Magic, Carter takasını gerçekleştirdiğinde bence Hidayet ile yollar zaten ayrılmıştı ancak ortada kesin birşey yoktu. Hidayet NBA'e kontratının son sene opsiyonunu kullanmayacağını bildirdi. Bunun üstüne, ben de yazıya bu başlığı uygun gördüm.Otis Smith, Hedo'nun geri dönme ihtimali için "İmkansız değil ancak çok zor" demiş. Ama çoğumuz biliyoruz ki, bu zorluk imkansız tarafına son derece yakın. Artık, rahatlıkla "Gitti" diyebileceğimiz Hidayet'e, takımını seçtiği zaman tekrardan yer ayıracağım. Bu yazı ise yeni Carter'lı Magic hakkında olacak. Magic bu takas ve Hedo'nun ayrılığı sonunda şampiyonluğa yürüyebilir mi? Sorumuz bu. Şampiyonluğu bilmiyorum, çünkü şampiyonluk yolunda şans faktörü inanılmaz önemli oluyor. Örneğin Magic'in Garnett'li bir Celtics'e elenmesi işten bile değildi. Buna ek olarak, Cavs de Shaq takasıyla güçlendi... Yine de bence çok büyük bir ihtimalle başarılı olacaklar. Bunun önüne sadece takım kimyası veya uyumsuzluk gibi faktörler geçebilir. Nedenlerim ise şöyle:
Öncelikle, Hedo ile bir anlamda onun yerine aldıkları Carter'ın takıma katkıları arasındaki farklardan bahsedeyim. Burada dürüst olmam gerekiyor. Carter, Hedo'nun yaptığı işlerin hemen hepsini, Hedo'dan daha iyi yapabilecek bir oyuncu. Hedo'nun belki de tek üstün olduğu taraf; oyun kurmak, topu doğru adamla buluşturmak. Bakın, pozisyon yaratmak veya asist yapmaktan bahsetmiyorum. Çünkü Carter o konuda ligin en iyi şutör guard/forvetlerinden biri. Benim bahsettiğim takım içindeki top dağılımı. Buna ek olarak Hedo özellikle 2.08'lik boyu sayesinde, pick and roll'u müthiş oynayan bir oyuncu olmuştu. Perdeden sonra boyalı alana penetre edip 2.08'lik boyu sayesinde, yardıma gelen rakip uzunun üstünden Howard'a verdiği toplarla, Magic bu sezon çok sayı buldu. Carter bunu yapamaz mı? Onun NBA'deki en yetenekli 4-5 oyuncudan biri olduğunu kabul etmeliyiz. Elbette bu işi yapabilir ama forvet pozisyonundan oyun kurmak veya pick and roll'u Hedo kadar efektif yapabileceğini düşünmüyorum.
Peki bunlar dışında ne yönlerden karşılaştırabiliriz bu iki oyuncuyu. Ben sıralamaya başlayayım. Carter da Hedo kadar iyi boş atışları değerlendirecektir, Hedo'dan daha iyi bir delici olması, daha iyi bir şutör olması ve genel olarak daha iyi bir skorer olmasını belki de burada yazmama bile gerek yok... Maçın kritik anlarında sorumluluk almak, sayı bulmak veya arkadaşlarına pozisyon hazırlamak konusunda Hedo'yu takdir etsek de, Carter'ın bu alanda da üstün olduğunu kabullemeliyiz. Bunların dışında, Carter, Hedo'dan kısa olmasına rağmen, daha iyi bir ribaundcudur. Yazdıklarıma ek olarak istediği zaman gerçekten mükemmele yakın savunma yapar, mesela Kobe'yle karşılıklı birbirlerini savundukları maçlarda o mücadelelerini izlemek gerçekten muhteşemdir."İstediği zaman" diye belirttiğime dikkat çekmek istiyorum. Burası çok kritik... Çünkü Carter son 2-3 senedir bırakın işin savunma tarafını, sahada hiç birşey yapmak istemez bir tavırda. Bunun nedenini iddiasız bir takım olan Nets'de oynuyor olmasıyla açıklayabiliriz. Kidd ve Richard Jefferson ile oynadığı ilk yıllarda kendisini hırslı ve istekli görüyorduk. Carter kariyeri boyunca ilk defa gerçek bir pivotla oynayacak ve eminim şu anda şampiyonluk şansını ufukta görüyor. Hedefe kilitlenmiş bir Carter'ı bugüne kadarki en agresif oyununu sergilerken izleyebiliriz.
Carter'a yeterince değindim. Biraz da takasın Magic'in takım kimyasının üstündeki etkilerini söylemek istiyorum. Takasta Alston-Battie-Lee ve Hidayet'i kaybetti Magic. Bilmiyorum farkettiniz mi? Geçtiğimiz sezonun son 3 ayının ve finallere çıkan takımının ilk 5'inden tam üç oyuncu gitti. Nelson-Alston arasında kimya olarak pozitif bir fark bile olabilir ama Hedo-Lee ikilisi bu takımda çok iyi oturmuş parçalardı. Yerlerine gelecek Carter ve bench'ten gelecek yeni bir oyuncunun takıma ne kadar uyum sağlacakları biraz şüpheli. Özellikle Nelson'a büyük iş düşüyor. Kendisinin skorerlikten biraz daha sıyrılması ve top dağıtmaya başlaması gerekiyor. Bu oyun şeklini oturtabilirse Magic'in şansı son derece artacaktır.
Yukarıda Carter'ın Magic'e yapabileceği katkıdan bahsettim. Magic geçen sezonki takım ruhunu tekrardan yakalar, Gortat'yı takımda tutar ve kenardan gelip skor katkısı yapacak bir guard bulursa NBA'deki en büyük güç konumuna geçtiklerini söyleyebiliriz...
Edit: Eve gelip yazıyı ikinci kere okuyunca, özellikle 2. ve sondan 2. paragrafta tam düşüncemi yansıtamadığımı düşündüğüm yerlere ekler yaptım.

- Darko Milicic, Quentin Richardson karşılığında Knicks'e gitti. Bakalım geçmişte canlı zafer purosu diye ün yapan Darko, koşmayı seven bir takımda ve D'Antoni'nin altında ne yapacak.
- Deli Nelson'ın "seni seneye 1 maç bile oynatmam" şeklindeki tehditleri işe yaradı, Crawford Golden State'te kalmaktan vazgeçti. Hawks, Claxton-Acie Law ikilisinin karşılığında Crawford'ı kadrosuna kattı. 2 senedir NBA'de neredeyse oynamayan iki adamı verip karşılığında Crawford olmak neresinden baksanız başarıdır. Bibby'nin kalıp kalmayacağı belirsizken yapılmış iyi bir hamle. Joe Johnson oyun kurucuya çekilip, Crawford şutör guard oynar Bibby'nin gitmesi durumunda.
- Pacers, Marquis Daniels'ın kontratını uzatma opsiyonunu kullanmadı. Eh 7.5 milyon doları dizlerinin gücü kariyeri boyunca sorgulanacak olan bir adama vermek istemediler haliyle. Sağlıklı olduğu nadir zamanlarda NBA'deki hemen her takıma katkı verebilecek bir oyuncu. Bakalım nereye gidecek. Belki de daha ucuza Pacers'da kalabilir.

Warriors: Curry seçimi tam anlamıyla "cuk" oturuyor takımın sistemine. Crawford'ı da Hawks'a verdikleri için onun yerini doldurabilecek bir şutör aldılar. Ancak Nelson'ın çaylaklara karşı olan tutumunu biliyoruz. O yüzden bu sene çok dakika almasını beklemiyorum. İnşallah deli Nelson yanıltır beni.
New York Knicks: Bana kalırsa Jordan Hill ile iyi bir seçim yapmadılar. Forvet ihtiyaçları için D'Antoni'nin sistemine daha uygun olan Clark'ı tercih etmeleri gerekliydi diye düşünüyorum. Ama tabii Clark'ı da 8. sıradan seçmek ne derece mantıklıydı orası da tartışılır. Hill'in düz bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. NBA'deki uzunların karşısında sayı üretecek kadar komple bir oyuna sahip değil. Ancak kendisini geliştirmeyi başarırsa, çok canlar yakacaktır. Çünkü son derece iyi atletik yeteneklere sahip bir oyuncu.
Şu ana kadar sırayla gittim. Şimdi takımları hakkında pek yazacak birşeyim olmayan Henderson, Hansbrough ve Derozan'a değinelim. Jordan'ın geçmiş seçimleri yüzünden, beğendiğim Henderson'dan şüphe eder oldum. Duke'tan gelen bu genç, Bobcats'in hızlı sistemine çok iyi uyacaktır. Augustin ile beraber kenardan gelip enerji vereceklerdir takıma.
Drafttan önceki yazımda izlediğim oyunculara değinmiştim. Burada da daha çok seçimlerinin takımlara uyumuna değineceğim. Ayrıca bir önceki yazıda atladığım Hansbrough ve Hill için de ufak birşeyler karalayacağım.
Grizzlies: Gerek takımın durumu, gerek benim Thabeet'in elde patlamaya en yakın oyuncu olmasını düşünmemden dolayı, fazla uzatmayacağım. Bu adamın NBA'de sağlam uzunlar arasında anılacağını hiç sanmıyorum. İnşallah Thabeet beni yanıltır da NBA'deki uzun kıtlığında, onu zevkle izleriz.
Timberwolves: Gece tam yatmadan evvel Rubio'yu seçtiklerini gördüm. En doğru seçimi yaptılar. Hem de 2. sıraya çıkmalarına gerek kalmadan. Ancak ardından Flynn'i almışlar. Üst üste, iki tane NBA'de ilk 5 olmaları beklenen oyun kurucu almalarına pek anlam veremedim. Yani esasında bu, Flynn'i takas edeceklerini gösteriyor diyebiliriz. Müsait olan en iyi oyuncuyu seçtiler belki de. Sacramento'nun isteği doğrultusunda Evans-Flynn takası gerçekleşirse, iki takım için de çok iyi bir hamle olacaktır. Bu iş olmazsa Wolves ligdeki başka şutör guard'lar için harekete geçecektir.
Nets, Carter ile Ryan Anderson'a karşılık, Alston-Battie-Courtney Lee üçlüsünü almış.
Bir takas, bir takıma bundan daha fazla ne katabilir çok merak ediyorum. Bir sürü kişi Jefferson'ın ve Shaq'ın nasıl ucuza alındığını sorguluyorlar. Ama bu takas onlardan bile daha etkileyici. Magic yalnızca Carter gibi bir süperstarı kadrosuna katmakla kalmadı, onun yanına Ryan Anderson gibi sistemlerine mükemmel şekilde uyacak bir yedek uzun forvet eklediler. Bunun karşılığında verdikleri ise çok ufak kalıyor. Sadece 2 aylık "yama" için apar topar takıma dahil ettikleri Alston ve doğru düzgün dakika bile almayan Battie. Tabii ki Lee ve önümüzdeki 3 senede harcayacakları ekstra 40 milyon dolara da "gülün dikeni" diyebiliriz.
Edit: Ben yazıyı hazırladığım sırada, Yahoo'da başka bir resim vardı. Şimdi baktım benimkini koymuşlar. Dava açacam Yahoo'ya =)
Bu takasa Phoenix tarafından bakalım bir de. Ne yönden, ne açıdan bakarsak bakalım takasın Phoenix için mantık dışı olduğunu söylemek gerek. 2010 sezonunda Ben Wallace'ın kontratı bitiyor evet ama verdikleri Shaq'ın kontratı da bitiyor. Kısacası, sadece bu sene 4 milyon dolar kar etmek için yapılmış bir takas.









