı 1'e inecekti. Dahası 8. Memphis ile 2.5'a kadar inecekti. Memphis Gay'in yokluğunda şimdilik çok iyi gidiyor ancak onlarında yıldızları olmadan nereye kadar gidecekleri, özellikle sezonun en kritik maçlarında neler yapabilecekleri soru işareti. Houston'un playoff şansının bittiğini söylemek güç ancak büyük bir fırsatı teptiklerini de söylemek gerek.

Power Balance Bileklikleri ve Yalan Dolan

3 ay önce bir arkadaş göstermişti ilk olarak bana, "Bak şöyle işe yarıyor böyle işe yarıyor, takıyorsun çok daha dinç, daha dengeli, daha güçlü, daha esnek oluyorsun" falan filan diye anlatmıştı. İlk kez canlı görmeme rağmen direk pazarlama harikası bir ürün olduğunu ve beyninin ona oyun oynadığını anlatmaya çalıştım 15 dakika boyunca. Ama inanmıştı bir kere, ikna edemedim. Neymiş efendim üstündeki hologram sayesinde böyle etkileri varmış bilekliğin. Geçen gün bir arkadaşım daha bilekliğini gösterip aynı şeyleri söyleyince bu yazıyı kaleme almak istedim.

NBA'de Griffin, Shaq, Odom, Carmelo, Pierce ve Kobe gibi isimler kullanıyor bu bilekliği. Gerçi Griffin'in yaptıklarına bakınca bir ihtimal gerçek olabilir mi diye düşünmüyor değil insan! Bir kısmı pazarlama tuzağı, bir kısmı ise reklam yapıp para kazanmak için takıyorlar bu zımbırtıyı. Her iki gruba da pek saygı göstermiyorum ben açıkçası. Zira komple yalan olan bir ürünün reklamını yapmak pek de etik gelmiyor bana. Yok eğer gerçekten işe yaradığına inanıp takıyorlarsa, durum yine vahim.

Peki efendim niye kandırmacadan ibaret bu Power Balance bileklikleri? Öncelikle şunu söyleyeyim, üretici firma bile "Bu bilekliklerin iddia ettiğimiz şeyleri gerçekleştirdiğini destekleyecek bilimsel bulgular elimizde yoktur" diye açıklama yaptı. Hatta yukarıda saydığım isimlerden Shaq ve Odom'a bu bilekleriklerin reklamını yaptıkları için dava açılmıştı 1-2 ay önce yanılmıyorsam. İnternetteki reklamların, videoların pek çoğunda çakallık yapılıyor. Aynı şeyi satıcılar da uyguluyor. Kollarınızı açıyorsunuz, kolunuza hafif dışa doğru kuvvet uyguluyorlar ve düşüyorsunuz. Sonra bilekliği takıyorsunuz, bu sefer kuvveti hafif iç tarafa doğru uyguluyorlar ve düşmüyorsunuz. "O da ne? Bileklik harbiden işe yarıyor galiba?" diye düşünmeye başlıyorsunuz. En komiği de esneklik testi, zira birazcık genel kültürü olan herkes kasların birkaç saniye içinde açıldığını bilecektir ama bunu yiyenler var maalesef. Bu testlerin gösterildiği video için tık.

Bunun yanında asıl bomba olay video ise aşağıda. Power Balance'ı üreten firmanın başkanı, hologramın kimde olduğunu bilmeden 6 kişiye testleri uyguluyor ve hiçbirinde doğru tahmi nedemiyor bilekliğin kimde olduğunu. Bak şu şansa! Neyse efendim böyle yazarak olmuyor. Videoyu izleyin en iyisi. Ama şunu bilin ki 80 küsur TL verirken sadece beyniniz başkaları tarafından aldatıldığı için veriyorsunuz bu parayı. Gerçek bir ürüne değil yani...


Link

Daha Kötüsü Olabilir mi?

Dün gece Blazers'a karşı bütün maçı geride götürüp, sonunda da yenilgiden kurtulamayan Heat, 5 maçtır kaybediyor... Şu anda içinde bulundukları durum hakkında LeBron ile Wade'in farklı fikirleri var. Wade "Niye bu kadar yetenekli bir takım, bu duruma düştü? Anlayamıyoruz. Bundan daha kötüsü olamaz herhalde." Öteki tarafta LeBron demiş ki "Sadece kötü bir dönemden geçiyoruz. Nedenini açıklayamıyoruz ama bu düşebileceğimiz en kötü durum değil. Zaten sezon sonuna kadar her maçı kaybetsek bile playoff'a kalacağız."

Yuh yani düşündüğün şeye bak LeBron. Ligin en iyi 3 oyuncusundan ikisini bünyesinde barındıran takım 5 maç üst üste kaybediyor, sen çıkıp "Sezon sonuna kadar kaybetsek de bir şey olmaz" diyorsun. Bundan daha kötüsü nasıl olabilir ki Miami adına? 10 maça çıkmayacağına göre seri... Bu arada ben maçı izledim, Spoelstra LeBron'u bol bol uzun forvette kullandı. Hücumda biraz daha avantaj sağlamasını düşündüğü bu hamle ters tepti, çünkü McMillan da maçı Gerald Wallace'ı 4 numarada oynatarak bitirdi. Benim görmek istediğim bir hücum var Miami'de, çok nadiren rastlıyorum buna. LeBron dip çizgide sırtı dönük, boyalı alanın hemen dışında topu alacak ve bire bir oynayacak. Nedense göremiyoruz yeterince bunu.

Spoelstra'nın yetersizliğine değinmiştim daha önce zaten... Heat'in yenilgilerinin ana nedenlerinden bir diğeri ise bence 3 yıldız dışında neredeyse kimseden katkı gelmemesi. Özellikle Mike Miller'ın hazırlık kampında sakatlanması, biraz oynamaya başlayınca Garnett'in kötü niyetli dirseğine kurban gitmesi ve üst üste maçlar kaçırması, istediği seviyeye çıkamamasınına neden oldu. Halbuki ondan, bu takımın önemli bir parçası olması bekleniyordu. Arada sırada kendi başına skor üretmesini falan geçtim, Miller kariyeri boyunca en iyi yaptığı şeyi, boş üçlük değerlendirmeyi bile yapamıyor hala. Bibby henüz geçiş dönemi yaşıyor. Onun da playofflar'da çok daha iyi bir iş çıkarması bekleniliyor.

Şu rol oyuncuları biraz form tutana kadar işler pek de iyi gitmeyecek gibi Miami'de. Yarın gece, sezonun en iyi dönemini geçiren Lakers'a karşı ne yapacaklarını merakla bekliyorum bakalım. Bence onlara ters gelecek bir yapıları var zaten ilk karşılaşmalarında rahat geçmişlerdi Lakers'ı. Fakat şu gidişat Miami adına hiç de umut vermiyor.