BIY AD

26 Aralık 2009 Cumartesi

Otur Oturduğun Yerde

Daha dün dakikalarının artması gerektiğini ve bundan sonraki maçlarda daha çok süre almayı beklediğini söyleyen Tracy McGrady'e Houston Rockets yönetiminden ağır darbe geldi. Genel menajer Daryl Morey T-Mac'in önümüzdeki iki maç bench'ten kalkmayacağını duyurdu. Bu kararın geçici olduğunu ve kısmen de olsa T-Mac'in açıklamalarıyla alakalı olduğu belirtmiş aynı zamanda Morey. Takım Houston'a döndüğü zaman McGrady ile ilgili konuşup, olayın gidişatını belirleyeceklermiş.

Benim çıkardığım mesaj şöyle: "T-Mac sen şu anda bu takımın superstar'ı değilsin. Bu tür açıklamalar yaparak bizi, sana 30 dakika vermeye zorlayamazsın. İpler bizim elimizde, ayağını denk al." T-Mac sezonun başından beri Houston'la yeniden anlaşıp kariyerine burada devam etmek istediğini söylüyordu. Şu olayın ardından bana bu ihtimalin bir hayli düşük olduğu kanıtlandı.

26 Aralık Programı (Ersan NBA TV'de)

26 Aralık Cumartesi 22:00 (NBA TV) / Memphis Grizzlies - Dallas Mavericks
27 Aralık Pazar 02:00 / Atlanta Hawks - Indiana Pacers
27 Aralık Pazar 02:30 / Houston Rockets - New Jersey Nets
27 Aralık Pazar 03:00 / Charlotte Bobcats - Oklahoma City Thunder
27 Aralık Pazar 03:00 / Washington Wizards - Minnesota Timberwolves
27 Aralık Pazar 03:00 / New Orleans Hornets - Chicago Bulls
27 Aralık Pazar 03:30 (NBA TV) / San Antonio Spus - Milwaukee Bucks
27 Aralık Pazar 04:00 / Philadelphia 76'ers - Utah Jazz
27 Aralık Pazar 05:00 / Los Angeles Lakers - Sacramento Kings
27 Aralık Pazar 05:30 / Phoenix Suns - Golden State Warriors

Bir Dilek Tut

Shaq, sağlık problemi olan küçük bir çocuğun onunla tanışma dileğini yerine getirmiş ve ayakkabısını hediye etmiş.

Savunmaların Savaşını Yoncalar Kazandı

Dün gece Orlando Magic ile Boston Celtics arasında yapılan maçta ben çok zevk aldım. Ama muhtemelen pek çok basketbolseverin hoşuna gitmemiştir. Özellikle de ilk yarısı. Penetre edenlere muhteşem yardımlar geliyordu, ardından rakip topu dolaştırırken rotasyon inanılmaz çabuk yetişiyordu. Bu iki takım için de geçerliydi. Ancak o ana kadar bütün oyuncular gibi zorlanan hatta belki 5 top kaybı, sıfır asist ile sahadaki en çok zorlanan isim olan Rondo devreye girdi. Tempoyu gerektiği yerlerde arttırarak çok büyük iş yaptı. Takımına ritm kazandırdı. Nelson'a karşı ısrarla penetre ederek bulduğu turnikeler, yakın mesafeli atışlar ve serbest atış çizgisine giderek elde ettiği sayılarla bir anda Celtics'i öne taşıdı. Celtics ilk yarı boyunca aynı savunma çizgisini korurken, Magic'ten daha fazla mücadele ettiler, ortadaki topların neredeyse hepsi için savaştılar ve çoğunu kazandılar. İkinci çeyrekte 8 dakika kala başlayan ve üçüncü çeyrekte 10 dakika kalana kadar devam eden 19-2'lik bir serisi vardı Celtics'in. Bu süre zarfında Magic 18'de 1 şut isabetiyle oynuyorud. Celtics'e maçı kazandıran dönem bu oldu. İkincinin yarının başında takım hala mücadele etmeyip Rondo ile Tony Allen'a 10 saniye içinde 2 hücum ribaundu verince, Magic taraftarları, takımlarını yuhalamaya başladılar. Bu arada Magic 27 sayı ile, kulüp tarihinde bir yarıda atılan en az sayı rekorunu egale etti. Yukarıdaki resim de herşeyi anlatıyor...


Link

Azıcık oyunculara da değineyim. Dwight Howard kariyerinin en kötü maçlarından birini oynadı Perkins'e karşı. Özellikle ilk yarıdaki performansı içler acısıydı. Zaten Perkins'in onu genelde iyi savunduğunu biliyoruz ama bu kadarı da biraz abartıydı. İkinci yarıda ise tamamen unutuldu. Hücumda 2 tane hata yaptıktan sonra bir daha pas bile gelmedi kendisine. Aslında o da pek istekli değildi ikinci yarıda. Biraz savunma ribaundu aldı o kadar... Vince Carter maçın gidişatını değiştiren oyuncuydu. İkinci yarının başında 2-3 tane zorlama ve kötü seçilmiş şut ile başladı ancak ardından tek başına maçın kopmasını engelleyen isim oldu Magic'te. Şuttan çok çembere penetre ederek bulduğu turnikeler ve faul çizgisine gitmesiyle başardı bunu. Ancak ikinci yarıda Carter'a yardımcı olan kimse çıkmadı. Magic ikinci yarıda, ilk yarıya oranla çok daha kolay bulduğu boş şutları değerlendiremeyince parkede daha çok mücadele eden Celtics maçı kazandı. İkinci yarıda da Rondo'nun asistlerini ve şutları bir kenara bırakıp potaya yönelmeye başlayan Tony Allen ile Ray Allen'ın perdeleri kullanarak bulduğu şutları da unutmayalım. Özellikle Ray Allen maçın bitimine 1 dakika kala fark 3'e inmişken, perdeden çıktı ve onu iyi takip eden Redick elleriyle yüzünü kapatmasına rağmen zor şutu sokarak maçı Celtics'in kazanmasını sağladı. Kariyeri boyunca şu şuttan kaç tane atmıştır acaba? 500? 1000? 2000?


Link

Maçtaki bir diğer önemli olay ise bitime yaklaşık 1 dakika kala Garnett'in çok sert bir şekilde yere düşmesiydi. Maçı izlerken öyle bir ses çıktı ki, korktum. Neyse ki kalkıp yürümeye başladı da rahatladı herkes. Ama sonra oyuna girmedi. Maçtan sonra "İyiyim birşeyim yok, daha sert düşmüşlüğüm de var, maçı kazandık mutluyum." demiş. Buyrun pozisyon:


Link

Küçüldükçe Büyümek

Dün 4 maç üstüste izleyip haftaiçi maç izleyememenin acısını çıkardıktan sonra, Denver-Portland maçında ayakta kalmak imkansızdı adeta. Zaten bu kadar eksik bir Portland, koskoca Denver'ı nasıl yenerdi ki? Gerek yoktu izlemeye. Sabah bir kalktım. O da ne? Son çeyrekte 33-20'lik üstünlük kuran Portland Denver'ı 11 sayı farkla mağlup etmiş. Peki maçta ne olmuş? Birincisi Brandon Roy olmuş, 41 sayıyla takımı tek başına galibiyete taşımış. Blake ve Webster ile beraber 11 üçlük göndermişler. İkinci olan şey ise sakatlıktan dönen Billups'ın ikinci yarıda zorlamamak adına oynatılmaması. Yine de içeride Juwan Howard'ın boyalı alanı kapatmaya çalıştığı bir Portland takımını yenmelerini beklerdim. Çok büyüksün Roy. Takımının rotasyonu daraldıkça, takım yetenek olarak insanların gözünde küçüldükçe sen büyüyorsun... Sene başında bir de sana maksimum kontrat vermeye çekiniyordu Pritchard.

Güneş Yanığı

Fotoğraf sanırım 2006 playoff'larından, atmışım arşive şimdi gördüm. Dün geceki maç ile güzel bir ironi oluştuyor: Clippers 93 - Suns 124...

Dün gece 5 maçın 4'ünü maç izledim. Ufak ufak birşeyler karalayacağım sırayla.

25 Aralık 2009 Cuma

Nash'e Oy Vermeyi Unutmayın !!


Link

Nash hazırladığı bu video ile All-Star maçı için oylarınızı istiyor. Seviyorum bu adamı çok. Çok ufak bir ihtimal ama 2010'da buraya gelse keşke...

Arenas'ın Silahları

Arenas Verizon Center'daki (Wizards'ın salonu) dolabında bir süre boyunca boş silahlar bulundurmuş. Konuyla ilgili Arenas "Yasak olduğunu bilseydim getirmezdim." demiş. NBA oyuncuların üzerine kayıt ettirilmiş silahlara karşı değil ancak içinde NBA geçen işlerde silaha kesinlikle izin verilmiyor. Arenas kendisini savunurken, bana göre günün sözüne imza atmış: "Kızım doğduktan sonra artık silahlarla işim olmadığını düşündüm ve salona getirip dolabıma koydum. Bir hafta sonra da güvenlik görevlisine, silahları polise teslim etmesi için verdim."

Şimdi, kızı doğmuş tebrik ediyorum. Ama yeni doğmuş bir çocuğun silahların olduğu - muhtemelen kilitli - dolabı açma ihtimali nedir? Hadi kızının içinde silah olan bir evde büyümesini istemedi diyelim, alıp bunları salondaki dolabına mı götürür insan? Doğru yer orası mıdır? Hadi götürdü diyelim, anında o gün vermez mi güvenlik görevlisine? Okuduğum anda garip geldi Arenas'ın bu açıklamaları bana. Belki de Delonte West ile ortak silah dükkanı açmanın peşindeydiler. İlginç gerçekten aynı sezonda bu tarz haberlerle karşılaşmak, bir dahaki sefere Artest'ten birşeyler bekliyorum, bazuka falan olabilir.

Konuyla ilgili NBA araştırmalara başlamış. En son 2006 yılında Telfair takımın uçağında dolu bir silah bulundurduğu için 2 maç ceza almıştı. Ayrıca Arenas'ın zararsız da olsa bir geçmişi varmış silahlarla: 2003 yılında silahı ile ilgili kayıt belgelerini gösteremediği için, 2004'te Wizards'ın ilk maçında görev alamamış. Şimdi de silahlar boşmuş ama salonda olması nedeniyle ceza alabileceğini düşünüyorum.

25 Aralık Noel Programı (NTV Spor'da Cavs-Lakers)

25 Aralık Cuma 19:00 (NBA TV) / Miami Heat - New York Knicks
25 Aralık Cuma 21:30 / Boston Celtics - Orlando Magic
26 Aralık Cumartesi 00:00 (NTV Spor) / Cleveland Cavaliers - Los Angeles Lakers
26 Aralık Cumartesi 03:00 / Los Angeles Clippers - Phoenix Suns
26 Aralık Cumartesi 05:30 / Denver Nuggets - Portland Trail Blazers

Hristiyanlar'ın dini bayramı/günü, bizim ise NBA bayramımız geldi çattı. Her sene olduğu gibi erken başlayan, üstüste gelen maçlar ve ikisi tabii ki 4 şampiyon adayının arasında... İsteyenler 5 maç üstüste seyredebilecekler.

Bu tarz önemli günlerde Kobe ile Shaq'ı veya Kobe ile LeBron'u karşı karşıya getirmeye bayılan NBA yönetimine piyango vurdu bu sene. LeBron ile Shaq aynı takımda olunca, Cavs-Lakers eşleşmesi kaçınılmaz oldu. NBA severler ekran başına kilitlenecek 12'de.

Birazcık daha az ilgi çekecek olsa da Celtics - Magic maçında Pierce dizindeki enfeksiyon nedeniyle yok, ayrıca Garnett'in az da olsa oynamama ihtimali var.

Zamanı Geldi

McGrady açıklama yapmış "Artık ciddi anlamda dakikalarımın artmasının vakti geldi." diye. Ben sadece 1 maçta izledim, bir diğer maçtan da youtube'a koyulan birkaç pozisyonunu paylaşmıştım. Bana henüz 30'lu dakikalar alabilecekmiş gibi gelmedi. Rockets birkaç maçlık dönemler halinde 5-10 dakika olarak süre arttırımına gitse çok daha iyi eder bence.

Adelman aslında ne kadar oynatmak istemese de, diğer takımların McGrady'ye karşılık değerli paketler önerebilmeleri için T-Mac'in 25-30 dakikalar arasında alıp, yıldız (dikkat superstar demiyorum bile zaten) seviyesine yakın bir oyun sergilemesi gerekiyor.

Edit: İmla. Fazla yamuk yumuk bir yazı olmuş

Yılın İlk Takası

2-3 gün geç ama yine de değinelim. Utah, Alman Peter Fehse'nin draft hakları karşılığında, Thunder'a Eric Maynor ile 2010'da kontratı biten ve basketbolu bırakmış olan Matt Harpring'i gönderdi. Jazz açısından tamamen ekonomik nedenlerle yapılmış bir takas. Nedeni de 2009 yaz aylarına dayanıyor. Jazz, Millsap'e istediği parayı vererek takımda tutmayı çok istiyordu. Yaz döneminde Boozer ve Mehmet'in kontratlarını feshetme opsiyonlarını kullanmamaları Utah Jazz'ı çok zor durumda bırakmıştı. Çünkü Jazz, Portland'a yıllık yaklaşık 9 milyon dolara imza atan Millsap'e, aynı kontratı lüks vergisi sınırının üstüne çıkmak pahasına da olsa verdi.

Şimdi işte bu takas onların - hesaplamalarımda bir yanlışlık yoksa - 13 milyon dolar kar etmelerini sağladı. Sonics'e geldiğinden beri yaptığı işlerle beğeni toplayan Presti de bu sezon 4.5 milyon dolar fazla ödeyerek (Harpring'in yaklaşık 3.5 milyon dolarını sigorta karşılıyor basketbolu bıraktığı için), gelecek için Westbrook'u yedekleyecek guard'ını Maynor ile bulmuş oldu.

Bundan 1 ay önce NTV grubu Utah'ın Philly ve Cleveland ile oynadığı maçları 2 gün üstüste vermişti. Şansa Deron Williams da sakattı ve Maynor'ı izleme şansı bulduk. Önce Philly'e karşı yaptığı 11 asist ile dikkat çekmişti ardından Cleveland'a karşı istikrarla ve inatla boyalı alana girmesi ve takımını son ana kadar maçta tutması hepimizi şaşırtmıştı.

Kısacası iki taraf açısından da karlı bir takas oldu. Bir tarafta Deron Williams'ın arkasında muhtemelen çürüyecek olan bir guard karşılığında Utah Jazz 13 milyon dolar kar etti. Diğer tarafta Thunder zaten genç olan kadrosuna, bir tane daha 22 yaşında yetenek kattı.

Hayırlı olsun iki takım açısından da.

Lakers Uzun Seneler Zirvede Kalacak

Gasol ile 2013-14 sezonunun sonuna kadar sürecek bir kontrat imzaladılar. Bu sözleşmenin değeri yaklaşık olarak 60 milyon dolar. Kobe'yle de görüşmeler sürüyor ama zaten Kobe'nin kontratını yenilememesi gibi bir ihtimal neredeyse yok. Kadronun diğer önemli oyuncularından Bynum'ın 2011'e kadar süren bir kontratı var, Lakers isterse bunu 2012'ye kadar uzatabiliyor. Odom'un da kontratı Bynum'ınki ile aynı şartları içeriyor. Artest de 2014'e kadar Lakers'da. Yani kısacası takımın 5 yıldızı da - takas edilmedikleri takdirde - senelerce Los Angeles'ta kalacaklar. Bu oyuncuların üstüne hele bir de sağlık problemlerini atlatmış gibi gözüken Phil Jackson'ı da yeniden ikna edebilirlerse, işte o zaman korkunç olacak.

Öte yanda San Antonio, Boston gibi bugünün iki önemli takımının yıldızları artık dominant olabilecekleri son 2 sezonu yaşıyorlar diyebiliriz. Bugünden itibaren yeni kurulacak şampiyonluk adaylarının ise anında sistemlerini mükemmel bir şekilde oturtup, bir takım kimyası yakalamaları da oldukça zor. Bütün bunların ışığında Lakers'ın en azından önümüzdeki 4-5 sezon boyunca her sene zirvenin en önemli 2-3 adayından biri, hatta muhtemelen de 1 numaralı favorisi olacağını söyleyebiliriz.

24 Aralık 2009 Perşembe

24 Aralık Programı

Noel Baba'nız Stan Van Gundy'den mesaj var: Mutlu Noeller. Bugün maç yok. Türkiye'deki bütün NBA severler erkenden yatıp güzel bir uyku çekebilirler.

Pistons - Nets Çekişmesi

Daha dün gece Raptors tarafından 64 sayıda tutuldular. Çünkü Gordon-Hamilton ve Prince'ten yoksunlar, ayrıca Charlie Villanueva da topuk dikeninden çok çektiği için doğru düzgün dakika alamadı, hatta oynamasa daha iyiydi çünkü 7'de 0 atarak takımına zarar verdi. Yani onu da saymayalım, geri kalan Detroit kadrosuna bakıyorum: Stuckey - Atkins - Maxiell - Jerebko - Ben Wallace 5'lisinin yanına yedek olarak Will Bynum ve Wilcox. Şu kadroya bakıp 64 sayıda kalmalarına "Bu kadar da olamaz, mümkün değil" diyen var mıdır? Pek sanmıyorum.

Belki biraz Stuckey'nin hücum gücünden, 1'e 1 sayı üretebilmesinden bahsedebiliriz, hadi azıcık Bynum'ı koydum, ucundan da Wilcox'ı sayalım hadi... O kadar. New Jersey Nets'de, Yi ve Harris sakatken içeride Lopez, dışarıda da CDR vardı. Yukarıda saydığım Pistons'ın opsiyonları kadar varlar neredeyse valla. Harris ve Yi'li halleriyle karşılaştırmıyorum bile. Pistons'ın şu anki maçlara çıkan 5'i ve yedekleri, NBA'deki hücum yönünden en kısıtlı/limitli kadro belki de. Yine de bir maçta %27.6 ile şut atmak çok büyük beceri gerektirir. Tebrik ediyorum buradan Pistons'ı. Raptors'ın da bu yüzdede elbette biraz katkısı olmuştur, onları da es geçmeyelim.

Fotoğraftaki Ben Wallace: "Hoca bu topta bir sorun var bir türlü çemberden geçmiyor. Değiştirelim şunu."

Cavs'de Kilitlemek Alışkanlık Yaptı

Dün gece LeBron'un kaçırdığı şut sonrası Cavs-Kings maçı uzatmaya gitmişti. Ama artık ne olduysa, Sacramento uzatmada bildiğimiz 0 sayıda kalmış. Sabah Yahoo'da skorlara göz gezdirirken farkettim, onun üzerine yanlışlık olabilir diye ESPN'e de baktım hatta bununla yetinmeyip NBA.com'a bile baktım. Yok gerçekten sıfır sayı atmışlar adamlar... Bucks'ı 11 dakika boyunca sıfırda tutan, Thunder'ın da maçın son 7 dakikasında sayı atmasına izin vermeyen takım, Kings'i de 5 dakika kilitleyebilir pek tabii, bundan doğal birşey yok.

Ama yine de saçmalık derecesine varan bir istatistik olduğu aşikar. Zaten Yahoo'nun ardından diğer iki kaynağa bakma nedenim de buydu. Bu kadar zamandır takip ettiğim NBA'de ben böyle bir istatistik hatırlamıyordum. 2 veya 3'te kalan takımların olduğu maçlar var diye hatırlıyorum ama yok sıfır hiç aklımda kalmamış. Az önce rekorlardan baktım ve 2000 yılında Vancouver Grizzlies'in, Pacers'a karşı bunu yaşadığını gördüm en son. Tarihte de toplam 9 kere olmuş. Yani o kadar şaşırıp Yahoo'dan sonra ESPN ve NBA.com'a bakmakta haklıymışım.

Akşama uzatma devresini komple koymayı düşünüyorum youtube'a bir aksilik çıkmazsa. Nasıl elleri ayaklarına dolaşmış bakalım.

Hocam Az Çekilin Göremiyoruz

Brand'in yaptığı faulün süre dolmadan gerçekleştiğini teyit etmeye çalışan hakemlerle beraber Iverson da pozisyonu izliyor.

23 Aralık'tan Notlar

Takımı baltalayanlar:
Ariza 10'da 1 ile oynayarak sadece 6 sayıda kalmış. Bundan önceki maçta da 2/11 ile oynamıştı ama 6 veya 7 asist yaptığı için baltacı olarak değerlendirmemiştim... Sezonun başında iyi yüzdelerle atarak beni şaşırtan bir skorer kimliğe bürünen Ariza, zaman ilerledikçe skorerliğin öyle kolay bir iş olmadığını kanıtlarcasına kötü br yüzdeyle atıyor.

Okafor, %90 oranında potanın dibinden atışlar kullanan bir pivot olarak 4/17 isabetle oynadığı için, çok büyük tebrik ediyorum kendisini. Bu nasıl bir kazmalıktır anlamak güç. Boyundan posundan utanır insan.

Andre Miller 2/13 isabetle Spurs'ün bir oyuncusu gibi oynamış adeta ama Portland aşağıdaki Bayless sayesinde maçı kazanmış. Hatta 0.8 saniye kala yanındaki Bayless'a pas vererek süreyi bitirmek yerine topu elinde tutarak maçı riske etmiş Miller...


Günün hayvan performansları:
Bayless dakika aldığı zaman hayvanlaşabileceğini bir kez daha gösterdi. Brandon Roy takım elbiseyle kenarda iken, 31 sayı 7 asist ile Spurs'ü tek başına yıkmış adeta. Son çeyrekte de 9 sayı 2 asist. Ne olursa olsun Spurs'ün bu kadar eksik bir Portland'ı yenememesi bir şampiyonluk adayı için kabul edilebilir bir sonuç değil.

Bir kısa forvet, ilk 5'te çıkan diğer 4 arkadaşının toplamından daha çok ribaund alabilir mi? LeBron ise alır. 16'ya 15 geride bırakmış diğerlerini. Yanına 10 asist ve sadece 34 sayı.

Dwight Howard yine burada takılıyor. Sadece 7 şut kullanmış ve 13 sayı üretmiş ama onu özel yapan şey bunlar değil tabii ki. 20 ribaund, 2 top çalma ve 4 blok ile coşmuş.

Kevin Durant 20'de 12 isabetle 38 sayı, 6 ribaund, 3 asist ile Phoenix'i deplasmanda yenmesini sağlamış Thunder'ın. Cleveland'dan sonra ikinci darbe geldi Phoenix'e.

Bizimkiler:
Hedo ilk double double'ını yaptı bu sezon. 11 sayı 11 asist ile. Oh be sonunda. Calderon'un yokluğunda ipleri eline almalı aynen bu şekilde. Pistons takım halinde berbatmış, zaten o konuda ufacık da olsa birşey yazacağım ayrı olarak.

Mehmet'i daha yeni Sloan eleştirmişti çok pasif olduğu için hücumda. Dün de sadece 2/8 isabetle oynayarak bu eleştirilerden kurtulacak birşey yapmamış. Jazz 70 sayıda kalmış.

Ersan acilen silkinip kendine gelmeli. Son maçındaki 1/9'dan sonra dün de 1/8 ile oynamış. Sadece 4 sayı, yanına da 3 top kaybı. Ayrıca alışılmışın dışında, sadece 2 ribaundu var. Birkaç maç daha böyle oynamaya devam ederse Mbah a Moute veya Warrick'i ilk 5'te görebiliriz.

Boşa kürek çekenler:
Amare bu sezon ilk defa Amare tarzında istatistikler yakalamış. 11/16 saha içi 13/16 serbest atış isabetiyle 35 sayı ve 14 ribaund ama Thunder'a karşı bu bile yeterli olmamış. Umarım böyle devam eder Amare. Özlemiştik. Hatta sırf Amare'ye bakmak için maçı edinip izleyeceğim.

Monta Ellis'ten yine 35 sayı 5 top kaybı. Bu adam 30 sayının üstüne çıkıyorsa fix 5 top kaybı da var yanında. Tabii 15/26 gibi bir isabetle atınca top kayıplarını hoş görmek gerekiyor. Karşıda takım olarak iyi oynayan bir Hornets olunca Ellis'in oyunu Warriors'a yetmemiş. Anthony Randolph da Monta Ellis'e yardımcı olmaya çalışmış defansta 8 blok koyarak ama o bile yetmemiş. İşte beklenilen Anthony Randolph bu, şu Nelson'dan kurtulduğu gün çok değişik işlere imza atacak bu çocuk inşallah.

Günün X-faktörü:
JR Smith... 10 tanecik üçlük atmış canım nedir ki? 10/17 isabet. Toplamda da 15/25. Sayısını vermeyi unutmuşum: 41. Unutmadan ekleyeyim, bench'ten gelerek 30 dakika içerisinde yaptı bunları. Hangi takımın kazandığını söylememe gerek var mı?

Ilgauskas uzatmada 3 hücum üstüste üçlük atarak maçı Cavs'e getirmiş. Yok artık Ilgauskas. Bundan önceki 28 maçta kaç tane atmıştı? 1. Yazıyla bildiğiniz bir. 25 sayı 8 ribaund da cabası. Big Z bu sezon ilk defa büyüklüğünü göstermiş bir maçta diyebiliriz.

Büyük Derbi

Ligin en kötü iki takımının mücadelesine derbi demeyeceğiz de ne diyeceğiz? Bu zorlu maçı kazanan Timberwolves olmuş. Love'ın 16 ribaundu, Jefferson'ın 13/23 isabetle bulduğu 27 sayısı galibiyetteki önemli unsurlarmış. Takım halinde 2/12 ile üçlük atmalarına rağmen pota altını domine ettikleri için kazanmışlar. Nets'de Yi'nin dönüp 22 sayı üretmesi bile yetmemiş mağlubiyeti önlemeye. 2-27 oldular. Şu takıma diyecek laf yok, muhteşem gidiyorlar. Acıyarak takip etmiyorum kendilerini. Öyle bir hale büründüler ki karşısında diğer 29 takımdan kim olursa olsun maçlarını izlemiyorum. Gel 2010 yazı gel diyor New Jersey halkı da...

23 Aralık 2009 Çarşamba

23 Aralık Programı

24 Aralık Perşembe 02:00 / Houston Rockets - Orlando Magic
24 Aralık Perşembe 02:30 / Minnesota Timberwolves - New Jersey Nets
24 Aralık Perşembe 02:30 / Utah Jazz - Miami Heat
24 Aralık Perşembe 02:30 / Toronto Raptors - Detroit Pistons
24 Aralık Perşembe 03:00 / Golden State Warriors - New Orleans Hornets
24 Aralık Perşembe 03:00 / Washington Wizards - Milwaukee Bucks
24 Aralık Perşembe 03:30 / Portland Trail Blazers - San Antonio Spurs
24 Aralık Perşembe 04:00 (NBA TV) / Oklahoma City Thunder - Phoenix Suns
24 Aralık Perşembe 04:00 / Atlanta Hawks - Denver Nuggets
24 Aralık Perşembe 05:00 / Cleveland Cavaliers - Sacramento Kings


Sıfır yorum çünkü sıfır vakit maalesef.

Houston - Orlando, Ersan, NBA TV'deki maç ve Thunder-Suns benim izleyeceğim maçlar olurdu bugünden.

Beyaz Çikolata Ne Yapıyor?


Link

Maç NBA TV'de canlı yayınlanmıştı, Murat Kosova ve Kaan Kural ilginç bir şekilde atladılar pozisyonu. Bir yorum gelmemişti. Maçı sırf şu 10 saniye için indirdim. İnsan oraya kadar girmişken turnike atar be J-Will... Hani sadece pas verse neyse de bir de topu kaptırıp faul yapıyor utanmadan.

T-Mac vs. Clippers


Link

Hep Ersan'ı verecek değiliz. Elbette aramızda T-Mac'in de neler yaptığını merak edenler var. Buyrun efendim. Clippers'a karşı 7 dakikaya 10 sayı ve 3 asist sığdıran T-Mac'in birkaç pozisyonunu izleyin. Son pozisyonda çok az sıçrayıp turnikeyle bitirmesi dizine hala güvenmediğinin veya dizinin güçlü olmadığının veya ikisinin birden kanıtı olsa gerek. Bundan 5 sene önceki T-Mac o pozisyonda Skinner'ı potaya sokardı. Hey gidi hey. Zaten eskisi gibi olamayacağı kesin de, keşke o seviyeye birazcık yaklaşabilse. Zaten daha önünde en az 1 ay var pasını atması için, ondan sonra çıkabileceği seviye hakkında bir fikir edinebiliriz ancak...

Edit: Kimse uyarmıyor ki yahu Kaman yazmışız Skinner yerine. Biri zenci biri bembeyaz =)

Tek Dişi Kalmış Canavar

Landry'nin Nowitzki'den yediği dirseği ve 5 dişinin kırılması konusunda fikri olmayanları şöyle alayım. Sonra da bu adamın savaşçılığını övmeye başlayayım.

Carl Landry, bu sezon orta mesafeli şutları başta üzere oyununu oldukça geliştirdi. Ama bu onun savaşçılığından ödün verdiği anlamına gelmiyor. Nitekim kendisi de biliyor ki parkede savaşmazsa, her hücum ribaundunu kovalamazsa, top peşinde yerden yere atlamazsa şu anki değerinden çok şey kaybeder. Üstelik bu savaşçılık ve mücadele sadece efor ile ilgili değil. Aynı zamanda zorlukların, sakatlıkların üstesinden gelmekte de Landry NBA'deki en iyilerden biri.

2 sezon evvel playoff'larda Boozer'ın müdahalesi sonrası bir dişini kaybeden Landry, 1 sonraki maçı kaçırabileceği için dişini yaptırmayıp dişsiz bir şekilde oynamıştı. Ardından 2 gün arası olduğu zaman dişlerini yaptırtmıştı. Geçtiğimiz sezon ise arabasındayken bacağından vurulan Landry 3 hafta sonra parkelere dönmeyi başarmıştı. Daha birkaç gün önce de Nowitzki'den yediği dirsek sonucu bazı raporlara göre 3 bazılarına göre 5 dişini kaybetmişti Landry. Ama kesin olan birşey var dişçi koltuğunda tam 5 saat oturarak, dişlerini yaptırdı ve sadece 1 maç kaçırdı. O kadar da olur, nitekim birçok kişi 5 saat normal bir koltukta otursa bile ertesi gün poposunun ağrısından maça çıkamaz. Landry dün yeniden formasına kavuştu ve Clippers'a karşı 37 dakika oynayarak bu sezonki en yüksek dakikasını aldı. Bununla da yetinmeyen Landry 27 sayı ile kariyer rekorunu kırdı...

Daha yeni bu tarz oyuncuları çok sevdiğimi yazmıştım, üstüste geldi güzel oldu. Çok büyük saygı duyuyorum sana Landry. En üstte kullandığım fotoğrafta da "Bakın dişlerimi yeni yaptırdım güzel olmuş mu?" der gibi...

22 Aralık'tan Notlar


Günün hayvan performansları:
David Lee 18 sayının yanında kariyer rekorunu egale ederek 21 ribaund almış. Üstüne yetmemiş 5 asist yapmış, son maçlarda bu özelliğini iyice ön plana çıkarıyor. Takımına maçı kazandıran oyuncuların başında gelmiş.

Arenas yine eski günlere dönmüş 24'te 13 isabet bularak ürettiği 31 ile. Philly'i 108-95 yenmeyi başarmışlar. Bir sonraki maçta 5/19 atar artık klasik.

Gerald Wallace her zamanki gibi bu köşemizde. İnsan değil gerçekten. 29 sayı, 12 ribaund 3 asist, 2 top çalma ve 4 blok. Yetmiyormuş gibi 6'da 4 üçlük atmış. Saygıyla eğiliyorum önünde G-Wall.

Zach Randolph, Denver'ı bitirdikten sonra Golden State'i de parkeden silmiş. 33 sayı 18 ribaundla oynayarak Memphis'in maçı kazanmasını sağlamış. Üstelik %66 saha içi isabetiyle. Gerçi Golden State'in ne halde olduğunu hepimiz biliyoruz ama yine de Randolph'tan 2 maçtır sağlam bir performans görüyoruz.

Landry'e ayrı değinmek lazım. Burada güme gitmemeli. Birazdan yazacağım.

Hayvansın Kobe. Yine 40 sayı üstelik hala kırık parmakla. Hem de 14/26 şut isabetiyle ve yanında 8 ribaund ile 6 asist ekleyerek. 5 top kaybı yapmış ama o kadar da olur artık.

Boşa kürek çekenler:
Troy Murphy, Garnett'siz Celtics karşısında 24 sayı 18 ribaund ile geçtiğimiz seneyi hatırlattı bize. Ama Celtics'in 40 kere serbest atış çizgisine gitmesi onu ve Pacers'ı alt etmiş. Yoksa genel olarak Celtics'i de %38'de tutmuşlar...

Noah'a yine burada yer veriyorum 4/13 isabetle oynamasına rağmen. Çünkü 10 sayının yanında 21 ribaund çekmiş. 21. Neredeyse takımının yarısı kadar. Maçtan sonra da şu açıklamayı yapmış: "Ruhsuz oynuyoruz, arkadaşım olsanız size birçok şey söyleyebilirim ama şu anda söyleyeceklerim durumu daha da kötüye götürebilir."

Westbrook son 5 dakikada 11 sayı üreterek kopan maçın ortaya gelmesini sağladı Ibaka'yla beraber. Ancak son hücumda sanki harika üçlük atıyormuş gibi kaldırıp atmasına sinirlendim. Önünde Fisher duran Green'e veya Harden'a verse çok daha iyi yapardı bence. Dış şutları kötü olan bir oyuncunun maçı oraya kadar getirdi diye son şutu kullanmasını pek doğru bulmuyorum.

Clippers pota altında Camby-Kaman ikilisi bu sezon alışık olduğumuz şekilde oynamışlar. Toplamda 41 sayı, 26 ribaund ve 5 blok. Tek sorun Kaman'ın 6 top kaybı yapmış olması ama mağlubiyeti hazırlayan şey, takım halinde Houston'ı durduramamaları ve devamlı faul yapmaları olmuş.


Dirk döndüğüne pişman:
Portland'da 4 tane önemli eksik (Batum, Fernandez, Oden, Outlaw) varken, üstelik yedek pivotları da maçın başında sakatlanmışken, Dallas evinde rakibine yenilmeyi başardı. Tebrikler. Hemen aşağıdakilerin bu konudaki katkısı çok büyük boyuttaydı. Rakipte içeride Juwan Howard oynarken boyalı alandan 200 sayı falan üretmesi gerekirdi Dallas'ın. Bu kadar da olmaz ya. Dirk ise elinden geleni yapmış ve sakat koluna rağmen 10/13 isabetle oynamış fakat yetmemiş.

Takımı baltalayanlar:
Terry ve Marion. Sırayla şut isabet oranları: 2/13 ve 0/7. Toplamda 2/20. Harikasınız çocuklar. Özellikle Marion'a selamlarımı sunuyorum, kendisini bir aralar dünyanın en iyi oyuncusu gibi gördüğü için. Hele bir de şu resimdeki atışı nasıl kaçırmış acaba? Resmin üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz...


Günün X-faktörü:
Kyle Lowry son zamanlarda bench'ten gelerek çılgın maçlara imza atıyor. Dün de 16 sayı 7 asist ve 5 ribaund ile maçın dönmesindeki 1 numaralı sorumlu olmuş.

Zach Randolph - Warriors İlişkisi

Hayır dün gece oynanan Grizzlies - Warriors maçından bahsetmeyeceğim. 2 gün önce Denver Nuggets'ın uzunlarına karşı 32 sayı 24 ribaund ile oynayarak bütün NBA camiasını şaşırtmıştı Zach Randolph. Nuggets teknik ekibi ve yönetimi böylesine bir dominantlığın karşısında düşünüp taşınmışlar ve serbest bir uzun eklemeye karar vermişler kadroya.

Eğer karadelik, kanser ve işe yaramaz olarak ün yapmış bir uzun sizin pota altınızı dağıtıyorsa bu tip önlemler almanız gerekebiliyor. Hatırlarsanız, buna benzer bir şekilde Portland'da McMillan Warriors gibi kötü bir takıma yenildikten sonra Andre Miller'ı bench'e çekmeye karar vermişti. Randolph ile Warriors arasındaki ince bağlantı da buradan geliyor.

Ben Böyle Birşey Görmedim

Przybilla Blazers'dan bahsediyorum. Yahu bu nasıl şanssız bir takımdır? Oyuncuları lanetli adeta... Gerçekten inanılmaz. Batum, Outlaw, Fernandez'in uzun süreli sakatlıklarının üzerine, bildiğiniz gibi Oden diz kapağı kırıldığı için sezonu kapamıştı. Şimdi de onun yerine ilk 5'te oynayan Przybilla diz kapağının tendonları koptuğu ve diz kapağı yerinden çıktığı için muhtemelen sezonu kapadı. Daha neler ya. Çok çok büyük geçmiş olsun hem Billa'ya hem Blazers'a. Takımda öyle bir lanet var ki, koç McMillan da aşil tendonunu yırtmıştı bundan birkaç hafta evvel. Şimdi ellerinde pivot kalmadı. Outlaw dönünce onu 4 numaraya çekip small ball oynayabilirler ama onun da ne zaman döneceği belli değil, belki de hiç dönmeyecek. Yani şu durumda Juwan Howard-Aldridge ikilisine mahkumlar. Cunningham ve sakatlıklar nedeniyle özel hak ile kadrolarına kattıkları Tolliver da dakika alacaklar. Belki de - ve muhtemelen - serbest olan bir uzun ile anlaşacaklar...

Buyrun sakatlık anının videosu, Oden'ınkinden daha fena çünkü pozisyonda Billa direk diz kapağının üstüne düşüyor:


Link

22 Aralık Programı

23 Aralık Çarşamba 02:00 / Philadelphia 76'ers - Washington Wizards
23 Aralık Çarşamba 02:00 / Detroit Pistons - Charlotte Bobcats
23 Aralık Çarşamba 02:30 / Indiana Pacers - Boston Celtics
23 Aralık Çarşamba 02:30 / Chicago Bulls - New York Knicks
23 Aralık Çarşamba 03:00 / Golden State Warriors - Memphis Grizzlies
23 Aralık Çarşamba 03:00 / Atlanta Hawks - Minnesota Timberwolves
23 Aralık Çarşamba 03:30 / Portland Trail Blazers - Dallas Mavericks
23 Aralık Çarşamba 03:30 / Los Angeles Clippers - Houston Rockets
23 Aralık Çarşamba 05:30 / Oklahoma City Thunder - Lakers


Vaktim yok, o nedenle yorum yazamayacağım maalesef. Ama tabii NBA TV'deki maçın oldukça ilgi çekici. İki tane kadrolarının kalitesiyle ters orantılı giden takımın mücadelesi. Philly'de Iverson yok ama Speights ve Louis Williams döndüler. Hem de Speights sakatlık öncesindeki gibi oynamaya devam ediyor. Wizards'da ise Arenas eski günleri hatırlatan birkaç maç çıkardı son haftalarda. İzlemesi keyifli olacaktır...

22 Aralık 2009 Salı

Seviyorum Böylelerini

Yapılan açıklamaya göre Bulls'un kısa forveti Luol Deng yaklaşık 1 haftadır maçlara kırık olan sol baş parmağını sararak çıkıyormuş. Bu dönemdeki 4 maçta 23 sayı 9 ribaund ortalamalarını tutturdu Deng. Olayın etkileyici tarafı sadece bu değil, kırık parmak haberinin 1 hafta sonra ortaya çıkması.

Bazı oyuncular vardır "Ah buram, vah buram, bakın canım yanıyor ama oynuyorum." havası yaratırlar esasında önemli bir sakatlıkları olmasa da veya en ufak sakatlıkta hemen oynamayı bırakırlar, maçlara çıkmazlar. Ama öte yanda bahsettiğim tarzda, sert oyuncular da vardır. Ciddi bir sakatlıkları olsa da bunun üstesinden gelerek oynarlar hatta Deng gibi dışarıdakilerin bilmesine bile izin vermezler. Buna örnek olarak Iverson'ın 2001 Doğu Konferansı Finalleri'nde ağzındaki yarayı kimseye farkettirmeyerek maç boyunca kendi kanını yutmasını gösterebiliriz. Veya her maç birçok defa sert faule maruz kalan Wade'in her pozisyonda hiçbir şey olmamışçasına ayağa kalkıp maça devam etmesini. Şu an aktif olanlardan diğer 2 aklıma gelen örnek ise Kobe ile Stephen Jackson. Hiç olmadı kariyeri boyunca sadece 22 maç kaçıran Stockton var kimsenin itiraz edemeyeceği... Tam tersi örnek olarak ise herhalde akla gelen 1 numaralı örnek Vince Carter'dır herhalde. Birçok pozisyonda sanki bir yerleri yarılmışçasına tepkiler verir, kenara gelir orasına burasına buz koyar.

Bu sert olarak saydıklarım, her ne olursa olsun eğer oynayabilecek durumdalarsa parkeye çıkıp takımlarını yalnız bırakmazlar(dı). Elbette unuttuklarım, aklıma gelmeyenler de vardır ama seviyorum bu tip oyuncuları. Hatta hastasıyım böylelerinin. Aynen devam edin...

Hayat Maximum'da

En Çabuk Oyun Dışı Kalan Adam

Knicks'in 47 üçlük denemesini yazmıştım. Bu da diğer es geçtiğim konu: 19 Aralık Cumartesi günü Lakers'ın Nets ile yaptığı maçta, Andrew Bynum parkede sadece 10 dakika 47 saniye kalmayı başarabildi. Çünkü bu sürede 6 faul alarak oyun dışı kaldı. Bynum'ın belalıları, ona ayrı ayrı 3'er faul aldıran Devin Harris ve Brook Lopez olmuşlardı. Bir dahaki maçta Nets karşısında ne yapacağını merakla bekliyorum genç pivotun.

Bu konuda Bynum bir rekor kırmış bile olabilir. Nitekim faul problemi aşikar olan oyunculardan Oden'ın bugüne kadar NBA'de oynadığı maçlarına baktım, 18 dakikanın aşağısına rastlamadım. Daha düşüğü var mıdır bilmiyorum. Ama eminim Bynum NBA tarihinde en az sürede 6 faul almayı başaran oyuncu olmamışsa bile ilk 5'e girmiştir kesinlikle. Zaten fotoğrafta Bynum'ın imzasını alan taraftarın da sadece bu nedenle t-shirt'ü imzalattığına dair haberler geldi kulağıma... Var mı daha çabuk 6 faul alan bir oyuncu bilen veya bulabilecek olan?

Bu arada bir sitede okuduğuma göre NCAA'de Niagara Üniversitesi'nden Mick Pontalti Vermont Üniversitesi karşısında 3 dakika içerisinde 5 faul alarak oyun dışında kalmış. Hem de Niagara 30 sayı farkla öndeyken. Bundan daha hızlısı olamaz, olmamalı.

21 Aralık'tan Notlar

Ersan:
1/9 isabetle oynamış maalesef. Herhalde bulduğu boş atışlar hiç girmedi bugün, olabilir. Ama Skiles da çok kötü oynadığı için onun dakikalarını kesmiş. Maçı izleyen bir arkadaşıma göre Ersan neredeyse hiç içeri girmemiş ve tamamen şut odaklı oynamış. Bugüne kadar hep boyalı alana katlarını ve dış şutlarını harmanlayarak oynamıştı ve başarılı olmuştu. Umarım şutuna faza düşkün hale gelmez.

Noel hediyesini reddetmek:
Bucks maçı Pacers'a hediye etmek için elinden geleni ardına koymamış. Son 1 dakika içinde kullandıkları 6 faulü birden kaçırmışlar. Kolay iş değil. Tebrik etmek lazım. Öbür tarafta da Pacers bu süre içerisinde 3 sayı gerideyken 3 tane üçlük kaçırarak "Yok teşekkürler bu galbiyeti istemiyorum" demiş.

Günün hayvan performansı:
Bogut 19 şutundan 14'ünü isabetli kullanıp 31 sayı üretip, 18 ribaund çekmiş. Üzerine de yetinmeyip 3'er blok ve asist yapmış. Hibbert'ı görünce karşısında coşmuş.

Aslında Dwight Howard'dan 21 sayı, 9 ribaund, 5 bloğa alışığız ama Jazz uzunlarına karşı hiç de fena değil.

Takımı baltalayanlar:
Dunleavy sezonun en kötü şut performanslarından birine imza atmış. Kendisinin değil bütün NBA'in: 2/17. Takımı maçı kaybettiyse, 1 numaralı sorumlu Dunleavy. Resimdeki Warriors'da sarhoş geçirdiği günlerini yad etmiş herhalde.

Günün X-faktörü:
Kings bench'i, ilk 5 oyuncularından daha çok sayı üretmiş. Udrih ile Udoka sırayla 16 ve 17 sayı üreterek başı çekmişler. Jason Thompson'ın da katkılarıyla maçın dönmesinde bu 3'lü çok etkili olmuşlar. Tabii Sergio'nun arkadaşlarına hazırladığı pozisyonları (7 asist) da unutmayalım.

Kenardan gelerek 2/2 üçlük, toplamda 7/9 isabet bularak 20 sayı üreten Redick maçın yön değiştirmesini sağlamış.

Boşa kürek çekenler:
Kaman sütten aldığı gücü hala kaybetmiş değil. Spurs'e karşı 23 sayı 15 ribaund ile oynarken 18 şutunun 10'unda başarılı olmuş. Ama Spurs kazanmasını bilmiş. Spurs'ün 7 top kaybında kalması şaşırtıcı açıkçası.


Suns'ı bitirmek:
Ligin en iyi üçlük savunan takımlarından Cavaliers, Suns'ı 4/19 isabette tutarak bitirmiş. Shaq tahmin ettiğim gibi 20 dakikayı geçmemiş. Mike Brown çok doğru bir tercih yapmış.

58 - 19

Ne olabilir bu? Kings'in 35 sayı gerideyken son 20 dakikada yakaladığı seri. Ne tarafından bakarsanız bakın abes. 20 dakikada 19 sayıy izin vermek de komedi, bu sürede 58 sayı bulmak da. Bulls 20 dakikada sadece 5 tane saha içi isabeti bulmuş. 35 sayıdan maç vermenin nedeni rahatlamak, maçı boşlamak olsa da, momentum tamamen değiştiğinde bunu değiştirmek imkansıza yakın olsa da, etkileyici bir performans Kings'den. NBA tarihinin 2. en büyük geri dönüşü. Birinci sırada Jazz'ın, Nuggets'a karşı 36 sayıdan geri gelişi var.

Tyreke Evans'ın maçtaki istatistikleri belki çok dikkat çekmiyor (23 sayı, 3 asist) ama Bulls'un Udrih'e yaptığı taktik faulü çıkarırsak takımının son 9 sayısını atıp maçı getirmiş.

Günün notlarından ayrı değinmem şarttı böyle bir geri dönüşe... Artık eve dönünce son 20 dakikayı izlemek farz oldu.

Korkunç Bıyık


Amerika'nın yıllardır süren, ünlüleri içeren çocuklara sütü sevdirme kampanyasına Billups da katılmış... Ama şu fotoğrafa bakıp da süt içesi gelen çocuk var mıdır şüpheliyim, hele Billups öyle kaşlarını çatmışken.

21 Aralık Programı

22 Aralık Salı 02:00 / Milwaukee Bucks - Indiana Pacers
22 Aralık Salı 02:00 / Utah Jazz - Orlando Magic
22 Aralık Salı 03:00 (NBA TV) / Sacramento Kings - Chicago Bulls
22 Aralık Salı 03:30 / Los Angeles Clippers - San Antonio Spurs
22 Aralık Salı 04:00 / Cleveland Cavaliers - Phoenix Suns

NBA TV'deki maç genel olarak çok ilgi çekici olmayabilir ama 2. yılındaki en iyi oyun kurucu ile çaylakların en iyi oyun kurucusu karşılaşıyor, bu açıdan güzel bir mücadele. İki oyuncu da defansı delip boyalı alana girişleriyle ön plana çıkıyorlar.

Ersan'ın karşısında esasında neredeyse onunla 1'e 1 aynı oyun tarzını sergileyen Murphy var. Ersan'ın hız ve çabukluk avantajı varken, Murphy daha cüsseli ama bunu içeriden skor üretmek için pek kullandığını söylemek doğru olmaz. Yani Ersan'ın seveceği bir eşleşme.

Cavaliers çok istikrarsız olsa da bu gece Phoenix'i evinde deviren ilk takım olacaklarına inanıyorum. Ama o tempoda Shaq'e 20-22 dakikanın üzerinde vermek delilik olacaktır. Moon sağlıklı bir şekilde oynarsa Cavs'in şansını arttırır diye düşünüyorum.

Edit: Maviye boyadım yayınlanan maçı her zaman yaptığım gibi.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Günün En İyileri - 20 Aralık (Kaçırmayın)

Of of of of... 3 tane harika, muhteşem ve hatta inanılmaz hareket varmış bugün. Diğerlerini sallayın. Sadece 7, 4 ve 1. sıradaki hareketleri izleyin yeter. Ama önce, benim dikkatimi çeken Stephen Jackson'ın dün gecenin gerçek 1 numaralı hareketi olması gereken basketi:


Link

Nasıl? Bal faktörü bazen çok eğlenceli olabiliyor =)

Dikkat, şimdi sıra yıl boyunca izleyeceğiniz binlerce sayıdan daha güzel olduklarını garanti ettiğim 3 harekette. Hatırlatayım 7, 4 ve 1 numaradalar:


Link

7) Andre Miller, daha yeni Türkiye'yi ziyaret eden Hakeem'in dreamshake'ini uyguluyor. Harika. Ama Rondo ve House'un pozisyonlarının yanında zayıf kalıyor diyebilirim.
4) Rondo'nun pası sol elle, koşarken, hızı ve zamanlaması kusursuz. Uzun süredir böyle etkileyici bir pas görmemiştim ve izlerken "Ooooouuuv" dedim gerçekten.
1) Ama House... Topu çalıyor, top dışarı çıkacakken, topun arkasından uçup bel arkasından inanılmaz bir pas atıyor. Ayrıca Tony Allen'ın smaç + faul ile bitirmesi pozisyonun kreması oluyor. Sadece "Ooooouuuv" demekle kalmadım, üzerine ağzım bir süre açık kaldı şu pozisyon sonrasında. Biraz da House'tan bunları beklemediğim için olsa gerek ama yine de muhteşemdi.

Süt Çocuğu

10-15 gün kadar önce Chris Kaman'ın form düşüklüğüyle ilgili bazı istatistikler verip, Kaman'ın bunu D vitamini eksikliğine bağladığını ve süt içmeye başladığını yazmıştım. Bu duruma çok da inanasım gelmemişti. Ama gerçekmiş. Bahane gibi gördüğüm için kendisinden özür diliyorum buradan.

Kaman'ın formsuz/D vitaminsiz olduğu dönemdeki rakamları: %39 saha içi isabeti ile 14.8 sayı, 7.9 ribaund ve 1.1 blok

Delicesine süt içip D vitamini depolamaya başladıktan sonraki 5 maça bakalım bir de: %55 saha içi isabeti ile 22 sayı, 10 ribaund ve 1.4 blok.

Hiçbir maçta da %50 şut yüzdesinin, 19 sayının ve 9 ribaundun altına düşmedi.

Şaka değil gerçek. Kaman bildiğimiz inek sütü içerek sezon başındaki formunu yakaladı. Bu akşam deplasmanda San Antonio'ya karşı oynamadan bu seriyi yazmak istedim, çünkü bozulabilir.

Kısacası süt için, süt içirin.

Kızım Sana Söylüyorum, Gelinim Sen Anla

Bu hafta gerçekleşen ama değinmeyi unuttuğum/es geçtiğim 2 önemli olaydan birine değineceğim. Aslına bakarsanız zaten ayrı bir yazıyı hakediyor bence. Geçtiğimiz Perşembe günü Bulls'a karşı, New York Knicks tam 47 tane üçlük deneyerek bu alanda NBA tarihinin 2. sırasına yerleşti. Birinci sırada 49 ile Dallas Mavericks var. O maçta George McCloud da 20 tane ile bireysel rekoru egale etmiş ama sonra Damon Stoudamire 21 tane üçlük deneyerek bir maçta "Açılın zirve benim" demiş. 21 üçlük... Ben 21 üçlük atsam ertesi gün kolumu kıpırdatamam herhalde.

Knicks'den bahsediyorduk konudan saptık. Knicks tabii ki maçı kaybetti hem de 17 sayı öndeyken. Neymiş? bu kadar üçlük sevdası zararlıymış. Başlığı düzelterek yazayım: Knicks sana söylüyorum, Magic sen anla...

20 Aralık'tan Notlar

Takımı baltalayanlar:
Peja üçlüklerde 1/7 ile oynamış. Takım halinde de 3/21 ile atmışlar. Sadece 11 top kaybı yapıp 18 hücum ribaundu almalarına rağmen şut yüzdeleri (37/95) maçı kaybetmelerine neden olmuş.

Chris Paul'ü buraya koymak istemezdim ama 3/13 ile oynayıp yanına 5 de top kaybı yapınca ve 7 maç sonra ilk defa 10 asistin altında kalınca (7) başka seçeneğim kalmadı. Sadece 8-9 tane Hornets hücumu izleyebildim maçtan, bunların 3 veya 4'ünde Paul'ü gerçekten harika savunduğuna şahit oldum Raptors'ın. Oldukça şaşırtıcıydı. Keşke dün maçı izleseymişim dedim.

OJ Mayo 5/19 isabet ve sıfır asist... Aşağıda değineceğim Randolph'a dua etsin.

Boşa kürek çekenler:
İkinci yarıda netten skora bakarken Denver'ın Carmelo ile yavaş yavaş geri döndüğünü gördüm ve maçı açtım. Üçüncü çeyreğin birkaç dakikasını ve son çeyreğin de büyük bölümünü izledim. Carmelo gerçekten inanılmaz oynadı ve Denver'ın maça ortak olmasını sağladı. 2-3 tane orta mesafe şutunun dışında devamlı çembere penetre eden, kendisine ve arkadaşlarına pozisyonlar hazırlayan bir Anthony izledim. Harikaydı ama Memphis de bir müddet sonra ona devamlı 2'li sıkıştırma getirerek topu elinden çıkarmaya zorladı. 1 dakika kala 5. top kaybını yaparak maçı Memphis'e teslim etti. 13/26 isabetle 41 sayı, 6 ribaund, 5 asist...

Raymond Felton'ın 11/22 isabetle bulduğu 27 sayı yaptığı 7 asist ve aldığı 9 ribaund boşa gitti adeta. Bobcats'teki ortalama dakikası 0.1 falan olan Acie Law'un, maçta hiç oynamamışken girip son atışı kullanmasına ne diyeyim ki ben? Gallinari cezayı blok koyarak kesince, G-Wall'suz ve sakatlanıp çıkan Jackson'sız Bobcats'de Felton'ın çabaları heba oldu.

Wade 13/31 isabetle 28 sayı bulmuş ve 10 asist yapmış ama maçı izleyen bir arkadaşımın dediğine göre hiç çembere gitmemiş neredeyse. Tamamen şuta dayalı bir oyun sergilemiş. Maçtan önce sırt ağrılarının olduğunu ama yine de forma giyeceğini söylemiştim herhalde çembere bu nedenle gitmedi, işin kolayına kaçtı diye düşünüyorum.

Günün hayvan performansları:
Zach Randolph... 32 sayı ve 24 ribaund. Zaten 24 ribaund hem Randolph'un kariyer rekoru hem de NBA'de bu sezon bir oyuncu tarafından ulaşılan en yüksek rakam. İnanılmaz oynadı. Maçı resmen koparan üçlüğün yanısıra, son çeyrekte takım sıkıştıkça sorumluluğu üzerine aldı ve işin ilginci başarılı da oldu. 13/21 isabetle oynadı maç boyunca ve sadece 2 top kaybı yapması da anormal bir durumdu. Son çeyrekte aldığı hücum ribaundlarıyla Denver'ı bitirdi, saymadım ama 5 tane almıştır herhalde. Karl'ın Martin yerine Birdman'e daha çok dakika vermesi gerekiyordu. K-Mart, Randolph karşısında adeta ezildi.

Ron Artest'i buraya yazmamın sebebi sadece 9 asisti ve 6 top çalmasına dikkat çekmek. Eskiden 8-9 top çalmışlığı vardı ama 9 asisti geçti mi bilmiyorum. Kariyer rekoru olabilir.

Brandon Roy son maçta aldıkları yenilgiye sinirlenmiş. Koca maçta sadece 3 şut kaçırarak 11/14 isabetle oynamış. Ayrıca 5'te 5 üçlük atmış ve 28 sayıya ulaşmış. 8 kere de arkadaşlarının sayı bulmasını sağlamış.

David Lee azıcık daha kendisini kassa triple-double yapacaktı: 15-15-7 ile. Karşısında Diaw ve Chandler olunca coşmuş coşturmuş arkadalarını. Lee'nin basketbol bilgisi ve saha görüşünü beğenirim ama yine de bu maçta yaptığı asistler şaşırttı beni.

Günün X-faktörü:
Nowitzki görünümlü Tim Thomas... Alman oyuncunun yokluğunda, onun yerine ilk 5 başlayan Thomas 22 sayı ile takımının en skoreri olurken %50 ile oynamış ve 7 ribaund almış. Onun sayesinde Cavs'i yenmişler. Cavs ilk maçta Mavericks'i yenmişti, bu sefer Cavs'de Moon yoktu Mavericks'de de Nowitzki yoktu ve Mavs kazandı. Yani Moon daha önemli bir oyunuymuş Nowitzki'den bunu anlamış olduk.