BIY AD

27 Şubat 2010 Cumartesi

Yılın Sürprizi

Celtics maçının erken olduğunu unutmuşum bakmadım bile NBA TV'ye. Gerçi bilsem de Nets-Celtics maçını izler miydim bilmiyorum. Ama büyük sürpriz olmuş ve Celtics tarihin en kötü takımlarından biri haline gelen Nets'e yenilmeyi başarmış... %50 ile şut atıp, 32 asist yapmışlar ve Nets'e sadece 15 asist yapma şansı vermişler, ayrıca 4 fazla hücum ribaundu almışlar rakiplerinden. Ama 2 istatistik dikkati çekiyor. Celtics sadece 19'da 3 isabet bulmuş üçlük atışlarda. Bu düşük bir yüzde elbette ama mağlubiyetin asıl sebebi başka: Nets'e sadece 11 faul çalınırken, Celtics'e 29 faul çalınmış. Bir taraf 11 serbest atış kullanırken, diğeri 41 tane kullanmış tam. The Garden'da böylesine büyük bir fark nasıl olmuş aklım almadı. Hiç mi konsantre olmaz bir takım? Hiç mi çembere gitmez? Veya dün "Daha konsantre olup, kendimizi maça vererek oynamamız lazım." diyen Ainge hakemlere para verdi de Nets'e yenilmelerine neden olarak, akıllarını başlarına devşirmelerini mi sağlamak istedi? Zira Nets'e yenilmekten daha büyük bir motivasyon kaynağı düşünemiyorum ben şu anda NBA'de.

Brook Lopez 7/11 saha içi, 11/14 serbest atış ile 25 sayı 7 ribaund
Devin Harris 6/16 saha içi, 10/10 serbest atış ile 23 sayı, 5 asist
Courtney Lee 7/12 saha içi, 5/5 serbest atış ile 21 sayı
Garnett ise 16'da 12 isabet ile 26 sayı 9 ribaund yapmış.

27 Şubat Programı

27 Şubat Cumartesi 20:00 (NBA TV) / New Jersey Nets 104 - Boston Celtics 96
27 Şubat Cumartesi 22:30 (NBA TV) / Milwaukee Bucks - Miami Heat

28 Şubat Pazar 02:00 / Chicago Bulls - Indiana Pacers
28 Şubat Pazar 02:30 / Memphis Grizzlies - New York Knicks
28 Şubat Pazar 03:00 / Portland Trail Blazers - Minnesota Timberwolves
28 Şubat Pazar 04:00 (NTV Spor) / Houston Rockets - Utah Jazz
28 Şubat Pazar 05:30 / Detroit Pistons - Golden State Warriors

Günün büyük bölümünde internet yoktu güncelleyemedim blog'u. Bari programı yazayım. Tek ilgimi çeken maç Rockets - Jazz. Bir de yeni Knicks'in düşüşteki Grizzlies'e karşı ne yapacağına bakılabilir. Tabii insani şu sıralar NBA TV'de yayınlanan Ersan'ın maçı da ilgi çekici ama Wade olmayınca maçın izlenilebilirliği %50 oranında falan düşüyor...

15 x 3 ve Çakallık

Dün Cavs-Raptors ile aynı anda Mavs-Hawks maçını da izliyordum. Jason Kidd ile Nowitzki muhteşem oynadılar tam anlamıyla. İlk çeyrekte özellikle Nowitzki, Kidd'in asistleri sonrası ardı ardına orta mesafeli şutlarda isabet buldu. Bunları normal bir gününde zaten %50'ye yakın değerlendiren Dirk, dün harika bir maç çıkarıyordu ve herhalde 19'da 12 veya 13 tane atmıştır orta mesafeden. Zaten farkın kapanıp maçın uzatmaya gitmesi için yolu açan ve uzatmada da kazanmalarını sağlayan 2 tane üçlüğü de vardı. Kısacası harikaydı Nowitzki. Ama maç boyunca onu besleyen ve pozisyonlar hazırlayan, Mavericks'in oyunda kalmasına yardımcı olan diğer isim Kidd'di.

Sadece bununla da yetinmedi Kidd, maçı adeta tek başına uzatmaya taşıdı. Maçın son 3 dakikasına kadar 7'de 1 üçlük isabeti bulan oyun kurucu, bu noktadan sonra ona hazırlanılan 3 tane üçlükte isabet buldu ve her atışla takımını öne taşıdı. Ayrıca maçın bitimine 1.5 dakika kala yaptığı çakallıkla takımına bir teknik faul ve sayı kazandırdı. Sahanın içinde duran Mike Woodson'a gidip bilerek çarptı. Woodson, Kidd tam çarptığı sırada oyun alanının dışına çıkmaya çalışıyordu, belki tamamen çıkmıştı ve belki de çıkamamıştı gece de tam karar veremedim şimdi de... Ama gerçek olan birşey var Kidd tecrübesini konuşturdu ve Woodson'ın hatasını değerlendirdi. Bir koçun sahanın içinde işi olmamalı, hele rakip o potaya hücum ederken... Kısacası maçı dediğim gibi tek başına uzatmaya taşıdı ve gece boyunca yaptığı istatistikler de şöyleydi: 19 sayı, 17 ribaund, 16 asist... Bu 16 asistin 11 veya 12'sini Dirk'e yaptı herhalde, Dirk orta mesafeden ona hazırlanan şutlarda %60-70 arasında isabet buluyordur diye tahmin ediyorum. İnanılmaz bir bilek hakikaten. Neyse Kidd'e dönelim, bu yaptığı 15 x 3'ü normal sezonda en son 14 sene önce kendisi yapmış. Playoff'larda da Nets'de iken Raptors'ı eledikleri seride bunu başarmıştı 3 sezon önce. Kısacası 14 senedir bunu Kidd'den başka yapan yok. Ligde bunu yapabilecek başka sadece bir oyuncu var herhalde: LeBron.

Yazı içinde belirttiğim Woodson-Kidd olayının videosu aşağıda. Yukarıda kullandığım resimde de Woodson'ın bakışları çok anlamlı =) Bakın siz karar verin düdük kimin lehine çıkmalıymış.


Link

Ama Bu Haksızlık Öyle Değil mi?

House'u bilmem de, Calimero böyle derdi kesin: "Ama bu haksızlık, o çok büyük ben ise küçüğüm"

Günün En İyisi - 25 Şubat (Stephen Curry)


Link

Günün en iyi 5 hareketini yeni izledim, o yüzden ancak şimdi verebiliyorum. Harikaymış gerçekten. Rondo kılıklı bir Curry izliyoruz. Chris Andersen de 1 değil 2 kere fake yiyor. Muhteşem. Pozisyonun en sonunda pivot ayağı yerden kesiliyor ama o kadar olur, bu hareketlerin üzerine steps çalınsa yazık olurdu bence. Chris Andersen de 2-3 günde 1 bloklarıyla en iyi hareketlere giren bir isim ama bloğa bu kadar hevesli olunca, işin ters tarafında da yer alabiliyor haliyle...

NBA Top 5'i sunan Kyle Montgomery'e da şapka çıkarıyorum buradan. "Ne-No" ve "Cuckoo Cuckoo" ile yarmayı başardı. Günün en iyi hareketini aslında ona vermek lazım.

26 Şubat 2010 Cuma

26 Şubat Programı

27 Şubat Cumartesi 02:00 / New York Knicks - Washington Wizards
27 Şubat Cumartesi 02:00 (NTV) / Cleveland Cavaliers - Toronto Raptors
27 Şubat Cumartesi 02:00 / Dallas Mavericks - Atlanta Hawks
27 Şubat Cumartesi 03:00 / Portland Trail Blazers - Chicago Bulls
27 Şubat Cumartesi 03:00 / Minnesota Timberwolves - Oklahoma City Thunder
27 Şubat Cumartesi 03:00 (NBA TV)/ Charlotte Bobcats - Memphis Grizzlies
27 Şubat Cumartesi 03:30 / San Antonio Spurs - Houston Rockets
27 Şubat Cumartesi 04:00 / Los Angeles Clippers - Phoenix Suns
27 Şubat Cumartesi 04:00 / Detroit Pistons - Denver Nuggets
27 Şubat Cumartesi 04:30 / Orlando Magic - New Orleans Hornets
27 Şubat Cumartesi 05:00 / Utah Jazz - Sacramento Kings
27 Şubat Cumartesi 05:30 / Philadelphia 76'ers - Los Angeles Lakers

NBA TV'de Magic-Hornets'ı da veriyor olabilir emin değilim.

Mavs-Hawks ve Spurs-Rockets dışında çok ilgimi çeken maçlar yok açıkçası. Spurs'ün de son halini merak ettiğim için izlemek istiyorum. Tabii NTV'de Hedo ile Cavaliers'ı izleme şansını da geri çevirecek değiliz. Ama Raptors'da Bosh'un, Cavs'de de Shaq'in oynamayacağını hatırlatayım. Cavs dün maç yapmış da olsa, deplasmana çıkıyor da olsa her şekilde favori bu maçta. Bugün üst düzey takımlar birbirleriyle karşılaşmıyorlar ve neredeyse her karşılaşmanın favorisi var. O nedenle çok zengin bir gün değil.

Yavrum Pipet Çiğneme Boğulursun

Yıllardır maçlarda pipet (bildiğimiz fastfood restoranı kamışı) çiğneyen Caron Butler'a David Stern'den başlıktaki bahaneyle yasak geldi. Artık Butler'ın maç sırasında kamış/pipet çiğnemesi yasak. Çünkü oyun sırasında çiğnemesi Stern'e göre oldukça tehlikeliymiş. Butler bench'te oturduğu dakikalarda ise istediği kadar kamış öğütebilecekmiş. Bu adam çocukluğundan beri, yıllardır sakız yerine pipet çiğniyor ve maç başına yaklaşık 12 tane tüketiyor. Hatta bu konuda o kadar tecrübelenmiş ki farklı fasfood restoranlarının pipetlerini ayırt edebiliyormuş. En sevdikleri de McDonald's ile Burger King'miş. Niye sakız yerine bunu tercih ettiğini bilmiyorum ama Butler'ın normal olduğunu söylemek zor... Bir dahaki sefere fastfood yediğimde test edeceğim kamışın çiğnenilebilirliğini, bu kadar büyük bir olay haline gelince çok merak ettim =)

Her neyse dediğim gibi bu adam kariyerinin başından beri bunu yapıyor ve uzun senelerdir de bu olay biliniyor. Peki Stern'ün niye şu anda aklına geldi bunu yasaklamak? Garip gerçekten. Yakında sakızları da yasaklar, keza kamışa göre boğulma tehlikesi daha az olsa da, aynı tehlike mevcut... Ayrıca Butler'ın birşey çiğnediğini gören hakemler "Aç bakayım ağzını, ne var ağzında?" mı diyecekler Butler'ı kontrol etmek için? Kuralın kendisinin ve zamanlamasının garip olduğunu kesin.

Butler'a kamış tadında ve sertliğinde bir sakız bulması konusunda başarılar ve iyi şanslar dilerken aynı zamanda geçmişte bu konuya eğinilen bir videoyla sonlandırıyorum yazıyı:


Link

Defans Böyle Yapılır

Gören de Wallace'ı LeBron falan sanacak...

25 Şubat'tan Notlar

Gece boyunca ayaktaydım fakat iki maçın ikinci yarılarını izleyebildim, birini de kesik kesik izlemek zorunda kaldım. Yine de izleyebildiğim kadarını aktaracağım bakalım.

Milwaukee Bucks-Indiana Pacers:
İzlemeye başladığımda oyunda Bucks üstünlüğü ve hakimiyeti vardı fakat aynı zamanda hücumda kötü tercihler kullanıp ara ara tamamen tıkanınca farkı fazla koruyamayacakları belli oldu. Tabii hücumda aynı düzensizliği Pacers da gösterince beklediğimden uzun kapandı fark. 3. çeyrekte ilginç olarak Roy Hibbert sahaya adımını atmadı. Ayrıca oyuna ilk beşte başlamamış, sahada kaldığı 11 dakikalık sürede 7’de 6’yla 12 sayı ve sadece 1 ribaundla oynamış. Indiana ilk beş oyuncularını ne zaman tam olarak belirleyecek merak ediyorum. Sezon başında takımına beklenmedik şekilde olumlu hücum katkısı sağlayan Dahntay Jones da uzun süredir olduğu gibi kenardaydı ve kısıtlı süre aldı. Diğer bir değişiklik TJ Ford’un ilk beş başlamasıydı ki takım adına pek hayırlı sonlandığını söyleyemeyeceğim. Serbest atışlardan sayılarını bulsa da saha içinden 10’da 3’le oynadı Ford, üstelik hücumda çok kötü tercihlerle takımını zora soktu. Onun karşılık veren Bucks’ta Jennings oldu; o da birkaç pozisyon topu elinde gereksiz yere tutup sıkışınca ya şut çekti veya takım arkadaşını saçma şutlara zorlayan paslar verdi. Jennings’in 7 asisti vardı fakat takımını iyi yönettiğini söylemek çok zor. Bu bölümde Bucks’ta etkili olan isim Bogut idi fakat o da faul problemine girdiği için oyunda yeteri kadar kalamadı.

Neyse efendim, son çeyrekte Roy Hibbert’ın da oyuna girişiyle Indiana hücumu biraz canlandı ve sahanın iki tarafında da zorluk çeken Bucks’ı bir şekilde yakalayıp maçın sonlarına doğru farkı 3’e indirmeyi başardılar. Bu sezon son saniyelerde rakip takımın yıldızlarına yaptığı iyi savunmalarla dikkat çeken Mbah a Moute, bu sefer 10 saniye kala Granger’ın tuzağına düşüp ona 3 tane serbest atış hakkı kazandırdı. Granger bunlardan ikisini sayıya çevirince fark ikiye indi, Jennings’in serbest atışlarıyla fark tekrar 4’e çıkınca artık Bucks’ın galibiyeti kesin gibiydi fakat bu sefer Moute’nin hatasına Luke Ridnour düştü. Granger’ın kaçan serbest atışında hücum ribaundunu alan TJ Ford’a 3 serbest atış hakkı da Ridnour verdi ve Pacers son bir umut daha bulmuş oldu. Fakat burada Jim O’Brien ilginç bir karar verip, kaçan serbest atışın ribaund mücadelesi için Troy Murphy’i oyundan çıkarıp yerine Dahntay Jones’ı soktu. TJ Ford serbest atışların ikisinde başarılı olup bilerek kaçırdığı sonuncusunun ribaundunu Bucks oyuncuları alınca maç bitti ve maçı 112-110’luk skorla Milwaukee kazandı.

Ersan ikinci yarıda fazla top kullanmasa da ilk yarıda 13 sayıyla takımının lideriymiş. Benim izlediğim bölümde Bogut’un yokluğunu dolduruyordu pivot pozisyonunda. Savunmada karşısındaki Solomon Jones’a karşı fena iş yapmadı. Hücumda ise fazla top alamadı fakat güzel perdeler kurup tıkanan hücumu biraz açmak için çabaladı. 3 şutundan ikisinde isabet buldu, zaten kaçırdığı da süre biterken topun elinde patlamasıyla gerçekleşti. Toplamda 9’da 7 isabetle 17 sayı bulan Ersan, 5 de ribaund aldı.

Onun dışında maçta Bogut’un 9’da 7’yle 15, Salmons’ın 20 Jennings’in 18 sayısı vardı Bucks tarafında. Indiana’nın en skorer oyuncusu da 21 sayıyla Granger’dı. Gerçi ikinci yarıda pek bi tutuktu, ilk yarıdaki 15 sayısının yanına yalnızca 6 tane ekleyebildi.

Cleveland Cavaliers-Boston Celtics:
Pierce’ın oynamadığı maçta ilk yarıda Rondo ve Ray Allen takımına üst üste sayılar bularak erken üstünlüğü bulmuş Celtics adına. İkinci çeyrekte Shaq baş parmağını incitip oyun dışı kalmış. Boston oyuncuları çok iyi bir yüzdeyle şut atıp takımlarını 48-56 üstün sokmuşlar devreye.

Fakat benim izlediğim bölümlerde durum bambaşkaydı. Celtics adına ikinci yarıyı Ray Allen açtı ama çoğu zaman Cleveland daha baskın olan taraftı maçta. Lebron Cavs adına 11 sayı atarak 31’inci sayısına ulaştı çeyreğin sonunda. Rondo birkaç asisti dışında ortalardan kayboldu, Celtics Ray Allen’ın şutlarıyla bir yere kadar dayanabildi ve son çeyreğe anca 1 sayılık üstünlükle girebildi.

Koşan ve atletik takımlara karşı Celtics'in ne kadar zorlandığını Hawks örneğinde görmüştük. Shaq’in yokluğundaki Cavaliers da tam olarak öyle bir takımdı işte. Özellikle Hickson ikinci yarıda hareketliydi, güzel yerlerde takım arkadaşlarından topları alarak skora katkıda bulundu. Cavaliers oyuncuları izlediğim bölümün tamamında Boston savunmasının açıklarını çok iyi buldu. Maçın ilk bölümlerinde çok da iyi oynamayan Mo Williams, son çeyrekte yanılmıyorsam aynı köşeden tam 3 tane üçlük isabeti buldu Lebron’un içeriyi karıştırdığı pozisyonlarda. Boston da hücumda tam anlamıyla Pierce’in yokluğunun acısını çekti ve sezon boyunca ara sıra gördüğümüz gibi kilitlenip hiçbir şey yapamaz hale geldiler. Felaket şut performanslarıyla 14 sayıda kaldılar son çeyrekte, Cleveland geriden geldiği maçı çoktan koparmıştı hem de. Ayrıca Leon Powe sahalara dönüp Cavs formasıyla ilk sayılarını eski takımına karşı attı. Maç 108-88 Celtics malubiyetiyle sonuçlandı. Ek olarak böyle istatistikleri çok seven Amerikan basınına göre bu maç Pierce-Garnett-Allen üçlüsü döneminde alınan en kötü iç saha yenilgisiymiş. Pierce’in oynamadığını unutmamalı elbette.

Lebron maçta 36 sayı 9 asist 7 ribaundluk bir performans sergiledi. Onun yanında Mo Williams çoğu son çeyrekte olmak üzere 19 sayı attı, Varejao kenardan 14 sayı 10 ribaundluk katkı yaptı takımına.
Celtics cephesinde Ray Allen formunu koruyarak 21 sayı attı, Rondo da çoğu erken bölümlerde olmak üzere 19 sayı 11 asistle oynadı.

Denver Nuggets-Golden State Warriors:
Şutör oyuncuların Golden State’i ne kadar sevdiğini bilmeyen var mı? Gerçi boyalı alandan skor üreten uzunların da sevdiği aşikar. Kıscası Warriors'a karşı oynamayı kim sevmez ki? Billups da bunu gösterdi dün gece, daha ne olduğunu anlayamadan 11 sayı gönderdi Golden State potasına ilk çeyrekte. Maç boyunca zaten Billups ve Curry’nin karşılıklı şovlarını izledik. Bu sezon kendinden güçsüz takımlara karşı zorlanan Denver, bu maçta farkı bir ara epey açsa da Golden State’in yaklaşmasına izin verdi tekrardan. Maçı yine de güzel bir skorla kazanmayı başardılar fakat savunmalarının sorunu gözden kaçmadı. Warriors, Nuggets’a karşı baya kısa kalıyordu maçta ve bunu bir avantaja çevirmesini bildiler. Curry başta olmak üzere defansın açıklarını çok iyi yakalayıp Pick&Roll’lerle kolay basketler buldular. Yine de Billups ve JR Smith zor anlarda sahneye çıkıp takımlarına maçı kazandırdılar. Ekstra bilgi, tüm zamanların sezonu en düşük yüzdeyle serbest atış atarak kapayan ismi olmaya adım adım yürüyen Biedrins, berbat ötesi bir serbest atışa imza attı. Kısa kalmayı bırakın, top çemberin yanından dışarı çıktı.

Oyunculara bakacak olursak, Billups başta belirttiğim gibi müthiş performansıyla takımına maçı kazandırdı. 19’da 13 şutla 37 sayı, 9 asist 6 ribaundla tamamladı mücadeleyi. Carmelo da Maggette’nin olmadığı maçta savunmada hiç yorulmadığı için enerjisini hücuma vererek 27 sayı bıraktı Warriors potalarına. Ek olarak JR Smith kenardan 25 sayılık katkıda bulundu takımı adına.
Golden State köşesindeyse Curry hücumda mükemmele yakın oynadı maç boyunca, 19’da 11’şe 30 sayı 13 asisti var. Ona en büyük katkı 22 sayıyla Monta Ellis’ten geldi fakat şutunu bir türlü bulamadı Ellis, çok da iyi performans sergilediği söylenemez yani. 22’de 6’da kaldı sadece ki 3. çeyrek sonunda 20 şutu vardı yanılmıyorsam. Sonuç olarak Denver sahadan 127-112 galip ayrılan takımdı.

Ayrıca Kenyon Martin'in 2. çeyrekte dizinden ufak bir saktlı geçirerek maçı yarım bıraktığını aktarayım.

25 Şubat Programı

26 Şubat Cuma 02:00 (NBA TV) / Milwaukee Bucks - Indiana Pacers
26 Şubat Cuma 03:00 / Cleveland Cavaliers - Boston Celtics
26 Şubat Cuma 05:30 / Denver Nuggets - Golden State Warriors

Bucks için artık her maç çok kritik. Playoff'a kalmak için büyük çaba içerisindeler. Tabii "Tepedeki 4 takımın hangisine sürpriz yapacaklar ki kritik olsun?" şeklinde düşünülebilir o ayrı. Bucks'ın mücadeleciliği ve sert oyunuyla Pacers'ı yenmesini bekliyorum ama deplasmanda olduklarını unutmamak gerek. Bu arada iki takım da dün maç yaptılar ve yorgunlar.

Pierce büyük ihtimalle oynamayacak, Celtics'in avantajı evinde oynaması. Yine favorisi olmayan bir karşılaşma ama bir tarafı seçecek olsam Cavs'i seçerdim. 3 maç üstüste kaybeden Cavs en son Hornets'ı evinde yenmişti ve bir seri yakalamanın peşindeler. Pierce'ın olmadığı bir gecede bence kadro olarak da daha üstün durumdalar.

25 Şubat 2010 Perşembe

24 Şubat'tan Notlar

Bugün biraz kısa kısa olacak, aşırı dikkat çekenler...

Günün hayvan performansları:
Nowitzki 19’da 10’la 31 sayı 9 ribaund’la takımını Lakers karşısında zafere taşımış. Son günlerde şutunu bulamayan Jason Terry de kendini daha iyi hissetmiş bu maç, 20’de 10’la 30 sayı göndermiş Lakers potalarına. Kidd’in de 14 sayı 13 asisti var, yaptığı bir top çalmayla da Pippen’ı yakalayarak 5. sıraya yerleşmiş.
Lakers köşesinde ise işler aynı güzellikte değilmiş dün gece. Kobe ilk çeyrekte 5’te 0’la oynamış, maçı da 23’te 9’la 20 sayı atarak tamamlayabilmiş. Lakers daha iyi şut atmasına karşın ribaundlarda üstünlük kuramamış. Mavericks defansı biraz daha iyileşiyor gibi son yaptıkları takasla. Bakalım kalıcı mı yoksa bir süreliğine miymiş ileriki günler gösterecek.

Nash 9’da 8’le 20 sayı atıp 13 asist vererek efektifliğin kitabını yazmış. Skor yönünden J-Rich ve Amare’den de istediği katkıyı yapınca son çeyreğe kadar 76’ers’ı perişan etmişler. 4. çeyrekte Philadelphia farkı kapatsa da Suns karşısında güçleri yetmemiş ve kaybetmişler maçı.

Hem Hornets hem Bucks için playoff yarışında kritik olan maçta bogut 26 sayı, 13 ribaund ve 2 blokla takımını galibiyete taşımış.

Derrick Rose triple-double'a çok yaklaşmış. 23 sayı, 9 ribaund ve 8 asisti var maçta. Onun dışında Luol Deng de karşısında Pacers'ı bulunca coşmuş. %50'nin üzende bir isabet oranıyla 31 sayı 9 ribaund 3 asist ve 4 blok yapmış. Rahat kazanmış Bulls.

Josh Smith 27 sayı, 10 ribaund, 5 asist, 2 blok ile takımının maçı kazanmasındaki 1 numaralı faktör olmuş. Üstelik de Crawford baltalarken...

Camby ve Bosh'un oynamadığı maçta Andre Miller'ın 18 sayısı, 7 ribaundu, 10 asisti ve 3 de çaldığı top var ve onun sayesinde Raptors'ı deplasmanda yenmeyi başarmışlar.

Dwight Howard, çok erken iki faul almasına rağmen oyuna fırtına gibi dönmüş. İkili sıkıştırma falan dinlememiş Howard, maçı 11’de 11’le 30 sayı 16 ribaund 3 asist 1 blokla tamamlamış. Dikkat çekici diğer istatistiği, faul çizgisinden 12’de 8 isabet bulması. Özel bir geceymiş yani Dwight için. Tabii böyle olunca Magic maçı rahat kazanış Rockets karşısında.

Boozer CJ Miles ve Mehmet’in hücumdaki kötü performanslarına rağmen takımının Bobcats karşısında geriden gelip maçı kazanmasını sağlamış bir kez daha. 13/16 gibi harika bir şut yüzdesiyle 33 sayı, 16 ribaund, 2 asist, 2 top çalma ve 1 blok... Daha ne yapsın? Ratliff'i ezmiş geçmiş.

Manu Ginobili, istatistiklerden çok daha fazlasını sahaya sürdüğü müthiş bir gece geçirdi Thunder’a karşı. 18’de 9’la 26 sayı atarak çok çekişmeli geçen maçın 4. çeyreğinde son noktayı koyarak gecenin kahramanı oldu. 9 ribaundu 5 asisti ve Kevin Durant’e hızlı hücumda koydu çok güzel bir bloğu var Manu’nun.

Boşa kürek çekenler:
Gerald Wallace 27 sayı 8 ribaund 2 blok 2 top çalmayla güzel bir gece geçirmiş fakat takımını kazandırmaya yetmemiş onun performansı. Ben ilk yarı sonucuna baktığımda yanılmıyorsam 20 sayısı vardı, ikinci yarıda takımı gibi o da suskunlaşmış. Ona en fazla katkıyı 20 sayı 3 top çalmayla Tyrus Thomas yapmış fakat Larry Brown olan bitenden memnun olmasa gerek, iki teknik faul alıp takımını terk etmek zorunda kalmış. Sonuç olarak Jazz kendi evinde 93-102 kazanmış maçı.

Takımı baltalayanlar:
Russell Westbrook maça ilk 7 şutunu kaçırarak başladı. Sonradan kritik anlarda skor üretmeyi başardı ancak oynadığı basketbolun takımına galibiyet getirmekle alakası yoktu. Son çeyrekteki şutların çoğunun ondan geldiğini gördüm ben, hatta Durant’i bir ara tamamen unuttular. Zaten Durant kos koca dördüncü çeyrekte sadece 4 şut kullandı, biri süre biterken çok uzaklardan üçlük ve biri de Manu’dan blok yediği hızlı hücumdu hem de. Kendisi mi istemedi, sorumluluktan kaçtı - ki hiç sanmıyorum - yoksa Thunder maçı takım olarak mı kazanmak istedi anlayamadım. San Antonio cephesinde savunmada biraz daha toparlanmış gözükse de maçı Thunder adına kaybettiren Spurs savunması değildi sonuç olarak. Belki Durant’i iyi savundular ama Westbrook birkaç pozisyon üst üste Blairle karşı karşıya kalıp orta mesafeli şutlarda rahatça isabet buldu.

Durant de 29 maç boyunca 25 ve üstü sayı attıktan sonra bu seriyi sürdürememiş. Ama 30 maçtır 20 ve üzerinde atıyor. Bakalım bunu ne kadar ilerletebilecek? Rekor 126 ile Wilt Chamberlain'de...

Jamal Crawford 7'de 0 ile oynadığı maçta 1/1 serbest atış ile tek sayı atabilmiş. Üstüne de 2 top kaybı yapmış. Yılın 6. adamı ödülünün en büyük adayından çok kötü bir performans ama ona rağmen rakip Minnesota olduğu için Hawks kazanmış.

CJ Miles 10'da 1 şut isabetiyle oynayıp takımının maçı kaybetmesi içi nelinden geleni yapmış.

Günün X-faktörleri:
Kyle Korver kenardan gelerek 18 sayı üretmiş, maçın son çeyreğinde de fark kapanırken attığı üçlüklerle Utah'ın önde kalmasını sağlamış. Ayrıca 4 ribaundu ve 3 asisti var.

Rudy Fernandez, Batum'dan dakikaları çalarak Raptors karşısında Blazers'ın kazanmasında büyük pay sahibi olmuş. Kenardan oyuna dahil olarak 17 sayı üretmiş. Ayrıca 7 ribaundu ve 3 asisti var.

Bizimkiler:
Hedo yanlış maçta coşmuş, 8/9 şut isabetiyle oynayıp 4 ribaund ve 3 asist yaptığı maçta 24 sayı atmış. Ama Bosh'suz Raptors'ı da bir yere kadar taşıyabilmiş ve Blazers deplasmanda kolay kazanmış Camby'nin yokluğuna rağmen.

Ersan 18 dakika aldığı maçta 9 sayı, 5 ribaund ve 2 asist ile oynamış. Bütün sayılarını son çeyrekte maç neredeyse kopmuş durumdayken atmış.

Mehmet Okur 10'da 3 ile 9 sayı, 9 ribaund ile oynamış. Playoff'lara kadar form tutması dileğiyle ama bu sezon hiç böyle sinyaller alamadık ondan

Vince Carter'ın Dönüşü

Magic'in kötü gittiği, pek çok zayıf takıma maçlar kaybettiği dönemde Carter da kariyerinin açık ara en kötü ayını geçiriyordu. Ocak ayındaki 14 maçta %28 şut isabetiyle 8.7 sayı atıyordu maç başına sadece. İşte o dönemde bir Magic analizi yazmıştım. Orada Carter'ın sakatlıklardan etkilendiğini düşündüğümü söylemiştim, üzerine 3 maç daha sürmüştü kötü oyunu. Ancak Şubat ayının başlamasıyla beraber çıkışa geçti Carter. Muhtemelen sağlığına kavuştu ve sakatlığı dolayısıyla 20 civarına kısıtlanan dakikalarından kurtuldu. Dakikalarla birlikte form grafiği de bir anda tavan yaptı. Son 10 maçta %52 şut isabetiyle 20 sayı ortalaması tutturmuş durumda Carter, ayrıca 3.5 asist yapıyor maç başına ve asıl önemlisi takımın zorlandığı anlarda sahneye çıkıyor. Magic'in son 10 maçının 5'ini izledim yanılmıyorsam ve Carter'da büyük bir çıkış olduğu sahadaki duruşunda ve oyununda gözüküyor. Ben, onun bu formunu koruyacağını düşünüyorum, 33 yaşında bitmiş olacağına inanıyordum hala da inanmıyorum. Umarım böyle de devam eder çünkü o bu seviyeye çıkınca, Magic'i seyretmek de ayrı bir keyif veriyor.

Ayrıca son 5 gün içinde Carter'ın 2 pozisyonunu vereyim, onun kendisine geldiğini kanıtlıyor adeta. Sene başında bu tip hareketler yaptığını hatırlayan var mı? Benim aklımdan silinmiş yaptıysa da. Gözümde eski Carter anılarının canlanmasını sağladı:


Link


Link

Enes Clippers Maçında

Fotoğraf 4 gün önceki Kings maçından. Işıltılı ayakkabıları göz alıyor. İleride Clippers draft eder belki genç oyuncumuzu =)

Celtics'in Nate Robinson Takası (Analiz)

Sözde bütün takaslara değinecektim. Son 1 haftadır gerek zamanımın olmaması, gerek gribal enfeksiyon nedeniyle erteleyip durdum. Sadece Jamison hakkında yazabildim. Neyse, eksik kalmasın diye devam edeyim. Bundan sonra da T-Mac ile Kevin Martin'i yazacağım.

İnsanların ikiye bölündüğü bir takas Nate Robinson - Eddie House. Kimisi "Boston ne yaptı anlamadım. Çok yazık oldu." derken, bir diğer kesim "Güzel takas." şeklinde bakıyor. Ben de bu ikinci gruba dahilim. Kısaca anlatayım.

Tabii ki Nate Robinson disiplinsiz bir adam ve pek tabii Eddie House son 3 yıldır gösterdiği mental gelişmeyle çok kişinin dikkatini çekti. Deli dolu bir şutörden çok, rolü gereği set şutörü olduğunu ve savunmada da takımına katkı yapması gerektiğini anlamıştı. Kendisini pek çok kere yerlere attığını, hücum faul almaya çalıştığını gördük, hatta yaptığı savunma ve adamının önünde kalma çabası da ortalamanın üzerine çıktı diyebiliriz. Bunların üzerine D'Antoni'nin Nate ile anlaşamaması ve House'un eski öğrencisi olması sebebiyle Knicks'in bu takası yapmaması için hiçbir neden yoktu ortada.

Öteki tarafta Celtics bu takası niye yaptı? Daha iyi olmak için elbette. Ama bunu yaparken biraz risk aldılar. Öncelikle Nate Robinson'dan başlayalım. Önce kötü özellikleri: Bir kere disiplinsiz zaten yazının başında belirttiğim gibi, hocasıyla takışabilecek, takım arkadaşlarıyla uyum sağlamakta problem yaşayabilecek bir oyuncu. Hatta biraz daha ileri gidelim, takım arkadaşları onu sevmekte ve saymakta bile güçlük çekebilirler. Ama Celtics'in genel ortamından, havasından suyundan etkilenip, şampiyonluk yarışında olduğunu ve sahada bulunduğu her saniyeyi ciddi oynaması gerektiğini anlarsa işte o zaman ortada sorun kalmaz. Buna ek olarak kariyeri boyunca ortalamanın altında bir savunmacı oldu Nate. Halbuki yeterli çabukluğa sahip ve bazı yakın giden maçlarda kafasını verdiği zaman tuttuğu adama yapıştığını ve iyi savunduğunu görmüşlüğüm var. Tabii D'Antoni'nin sisteminden, Thibodeau'nun defans sistemine geçişi bu konuda ona son derece fayda sağlayacaktır.

House'a göre artılarına geldi sıra. Bir kere en başta Nate de House da oyun kurucu bedenine hapsedilmiş birer şutör guard'lar. Tabii Nate'in avantajı daha çabuk ve daha skorer olması. Üstelik kendisine veya takım arkadaşlarına pozisyon yaratabilen bir yetenek. Yani Celtics için bir skor opsiyonu daha diyebiliriz Nate için. Bu da maçların içinde dönem dönem hücumda büyük sıkıntı çeken Celtics'in ihtiyacı olan birşeydi. Ancak defansta bir ufak problem göze çarpıyor. Ufak derken gerçek anlamıyla. Çünkü Rondo maç başına 37 dakika alırken, Nate'i sadece 11 dakika kullanmaları söz konusu olamaz. İkili en az 10 dakika civarında süreyi birlikte geçirecek parkede. Eh Rondo zaten oyun kurucu mevkisinde zaman zaman güçlü rakiplere karşı zorlanıyordu ve bu Celtics'e problem yaratıyordu, onunla beraber Nate Robinson da kendisinden güçlü ve uzun guard'lara karşı mücadele vermek zorunda kalacak. Yani işin defans tarafında iki pozisyonda fiziksel dezavantajı olacak Celtics'in. Bu problem oluşturabilir. Ama Celtics'in defansı geçtiğimiz 2 seneye göre biraz daha kötü gibi gözükse de hala ligin en iyi defans yapan takımlarından biri hatta bana göre birincisi konumundalar. Onların asıl problemi Garnett'in de düşüşe geçmesiyle beraber hücumda yaşadıkları kısırlıklardı, Nate Robinson da takas döneminde House'a karşılık (yani ana parça değiştirmeden) alınabilecek en iyi opsiyondu.

Elbette her takas beraberinde bir risk getiriyor, hele takas ettiğiniz adam Nate Robinson gibi problemli bir oyuncuysa bu risk daha da artıyor ama bence iyi bir iş yaptı Celtics. Zira yukarıda belirttiğim gibi Nate, House'un yaptığı işlerin (boş şut değerlendirmek) yanında ekstra katkılar verebilecek, hücumdaki yetenekleri yadsınamayacak bir isim.

Yan tarafa bir anket koydum, onu da duyurmuş olayım.

24 Şubat Programı

25 Şubat Perşembe 02:00 / Portland Trail Blazers - Toronto Raptors
25 Şubat Perşembe 02:00 / Minnesota Timberwolves - Atlanta Hawks
25 Şubat Perşembe 02:00 / Memphis Grizzlies - Washington Wizards
25 Şubat Perşembe 03:00 / Indiana Pacers - Chicago Bulls
25 Şubat Perşembe 03:00 / New Orleans Hornets - Milwaukee Bucks
25 Şubat Perşembe 03:30 (NBA TV) / Oklahoma City Thunder - San Antonio Spurs
25 Şubat Perşembe 03:30 / Orlando Magic - Houston Rockets
25 Şubat Perşembe 04:00 / Los Angeles Lakers - Dallas Mavericks
25 Şubat Perşembe 04:00 / Philadelphia 76'ers - Phoenix Suns
25 Şubat Perşembe 04:00 / Charlotte Bobcats - Utah Jazz
25 Şubat Perşembe 05:30 / Detroit Pistons - Los Angeles Clippers

4 tane güzel maç var gece bana göre. Biri NBA TV'de.

Dün gece Phoenix'e karşı 9 maçlık galibiyet serisi sona eren Thunder, playoff yarışındaki en önemli rakiplerinden biriyle oynuyor. Gerçi Spurs'ün sene başında buralarda olacağını düşünmüyordu çoğu kişi ama bir türlü takım içindeki kimyayı oturtamadılar. Özellikle defansta guard'lar adamlarını tutmakta ve rotasyonda çok büyük sıkıntı çekiyorlar. Thunder yorgun, Spurs'ün acilen çıkışa geçmesi gerek. Rodeo deplasman turnesi de, son yıllardaki en kötülerden biriydi. Lakers ve Nuggets hariç kolay sayılacak bir programı vardı bu turnede ama 8 deplasmanı 4-4 ile geçebildiler. Spurs'de hep All-Star / rodeo deplasman turnesi ile başlayan çıkıştan konuşulur ama bu sezon onu da göremedik. Birşey kalmadı, 1.5 ayları var toparlanmak için. Bugün yine ufak çaplı bir çıkış bekliyorum Spurs'den, seyircileri de onları özlemiştir, yaklaşık 20 gündür göremiyorlar. Ama kazansalar bile bu çıkış ne kadar kısa süreli olacak hiç bilmiyorum.

Mavs, takviyeler sonrası Lakers ile ilk defa karşılaşacak. Bir ay kadar önce Artest'siz Lakers'a deplasmanda 35 civarı farkla kaybetmişlerdi, sonra evlerinde Gasol'süz Lakers'a karşı da yenilmişlerdi. Şimdi yine konuk ediyorlar Lakers'ı ama Butler ve Haywood ile beraber. 4 maçtır kazanıyorlar formdalar, öbür tarafta Kobe döndü. Maçın potansiyeli harika, zaten takımlara baktığımızda çok arada, favorisi olmayan bir maç olduğunu görüyoruz. Bence daha dün Grizzlies'e karşı zorlu bir maç yapıp son saniyede kazanan Lakers'a karşı Mavs kazanacak.

Bunlar dışında Bobcats-Jazz Magic-Rockets'ı da izlenesi maçlar olarak görüyorum. Rockets'ın getireceği ikili sıkıştırmaları Magic kısaları ne kadar iyi değerlendirecek?
Utah'ta Deron Williams oynayacakmış, Kirilenko ise %50 ihtimalle forma giyecek. Bobcats'in kısa 5'ine karşı Kirilenko çok büyük işler yapabilir. Oynaması büyük avantaj olur Jazz'a.

24 Şubat 2010 Çarşamba

23 Şubat'tan Notlar

Bahtsız Trail Blazers:
Evet beklenen oldu ve Marcus Camby de sakatlık yüzü gördü Portland’da. Daha ilk çeyrekte Brook Lopez’in dengesiz bir şekilde ona çarpmasıyla ayak bileğinden sakatlanmış Camby. Çok önemli olmadığını, en fazla bir iki maç kaçıracağını söylemiş. Neyse ki ciddi değil. Trail Blazers yönetimine sonsuz sabırlar.

Günün hayvan performansları:
Kobe Bryant söz verdiği gibi çok iyi bir dönüş yapmış; 19’da 13 isabetle 32 sayı 6 asist 7 ribaund 3 top çalma 2 blok. Ancak hepsinden önemlisi bitime 4 saniye kala attığı üçlükle maçı takımına kazandırması. Takımının son 9 sayısını kendisi atmış Bryant, 32 sayısının 11’i son çeyrekte gelmiş zaten, maçı kazandıran şuttan önce de farkın Grizzlies lehine açılmasına vermemiş.
En çok yardımı aldığı kişi 22 sayı 13 ribaund 5 asist 2 blok 2 top çalmayla Gasol olmuş. 15 sayı atan Bynum ise Randolph-Marc Gasol ikilisine dayanamayıp 6 faul alarak ancak 23 dakika sahada kalabilmiş.

Amare, Nash’in yokluğunda Dragic’in de yardımlarıyla Thunder uzunlarına karşı etkili bir oyun geçirerek maçı takımına kazandırmış. 20’de 12’yle 30 sayısı ve 9 ribaundu var. Tabii maçı kazandırmış diyorum ama maçı asıl kazandıran J-Rich olmuş. Maç 102’şer sayıyla eşitken, 0.7 saniye kala Jason Richardson’ın basketiyle Suns maçı kazanmış.

Bugünün performansları çok da güçlü değil ama ben yazmaya devam edeyim. Rip Hamilton 20’de 12’yle Sacramento potalarına 30 sayı göndererek maçı takımına kazandırmış. Zaten rakip takım Landry ve Evans dışında pek bir direniş gösteremeyince Piston maçı oldukça rahat kazanmış deplasmanda.

Ray Allen formunu korumaya devam ediyor. Knicks’e karşı da 14’de 9’la takımının hücumdaki ana silahı olmuş. Hatta son dakikada Chandler’a blok yaparak savunmada da hünerini göstermiş. Aynı maçta Rondo 16 asist 15 sayı 3 ribaundla oynamış.

Aldridge 27, Roy 28 ve Andre Miller 20 sayıyla Portland’ı galibiyete götürmüşler. Sadece 3 top kaybı çok zor gördüğümüz bir şey fakat iki gündür görüyoruz ne hikmetse. Nets ise bildiğimiz Nets, söylenecek çok fazla şey yok.


Boşa kürek çekenler:

Marcus Thornton bu sezon birkaç kez yaptığı gibi Hornets adına önemli bir hücum silahı olduğunu göstermiş ve tam 37 sayıyla kariyer rekoru kırmış kenardan Cleveland’a karşı. Hornets’in diğer çaylağı Collison da 22 sayı 10 asistlik katkı yapmış takımına ancak onların performansı Cleveland’a karşı çok şey ifade etmemiş. Cleveland sonunda Antwan Jamison’ın da ilk beşe yerleşip 18 sayılık katkı yapmasıyla galibiyete ulaşmış. Takıma herkesten katkı gelmiş, 6 oyuncu çift hanelere çıkmış. Lebron’un ise 20 sayı 13 asistlik performansı var, 13 asiste alıştık artık zaten.

Zach Randolph 20 sayı 14 ribaund 4 asist 4 top çalma 3 blok gibi çok güzel istatistiklerle maçı sonlandırmış. 6 top kaybı tabii ki kötü ama maçın bitimine saniyeler kala tiplediği topla takımını 2 sayı öne geçiren de kendisi. Onun yanında OJ Mayo, 15’te 9’la 25 sayı atarak takımının en skorer ismi olmuş. Son pozisyonda Rudy Gay, Kobe’yi iyi savunamayınca maçı da kaybetmişler.

Tyreke Evans yılın çaylağı olduğunu göstermeye devam ediyor herkese. 19’da 11’le 28 sayı atmış, 13 asistiyle de kariyer rekoru kırmış çaylak oyuncu. Ancak Landry’nin 18 sayısı dışında hücumda ona yardım gelmeyip, savunmada da takım olarak rakibin kolay basketlerine izin verince bir maç daha kaybetmiş Sacramento Kings.

Kevin Durant 25+ serisini bu maçta da sürdürmüş, 29 etti zannedersem; 24’te 13’le 36 sayı bırakmış Suns potalarına. 8 ribaund 3 asist 2 de top çalması var ek olarak. Ancak Thunder oyuncuları son 5 dakikayı felaket oynayınca Durant’in bu performansına yazık olmuş. Thunder bahsettiğim 5 dakikalık bölümde 10 şutundan hiç birinde isabet bulamamış. Phoenix de bu süreçten yararlanıp J-Rich'in maçı kazandıran zor basketi de dahil olmak üzere 14’e 4’lük seriyle Thunder’ın 9 maçlık galibiyet serisine dur demiş.

Knicks’te David Lee’nin 22’de 13’le 28 sayı 15 ribaundu göze çarpıyor. Rodriguez ayrıca 18 sayı, 5 ribaund, 6 asist, 3 top çalma ve 1 blok ile sivrilmiş. Harrington'ın da 18 sayısı var kenardan. Onun dışında Knicks ikinci çeyrekte 9-0’lık bir seri yakalayıp maçı ortak sürdürmüş o noktadan sonra. Celtics ama maçı kazanmayı blmiş.

Dorell Wright, 6 üçlük attığı maçta 26 sayıyla kariyer rekoru kırmış, üstüne 7 ribaund 2 top çalma ve 3 de blok yapmış. Fakat Wade’siz Miami’de topu alıp skor üretecek biri olmayınca Kevin Love’ın bildiğimiz oyunuyla Minnesota’ya kaybetmişler maçı evlerinde.

Günün X-faktörü:
Steve Nash’in sırt ağrısı yüzünden oynayamadığı maçta Dragic bu sezon daha önce de gördüğümüz gibi Nash’in yerini elinden geldiğince doldurmuş. 11’de 7’yle 16 sayı 10 asisti var Dragic’in, 6 top kaybını saymazsak. Grant Hill de 8/11 ile 21 sayı atıp 9 ribaund toplayarak maçı Suns’ın kazanmasında büyük pay sahibi olmuş.

Iverson’ın kişisel sebeplerle oynayamadığı maçta Lou Williams 14’te 8’le 26 sayı atıp yanına 10 ribaund 7 asist eklemiş. Iverson’ı hiç aratmamış yani. Ancak Iverson konusunda işler biraz karışık. Kızının hastalığı yüzünden deplasmanda 2 maç daha kaçırabilirmiş Iverson ancak onun bu yokluğunun kalıcı olabileceği yönünde de iddialar var. Bekleyip göreceğiz bakalım.


Takımı baltalayanlar:

Artest 9 tane şut kullanmış ve sadece bir tanesinde isabet bularak 3 sayıyla kapatmış maçı. Birkaç maçtır kötü yüzdeyle atıyordu da bu sefer ayrı bir çığır açmış kendi çapında. 7 ribaund 2 top çalmayı da es geçmeyelim ama hücumda takımına zarardan başka bir şey vermemiş Artest.

Warriors’ın en önemli iki hücum silahı Monta Ellis ve Stephen Curry, maçı 22’de 8 gibi oldukça kötü yüzdelerle bitirmişler. Ellis’in 22 Curry’nin 17 sayısı var fakat takımın iki yıldızı böyle kötü yüzdelerle oynayınca galibiyet zor olmuş Golden State için. Ayrıca Monta'nın 5 top kaybı yaptığını söyleyeyim. Yine de bir şekilde maça dahil olmayı başarmışlar son çeyrekte ancak Lou Williams 14 saniye kala attığı üçlükle maça son noktayı koymuş. Golden State’in takım olarak %38’le şut atmasının bu yenilgideki payı büyük olsa gerek.

Cuban'ın Doğru Kararı

Böyle bir sakatlık fotoğrafını koyup, üzerine "Cuban'ın doğru kararı" demek belki kulağa pek hoş gelmiyor ama Mavericks taraftarları 10 gün kadar önce yaptığı takasın önemini anlamışlardır. Keza Josh Howard 2 gün önceki maçta dizinden sakatlanıp maçı terketmek zorunda kalmıştı. Dün akşam ön çapraz bağlarının koptuğu ve sezonu kapadığı açıklandı.

Zaten Wizards 10 milyon dolar karşılığında onun kontratını uzatma hakkını %99.99 kullanmayacaktı artık %100'ün bile üzerine çıktı bu oran.

Geçmiş olsun Howard, bravo Cuban.

23 Şubat Programı

24 Şubat Çarşamba 02:00 / New Orleans Hornets - Cleveland Cavaliers
24 Şubat Çarşamba 02:30 / Minnesota Timberwolves - Miami Heat
24 Şubat Çarşamba 02:30 / New York Knicks - Boston Celtics
24 Şubat Çarşamba 02:30 / Portland Trail Blazers - New Jersey Nets
24 Şubat Çarşamba 03:00 (NBA TV) / Los Angeles Lakers - Memphis Grizzlies
24 Şubat Çarşamba 03:00 / Phoenix Suns - Oklahoma City Thunder
24 Şubat Çarşamba 05:00 / Detroit Pistons - Sacramento Kings
24 Şubat Çarşamba 05:30 / Philadelphia 76'ers - Golden State Warriors

Lakers ve Kobe'yi izlemek isteyenlere müjde, Kobe bir ceylan gibi hissettiğini ve oynayacağını söylemiş maçta. Memphis evinde ve galibiyete çok ihtiyacı olsa da, Lakers genel olarak sezon boyunca güven vermese de, Şubat başında Kobe'nin 44 sayısına rağmen Grizzlies Lakers'ı yenmiş olsa da bugün Lakers galibiyeti bekliyorum.

Jamison lanetinden bir türlü kurtulamayan ve takıma katıldığından beri 3 maç kaybeden Cavaliers artık bu gece rahat kazanacaktır diye düşünüyorum. Yani zaten düşünecek çok birşey yok, normal sonuç olur.

Knicks'de T-Mac büyük ihtimalle oynamayacak gibi duruyor, sol dizinde ağrıları varmış. Yani ameliyat olduğu dizi... Sadece hamlıktan mı yoksa ameliyatla alakalı mı acaba? İnşallah hamlıktan dolayıdır.

Suns - Thunder elbette gecenin güzel maçlarından biri ancak Nash yok. Bu durumda evindeki Thunder favori konumuna geçiyor.

23 Şubat 2010 Salı

Vince Carter'dan Dünya Rekoru


Link


Link

All-Star hafta sonunda Dwight Howard'ın kırdığı, yerde oturarak atılan en uzak mesafeli basket rekorunun videosunu paylaşmıştım. Bunu hastalık haline getiren Dwight, antrenman sonrasında daha da uzaktan denemeler yapmaya başlayınca Vince Carter da ona katılmış. Sonucu videodan izleyebilirsiniz, iki farklı açıdan hem de...

Hani olur da fake çıkar falan, sorumluluk bende değil, NBA.com'da onu söyleyeyim =)
Edit:Hatta Yahoo da koymuş.

Doğuş'tan Kötü Haber

Deniz'den aldığım güzel haberle uçup gitmiş aklımdan Doğuş Balbay'ın sakatlığı. Sağolsun Anıl yazmış. Haftasonu Twitter'da yabancı bir kaynaktan okumuştum. Maç esnasında Doğuş'un dizinden sakatlanıp, taşınmak suretiyle oyundan çıktığını yazmıştı. Sonra da ertesi gün Doğuş'un "Pop" veya Türkçe'ye çevirmeye çalışırsak "Pat" sesi duyduğunu okuyunca zaten %90 oranında anlamıştım uzun süre kaçıracağını. Dün, sol dizindeki ön çapraz bağlarının koptuğu ve bu nedenle sezonu kapadığı, yaklaşık 5 ay parkelerden uzak kalacağı açıklanmış. Yazık.

Üniversitedeki ilk senesinde sağ diz ön çapraz bağlarını yırtan ve 1 maça bile çıkamayan Doğuş bu sefer de sol dizinden aynı sakatlığı geçiriyor. Sabır diliyorum. Pek fazla diyecek şey yok bu konuda. Geçtiğimiz sezon ilk 5'e yerleşmişti ve öyle devam ediyordu. Son senesinde umarım çok güçlü bir Doğuş izleriz.

22 Şubat'tan Notlar

Günün hayvan performansları:
Andrew Bogut iki pota altını da tam anlamıyla domine etmiş. 15’te 12’yle 24 sayı, 20 ribaund ve 5 blok. Maçın bu üç istatistiğinde lidermiş zaten, karşısında da Knicks savunmasını bulunca sadece üç topu çemberden geçirememiş. Ona yardım ise takıma yeni katılan isim John Salmons’tan gelmiş. 18’de 7’yle 15 sayısı var Salmons’ın.

Brendan Haywood ilk yarıyı 7 sayı 10 ribaundla tamamlamıştı, maçın geri kalanında da aynı hızla devam edip 13 sayı 20 ribaundla bitirmiş mücadeleyi. 3 de bloğu var. 13 sayısının 7’sini serbest atışlardan buldu ayrıca Haywood.
Takım arkadaşı Butler çok da iyi bir maç geçirmemiş ancak. İlk yarıyı 9’da 3’le tamamlamıştı, maçta da başka tek şut çekmiş ve defanstaki çabasını da katınca baltalama adına bir girişim göremedim ben. Maçı 8 sayı 3 asist 5 ribaundla tamamlamış bu arada.
Maçtan diğer bir not ise, iki takımın da çok kötü şu atması. Pacers 84 şutundan 31’inde isabet bulurken Mavs 83’te 32’yle tamamlamış maçı.

Andray Blatche, 41 dakika sahada kalıp 13’te 8’le 25 sayı atıp 4’ü hücumdan 11 ribaund çekmiş. 2 top çalma ve 2 bloğu var ek olarak. 9/9 serbest atışını es geçmemek lazım. Tabii bu istatistikleri asıl hayvanlaştıran, Wizards’ın takımı dağıttıktan sonraki 4 maçından 3. galibiyetini alması. Eh bu maçlarda Blatche’nin katkısı da ortada. İki tanesi güçsüz takımlara karşıydı bu galibiyetlerin ama ligin en güçsüz ekibi oldu gözüyle bakılan bir takım için oldukça iyi yine de. Bir ara Wizards maçı izlemek lazım.

Joe Johnson 19’da 12’yle 28 sayı atarak kaybedilen iki maçtan sonra tekrar takımını galibiyete taşımayı başarmış. 6 asist 6 ribaundu var.

Boşa kürek çekenler:
Gerald Wallace'a yazık olmuş Clippers karşısında. 17'de 10 saha içi, 11'de 10 faul isabetiyle 32 sayı üretmiş, yanında 12 ribaundu, 5 asisti ve 4 top çalması var. Bir tane bile top kaybetmemiş. Ama aşağıda yazdığım Stephen Jackson sağolsun, maçı vermişler.

Gerald Wallace'ın yanında Boris Diaw da ön plana çıkmış Bobcats'de. 8/13 şut yüzdesiyle 20 sayısı var, ayrıca 9 ribaundunun yanında saha görüşünü de 9 asist ile göstermiş. 5 de top kaybı olduğunu belirteyim.

Dün 23 ribaund ile kariyer rekorunu kıran Carlos Boozer, Deron Williams ve Kirilenko'nun yokluğunda takımın bütün asist yükünü çekmiş adeta. 8 ile bu sezonun en yüksek rakamına ulaşmış bu kategoride. Yanında da 12 sayı 10 ribaundu var. Yeterince beslenemediğini görüyoruz Deron Williams olmadığı için. Takım halinde 4/17 üçlük atmaları da onları kötü etkilemiş ve maçı kaybetmişler.

Derrick Rose All-Star’dan önceki formunu hala koruyor. Bu gece de 16’da 8’le 22 sayı 6 asist 5 ribaundla oynayarak takımını maçta tutmayı başarmış fakat maçın bitimine bir dakika kala iki takım da basket atamayınca mücadeleyi evindeki Wizards kazanmış. Rose’un performansında eksi olarak 4 top kaybı gösterilebilir.
Chicago’ya yeni eklenen isimlerin ise beklenileni karşıladıkları söylenilebilir. Flip Murray 10’da 6’yla 16 sayı, Warrick 9’da 5 12 sayı 5 ribaund 2 blok.

Günün X-faktörleri:
Clippers'ın çiçeği burnunda oyuncuları Gooden ile Outlaw ilk kez kırmızı beyazlı formayı giydiler ve bench'ten 10'ar sayıyla katkı vererek Clippers'ın kazanmasına katkıda bulunmuşlar. Sadece ikisi zaten Bobcats bench'inden fazla skor üretmiş (20-18)

Takımı baltalayanlar:
New York Knicks, takım olarak dökülmüş Bucks maçında. Sadece %33.8’de kalmışlar şut yüzdesinde, buna 24’te 5’le attıkları üçlükler de dahil. İlk beşten yüzde 50’yi şut isabeti oranını tutturan tek isim David Lee’nin 12 sayı 13 ribaundu var. T-mac 14’te 5’le 15 sayı üretebilmiş. Ayrıca ikinci yarıda bölüm bölüm sektiği de görülmüş McGrady’nin ve maçı tamamlayamamış. 67 sayı, bu sezon ulaştıkları en düşük rakam.

Brad Miller 25 dakikadan fazla süre alamamış ama bu sürede sadece 7’de 1’le 2 sayı 6 ribaund 2 asistlik oyun sergileyebilmiş. Ayrıca Noah bu maça da kenardan gelerek çok az süre oynamış fakat ileriki günlerde tamamen iyileşip ilk beşteki yerine geri dönecektir.

Tarihin en kötüsü:
Stephen Jackson tarihin en kötüsü olmayı beceremese de, çok yaklaşmış. 16'da 1 isabet bulmuş sadece. 6 ribaund, 5 asist ve 4 top çalması var belki ama 5 de top kaybetmiş ve 7 sayıda kalmış. Çok büyük ihtimalle kendisini Rasual Butler savunmuştur, onu da buradan kutluyorum.

Bizimkiler:
Ersan bu gece Charlotte maçının aksine 22 dakika sahada kalmış. Bu sürede 8’de 5 ile 10 sayı üretip 6 da ribaund toplamış.

Mehmet zannedersem 2 maç kaçırdığı için Sloan tarafından az süre verilmiş kendisine. 14 dakikada 6 sayı, 3 ribaund, 2 asisti var.

Deniz Kılıçlı Neler Yapıyor?

Bu sezon başında West Virginia Üniversitesi'ne gitmişti Deniz Kılıçlı. Ancak ülkemizde Pertevniyal'de oynadığı sürede, yanılmıyorsam takımda bir Amerikalı da olduğu için NCAA tarafından takımı "profesyonel" olarak adledilmişti ve bu nedenle Deniz 20 maç oynamama cezası almıştı. 2 hafta kadar evvel cezasını dolduran Deniz, takımıyla maçlara çıkmaya başladı. Esasında sağlak olmasına rağmen, sol eliyle attığı hook'lar dikkat çekiyor. Buyrun aşağıda Deniz'in 4 maçta yaptıkları var:

Enes Kanter de onun gibi ceza aldıktan sonra NCAA'de forma giymeye başlayacak çok büyük ihtimalle.

Pittsburgh maçı:

Link

Villanova maçı:

Link

Providence maçı:

Link

Seton Hall maçı:

Link

21 Şubat'tan Notlar

Geç olsun güç olmasın. Yazalım arşivde bulunsun.

Günün hayvan performansları:
Billups-Anthony ikilisi 26’da 14’le oynayarak Celtics'i yıktı. Toplamda 15 asist 8 ribaundları var. Rakamların çoğu neredeyse aynı, Carmelo’nun 23, Billups’ın 26 sayısı var. Kenar katkısı ise 16’da 6 isabetle olsa da 19 sayıyla JR Smith’ten geldi Denver’a. Özellikle son çeyrekte attığı 4 üçlükle Celtics'in Denver’ı yakalamasını imkansız kıldı. İki takımın da yüzdeli şut attığı maçı Denver 105-114 kazandı. Denver ilk çeyrekten, bu ikili sayesinde farkı açmıştı: 37-19. Bu rakam Boston'un bu sezon yediği en yüksek skordu bir çeyrekte.

Rip Hamilton 19’da 9’la 27 sayı 5 ribaund 3 asistle öne çıkmış Spurs-Pistons maçında. Ayrıca Stuckey’nin 20 sayı 6 asistlik performansını da görmezden gelmemek lazım. Maçın bitimine daha üç dakikadan fazla varken San Antonio ilginç bir şekilde Hack-a-Ben uygulayarak Wallace’ın serbest atış çizgisine gitmesini sağlayınca Wallace oyundan çıkmak zorunda kalmış. Spurs maçı uzatmaya götürmeyi başarsa da maçı 101-109 kaybetmiş. Spurs playoff'larda Lakers veya Mavs ile eşleşirse tur atlaması mucize gibi duruyor. Hatta onları geçtim, herhangi bir başka takıma karşı bile çok zorlanacaklar sanki...

Magic'te dikkat çeken hiç kimse yok ama ilk yarıda Howard ve Nelson sayesinde öne geçen Magic, son çeyrekte Howard'ı beslemeyi unutunca, sahneye Carter ve yine Nelson çıktılar. İkisi de takımın kilitlendiği anlarda sahneye çıkarak çok zor pozisyonlarda skor üretti Carter. 11 sayısının 8'i son çeyrekte geldi. Magic'in onu niye aldığını gösterdi adeta. Nelson da bitirici vuruşu perdeleri kullanarak bulduğu dış atışlarla yaptı ve Magic maçı kazandı. Howard 22 sayı, 16 ribaund, 4 blok yaptı. Carter 11 sayı 3 asist, Nelson ise 18 sayı, 5 asist ile oynadı.

Durant aynen devam. 28 maçtır 25 ve üstü atıyor. Sezon sonuna kadar sürdürse de abes bir rekora imza atsa. Gerçi Wilt'in kesinlikle daha yüksektir rekoru ama onu saymıyorum ben... Her neyse 32 sayı üretmiş Durant. 6 ribaund, 2 asist, 1 top çalma ve 2 de bloğu var.

Son zamanlarda azan ve bir önceki maçta triple-double'ı ucundan kaçıran Westbrook bu sefer yapabilmiş: 22 sayı, 10 ribaund, 14 asist ile. Durant'in en büyük yardımcısı konumunda Thunder'da. Yazın üçlük çalışması gerektiğini bir kez daha hatırlatayım kendisine buradan.

Darren Collison yine 26 sayı, 9 asist, 4 top çalma ile takımını sürüklemiş. West de 27 sayı, 9 ribaund, 4 asist ile ona eşlik etmiş ve Rockets'ı yenmeyi başarmışlar. Şu ana kadar kopmaları lazımdı ama bu iki isim sağolsun, hala playoff yarışının içindeler.

Carlos Boozer 22 sayı, 23 ribaund, 1 blok ile oynamış Blazers'a karşı. Ribaund sayısı kariyer rekoru. Son saniyede hücum ribaundunu alarak Camby'nin üzerinden çok zor bir atışı sayıya çeviren ve maçı uzatmaya götüren de Boozer olmuş. 25 sayıdan geri gelip kazanmışlar, Blazers neye uğradığını şaşırmış, son çeyrekte sadece 10 sayı atabilmişler. Bu maçın Blazers açısından şöyle bir önemi vardı. Kazansalardı 2003'ten beri batıdaki her takımı yendikleri ilk sezon olacaktı bu. Ama Jazz onları süpürmüş oldu. Camby'nin 18 ribaund, 2 top çalma ve 4 bloğuna yazık olmuş.

Gecenin sürprizinde, Stephen Curry Oakland'daki maçta Hawks'u yenmesini sağlamış takımının. 18'de 13 isabetle bulduğu 32 sayı, aldığı 9 ribaund ve yaptığı da 3 asist var. 21'de 10 ile 26 sayı üreten Monta da ona yardımcı olmuş. Kenardan gelip 15 sayı, 6 asist, 2 top çalmaya izma atan Watson'ı da unutmayalım.

Boşa kürek çekenler:
Elbette LeBron James burda ama %100 hakederek değil. Neden? Çünkü son çeyreğe kadar harika oynayan James, iş ciddiye binince, son 12 dakikada sadece 2 şut denedi (10 saniye kala attığı anlamsız turnikeyi saymıyorum) ve bunlarda isabet bulamadı. Yani ağırlığını koyamadı oyuna. Öte yandan 10'da 9 ile oynayıp 20 sayı üreten ve Howard'a pek çok pozisyonda üstünlük sağlayan Shaq'in çabalarına yazık oldu. Antawn Jamison da 12'de 0'ın ardından, bildiğimiz skorer kimliğine bürünüp 19 sayı attı.

Boston’ın All-Star’dan sonra açılan ismi Ray Allen bu maçta da takımının sezon ortalarında aradığı performanslarından birini sergiledi. Boston'un ikinci çeyrekteki geri dönmeye çalıştığı dönemde transition sırasında bulduğu isabetli şutlarıyla hayat verdi takımına. 14’te 9’la 25 sayı gönderdi Denver potalarına, 5 ribaundu 4 de asisti var. Boston ilk beşi Pierce harici çift sayılara ulaştı maçta. Garnett ve Rondo 15, Perkins 14 sayıyla tamamladılar maçı.

Takımı baltalayanlar:
Joey Crawford... Yanılmıyorsam ilk yarıda oldu. Celtics 4'e 2 hızlı hücuma çıkarken George Karl'a teknik faul çaldı ve Celtics'i muhtemelen bulacakları 2 sayıdan etti. Doc Rivers çıldırdı hatta. Maçın sonucuna etkisi yok ama ilginç bir pozisyondu.

Paul Pierce 2/10 isabetle sadece 5 sayıda kaldı, 3 ribaund 2 asist 2 top kaybı vardı. Alışık olmadığımız şekilde 4 blok yaptı rakibin dış şutlarında. Doc Rivers sakatlıklarının kötü şut performansının sebebi olabileceğinden bahsetmiş ki serbest atışlarında baş parmağının onu ne kadar etkilediği gözüküyordu. Birkaç maç dinlendirebilirlermiş Pierce’i. Yaşlılık bir takımı ancak bu kadar etkileyebilir herhalde.

Mo Williams 9'da 1 atarak LeBron'a dün gece hiç yardımcı olamadı. Belki 5 asisti var ve top kaybı yapmadı ama kritik şutlarda Nelson isabetleri bulurken, Mo Williams kaybolup gitti, tıpkı geçen sezon playoff'larda olduğu gibi.

Jazz'in şutör oyuncuları CJ Miles ve Korver toplamda 16'da 3 isabetle oynamışlar. Ancak yukarıda yazdığım Boozer'ın hayvanlığı Portland'a fazla gelmiş. Bu arada ikisinin de bulduğu üçlükler çok kritik anlarda geldiği için, dün geceki performansları affedilebilir.

Nets aynen devam:
İlk çeyrekte 36-20 öne geçmişlerdi hatta Brook Lopez 17 sayı atmıştı sanırım ama sonra bir yolunu bulup yenilmişler Grizzlies'e. Gay 29 sayı ile maçın dönmesinde etkili olmuş herhalde. Saymaya devam, 5-51 oldular. Rekoru kırmaları kolay değil ama kesinlikle olasılık dahilinde...

Günün X-faktörü:
Ben Gordon 5 maç sonra yeniden çift haneli skor üretmiş: 21. Yanında 5 de asist yapmış ve Spurs'e karşı maçı kazanmalarını sağlamış.