BIY AD

6 Şubat 2010 Cumartesi

Kardan Adam Böyle Yapılır

Bu gece oynanması gereken Atlanta Hawks - Washington Wizards maçı kötü hava koşulları ve kar yağışı nedeniyle ertelenmiş. Kar kalınlığının 60-70 santimetreyi bulduğu söyleniyor. 60-70 !!

Çok gizli kaynaklardan aldığım bilgiye göre maçın iptal olması nedeniyle Hawks ve Wizards oyuncuları, fotoğrafta gördüğünüz kardan adamdan daha büyüğünü yapmak için buluşacaklarmış...

5 Şubat'tan Notlar

Öncelikle yazı baya bir geç geldi çünkü sabah evde değildim. Şimdi de fazla vaktim olmadığı için notları çok uzun tutamıyorum, eksik noktalar olabilir, belirtebilirseniz yorumlarda mutlu olurum.

Washington Wizards-Orlando Magic
Wizards felaket başladı maça. Maça gelmemişlerdi sanki, bitse de gitsek havası vardı her birinde. Öyle ki, yanlış hatırlamıyorsam tam 10 top kaybı yaptılar, normalde Orlando savunmasını da övmek gerekirdi böyle bir durumda ama normal bir takım olsa bunlardan en az 6’sını yapmazdı. Top kaybetmekten şut atamıyordu Wizards adeta, bir ara Magic’in 18’ine karşı 8 şutu vardı sadece Washington’ın. Attıkları nadir şutlarında da düşük isabet buldular zaten. Aynı zamanda savunma çabaları da sıfırdı. Bir pozisyonda Howard topu çaldığı bir pozisyonda tek başına gidip basketi buldu. Magic güle oynaya 13-32 kapattı çeyreği.

İkinci çeyrekte Orlando adına yedekler vardı oyunda. İlk beş oyuncularının hem savunmada hem hücumda yanından geçemediler tabii ki, iki tarafta da maç bitti havasındaydılar ve Wizards’ın bundan yararlanıp bir atak yapacak gücü dahi yoktu. Uygun pozisyonda buldukları şutların çoğunu değerlendiremediler. Magic tarafında da bir rahatlık oluştu haliyle, onlar da ilk çeyrek kadar yırtıcı oynayamadılar. Sonlara doğru Antawn Jamison’la iki basket buldu Wizards. Flip Saunders’ın son saniye çizdiği oyunda Jamison başarılı olamayınca Rashard Lewis olaya el attı ve tipledi topu kendi potasına, buna rağmen 35-50 bitti ilk yarı.

Üçüncü çeyrekte Randy Foye çıldırdı. İstediğini yaptı Orlando defansına karşı, içeriye girdiği her pozisyonda faul almayı başardı neredeyse. 22 sayısının tam 18’ini bu çeyrekte attı. Washington çeyreğe 16-6’lık seriyle başlayınca SVG molayı almak zorunda kaldı ama bu da durdurmadı Wizard oyuncularını. İki dakika civarı bir sürede fark hızlı bir şekilde eridi ve Butler’ın şutuyla Washington nihayet öne geçti. Bu çeyrekte Wizards’ın 39 sayısının 34’ü Foye ve Butler’dan geldi. Buna karşılık Magic sadece 17 sayı atabildi takım olarak.

Çeyreğin başında skor 74-67’ydi fakat Wizards oyuncuları sayı üretmekte zorlanınca Magic'in oyuna ortak olması uzun sürmedi ve Jameer Nelson’ın basket faul olan üçlüğüyle Magic tekrar öne geçmeyi başardı. Fakat Butler oyunu bırakmaya niyetli değildi. Takımının skor yükünü tek başına taşıdı bu çeyrekte. Maçın son dakikasında, Randy Foye’un faul atışlarından birini kaçırmasının ardından 19 saniye kala 90-88 Wizards üstünlüğü vardı maçta. Nelson son hücumlarında içeri girerken köşede bekleyen Lewis’e verdi topu, o da bunu geri çevirmedi ve üçlüğe çevirdi. Magic bir sayıyla öndeydi ve bitime sadece 4 saniye vardı ancak Butler burada da sahneye çıktı, Matt Barnes’ın iyi savunmasına rağmen basketi bulmayı başardı ve takımına kazandırdı maçı.

Maça genel bir bakış atarsak, ilk yarıyı bu kadar isteksiz oynayan Wizards’ın 24 sayı farktan geri dönüş yapacaklarını hiç hayal edememiştim ben. Howard ilk yarıyı 12 sayı 10 ribaundla bitirdi ama Haywood’u ezdiği söyleyemiyorum çünkü ortada bir mücadele bile yoktu. Serbest atış çizgisine dahi gitmedi Howard, son derece rahattı. İlk yarıdaki iyi oyunlarına rağmen Magic’in topu iyi dolaştırdığı söylenemez çünkü sayılarının çoğunu Wizards top kayıpları sayesinde buldular. İkinci yarıda Howard da aynı rahatlığı bulamayınca kişisel becerilerle sayıya gitmeyi denedi Magic oyuncuları ama çoğu zaman da başarısız oldular. Wizards adına maçı değiştiren Foye, kazandıran Butler oldu. Maçta Orlando yüzde 38, Wizards yüzde 43’le şut attı.

Caron Butler: 22'de 11'le 31 sayı, 29'u ikinci yarıda. 9 da ribaund.
Randy Foye: 19'u ikinci yarıda 22 sayı, 7 ribaund 7 asist.

Dwight Howard: 14'te 8'le 20 sayı 18 ribaund 4 asist 3 blok 2 top çalma.
Vince Carter: 17'de 5'le 21 sayı, 10'unu serbest atışlardan buldu. Asisti ve top çalması yok. Orlando spikerinin dediğinin aksine iyi oynamadı.

Günün hayvan performansları:
Gecenin en büyük performansı Billups’tan gelmiş. 39 sayı atmış Lakers’a karşı takımı Carmelo’dan yoksunken. 13’te 9’la üçlük atmış, kelimeler kifayetsiz kalıyor resmen. 8 de asisti var kendisinin.

Josh Smith 18 sayı 14 ribaund 10 asistle kariyerinin ikinci triple-double’ını yapmış, tebrikler kendisine. Tam 8 hücum ribaundu almış, Brad Miller’ın Chicago ilk 5’inde yer almasının da payı vardır elbette. Ayrıca All-star seçilemedikten sonra da moralini bozmayıp aynı derece maça odaklanması etkileyici.

Boşa kürek çekenler:
Bogut’un migren yüzünden 5 dakika oynayabildiği maçta David Lee coşmuş, 18’de 12’yle 32 sayı atıp 6’sı hücumda 15 de ribaund almış.

Donte Greene 11/20 tam 30 sayı atarak kariyer rekoru kırmış Phoenix’e karşı. 7 de ribaundu var. Nash-Amar’e ikilisine karşı koyamayınca bu maçı da kaybetmiş Sacramento.

Pau Gasol 17 sayı 17 ribaund 6 asist 2 blokla oynamış. Nene'yle Martin de karşısında rahat edememiş ama Billups böyle oynayınca maçın sonucunu değiştirememiş onun bu oyunu.

Takımı baltalayanlar:
Kevin Martin sadece 9'da 2'de kalmış Phoenix savunmasına rağmen. 5 sayısı var maçta.

Pistons’ta Prince-Hamilton-Jerebko üçlüsü 30-7’yle 20 sayıda kalmışlar Pacers karşısında. Kenardan Ben Gordon uzun zamandır görmediğimiz iyi performanslarından birini göstermiş ama boşa gitmiş takım dökülünce.

Günün X-faktörü:
JR Smith Lakers’a karşı coşmuş kenardan gelip, o da takım arkadaşı Billups gibi müthiş efektif oynamış. 17’de 11’le 27 sayısı var tam, 4 asist 4 de ribaundla oynamış.

Thaddeus Young, yaralı Hornets karşısında 76ers benchinden gelip 19 sayı atmış 9’da 8’le. Ek olarak maçta Iguodala da iyi bir yüzdeyle oynamasa da 14 sayısının yanında 9 ribaund 7 asistle takımına yardımcı olmuş.

Eddie House 10 sayısının tümünü 4. çeyrekte atmış, takımını New Jersey karşısında rezil olmaktan kurtarmış.

Joey Dorsey, Randolph ve Gasol gibi iki pota altı canavarı karşısında tam 12 ribaund almış 6’sı hücumda olmak üzere. 5’te 3’le de 7 sayısı var. Ayrıca istatistiklerini görmek için oyuncu profilinde kariyer rekoru kısmına da bakabilirsiniz. Sezon başında ilk beşte yer alması bekleniyordu ama D-League’e yollamışlardı, kendisinden böyle bir performans izlemek sevindirici.


İyi mi kötü mü:
Kobe 22'de 11'le 33 sayı ve 9 ribandla oynamayı başarmış ancak maçta asisti yok ve 5 top kaybı yapmış.

Bizimkiler:
Ersan özlettiği performanslarından bir tanesini daha sergilemiş New York karşısında, en azından istatistik bakımından. Tabii Knicks maçları farklı oluyor biraz ama yine de moral olmuştur umarım kendisine. 18’de 10’la 25 sayı üretip kariyer rekorunu kırmış, yanında 9 da ribaundu var. Aldığı dakikalarda oyunu kadar Bogut’un olmayışının da katkısı vardı elbette.
Yedek Nowitzki:
Kendisi bu gece 1999’dan beri ilk defa yedek başlamış maça. Sebep ise Cuma günkü şut antrenmanına geç kalmış olması. Rick Carlisle cezayı kenardan başlatarak kesmiş kendisine, disiplinini takdir ettim ben şahsen.

Hidayet'ten Garip Seçim

Birkaç gün kadar önce Dunleavy'nin dirseğine yüzünü çarpıp maçı terketmek zorunda kalan Hidayet'in, göz çukurunun altında bir kırık olduğu tespit edilmişti. Hedo, oynamak için sipariş edilen maskenin gelmesini bekliyordu ancak maskeyle yarım saat antrenman yaptıktan sonra Hedo maskesiz oynama kararı vermiş. Doktorların ve Raptors'ın tavsiyelerine rağmen, maskeyi kesinlikle takmayacakmış. Niye? Çünkü çok rahatsız ediyormuş. "İşe yaraması için sıkmak lazım ama bu sefer de aşırı sıkıyor, her hareket ettiğimde rahatsız oluyorum. Maskesiz olarak bir şekilde oynamaya çalışmalıyım." demiş. Rip Hamilton, LeBron gibi isimler de zaten aşırı rahat oldukları için takıyorlardı maskeyi değil mi?

Maske elbette son derece rahatsız ediyordur, buna eminim. Hatırlarsanız LeBron ve Rip Hamilton ilk maske takmaya başladıklarında mola alındığı an maskeyi bir kenara fırlatıyorlardı. Ancak bu ikiliden Rip Hamilton, bir süre sonra maskeye fazlasıyla alıştığı ve onunla iyi oynadığını düşündüğü için burnu iyileştikten sonra da takmaya devam etti. Bu nedenle 6 sezondur Hamilton'ı maskeyle izliyoruz.

Hidayet'in dediğine göre maske varken aynı bölgeye bir dirsek daha yerse 8 kırık oluşacakken, maske yokken de maksimum 10 kırık oluşurmuş. Yani maske çok fark yaratmazmış. Hatta gerekirse Raptors ile bir anlaşma imzalayacağını ve maske takmamanın kendi kararı olduğunu kabul edeceğini söylemiş Hedo. Doktorlardan daha iyi biliyor zannedersem. Bana göre büyük saçmalık doktorları dinlememek bu konuda.

Bir insan sağlığını nasıl tehlikeye atar? Benim asıl merak ettiğim şey şu: Hidayet yüzünde bir kırık varken, maskesiz bir şekilde uzunların arasına nasıl girecek veya girecek mi? Bence maske takmama kararı profesyonellikten son derece uzak olduğunu gösteriyor Hidayet'in. Yarım saat takıp "Tamam bu rahat değil" demek ve alışmayı bile denememek bence kesinlikle doğru bir hareket değil.

Bu arada, haberi mail yoluyla paylaşan Önder'e de teşekkürler.

Üçlük Yarışması Değerlendirmesi

Evet efendim. Bu yarışmaya katılanlar da belli oldu sonunda. Cook katılacağını açıklamıştı, üzerine Frye haberi geldi, yetmedi sonraki gün Gallinari katılacak dendi, üzerine Curry'nin çağırıldığına dair duyumlar aldık, son olarak da dün Pierce haberi çıkmıştı ki, katılımcıların resmi listesi de açıklandı:

Cook, Frye, Gallinari, Curry, Pierce, ve Billups.

Açtığım anketteki oy oranları şöyleydi: Gallinari %72, Curry %20, Pierce %20 ve Billups %36. Diğer %36'ya ulaşan 2 oyuncu Peja ve Nash yarışmada yoklar.

Billups bundan 4 sezon önce katıldığında kendisinden beklenenden çok daha kötü atmıştı (12). 2004'te de aynı rakamda takılmıştı. Kendisi normalde bacaklarından aldığı güçle şut kullanan bir isim. Maçlarda özellikle dikkat edin. Ancak 2006 All-Star'ında zıplamadan şut atmayı tercih etmişti ve bu da onun kötü atmasına neden olmuştu diye düşünüyorum. Stilini değiştirmeden atarsa şansı olabilir ama bu sefer de yorulacaktır 25 şut üstüste atarken. Ama 12'yi geçmesine kesin gözüyle bakıyorum, bir daha 12'de kalmaz herhalde.

Pierce bu sezon %46.7 ile üçlük atıyor. Ayağından ufak da bir sakatlığı var ancak garip birşeyler olmazsa All-Star'da yer alacağını açıkladı. Pierce'ın tabii en büyük dezavantajı şutu elinden çok yavaş çıkarması, ölçüp biçip atıyor adeta. Bu da son topları acele atmasına veya yetiştirememesine neden olabilir. Ayrıca ben Pierce'ın maçtaki motivasyonu ile üçlük yarışmasındaki arasında dağlar kadar fark olacağına inanıyorum. Belki de 7-8 sezon önce katıldığında ilk turda 8'de kalmasının sebebi de buydu...

Frye'ın yaptığı bu çıkışı takdir etsem de, 3 aydır %40 ve üzerinde isabet bulsa da (yani istikrarlı) bana hala güven vermiyor. Neden bilmiyorum. İlk 2 sezonunda Knicks'de attığı orta mesafeli şutlarla beğenimi kazanmış bir oyuncuydu ama hala zannedersem bu sezonki 3'lük performansına inanmakta güçlük çekiyorum. Bileği düzgün ama bir anda böylesine üçlükçü bir kimliği bürünmesini hala bünyem kaldıramadı sanırım.

Gallinari'yi ise favori görüyorum. D'Antoni'nin yaptığı açıklamalar beni etkilemiş olabilir belki ama bu sezon izlemek istediğimden fazla Knicks maçı seyrettim. Bunun da bir numaralı sebebi Gallinari'ydi. Gerçekten muhteşem bir şutör. Bileği çok çok düzgün. Boş kaldığı ve kaçırdığı zaman bu oyuncuların içinde en çok şaşırdığım isim Gallinari. Üstelik çok az zıplayarak atıyor şutlarını ve topu elinden çabuk çıkartıyor.

Cook'u ise bu sezon pek izleme fırsatı bulamıyoruz. İzlediğim Heat maçlarında da hiç dikkatimi bile çekmedi Cook. Az önce istatistiklerine bakmasam %30 ile attığını bile bilmiyordum. Geçen sezon arkadaşlarıma Cook'un sürprize en yakın isim olduğunu söylemiştim ancak bu sezon onun hakkında ne desem yalan. Yeniden kazanmanın peşindeymiş ama ben pek sanmıyorum.

Curry hakkında ise diyeceklerim sınırlı. Mümkün olduğunca Warriors maçlarından uzak durmaya çalıştığım için herhalde 6-7 maçını falan izlemişimdir ancak. Elbette eli çok düzgün ama bir çaylak olduğu için heyecan yapabilir.

Anket de koydum yan tarafa sizce kim kazanır diye.

5 Şubat 2010 Cuma

5 Şubat Programı

6 Şubat Cumartesi 02:00 / Detroit Pistons - Indiana Pacers
6 Şubat Cumartesi 02:00 / Washington Wizards - Orlando Magic
6 Şubat Cumartesi 02:30 (NBA TV) / Milwaukee Bucks - New York Knicks
6 Şubat Cumartesi 02:30 / New Jersey Nets - Boston Celtics
6 Şubat Cumartesi 03:00 / Chicago Bulls - Atlanta Hawks
6 Şubat Cumartesi 03:00 / Philadelphia 76'ers - New Orleans Hornets
6 Şubat Cumartesi 03:00 / Houston Rockets - Memphis Grizzlies
6 Şubat Cumartesi 03:30 / Minnesota Timberwolves - Dallas Mavericks
6 Şubat Cumartesi 05:00 / Phoenix Suns - Sacramento Kings
6 Şubat Cumartesi 05:30 / Denver Nuggets - Los Angeles Lakers

Ersan'ın son zamanlarda az dakika almasından dolayı pek Bucks-Knicks izleyesim yok açıkçası. Rockets - Grizzlies ile gecenin son maçı (Nuggets-Lakers) ilgi çekici bana göre. Ama Carmelo yok, Kobe de bir ihtimal oynamayacak, oynasa da %100 olmayacak. Magic kimle oynarsa oynasın izlemek isteyeceğim bir takım ve Carter'ın çıkışa geçip geçemediğine görmek açısından seyredilebilir.

İki tane aynı galibiyet-mağlubiyet sayısına sahip takım karşı karşıya: Memphis-Houston. Bence Grizzlies'in Randolph-Gasol ikilisiyle Houston'ın pota altına karşı büyük bir üstünlük kurması gerekiyor ve bu da kazanmalarını sağlamalı. Zaten evlerindeki harika performanslarını biliyoruz.

Son 1.5 aydır 18 maçının 16'sını kaybetmeyi başaran Sacramento, Phoenix'i konuk ediyor. Çok iyi oynarlarken yakın giden maçları son anlarda kaybetmeleri, genç takımın moralini bozdu ve kaybetmeye alıştılar. Bunun üzerine Kevin Martin - Tyreke Evans ikilisi de pek uyum sağlayamadılar. Zannedersem Martin döndüğünden beri izlemedim Kings'i, bugün Suns'a karşı bir izlemek lazım, en azından Nash-Amare ve Suns sistemi var karşıda göz zevkimize hitap eden. Herşeye ufak da olsa bir silkiniş görebiliriz Kings'den, çünkü evlerinde ne olursa olsun hala kafa tutuyorlar güçlü rakiplerine karşı.
Edit: Ben Thompson dönecek zannediyordum ancak bugün de yokmuş, bilginiz olsun.

Günün En İyileri - 2/3/4 Şubat

Çok birikti o yüzden yorumsuz veriyorum ama 3 Şubat özellikle izlenmeli eğer kaçıranlar varsa. Dün de Wade'e 2 pozisyonda meydan okuyan JJ Hickson'ın günüydü, onlar da izlenmeli...

2 Şubat:

Link

3 Şubat:

Link

4 Şubat:

Link

All-Star'da Bir Temsilcimiz Var

Dünyanın en ünlü kalp doktoru/cerrahlarından biri olan Mehmet Öz, bundan 1 hafta sonraki NBA All-Star haftasonunda, Cuma günü şöhretler/ünlüler maçında forma giyecek ve bizleri temsil edecek. Açıkçası bugüne kadar hiç izlemedim bu organizasyonu hatta merak bile etmedim ancak bu vesileyle gelecek cuma günü şöyle bir bakacağım herhalde maça.

Mehmet Öz dışındaki diğer ünlüler şöyle:

Robert Horry (Eski Rockets, Lakers, Spurs oyuncusu)
Rick Fox (Eski Celtics, Lakers oyuncusu)
Chris Mullin (Eski Warriors/Pacers oyuncusu ve Warriors genel menajeri)
Nancy Lieberman (Hall of Fame üyesi bayan basketbolu efsanesi)
Mark Cuban (bir başka izleme sebebi olabilir)
Anthony Kim (golfçü)
Anthony Anderson (Aktör, özellikle komedi filmlerinde)
Joel Moore (Avatar'dan tanıyorsunuz)
Chris Tucker (Son gördüğümde şişmişti nasıl oynayacak acaba?)
Common (Rapçi - aktör)
Pitbull (Rapçi)

Sezonun 3. Firesi

Son 6 maçın 5'ini kaybeden Clippers'da koçu Mike Dunleavy'nin işine son verildi ancak hala genel menajer olarak devam edecek. En azından şimdilik... Eh normal tabii, sen 2 gün arayla önce Nets'e sonra Timberwolves'a yenilirsen şu kalite bir kadroyla, koltuğunu da kaybedersin. Dunleav, bundan önceki 6 sezonunda sadece 1 kere playoff'lara kalabilmişti sadece. Aslında ikinci kere de kalmayı hakettiler ama Dallas onları katakulliye getirmişti. Bu sezon da gidişat pek iyi değil ve muhtemelen playoff hayal oldu onlar için. Kısacası doğru bir karar gibi gözüküyor Clippers adına. Dunleavy her ne kadar başarısız gözükse de, Clippers lanetini ve sakatlıkların onları son yıllarda ne kadar etkilediğini unutmamak lazım.

Genel menajer olarak neler yapar bilmiyorum ama eğer Eric Gordon'u draft etmekte ve bedavaya Camby'i almakta katkısı varsa Clippers umutlu olmalı bu konuda. En azından koçluğundan daha başarılı olduğunu ve olacağını söyleyebilirim o zaman. Bu arada, takımın başına geçici olarak yardımcı koç Kim Hughes getirildi. Ben sezonun böyle geçici bir koçla tamamlanmasına sıcak bakanlardan değilim. Bence boştaki Scott veya Avery Johnson düşünülebilir, ayrıca pek beğenmesem de Lawrence Frank'i de katmak lazım bu gruba. Yeni koçun takımla en azından yarım sezon geçirip, oyuncuları tanıması ve oyun stilini de yavaş yavaş öğretmeye başlaması lazım ki, yeni sezon başladığında oyuncular daha yeni oyun stiline alışmaya çalışmasınlar...

4 Şubat'tan Notlar

Günün hayvan performansları:
Lebron James 16’da 9’la 36 sayı atarak tamamlamış maçı. Çizgiden tam 17 sayı bulmuş 21 denemede. 7 ribaundu 8 asisti 2 de top çalması var. İlk üç çeyrek Cleveland’ın üstünlüğü olsa da başa baş gitmiş maç. Wade ikinci yarıya çok kötü başlamış ama o ana kadar sayısı olmayan Jermaine O'Neal tutmuş oyunda Miami’yi. O da son çeyrekte sadece tek sayı atabilince Cleveland farkı açmış ve maçı 86-102 kazanmış.

Lamarcus Aldridge sahada kaldığı 41 dakikalık süre içerisinde 12/22 ile 28 sayı atıp 13 ribaund alarak takımının galibiyetinde büyük rol oynamış. Tabii buraya girmek için dün sadece 2 maç olmasından yararlandı da diyebiliriz. Portland 93-96 kazandı maçı.

Günün X-faktörü:
Martell Webster’ın 9’da 6’yla 21 sayısı var ama bundan daha önemlisi çok kritik anlarda attığı üçlüklerle takımına maçı kazandırdı diyebiliriz. Üçlük çizgisinin gerisinden 5’te 5’le oynadı zaten, 5 ribaundu 3 de asisti var.


Takımı baltalayanlar:

Boston Cleveland üst üste fazla zorlasa gerek, Quentin Richardson 7’de 0’da kalmış. İşe yarar tek istatistiği aldığı 2 hücum ribaundu. Tabii tek aksayan o değilmiş, diğer yaptıklarıyla baltayacı olarak gösteremesek de Wade 9’da 0’la girmiş ikinci yarıya.

Boşa kürek çekenler:
Evet Popovich resmi var. Nedeni de şöyle: Sabah kalktığımda maç hala sürüyordu ve son 2-3 dakikayı izleme fırsatım oldu. Miller'ın taktik faullerden ilkini kaçırması sonrasında fark 3'te kaldı ve Spurs'e bir üçlükle maçı uzatmaya götürme şansı geldi. İşte Popovich bu noktada mükemmel bir kenar oyunu çizdi. İzlerken mest oldum. Duncan'a indirilen top, aynı anda McDyess'ın perdesinden çıkan Hill ve Duncan'ın güzel pası. Ardından da Hill'in ekstra pası ve köşede bomboş kalan bir Manu Ginobili. Bu hücumun hakkı kesinlikle maçın uzatmaya gitmesiydi ancak boş atışı değerlendiremedi Manu. Gördüğüm en iyi çizilmiş hücumlardan biriydi. Ne kadar övsem, takdir etsem az...


Link

Bağcıkları Bağlayın, Hayatları Kurtarın


Link

Saf NBA ile alakalı değil, hatta sadece Kobe var ama çok hoş bir video. Sharapova da gözüme ilk defa bu kadar şirin göründü.

Videoyu paylaşan arkadaşım Berke'ye de teşekkür ediyorum.

4 Şubat 2010 Perşembe

4 Şubat Programı

5 Şubat Cuma 03:00 / Miami Heat - Cleveland Cavaliers
5 Şubat Cuma 05:30 / San Antonio Spurs - Portland Trail Blazers

Yine bir perşembe ve maçlar Türkiye'de yayınlanmıyor. Ama genel olarak perşembe programlarıyla karşılaştırıldığında bugün biraz daha sönük gibi. Kaçırdığıma üzülmeyeceğim 2 maç var. En azından gecenin başlangıcında durum böyle ama ikisi de deli gibi çekişmeli olur 2'şer uzatmaya gider, o zaman elbette fikrim değişir.

İlk maç Wade-LeBron arasında sırf bu nedenle izlenmeyi hakediyor ancak Cavs eksiklerine (Mo ve West) rağmen Wadespor'u yenmeli. Daha yeni bu kadrolarla deplasmanda (zor da olsa) kazanmışlardı. LeBron son 8 maçında 11 asist ortalamasıyla oynuyor, yanlış anlaşılma olmasın sadece asiste yoğunlaştığı falan yok, aynı zamanda 28 de sayı atıyor. Biraz formda kendisi şu aralar.

Bana göre asıl ilgi çekici maç bu sezon zorlandığını ve savunmasının eskiye oranla çok düşük seviyede olduğunu defalarca söylediğim Spurs ile Blazers arasında oynanacak. Blazers evinde seyircisinin de desteğiyle bir ayrı oynuyor. Roy'un olmaması elbette takımı kötü etkiledi ama buna rağmen Charlotte, Dallas ve Orlando'yu yenmeyi başardılar. Sıra Spurs'de mi? Gerçekten çok arada bir maç. İki takım da dün maç yaptılar ve Spurs'ün yaşlı olması burada ön plana çıkabilir. Dünkü Kings maçında Hill ve Blair'dan ekstra katkılar almışlardı, onlardan yine bu katkıyı alabilirlerse favori konumuna geçerler...

Marbury Çin'de Neler Yapıyor?

Shanxi Zhongyu adlı takımla aylık 25.000 dolara anlaştığını ve transfer olduğunu yazmamıştım bari merak edenlere ilk 2 maçında neler yaptığını aktarayım. İlk maçında 15 sayı, 8 asist, 4 ribaund ve 4 top çalmayla oynamıştı ve 102-101 son hücumda Marbury'nin pası sonrası takım arkadaşı boş atışı değerlendiremeyince maçı kaybetmişlerdi. İkinci maçında da 3/11 saha içi isabetiyle 15 sayı ve 15 asist Marbury. Smush Parker'ın bu sezon 19 sayı 5 asist ile oynadığını, Bonzi Wells'in de geçen sezon 35 sayı - 10 ribaund'a yakın bir ortalama tutturduğunu hatırlatayım. Yani pek etkileyici istatistikler değil Çin gibi basketbol topunu bomba sananların oynadığı bir ligde (elbette abartı katıyorum). Bu arada Bonzi Wells'in 35 sayısını küçümsemiyorum, fiziğini onun kadar iyi kullanan oyuncu az var NBA'de bile... Son olarak da Marbury'nin iki maçının videolarını vereyim, belki birilerinin ilgisini çeker.

1 sayı ile kaybettikleri ilk maç:


Link

Seyircilerin taşkınlık yaptığı ikinci maç:


Link

Ribaund Duası

- Allah'ım şu top lütfen elime düşsün.

3 Şubat'tan Notlar

Miami Heat-Boston Celtics
İki takım da maça içeriden skor üreterek başladı. Boston’da Garnett ile Rondo içeride Perkins ve diğerlerine güzel paslar indirdiler, hatta Garnett başlarda o kadar iyiydi ki Rondo bir süre geldiği an ona bırakıyordu topu normalde Pierce’a yaptığı gibi. İkisi de 4’er asist yaptı ilk yarıda. Miami’de de oyun kurucu rolünü Wade üstlenmişti. Ayrıca Wade’in içeriye indirdiği çoğu top basketle sonuçlandı. İlk çeyrekte takımların içeriye baktığını söylemiştim, Celtics’in boyalı alan dışında sadece bir basketi vardı. Wade serbest atışlarından birini kaçırınca çeyrek 26-27 Boston lehine bitti.

İkinci çeyreğe House, Scalabrine, Rasheed ve Glen Davis’le başladı Boston. Kısa süre sonra Rondo yerine Ray Allen da oyuna girince tamamen atıcılardan oluşan bir takım izledik. İlk çeyreğin tam tersi şekilde şuta dayalı oynamaya başladılar. İlk yarıdaki kadar efektif olduğu söylenemese de Miami de skor üretmekte zorlanınca Boston maçı ufak farkla önce götürmeyi sürdürdü. İlk yarının bitimine iki saniye kala Beasley’nin bulduğu üçlükle farkı eşitledi ama topu alıp koşan Rondo, Daequan Cook’un gereksiz yere zıplamasından yararlanıp faulü yaptırmayı başardı ve üç serbest atıştan ikisini sokarak devreye girerken skorun 51-53 olmasını sağladı.

Üçüncü çeyrekte Miami yine boyalı alanı işlemeye devam etti. Celtics aynı derece iyi hücum edemese de savaşarak skoru dengede tutmayı başardı. Ekstra olarak 24 saniye sonunda elinde patlayan 2 topu da üçlüğe çevirmeyi başardı Rondo. Şaka gibi ama bu sezon Rondo'nun şut saati 2 saniye ve altındayken attığı şutları çıkarıp saymak lazım, bir hayli çok olsa gerek... Celtics sonlara doğru bir hücumda üç tane hücum ribaundu alsa da bunu baskete çeviremedi. Çeyrek biterken içeri giren Beasley faulü alıp serbest atışları sayıya çevirince son çeyreğe yine eşitlikle girildi.

Maalesef internette sorun olduğu için 4. çeyreğin büyük bölümünü izleyemedim. Ray Allen çoğunlukla serbest atış çizgisine giderek 24 sayısının 11’ini bu çeyrekte atarak galibiyete büyük katkı sağlamış. Ayrıca ilk üç çeyrekte 21 sayısı olan Rondo, 4 asistine karşın sadece 1 sayı atabilmiş. Maçı 102-107 kazanmış Celtics.

Böylece Pierce’ın olmadığı bir günde Celtics garip bir şekilde bundan önceki 9 maçın aksine 100 sayı barajını aşmayı başardı. Ancak kimliklerini oluşturan savunma kısmını iyi yaptıklarını söylemek zor. İlk yarıda Miami tam %61’le şut attı. Skorun Celtics’ten yana olmasının tek nedeni Heat oyuncularının yaptığı basit top kayıpları ve verdiği hücum ribaundları. İlk çeyrekte tam 5 hücum ribaundu vardı zaten Celtics’in. Ayrıca son zamanlarda ribaundlardaki etkinliğini yitirdiği için eleştirilen Boston, 41-31 üstünlük kurdu Miami’ye. Rakibin sadece 6 hücum ribaunduna 15 tane alarak karşılık verdiler. 17 top kaybı yaptıkları ve Miami’yi %50’nin altında tutamadıkları bir maçta kazanmalarının en büyük sebebi buydu belki de.


Rondo:
13’te 6 isabetle 22 sayı 14 asist, 4’ü hücum 6 ribaund ve 3 top çalma.
Garnett: 10’da 6’yla 14 sayı 9 asist 6 ribaund.
Wade: 16’da 11’le 30 sayı 13 asist 5 ribaund.

Günün hayvan performansları:
Benim takip edebildiğim bölümde Clippers üstünlüğü vardı ama Atlanta son çeyrekte kazanmış maçı. Bunda Joe Johnson’ın son çeyrekte attığı 14 sayının ve Clippers’ın kaçırdığı şutların etkisi olmuştur muhtemelen. Johnson’ın toplam 21’de 11’le 34 sayı 4 asist 2 top çalması var. Bibby hücumda etkisiz oyununa devam etmiş, Crawford benchten 22 sayılık katkı sağlamış ve üç Atlanta oyuncusu sayı-ribaund double double’ı yapmış.

Iguodala, Iverson’ın yokluğunda 25-8-8 yaparak eski formuna dönmüş ve uzatmada maçı kazandırmış takımına. 19’da 11 isabletle oynamış ve 3 top çalması var. Ayrıca 7 serbest atışından sadece 2’sini sayıya çevirebilmiş. Aynı maçta Elton Brand de eski takımına karşı 22’de 12’yle 26 sayı 9 ribaund ve 3 blokluk bir performans sergilemiş.

Westbrook 26 sayı 10 asist 8 ribaundla triple double’a oldukça yaklaşmış. Üstelik %60 civarı şu atarak. Kevin Durant de klasik 30 sayılık maçlarından birini çıkarmış fakat 8 top kaybı var. Maçta Hornets adına maçın en skorer ismi olan Marcus Thornton’ın sakatlanıp çıkmak zorunda kalmasına rağmen fark fazla açılmamış, maç Thunder’ın 103-99’luk galibiyetiyle sonuçlanmış.

Boşa kürek çekenler:
Monta Ellis 23’te 17 isabet bularak 46 sayı atıp kariyer rekoru kırmış. Hatta bu sezonki NBA geleneğine uyarak panyanın arkasından bir basket atmayı başarmış. Tabii alıştığımız şekilde 7 de top kaybı var. Dallas maçı rahat önde götürse de bir ara yaklaşır gibi olmuş Golden State ama uzun sürmemiş, 101-110 kaybetmişler karşılaşmayı.

Camby yine yarısı hücumda olmak üzere tam 20 ribaund almış, ayrıca 6 asist 2 top çalma 1 bloğu var, çok söyledim ama “daha ne yapsın” demekten kendimi alamıyorum.

Derrick Rose, maça kötü başlamasına rağmen sonradan toparlayarak 22’de 10’la 30 sayı 9 asistle tamamlamış maçı. Iguodala’nın kaçırdığı serbest atışla uzatmaya giden maçta Rose ve Salmons’tan başka sayı bulan oyuncu olmayınca rüya gibi geçen batı turnesinin ardından Clippers’a yenilen Bulls, 76ers’a da boyun eğmek zorunda kalmış.

Geçtiğimiz maçı kaçıran Tyreke Evans, geri dönüşünü 32 sayı 8 asist 7 ribaund 2 top çalmayla yapmış. Ayrıca 17 sayısını da son çeyrekte atmış takımının galibiyeti için ama yeterli olamamış bu, yakın da olsa Spurs’e boyun eğmek zorunda kalmışlar. Son dakikalarda Evans maçı çevirmek için çok çabalamış ve Spurs defansını aciz hallere düşürmüş ancak bu yeterli olmamış.

Stephen Jackson, takım arkadaşı Gerald Wallace’dan yoksun oldukları gecede 16’da 10 ile 30 sayı atarak takımını taşımaya çalışmış, 7 ribaundu 4 de asisti var. Nazr Mohammed de 23 sayı 17 ribaundla katkı yapmış takımına, 9 hücum ribaundu var ve 11 sayısı son çeyrekte gelmiş. Lakers pota altı için düşündürücü rakamlar bunlar. Ancak 3 sayı geride oldukları maçın uzatmaya gitme şansı, Jackson’ın kenardan oyuna soktuğu topta Farmar’ın ortalığı karıştırıp topu çalmasıyla suya düşmüş.

Takımı baltalayanlar:
Kobe 12'de 2 isabetle sadece 5 sayı üretebilmiş bileğini burkup soyunma odasına gittikten sonra döndüğü karşılaşmada. Aslında yanında 6 asisti var ve top kaybı da yok ama Kobe'nin tek haneli kaldığı maç 3 senede 1 falan rastlanan bir olay. O nedenle bir şekilde yer vermek lazımdı günün notlarında.

Devin Harris sadece 17'de 4 isabette kalmış, 4 de top kaybı var. 15 sayıya çıkabilmiş bir şekilde ve 8 de asisti var ama Toronto'ya karşı bu kadar kötü yüzdeyle atmak zor iş. Nerede geçen seneki Harris nerede bu seneki.

Günün X-faktörü:
Utah aşkını göstermek için var gücüyle çabalayan Kirilenko bu maçta da 9’da 8’le 22 sayı atmakla kalmamış, 8 asist 6 ribaund 2 asist 2 blok eklemiş üstüne. Daha önce nerelerdeydin diye sorarlar tabii adama. İstediği zaman bunları yapabildiğini görünce insan kızmadan edemiyor.

Şimdi Nets’e karşı X-faktörüne ne kadar ihtiyaç var bilmiyorum ama bir ara 10 sayı kadar önündeydiler Toronto’nun, Hidayet ve Calderon’dan yoksun haldeyken yine de kazanmayı başarmışlar maçı. Raptors’ta Sonny Weems 14 sayı 11 ribaundla kariyer rekorlarını kırmış karşısında New Jersey’i bulunca. Jarrett Jack’in topu pota altından oyuna soktuğu pozisyonda çok da güzel bir alley-oop’u var tek eliyle yaptığı.

Geçtiğimiz Knicks maçında baya bir baltalayan Nate Robinson bu gece 15’te 10’la 23 sayı 8 asist 6 ribaund 2 top çalmayla 4. çeyreği son derece rahat geçen maçta Wizards’a karşı kenardan gelip. Ayrıca söylentilere göre Duhon'un yerine ilk 5'e yerleşecekmiş.

Spurs’te Parker yerine oyun kurucu olarak başlayan Hill, 23 sayısının yanında tam 9 asistle kariyer rekoru kırmış. Dejuan Blair de Sacramento uzunları onu rahatsız edemeyince 23 dakikada 11’de 9’la 20 sayılık katkı yapmış kenardan.

Lamar Odom 10'da 8 ile 19 sayı üretip, 7 ribaund almış ve yanına da 3 asist eklemiş. Tabii ki bunların hepsi bench'ten gelerek. Maçın kazanılmasında önemli rol oynamış.

Bizimkiler:
Memo da kankası Kirilenko gibi müthiş bir maç çıkarmış. 13 şutunun sadece 2’sini kaçırarak 28 sayı atmış kendisi, 8 de ribaundu var. Takım olarak %62’yle şut atmış Jazz takımı zaten. Her ne kadar bugün takımın olduğu yerde Boozer’ın büyük katkıları olsa da Millsap ve Mehmet’in en iyi performanslarını da onun yokluğunda sergilemeleri rastlantı olmasa gerek.

534
Phil Jackson bu gece Lakers’la çıktığı normal sezon maçlarında 534’üncü galibiyetini alarak Pat Riley’i geride bıraktı ve Lakers tarihinin en çok maç kazanan koçu ünvanını eline geçirdi. Bu büyük başarıyı da tebrik ediyoruz buradan.

LeBron = Michael Jordan ?

2 gün önce LeBron'un Grizzlies'e karşı attığı bu turnike sonrasında Majesteleri'nin ünlü turnikesini taklit ettiği yazılıp çizilmeye başlandı. Gerçekten, inanarak bu iki pozisyonu kıyaslayanlara mutluluklar diliyorum hayal alemlerinde.


Link
Youtube problemleri için tık.

Ama benim asıl anlamadığım şey, daha önce Brandon Roy bunun daha iyisini ve efektifini üstelik Haddadi yerine Bosh gibi daha atletik bir oyuncuya karşı yaparken medya neredeydi? Üstelik Haddadi zaten boyalı alanın sağında, James de sağdan kaçırıp sol turnike atıyor. Roy'un pozisyonunda ise Bosh ters taraftan yardıma geliyor ve Roy bu kararı havadayken veriyor. Bana göre çok daha zor bir pozisyon. Tabii isim-marka farkı olunca insanlar aynı değeri vermeyebiliyor...

Ne Roy'unki ne LeBron'unki atletiklik ve göze hitap etmek bakımından Majesteleri'nin yanına yaklaşamaz tabii ki. Majesteleri'nin topu fake sırasında çıkardığı seviye zaten tek başına yeterli herşeyi açıklamaya.

Youtube'a Giriş

Son 2 gündür Youtube'a girişlerde sıkıntı yaşanabiliyor. Ben de NBA blog'u olmam dolayısıyla bol bol Youtube videosu paylaştığım için, bu konuda yardımcı olayım dedim. Yapmanız gereken işlem basit. Bu yöntem daha önceden hosts dosyasını değiştirmiş kişiler için uygulanabiliyor yanılmıyorsam. Öncelikle şu dizine giriyorsunuz: C:\WINDOWS\system32\drivers\etc
Buradaki hosts dosyasını notepad ile açıyorsunuz ve 127.0.0.1 yazan satırın altına şu aşağıdaki yazacağım şeyleri kopyalıyorsunuz.

74.125.45.100 youtube.com
209.85.229.99 youtube.com
209.85.229.99 www.youtube.com

Açık olan tarayıcılarınızı kapatıp tekrar açtığınızda youtube'a girebilirsiniz. Ama anladığım kadarıyla youtube videolarını oynatabilmek için DNS ayarı yapmanız gerekmekte bilgisayarınızda, yoksa "An error occured" hatası çıkıyor videolarda.

3 Şubat Programı

4 Şubat Perşembe 02:00 / New Jersey Nets - Toronto Raptors
4 Şubat Perşembe 02:00 / Los Angeles Clippers - Atlanta Hawks
4 Şubat Perşembe 02:00 / Chicago Bulls - Philadelphia 76'ers
4 Şubat Perşembe 02:30 / Washington Wizards - New York Knicks
4 Şubat Perşembe 03:00 / Miami Heat - Boston Celtics
4 Şubat Perşembe 03:00 / Oklahoma City Thunder - New Orleans Hornets
4 Şubat Perşembe 03:30 / Golden State Warriors - Dallas Mavericks
4 Şubat Perşembe 04:00 (NBA TV) / Portland Trail Blazers - Utah Jazz
4 Şubat Perşembe 05:00 / San Antonio Spurs - Sacramento Kings
4 Şubat Perşembe 05:00 / Charlotte Bobcats - Los Angeles Lakers
4 Şubat Perşembe 05:30 / Phoenix Suns - Denver Nuggets


Yorum yapacak vakit yok maalesef.

3 Şubat 2010 Çarşamba

Hak Yerini Buldu

Yarın dizinden ameliyat olması beklenilen Chris Paul'ün yerine All-Star'a Chauncey Billups seçilmiş. En azından Yahoo'ya çeşitli kaynaklardan aktarılan bilgi bu. Daha önce defalarca söyledim bu tarz çok sayıda kaynaktan gelen haberler %99 doğru çıkar. O yüzden resmi habermiş gibi yazmakta pek sorun yok. Hak yerini buldu başlığıyla, "Paul haketmiyordu onun yerine Billups'ın girmesi lazımdı" demeye getirmiyorum elbette. Sadece yedek adaylarının arasında en çok hakeden oydu bana göre. Zaten Paul de hemen twitter'ından "Ağabeyim Billups'a tebrikler, All-Star'da onu göreceğim için heyecanlıyım." şeklinde bir açıklama yapmış.

2 gün önce Paul'ün sakatlık haberini vermiş ve aynı yazıda bence yerine Billups'ın seçilmesi gerektiğini yazmıştım. Ayrıca açtığım ankette de blog'un ziyaretçileri %52 oranla Billups'ı seçmişlerdi.

Yetenek Yarışması Değerlendirmesi

All-Star haftasonunda Cumartesi günü Derrick Rose, Steve Nash, Deron Williams ve Brandon Jennings hızlıcana slalom yapıp, orta mesafeli şutta isabet bulmaya ve 3 tane isabetli pas vermeye çalışacaklar. Bütün bunların hepsini en kısa sürede yapan da kazanacak.

Farkındaysanız 3 şampiyon var yarışmacıların içinde (Rose-Deron-Nash). Ama her ne kadar geçtiğimiz sene Rose kazanmış olsa da, 10 gün sonra bu başarıyı tekrarlayacağını pek sanmıyorum. Jennings'den de beklentim çok yüksek değil. Çünkü Nash ve Deron Williams gerek pas, gerek şut isabeti olarak Rose ile Jennings'den üstünler ve bu nedenle Nash veya Deron'ın kazanmasını bekliyorum. Doğulu guard'lar hızlı oyuncular evet ama hızın bu yarışmadaki önemi çok da hayati değil. Driplingle slalom yapılan bölümlerde rakiplere maksimum 2-3 saniye fark atılabiliyor ama bir şutun veya pasın kaçması durumunda bundan daha fazla vakit kaybediliyor. Bu da Nash ve Deron'ın favori olmasını sağlıyor gözümde. Ayrıca Rose'un geçen sezon kazanırken, yarışma tarihindeki en kötü derece (35.3 saniye) ile 1. olduğunu, Nash ve Deron'ın ise en iyi 2 dereceyi yaparak (25.8 ve 25.5) şampiyon olduklarını unutmamak lazım.

Ama tabii sadece 1 şut ve 3 tane pas gerektiği için hiçbir şey belli olmuyor bu yarışmada. Şans faktörü çok ön planda: O sırada eli sıcak olan oyuncu hiç takılmadan giderken, bu konuda en yetenekli olanlar 1 denemelerinde başarısız oldukları anda fark açılıyor. Bana göre gerçek anlamda yeteneğin ortaya çıkması için en azından 2 veya 3 tur yapmaları lazım oyuncuların fakat bu sefer de seyretmesi pek zevk vermeyebilir.

Yana da anket koyayım yine: Size göre All-Star yetenek yarışmasını kim kazanır?

Ginobili ve Nocioni

Arjantinli oyuncular her fırsatta beraber yemeğe çıkıyorlar. Nocioni ile dün akşam Sacramento'ya varan Spurs'den Ginobili yemeğe çıkmışlar. Ginobili'nin surat ifadesi olmasa koymazdım muhtemelen ama pek hoşuma gitti.

Günün En Kötüsü ve İyisi - 1 Şubat (Gay'den Yılın Hareketi)

Dün gece youtube ile bazı sorunlar yaşadığımdan dolayı paylaşamadım.

Önce tabii ki kötü ile başlıyoruz:


Link

Valla Rudy Gay de, sizler de kusuruma bakmayın ama böyle salaklıkları az görüyoruz. Oh olsun, Kobe nasıl da yapıştırdı. Gerçi maçı Grizzlies kazandı ama Gay'in basketbol zekasını ve süreden ne kadar haberdar olduğunu görmüş olduk...

Şimdi de 1 Şubat'ın en iyi 2 smacı:


Link


Link

JR Smith'inki daha etkileyici gelebilir çoğu kişiye ama bence Beasley'nin reverse'ü daha etkileyici, yanılmıyorsam Mbah a Moute'nin savunmasından kurtulup yapıyor ayrıca. Bu iki smaçtan çok, yukarıdaki verdiğim Gay'in pozisyonu için yazdım bu post'u zaten.

2 Şubat'tan Notlar

Günün hayvan performansları:
LeBron James %50’yle 22 sayı 15 asist 6 ribaundla oynamış. Önemli olanı tabii ki kariyer rekorunu egale eden 15 asisti, acaba LeBron maçtan önce mi karar veriyor ne üzerine yoğunlaşacağını merak ediyorum bayadır. Cavaliers’ın 5 oyuncusu çift hanelere çıkmış, maçı yorgun Glizzlies’e karşı beklenenden de rahat kazanmışlar.

Durant de 33 sayıyla oynamış 18’de 9’la, 11 ribaundu 3 asisti 2 de top çalması var.Yine kaçırmadan 14 sayısını serbest atışlardan bulmuş. Hatırlatma: Durant 22 maçtır 25 ve üstü sayı atıyor, bunların 18'inde de 30'un üzerine çıktı. Son çeyrekte maçı beraberliğe kadar getiren Hawks'u yenmeyi başardılar. Hawks'da Josh Smith ise 1000 bloğa ulaşan en genç oyuncu oldu dün gece Krstic'e yaptığı blokla.

22 sayı 11 ribaund 5 blok normal Howard’dan alışık olduğumuz performanslar ama buraya yazmak istedim çünkü benim izlediğim bölümlerde Bogut’u sahanın iki tarafında da eziyordu tam anlamıyla. 22 sayısını 10’da 7’yle atmış, 6 top kaybı kötü ama olsun. Orlando’da Carter da yaşam belirtileri göstererek 17 sayı 10 ribaund 7 asistle oynamış. Geri dönüyor mu ne?

Boşa kürek çekenler:
Joe Johnson’ın 20’de 13’le 37 sayısı var Thunder’a karşı. Bunların tam 14’ü üçüncü çeyrekte gelerek farkın açılmasını engelleyen sayılarmış. Çekişmeli geçen maçta Hawks son çeyrekte skoru eşitlemeyi başarabilseler de Thunder oyuncuları farkı yine açıp maçı kazanmışlar son çeyrekte.

Hidayet’in oynamadığı maçta Toronto’da Chris Bosh 35 sayı 15 ribaudla maçın iki yönden de lideriymiş. Bargnani’nin de 21’de 14’le 34 sayısı var. Tabii hem çok kötü savunma yapıp hem de diğer oyunculardan yardım alamayınca malubiyet kaçınılmaz oluyor.

Takip edebildiğim bölümde Nets’in Pistons’a üstünlüğü vardı ama alışılageldik şekilde yenilmiş New Jersey takımı. Brook Lopez 27 sayı 7 ribaundla oynamış, Devin Harris de ona 24 sayı 14 asistiyle yardımcı olmuş. Maçın bitimine 18 saniye kala Hamilton’ın kaçırdığı serbest atışla 3 sayı geride olup maçı uzatmaya götürme şansı yakalayan Nets’te Devin Harris o kadar alakasız bir üçlük göndermiş ki daha 10 saniye kala, New Jersey’nin umutsuzluğunun tablosunu çizmiş adeta. Maçı 97-93 kaybetmişler.

Monta Ellis 22’de 13 isabetle 34 sayıyla alıştığımız performanslarından birini sergilemiş ve alıştığımız şekilde yenilmiş Golden State. Houston asla tersine izin vermezdi kendi evinde Warriors’a zaten. Ayrıca maçtan diğer bir bilgi; George Karl’ın oğlu Coby, Golden State formasıyla çıktığı ikinci maçında 12 sayı 7 ribaund ve hatta 7 asistle oynamış. Kariyer rekorları tabii ki.

Takımı baltalayanlar:
Zach Randolph, uzun süredir sergilediği canavar performansından sonra sezon başlamadan önce herkesin ait olduğunu düşündüğü yere geldi. Kendisi adına geçici olur bu umarım, yorgunluğuna veriyorum. 14’te 3’le 8 sayıda kalmış sadece, 5 ribaundu var. 4 top çalması iyi tabii ama 5 top kaybı yapınca aynı çekiciliği olmuyor.

Indiana’da hayvan olarak gösterebileceğimiz biri yok. Öne çıkan istatistiklerden Granger’ın 23 sayısı ve Murphy’nin 20 sayı 14 ribaundu var. Ama Raptors defansının etkisiyle bu maçta tam 7 oyuncuları çift haneli sayı üretmiş. %52’yle şut atmışlar takım olarak ve toplamda 130 sayı. Kısacası Raptors defansı, Raptors'ı baltalamış. Bunun yanında Antonie Wright birkaç gün önce övdüğüm Toronto bench'inden gelip bu sefer 8 atışında da isabet bulamamış. Serbest atışlarla birlikte sadece 4 sayı bulabilmiş Wright, 4 asisti 1 de top kaybı var.

Günün X-faktörü:
Carl Landry, bu sezon epey alıştığımız şekilde yine kenardan gelip galibiyette büyük pay sahibi olmuş; 6/9 saha içi, 12/13 serbest atış ile toplam 4 şut kaçırıp 24 sayı atmış. 12’si son çeyrekte gelmiş bu sayıların. 5 de ribaundu var. Ona ek olarak da maçta Brooks’un 24 sayı 8 ribaund 6 asisti var.