BIY AD

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Tinsley savaşı kazanacak mı?

Geçtiğimiz yaz sezonunda, Tinsley'nin gerek parkelerdeki performansından, gerekse dışarıda karıştığı olaylardan (örneğin silahlı çatışma) memnun olmayan Pacers, kendisini süresiz kadro dışı bırakmıştı. Ayrıca takımla antrenmanlara çıkması da yasaklanmıştı. Onun yerine takıma TJ Ford'u katan Pacers, Tinsley'siz bir şekilde devam etmekten son derece memnundu - ta ki Tinsley bu duruma bir dur diyene kadar. Geçtiğimiz şubat ayında Tinsley adına, NBA Oyuncular Birliği tarafından mağduriyet şikayetinde bulunuldu. Bu başvurunun zamansız yapıldığı yönünde itiraz eden Pacers ise umduğunu bulamadı ve artık dananın kuyruğu kopacak. Ayın 27'sinde Pacers ve Tinsley tarafları hakem heyetinin karşısına çıkacaklar. Tinsley antrenmanlara ve maçlara gitme hakkı elinden alınıyorsa ya kontratının satın alınması ya da takas edilmesi gerektiğini savunacak, ki bence son derece haklı bu isteğinde. Ayrıca kendisi 1.5 yıldır maça çıkmamasına rağmen, Atlanta'da çalıştığı için son derece fit durumdaymış. Bunun da çıkacak son karara etki edeceğini düşünüyorum.
Pacers ise 31 yaşında, 3 yıl içinde 21 milyon dolar kazanacak, sorunlu bir oyuncuyu takas edemeyeceğini biliyordu. O yüzden Tinsley'i, kontratının değerli olacağı son senesine kadar böyle kenarda bekletmeyi umuyorlardı. Ancak 10 gün sonra çok büyük ihtimalle kendisini bir şekilde takımdan göndermek zorunda kalacaklar. Takıma geri alma ihtimallerinden bahsetmiyorum bile çünkü Larry Bird geçtiğimiz sene en az 5 kere Tinsley konusunda kararlarının kesin olduğunu ve bu karardan asla dönmeyeceklerini vurguladı. Ayrıca daha bu sabah Thunder tarafından serbest bırakılan Earl Watson ile 1 senelik anlaşmaları da Tinsley'nin takıma alınmayacağını bir kez daha kanıtlamış oldu. Bununla beraber Jarrett Jack'in artık Raptors oyuncusu olduğunu söyleyebiliriz.

NBA'den kısa kısa

- Wolves genel menajeri Kahn, DKV Joventut ils görüşmek için İspanya yollarına düşecekmiş. Amacı 6.6 milyon dolar olan bonservis bedelinde indirime gidilmesini sağlamakmış. Daha önce çıkan haberlerde zaten 4 milyon dolara düşüldüğüne dair iddialar vardı, demek ki asılsızmış. Bakalım önümüzdeki hafta Kahn ne gibi bir sonuç elde edecek.

- Millsap resmi olarak Jazz'da kaldı.

- Thunder takımı 30 yaşındaki Earl Watson'ı serbest bırakmış. Yıllardır asist ortalamaları kendisinden beklenene oranla yüksek olsa da hiç beğenmediğim bir adamdır Watson. Şutları inanılmaz kötüdür, hücumda takımına külfettir adeta. Defansta çabalar durur ama bir türlü ısınamadığım oyuncuların başında gelir. Takım bulabilecek mi merak ediyorum doğrusu.

Ersan NBA'e döndü

Şort - Tshirt: 20 $
Basketbol topu: 50 $
Basketbol ayakkabısı: 200 $
NBA'de oynayıp kendini kanıtlama hırsı: Paha biçilemez.

Helal olsun Ersan'a, 3 yıllığına 7 milyon dolar karşılığında anlaşmış Bucks ile. Avrupa'da kalsa belki de bunun neredeyse 2 katı bir para alacaktı. Ama ilk geldiğinde başarılı sayılamayacak bir deneyim yaşayıp, Avrupa'ya geri dönen Ersan, bu sefer NBA'e ismini kazımak için geliyor.
Bucks'taki uzun forvet pozisyonunu almak veya kaybetmek tamamen onun elinde, rakipleriyle arasında yetenek olarak çok fark var. Ayrıca bir başka şansı da, Jefferson'ın Spurs'e gitmiş olması. Böylece kısa forvet pozisyonunda da kazanılmayı bekleyen dakikalar var. Ersan'ın hedefi maç başına en az 25 dakika almak olmalı. İnşallah başarılı olur.

Jazz'ın yeni yüzü

Jazz'ın, Blazers ile Millsap arasında imzalanan kontratla eşleşmesi bekleniyordu zaten. Dün sabah saatlerinde de bunu yapacaklarına dair raporlar çıktı ancak son 4-5 saatleri kaldı ve hala resmi haber çıkmadı. Bu karar hem Jazz hem Blazers açısından hayırlı olacak gibi duruyor. Blazers, Jazz ve Pistons ile üçlü takas yapıp Prince'i kadroya katmanın peşindeymiş. Müthiş bir tercih olur. Saf bir kısa forvet ve defansta rakiplerin her hareketini 1 kere daha düşünmesine neden olacak bir faktör. Ayrıca hücumda da gerek post-up'ları gerek boş uzak mesafeli şutları sokmasıyla takımına katkıda bulunacaktır.

Jazz tarafında ise, Mehmet'in işinin biraz da zorlaştığını söyleyebiliriz. Çünkü Boozer boyalı alanda etkili olduğundan, Mehmet'in dışarıda boş kalmasında büyük katkısı oluyordu. Millsap'in hücumda böyle, rakibin boyalı alanı kalabalık tumasına sebep olacak bir etkinliği yok.
Ancak Kirilenko'ya baktığımızda ondan bir yükseliş bekleyebiliriz. Boozer'ın gitmesiyle de paylaşılacak şut miktarı artacaktır takımda. Hücumda yeterince eline top değmemesinden dolayı adeta Jazz'a küsen Rus yıldızın, bu yıl biraz daha istekli oynadığına tanık olabiliriz. Boozer gittiğinden dolayı uzun forvette Kirilenko'ya süre de açılacaktır. Geçmişte maksimum konrat almasında, bu mevkide oynadığı oyunun çok büyük katkısı vardı. Tabii ki Sloan'un inadından vazgeçmeyip onu kenardan oyuna sokması durumunda bunlardan bahsetmemizin hiçbir anlamı olmayacaktır.

Not: Ben bu kadar yazdım, şimdi Hidayet olayındaki gibi Jazz fake atarsa hiç şaşırmayacağım. Ayrıca Millsap'in kalmasının, Boozer'ın otomatik olarak gitmesi anlamına geldiğini düşünerek yazdım. Yoksa Boozer'ın gittiği veya gideceğinin resmi olarak açıklandığı falan yok henüz.

Riley çark etti

Heat, hem Odom'a Lakers ne kadar ödüyorsa ödeyip getirmek hem de Boozer'ı takas yoluyla almak istiyormuş. Wade de eski takım arkadaşı için "Buradaki evini hala satmadı, gelmesini çok isterim ama onun geleceği ve onun kararı. Seçtiği takım muhtemelen son durağı olacak" demiş. Riley ayrıca Heat'in sezonluk bilet sahiplerine özel bir toplantı düzenlemiş. Bu toplantıda hamlelerin yakın olduğuna değinmiş. Ayrıca hem Boozer hem Odom'u alsalar bile, 2010 yazında en azından 1 süper yıldız almaya yetecek salary cap'lerinin olacağını belirtmiş.
Kısacası Riley ve Heat, Wade'in verdiği ultimatom karşısında çaresiz kalmışlar ve şimdiden yıldız avına çıkıp onu mutlu etmeyi amaçlıyorlar. Eğrisi doğrusuna geldi diyebiliriz. Sonuçta Wade takımdan ayrılırsa bir başka takımı şampiyonluğa taşımak için uğraşacaktır. Öte yandan Heat, Wade gibi bir yıldızı bulana kadar kim bilir kaç sezon geçirecektir.

Ayrıca Wade Twitter sayfasından dün "Güzel haber çok yakında, bekleyin" diye bir duyuruda bulunmuştu. Bunun bir transfer haberi olduğunu düşünen Heat taraftarları hayalkırıklığına uğradılar. Birkaç saat önce Wade, Converse'ten Nike'a geçtiğini açıkladı. Hayırlı olsun, yakında kendi ayakkabısı çıkacaktır.

17 Temmuz 2009 Cuma

Astronot Antawn Jamison

Jamison son 10 yıldır uzayda yaşıyordu herhalde: Medyada çıkan Marbury-Wizards flörtü haberlerine sevindiğini söylemiş. Şöyle tercümesini koyayım: "NBA'de, yüksek bir itibara ulaşmış, ne yapabilecekleri, her maçta takıma ne verebilecekleri belli olan oyuncular var. Marbury bunlardan biri. Onu üniversiteden beri tanıyorum, hem parkelerde hem dışarıda başardıkları ve yaptıkları çok önemli. Öyle bir oyuncu ki, gittiği takıma katkı sağlayıp çok daha iyi bir hale getireceğine şüphem yok."

İşte Marbury'nin başardıkları: Wolves onu Nets'e takas ediyor. O yıldan sonra Wolves her sene %50 galibiyet yüzdesinin üzerine çıkıyor, 4 yıl sonra da konferans finallerine kalıyor. Gittiği Nets bir önceki sene %50'den fazla galibiyet almış ve playoff'lara kalmış. Marbury geliyor ve takım 3 sene üstüste ilkbaharda tatile çıkıyor. Bu sefer Nets onu Kidd karşılığında Suns'a gönderiyor. Bilin bakalım ne oluyor? 1989-2001 yılları arasında 13 yıl boyunca playoff'lara kalan Suns ilk defa bu başarıyı elde edemiyor. Marbury'nin Suns'da kaldığı 3 senenin sadece birinde playoff'lara kalıyorlar ve yanlış hatırlamıyorsam ilk turda ilk maçı kazandıktan sonra, Spurs'e 4-1 eleniyorlar. Öte yanda Nets'e giden Kidd, 2 sene üstüste takımını NBA Finalleri'ne çıkartıyor.

Vapurdaki seyyar kalem satıcısı edasıyla: Bitti mi? Bitmedi. Bu sefer bu kanserli organı Knicks almak istiyor. Marbury takas ile New York'un yolunu tutuyor. Peki ayrıldığı Suns takımı ne yapıyor? Yerine gelen Nash'in komutası altında üstüste iki batı finali oynadıktan sonra bir de batı yarı finali oynuyor. Marbury'nin New York'ta yaptıklarını hepimiz biliyoruz. Larry Brown ve en yakın arkadaşlarından Isiah Thomas ile yaşadıkları televizyon dizisi yapılsa rating rekorları kıracaktır. En sonunda Knicks de onun şişkin kontratından ve en önemlisi kendisinden kurtuldu. En son Celtics kendisini "Belki aklı başına gelmiştir de katkı verir" mantığıyla denedi ama memnun kaldıkları söylenemez.

Şimdilerde ise Avrupa'ya mı gitsem yoksa NBA'de yatacak bir takım mı bulsam diye düşünüp duran bir adam haline geldi Marbury. Şu yukarıdaki 2 paragrafın hepsi tesadüf olabilir mi? Bir adamın her geldiği takım başarısızlığa sürüklenirken, her ayrıldığı takım silkinip kendine gelebilir mi? Tesadüflere inanırım ama bu kadarına da değil. Jamison gerçekten ne dediğinin farkında değil diye düşünüyorum. Ya Marbury'i üniversiteden beri tanıyor olması onu etkilemiş ya da şu günlerde Marbury'den Jamison'ın hesabına yüklü bir miktarda para transferi söz konusu... Bildiğim birşey var ki ateş nasıl düştüğü yeri yakıyorsa, Marbury de gittiği takımı yakar.

Not: Yazı tamamen bana aittir. Marbury'nin geçmişini bir yerden alıp çevirmedim. Sadece Marbury'i öven bir açıklama görünce kendimi tutamadım.

Beklentilerin altında: Felton

Felton'ın menajeri Bradbury, Bobcats'in genel menajeri Higgins ile buluşmuş ve yeni bir kontrat için görüşmüşler. Felton tarafı bu toplantıdan boynu bükük ayrılmış. Çünkü iki tarafın düşündüğü fiyat arasında epey bir fark varmış. Tek anlaşabildikleri nokta kontratın uzun süreli olmasını istemeleriymiş. Badbury anlaşmanın sağlanması için "Düne göre çok daha az inanıyorum" demiş ama konuşarak ve pazarlık yaparak herşeyin çözülebileceğine değinmiş. Tamamen spekülasyon olacak ama bence Bobcats yıllık 6 milyon doları civarı önerirken, Felton 9 istiyordur.

Felton bana göre çoğu kişi tarafından abartılan bir oyun kurucu. Aslında evet yetenekli ama bu yeteneklerini bir türlü istikrarlı bir şekilde gösteremiyor. İşin en kötü yanı, karar verme yetisinin yeterince gelişmemiş olması. Yine de yetenekli olduğunun farkında ve kendisini iyi kararlar vererek işin altından kalkabileceği yerlere sokuyor ama ardından yanlış bir şut seçimi veya top kaybı yapıyor. Dış şutlarının ne kadar kötü olduğuna da değinmeden edemeyeceğim. Dış şut derken sadece üçlük değil, 5-6 metre civarından kullandIğı atışlarda da bir türlü istenilen düzeye çıkamıyor. İşin ilginci bunun kendisi de farkında olmasına rağmen her maç bu dış şutları denemeye devam ediyor. Bu konuda Andre Miller ve Tony Parker'dan ders alması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca çembere kadar rahatlıkla penetre edebilse de, bu oyuncuların aksine boyalı alanın içinden denediği atışlarda zayıf kalıyor. Bütün bunların üstüne, Felton'ın ligdeki geri kalan oyun kuruculara oranla çok iyi yaptığı bir iş olmadığını da söyleyebilirim. Zaten bu yaz döneminde o kadar oyun kurucu arayan takım varken, Felton'ın isminin hiç biriyle beraber anılmadı. Bu da bütün saydığım nedenlerin sonucu olsa gerek.

Bobcats'in elinde, geçen sene şans bulduğu anlarda kendisini kanıtlayan DJ Augustin gibi bir oyun kurucu daha var. Bu genç yetenek gerek şut yüzdesi, gerek çabukluk bakımından Felton'ı solluyor. Eğer Felton beklenilen patlamayı bu sene de yapamazsa, Augustin'in ilk 5'teki pozisyonu yavaş yavaş ele geçireceğini düşünüyorum. Belki de 2010 yaz sezonu için Felton'a kontrat vermeden devam etmek, Bobcats için daha hayırlı olacaktır. Yukarıda saydığım onca nedenden ötürü, Felton'a yıllık 6 milyondan fazla vermenin hiç akıllıca olmayacağını düşünüyorum. Ancak Bobcats, Diop, Mohammed ve Radmanovic'in yıllık 7'şer milyon dolar değerindeki alacaklarına, bir başka kötü kontrat daha eklemek istiyorsa bilemeyeceğim.

Günün Eğlencesi -2


Antoine Walker bir zamanlar, forvet pozisyonu göz önüne alındığında fena üçlük atmıyordu. Ama bileğinin aslında yumuşak olmadığını kesinlikle belirtmem gerekiyor. Zaten bunu 2003 All-Star üçlük yarışmasında 7 puan alarak kanıtlamıştı. Tabii insan kendisini Steve Kerr zannedince, zaptetmek zor oluyor. Walker bu üçlük yarışmasına katıldığı zamanlar maç başına ortalama 7-8 üçlük sallıyordu rakip potaya. %40-45'e yakın isabet bulmadıkça (Walker'ın 33 civarıydı), maç başına bu kadar çok denemenin hiç bir mantıklı açıklaması olamaz. İşte, zamanında bunu merak eden bir gazeteci soruyor:

- Antoine niye bu kadar çok 3'lük kullanıyorsun?
+ Çünkü 4'lük yok da ondan.

Alo? - Seni terkettim, düğün iptal.

Richard Jefferson, evleneceği Kesha Ni'cole'dan düğün gününde ayrılmış. Üstelik e-mail ile !! Yani bu kadar da olmaz. Sen hayatını birleştireceğin kadına onu terkettiğini böyle bir zamanlama ile ve bu yöntemle söylüyorsan, sana ne desek az Jefferson. Pardon, e-mail'dan sonra 2 saat telefonda konuşmuşlar, o zaman herşey olması gerektiği gibi gelişmiş sayılır. Ayrıca karar o kadar geç alınmış ki, bir sürü davetli, düğünün gerçekleşeceği otele gitmişler.
Eski bir New Jersey Nets kızı olan Kesha Ni'cole olabildiğince iyi durumdaymış. Jefferson iddialara göre eşcinselmiş ama bunu kendisi ısrarla ve inatla yalanlıyormuş "Gerçekle hiç alakası, benim saklayacak birşeyim yok" diye. Öte yandan Jefferson eski gelin adayına, telafi olarak 6 haneli bir rakam kadar dolar ödemiş. Sonra da çıkıp açıklama yapmış "Onu susturmak için vermedim bu parayı" diye. E peki niye verdin? Hani saklayacak birşeyin yoktu? Sözde yeni bir hayata başlayabilsin diyeymiş. Hey gidi hey. Dünyanın gerçekten de çivisi çıkmış...

Edit: İptal edilen düğün için Jefferson otele 2 milyon dolar ödemiş bile.

16 Temmuz 2009 Perşembe

Yeni bir Millsap mi geliyor?

Spurs, 1 ay kadar önce 37. sıradan seçtiği çaylak DeJuan Blair ile 3 yıllık sözleşme imzalamış. Blair bu dönemde 2.7 milyon dolar kazanacakmış. Maalesef kendisini izleme şansım olmadı. Ama Amerika'daki 2 arkadaşım inanılmaz övüyorlar bu genç adamı ve Spurs'ün o kadar aşağılardan bir canavar aldığını belirtiyorlar. Ben de youtube'dan izlediğim kadarıyla şu yorumu yapabilirim: Millsap'in daha savaşçısı, Maxiell'ın daha yeteneklisi. Tek sorunu 1.97 boyunda olması ama müthiş savaşçılığı ve inanılmaz kuvvetiyle bu eksiğini kapıyor. Bakalım bu fiziksel sorunu NBA'de başını ağrıtacak mı? Yoksa Blair NBA'e Millsap gibi ses getirebilecek mi?
Buna ek olarak dizlerinin de problemli olduğu ve NBA'in ağır programını kaldıramayacağı söyleniyor. Ama 37. sıradan bu riski almaya kesinlikle değecek bir oyuncu olduğunu söyleyebilirim. Yaz liginde Hornets'a karşı oynadığı maçta 22 dakikada 13 sayı 10 ribaund yaparak Byron Scott'ı çok etkilemiş. Ardından da verdiği röportajda "Amacım benim 37'ye kadar düşmemi sağlayan onca takımı pişman etmek, çıkıp sadece işimi ve en iyi yaptığım şeyi yapıyorum: Savaşmak, ribaund toplamak" demiş. Spurs'ün uzun rotasyonunda kendisine yer bulması en büyük dileğim.

Zamanında Thabeet'i denize döktüğü videoyu da paylaşayım:

Bosh'un kritik kararı

Bosh, Raptors taraftarlarına umut veren çıklamalarda bulunmuş. Özetlemek gerekirse, Toronto'yu ne kadar çok sevdiğini, taraftarların da onu ne kadar çok sevdiğine değinmiş. Raptors'ı zirve mücadelesine taşımak için çok çalışmaları gerektiğine değinen Bosh, Hedo'nun gelmesiyle gelecek sezona daha umutlu bir şekilde bakıyormuş. Özellikle de takımın uzun forvet mevkisinde gelişmesi gerektiğine yani kendisine değinen Bosh, bu yüzden yaz boyunca oyununun her yönüne ekler yapmaya çalıştığını dile getirmiş. Geçen yaz Olimpiyatlar nedeniyle buna önem verememiş. 2009 sezonunun Raptors için çok kötü bir dönem olduğunu belirtirken, bu sezon birşeylerin ters gitmesi durumunda düzeltmek için varlarını yoklarını ortaya koyacaklarını söylemiş. Son olarak da "İleride sadece 'Ben bu ligde oynadım" demek için oynamıyorum, amacım şampiyon olmak. İnsanlar hatırlanmak ister, özellikle de şampiyon olarak." diye bitirmiş.

Gelecek sezona her ne kadar pembe gözlükle bakarsa baksın, Bosh'un başarı ve şampiyonluk istediği bu açıklamalarından açıkça belli oluyor. Medyada her ne kadar kontratını bu yaz uzatma ihtimalinden bahsedilse de, bana öyle geliyor ki; Bosh Raptors'ın bu sene ne yapacağına bakmak isteyecektir. Kısacası takımın gelecek 5-6 senesinin kaderini, önümüzdeki sezon belirleyecek diyebiliriz. Başarılı olabilirler mi? Çok zor gözüküyor. Ben şahsen playoff yapmalarını bekliyorum ama Celtics, Cavs veya Magic ile eşleşmeleri durumunda, favori takım onları büyük ihtimalle süpürecektir.

Bosh, eğer bu yaz kontratını uzatırsa, 5 yıl boyunca, eski Garnett gibi takımını sırtlamaya çalışıp başarısız olan bir süperyıldız izleyeceğiz gibi geliyor bana. İmzalaması durumunda Hedo ve diğer oyuncular umarım beni yanıltırlar ve başarılı bir Raptors takımı oluşur gelecek senelerde. Yabancı oyuncuları çoğunlukta olan Raptors'ın Avrupa basketbolu ile NBA'e karşı olan savaşını izlemeye hazır olun.

Ainge: Herkes çok heyecanlı

Danny Ainge yeni açıklamalarda bulunmuş. Rondo ile Perkins'in gelişimi ve Rasheed'in eklenmesiyle 2 sezon önce şampiyon olan takımdan daha güçlü hale geldiklerini düşünüyormuş. Boston'da halk ve taraftarlar 2 sene önceki gibi çok heyecanlılarmış. Bence Ainge sonuna kadar haklı, daha yaz sezonunda olsak bile doğuda kılpayı farkla Magic ve Cavs'den üstün olduklarına inanıyorum. Ancak bunun sebepleri bana göre Rondo ve Perkins değiller. İkisi de playoff'ların kritik anlarında güvenilir olmadıklarını tekrar tekrar kanıtlıyorlar. Özellikle Rondo, bu sene o mental gelişimi gösterirse bence şampiyonluk için önlerindeki engelleri teker teker geçerler. Fakat Rondo'nun kafa olarak kritik dakikalara hazır olup olmadığını, gelecek ilkbahardan önce bilmemize imkan yok. Bundan 2 ay önce, yavaş yavaş hazır olmaya başladığını gösterdi. Ben yine de onun kritik anlarda şutuna güvenemeyeceğini düşünüyorum. Nitekim NBA'de normal sezon ile playoff'lar arasında dağlar kadar fark var. Bence asıl farkı yaratacak isim Rasheed. Onun hücumdaki çift yönlü oyunu, defanstaki bilgisi ve en önemlisi de playoff tecrübesi Celtics'in başarısında çok önemli rol oynayacaktır.
Bu arada, resimden anlaşılan o ki, Doc Rivers Ainge'in fikirlerine katılıyor. Keşke bu açıklamaları ciddiye almasaymış diyorum. Baksanıza şampiyonluk için şimdiden fazlasıyla heyecanlanmış(!) gibi duruyor. Eğer Ainge'in dediği gibi, playofflarda maçlara gelecek taraftarlar da en az Rivers kadar heyecanlı olacaklarsa, rakip takımların hiç bir şansı kalmayacaktır yeşil yoncaların karşısında.

Koca(!) kafa Dwight

Ön planda Venus Williams var, ona aldanmayın. Sağ arkada beyaz t-shirt'üyle NBA severlerin yakından tanıdığı Dwight Howard duruyor. Yoksa durmuyor da Dwight'ın kafası sonradan mı montajlanmış? Baksanıza sanki Fotospor photoshop yapmış gibi oturmamış vücuduna. O omuzlara, o boya, o kafa? Ama resimde hiç bir oynama falan yok. EA Sports'un oyun tanıtımları için yapılan çekimlerden bir fotoğraf. Bakış açınıza göre, Howard'ın geniş omuzlarını veya küçük kafasını bu kadar çarpıcı olarak sergileyen bir fotoğrafı paylaşmadan edemedim.
Sempatik genç pivotumuzun kafasından aldığı darbeyi böyle savuşturmak istiyorum. Yanındaki isim Venus Williams. Her ne kadar ince yapılı bir kadın olsa da, bir tenisçi olduğunu unutmamak lazım. Üstelik kol ve omuz kasları sağolsun 208km/s ile dünyanın en hızlı sevisini atan bayan tenisçisi. Dwight onu bile 3'e katlamış neredeyse kolun her alanında. İnsan değilsin Dwight.

Odom'un $ hırsı

Los Angeles Lakers, Odom'a yaptığı 4 yıllığına 36 milyonluk ve 3 yıllığına 30 milyonluk iki teklifi de geri çekmiş. Çünkü Odom beyefendi tenezzül edip de cevap verme gereği duymamış bu tekliflere. İnatla ve ısrarla 5 yılda 50 milyon kazanma arzusunu sürdürüyormuş. Yani gerçekten bazen söyleyecek kelime kalmıyor. 5 yıllık kontratta ısrarcı olmasının nedeni belli: 4 sene sonra yeniden serbest kaldığında, kimsenin 34 yaşındaki bir oyuncuya 3-5 milyondan fazla vermeyeceğini biliyor. Şimdiden ne koparsam kardır mantığında. Kaldı ki, bu adam takımın 3. en önemli adamı, hatta formda bir Bynum varken 4. sıraya bile düştüğünü söyleyebiliriz. Normal şartlarda bu kadar paraya değeceğini düşünmüyorum. Takımın sahibi Jerry Buss iyi ki sinirlenip teklifleri geri çekmiş. Yine de Odom'un kalması için açık kapı bırakmış. Çünkü az önce belirttiğim gibi şartlar normal değil: Şampiyonluğa oynamak için, ne olursa olsun ona ihtiyaçları var.

Odom'un oyunu ve hangi takıma gideceği konularına değineyim biraz da. Kendisinin peşinde Mavericks'in düştüğünü Cuban daha yeni açıkladı. Onun dışında Jazz'ın Millsap'ı takımda tutması halinde, Blazers'ın da Odom yarışına dahil olması bekleniyor. Hatta Yahoo yazarlarından beğendiğim bir isim olan Wojnarowski, oyun kuran bir kısa forvet arayan Blazers'ın bugüne kadar Odom'u niye düşünmediğini anlamadığını yazmıştı. Ancak burada unutulan çok büyük bir nokta var. Odom geçmişinde kısa forvet oynamış olabilir ancak son 3-4 senedir bu mevkide sadece çok kısıtlı dakikalar görev aldı. Çünkü ayak çabukluğu kısa forvetleri savunmaya yetmiyor ayrıca hücumda dış şutları da yeterince etkili değil. Kısacası Odom bir kısa forvet değil. Onu bu pozisyonda oynasın diye transfer etmenin çok yanlış bir karar olacağını düşünüyorum Portland açısından.

Mavericks'in de elinde Nowitzki ve Marion varken zaten Odom'u ne kadar oynatabileceklerine dair kafamda soru işaretleri var. Üstelik sadece MLE kontratı teklif edebilecek durumdalar. Odom'un 4 yıllık 36 milyon dolara burun kıvırdığı bir ortamda, Mavericks'in şansı oldukça az diyebiliriz. Odom eninde sonunda Lakers'da kalacak gibi bir his var içimde. Lakers için mantıklı olan hamle bu. Ancak inşallah bunu Odom'a daha fazla para kaptırarak sağlamazlar... Bu tarz hareketler yapıp, kendisini takımdan yüksekte gören oyunculara karşı bir tavır konulup, bu tavır korunmalı diye düşünüyorum. Teklifi geri çektikten sonra, daha yüksek bir paraya anlaşırlarsa, bu komik bir anı olarak hafızalarımızda yer edecektir.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Banner

Bugüne kadar kullandığım banner'ı bana gönderen Gökhan G.'ye de bir kez daha teşekkürler. Ancak bir değişikliğin iyi olacağını düşündüm ve arkadaşım Cem sağolsun oturduk yeni bir banner hazırladık. Konu photoshop olunca onun bilgisi ve yeteneği ön plana çıktı. Sağol Cem. Ben çok beğendim, umarım sizler de beğenmişsinizdir.

Günün Eğlencesi - 1


Artık gün içinde rastladığım komik resim/video/sözlere yer vereceğim. Başlangıcı ntvspor'da Olympiakos'un Nate Robinson ile ilgilendiği haberine yapılan bir yorumla yapacağım. Bu arada şaka maka cidden 10 milyon dolar teklif ediyormuş Olympiakos. İzninizle "Yuh" diyorum...

Bugün de biraz fazla video-resime yönelik oldu. Kusura bakmayın. Akşama yazı gireceğim. İşte habere yapılan yorum:
"Ya arkadaşım bi Bobo'yu istiyorlar bi Robinson'ı istiyolar tamam biri basketçi biri topçu ama bence Bobo daha kaliteli oyuncu... Teşekkürler"

Kobe'den taş

Kobe herhalde geçmişte Harris'in videosunu izlemiş ve LeBron'un üstünden vurulan smaç olayını takip etmiş olacak ki, kendi basketbol kampında çok ciddi takılmış. İzleyiciler kağıtlara birer soru yazıp vermişler, Kobe de bunları cevaplamış. 14 yaşındaki fırlamanın biri "Ne zaman 1'e 1 maç yapacağız?" yazmış. Kobe de bu isteği "Ben asla meydan okumalardan kaçmam" diyerek kırmıyor. Ancak top bile göstermeden çocuğu yeniyor. Ardından çocuğa soruyor "Bugün ne öğrendin?". Afallayan çocuk LeBron'un kampından söz etmeye başlıyor. Kobe de taşı gediğin koyuyor: "Bildiğim tek birşey var, benim basketbol kampımda, benim üzerimden smaç basamazsınız." Anlaşılan sadece basketbol severler değil, oyuncular da bu kasede el koyulmasına gıcık olmuşlar.

Devin Harris, LeBron'dan beter olmuş

Bir senelikmiş video ama ben yeni izleyebildim. Harris, deyim yerindeyse "şebek" oluyor. Üstüne bir de çeken kameraya gelip son derece olgun bir şekilde "Ne kadar hızlı gördünüz mü? Beni kandırmayı başardı, adam çok iyi" diyor. Sportmenlik işte bu. LeBron olsa aceba o sahada taş üstüne taş kalır mıydı?
Bu arada Harris'in karşısındaki adam İngiliz bir sokak basketbolcusuymuş.

NBA'den kısa kısa - 2. baskı

Lamar Odom ortada kaldı. Lakers'dan 10 milyon doları kontrat koparmak isteyen Odom ile Mavs de ilgileniyormuş ancak onlar sadece MLE ödeyebiliyorlar. Lakers da 7 milyonun üzerine çıkmaya çok niyetli değil gibi duruyor. Sene başında "PJ beni kenardan oyuna sokmak için deli olmalı" diyen Odom, sezonun ilerleyen günlerinde sakinleşmiş ve rolünü kabullenmişti. Şimdi istediği parayı kazanamayacağı için Jackson'a yeniden gıcık olmaya başlamıştır. Nitekim fotoğrafta gördüğünüz üzere, güzel bir tekme sallamış bile Jackson'a.

Pistons Afflalo ve Sharpe'ı Nuggets' göndermiş. Karşılığında ilerideki bir drafttan 2. round seçim hakkı almış. Sezon başlayana kadar Dumars bu hızını korursa, Detroit şehri 15 tane daha önce hiç yüzünü görmediği oyuncuyla sezona merhaba diyebilir. Şaka bir yana Hamilton-Gordon ikilisi aynı takımda nasıl efektif bir şekilde barınacaklar hala merak ediyorum. Bunların dışında, kontratı Suns tarafından satın alınan Ben Wallace'ın Detroit'e geri dönebileceği haberleri çıkmaya başlamış. Benim bildiğim kadarıyla Pistons taraftarları para için takımı adeta satıp giden Wallace'a aradan 3 yıl geçmesine rağmen kızgın. Ama Pistons'ın uzun ihtiyacı bu kızgınlığı hiçe saymalarına neden olacak kadar büyük.

NBA'den kısa kısa

- Clippers, Iverson'ı istiyormuş. Geçen sene çok ümitliydim Clippers'dan ancak Zach Randolph'u sezon ortasında alarak büyük hata yapmışlardı. Şimdi hem ondan kurtuldular, hem Griffin var, üstüne bir Iverson'ı alırlarsa kağıt üstünde gerçekten çok iyi bir kadroya sahip olacaklar. Üstelik Iverson'ın ilk 5 çıkmasına da razılarmış. Bazılarına göre Eric Gordon'un önünü kapayacağı için kötü bir transfer olarak nitelendirilebilir ancak AI ile çok büyük ihtimalle 1 seneliğine anlaşılacağını unutmamak lazım. Gordon yine 25-30 dakka arasında bir süre görev alacaktır. Şu anda Grizzlies MLE önerirken, Clippers onlardan biraz daha az, Heat ise sadece 2 milyon dolar öneriyor. Grizzlies genel menajerine göre Heat ve Clippers arasında seçim yapacakmış AI.

- Anthony Parker Cavs ile 2 yıllığına 6 milyon dolar karşılığında sözleşme imzaladı. Daha önce değindiğim gibi, son derece yararlı bir transfer.

- Josh Childress, beklentileri karşılayamadığı bir avrupa sezonunun ardından, NBA'e dönmek yerine Olympiakos'da kalmayı seçmiş. "Daha burada işim bitmedi" demiş. Muhtemelen NBA takımlarından kendisine gelen teklifler yeterince memnun etmedi. Maddi tarafı bir kenara bırakıp sadece basketbol açısından bakarsak: NBA değil, kendisi kaybediyor.
Ayrıca Olympiakos, Knicks'in sınırlı serbest oyuncusu Nate Robinson ile ilgileniyormuş. NBA takımları kendisiyle pek ilgilenmediği için belki de Avrupa'yı seçebilir.

14 Temmuz 2009 Salı

Suns'ın kemer sıkma politikası

Ben Wallace yavaş yavaş eski çerçevelerdeki yerini almaya hazırlanıyor. Bu hazırlıklar sırasında evde yatması için cebine 10 milyon dolar koyanlara da sesini çıkarmıyor tabii ki. Suns takımı, gelecek sene ona ödeyeceği 14 milyon doların 10'unu şimdiden ödeyerek kendisini serbest bıraktı. Steve Kerr, 2 sezondur neler yapıyor anlamak zor. Hatırlarsanız bir buçuk sene evvel o zamanki Suns'ın oyun stiline en ters pivot olan Shaq'ı takasla takıma getirip bir risk almıştı. Bugünkü tabloya bakarak bile anlayabiliyorsunuz ki, sonucu çok kötü olmuştu. Kerr bu sefer, arkasında ekonomik sebepler olsa da bana göre anlamsız bir hamleye imza attı. Üstelik 2010 yılında geri dönüşünün ne olacağı kocaman bir soru işareti.

Kerr, Suns taraftarlarına defalarca kez finansal yönü, basketbolun önüne çıkan hamleler yapmayacağız diye söz verdi. Aslında Shaq'ı gönderdiği gün bu sözlerini çoktan yalamıştı. Pavlovic ve Ben Wallace'ın kontratlarının satın alınacağını çoğunluk içten içe biliyordu. Ancak bütün basketbol severler ve Suns taraftarları Ben Wallace'ın takas edileceğini umut ediyordu. Bana göre de, doğru hamle bu olurdu. Ancak Suns ekonomik olarak rahatlama yoluna gitmeyi tercih etti. Halbuki Wallace'tan sezon ortasına kadar faydalansalar, ardından ocak ayı civarlarında takımında mutsuz olan iyi bir oyuncu karşılığında takas etseler belki de gelecekleri açısından daha hayırlı olacaktı. Size biten bir kontratın ne kadar büyük bir koz olduğunu şu takaslarla özetleyeyim: Kwame Brown - Gasol, Richard Jefferson - Bowen/Oberto/Thomas, Carter - Alston/Battie. Daha fazla açıklamama gerek yok zannedersem.

Wallace'ın kontratından elde edecekleri 4 milyon dolar kar için (Lüks vergisi sınırının üstünde olmaları neredeyse garanti, o yüzden 8 diyebiliriz) gelecek yaz sezonunu sis altında bıraktılar. Kim bilir belki takımdaki yıldızların teker teker gönderilmesi bu sezon Amare'yi küstürecek ve 2010 yazında ayrılma opsiyonunu kullanacak. Belki de iş o hale bile gelmeden Amare'yi de takas edecekler. İşte bu iki senaryodan biri gerçekleşirse, gelecek yaz tek yıldızı Nash olan bir takıma hangi yıldızları gelmek için ikna edebilecekler?

Kerr sanırım hiç La Fontaine okumamış. Çünkü hepimizin bildiği bir gerçek var: Yeniden yapılanma sürecindeki takımlar, biten - özellikle de 14 milyon gibi büyük - kontratlara altın muamelesi yapıyorlar. Kerr ise bugün, 8 milyon dolar kar etmek için altın yumurtlayan Wallace'ını kesti.

Bakalım önümüzdeki yaz Kerr, La Fontaine'i alt etmeyi başarabilecek mi...

Aşk lazım aşk aşk

Jazz, Millsap'a Blazers tarafından verilen kontratla eşleşebilmek için Boozer'ı takas etmeye çalışıyor. Ligdeki uzun arayan her takımla tek tek görüşme yapıyorlar. Ancak bu takası cuma gününe kadar başarıyla tamamlasalar bile önlerinde bir engel daha var: Millsap, kontrat gereği, imzayı attığı gün 10.3 milyon dolar almaya hak kazanıyor. Blazers'ın böyle bir maddi gücü olduğu için bu şekilde bir kontrat yapmışlar. Ancak Jazz'ın elinde böyle bir para mevcut değil. Bu parayı ancak kredi çekerek verebilirlermiş.

Başkan Rigby 10 milyon dolarlık kredi almanın kendileri için sorun olmayacağını belirtmiş. Kısacası Millsap'in Utah'ta kalması dışarıdan zor gibi gözükse de, Jazz onu ne kadar çok istediğini gözler önüne seriyor ve bu yolda ne gerekiyorsa yapmaya hazırlar. Jazz, Boozer'ı takas etse bile Blazers'ın teklifiyle eşleşirse, lüks vergisi sınırının üstüne çıkacak. Yani hem 6-7 milyon dolar ekstradan vergi ödeyecekler hem de önümüzdeki hafta içinde Millsap'a 10 milyon dolar verecekler. Ekonomik kriz NBA'i ve bir sürü takımı vurmuş olabilir ancak Jazz'ın Millsap aşkının önüne geçememiş. Tek bir soru kaldı geriye: Jazz, Boozer'u önümüzdeki 4 gün içinde yollayabilecek mi? Yani henüz kesin birşey yok ama Jazz bu hamleyi yapabilirse, gelecek sene en az 50-55 double double izleyeceğimizi düşünüyorum genç Millsap'ten.

Jaap Stam Magic'te kaldı

Magic, Gortat'ya Mavs tarafından verilen kontrat ile eşleşti. Yani 5 yıllığına 34 milyon dolar karşılığında, kel ve korkutucu pivotu takımda tuttular. Şu anda küçük bir hamle gibi gözükse de playoff'lar için önemli bir adım attılar diyebiliriz. Bu sayede Howard dışında güvenebilecekleri bir pivotları daha olacak. Uzun rotasyonunda Lewis ve Bass'ın da olduğunu hatırlayalım. Bu sayede zaman zaman Lewis'i gerçek mevkisi olan kısa forvete çekip klasik basketbol oynayacaklar. Ama bu konunun Gortat ile çok ilgisi yok sadece uzun rotasyonuna değinmek istedim.

Burada benim gördüğüm tek sorun, Gortat'nın gönlünün Mavericks'te kalması diyebiliriz. Eğer oraya gitseydi maç başına en az 25-27 dakika arasında alıp kendisini NBA'e ve bütün dünyaya gösterecekti. Üstelik halen şampiyonluğa oynayan bir takımın ferdi olacaktı. Şimdi ise maç başına 15 dakikadan daha fazla alması ancak Howard'ın geçireceği bir sakatlık ile gerçekleşebilir. Yine de takım şampiyonluk havasına yakalayıp, o yola girdiğinde Gortat'nın isteksiz oynayacağını sanmıyorum. Ufukta şampiyonluk yüzüğü varken kim "Ah keşke Mavs'e gitseydim" diye düşünür ki?

Iverson'a 2 milyon $

Heat Iverson'a 1 yıl için 2 milyon dolar öneriyormuş. Iverson da haliyle 5.7 civarı bir kontrata imzayı atacakmış. Az bile istiyor diyebiliriz, ben 8-10 milyon aralığında ısrar edeceğini tahmin ediyordum. Yanlız 2 milyon teklif etmek de biraz abartı olmuş bence Heat açısından. 2 milyonu utanmasam ben bile verebilirim AI gelip benimle basket oynasın diye. Şaka bir yana eğer Iverson bu paraya evet derse, bilin ki geçen günlerde yaptığı bir konuşmada kendisini kaybedip ağlamasının etkisi olmuştur kesinlikle. "Artık kendime gelip bir takım bulmalıyım" demiş olabilir. Buyrun:

13 Temmuz 2009 Pazartesi

NBA Stüdyo'da bir Konyalı Portlandlı...

Yaklaşık 1.5 saat önce yayınlanan ve Hidayet Türkoğlu'nun konuk olduğu NBA Stüdyo programında Konyalı Portlandlılar'dan da bahsedildi. Murat Kosova, Hidayet'e Portland ile ilgili bir soru sorarken "Biliyorsun Konyalı Portlandlılar var, bize zamanında mail da atmışlardı Portland maçlarını yayınlamadığımız için. Bir de yeni blog kurmuşlar. Çok güzel yazılar var" şeklinde konuştu. Kaan Kural da araya girip "Yok o site onların değil, sevdiğim genç bir arkadaşın" diye düzeltti. Ardından Murat Kosova "Her neyse sonuçta çok güzel bir site" diye sonlandırdı konuşmayı. Diyaloglar tabii ki tam tutmayabilir, hatırladığım kadarıyla yazdım.

İkisine de henüz daha bir ayı doldurmamış olmama rağmen bu siteyi bildikleri ve takip ettikleri için teşekkür ediyorum. Kendilerine müteşekkirim.

Elinde bu programın videosu olan varsa sağ taraftaki iletişim adresinden benimle iletişime geçerlerse sevinirim. Ayrıca ntvmsnbc'de yazana göre, gece 01:15'te ve 03:00'te programın tekrarı olacak. Hatta ileri gideyim: O saatte izleyecek ve kaydetme imkanı olan biri, programı kaydedebilirse çok sevinirim.

To the Moon and Back

Serbest oyuncu marketinde gözlerden kaçan, kısa forvet arayan her takıma az bir para karşılığında, sağlam katkı sağlayacak bir oyuncu var: Jamario Moon.

2 sene evvel bu tarihlerde Raptors ile sözleşme imzalamıştı Moon. Daha o zamanlarda neredeyse kimse tanımıyordu kendisini. Ne de olsa alt tarafı, NBA draft'ına girip seçilmeyen, yıllardır da NBA'in geliştirme ligi olan NBDL'de forma giyen bir oyuncuydu. Ancak Raptors'ın 07-08 sezonuna kötü başlaması sonucu Moon, Raptors'ın ilk 5'inde kendisine yer buldu. Bu şansını çok iyi değerlendirerek Kapono ve Bargnani'nin dakikalarını ele geçirdi ve 19 maç üstüste blok yaparak Raptors tarihinde bir rekora imza attı.

Moon'un tarzını anlatmak için sadece 3 kelime yeterli: Küçük Shawn Marion. Bence inanılmaz benziyor stilleri birbirlerine. Moon, Marion'ın yaptığı hemen her işi, ondan biraz daha kötü de olsa yapabiliyor. Marion'ın net olarak daha iyi olduğu 3 özelliğini sayabilirim. Birincisi tabii ki ribaundları, Moon'un sıçrama yeteneği müthiş olsa da bu konuda zayıf kalıyor. İkincisi ise defansta pas aralarına girmek. Bu alanlarda zaten koca NBA'de Marion ile yarışacak oyuncu sayısı sınırlı diyebilirim. Sonuçta 26 yaşında NBA'e dahil olmuş, henüz 2. sezonunu yaşayan bir oyuncu için Marion ile kıyaslanmak bile müthiş bir başarıdır bence.

Marion ile Moon'un benzer olduğu noktaları değinecek olursak: NBA'deki en atletik oyuncuların başında geliyorlar, ikisi de bu sayede müthiş alley-oop tamamlıyorlar. İkisi de rakibin en iyi skor opsiyonunu tutacak kadar iyi savunma yaparlar. Ayrıca bu oyuncular yeteneklerini bilen adamlardandır, yani sadece atletik olmalarına güvenerek çok zor atışlara yönelmezler, bu da takımın doğru pozisyonu bulmasına yardımcı olur. Bütün bunlar sıralamış olsam da aslında anlatarak olmaz, ikisinin de maçlarını dikkatle izlemenizi öneriyorum bu karşılaştırma için.

Evet, Moon belki bir yıldız değil, belki oynadığı takımlarda hücumdaki son opsiyon olacak ve kariyeri boyunca ortalama 12-13 sayının üstüne çıkmayacak, bunları biliyoruz. Ama defanstaki katkıları ve boş dış şutlardaki takımına külfet olmayan yüzdesiyle bence her takımda rahatlıkla 25 dakika oyunda kalacak bir isim. Tecrübesi arttıkça oynayacağı takımda daha büyük roller alacağına inanıyorum. Kısır sayılacak bir serbest oyuncu piyasasında, kendisinin hala boşta olmasına şaştığımı söylemeliyim.

Kapatsınlar bu NBA'i artık !!

Dün akşam Ahmet adlı arkadaşımla MSN'de laflıyorduk. David Andersen ile Hawks flörtüne değindik. Hawks'un niye vazgeçtiğini eleştiriyorduk ki, Ahmet bir anda gaza geldi ve hayatımda gördüğüm en büyük düz mantık zincirlemesine imzayı attı:

- Ben bu NBA'de oynatılmayan Avrupalılar'ı anlamıyorum. David Andersen'i almıyorlar ama Varejao'ya senede 9 milyon dolar veriyorlar. Varejao oynuyorsa, Kaya Peker hayli hayli oynar. Eh Kaya oynuyosa ben de bi 3-4 dakika alırım. Ben bile oynuyorsam kapatsınlar bu NBA'i zaten. Hadi bye.

Sinirlendi, çat diye kapadı adam MSN'i. Ambale olmakla yarılmayı aynı anda yaşadım.

Öneri ve hatırlatma

Bilmeyenlere öneri, geçmiş sezonları takip edenlere de hatırlatma olsun. Entourage'ın 6. sezonu bu sabaha karşı yayınlanan bölüm ile başlamış.

Dizi, müthiş bir yükselişte olan yakışıklı film yıldızı Vince'in, arkadaşları Murphy, Turtle, kardeşi Johnny Drama ve menajeri Ari ile beraber yaşamını konu alıyor. Kariyerinde karşılaştığı acı olayların bu grupla üstesinden gelirken, bir film yıldızının hayatındaki güzellikleri de yine 4 can dostuyla paylaşıyor. Bu grubun aralarında dönen sınırsız geyikler, birbirlerine laf sokmaları ve tabii ki 7/24 hatun peşinde koşmaları diziyi zevkli kılan en önemli unsurlar.

12 Temmuz 2009 Pazar

Rubio Madrid'e doğru

İspanya'dan gelen raporlara göre, Real Madrid ve Unicaja Malaga takımları, Rubio'nun bonservisini almak için DKV Joventut ile görüşmelere başlamışlar. Yani Real Madrid yakıştırması tamamen bana ait. Peki niye böyle bir başlık attım? Öncelikle Madrid takımı 2 senelik bir anlaşma düşünürken, Malaga 3 senede ısrarcıymış. Bu da Rubio'nun hayallerini 1 sene erteler. Böyle birşeye çok sıcak bakacağını düşünmüyorum.

Ama asıl büyük neden: Florentino Perez yani Real Madrid'in başkanı. Bu adam eğer Rubio'yu istiyorsa - ki istediğine dair bir sürü haber çıktı - ne yapıp edip ona Real Madrid formasını giydirecektir. Real Madrid taraftarlarının taptığı başkan, hepinizin bildiği gibi 2 hafta içinde 3 futbolcunun transferine toplam 300 milyon dolar harcadı. Bunun 50'de 1'ini transfer etmek istediği Rubio'ya dökemez mi sizce? Adeta gerçek hayatta Football Manager oynayan biri için zor olmasa gerek...

LeBron'u yıkan smacın videosu



Çok güzel çekmişler bence. Helal olsun.

NBA'den kısa kısa

- Kidd resmi olarak Mavericks'e 3 yıllık 25 milyon dolara imzayı atmış. Hayırlı olsun. Herşeyi geçtim, hücumda Marion'a sevdiği 2-3 alley-oop pozisyonu yaratıp, onu mutlu etmesi bile Mavs'e çok şeyler katacaktır.

- Anthony Parker'ın Cavs'e gitme haberi "rapor" veya "kaynaklardan" şeklinde verilmediği için dedikodu kategorisine koyup yazmamıştım. Ancak artık her yerde 2 yıllık kesin olarak anlaştıkları yazılıyor. Cavs taraftarlarına güzel bir haber. Bence çok olumlu bir transfer. Parker'ın basketbol iq'su gerçekten inanılmaz derecede yüksek. Belki çok spektaküler hareketler yaptığını göremezsiniz ama akıl dolu oyunu ve çok büyük yüzdeyle verdiği doğru kararlar ile maçlara çok etki eder. Tabii ki dış şutlardaki isabet oranına değinmiyorum bile. Onu herkes biliyor. West'i kenardan oyuna sokup, Parker'ı ilk 5'e yerleştireceklerini düşünüyorum. Bana göre doğrusu bu olacaktır. Şimdi rotasyonda en az 20 dakika alacak kalitede 7 oyuncuları oldu. Son bir oyuncu daha eklediklerinde Celtics ve Magic ile kıran kırana kapışmak için resmen hazır olacaklar.

- Parker'ı kaybeden Raptors, Pacers'ın sınırlı sebest oyuncusu Jack'e 4 senelik imza attırmış. Daha kontrattaki ücret açıklanmamış ama 18-22 civarında bir ücret olduğunu düşünüyorum ben. Nitekim Jack'in ederi bu kadardır gözümde, oyununda herşeyden bir miktar olan ama hiç bir özelliği mükemmel olmayan bir oyuncu. Bir başka deyişle Raptors, müthiş isabetli şutlarıyla tanınan 2 numarasını kaybedip 1-2 pozisyonları arasında kalmış Jack'e göz dikti. Böylece ucuza iki pozisyona birden yedek oyuncu almış olacaklar. Ayrıca şutör guard mevkisinde, kendisinden çok şeyler beklenen DeRozan'ı da bol bol oynatma fırsatı bulacaklar.
Fakat Pacers koçu O'Brien'ın Jack'i ne kadar beğendiğini ve onunla ne kadar iyi anlaştığını biliyoruz. Bu yüzden, Pacers'ın ona yapılacak tekliflerle eşleşmeyi kafasına koyduğunu unutmamamız lazım. Jack, geçtiğimiz sezonun başlarında Ford'un arkasından oyuna girerken, 1-2 ay geçmeden koça kendisini kanıtlamış ve ilk 5 görevini devralmıştı.

Edit: İlerleyen saatlerde teklifin 4 yıllığına 20 milyon olduğu açıklandı. Pacers'ın bu parayı karşılamayacağı yönünde söylentiler de su yüzüne çıktı. Bakalım 1 hafta sonra Jack nereye gidecek

Köpekbalığı saldırısı diye birşey yoktur !!!

"Nasıl yani?" diyorsunuz değil mi? Bilgisayarımda temizlik yaparken rastladım, zamanında hoşuma gitmiş kaydetmişim.
Durun sözü deli ve şeker çocuk Gilbert Arenas'a bırakayım. 2 sene önce blog'una yazdığı 3-5 satır:

"Biliyorum bunu okuduğunuzda surat ifadeniz değişti. Açıklayayım, köpekbalığı saldırısı televizyonda gözüken ve insanların tanımladığı gibi birşey değil.

Biz insanız. Karada yaşarız.
Köpekbalıkları ise suda yaşarlar.

Yani eğer suda yüzüyorsanız ve bir köpekbalığı sizi ısırırsa bu sınırları ihlal etmektir. Onların alanına müdahale ediyorsunuz. Bu bir köpekbalığı saldırısı değildir.

Evde koltuğunuzda yayılıp kafanızı dinlediğiniz bir anda, bir köpekbalığı gelip sizi ısırdığı zaman, işte bu bir köpekbalığı saldırısıdır. Ama denizde yüzüp, iyi vakit geçirme derdindeyseniz, onların alanını istila ediyorsunuzdur."


Bu yaz çalışmalarını Chicago'da özel bir antrenör eşliğinde yapacak olan Arenas'ın, gelecek sezon parkelere sağlıklı ve eskisi gibi dönmesini umuyorum.