BIY AD

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Knicks’ten LeBron’a Bir Milyar Dolar

Yanlış okumadınız, tam 1 milyar dolar teklif etmiş New York Knicks LeBron’a. Bu LeBron’a önerilen en yüksek ücretmiş. Yıldız basketbolcuyu takımda tutmak isteyen Cavaliers $700M önermiş kendisine. Heat ise 2006’da yaşadığı şampiyonluğu tekrarlamak için tamı tamına $600M teklif etmiş. Son teklif de Bulls’dan gelmiş $690M o da. Hürriyet’in haberi bu şekilde, haberin altına da bu paralara neler yapılabileceği not düşülmüş.

Durum bir yanlış çeviriden kaynaklanmış esasında. Olayın aslı şöyle: LeBron’un New York’a gitmesi halinde reklamlarla, sponsorlarla, ıvırıyla zıvırıyla kariyeri boyunca kazanması ön görülen rakamlar yazılmış. Ama bizimkiler önce haberi yanlış çevirmiş, ardından da muhtemelen NBA kurallarını bilmedikleri için durumda bir tuhaflık olduğunu sezememiş ve yayınlamışlar haber olarak. Basketbol, hatta genelleştirirsek spor bilgisi bu seviyelerde olan kişilere spor servislerinde görev vermek böyle vahim sonuçların doğmasına zemin hazırlıyor. Ancak bu sayede basında bu işi bilenlerin kıymeti de daha iyi anlaşılıyor.

Yazının sonuna da not düşelim. Kurallar gereği kontrat süre ve ücretlerinin tavanı şu şekilde: Oyuncunun başka takıma gitmesi halinde 5 yıl $95M civarı, takımında kalması halinde 6 yıl $120M civarı. Yani öyle milyar dolarlar falan yok ortada. Tamam free agent piyasası geçtiğimiz birkaç gün itibariyle uçmuş durumda, ama o kadar da değil.

Ömer Aşık ile Semih Erden NBA'de

Ömer Aşık herhangi bir transfer bedeli olmadan Bulls'un yolunu tutarken, Semih Erden Fenerbahçe'ye 700bin dolar kazandıracakmış. Tabii Boston Celtics bunun sadece 500binlik kısmını ödeyebiliyor NBA kuralları gereği, geri kalanı Semih cebinden karşılayacak. Ancak Bulls'un Bosh'u ikna etmesi halinde Ömer'den vazgeçme durumu varmış. Bu arada anlaşmalar da %100 gerçekleşmiş değil, bildiğiniz gibi 8 Temmuz'dan önce anlaşma imzalayamıyor takımlar oyuncularla. Bildiğimiz 'el sıkışma' haberi, %99 oranında da doğru çıkar bunlar.

Fenerbahçe açısından kötü oldu ana uzun rotasyonundaki 2 adamını kaybetmesi ama o konuya zaten Anıl değinir. Bulls'da Noah'ın orta mesafe şutu ilginç bir şekilde bekleneden yüksek bir seviyeye çıksa da geçen sezon, Noah'ın uzun forvet oynaması çok kolay olmaz o yüzden Ömer'in alacağı dakikalar kısıtlı olacaktır. Ancak ben Ömer'in NBA'de sabredildiği takdirde ve kalıp olarak da üstüne birşeyler eklediği zaman önemli uzunlar arasına ismini yazdıracağını düşünüyorum. Önemli uzunlar derken, hücumda çok da fazla birşey beklemiyorm ama mesela Theo Ratliff ayarında birşeyler olabilir hani. Böyle bir iddiam yok ama ümitliyim.

Semih konusunda ise maalesef pek umudum yok. Tek avantajı Perkins'in Aralık ayına kadar sakat olması ve mükemmel oyuncuların (ve Rondo gibi bir oyun kurucunun) yanında görev alacak olması. Uzun rotasyonunda Perkins sayesinde dakika bulabilir Semih. Ama ben açıkçası Semih'in oyununu beğenen biri değilim pek. Vurdumduymaz havaları ve konsantrasyon problemleri NBA'deki disiplinsiz, yani daha doğrusu, antrenmansız, minimum kısıtlamalı ortamda ne boyutlara ulaşır bilemiyorum.

Steve Blake Lakers’da

Steve Blake ile $16M karşılığında 4 yıllık anlaşma sağlandı. Böylece free agent piyasasının en iyi point guardlarından birini hem de oldukça makul bir ücrete kapattı Lakers. Nokta transfer diye buna derim işte. Son 2 yıldır şampiyon olan bir takımda kusur bulmak bu kadar kolay olur mu? Oluyor maalesef. Her ne kadar Celtics serisinde oldukça iyi işler çıkarsa da genel olarak baktığımızda takımın en zayıf halkası açık ara Fisher’dı. Gerek sezon boyunca istikrarlı(!) bir şekilde kötü oynaması gerekse playofflardaki istikrarsız performansı nedeniyle Lakers taraftarlarının en güvenmediği isimlerin başında geldi ilk 5 oyuncuları içinde. Neredeyse Beşiktaş kalesindeki Fevzi kadar güven veriyordu parkede. Söylenenlere göre yıllık $2.5M’ı da reddetmiş kendisi, ne bekliyorduysa…

Farmar ve Brown’ın takımdan ayrılmasından sonra guard rotasyonu iyice daralan Lakers’a şimdi bir de Blake’i yedekleyecek isim lazım, ama bu konuda çok sıkıntı yaşayacaklarını sanmıyorum. Muhtemelen Fisher'ın kalmasıyla hallederler onu bir şekilde veya bir oyuncuyla ufak bir kontrata anlaşırlar. Basketbol IQ’su yüksek, dış şutu oldukça güvenilir, cafcaflı işlere girmeyen ancak oldukça iyi bir pasör Blake. Yani üçgen hücum için biçilmiş kaftan. Phil Jackson da takımda kalacağına göre bundan daha doğru bir seçim olamazdı herhalde. Tek soru işareti playofflar'daki tecrübesizliği ile kariyeri boyunca şampiyonluğa oynayan takımda benzer bir rol almamış olması. Ama kısa Bucks macerasını bir kenara bırakırsak gittiği hiçbir takımda beklenenin altında performans sergilememesi, aklı başında, nerede ne yapması gerektiğini bilen bir oyun yapısına sahip olması bu soru işaretlerini önemli ölçüde bertaraf ediyor.

Eve geldim Blake'i gördüm, pek yazma modunda olmasam da birşeyler karalayayım diye girdim blog'a. Meğerse Soner yazmış bile. Kelimesi kelimesine katılıyorum, ben de aynen bunları yazacaktım zaten. Harika bir transfer. Daha iyisi olamazdı. MLE teklifinde bulundukları Mike Miller herhalde olumlu yanıt vermedi Lakers'ın belirlediği saate kadar ve Blake'e yöneldiler. Kime niyet kime kısmet. Daha bile iyi oldu Lakers için. Muhteşem tek kelimeyle. Zamanında Hedo, Blazers ile anlaştığında Blake hakkında yazmıştım. Topla oynayan bir oyun kurucu değil Blake. Sadece topu getirip, oyunu kurup, müsait şut pozisyonunun gelmesini bekleyen bir adam olması da uyum sorunu yaşamayacağını gösteriyor. / Can

2 Temmuz 2010 Cuma

Warrick Suns ile Anlaştı

Suns kontratı biten uzulnarından Frye ile anlaştı, Amundson beklemede. Ancak en önemli isim olan Amare'nin büyük ihtimalle Knicks'e gittiği konuşuluyor ortada kesin bir bilgi olmasa da. Tabii ayrılma ihtimalinin gayet yüksek olduğunu biliyoruz, bundan Suns da haberdar. Bu nedenle uzun forvet pozisyonunda bir eksikleri doğacaktı ve 4 yıl için 18 milyon dolara Hakim Warrick'le anlaştılar. Draft'taki Gani Lawal tercihini Soner her ne kadar yerinde bulsa da ilk senesinde ona güvenmemelerini de anlayışla karşılıyorum. Ayrıca Warrick’in takımın oyun yapısına cuk oturacağı da ortada. Zaten buna geçtiğimiz transfer sezonunda değinmiş ve Warrick'in menajerlerine Suns veya Knicks ile acilen kontağa geçmeleri için seslenmiştim. Geç de olsa duyurabildim sesimi.

Şimdi doğruya doğru, Hakim Warrick öyle yüksek kalitede bir uzun değil. Ancak kontratına göre baktığımızda, Suns ondan maksimum performansı alacaktır. Ama tabii ki geçtiğimiz sezon batı finali yapmış bir takımın Amare’nin boşluğunu Warrick ile doldurması mümkün değil. Burada herhalde bütün NBA severler hemfikirdir. Warrick'in müthiş atletik yetenekleri olsa da biraz ufak tefek kaldığından dolayı hücumda zorlandığını, dışarı çıktığında ise şutunun oldukça kötü olduğunu biliyoruz. Tabii basketbol zekası bakımından da bazı problemleri var. Bolcana yanlış hatta aptalca seçim yapar kendisi. Yine de şunu söylemem lazım ki Suns, ucuza, piyasadaki en iyi 'Amare taklidi' yapabilecek oyuncuyu aldı belki de. Pick & roll'u Amare kadar iyi oynaması mümkün değil tabii ki Warrick'in ama mesela aynı sınıfta hatta belki daha bile düşük görüldüğü Tyrus Thomas'a göre kıyaslandığında bu konuda Warrick daha iyidir kesinlikle. Yani ortalamanın üstünde benim edindiğim izlenim. Ama Amare gibi pick & pop ile şut atamayacağı da aşikar. Eh atletikliği ve hızı sayesinde hızlı hücumlarda da neler yapabildiğini biliyoruz. Bütün bunları elbette Nash sayesinde söyleyebiliyorum. Ortalama bir oyun kurucuyla oynayan Warrick'in bugüne kadar neler yaptığını biliyoruz sonuçta... Ama Nash onu 16-7'lik bir adama bile dönüştürebilir 27-30 arası dakika alırsa.

Ancak şöyle bir sorun var. Amare'den Warrick'e düşmek gerçek anlamda bir vizyon küçülmesidir. Şu kadrodan Amare'yi çıkarıp, yerine Warrick'i koyarak yine konferans finali hedefleyemezsiniz. Amare'nin giderken sign & trade yolunu kullanmaması durumunda Suns'ın büyük kan kaybı yaşayacağını söyleyebiliriz rahatlıkla. Çünkü salary cap'lerinde de sadece 3-4 milyon dolarlık bir yer kalmış oluyor. Gözler Amare'de artık...

Pierce ve Rivers’la Yola Devam

Vakit darlığından ve Brezilya-Hollanda maçının son dakikalarına yetişebilmek için haber niteliğinde kısaca değinip ayrıntılı değerlendirmeyi sonraya bırakacağım. 2 gün önce $21M değerindeki son sene opsiyonunu kullanmayarak serbest kalan Paul Pierce, 4 yıllık $61M karşılığında Celtics’le yeni sözleşme imzaladı. Böylece hem Pierce’ın takımdan ayrılacağı yönündeki şüpheler erkenden son buldu, hem de şayet önümüzdeki yıllarda büyük bir sürpriz olmazsa adını Boston efsaneleri arasına yazdırması kesinleşti Pierce’ın. Pierce'ın kariyerinin tamamını Celtics'te geçirecek olmasına sevinenlerdenim. Yeni kontratın son yılları Celtics açısından biraz sorun olacakmış gibi görünse de, aşkın gözü kördür demişler. Tahminim her iki taraf da oldukça memnundur bu sözleşmeden.

Boston kanadında bir diğer gelişme de Doc Rivers’ın tıpkı Phil Jackson gibi bir yıl daha takımın başında kalacağını açıklaması oldu. Uzun süredir emekli olmayı düşünüyordu kendisi. Çünkü voleybol oynayan kızı ile basketbol oynayan oğlu son senelerine giriyorlardı üniversitede. Rivers da bu seneyi tamamen onları izleyerek ve onlara destek olarak geçirmeyi düşünüyordu. Ne vazgeçirdi onu bu düşüncesinden bilmiyorum. Ancak Rivers'ın antrenörlük yeteneklerini pek beğenmesem de bu takım için doğru bir koç olduğuna şüphe yok kendisinin. (Ben de üç büyük yıldız gelene kadar pek beğenmiyordum, ancak yıldızlar geldiğinden beri gerek mola zamanlamaları, gerek mola çıkışında çizdiği hücumlar olsun takdirimi kazanmıştır Doc Rivers, belirtmeden geçemedim. Bana göre yıldızlarla birlikte o da kendini geliştirdi. / Can). Bu hamlelerin ardından Boston’ın rebuilding içine girmeyeceğini söyleyebiliriz. Şimdi sırada Allen var. Eğer o da kontratında ufak bir indirim yaparsa bu sene de şampiyonluk yarışındaki takımlardan biri olacaklardır, her ne kadar doğu takımlarının güçlenmesi beklense de.

Channing Frye Suns'da Kaldı

Frye 30 milyon dolara 5 senelik anlaşma imzaladı Suns ile. Eminim pek çok kişi eleştirecetir Suns'ı, Frye'a bu parayı verdikleri için. Ama ben tam olarak katılamayacağım bu konuya. Playofflar'da ne kadar %30 civarında şut attıysa da, normal sezonda Frye ona şans verildiğinde neler yapabileceğini gösterdi, özellikle de istikrarlı bir şekilde 20 dakika alırken. Suns'ın çıkışındaki önemli pay sahiplerinden biriydi. Kim ne derse desin, 2.10 üzerinde %40 civarı üçlük isabeti sağlayan bir uzun değerlidir. Takımın bir anda çehre değiştirip dört dışarıda oynamasını sağlar. Üstelik Frye bütün ligde en iyi üçlük atan uzundu yanılmıyorsam. Ayrıca playofflar'da yaptığı savunmayla da beni şaşırttı. Yani belki harika bir iş çıkarmadı ama beklediğimden çok daha iyiydi.

Kısacası ligde onlarca uzun sadece 'uzun' oldukları için milyon dolarları götürürken, Frye'ın aldığı sene başına 6 milyon bence çok acaip bir para değil. Suns'ın ilk teklif ettiği 5 yıllığına 25 milyon elbette daha mantıklıydı kulüp açısından baktığımızda ama 30 da çok abartılı değil. En azından Gooden'ın aldığı parayla kıyasladığımızda gayet makul gözüküyor.

Frye'ın adına da sevindim. Suns'a gittiğinde takıma iyi uyum sağlayıp kendini gösterebileceğini yazmıştım. Knicks bir zamanlar tam bir taş kafalı olan Randolph'u almak için gözden çıkarmıştı kendisini. Halbuki gayet güzel geçirmişti ilk 2 sezonunu. Orada üçlük atabilse de, bunu McMillan yüzünden gösterememişti. Suns'a gidince, Nash de sağolsun bol bol üçlük atma fırsatı buldu. Uzun süreler çalışmış üçlüğü üzerine, meyvesini 30 milyon dolar olarak topladı.

Kapatsınlar Bu NBA'i Artık ! - 2

Blog'un ilk zamanlarında arkadaşım Ahmet'in çok komik bir düz mantığını paylaşmıştım burada. Ama bu sefer gerçekten kapatsınlar NBA'i. Amir Johnson ile Raptors anlaşmışlar, genç forvet 5 senede 34 milyon dolar alacak Raptors'dan. Bu nedir ya? Önce Joe Johnson 6 yıl - 119 milyon (henüz JoJo kabul etmedi), ardından Drew Gooden 5 yıl 32 milyon, daha sonra Gay 5 yıl - 82 milyon, şimdi de Amir Johnson 5 yıl 34 milyon... Dalga mı geçiyorlar bizle?

Amir Johnson'ı özellikle Pistons'dayken çok beğeniyordum, hatta sınırlı serbest olduğu zaman Spurs ile anlaştığına çok sevinmiştim. Ancak Pistons bu teklifle eşleşince Pistons'da kalmıştı ve bana göre harcanmıştı. Yani evet bana göre potansiyeli var ve Bosh da %99.9 ayrılıyor. Ama 6 sayı, 5 ribaund ortalamaları olan, kariyeri boyunca 4.5 sayı, 4 ribaundu ancak tutturabilen bir adama yıllık 7 milyon vermek niye? 4-5 milyonu kabul etmeyecek miydi sanki? Sonra neymiş oyuncular aşırı fazla para aldıkları için takım sahipleri maksimum kontrat fiyatını düşürmek ve gerçek bir salary cap koymak istiyorlar. Senin genel menajerin paralar gökten yağıyormuş gibi dağıtsın, sonra sen oyunculara "Bu iş böyle olmaz" de. Önce bir genel menajerlerinizi kovun ondan sonra konuşmaya hakkınız olsun...

Ben de boyu 8 santim daha uzun gösteren özel spor ayakkabı yaptırıp Timberwolves, Raptors, Grizzlies ve Bucks'ın kapısını çalmayı planlıyorum...

1 Temmuz 2010 Perşembe

Ben Demiştim (Rudy Gay'e Maksimum Kontrat)

Ne demiştim 1-2 hafta kadar önce Grizzlies hakkında bir haberi yorumlarken? Chris Wallace'ın Gay'e maksimum kontrat vermesini beklediğimi, bunun Wallace'a yakışacağını söylemiştim. Ne oldu? Rudy Gay maksimum kontrat aldı. Ben de madalya aldım bu gelişmeyi önceden tahmin ettiğim için. Aferin bana. 5 yılda 81-82 milyon dolar arasında bir miktar kazanacakmış Gay.

Boş efendim ne desem boş. Rudy Gay sınırlı serbest oyuncu konumundaydı. Yani Grizzlies onun başka bir takımla kontrat imzalamasını bekleyip sonra bu kontratla eşleşerek çok daha ucuza, Gay'i takımda tutabilirdi. Ama neymiş efendim Grizzlies, Gay'in imzalayacağı kontratta ilk sezonun 20 milyon dolar değerinde olmasından korkmuş. Böyle olursa onlara önümüzdeki sene pahalıya patlayacakmış ondan hemen anlaşmışlar Gay'le. Küfredicem valla dayanamıyorum. Kim Rudy Gay'e önümüzdeki sezon 20 milyon dolar verecek ya? Chris Wallace ligde bir ikizinin olduğunu falan zannediyor herhalde. Sayın Wallace ligde Gay'e ilk sezonda 20 milyonu geçtim, maksimum kontrat verecek başka bir menajer olmayabilir...

Neyse ne halleri varsa görsünler valla. Harika bir hamle geldi Grizzlies'den. Tebrik ediyorum, başarılar diliyorum. Rudy Gay de maksimum kontratlı oyuncular kervanına katıldı ya, kelimeler kifayetsiz kalıyor artık.

Minnesota’dan İki Hamle (Pekovic ve Milicic)

2008 draftinde 2. tur 1. sırada Minnesota tarafından seçildikten sonra Panathinaikos’un yolunu tutan ve Yunan ekibinde geçtiğimiz yıl Euroleague şampiyonluğu yaşayan Nikola Pekovic 2 sene rötarlı da olsa NBA’ de oynayacak. Avrupa’nın sayılı uzunlarından biri olarak gösterilen Pekovic, geçtiğimiz yıl koç Obradovic’le yaşadığı sorunlar dolayısıyla istenen performanstan uzak kalmış ve 15 sayı, 3.5 ribaund ortalamalarıyla sezonu tamamlamıştı. Pekovic 3 yıl için 13 milyon dolar alacak.

Ayrıca bu akşam saatlerinde Darko Milicic'e 4 yıl için $20M önerildiği ve Milicic'in bu kontratı kabul edildiği açıklandı. Bu gelişmelerle birlikte Al Jefferson takası için de Minnesota cephesinden daha somut adımlar atılmış oldu. Hatırlayacağınız gibi David Kahn, bu sene takım olarak daha çok koşacaklarını ve bu sisteme Al Jefferson’ın uymayabileceğini, dolayısıyla onu elden çıkarmak istediklerini söylemişti. Gerçekten ilginç işlere imza atıyor David Kahn. Takımda tuttuğu isimlere ve yollamak istediği isme bakıyorum, elle tutulur bir taraf göremiyorum. Al Jefferson ile oynayamayacağın hızlı tempoyu Pekovic'le mi oynayacaksın, yoksa Milicic'le mi? Amaç tabii burada Jefferson'ın kontratından kurtulmak biraz ama birazcık da tutarlı olsa fena olmayacak Kahn. "Milicic'e dakika vermek için Jefferson'ı takas edeceğim" dediği an zaten olay bitmişti benim açımdan.

İlk Bomba Patladı (Bucks Ne Yapıyor?)

Bucks ile Drew Gooden'a 5 yıllık 32 milyon dolar karşlığında anlaştılar. İşte buna gülüyorum ya. Tamamen şansı ve Skiles sayesinde yılın genel menajeri ödülünü aldığına inandığım Hammond'dan mükemmel bir hamle geldi. Daha yeni kurtuldukları Dan Gadzuric'in kontratının bir benzerini verdiler Gooden'a. Gooden yani, bildiğimiz Gooden. Hadi tamam Bogut'un arkasında yedek bir pivota ihtiyaç var ama neden uzun forvetten bozma Gooden? Neden iki senedir kısa Clippers macerası hariç hiçbir şey yapmamış olan Gooden. Biraz bekleseler, daha iyi opsiyonları deneseler zorlasalardı bari. 5 oyuncuyla kontağa geçip hepsinden olumsuz yanıt alsalar bile eminim Gooden hala boşta olurdu. Nasıl bir hamledir gerçekten anlamadım. Ersan'ın dakikalarına da bulaşabilir diyeceğim ama Gooden gibi savunma özürlü ve isteksiz bir oyuncu Ersan'ı tehdit edemez.

Neyse canım sonuçta hayırlı olsun. Barajın kapakları açılmış oldu Gooden ile. Anlam veremedim o ayrı... Bir de Salmons'ı takımda tutmaya çalışıyorlarmış. O da neredeyse Gooden hamlesi kadar ilginç. Bir gerçekleşsin de o zaman yazarım.

Yao, Bosh İçin Kuralları Çiğnedi

Serbest oyuncuların yasak olsa da, 1 Temmuz öncesi birbirleriyle konuşup planlar, programlar yaptıklarını, birbirlerini ikna etmeye çalıştıklarını biliyorduk. Yani tabii bire bir bilmekten bahsetmiyorum ama bunun gerçekleştiğini herkes tahmin ediyordu sonuçta. Ama bunun önüne geçmek veya araştırıp kanıt bulmak inanılmaz zor olduğu için NBA yönetimi de çok üstüne gitmiyordu olayın. Şimdi ellerinde hazır kanıt da var, Yao resimde gördüğünüz üzere 1 Temmuz'a 2-3 saat kala Chris Bosh'un aklını çelmek için bir tweet gönderdi. Pek sanmıyorum ama bakalım herhangi bir ceza alacak mı kendisi, çünkü bir yasağı çiğnediği apaçık ortada.

Bir başka dikkat çekici nokta ise "Sağlıklı olacağım" diye bir söz sarfetmesi Yao'nun. Halbuki ligin ikinci yarısında sakatlanıp playofflar'ı kaçırma ihtimali %89.37 olarak belirlenmişti çok ünlü istatistikçiler tarafından...

Sağol LeBron Abi, Dur Elini Öpeyim

Clippers kulübü LeBron'dan bir toplantı koparmayı başardıklarını ve LeBron'un kendilerini toplantı için kabul etmesinden dolayı onur duydukları açıklamış. Bravo. Clippers'ın kıstası bu işte toplantı alabilince kendilerini başarılı sayıyorlar. Yazık valla yazık. ESPN iki aydır LeBron'a özel site yapar, takımlar teşekkür eder kendisine. İyice abartıldı olay. Ama gerçekten anlamıyorum teşekkür etmek ne demek? "Sen öyle yüce bir oyuncusun ki bize seni ikna etme şansı verdiğin için sağol". Ne gerek var bunu söylemeye. Çık söyle "LeBron'la toplantı yapacak takımlardan biri de biziz" diye kestir at. Ego okşamak için küçük düşme...

Önemli Serbest Oyuncular ve Yalancı Kahinlik

Uzun süredir konuşulan transfer dönemi başlamak üzere. Oyuncuların serbest kalmalarına tam 7 saat kaldı. Önce şunu belirteyim: 7 senelik tecrübesi olan bir oyuncunun maksimum kontratının ilk yılı yaklaşık 16 milyon dolardan başlıyor. Sonra da takımların ne kadar salary cap boşlukları var harcayacak onları vereyim.

Knicks - $34,147,478
Nets - $29,989,807
Chicago - $29,172,406
Miami - $26,727,101
L.A. Clippers - $16,830,031
Sacramento - $15,350,465
Minnesota - $13,441,344

Sadece Knicks 2 maksimum kontrat verebilecek gibi gözüküyor ama Nets ile Bulls da çok ufak rötuşlarla bu konuma gelebilirler. Miami'de Wade'in kaldığı varsayılmış durumda. Çabuk çabuk aklıma gelen şeyleri yazayım oyuncular hakkında. Öyle deli gibi kafa yormayacağım yani. Kendimce önem sırasına göre dizdim. Ayrıca siz de tahminlerinizi verebilirsiniz yorumlarda:

LeBron James: Fazla söze gerek yok herhalde bu adam hakkında. Mantığım Bulls, kalbim Nets veya Clippers diyor. Zorlasam mantığım bile Nets/Clippers diyebilir ama Brooklyn'e taşınmalarına daha 2 sene olması bir dezavantaj. Nets/Clippers ile Bulls'u neredeyse eşit görmemin sebebi ise şu: Rose-Deng-LeBron gibi bir arka alanı şut sokmaya zorladığınızda ne gibi bir sonuç çıkar acaba?

Dwyane Wade: Penguenler uçmaya, develer hendek atlamaya başlamadıkça Heat'te kalacak. Hatta oran da verelim: %99.9 ihtimalle. Kalmasını da istiyorum orada. Yakışıyor ve ben de onu geçtiğimiz 7 senede Miami ile bağdaştırdım kafamda tamamen. Farklı bir forma giyerken düşünemiyorum.

Dirk Nowitzki: Onu daha bugün değerlendirmiştim.

Paul Pierce: Onun hakkında da bugün yazmıştım birşeyler.

Chris Bosh: Mantığım da, kalbim de Heat diyor. Wade ile birlikte güzel işlere imza atacaklarını düşünüyorum defansif, sağlam bir uzunun da katkılarıyla.

Amare Stoudemire: Amare'nin nereye gideceği konusunda gerçekten hiçbir fikrim yok. Sign and trade ile pek çok takıma gönderilebilir. En azından bence direk bir takıma gitmesinden daha olası. Tabii son sene opsiyonunu kullanmaması kesin ayrılacağı anlamına da gelmiyor. Dediğim gibi Amare'nin ne yapacağına dair pek fikrim yok.

Carlos Boozer: Aslında Amare'nin önüne bile koyabilirdim. Boyalı alanda ekmeğini taştan çıkaran, orta mesafeden harika şut atan bir canavar işte. Tabii onun da aynen Amare gibi savunmada problemleri var. Ama en azından egosu Amare'nin 10'da 1'i kadar... Bulls veya Nets'e gidecekmiş gibi geliyor bana.

Joe Johnson: Hawks'dan maksimum kontrat istiyor. Hawks da 6 yıllığında 120 milyon dolar teklif etmeye hazırlanıyormuş. Yuh diyorum sayın seyirciler izninizle. Bıraksınlar başkası versin diyeceğim ama o zaman da Hawks'un eli kolu bağlanıyor. O yüzden Johnson'ı biraz pahalıya da olsa elde tutacaklar gibi duruyor. Ha bana göre o kadar para verilmez hayatta ayrı. Ben Knicks'e gitmesini isterim açıkçası. Bir fırsat daha verelim bakalım, takımın lideri olunca neler yapabilecek?

John Salmons: Bütün serbest oyuncular kapanın elinde kalacak, John Salmons da Clippers'a gidecek diye sallayalım bakalım. Beğendiğim oyunculardandır Salmons, 10-12 milyon dolar civarına yıllık imza atacak herhalde. Bucks'ın çıkışındaki 1 numaralı pay sahibiydi. Clippers olmazsa Timberwolves diyorum.

Rudy Gay: Beklenilen tarzda bir yıldız olmayacak gibi duruyor. Çok atletik, çok yetenekli, parkede herşeyi yapabilecek kapasitede ama basketbol zekası pek yok. 1-2 doğru şey yaptıktan hemen sonra yanlış kararlar verip 'normal' haline dönüyor. Kendisi sınırlı serbest bir oyuncu ve Grizzlies "Hemen hemen her türlü kontratla eşleşeceğiz" dedi. Yani takımda kalacak gibi gözüküyor.

David Lee: İyi adam, hoş adam, hücumda kendini acaip geliştirdi son yıllarda ama bir uzun olarak savunmada sıfır. Amare'den bile kötü diyeyim size. En azından Amare arada sırada savunma yapmak istediği zaman birkaç pozisyonluk da olsa başarılı oluyor. Lee korkuluk görevi görüyor boyalı alanda. İçime Amare ile takas olacaklar diye doğdu ve bu yönde sallama hakkımı kullanıyorum. Ama Lee'ye verilecek büyük kontratların hata olduğunu düşündüğümü söylemeliyim.

Ray Allen: 35'ine geldi ve Finaller'de çok ama çok kötü oynadı. Kısacası artık çok da önemli bir oyuncu değil ve piyasada büyük veya uzun bir kontrat bulamayacak. Yılların Allen'ı olduğu için yer verdim sadece. Pierce kalırsa, o da kalır, giderse, o da gider diye düşünüyorum.

Richard Jefferson: Oyuncuların serbest kalmalarına 4 saat varken, Richard Jefferson'ın kontratındaki 15 milyon dolarlık son seneden vazgeçtiği ve serbest kaldığı ortaya çıktı. Nasıl yani? Sen rezalet oyna ama böyle bir karar al? Çok merak ediyorum kaç senelik ve ne kadarlık kontrat alabilecek. Spurs 15 milyon dolardan kurtulduğu için kutlama yapacaktır herhalde. Ya da Jefferson, Spurs ile yeniden mi anlaşacak daha uzun vadeli ama daha makul fiyata acaba?

Shaquille O’Neal: Adından dolayı koydum sevimli abimizi buraya. Yoksa evinde çekirdek çitleyerek maçları seyretse daha iyi eder sanki artık. Yani artık bittiğini gördük, ondan diyorum. Yoksa oynasın sonsuza kadar Shaq.

Raymond Felton: Sene başında önce şunu sonra da bunu yazmıştım. Felton efendi hem S-Jax'in gelmesiyle vasat bir sezon geçirdi hem de playofflar'da Nelson tarafından ezildi. Şimdi bakalım 5 yıllığına 40 milyon doları bulabilecek mi? Seviniyorum böyle salaklıklar cezasız kalmayınca. Gidip şimdi 5 yıllığına 45'e imzalarmış mesela bunun üstüne =) Neyse ben Grizzlies veya Pistons'a gidecek diye büyük bir sallama yapayım.

Anthony Morrow: İlginç bir adam. Büyük yetenek. İnanılmaz bir şutör. İlerde adından sıkça bahsettirebilir. Ondan buraya koydum. Warriors yaklaşık 1 milyon dolar ödeyerek, onu sınırlı serbest oyuncu yaptı. Bu da takımda tutmak için ne kadar istekli olduklarını gösteriyor. Morrow da kalsın orada, belki Monta da gönderilirse sağlam istatistikler tutturabilir.

30 Haziran 2010 Çarşamba

Bosh Resmen Serbest, Nereye Gidiyor? - 2

Transfer sezonunun açılmasına saatler kala twitter’daki hesabından sevenlerine seslenmiş Chris Bosh: “Yıllar sonra ilk defa bu kadar heyecanlıyım, sadece 24 saat kaldı. Aman tanrım, gerçekten de çok heyecanlıyım.” gibisinden. Anlaşılan 7 yıldır formasını giydiği, franchise playerı olduğu düşünülen takımın, bu takımın taraftarlarının ona olan sevgisi uzun zamandır heyecanlandırmıyormuş kendisini. Toronto’dan ayrılmasını normal karşılamamla birlikte bu şekilde reklam kokan hareketleri bana samimi gelmiyor. Samimi gelmemesinin yanı sıra kendimi Raptors taraftarının yerine koyuyorum, gerçekten sindirmesi zor bir durum. Belki de ben pek profesyonelce düşünemiyorum. Bakalım Bosh’ın heyecanının sebebi başka bir takımda oynamak mı, yoksa başka bir takımda başka bir süperstarla birlikte oynamak mı. Şu ana kadar yaratılan havaya ve Bosh'un söylediklerine bakarsak tamamen başarı istiyor ama birkaç güne belli olur olay.

Konuyu Toronto açısından ele alırsak; Önce Carter, sonra Bosh, Hidayet ilerde belki Ed Davis… Süper yıldızlar kaçar gibi ayrılıyor, ya da ayrılmaya çalışıyor takımdan. Elde patlamış kontratlar da cabası. Raptors organizasyonunun da şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekiyor sanırım bu konuda, bu gidişe dur demenin vakti geldi de geçiyor...

Serbest Oyuncu Piyasası Coştu (Nowitzki de Serbest)

Aslında Nowitzki'nin kontratının son sene opsiyonunu kullanmayacağı Paul Pierce'dan önce ortaya çıktı ama onun Mavs'de kalma ihtimali %95 (sanki istatistiki veri var elimde) civarı olduğu için yazma gereği hissetmemiştim. Ama yazalım da eksik kalmasın, sonra başka bir takıma gider falan, yazmadığımızla kalırız.

Evet işte efendim, Nowitzki de serbest kaldı kısacası. Ancak bunun arkasındaki neden ayrılma isteği değil. Serbest kalmasındaki ana nedenler kontratını uzatmak yerine yeni bir kontrat imzalayınca takası vetolama hakkına dair bir madde koydurabilmesi ve aynı zamanda sözleşmesinin gelecek sene yapılacak toplu iş sözleşmesinden etkilenmeyecek olması. Eğer gelecek sezon oyuncularla takım sahipleri arasındaki yapılacak sözleşmede maksimum kontrat değerlerinde bir oynama yapılırsa, Nowitzki bundan etkilenmeyecek.

En azından beklentiler bu yönde değil. Mark Cuban başta olmak üzere neredeyse kimse Nowitzki'nin Dallas'tan ayrılmasını beklemiyor. Tabii blog'da daha önce birkaç defa belirttiğim üzere Mark Cuban aynı şeyleri Nash için de söylemişti. Ancak o hiç düşünmeden Suns ile anlaşmıştı ve Cuban'ı ortada bırakmıştı. Tabii Nowitzki'nin olayı farklı. Mavericks tarafından draft edildi, daha doğrusu draft günü takas ile alındı ve o günden beri takımın simgesi haline gelmiş durumda. Belki bir LeBron kadar pazarlanamıyor Alman yıldız ancak LeBron Cavs taraftarı için ne ifade ediyorsa, Dirk de Mavs taraftarı için o, hatta daha bile fazlası. 19 yaşından beri aynı şehirde Nowitzki ve Mavs neredeyse her sezon zirveye oynadı. Bu nedenle takımını ve şehrini 'satması' çok da olası gözükmüyor Nowitzki'nin.

Ha ama ufak bir detay var bana göre gözden kaçan. Aslında gözden kaçan değil de benim dikkatimi çeken. Mavs senelerdir zirveye oynasa da ciddi anlamda kupayı kaldıracak bir takım görüntüsü vermedi ve Nowitzki bundan bıkmış olabilir. Belki de bir yüzük istiyordur. En azından ben kendimi onun yerine koyduğumda bu düşüncede olabilirdim.

Ama tabii ben sadece mantıklı bir açıdan bakarak, duyguları tamamen dışarıda bırakarak bunu söylüyorum. Yukarıda yazdığım gibi Nowitzki'nin ayrılması hiç beklenmiyor. Aslında ayrılsa ve yüzük kovalasa ben saygı duyarım kendisine ayrı konu.

Pierce da Serbest Kaldı

Hiç beklemiyordum bu gelişmeyi ama Paul Pierce kontratının 21 milyon dolarlık son sene opsiyonunu kullanmadı ve serbest oyuncular kervanına katıldı. İlginç gerçekten. Amaç paraysa zaten senelerdir verdiği hizmet dolayısıyla en büyük kontratı Celtics'ten alabilecek bir konumda. Belki kendisine daha da fazla ödeyecek bir enayi bulmak amacı. Çünkü 21 milyon dolarlık opsiyonunu kullansa ve daha sonra Celtics ile kontrat uzatma konusunda anlaşamasa, problem yaşayabilirdi. Bunun ana nedenleri ligin lokavta girme ihtimali ve Pierce'ın 34 yaşına gelmesi. Tabii belki de Celtics'in artık yolun sonuna geldiğini düşünüyor. Bunu bilmemiz imkansız. Sonuç olarak şansını deneyecek.

Aslında üç senelik, 20-21 milyon dolar civarına imzalasa, şampiyonluğa oynayan takımlara gidebilir. Ama tek senede kazanacağı 21'den vazgeçen Pierce'ın aklındaki rakam veya kontrat süresi çok daha yüksektir. Celtics'ten 4 senelik 96 milyon dolar civarı bir kontrat alabilirken, geri kalan takımlardan 90 civarı alabiliyor Pierce. Ben yine de şu anda kimsenin ona yıllık 12-13 milyon civarına 4 senelik kontrat vereceğeni tahmin etmiyorum. Daha doğrusu, bu bana göre hata olur. Zaten 36 yaş kuralı sebebiyle takımlar için bir hayli masraflı olacaktır böyle bir kontrat. Hele hele Allen'ın da ayrılması ve KG'nin iyice yaşlanmasıyla yeniden yapılanmaya gitmesi gereken Celtics açısından... Mantıklı olarak aklıma gelen takımlar Nets ve Clippers. Özellikle de Clippers. Zaten ellerinde hazır bir çekirdek var: Baron Davis, Gordon, Pierce, Griffin, Kaman hiç de fena durmuyor açıkçası. Ama dediğim gibi Pierce'ın isteyeceği kontrat ile takımların teklif edecekleri arasında fark olması lazım benim düşünceme göre. Ya da yorumlarda Artçı'nın dediği gibi Heat'te Wade-Bosh'un yanında LeBron yerine tamamlayıcı olarak gidebilir, güzel oturuyor gerçekten. Kim bilir belki de gerçekten Celtics'in bittiğini düşünüyordur. Son çıkan haberlere göre de Celtics'le daha ucuza anlaşma imzalamak için vazgeçmiş bu opsiyonundan.

Bedava Yi de Bulunur

Daha yeni bedava CDR vermişlerdi, şimdi de bedavaya Yi Jianlian'ı verdiler Wizards'a. Hatta bedava bile değil yanında 3 milyon dolar da nakit para yolladılar. Yani resmen "Buyrun Yi'nin maaşını da bununla ödeyin" dediler. Wizards da ne yapsın bu teklifi geri çeviremedi. Wizards'a az sonra döneceğim. Nets Yi'nin karşılığında Quinton Ross'u aldı. bu sayede salary cap'in yaklaşık 29.5 milyon dolar altına inmiş oldu yanılmıyorsam. Bu da ne demek? Evet bildiniz iki tane maksimum kontrat verebilecek bir boşluk oluşturdu Nets. Bekleyin LeBron ve Bosh geliyorlar !! Düşünsenize şu kadroyu Devin Harris, Courtney Lee, LeBron, Bosh ve Brook Lopez. Yedekler; Terrence Williams, Favors. Tabii sadece hayal kurasım geldi de yazdım bunları. Joe Johnson - Boozer ikilisini bir şekilde koparabilirlerse öpüp başlarının üzerine koysunlar. Ama Nets iki sezon sonra Brooklyn'e taşındığında şimdiye göre çok daha farklı bir takım olacak orası kesin, hatta bu yaz yapılacak hamlelerle şampiyonluğa bile oynayabilirler belki. Bir zamanlar final oynayan bir Nets yaratan ancak emeklilik kararı alan Rod Thorn takımın başında 1-2 ay daha kalacak. Bunun nedeni de şampiyonluğa oynayabilecek çekirdek bir kadroya sahip olmaları. Çok istiyorum Nets'in önemli isimlerden en az birini takıma katmasını. Ben inanıyorum bu genç kadronun birşeyler yapabileceğin. Ama gidip Amare'yi takıma katarlarsa mesela (Thorn'un böyle birşey yapacağını düşünmüyorum) baltayı taşa vururlar...

Öte yandan Wizards gerçekten çok ilginç ya. Boyu 2.11 olan ancak kariyeri boyunca %40 ile şut atan bir oyuncuyu kadroya kattılar. Lig tarihinin en düşük şut yüzdesine sahip takımı olabilirler Arenas da yine ortalama 20 şutta %40 isabetle dönerse... Şaka bir yana resmen bedavaya genç bir oyuncu aldılar. Tabii herkes ondan beklentisini sıfırlamışken, Grunfeld ne düşündü bilemiyorum. Sonuçta tam anlamıyla bedava değil, gelecek sene Wizards yanılmıyorsam 2 milyon dolar fazladan harcayacak bu takas nedeniyle. Eh Hinrich'i de eklediler bundan 4-5 gün önce. Jamison'ı verirken düşündükleri salary cap boşaltma ve para tasarufuna ne oldu? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?

29 Haziran 2010 Salı

Steve Wonders Geri Döndü

İki hafta önce Suns'daki genel menajerlik koltuğunu finansal sebeplerle bırakan Kerr, Suns öncesi yaptığı işine geri döndü: TNT yorumculuğu. İzleyiciler için çok güzel bir haber, çünkü televizyon yorumculuğu menajerliğinden çok çok daha iyi Kerr'ün. Aslında iyi yorumcuların, takımların eksiklerini gördükleri, analiz edebildikleri için genel menajerliklte de başarılı olacaklarını varsayardım ben ama Kerr bunu pek doğrulamadı. Tabii öyle oyunlardaki gibi "Tamam ben Chris Bosh'u beğeniyorum, bizim takıma da uyar, hemen alayım" tadında gerçekleşmiyor olaylar genel menajerken. Arıyorsunuz Bosh için ne düşündüğünü soruyorsunuz karşı tarafa mesela, "Nash ve Hill'i ver" diye cevap geliyor. Basit değil yani. Yine de bu sezonki Suns Spurs'ü süpürdüğü ve Lakers'a kan kusturduğu için başarılı sayılabilir Kerr. Zaten birkaç önemli yazar da Kerr takımına güvendiği, Amare'yi takas etmediği için övdü. Ama tabii sonuç olarak yine hüsran.

Konuya dönelim. Steve Kerr çok başarılı bir yorumcudur gözümde. Bazen çok açık olan ve herkesin bildiği şeyleri aktarır bu biraz benim gözüme batar ama genel yorumculuğu hakkındaki görüşümü etkilemez. Maçlar hakkındaki kritik detaylara yer verilen, başlığa koyduğum 'Steve Wonders' bölümleri de çoğu NBA yorumcusundan daha iyidir.

Bosh Resmen Serbest, Nereye Gidiyor?

Haberde 'resmen' diye geçse de aslında tam anlamıyla resmen değil, sadece bir kaynağa göre kullanmamış kontratındaki son sene opsiyonunu. Bu kaynaklardan çıkan haberler NBA'de %90 oranında doğru çıksa da bir ihtimal yanlış da çıkabilir. Tabii Bosh'un geçtiğimiz 1-2 ay içinde sergilediği hareketlere baktığımızda serbest kalmaması neredeyse mümkün değil. Genel olarak tahmin edilenin aksine, LeBron ve Bosh'un son senesinde opsiyon olan oyuncuların bu haklarını kullanmaları için son gün 30 Haziran değil.

Ben uzun süredir Bosh'un Miami'de Wade'e katılacağını düşünüyordum, hala fikrim değişmedi hatta çıkan haberlere bakarak daha da kuvvetlendi diyebilirim. Ama Toronto'ya birşeyler kazandıracak mı yoksa direk serbest oyuncu olarak mı gidecek orası muamma. Genel görüş çok çok büyük bir ihtimalle sign & trade ile Raptors'a oyuncu kazandıracağı yönünde ama ben nedense buna pek güvenmiyorum. Çünkü o şekilde istediği takıma gidemeyebilir. Ha tabii aklında para varsa veya eski takımını fazlasıyla düşünüyorsa ayrı konu. LeBron konusunda ise ne desem yalan ama Cavs'de kalmasını hiç beklemiyorum. Yıllardır etrafına doğru parçaları yerleştiremeyen bir takımda kalması zaten kariyeri açısından ne kadar doğru olur orası da tartışılır. Benim ayrılmasını beklememin sebebi de bu. Şahsen Nets veya Clippers gibi ligin dibindeki takımlardan birine gitmesini istiyorum ama mantığım Bulls diyor.

28 Haziran 2010 Pazartesi

Konyalı Portlandlılar 1 Yaşında !!

İnsan doğumgününü unutur mu? Ben blog'unkini unuttum. 20 Haziran 2009'da başlayan macerada 1 yılı doldurdum. Amacım güncel ve yoruma dayalı bir NBA blog'u tutmaktı. Son bir ayda tempo olarak biraz yavaşlamak zorunda kalsam da blog'u mümkün olduğunca güncel tutmaya çalıştım hep. Herhalde bundan daha aşağı inmez tempo. Ayrıca blog'un güncel kalmasına katkıda bulunan Kadir, Yusuf ve Soner'e de teşekkür etmem gerekiyor. Ben maçları mümkün olduğunca fazla izlemeye çalışsam da, maç değerlendirmelerini yazacak vaktim hiç olmuyordu. Onlar özellikle bu konuda ve bazı başka konularda da blog'a katkıda bulundular. Mesela Soner draft değerlendirmelerini yazarak benim eksik olduğum bir konuda sizleri bilgilendirdi.

Son olarak da siz okurlara teşekkür ediyorum. Blog'a giriş ve yazılara gelen yorum sayısı arttıkça insanın içinde ister istemez yazmak için daha büyük bir şevk oluşuyor. Bunu bana ve yukarıdaki üçlüye sağladığınız için teşekkürler. Tabii unutmadan, sitenin duyurulmasında katkıları için Salsabasket'in sahibi Anıl'a da teşekkürlerimi iletmeliyim...

Bu blog'da taraf tutmamama rağmen, blog'un ismine istinaden şu resmi de kullanmam gerekliydi:

Kobe: Büyük İhtimalle Türkiye'de Yokum

Daha dün Kobe ile Jason Richardson'ın Güney Afrka'daki fotoğrafını koymuştum. NTV Spor ekibi de Kobe'yi bulup, cevabı en çok merak edilen soruyu yöneltmiş:

-Türkiye'de yapılacak Dünya Basketbol Şampiyonası'nda sizi görebilecek miyiz ve kupanın favorisi Amerika Birleşik Devletleri'nin şansını nasıl görüyorsunuz?

Kobe Byrant: Büyük ihitimalle Dünya Şampiyonası'nda forma giyemeyeceğim. Orada olmayı çok isterdim. Ancak sakatlığımla ilgili durumun nasıl olacağını bilmiyorum. Türkiye'de bulunacak arkadaşlarıma destek için orada olabilirim. Amerika Birleşik Devletleri olarak tabii ki şampiyonluk şansımız bulunuyor. Takım oyunu sergileyip iyi mücadele ettiğimiz takdirde şampiyon olabiliriz.

Kobe hakkında zaten daha önce Colangelo'nun yaptığı açıklamayı paylaşmıştım. O da Kobe'nin muhtemelen ameliyat olacağını ve gelmesini beklemediğini söylemişti. Artık büyük ihtimali falan kalmadı yani, %99.9 falan benim gözümde Kobe'nin gelmeme ihtimali. Gelirse baya büyük sürpriz olur. Kobe, LeBron ve Wade'den hiçbiri gelmeyecek gibi gözüküyor. Ne yapalım artık kabullendik, Eurobasket 2009'a benzer bir Dünya Şampiyonası düzenleyeceğiz. Öte yandan Amerika'nın tamamen atlet, iyi savunma yapıp, hızlı hücuma çıkacak bir takım kurması gerekiyor bence. Rose, Deron / Westbrook, Durant ve Iggy gibi isimler ön plana çıkıyor benim gözümde. Bakalım nasıl bir kadro şekillenecek..

Milicic Üzerine Takım Kurmak !!

Darko Milicic'in takımda kalması halinde uzun rotasyonunda süre açabilmek için Al Jefferson'ı elinden çıkaracakmış Timberwolves. David Kahn açıkladı dün. Ayrıca takım olarak koşmak istiyorlarmış, lay lay lom basketbolu hoşlarına gitmiş. Al Jefferson buna uymayabilirmiş.

Şimdi. Milicic'e dakika verebilmek için Jefferson'ı elden çıkarmak? Nasıl yani? Canlı zafer purosu Milicic'ten bahsediyoruz. Ricky Rubio'nun yerinde olsam haberi duyar duymaz Wolves'a "Beni takas edin, yoksa gelmem Amerika'ya" diye ihtarnameyi çekmiştim. Bu nasıl bir mantıktır? NBA'in boyalı alandaki en önemli sayı tehditlerinden birini Milicic ve hızlı tempo için elden çıkarmak. Gerçekten dahiyane bir fikir. Boyalı alandan tamamen kendi başına pozisyon yaratarak 20 sayı ve üzerinde üretebilen uzunların sayısından Kahn'ın haberi yok herhalde. Ben size söyleyeyim, 10'u bulmaz kesinlikle.

Koy Jefferson'ın yanına Gortat tadında bir uzun, böylece Jefferson'ın savunmadaki eksiğini ört, zaten Jefferson defansif anlamda bir Boozer değil sonuçta... Yedek olarak da kenardan Love gelsin, tamam bir daha düşünme bile uzun rotasyonunu. Hatta Gortat bulamıyorsan Milicic ile dene bu formülü işte. Hem de Webster, Johnson gibi iyi şutörler katmışın takıma içerde Jefferson'a alan açacak. Ama yok illa bir değişiklik, ilginçlik yapılacak. Jefferson illa istemediği pozisyon olan pivotta kullanılacak. Hayır zaten Ryan Gomes'u da yollamışın, dakika paylaşımı açısından üstte saydığım üçlü problem yaşamaz. Darko 27 dakika alsa sanki olay çıkarak...

Valla gerçekten bu tarz kararları anlamıyorum. Hani ben Al Jefferson'ın oyununu beğendiğim için biraz taraflı bakıyor olabilirim bu karar. Fakat ne olursa olsun, yavaş yavaş zirveye tırmanacak bir takımda boyalı alandan skor üretecek yegane adamı yollamak nasıl bir mantıktır?

27 Haziran 2010 Pazar

NBA'den Dünya Kupası Çıkarması

J-Rich ile Kobe, ABD - Gana maçında milli takımlarına destek verirken... Ancak destekleri yeterli olmadı ve ABD kaybetti.

Blazers Pritchard'ı Kovdu

Jail Blazers'dan genç ve umut dolu Blazers'a geçişi gerçekleştiren Kevin Pritchard, takım sahibi Paul Allen tarafından kovuldu. Hem de bu haber Pritchard'a dünkü draft'tan hemen önce söylendi.

Paul Allen hariç kimse bilmiyor zannedersem bu kararın nedenini. Çünkü üstünden yaklaşık 48saat geçmiş olmasına rağmen bir neden sunulmadı, onu geçtim bu konuda bir iddia veya dedikodu bile çıkmadı. Pritchard'ın genel menajer olarak başarılı olduğu aşikar bana göre. Zaten sadece Jail Blazers'dan dönüşümü sağlaması bile yeter. Örneğin en başarılı hamlesi olarak görülen şey Roy - Aldridge ikilisini draft gününde yaptığı takaslarla takıma katmasıydı. Pek çok kötü kontrattan kurtulup bunları geleceğe yönelik yatırımlara çevirmeyi başardı.

Eleştirileceği birkaç kararı varsa onlar şu şekildeydi: Darius Miles'ı bir daha NBA'de oynayamaz diye bıraktı ancak daha sonra Miles kısa süreli de olsa dönerek Blazers'ın salary cap'ini baltaladı. Bunun sonucunda 2009'da pek de zengin olmayan serbest oyuncu piyasasında Andre Miller'ı almak zorunda hissetti Pritchard. Tabii bir de Oden faciası yaşadı 2007 draft gecesinde ama zaten NBA'deki genel menajerlerin %90'ı 1. sıraya sahip olsa, Oden'ı seçerdi. Bana göre haklı olarak eleştirilecek en büyük hatası LaFrentz'in biten yüklü kontratını takas etmemesiydi. Bu tarz kötü kontratların en büyük hizmeti son yıllarında takas edilerek takıma yıldız oyuncu eklenmesini sağlamasıdır.

Neyse sonuç olarak Ruben Patterson, Zach Randolph, Darius Miles'lı 27 galibiyet alan, saha içinde olduğu kadar saha dışında da problemli olan kadrodan, bugünlere Pritchard sayesinde geldi Blazers. Draft'tan 1 saat önce kovulmayı hakedecek birşey yapmadı. Ha, yaptıysa kapalı kapılar ardında yaptı ve Paul Allen onun kovulmasına neden oldu. Belki de Blazers'ın başarısındaki bütün övgünün Pritchard'a gitmesi yönetimi kızdırmıştır kim bilir? Türkiye'de olsak ana neden bu olurdu kesin =) Pritchard'ın sağ kolu olarak bilinen Penn'in kovulması zaten Pritchard'ın da yavaş yavaş yolun sonuna geldiğinin işaretiydi. Gittiği takımda yine başarılı draft seçimleri ve takaslarla yavaş yavaş zirveye tırmanacaktır Pritchard herhalde.