BIY AD

27 Haziran 2009 Cumartesi

Carter - (Hedo+Alston+Lee) = Şampiyonluk?

Magic, Carter takasını gerçekleştirdiğinde bence Hidayet ile yollar zaten ayrılmıştı ancak ortada kesin birşey yoktu. Hidayet NBA'e kontratının son sene opsiyonunu kullanmayacağını bildirdi. Bunun üstüne, ben de yazıya bu başlığı uygun gördüm.

Otis Smith, Hedo'nun geri dönme ihtimali için "İmkansız değil ancak çok zor" demiş. Ama çoğumuz biliyoruz ki, bu zorluk imkansız tarafına son derece yakın. Artık, rahatlıkla "Gitti" diyebileceğimiz Hidayet'e, takımını seçtiği zaman tekrardan yer ayıracağım. Bu yazı ise yeni Carter'lı Magic hakkında olacak. Magic bu takas ve Hedo'nun ayrılığı sonunda şampiyonluğa yürüyebilir mi? Sorumuz bu. Şampiyonluğu bilmiyorum, çünkü şampiyonluk yolunda şans faktörü inanılmaz önemli oluyor. Örneğin Magic'in Garnett'li bir Celtics'e elenmesi işten bile değildi. Buna ek olarak, Cavs de Shaq takasıyla güçlendi... Yine de bence çok büyük bir ihtimalle başarılı olacaklar. Bunun önüne sadece takım kimyası veya uyumsuzluk gibi faktörler geçebilir. Nedenlerim ise şöyle:

Öncelikle, Hedo ile bir anlamda onun yerine aldıkları Carter'ın takıma katkıları arasındaki farklardan bahsedeyim. Burada dürüst olmam gerekiyor. Carter, Hedo'nun yaptığı işlerin hemen hepsini, Hedo'dan daha iyi yapabilecek bir oyuncu. Hedo'nun belki de tek üstün olduğu taraf; oyun kurmak, topu doğru adamla buluşturmak. Bakın, pozisyon yaratmak veya asist yapmaktan bahsetmiyorum. Çünkü Carter o konuda ligin en iyi şutör guard/forvetlerinden biri. Benim bahsettiğim takım içindeki top dağılımı. Buna ek olarak Hedo özellikle 2.08'lik boyu sayesinde, pick and roll'u müthiş oynayan bir oyuncu olmuştu. Perdeden sonra boyalı alana penetre edip 2.08'lik boyu sayesinde, yardıma gelen rakip uzunun üstünden Howard'a verdiği toplarla, Magic bu sezon çok sayı buldu. Carter bunu yapamaz mı? Onun NBA'deki en yetenekli 4-5 oyuncudan biri olduğunu kabul etmeliyiz. Elbette bu işi yapabilir ama forvet pozisyonundan oyun kurmak veya pick and roll'u Hedo kadar efektif yapabileceğini düşünmüyorum. Peki bunlar dışında ne yönlerden karşılaştırabiliriz bu iki oyuncuyu. Ben sıralamaya başlayayım. Carter da Hedo kadar iyi boş atışları değerlendirecektir, Hedo'dan daha iyi bir delici olması, daha iyi bir şutör olması ve genel olarak daha iyi bir skorer olmasını belki de burada yazmama bile gerek yok... Maçın kritik anlarında sorumluluk almak, sayı bulmak veya arkadaşlarına pozisyon hazırlamak konusunda Hedo'yu takdir etsek de, Carter'ın bu alanda da üstün olduğunu kabullemeliyiz. Bunların dışında, Carter, Hedo'dan kısa olmasına rağmen, daha iyi bir ribaundcudur. Yazdıklarıma ek olarak istediği zaman gerçekten mükemmele yakın savunma yapar, mesela Kobe'yle karşılıklı birbirlerini savundukları maçlarda o mücadelelerini izlemek gerçekten muhteşemdir.

"İstediği zaman" diye belirttiğime dikkat çekmek istiyorum. Burası çok kritik... Çünkü Carter son 2-3 senedir bırakın işin savunma tarafını, sahada hiç birşey yapmak istemez bir tavırda. Bunun nedenini iddiasız bir takım olan Nets'de oynuyor olmasıyla açıklayabiliriz. Kidd ve Richard Jefferson ile oynadığı ilk yıllarda kendisini hırslı ve istekli görüyorduk. Carter kariyeri boyunca ilk defa gerçek bir pivotla oynayacak ve eminim şu anda şampiyonluk şansını ufukta görüyor. Hedefe kilitlenmiş bir Carter'ı bugüne kadarki en agresif oyununu sergilerken izleyebiliriz.

Carter'a yeterince değindim. Biraz da takasın Magic'in takım kimyasının üstündeki etkilerini söylemek istiyorum. Takasta Alston-Battie-Lee ve Hidayet'i kaybetti Magic. Bilmiyorum farkettiniz mi? Geçtiğimiz sezonun son 3 ayının ve finallere çıkan takımının ilk 5'inden tam üç oyuncu gitti. Nelson-Alston arasında kimya olarak pozitif bir fark bile olabilir ama Hedo-Lee ikilisi bu takımda çok iyi oturmuş parçalardı. Yerlerine gelecek Carter ve bench'ten gelecek yeni bir oyuncunun takıma ne kadar uyum sağlacakları biraz şüpheli. Özellikle Nelson'a büyük iş düşüyor. Kendisinin skorerlikten biraz daha sıyrılması ve top dağıtmaya başlaması gerekiyor. Bu oyun şeklini oturtabilirse Magic'in şansı son derece artacaktır.

Yukarıda Carter'ın Magic'e yapabileceği katkıdan bahsettim. Magic geçen sezonki takım ruhunu tekrardan yakalar, Gortat'yı takımda tutar ve kenardan gelip skor katkısı yapacak bir guard bulursa NBA'deki en büyük güç konumuna geçtiklerini söyleyebiliriz...

Edit: Eve gelip yazıyı ikinci kere okuyunca, özellikle 2. ve sondan 2. paragrafta tam düşüncemi yansıtamadığımı düşündüğüm yerlere ekler yaptım.

Oooo piti piti

Rubio, Timberwolves'un çaylaklar tanıtımına katılmamış. Hemen dedikodular su yüzüne çıkmaya başlamış. Babası Avrupa'da bir sene daha kalmasını istiyormuş bonservis sorunu yüzünden. Öte yandan Knicks, Rubio'yu almak için Wolves ile görüşmelere başlamış bile. Ama bunların hepsi dedikodu. Bir de bunların üstüne Timberwolves'dan "ikisini beraber oynatabiliriz" açıklaması geldi. Fakat ikisini bir arada oynatmak da ne kadar verimli bir yol tartışılır.

Wolves'un Flynn yerine Rubio'yu takas etmesini pek mantıklı bulmadığımı söylemeliyim. Bonservis problemi yüzünden bu çocuğu 1 sene beklemeleri gerekirse bile sabırlı olmalılar. Neyse biraz daha şekillensin bakalım olaylar. Ben de Wolves bir yol bulana kadar ellerindeki opsiyonları yazayım, siz karar verin hangisi onlar için en iyisi:

1) Flynn oyun kurucu, Rubio şutör guard
2) Rubio oyun kurucu, Flynn takas edilecek
3) Rubio ilk 5 olacak, Flynn onun yedeği olacak
4) Rubio bonservisi yüzünden takas edilecek, Flynn oynatılacak
5) Rubio 1 sene beklenilecek, o sırada Flynn denenecek, çok memnun kalınırsa Rubio takas edilecek
6) Rubio 1 sene beklenilecek, o sırada Flynn denenecek, memnun kalınmazsa o takas edilecek

NBA'den Kısa Kısa

- Darko Milicic, Quentin Richardson karşılığında Knicks'e gitti. Bakalım geçmişte canlı zafer purosu diye ün yapan Darko, koşmayı seven bir takımda ve D'Antoni'nin altında ne yapacak.

- Deli Nelson'ın "seni seneye 1 maç bile oynatmam" şeklindeki tehditleri işe yaradı, Crawford Golden State'te kalmaktan vazgeçti. Hawks, Claxton-Acie Law ikilisinin karşılığında Crawford'ı kadrosuna kattı. 2 senedir NBA'de neredeyse oynamayan iki adamı verip karşılığında Crawford olmak neresinden baksanız başarıdır. Bibby'nin kalıp kalmayacağı belirsizken yapılmış iyi bir hamle. Joe Johnson oyun kurucuya çekilip, Crawford şutör guard oynar Bibby'nin gitmesi durumunda.

- Pacers, Marquis Daniels'ın kontratını uzatma opsiyonunu kullanmadı. Eh 7.5 milyon doları dizlerinin gücü kariyeri boyunca sorgulanacak olan bir adama vermek istemediler haliyle. Sağlıklı olduğu nadir zamanlarda NBA'deki hemen her takıma katkı verebilecek bir oyuncu. Bakalım nereye gidecek. Belki de daha ucuza Pacers'da kalabilir.

Çok şık

Papyona ve saate dikkat. Seneye Harden, sakat olduğu maçlarda modayı belirleyecek gibi duruyor.

Draft Analiz - 2. bölüm

Warriors: Curry seçimi tam anlamıyla "cuk" oturuyor takımın sistemine. Crawford'ı da Hawks'a verdikleri için onun yerini doldurabilecek bir şutör aldılar. Ancak Nelson'ın çaylaklara karşı olan tutumunu biliyoruz. O yüzden bu sene çok dakika almasını beklemiyorum. İnşallah deli Nelson yanıltır beni.
New York Knicks: Bana kalırsa Jordan Hill ile iyi bir seçim yapmadılar. Forvet ihtiyaçları için D'Antoni'nin sistemine daha uygun olan Clark'ı tercih etmeleri gerekliydi diye düşünüyorum. Ama tabii Clark'ı da 8. sıradan seçmek ne derece mantıklıydı orası da tartışılır. Hill'in düz bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. NBA'deki uzunların karşısında sayı üretecek kadar komple bir oyuna sahip değil. Ancak kendisini geliştirmeyi başarırsa, çok canlar yakacaktır. Çünkü son derece iyi atletik yeteneklere sahip bir oyuncu.
Şu ana kadar sırayla gittim. Şimdi takımları hakkında pek yazacak birşeyim olmayan Henderson, Hansbrough ve Derozan'a değinelim. Jordan'ın geçmiş seçimleri yüzünden, beğendiğim Henderson'dan şüphe eder oldum. Duke'tan gelen bu genç, Bobcats'in hızlı sistemine çok iyi uyacaktır. Augustin ile beraber kenardan gelip enerji vereceklerdir takıma.
Hansbrough ise Jeff Foster'ın daha da çok mücadele edeni ve bunun yanında hücumda daha yeteneklisi diyebiliriz. Yetenekleri onu özel bir oyuncu yapacak düzeyde olmasa da savaşçılığı ile kendisini taraftara çok sevdirecektir. Lakabı boşuna "Psycho T" değil. Bu tür adamları her zaman takdir etmişimdir. Yine de Pacers'ın uzunlarının yanında, bu sezon dakika alması zor gibi duruyor.
Derozan'ın ise müthiş bir sıçrama yeteneği var. Ancak bir şutör guard için şutları gerçekten çok kötü. Bunun üstüne giderse, potansiyeli oldukça yukarılarda.

26 Haziran 2009 Cuma

Draft Analiz - 1. bölüm

Drafttan önceki yazımda izlediğim oyunculara değinmiştim. Burada da daha çok seçimlerinin takımlara uyumuna değineceğim. Ayrıca bir önceki yazıda atladığım Hansbrough ve Hill için de ufak birşeyler karalayacağım.
Önceki yazıya bakmak isteyenleri şöyle alalım: http://konyaliportlandlilar.blogspot.com/2009/06/ksa-ksa-drafttaki-yetenekler.html

Clippers: Normalde draft'ta takımın eksiklerine göre oyuncu seçilir. Ancak Griffin ile diğerleri arasında neredeyse bir uçurum var diyebiliriz. Hal böyleyken en iyi oyuncuyu takıma katmak gereklidir. Ayrıca Clippers'ın kadrosunda bir gerçek anlamıyla eksik bir pozisyon da bulunmuyor. Kısacası doğru seçimi yaptılar. Şimdi sırada, Griffin'e süre verebilmek için Kaman veya Randolph'u ellerinden çıkartmak var.
Grizzlies: Gerek takımın durumu, gerek benim Thabeet'in elde patlamaya en yakın oyuncu olmasını düşünmemden dolayı, fazla uzatmayacağım. Bu adamın NBA'de sağlam uzunlar arasında anılacağını hiç sanmıyorum. İnşallah Thabeet beni yanıltır da NBA'deki uzun kıtlığında, onu zevkle izleriz.

Thunder: Bana göre mükemmel bir seçim oldu Harden, çünkü şutör guard mevkisinde büyük sıkıntıları vardı. Ayrıca Harden'ın Westbrook-Green ve Durant üçlüsünün yanına gelmesi onun için de büyük bir şans. Hedefi 3-4 yıl ileride olan bir takımda kendini geliştirecek.

Kings: Rubio'yu almalarını istiyordum ve öyle yapacaklarını düşünüyordum. Evans'ı tercih ettiler. Bunun nedeni zannedersem Rubio'nun bonservisindeki bilinmeyenlerdi. Şimdi de Flynn ile Evans arasında gidip geliyorlarmış. Rubio'yu seçen Timberwolves ile bir takas gündemdeymiş. Bence Flynn daha hayırlı olacaktır ama Evans'ın da yeteneklerini yabana atmayalım.
Timberwolves: Gece tam yatmadan evvel Rubio'yu seçtiklerini gördüm. En doğru seçimi yaptılar. Hem de 2. sıraya çıkmalarına gerek kalmadan. Ancak ardından Flynn'i almışlar. Üst üste, iki tane NBA'de ilk 5 olmaları beklenen oyun kurucu almalarına pek anlam veremedim. Yani esasında bu, Flynn'i takas edeceklerini gösteriyor diyebiliriz. Müsait olan en iyi oyuncuyu seçtiler belki de. Sacramento'nun isteği doğrultusunda Evans-Flynn takası gerçekleşirse, iki takım için de çok iyi bir hamle olacaktır. Bu iş olmazsa Wolves ligdeki başka şutör guard'lar için harekete geçecektir.

NBA Draft 2009

1 LA Clippers - Blake Griffin PF
2 Memphis Hasheem - Thabeet C
3 Oklahoma City - James Harden SG
4 Sacramento - Tyreke Evans SG
5 Minnesota - Ricky Rubio PG
6 Minnesota - Jonny Flynn PG
7 Golden State - Stephen Curry PG
8 New York - Jordan Hill PF
9 Toronto - DeMar DeRozan SG
10 Milwaukee - Brandon Jennings PG
11 New Jersey - Terrence Williams SG
12 Charlotte - Gerald Henderson SG
13 Indiana - Tyler Hansbrough PF
14 Phoenix - Earl Clark SF
15 Detroit - Austin Daye SF
16 Chicago - James Johnson PF
17 Philadelphia - Jrue Holiday PG
18 Minnesota - Ty Lawson PG
19 Atlanta - Jeff Teague PG
20 Utah - Eric Maynor PG

Çok uzun olmasın diye sadece ilk 20'ye yer verdim. Tamamı için şuraya tıklayabilirsiniz: http://en.wikipedia.org/wiki/2009_NBA_Draft

Fırtına dinmiyor: Carter Magic'te

Nets, Carter ile Ryan Anderson'a karşılık, Alston-Battie-Courtney Lee üçlüsünü almış.

Yaz sezonu tam gaz devam ediyor. Eve geldim, tam uyku için hazırlıklara başlayacam derken, o da ne? Carter, Orlando'nun yolunu tutmuş. Takasların ardı arkası kesilmiyor, üstelik öyle 2 satır yazıp geçiştirilecek oyuncular falan değil... Son 2 gündür, takımların aylar boyunca almaya çalıştıkları yıldızlar yer değiştiriyorlar. İşin ilginci şampiyonluk yarışındaki takımlarla, iddiasız takımlar arasındaki fark açıldıkça açılıyor. Ama işte NBA'in sisteminin güzelliği burada. Gelecek yaz bir sürü yıldızın serbest kalmasıyla dengeler yeniden sağlanacak. Her neyse konumuz o değil. Takasa dönelim.
Magic'i bir seviye atlatan bu takası beğenmemek veya eleştirmek kimsenin haddine değildir. Ayrıca benim de bir Spurs taraftarı olarak üzülmemi sağlamıştır. Vinsanity bu kadar ucuza giderken, onun yerine Jefferson'la yetineceği için takımım.

Ucuz demişken, önce Nets'i ele alalım. Direk parayla başlamamız lazım. Kontratların toplam değerlerini göz önüne aldığımızda, Nets'in 40 milyon dolar gibi bir kazancı var. Peki sadece maddiyat mı önemli burada? Hayır. Yukarıda bahsettiğim 2010 yılında serbest kalacak yıldızlardan 2'sine, Nets takımı çok ciddi teklifler verecek. Bu seçimleri doğru yaparlarsa, iki sene sonra çok iyi bir Nets takımı izleyebiliriz. Onun dışında Courtney Lee gibi gelecek vaat eden, playoff'larda çaylak olmasına rağmen yaptıklarıyla çoğu kişinin takdirini kazanan genç bir oyuncuyu kadrolarına kattılar. Gelen oyuncuların Nets'e bu sezon katacakları şeyleri yazarak ne sizin ne kendimin vaktini boşa harcamayayım, direk Magic'e geçelim.Bir takas, bir takıma bundan daha fazla ne katabilir çok merak ediyorum. Bir sürü kişi Jefferson'ın ve Shaq'ın nasıl ucuza alındığını sorguluyorlar. Ama bu takas onlardan bile daha etkileyici. Magic yalnızca Carter gibi bir süperstarı kadrosuna katmakla kalmadı, onun yanına Ryan Anderson gibi sistemlerine mükemmel şekilde uyacak bir yedek uzun forvet eklediler. Bunun karşılığında verdikleri ise çok ufak kalıyor. Sadece 2 aylık "yama" için apar topar takıma dahil ettikleri Alston ve doğru düzgün dakika bile almayan Battie. Tabii ki Lee ve önümüzdeki 3 senede harcayacakları ekstra 40 milyon dolara da "gülün dikeni" diyebiliriz.

Magic'in bu hamlesi sonucunda bana göre Hidayet'in başka bir takımla sözleşme imzalama ihtimali iyice yükseldi. Bir başka bakış açısına göre de, Hidayet şampiyonluk şansının oldukça arttığını gördü ve bundan 1 gün önce istediği paranın çok daha altına Magic ile sözleşme imzalayacak. Ancak şunu unutmamalıyız ki, Magic Hidayet ile ne kadar ucuza anlaşırsa anlaşsın lüks vergisinin üstüne çıkacak. Hidayet'in "geleceğimi düşünmem lazım" ve Otis Smith'in "Hedo 12 milyonluk bir oyuncu değil" açıklamalarını hatırlayınca, Vince Carter'ın Hedo-Magic aşkını bitirdiğini söyleyebiliriz.

Magic ile ilgili teknik analizimi Hidayet'in kararından sonra yazacağım. Ben son olarak yine gurur kaynağımızla bitirmek istiyorum yazıyı. Doğruyu söylemem gerekirse, bu ünlü sporcuların "geleceğimi düşünmeliyim" tarzındaki açıklamalarına anlam veremiyorum. Hidayet sadece bir örnek. Bugüne kadar 45 milyon dolar civarı bir kazanç elde etmişin. Yeni kontratında en az 40 daha alacaksın. Şampiyonluk şansın, 1 gün içinde dramatik bir şekilde yükseliyor. Sen ise çıkıp "Geleceğimi düşünmem lazım" diyorsun. "Kariyerin boyunca toplam kazanmış olacağın 100 milyon doların yetmeyeceği, ne gibi bir gelecek hayalin var?" diye sormak istiyorum Hidayet'e... Belki yazması kolay ama birkaç milyon dolar yerine ben şampiyonluğa oynamayı tercih edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Keşke az bir paraya Magic'te kalsan da biz de 1-2 sene daha böyle büyük bir heyecan ve gurur yaşasak. Tabii ki bu başka takıma gittiğinde gurur duymayacağız anlamına gelmiyor.

R.I.P.

Blog'a yazı yazarken MSN'den gelen mesajla irkildim bir anda. Bana göre müzik tarihinin gelmiş geçmiş en büyük yıldızı olan Michael Jackson, hayata gözlerini yumdu. Dans figürlerinin de, müziğinin de bugüne kadar etkilerinin geldiğini görüyoruz... Çocukluğumuz onunla geçti. Onun taklidini yapmaya çalışmak bile ayrı bir zevkti... Fazla söze gerek yok. Hepimizin başı sağolsun.

25 Haziran 2009 Perşembe

LeBron'u mutlu etme çalışmaları v1.01

Edit: Ben yazıyı hazırladığım sırada, Yahoo'da başka bir resim vardı. Şimdi baktım benimkini koymuşlar. Dava açacam Yahoo'ya =)

Jefferson-Spurs evliliğinden sonra bir başka birliktelik gerçekleşti. Geçtiğimiz ocak ayından beri konuşulan Cleveland'ın Shaq isteği, mutlu sona noktalandı. Cleveland'ın Shaq'a karşılık verdikleri: Ben Wallace, Pavlovic, bu akşamki draft'taki 46. seçim hakkı ve belirsiz bir miktar para.

Cleveland'ın son derece doğru bir hamle yaptığını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Shaq'ın hem LeBron sayesinde hem de kendi yetenekleriyle boyalı alanda oldukça etkili olacağını düşünüyorum. Buradaki tek sorun Shaq'ın yaşı. Sevimli dev, gelecek sene, playoff'lara gelindiğinde 38 yaşına basmış olacak. Başka oyunculara kıyasla, kendisine mümkün olduğunca iyi bakmış olsa da, o vücudun 38 yıldan sonra NBA temposuna ne kadar ayak uydurabileceği tartışılır. Burada demek istediğim şey, Shaq'ın normal sezonda yaklaşık olarak 50-55 maçın üzerinde görev almaması gerektiği. Zaten ona 82 maçta da görev vermeye kalkarsınız, sakatlıklar yaşayacağını ve 60 maçtan fazlasını görebileceğini sanmıyorum. Sakatlıklarla kenarda oturacağına, dinlenerek kenarda oturması çok daha mantıklı.

Bir yaş konusunda koca paragraf ayırdım. Yok mu Shaq'ın başka olayı? Aslına bakarsanız yok. Sağlıklı olup da şampiyonluğa kafasını koyduğunda, 38 yaşında da olsa Shaq bir takıma bir çok şey verebilir. Bundan sonra Cleveland'ın yapması gereken tek birşey kaldı: Bench'ini güçlendirmek. Kenardan gelip enerji ve sayı katkısı verebilecek bir oyuncuya ihtiyaçları var.
Bu takasa Phoenix tarafından bakalım bir de. Ne yönden, ne açıdan bakarsak bakalım takasın Phoenix için mantık dışı olduğunu söylemek gerek. 2010 sezonunda Ben Wallace'ın kontratı bitiyor evet ama verdikleri Shaq'ın kontratı da bitiyor. Kısacası, sadece bu sene 4 milyon dolar kar etmek için yapılmış bir takas.

Ancak tabii ki Ben Wallace'un basketbolu bırakma planlarının nasıl sonuçlanacağını bilmiyoruz. Belki de Wallace'a 14 milyon dolarının yarısını vereceklerdir ve o da basketbolu bırakacaktır. Ama bu çok da mantıklı gelmiyor. Dünyada kaç adam oturduğu yerden milyonlarca dolar kazanacakken bunu bırakmak ister ki? Suns ve Kerr'ün bu takası niye yaptığını açıkçası anlayamadım. Zaten Kerr'ün, Suns'ın başına geçtiğinden beri ne yapmaya çalıştığını anlayan varsa lütfen bana da anlatsın.

Kısa kısa: Draft'taki yetenekler


Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Thabeet, Griffin, Harden ve Rubio hariç hiç bir oyuncunun maçını 40 dakika izleme şansım olmadı. İnternet sayesinde edindiğim bazı maçları izleyecek vakti de maalesef bulamadım. O yüzden gerek youtube, gerekse başka kaynaklardan edindiğim 5-10'ar dakikalık videolar ile yorumlarda bulunacağım. Bu şekilde yazı yazmanın çok sağlıklı olmadığını bildiğim için kısa tutmaya çalışacağım. Ayrıca şunu baştan biliyorum ki, hazırlanıp internete konulan videolarda, oyuncuların eksiklerini görmek pek mümkün değildir. Sabri Sarıoğlu'nu bile sadece kaset ile Barça'ya bile satabilirsiniz. Her neyse yavaş yavaş başlayalım: Griffin ve Rubio'ya değinmeye bile gerek yok diye düşünüyorum.

Thabeet: Ana ikiliyi atlayınca, maç içinde izlediğim iki oyuncudan ilki. Kimilerine göre yeni Mutombo ancak bana göre en iyi hali Dalembert'ten öteye gidemeyecek bir oyuncu. Kolej basketbolunda herkesten en az bir kafa uzun olunca (kendisi 2.21) pota altını karartmak pek de zor olmasa gerek. Yavaş ayakları NBA oyuncularının hızına yetişebilecek mi? Bu büyük bir soru işareti. Ayrıca hücumdaki kısırlığı çok büyük bir handikap. Minnesota'nın, onu seçmek için 6 numara ve extra birşeyleri feda edip 2 numaralı draft hakkını alması bekleniyor. Bu bana göre çok büyük bir hata olacaktır. Göreceğiz.


James Harden: Yazacağım oyuncular arasında en beğendiklerimden biri. Penetre edecekken geri çekilip, yerden pek kalkmadan attığı üçlüklerle bana Ginobili'yi hatırlatıyor. Potaya ne zaman gideceğini ve nasıl sayı üreteceğini çok iyi biliyor. Tek sorunu çabukluk ve atletikliğinin NBA seviyesinde olmaması. Ama vücudunu çok iyi kullanarak çembere kadar gitmeyi başarıyor. Ayrıca hırsı, azmi, yenilgiyi kabullenmemesinin yanında sorumluluk alması da büyük bir artı. Bence kesinlikle yukarılardan seçilmeyi hakediyor. Açıkçası tabii ki bunu benim bilmem mümkün değil ancak çalışma etiğinin çok üst düzeyde olduğundan bahsediliyor. Bunu da göz önüne alınca NBA'de iyi bir gelecek beklediğini düşünüyorum kendisini. Özellikle de şutör guard arayan Oklahoma'ya gitmesini istiyorum.

Jonny Flynn: Geldik draft'ımızın Chris Paul'üne. Boyları aynı, çabuklukları aynı, şutları benzer. Bu arada aman derim 10-15 dakkalık videosunu izlediğim adamı Paul ile kıyasladığım sanılmasın. Sadece özellikleri benziyor. Müthiş bir crossover'ı var ayrıca saha görüşü de üst düzeyde. Potaya giderken etrafındaki takım arkadaşlarının yerlerinden kesinlikle haberdar oluyor. Videolarda soktuğu şutları görsem de, atış stili nedeniyle en büyük eksiğinin dış şutlar olduğunu düşünüyorum. Özellikle NBA üçlüğü için gücünün yetip yetmeyeceği konusunda şüphelerim var. Bu draft'ta Rubio ve aşağıda yer vereceğim Curry ile beraber seçilmesi gereken 3 oyun kurucudan biri bana göre.
Stephen Curry: Tam bir şutör oyun kurucu. Nitekim videolarında asist yok sadece şut var desem yeridir. Ama kalıp olarak baktığımda asla NBA'deki 2 numaraları savunabileceğini sanmıyorum. O yüzden zorunlu 1 numara oynayacaktır. Ona benzer aklıma gelen ilk olarak Mike Bibby var. Hatta biraz ileri gideceğim ama sadece 3 tane videoya baktığımda bile elinin Bibby'den düzgün olduğunu düşünmedim değil. Gerçekten müthiş bir dış tehdit. Asist yeteneğinin olduğunu yanlızca istatistiklerinden söyleyebiliyorum maalesef. Savunma kısmında ise hızlı oyun kurucuların ne kadar karşısında kalabileceği biraz soru işareti.

Tyreke Evans: İnanılmaz uzun kollarıyla dikkat çekiyor. Gerçekten çok orantısız duruyor vücuduyla kıyasladığımızda... Şut stilinin de bu yüzden oldukça kötü olduğunu düşünüyorum. Defanstaki boşlukları iyi gördüğünü söyleyebilirim. Penetreleriyle defansın çökmesine sebep oluyor. İnanılmaz uzun kolları nedeniyle hareketleri sanki basketbola dün başlamış gibi bir izlenim bıraksa da, izlediğim kısa videolardan zekasının üst düzeyde olduğunu söyleyebiliyorum.

Son olarak da, 10. sıra civarlarından seçilmesi beklenen ancak izlediğim kadarıyla çok beğendiğim bir oyuncuya değineceğim: Gerald Henderson. İnanılmaz atletik bir şutör guard. Kendisini draft edecek takıma sürpriz bir katkı verebilir. İzlediğim kadarıyla son derece olgun bir oyuncu. James Harden gibi onun da basketbol zekası üst seviyede, nasıl skor üreteceğini, nereye hareketlenmesi gerektiğini çok iyi biliyor. Tabii ki videolarda devamlı soktuğu orta mesafeli şutları izledim ama okuduklarım kadarıyla uzak mesafeli şutları pek iyi değil.

Teşekkürler

Gökhan G adlı arkadaşa, hazırladığı banner için teşekkür etmek istiyorum. Ben hiç bir istekte bulunmadan, kendisi böyle bir mail atmış "beğenirsen kullan istersen" diye. Ben de kırmadım kullanıyorum.

24 Haziran 2009 Çarşamba

Draft başladı bile

Timberwolves takımı yarın gece gerçekleşecek draft öncesi ilk ciddi takası yaptı. Yüksek beklentilerini bir türlü karşılayamayan Foye ile Mike Miller karşılığında, Wizards'a ait olan 5. sıra draft hakkını aldılar. Ayrıca Etan Thomas, Songaila ve genç pivot Pecherov da Minnesota'nın yolunu tuttular.

Timberwolves açısından baktığımızda çok mantıklı gözüken bir hamle. Love-Jefferson ile genç bir pota altı yarattıktan sonra, şimdi de yine draftın üst kesiminden yapacakları seçimlerle arka alanı oluşturacaklar. Bu noktada 5 ve 6. sıra draft haklarına sahip olan Wolves'un, Rubio-Flynn ikilisinden hangisi seçilmemişse onu takıma katacaklarına kesin gözüyle bakabiliriz. Ayrıca bir şutör guard veya kısa forvet arayışına girmelerinin de doğru olacağını düşünüyorum. O zaman da Evans-Harden ikilisinden müsait olanı seçmelerini bekleyebiliriz. Özellikle Rubio'nun ilk 4'te seçilmemesi durumunda, Wolves'un ilerisi için çok umut vaat eden bir takım olacağını düşünüyorum. Yavaş yavaş Portland'ın izlediği yola giren Timberwolves'u da 3-4 sene sonra inşallah Portland gibi yukarıları zorlarken izleriz.(Not: Bu akşam vakit bulabilirsem draft'ın ilk 6-7 sırasındaki oyuncular için bir yazı hazırlamaya çalışacağım.)

Takasa Wizards açısından baktığımızda, onların da mantıklı bir iş yaptığını söyleyebiliriz. Bunun nedeni de; yarınki draft'ın oyun kurucu açısından zengin ama diğer pozisyonlar açısından soru işaretleriyle dolu olması. Zaten Arenas'ın yanına geleceği parlak bir oyun kurucu almak gibi bir enayilik etmelerini bekleyemezdik. Onlar da yarın hangi şutör guard'ın kendilerine kalacağını muhtemelen bilmiyordu veya kalacak oyuncuyu beğenmiyorlardı. Onun yerine, tecrübeli ve Wizards'ın en iyi yaptığı şeyde yani 3'lük atmakta uzman olan Miller'ı takımlarına kattılar. Ayrıca yeni takımında NBA'e kendisini kanıtlamak isteyecek ve deli dolu skorer oyunuyla Wizards'a kolay uyum sağlayabilecek Foye'u aldılar. Bu hamle Wizards'ı playoff'lara sokar mı? Playoff'lara soksa bile korkulacak bir takım haline getirir mi? Bu soruların yanıtlarını vermek için erken ama ben pek sanmıyorum, playoff'lara kalsalar da korkulacak bir takım olduklarını düşünmüyorum. Fakat şunu söyleyebilirim ki Wizards, Arenas'ın dönüşünü de hesaba katarsak son senelerde izlediğimiz en keyifli takımlardan biri haline gelecektir.

Spurs Jefferson'ı kaptı

NBA'in son 10 yıldaki en istikrarlı takımı, 2 sezondur eksikliğini hissettiği tamamlayıcı oyuncuyu kadrosuna kattı. Karşılığında da pek fazla bir değer verdiğini söyleyemeyiz. Artık ayakları NBA seviyesinde hareket edemeyen Kurt Thomas ile Bowen'ın yanında, yine yaşlı olan Oberto'yu Bucks'a verdiler. İsterseniz birazcık daha derine inelim.

Aslında Jefferson'a tamamlayıcı demek biraz haksızlık olabilir. Atletik yeteneklerini eminim bilmeyeniniz yoktur. Ancak bunun yanında penetre edebilmesi, bu sayede serbest atış çizgisine gidebilmesi ve ona yaratılan boş dış atışlardaki isabetiyle bir tamamlayıcıdan çok daha fazlasını verecektir. Aslında bir nevi Spurs'ün bir aralar peşinde koştuğu Vince Carter'ın 2-3 gömlek altı diyebiliriz.
Spurs'ün Parker-Manu-Duncan'dan başka skora ve enerjisiyle oyunun gidişatına etki edebilecek bir oyuncuya ihtiyacı vardı, bunu gidermiş oldular. NBA'de şampiyonluğa oynayan diğer takımların para harcamaktan çekinmediğini biliyorduk ancak Spurs'ün böyle bir hamle yapması beni açıkçası şaşırttı. Bucks açısından baktığımızda ise tamamen "duygusal" nedenlerle bu takası yaptıklarını görüyoruz. 2010/11 sezonunda ekstradan ödeyecekleri 14 milyon dolardan kurtuldular. Ayrıca Oberto'yu da Amir Johnson karşılığında Pistons'a verdiler. Pistons'ın da Arjantinli pivotu serbest bırakması bekleniyor. Bu oyuncunun Spurs'e geri dönmesine eminim kimse şaşırmayacaktır.

Ancak yine de Spurs'de bir uzun oyuncu eksikliği ortaya çıktı. Zaten geçtiğimiz 2 sezonda da vardı bu, ancak idare edebiliyorlardı. Şu anda kadrolarında NBA tecrübesi olan yanlızca Duncan ve Bonner (kendisine ne kadar "uzun" diyebilirsek) kaldı. Gooden'ın da isteyeceği ücret ve Spurs'ün onu tutmak isteyip istemeyeceğini bilmiyoruz. O yüzden şu andan itibaren Spurs'ün resmen uzun avında olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Eminim bir numaralı hedef olarak da, NBA'in Jaap Stam'ı olan Gortat'yı seçmişlerdir.

23 Haziran 2009 Salı

Icimizdeki Superstar

Oncelikle bu yazi Turkce karakter icermeyecegi icin ozur diliyorum, sartlar maalesef boyle gerektiriyor.

Az once SporMAX'te Hidayet'le yapilan bir roportaji izledim ve buraya Hidayet'i koymaya karar verdim. Yildizimiz, son 2 senedir gosterdigi performans ile NBA'in saygi duyulan oyuncularinin arasina adini yazdirdi. Hele gectigimiz 1.5 ay boyunca playoff'larda yaptiklariyla bunu sonuna kadar hakettigini rahatlikla soyleyebiliriz. Magic ile Finallere cikan Hedo'muzu onumuzdeki yillarda baska bir takim formasi altinda izleyecegiz. Bunun nedeni Magic genel menajeri Otis Smith'in Hidayet'in 10-12 milyon dolarlik bir oyuncu oldugunu dusunmemesi.

NBA piyasasinda Hidayet'e istedigi parayi verebilecek olan klupler arasinda benim en basta aklima gelen takim Portland. Kendisinin Blake-Roy-Aldridge-Oden 4'lusunun yaninda bir veteran olarak cok iyi uyum gosterebilecegini dusunuyorum. Internet sitelerinde de bu yonde dedikodular var.Umarim, Rasheed-Bonzi-Smith-Sabonis'li zamanlardan sempati duydugum Portland'a gider. Onumuzdeki 4-5 yil boyunca Portland'i da ayri bir zevkle takip ederiz.

Insallah sampiyonluk yasarsin ama yasamazsan da, bu seneki playoff doneminde bize yasattigin gurur dolu anlar icin tesekkurler Hidayet.

Rubio sorunsalı

Rubio'nun 2 gün sonra yapılacak NBA 2009 Draft'ında ilk 4 içinde seçilmesi kesin diyebiliriz. Kendisine DKV Joventut tarafından 6.6 milyon dolar bonservis bedeli biçildi. NBA takımlarının herhangi bir çaylak için ödeyebilecekleri maksimum bonservis ise 500bin dolar. Bu durumda aradaki farkı Rubio'nun kendisinin ödemesi gerekecek. Bonservisinin indirilmesi için klubüne başvuruda bulunan Rubio beklemede. En azından aradaki farkın, kendisinin ödeyebileceği bir miktara düşürülmesi gerektiğini savunuyor.

Geçtiğimiz sene sadece 97.000 dolar kazanan bir oyuncunun bonservisinin bu kadar yüksek olması hakikaten kulağa çok da mantıklı gelmiyor. İnşallah bu olay draft öncesi çözülür de takımların akıllarında Rubio ile ilgili soru işaretleri olmaz. Eğer bana sorarsanız, bonservis sorunu yüzünden 1 sene daha Avrupa'da oynayacak olsa bile ilk 5 sıradan birinde seçilmeyi hakediyor.

Son olarak da kendisine gerçekten ihtiyaç duyan Sacramento'ya gitmesini içten diliyorum. Westbrook'a sahip Oklahoma'nın onu almasının pek hayırlı olacağını düşünmüyorum. Aynı şekilde Conley'e teslim edilmiş bir Memphis'in de ona uygun olduğuna inanmıyorum. Zaten kendisi de Memphis'i çok istemediğini belirtti. Oyun kurucu sıkıntısı çeken ve genç bir takıma sahip olan Sacramento, onun için biçilmiş kaftan. Ayrıca Kings TV zannedersem Rubio ile röportaj yapan tek takım yayın organı.

Gelecek 10 sene boyunca sıkça konuşacağımız Rubio için en hayırlısı ne ise, o olsun.

22 Haziran 2009 Pazartesi

Fenerbahçe Ülker'e 5 maç seyircisiz...

Belki Fenerbahçeli arkadaşlar alınacaklar ama federasyon, futbol holiganlarını basketbol salonlarından uzaklaştırmak için çok büyük bir fırsatı elinin tersiyle itti...

Eurobasket 2009 Aday Kadromuz


Fatih Solak (Aliağa Petkim)
Cevher Özer (Beşiktaş Cola Turka)
Barış Hersek (Darüşşaka)
Ender Arslan, Engin Atsür, Kerem Gönlüm, Kerem Tunçeri, Sinan Güler (Efes Pilsen)
Oğuz Savaş, Ömer Aşık, Ömer Onan, Semih Erden (Fenerbahçe Ülker)
Cemal Nalga, Evrem Büker (Galatasaray Cafe Crown)
Hidayet Türkoğlu (Orlando Magic)
Ersan İlyasova (Barcelona)
Bekir Yarangüme(Türk Telekom)

Valla açıkçası Ersin Görkem ve Hüseyin Beşok'u görmemek beni üzdü. Mehmet ile Kaya'nın olmamasına da şaşırmış değiliz. Ömer Onan'ın alınmasına ise sevindiğimi belirtmeliyim. Fatih Solak'ın da niye orada olduğunu hiç anlamadım açıkçası.
Hayırlısı diyelim.

Dwight: Yeni Shaq'ımız


Dwight Howard'ı gerek parkelerdeki dominantlığı gerekse dışarıdaki sempatik hareketleriyle Shaq'a benzetenler bir hayli fazla.
Howard yine Shaq'ın izinden gitmeye devam ediyor.Kendisi The Ring'in yapımcısı Michele Weisler ile konuşmalara başlamış. Üstünde çalıştıkları filmin adı Switch'miş. Filmde beyaz, popüler olmayan ve sporla alakası olmayan bir ilk sene üniversite öğrencisinin basketbol yetenekleri ile Howard'ınki yer değiştiriyor. Filmde ayrıca Snoop Dog, Chris Tucker ve Kanye West'in de rol alması bekleniyormuş. Ağustos'ta çekimlerine başlanacak film için, Howard şu sıralar Shaq'ı da ikna etmeye çalışıyormuş.
Çaktırmayın ama filmin konusuna falan bakınca, pek bir tırt geldi. Howard, Shaq gibi filmlerde oynamakla kalmayıp, aynı onun gibi kötü filmlere imza atacak zannedersem.

21 Haziran 2009 Pazar

LeBron'u sevmek

Bu adamın NBA'in en yetenekli ve en dominant 2 oyuncusundan biri olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Ama kendisini sevmek hatta onu geçtim, saygı duymak bile kolay değil. Birisinin bu adama "Dur" demesi lazım. Arkadaşım sen hiç Majesteleri'ni veya Kobe'yi bu tür şeyler yaparken gördün mü? Bu tarz hareketlerin sadece antipati topladığının farkında değil misin? Fazla söze gerek yok, resimler olayı anlatıyor...

Orlando'nun pişmanlığı

Lewis'in resmini görenler bir an şaşırmış olabilirler. Benim de Lewis'i koyma nedenim Orlando'nun ondan memnun olmaması değil. Buradaki sorun Lewis'in kontratı. Bilmeyenleriniz için söyleyeyim, Magic bu adama 6 yıl için toplam 123 milyon dolar ödüyor. Bu rakam zaten NBA'in maksimum kontratı. Ortalama her sene 20 milyon dolar olarak düşünebiliriz. Lewis'in yıllık 10-12 milyon dolardan fazlasını hakettiğini düşünmüyorum. Bir adam eğer maksimum kontrat alacaksa, o adamın üstüne takım inşa edebilmelisiniz. Size şunu sorayım, NBA'de baştan takım kuruyor olsanız ilk seçeceğiniz oyuncular listesinde, Lewis'i kaçıncı sıraya koyarsınız?

Magic'in kendisine bu kadar para bağlaması, onlara pahalıya mal olacak gibi. Nitekim Hidayet'in istediği büyüklükte bir kontrat alamayacağı için, ayrılmasına kesin gözüyle bakılıyor. Ayrıca gelecek sene onlarca yıldız oyuncu serbest kalacak. Magic'in elindeki kontratlar ile bu yıldızlardan birini alması neredeyse imkansız gibi gözüküyor.