BIY AD

25 Temmuz 2009 Cumartesi

Günün Eğlencesi - 5

Şansa denk geldiğim bir video. Transformers'ın bir bölümünde, Optimus Prime ve autobot'lar basketbol oynuyorlar. Müthiş bir şeklide NBA playoff'ları teması oturtulmuş...

Moon Cleveland'a Gitti

Miami Heat, Cavs'in Moon'a verdiği kontratla eşleşmeme kararı aldı. Bunu zaten bekliyordum. Önceki Moon yazımda da Heat'in 2010'a salary cap ayırmak isteyeceğini ve eşleşmeyeceğini düşündüğüm için, bu transfer bitmiş gibi yazmıştım. Riley de Moon'u ellerinde tutmamalarının nedeni olarak, aynen bu açıklamayı yapmış.
Farklı kelimeler kullanarak önceki yazdıklarımı aynen tekrarlamak istemiyorum. Buyrun okumadıysanız, önceki iki Moon yazıma linkler:

To the Moon and Back - 1
To the Moon and Back - 2

Blazers'a Torbadan Miller Çıktı

3 yılda 21 milyon dolar alacakmış Miller. Ama ben gerçekten bu olayı anlamıyorum. Bir takım düşünün ki, önce kısa forvet olarak Hedo'yu kadroya katmak istiyor. Bu iş olmayınca uzun forvet Millsap'e yöneliyor ve onunla sözleşme imzalıyor. Jazz o kontratla eşleşip Millsap'i elinde tutunca bu sefer Lee'yi ikna turları başlıyor. O alanda da başarısız bir operasyondan sonra, şu dakikaya geliyoruz: Miller, Portland'da. Ne alaka değil mi? Portland'ın ilgilendiği adamların pozisyonlarına bak çay demle...

Neyse Miller'a biraz değinelim. Topu elinde tutmayı seven, gerekirse 10-15 saniye boyunca topla oynayıp 1'e 1 pozisyon yaratabilen ama genellikle arkadaşlarını oyuna dahil eden bir stili var. En azından Philly'deki son 2 sezonu hariç bunu kesinlikle söyleyebilirim. Bu iki yıl içinde skorer bir tarza bürünen Andre Miller, Elton Brand gibi normalde çoğu şeyi sineye çeken bir oyuncu tarafından bile pas vermediği için eleştirilmişti. Yani bir cümlede özetleyecek olursam: Blake'in çok daha fazla sorumluluk alan, elinde top tutan ama öte yandan üçlük özürlü versiyonu. Özellikle dış atış demedim, çünkü Miller üçlüğün 2-3 adım içerisinden bulduğu boş atışları leblebi gibi sokan bir oyuncu.

Blazers'a olan uyumuna bakalım şimdi de: Bir kere, Blazers'ın Roy'dan sonra topu elinde tutacak ikinci bir oyuncuya kesinlikle ihtiyacı vardı. Bu sezon Roy'un rakipler tarafından bunaltıldığına defalarca şahit olmuştuk. Bu eksiği Hidayet ile gidermek istiyorlardı ancak o Raptors'ı seçti. Miller, oyunun temposunu kontrol edebilmesi ve doğru adamı topla buluşturmasıyla Roy'un hücumdaki yardımcısı olacaktır. Ayrıca skor üretimine gelelim: Evet belki üçlüğü yoktur ama sayılarının çoğunu 1'e 1 oyun sonrasında boyalı alandan bulur. Bunların üstüne Miller zamanında ligin asist lideri olmuş, çok tecrübeli bir oyun kurucu. Miller'ın yukarıda değindiğim çok kritik bir eksiği bulunuyor: Üçlükler. Ben, bir oyun kurucunun çok ekstra bir skor katkısı yapmadıkça, üçlük sokabilmesi gerektiğini düşünürüm. Herşeye rağmen benim düşünceme göre, Miller'ın diğer pozitif tarafları ağır basacak ve Portland'da başarılı olacaktır.

Kısacası Blazers serbest oyuncu torbasına elini daldırdı ve kendisine uyacak bir isim çekti. Lee veya Millsap'e yıllık 8-9 vermekten çok daha iyi olduğunu düşünüyorum. Daha önce Hidayet ile beraber gelmeleri durumunda çok yanlış bir seçim olacağını belirtmiştim. Şu anda ise Miller tek başına geldi, bu sebeple en azından ben kağıt üstünde bir problem görmüyorum bu transferle ilgili. İki sorun göze çarpıyor: Miller'ın 33 yaşında olması ve takımı şampiyonluk seviyesine çıkarıp çıkaramayacağı. Çünkü Portland'ın artık yapacak fazla bir hamlesi kalmadı. Eğer Oden beni utandırırsa, niye olmasın? Ama öbür türlü bazı takas ve ekstra oyunculara ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum.

Marbury ile 24 Saat Yaşayın

Aklımın bir köşesindeydi ama gün içinde yoğunluktan yazmayı unutmuşum. Marbury 24 saat boyunca canlı yayın yapıyor. Şu adresten bakabilirsiniz.
Bu post'u yazdığım sırada duştan yeni çıkmıştı ve kendisine masaj yapıyordu. Merak edenlerin, 3-5 gülmek isteyenlerin önünde 12-13 saat kadar bir dilim olsa gerek bu olaya tanıklık etmek için.
Marbury'nin her kamera önüne çıktığında kafasının güzel olduğunu düşünüyorum. Nitekim şu anda da öyle gibi geldi bana. Garip bir adam gerçekten.

24 Temmuz 2009 Cuma

Sam Bowie'yi Anıyoruz: Oden

Sam Bowie... Tanımayanlar için şöyle özetleyeyim: Kadrosunda tarihin en iyi şutör guardlarından Clyde Drexler'ı bulunduruyordu Portland. 1984 draft'ında Michael Jordan'ı "ikinci şutör guard gereksiz, yetenekli uzun az bulunur biz Bowie'yi seçelim" diyerek pas geçmişlerdi. Bowie, yıllar boyunca sakatlıklarla boğuşmuş, bir türlü beklenilen seviyeye çıkamamış ve Portland şehrinin kafasını duvarlara vurmasına sebep olmuştu. 2007 draft'ını hatırlar gibi oldunuz değil mi? Blazers, kaliteli uzunun zor bulunduğuna kanaat getirerek Durant yerine Oden'ı seçmişti.

Oden dakika 1 gol 1 diyerek, mikro-kırık ameliyatı geçirdiği için NBA'deki ilk senesini tamamen kaçırdı. Zor zamanlarında, Blazers takımı ona sahip çıktı ve arkasında durdu. Hala da ona güveniyorlar. Ancak beklentilerini bir miktar aşağı çekmiş durumdalar. Bunun asıl nedeni Oden'ın çaylak yılında, bekledikleri seviyeye çıkamamış olması. İşin Blazers tarafından acı yanı, Przybilla'nın geçtiğimiz sezon boyunca Oden'ı gölgede bırakmasıydı. Hatta bana göre Billa'nın, oyunda olduğu dönemlerde, Blazers hem defansif hem ofansif olarak çok iyi gözüküyordu.

Bunun 1 numaralı sebebi tabii ki tecrübe. Ama Oden'ın geçen sene maç başına 4 faul alarak sadece 21 dakika sahada kalabildiğini hatırlatayım. Kısacası bu genç adam savunmada pozisyon almayı ve ayaklarını çekmeyi bilmiyor. Neredeyse her içeri penetre eden guard'ın Oden'dan faul aldığını söyleyebilirim. Kısacası acilen ayaklarını çabuklaştırması lazım. Geçtiğimiz iki aydır bu konunun üzerine eğildiği söyleniliyor, ne kadar işe yaradığını sezon başlayınca göreceğiz. Bunun dışında hücumda gerçekten çok ham, pota altındaki oyunu çok kısıtlı hatta neredeyse yok. Ohio State'te izlediğim maçlarında da hücumda post-up oyunuyla dikkatimi çektiğini söyleyemeyeceğim. O yüzden, onun asla bir takımın ilk hücum silahını geçtim, ikinci hücum silahı bile olamayacağını düşünüyorum. Hatta biraz abartayım, çok çalışması durumunda üçüncülüğe adaylığını belki koyabilir.

Zaten bu yazıyı kaleme almama sebep olan Kevin Pritchard'ın açıklamarında da bu yatıyor. Yazdıklarımın, başka kelimelerle ve kısaca dile getirilmiş hali diyebiliriz: "Biz Oden'ın boyalı alanda varlığını hissettirmesini, defans yapmasını, ribaund almasını istiyoruz. Hem 4 hem 5 numarayı savunabilmeli. Biz onun bunları yapabileceğini biliyoruz". Uzun forvetleri savunabilmesi için Oden'ın 40 fırın ekmek yemesi lazım. Ama 2.13'lük boyu ve 2.25'lik kol genişliği ile Pritchard'ın saydığı diğer şeyleri yapacak fiziksel donanıma kesinlikle sahip. Farkındaysanız Blazers GM'i hücum ile ilgili hiçbirşey söylememiş bile...

Durant'ın gelişimini sürdürüp ligin en büyük yıldızlarından biri haline geleceğine inanıyorum. Onun hakkında daha sonra yazacağım. Eğer Oden da 1-2 tane daha sakatlık geçirip, en azından defansif anlamda büyük bir güç haline gelmezse, Blazers takımı tarihinde ikinci kere çok büyük bir fırsatı tepmiş olacak, ki bence uzak bir ihtimal değil...

Majesteleri

Akşama kadar yoğun olacağım gibi gözüküyor. Yine de Jordan'ın şu kısa sözünü paylaşmadan edemedim
İnsanlar bana "Uçabiliyor musun?" diye soruyorlar. Buna cevabım "Evet, kısa süreliğine de olsa..."
Fotoğrafta da uçuyor zaten. Penny ise kaçayım derken mükemmel bir poster oluşmasını sağlamış.

Spurs, Sessiz ve Derinden

Texas'ın iddialı takımı, Theo Rattlif'i 1.3 milyon dolara, 1 sezonluk kadrosuna katmış. Richard Jefferson hariç, bu sezonki hamleleri belki ses getirecek cinsten değildi ama hepsinde nokta atışı yaptıklarını düşünüyorum.

Evet, Ratliff'in boyalı alanı rakiplere dar ettiği, içeride kuş uçurtmadığı günler çok geride kaldı. Ancak Spurs zaten böyle bir beklenti içerisinde değil. Daha önceki yazılarımda söylediğim gibi bir pivot eksikleri vardı. En azından maç başına 7-8 dakika arası pivot pozisyonunu idare etmesi için Ratliff'e başvurdular. Bu süre içerisinde 1-2 blok koyması ve defansta rakibi rahatsız etmesi Spurs'e yetecektir. Her ne kadar 36 yaşına gelmiş olsa da, Ratliff bu kadarını yapabilecek bir oyuncu. Zaten hala NBA'de barınabiliyorsa, bunun sebebi benim yukarıda saydıklarım.

Bu transfer için şimdiden Spurs'ün şampiyonluk şansını arttırdı demek tabii ki doğru olmaz. Çünkü dediğim gibi Ratliff çok kısıtlı süreler alacak. Ama bu, playoff'lar geldiğinde, yapacağı katkılarlarla Spurs'ün başarısında önemli bir rol oynayabileceği gerçeğini değiştirmiyor. Tıpkı PJ Brown'un Celtics'te yaptığı gibi.

23 Temmuz 2009 Perşembe

Tinsley Sorunu Çözüldü

Pacers ile Tinsley arasındaki sorun çözülmüş. İki taraf anlaşmışlar ve Tinsley serbest kalmış. Serbest derken, aslında bu tam olarak bir serbestlik değil. 1 hafta boyunca Tinsley'i takas istisnası, sakat oyuncu istisnası veya salary cap'inde yeterince yer bulunan herhangi bir takım alabilir. Ama tabii ki beklenilen olay, Tinsley'nin 1 hafta sonra serbest kalması...
Pacers ile Tinsley'nin ne üstüne anlaşmaya vardıklarının detayları takımın prensipleri gereği açıklanmayacakmış, hatta bu konu üstünde Pacers yorumda bile bulunmayacakmış. Bütün sene kenarda oturtup, bunu kabulleneceğini düşündükleri bir adama kaç para ödediklerinin bilinmesini istemiyorlar. Doğaldır. Kontratta kalan 14 milyon dolarının en az 10-12 milyonunu ödediklerini düşünüyorumn. Ama tamamen spekülasyon yaptığımı da belirtmeliyim.

Tinsley'nin menajerleri, bugünden önce onu takas etmek isteyen birkaç takımın yanında, Pacers ile anlaşıldığı anda kontağa geçen de bir sürü takım olduğunu belirtmişler. Tinsley 31 yaşında, 1.5 senedir maç yapmamış bir oyuncu. Üstelik Rafer Alston'ın 10 kat sorunlu ama kalite olarak alt tarafı 1 gömlek üst versiyonu... Böyle bir basketbolcuya tek senelik kontrattan fazlasını verecek takımın genel menajeri, riski sevmekle kalmıyodur, adeta riski yaşamak istiyordur. Tabii ki ucuza anlaşılması durumunda bu dediğim geçerliliğini yitirecektir. Duyumlara göre Miller'ın elinden kaçması an meselesi olan 76'ers ilgileniyormuş.

Sahte Rapor

"Report" diye çıkınca otomatik olarak girdim blog'a ama Odom henüz Lakers ile anlaşmamış. Konuşma aşamasındalarmış henüz. NBA'de son zamanlarda raporlara da güvenilmez oldu. Gerçi bu rapor olayının resmi açıklamalarla ilgisi yok. Haber sitelerinin birkaç farklı kaynaktan birden aldıkları duyumlarda kullandıkları bir ifade. Ama eskiden bu raporlar %99 oranında resmi haber niteliği taşırken, bu sene biraz bakkala gitme durumları oluşuyor.

Neyse kısacası Odom henüz Lakers ile anlaşmamış. Bir dahaki raporda bakalım kime gitmiş olacak? =)

Günün Eğlencesi - 4


Link

Odom Kaldı

Yılan hikayesine dönen kontrat pazarlıkları sonuçlanmış. Lakers Odom'a 4 yılda 40 milyon dolar ödeyecekmiş. Hayırlı olsun. Lakers ona çok ihtiyacı duyduğu için Odom'un istediği para olan yıllık 10 milyon doları vermişler. Odom'un vurdumduymaz tavırlarından sonra kontrat tekliflerini geri çeken Jerry Buss, tükürdüğünü yalamış oldu. Odom'suz bir Lakers'ın bench'i çok yetersiz kalacaktı ve batıda güçlenen Spurs'ün karşısında durmakta son derece zor olacaktı. Batının kağıt üzerinde artık iki tane kralı var. Bu iki takım playoff'larda karşılaşırsa, müthiş bir seri izleyeceğiz.
Heat açısından da yararlı oldu, çünkü ellerindeki Beasley'i adeta harcayacaklardı. İnşallah Boozer'ı tek senelik kadrolarına katıp hem Wade'i mutlu ederler hem gelecek sene için çok daha esnek bir bütçeye sahip olurlar.

Edit: Odom kalmamış efendim henüz. Şuradan bakabilirsiniz.

LeBron'un Üstünden Basılan Smaç (Gerçek Video)



Evet oldukça güzel bir smaç ama öyle abartıldığı kadar yokmuş... Nike'ın videolara el koyma olayı olmasa, 1 hafta içine unutulup gidecekti belki de, şimdi yüzbinler belki de milyonlar youtube'dan bu videoyu izleyecekler.

Bu videoyla ilgili bağlantılar:
Hepimiz Tanığız Ama Neye?
Kobe'den Taş
Eğlenceli fake video

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Shaq Eğlendirmeye Devam Edecek

NBA'le yakından ilgili olanlar Shaq'ın biz basketbolseverler için ne kadar büyük bir nimet olduğunu biliyorlar. Bu dediğim elbette Shaq'ın basketbolunu da kapsıyor ama asıl kastettiğim şey eğlence faktörü. Bu sevimli dev, her sene, özellikle All-Star maçlarında olmak üzere, akıllara kazınacak olaylara imza atıyor. Örnek olarak All-Star'lardan ilk aklıma gelenler: Yaptığı danslar, saha boyunca topu getirip bir guard gibi cross-over yapması, Howard'ın bacaklarının arasından pas vermesi ve tabii ki serbest atışta kendisine potadan alley-oop pası verip smaçla bitirmesi.



Gerçekten say say bitmez bu adamın şov adına yaptıkları. Şimdi işi televizyona taşımış. Hazırladıkları program 18 ağustosta başlayacakmış ve adı "Shaq VS." olacakmış. Shaq, spor dünyasının en ünlü simalarıyla, onların çöplüğünde karşılacakmış. Eski dünya şampiyonu Oscar De La Hoya'yla boks yapıp, Serena Williams ile tenis oynayıp, Michael Phelps ile yüzme yarışına girecekmiş. Bunların yanında Albert Pujols'a karşı beyzbol sopası sallayıp, Kerri Walsh ve Misty-May Treanor ile voleybol oynayacakmış. Programın ilk bölümünde Amerikan futbolunun şampiyon olmuş oyun kurucularından Ben Roethlisberger ile kimin daha isabetli pas attığını göstermek için kapışacaklarmış.

Shaq, "Onlar işlerinde çok iyi olabilirler ama ben çok çalışıp onları yenmek için elimden geleni yapacağım" demiş. Hiçbirine karşı başarılı olamayacağını bilsem de, Shaq'ın şovmen ruhuyla yapacağı çılgın ve komik hareketleri youtube'dan izlemek için sabırsızlanıyorum. Ayrıca yukarıdakilere ek olarak Tiger Woods ile golfte kapışıp, Michael Johson ile yarışması lazım bence. Ama kesinlikle bütün bunların içinde en eğlencelisi Phelps ile yapacakları yüzme yarışı olacak gibi gözüküyor.

Florida - Vergi Cenneti

Öncelikle Boozer açıklama yapmış, "1 numaralı tercihim Miami" diye. Çünkü kendisi, yazları eşiyle birlikte Miami'deki evinde yaşamayı tercih ediyor. Şehire çok alışıklar ve çok seviyorlar. Bu arada yapılan haberin içeriğinde Boozer'la ilgili bir detay öğrenmiş olduk: Eşi ve kendisinin ilk başta Miami'yi tercih etmelerinin sebebi vergilerin çok düşük olmasıymış. Şaşıran var mı? Boozer ve para, ayrılmaz ikililer. Zamanında Cavaliers'ı para için nasıl sattığını eminim hepiniz biliyorsunuzdur.

Diğer tarafta Wade'in 1 numaralı tercihi Boozer değil Odom'muş, üstelik Boozer'ı "Bir uzun forvette aradığınız herşeye sahip" diye övmesine rağmen. "Ama Odom'da müthiş hikayeler var, deplasmanlara giderken beni uçakta çok eğlendiriyordu. Çok iyi bir arkadaşım" diye devam etmiş. Ardından "Biz yine de asıl olarak Odom'un peşindeyiz, ne zaman karar vereceğini kimse bilmiyor, beklemedeyiz" şeklinde bitirmiş. Ayrıca Odom'un da düşük vergiler nedeniyle Miami'ye sıcak baktığı biliniyor.
Görünüşe göre, Wade'in yoğun çalışmaları ile Odom gitgide Miami'ye doğru kayıyor. Miami açısından ne kadar doğru bir transfer olur çok tartışılır. Belki de Jazz'dan Boozer'ı 1 senelik olarak "kiralasalar" ardından gelecek yaz Wade'in yanına 2 tane yıldız ekleseler daha iyi olacak gibi. Ellerinde Beasley gibi güvendikleri genç bir uzun forvet varken Odom'da bu kadar ısrarcı olmaları beni şaşırtıyor.

Son olarak da belirtmeyi unutmuşum: Pivot Joel Anthony'nin anlaşmasını uzatmış Heat. Kontrattaki hiçbir detay verilmemiş ama verilebilecek en düşük miktar olduğu düşünülüyor. Bu da 850bin dolara tekabül ediyor.

Jerry Buss - Odom Pazarlığı

Tek kelimeyle: Mükemmel


Drew Gooden hakkında "Üçgen hücumu anlayacak kapasite yok" denmesi özellikle çok hoşuma gitti.

Seneye Görüşmek Üzere

Yao sol ayağındaki kırık için ameliyat olmayı tercih etmişti, bir değil, iki tane birden operasyon dün başarıyla yapılmış. Sadece şu anki kırığı düzeltmekle kalmamışlar, ileride stres kırığı yaşama ihtimalini azaltmak için, Yao'nun ayağındaki kemiklerin yerlerini düzeltmişler. Böylece daha az baskı ve stres görecekmiş kemikler. Yao'nun gelecek sezonu tamamen kaçırması bekleniliyor.

Artest Lakers'ın yolunu tuttu, McGrady de sezonun çok büyük bölümünü kaçıracak, kısacası Rockets'ı çok zor bir sezon bekliyor. Ayrıca Çinli pivotun önümüzdeki sezonun bitiminde kontratını iptal etme hakkı bulunuyor. Bunu kullanıp kullanmayacağı da bir muamma. Ama bana göre son 4 senedir sakatlıklar dolayısıyla Rockets'ı hep yarı yolda bırakan Yao, takımda kalıp kendisini affettirmek isteyecektir. Zaten gelecek yaz, son 5 sezonunu sakatlıklarla harcayan bir adama hangi takım ne kadar para verir, risk almaya ne kadar olumlu bakar? Bunlar da tartışılır.

Sen hele bir sağlam dön de, bir sonraki sezon görüşürüz koca dev.

Bulls Yoğurdu Üfleyerek Yiyecekmiş

Jerry Reinsdorf yani Chicago Bulls'un sahibi böyle diyor... Niye? Çünkü Ben Wallace'tan ağızları yanmış. Reinsdorf'un kendisi de farkında yaptıkları yanlışın. "Ben Wallace yanında bir skorer varken etkili olabiliyor ve biz bunu zamanında düşünemedik. Wallace bir hata oldu." demiş. Şimdi de 2010 yazında salary cap'lerindeki 25 milyon dolarlık boşluğu doldururken 10 kere düşüneceklerini açıklamış. Wallace gibi sadece savunma tarafı olan ve bu işi atletikliği ile başaran bir adama 32 yaşında 60 milyon dolar verirken ama 1 kere bile düşünmedi herhalde. Zaten gelecek yaz boşa çıkacak süper yıldızlar hakkında değil 2, 1 kere bile düşünülürse, bu adamları başka takımlar kapacaktır. O yüzden bu "düşünme" işini, Reinsdorf'un bir kez daha düşünmesi lazım bence.

Röportajın geri kalanında Gasol takası, Gordon'un gitmesi, geleceğe yönelik planlar gibi merak edilen konulara son derece güzel ve akıllıca cevaplar vermiş. Eminim okumaya üşenenler olacaktır, içinden güzel bir bölüm alarak bitireyim:

"%2 şans ile draftta ilk sırayı kazandık ve Rose'u seçtik. Evet çok şanslıydık. All-Star kalitesinde bir oyuncu aldık. Takımı satın aldığımda da, Jordan'ın nasıl bir oyuncu olacağını kimse bilmiyordu. Birşeyleri başarmak için şans da gerekir. Eğer birisi, sadece zekası ve çalışkanlığı ile başarılı olduğuna inanıyorsa, düşüşe geçmesi yakındır."

21 Temmuz 2009 Salı

Magic'in Son Parçası

Sonunda belli oldu: Matt Barnes. İki yıllığına anlaşmışlar. Daha detaylar açıklanmadı ama muhtemelen 2-3 milyon dolar civarındadır diye tahmin ediyorum. Pietrus-Barnes ikilisinden biri 5'e yerleşirken diğeri kenardan gelecek. Ama geçen sezon kenardan başarıyla katkı yapan Pietrus, bu rolüne devam edecektir. Yok eğer Stan Van Gundy klasik basketbol oynamak isterse, ikisi birden kenardan oyuna dahil olacaklar. Bunu ne kadar doğru bulsam da, gerçekleşeceğine çok ihtimal vermiyorum. Bence Lewis'i 4 numaraya çekmek maç içinde 20 dakika uygulanan bir strateji olmalı. Daha detaylı şekilde artık sezon öncesi takım yazılarında değineceğim.
Barnes'a dönelim. Aslında ilk yazımda "basketbolu bilmesiyle" derken biraz abartmışım. Anlatmak istediğim, insanların onu layık gördüğü "kalas" sınıfından daha üstün olduğuydu. Bunu bazı pozisyonlarda oyunu çok iyi okuyabilmesi ve beklenmedik zamanlarda müthiş asistler yapabilmesi nedeniyle söylüyorum. Yoksa bir Hill kadar basketbolu bildiğini iddia etmiyorum. İşin savunma tarafında ise gerçekten inanılmaz sert bir oyuncu. Hatta zaman zaman 'psikopat' tarafının ön plana çıktığını söyleyebilirim. Sertliğinin dışında savunmasına biraz daha derinlemesine bakacak olursak: Barnes, kimi zaman tuttuğu oyuncuya sahayı zindan eden, kimi zaman ise yaptığı pozisyon hatasıyla takımının bomboş turnike yemesine sebep olabilen bir adam. Yani aslına bakarsanız savunması da şutları gibi istikrarsız. Ama her zaman için takıma sertlik ve savaşçılık ruhunu getiriyor.
Magic'te müthiş bir derinlik oluştu. Şampiyonluk için maddi olarak her türlü fedakarlığı yaptılar. Bakalım hasat zamanı neler olacak.

Günün Eğlencesi - 3

Eski NBA oyuncusu ve koçu Doug Collins televizyonda çalışmaya başladığında müthiş bir analiz yapmıştı:

"Detroit 100 sayının üstünde atıp, rakibini de 100 sayının altında tuttuğu maçların neredeyse hepsini kazanıyor."

Açıklama zaten komik ama "neredeyse hepsini" diye özellikle belirtmesi olaya bambaşka bir boyut katıyor.

Ne Demek, Asıl Ben Teşekkür Ederim

Pacers, Raptors'ın verdiği kontratla eşleşmedi ve Jarret Jack Toronto yollarına düştü. Zaten bu olay, Pacers'ın Watson ile anlaştığı anda %99 oranında kesinleşmişti. Jack, Indianapolis Star gazetesine verdiği açıklamalarda Georgia Tech'teki beraberlikten 4 sene sonra yeniden Chris Bosh ile oynamaktan mutluluk duyacağını söylemiş.
Indiana koçu Jim O'Brien ve genel menajer Larry Bird'ün kendisi üstünde çok emeği olduğuna değinen Jack: "Beni verimli olacağım pozisyona koyup, bol süre vererek 20 milyonlık kontatı almamda büyük pay sahibi oldular. Ben Pacers'da kalmak istiyordum ama olmadı, onlara hep borçlu kalacağım" demiş.
Bunun karşılığında Pacers'dan Larry Bird de lüks vergisi ödememek için Jack'i takımda tutmadıklarını ima ederken: "Çok zor bir karardı çünkü Jack geçen sene takıma neler verebileceğini gösterdi. Gerek saha içinde gerek saha dışındaki katkılarından dolayı ona teşekkür ediyoruz ve Toronto da çok başarılı olmasını diliyoruz."

Aceba hem oyuncunun hem takımın böyle güzel açıklamalarda bulunduğu kaç tane transfer vardır? Çok hoşuma gitti paylaşmak istedim. Bu arada Jack unutmuş olabilir ama ben hatırlatayım. Kendisine en başta güvenen McMillan'a da borçlu bu yeni alacağı kontratta.

İstenmeyen Adam

Tabii ki Quentin Richardson'dan bahsediyorum. Adam 20 gün içinde 3 kere takımdan yollanıyor... En son olarak Clippers onu Minnesota'ya verdi, karşılığında Madsen, Craig Smith ve Telfair'ı aldı. Richardson deyim yerindeyse daha valizlerini açmadan 2 kere, apar topar kapı dışarı edildi. Kısa bir özet geçelim:

20 haziran New York ---> Memphis
2 temmuz Memphis ---> LA Clippers
20 temmuz LA Clippers ---> Minnesota

Gerçekten her gittiği takımdan kovuluyor, artık nasıl bir karaktere sahipse kendisi bilemeyeceğim. Belki Richardson bir rekor kırabilir bu sene: Batının en hızlı takım değiştiren basketbolcusu olarak...
Şaka bir yana, Minnesota çok büyük ihtimalle son durağı olacaktır. Çünkü Richardson'ın 9 milyon dolarlık 2010'da biten kontratı Timberwolves için son derece kıymetli. Verdikleri adamlardan Madsen ve Smith'in toplam 5 milyonluk kontratları bitiyor. Gelecek yaz için 4 milyon dolar kar ettiler diyebiliriz. Bunun dışında takımın eksikleri ve fazlalarına baktığımızda çok mantıklı bir hareket olduğunu görüyoruz. Ellerinde hiç şutör guard yokken, iyi veya kötü bu senelik o mevkiyi idare edebilecek bir oyuncuyu kadrolarına kattılar. Ayrıca ellerinde Flynn varken ve son 2-3 gündür ibre Rubio'nun da gelmesine doğru dönmüşken, Telfair'ı göndermiş oldular. Belki de bu takas Rubio'nun geleceğine bir işaret de olabilir. Son olarak da Kevin Love'ın gelişimini adeta engelleyen Craig Smith'i de gönderdiler. Clippers'da ise Telfair, Davis'i yedeklerken, Smith de Griffin'in arkasında olacaktır. Pek önemli bir hamle olduğunu söyleyemeyiz.

Kısacası diğer takımlar tarafından istenmeyen adam ilan edilen Richardson, Wolves'a ilaç gibi geldi diyebiliriz. Hayırlı olsun.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Nash Uzattı

Kontrat görüşmelerini değil, sözleşmesini. Suns ile olan anlaşması artık 2012 yazına kadar geçerli. Bu seneki 13 milyon doların ardından 2 sene üstüste 11'er milyon dolar kazanacak. İyi para. Ama daha önce de belirttiğim gibi, Nash gibi bir profesyonel bu kontratı sonuna kadar hakediyor. O müthiş şutlarına, takım arkadaşlarına attırdığı onbin küsür sayıya, Amare ile oynadıkları mükemmel pick&roll'lara helal olsun. Yaşı 35 olduğu için Suns yönetimi eleştirilebilir ama varsın Nash'e verilen kontrat yüzünden eleştirilsinler.
Eğer gökyüzünden yıldız yağacak olan 2010 yazını aktif geçirmek istiyorlarsa, ilk yapmaları gereken şey Jason Richardson'ın şişkin kontratını bir takıma kakalamak, arıdndan da Amare ile sözleşme yenilemek. Bu hamlelerden sonra ancak gelecek yaz sezonunda bir yıldızı kadrolarına katabilirler. Kerr'ün 3 senedir yaptıklarına bakınca kulağa imkansız geliyor, biliyorum...

Fotoğrafı merak edenlere: Nash 2 sene evvel playoff'larda Parker ile çarpışmış ve burnunu yarmıştı. Oluk oluk kan akarken, kendisi oyuna girmek için ısrar etse de hakemler izin vermemişti. Bu da ertesi maçta, seyircilerden bir görüntü...

Şampiyonluk Sözü

Yaptıkları akıllıca hamlelerle şampiyonluğun en büyük adaylarından biri haline gelen Spurs'de, koç Popovich dikkat çekici açıklamalarda bulundu: "Eğer kupayı kazanamazsak herhalde kovulmam lazım". Buna tabii Duncan ve Ginobili'nin sağlıklı olma şartlarını eklemiş.

Hem kendi oyuncularını motive etmek hem de rakiplere göz dağı vermek için yapılmış açıklamalar. Etkili olur mu? Bence evet. Özellikle de yıllar boyunca göz önünde olmaktan hoşlanmayan bir koçun böyle açıklamalar yapması, takımına ne kadar güvendiğini gösteriyor. Muhtemelen son 2 yılda dile getirilen "Spurs artık yaşlandı, bitti" sözlerinden de sıkılmış olacak ki böyle bir demeç verme gereği duydu. Eminim Jefferson, McDyess ve Blair'ın bu açıklamalardan sonra kendilerine olan güvenleri artmıştır.

Spurs'ün sahibi Peter Holt, gelecek sene 15 milyon dolara yakın lüks vergisi ödeyecek. Yıllar boyunca bu sınırın üzerine çıkmayan takımın, böylesine pahalı hamleler yapması, Popovich gibi müthiş bir koçun bile baskı yaşamasına sebep olabilir. O nedenle, açıklamalarında lüks vergisinin de payı olduğuna inanıyorum.

Peki gelelim asıl konuya, Popovich'in kovulma ihtimali nedir? Öncelikle Spurs şampiyon olamasa bile kovulmayacağın neredeyse kesin olduğunun altını çizeyim. Ardından onu bir kenara bırakıp şampiyon olma ihtimallerine değineyim. Batıda şu anda en güçlü takım olduklarını düşünüyorum. Odom'un Lakers'a geri dönmesi, iki takım arasında yeniden dengeyi sağlar. Onun dışında olası bir NBA Finalleri serisinde Howard veya Shaq gibi pivotlara karşı Duncan-McDyess ikilisinin yetersiz kalmaları çok olası. Bu yüzden halen Spurs'ün bir pivot arayışında olmaması bana son derece ilginç geliyor. Yine de, ne Magic ne Cavs'e kolay kolay boyun eğeceklerini düşünmüyorum.

Şampiyonluğa oynayan bütün takımlar kadrolarını kat kat güçlendirmişken, ilginç bir açıklama gerçekten... Medya ve diğer takımların taraftarları gelecek haziran ayında bu sözleri Popovich'e hatırlatacaklar mı, hep beraber göreceğiz.

To the Moon and Back - 2

İlk yazımda Moon'u bir hayli övmüştüm. Cavaliers genel menajeri Ferry de blog'un müdavimlerinden olsa gerek, hemen Moon'un peşine düşmüş. Rapor edilene göre iki yıllığına anlaşmışlar ancak para konusunda henüz bir bilgi sızdırılmamış. Moon'un sınırlı serbest olduğunu hatırlatalım, yani Heat aynı kontratı vererek bu oyuncuyu takımda tutabilir. Ama Odom ve Boozer'ın peşinden koşup aynı zamanda 2010 yaz sezonuna ekonomik olarak rahat girmek isteyen bir takım Moon'a para ayırmak ister mi? Pek sanmıyorum. Muhtemelen 3-4 milyon dolar aralığında anlaştıklarını düşünüyorum Cavs ile Moon'un.
Bu adam LeBron'un arkasında, kısa forvet pozisyonunu başarıyla doldurabilecek bir oyuncu. Ama LeBron'un yedeği olmak, maç başına 10 dakika almak demek. Daha önce Mike Brown'un, 4 kısalı düzeni denemek için bir oyuncu aradığına değinmiştim. Böylece LeBron'u veya 2 sezon önce uzun forvet oynamışlığı olan Moon'u bu mevkiye çekip, hızlı basketbol oynayabilecekler.
Aslında bu konudaki en iyi tercih, tabii ki uzun forvet mevkisinde tecrübesi olan Artest olacaktı. Ama RonRon, Lakers'ın çok istekli olması sebebiyle onları tercih etti. Cavs de muhtemelen Odom'a istediği parayı veremeyeceklerinden dolayı Moon'u tercih etmiş. Heat'in eşleşmemesi durumunda hayırlı olsun diyorum. Bana kalırsa bu transfer üç taraf için de hayırlı olacaktır.

19 Temmuz 2009 Pazar

Iverson = Para

Clippers'ın sahibi Sterling'e göre durum buymuş. Kulüpteki diğer yetkililer Iverson'a şiddetle karşı çıksalar da, Sterling bu transferi bilet satışlarının artması için istiyormuş. Hatta bir yetkili "Böyle şey olmaz, tamamen kulübün sahibinin isteği doğrultusunda olacak" diye açıklama yapmış. Söylentilere göre Mike Dunleavy de Iverson'ı istemiyormuş. Clippers'ta kimse bu transferi istemezken, bakalım Sterling'in gücü Iverson'ı almaya/aldırmaya yetecek mi?

Aslına bakarsanız Sterling'e biraz hak veriyorum. Amerika'da sadece, Spurs'ün Clippers'a konuk olduğu bir maça gittim. Lakers'da tıpatıp aynı yer 170 dolar iken, ben 25 dolara izlemiştim. Buna rağmen salonda çok büyük boşluklar vardı. Hatta maç esnasında insanlar Staples Center'ın içindeki büfe tarzındaki yerlere gidip yemek alıp, televizyondan verilen Amerikan futbolu maçlarını takip ediyorlardı. Maça gelip, kanlı-canlı basketbol yerine televizyondan Amerikan futbolu izlemek... İşte böyle bir seyircisi var bu takımın. O yüzden amaç sadece bilet satmak olsa bile saygıyla karşılarım Sterling'in kararını. Ayrıca Iverson'ı çok eleştirsem de oyunuyla hala gittiği takıma birşeyler katabileceğine inanıyorum. Clippers'ın da zaten kaybedecek pek birşeyi yok diye düşünüyorum. Bu kumarı oynamaları onlara ne kadar zarar verebilir ki?

Efsane savunma bitti

Pistons, 2 yıl için 6 milyon dolar karşılığında Chris Wilcox ile anlaşmış. Gordon ve Villanueva'dan sonra, savunma yapmayan transferlerine bir yenisini eklediler. Bu takım Ben Wallace'tan sonra, Billups'ı, üstüne de McDyess ve Rasheed'i kaybetmiş. Takımda defans için yanıp tutuşan bir tek Maxiell ile Prince kalmış. Kadroya eklenen isim: Wilcox. Dumars'ın ne yapmaya çalıştığını anlamak güç.
Son 10 yıl içinde işin savunma yönü ele alındığında, hep ligin tepesinde olan Detroit gelecek sene bu alanda "New York havası" oynayacak gibi gözüküyor. Eğer bu isimlerle bir şekilde savunma yapmayı başarabilirlerse hem Kuester'ı hem Dumars'ı ne kadar tebrik etsek az kalır.

Temiz hava sahası

Ben hayatımda içmedim şu mereti. Tabii ki bana göre bu yeni yasa müthiş bir olay. Kimi sigara içen fotoğraftaki gibi tepkiler verirken, kimisi de bu yasağı kendisine bahane ederek bırakmayı düşünüyor. Umarım siz de 2. grupta olursunuz...

Andersen in, Yao out

Rockets'ta Yao, ayağındaki kırığın daha sağlam bir şekilde iyileşmesi için tekrardan ameliyet olmayı seçti. Bu onun 2009-10 sezonunu tamamen kaçırması anlamına geliyor. Tekrardan geçmiş olsun dileklerini iletelim Yao'ya.
Yao'nun gelecek senenin çok büyük kısmını kaçıracağı zaten belliydi. Bu yüzden Rockets takımı, deli gibi uzun oyuncu arıyordu. 4-5 gün kadar önce Hawks'tan, ilerideki bir ikinci tur draft hakkı karşılığında Andersen'in haklarını almışlardı. Bunu yazmak için Andersen ile sözleşme imzalamalarını bekliyordum, kısmet bugüneymiş. Rockets genel menajeri Morey karşılığında adeta hiçbir şey vermeden, Avrupa'nın en iyi uzunlarından birini kadroya kattı. Hatırlarsanız 2 sene evvel benzer bir takas ile Spurs'den Scola'nın haklarını almışlardı.
2 yıllığına 4.8 milyon dolar vereceklermiş Avustralyalı pivota. Gerçi pivot dedim ama NBA'de pivot oynamak için biraz "yumuşak" kalabilir. O yüzden uzun forvet mevkisine çekilebilir yani Rockets aradığı pivotu henüz tam anlamıyla buldu diyemeyiz. Kendisinin özellikle son 3-4 yıl içinde dış şutlara olan yatkınlığının arttığını ve bu artık tarzdaki oyunu tercih ettiğini zaten biliyoruz. Defansta ise NBA'in sert uzunlarına karşı bir hayli zorlacaktır. Nitekim sertliğiyle tanınmadığı gibi, bu yetenekli adam blok denen hareketin basketbolda var olduğundan bihaber diyebiliriz.

2011'de Yao Texas'ta kalırsa, çok verimli olabilir ama bu sene kendisinden beklenilen şeylerin abartılmaması gerektiğini düşünüyorum. Önümüzdeki sezonda da eğer hücumda Yao'nun yanında yer alıp, dışarı çıkarak 3 saniye koridorunda alan boşaltsaydı, işte o zaman gerçek Andersen'i izleyebilirdik. Ama bu sene 25 dakika civarı oynasa bile, Avrupa'nın en iyi uzunlarından birini izlemek yerine sıradan bir uzun izleyecekmişiz gibi geliyor bana. Çünkü Rockets'ın içeriden skor üretecek opsiyonları son derece sınırlı ve Scola da ikili sıkıştırma çekecek kadar dominant değil.
Son olarak Andersen'i NBA'den biriyle kıyaslayacaksak, Mehmet'in pota altında daha iyi post hareketlerine sahip versiyonu diyebiliriz. Ancak birebir yapılan savunmada bizim yıldızımızın sergilediği sertlikte olmadığını belirtmeliyiz. Tabii ki bunun karşılığında da çok daha çabuk ayaklara sahip kendisi...

Yoncalar transferi bitirdi mi?

Celtics'te işte bütün mesele bu. Marquis Daniels ile söz kesmişler ama takas yöntemi ile mi yoksa serbest oyuncuyu direk transfer etme şeklinde mi olacağı belli değilmiş. Celtics, elinde 2 milyon dolarlık bir istisna var ve bunu mümkün olduğunca kullanmamaya çalışacaklar. Hem lüks vergisinden kısmak için hem de bu istisna hakkını ellerinde tutmak için, asıl amaçları Pacers ile takas yapmak. Bir senaryoya göre Daniels 4.5 milyon dolar civarında Pacers ile sözleşme imzalayıp, ardından Scalabrine ve Tony Allen karşılğında Celtics'e gidecekemiş. Ama bu tamamen Pacers'ın takas isteyip istemediğine bağlıymış. Daha mantıklı açıdan bakacak olursak, Pacers'ın Tony Allen'a bir şans verip vermeyeceği konusunun ön plana çıktığını söyleyebiliriz.

Boston şehri heyecanla gelecek seneyi bekliyor. Bu da sonuna kadar hakları. Gerçekten müthiş bir kadroya sahipler. Hele bir de Daniels'ı takas ile alıp üstüne 2 milyon dolarlık istisnaları ile bir başka isime imza attırırlarsa. O zaman değmeyin Celtics'in keyfine... Daniels savunmada ortalamanın üstünde bir oyuncu iken, hücumda özellikle çembere kadar giderek bulduğu ekstra sayılar ile takımına katkı veren bir isim. Üçlük ve uzak ikiliklerde deyim yerindeyse "kazma" olduğu gerçeğini kabul etmeliiz. Ancak tabii ki dizlerinin playoff döneminde sağlam olması lazım. Bu konuda kariyeri boyunca problem yaşayan Daniels'ın, bu sene sağlıklı olacağı tutarsa, kenardan geldiğinde Celtics'e beklenilen katkıyı sağlayacaktır.

Bakalım Celtics transfer sezonunu sonlandırmış mı olacak yoksa başka bir rotasyon oyuncusunun peşine mi düşecek. İpler Pacers'ın elinde.