BIY AD

1 Ağustos 2009 Cumartesi

Buss'ın Poker Bilgisiyle: Mutlu Son

Çıkan dedikodulardan sıkıldığım için Odom'un imza resimlerini görmeden yazmak istememiştim. Bize göre gece saat 2 civarları imzayı atmış. Resmi imza atılınca yazacağım demiştim, buyrun:

Söylenilenlere göre Odom'un telefonu hiç susmamış. Hem eski takım arkadaşı Wade hem de çocukluk arkadaşı Artest onu ikna edebilmek için devamlı aramışlar. Ayrıca Wade, Twitter sayfasından Odom'a birkaç kere seslendi. Hatta, utanmasa saat başı "Haydi gel", "Nerede kaldın", "Dostum seni burada görmek istiyorum" şeklinde duyurular yazacaktı... Bunların üstüne Heat, salary cap'inin el verdiği bütün parayı Odom'un önüne döktü ama hiçbiri yeterli olmadı.
Sırayla Odom'un açıkladığı, onu Lakers'da tutan nedenleri sayalım: Şampiyonluğa oynamak ve mümkün olduğunca çok yüzük kazanmak, Lakers markasının değeri, 10 yıldır Los Angeles'ta yaşaması ve çocuklarının eyalet değişikliğinden etkilenmesini istememesi. Tabii Artest, Kobe, Kupchak ve Buss'ın çabalarını da es geçmemek lazım. Özellikle de Odom Las Vegas'ta iken yanına kadar giden takımın sahibi Buss'ı övmeliyiz. Çünkü Vegas'ta Odom-Buss ikilisi sanırım kontrat hakkında konuşurlarken, poker de oynamışlar. Buss da muhtemelen Odom'un kontrat blöfünü görüp rest çekti diye düşünüyorum.

Blöf neydi? Bana göre, Odom içten içe Los Angeles'ta kalmayı arzularken, Heat'i kullanarak, Lakers'dan daha fazla para koparmayı amaçlıyordu. Bunun farkına varan Buss, 4 senelik 36 milyon dolar değerindeki teklifini geri çekti. Odom da bunun üzerine, 10 gün sonra 3 milyon dolar daha düşük bir miktara imzayı attı. Üstelik kontratın son senesinin opsiyonu Lakers'ın elinde olacak şekilde.
Buss'ın ne kadar doğru bir hareket yaptığını Mo Williams örneğine bakarak anlayabilirsiniz. Bundan 2 sene önce Williams, yine Heat'i kullanarak Bucks'tan 6 yıllığına 52 milyon doları kapmıştı. Heat devreye girmeden önce Bucks'ın önerdiği miktar ise sadece 35 milyon civarındaydı. Buss ve Kupchak'ın bu tür bir oyuna gelmeyecek kadar kurt olduklarını, Odom'un bilmesi gerekiyordu.

Sonuçta olayın başından beri büyük çoğunluğun beklediği şey gerçekleşti. Lakers'ın elinde artık 5 tane yıldız var. Ne kadar güçlü olduklarını söylemeye gerek yok, zaten sezon öncesi ön incelemelerinde detaylı bir şekilde yazacağım. Kısacası: Batıdaki en iyi 2 takımdan biri, belki de birincisi şu anda Lakers...

Odom'un takımda kalmasının yol açtığı ufak bir detay: Son birkaç yıldır Artest'i bol bol 4 numarada izlemeye alışmıştık ancak bu sene onu bu pozisyonda çok az göreceğiz gibi duruyor. Çünkü Lakers'ın Gasol-Bynum-Odom rotasyonu son derece sağlam. Ayrıca Walton hariç kısa forvet oynayacak bir oyuncuları yok. O yüzden Artest'in Lakers kariyeri bu mevkide geçecek diyebiliriz.

Gecikmeli Posta

Şimdi farkettim ki Tim Thomas'ın Mavericks'e gittiğini 3 gündür yazmamışım. Anlaşmanın detaylarını açıklamamışlar. Nowitzki'nin yanına bir şutör uzun daha geldi. Rotasyonu daha da genişlettiler. Nowitzki üçlük kategorisinde ligin en kötü takımlarından biri olduklarını ve Thomas'ın bu alana katkı yapacağına değinmiş.

Öncelikle, bu konudaki sıkıntıları daha çok Terry ve kendisinin dış atışlarda zorlanmalarıydı bence. Final oynadıkları 2006'da bu iki oyuncu müthiş isabetle üçlük sokuyorlardı. Geçtiğimiz sezon ise performansları bir hayli düştü. Ayrıca Dallas'ta içeride bir skor opsiyonu veya Harris gittiğinden beri her istediğinde çembere kadar penetre edebilecek bir oyuncu yok. Bu da asistlerle Tim Thomas'a ve diğer oyunculara boş üçlük yaratma şansını azaltıyor. Ayrıca 2.08'lik boyuyla kariyeri boyunca savunması ve özellikle ribaundları içler acısı hallerdeydi. (Örneğin: Andre Miller'ın kariyer ribaund ortalaması Thomas'tan yüksektir.) Neyse ki Thomas, ribaundlarda lige meydan okuyacak bir Mavericks takımına dahil oluyor.

Son olarak da Nowitzki, Thomas ile üç sene evvel playoff'larda yaşadıkları olay hakkında "Çoktan unutuldu gitti" demiş. 2006 Batı Finali'nde Tim Thomas, Nowitzki'ye "korkak" demiş ve üstüne öpücük yollamıştı. Buna sinirlenen Nowitzki, Thomas'a 50 sayı ile tokat gibi bir cevap vermişti ve maçı, ardından da seriyi takımına kazandırmıştı.
Sırf o performansa bakarak, Mavericks Thomas'ı Lakers/Cavs veya Spurs'e bırakmadığı için çok büyük bir hata yaptı diyebiliriz. Bu eşleşmelerde rakip bench'ten Dirk'e göndereceği olası öpücüklerle Thomas, Dirk'ün her maç 50'yi bulmasına neden olabilirdi.

Şizofren Bogut

Andrew Bogut'un hayal gücü sınır tanımıyor: Serbest atışı sokuyor ve ardından hayali takım arkadaşlarıyla çakışıyor.

31 Temmuz 2009 Cuma

Ersan'a Kötü Haber

Merak etmeyin Milli Takım ile alakalı değil. Bucks'taki bir gelişmeyi aktarıyorum. Hakim Warrick'e 1 senelik kontrat imzalatacaklarmış. Warrick hakkındaki düşüncelerimi birkaç gün önce yazmıştım. Şimdi Ersan ile beraber 3 ve 4 numaralı pozisyonlardaki dakikalar için çekişecekler. Warrick'in fiziksel yetenekleriyle avantajı varken, Ersan ise şutları ve Warrick'ten üstün olan basketbol zekasıyla ön plana çıkacaktır. Ayrıca forvet pozisyonlarında gözü olan Amir Johnson'ı da bu ikiliye eklememiz gerekiyor. Kısacası Ersan'ın rotasyondaki vea ilk 5'teki yerini sağlama alması hiç kolay olmayacak gibi gözüküyor. Hele NBA'deki forvetlere göre zayıf olan fiziği nedeniyle, eşleşmelerde geri adım atacak olursa, Skiles gibi sertliği ve savunmayı çok seven bir koçtan dakika alması son derece zorlaşacaktır.

Alo Marbury Hattı

Twitter sayfasından bir duyuru yapmış: "Bir çok insan telefon numarası istiyordu benimle konuşmak için. Sevginize karşı koyamam, sizleri seviyorum buyrun: 9179237775"
Olur da bu deli adamı aramak isterseniz, telefon numarasının başına 001 koyarak çeviriyorsunuz. Başkalarının yazdıklarına göre gerçekten telefona o çıkıyormuş ve sizle konuşup sorularınıza cevap veriyormuş. İlgi çekmek için yaptığını söyleyebilirsiniz ama aslına bakarsanız çok güzel bir davranış bence taraftarlarla, spor severlerle bu şekilde bağlantı kurabilmesi...

Kidd'in Varisi: Marcus Williams

Bir yıl, 850.000 dolar karşılığında Grizzlies forması giyecekmiş. Nereden nereye... Wiliams'ın yaz liginde gösterdiği performanstan memnun kalmışlar, o yüzden kadrolarına katmışlar. Kısacası bu genç oyuncunun NBDL'e bile gitme ihtimali vardı...

Draft edildiği günü hatırlıyorum: Nets onu Kidd basketbolu bıraktığında veya şu anda olduğu gibi takas edildiğinde yerini doldursun diye seçmişti. Fakat Kidd'in 20 dakikalık yedeği olarak bile Nets'i büyük hayalkırıklığına uğrattı. Defans yapmayı becerememesinin yanında sevmediği de yazılıp çiziliyordu, ancak Williams'ın en çok övüldüğü nokta olan hücumda da çok ham olduğu görüldü. Maç içinde yanlış karar verdiği pozisyon sayısı, doğru kararlarının çok daha üzerinde oluyordu. Bunun üstüne şutu da çok istikrarsızdı ve üzerinde çok çalışmasını gerektiriyordu.

Eh, inatla yanlış kararlar veren, defans yap(a)mayan ve şut sokamayan bir oyun kurucu NBA'de ne kadar süre barınabilir? Nets onu ilerideki bir draft hakkı karşılığında Warriors'a verdi. Golden State'te de onunla ilgili beklentiler bir hayli yüksekti. Birçokları onun Watson'dan daha iyi olduğuna inanıyordu ve ilk 5'e yerleşeceğine kesin gözüyle bakıyordu. Tabii Williams'ın yetersizliğinin yanında Nelson faktörü de devreye girince koca 2008-2009 sezonunda toplam 50 dakika görev aldı. Evet 50. Bir maç kadar yani.
Bunlara rağmen Grizzlies yaz liginde onu deneme kararı verdi. Marcus Williams da bulduğu fırsatı tepmedi: 13 sayı 8 asist ortalamalarıyla, takımının bütün maçlarını kazanmasında büyük rol oynadı. Ayrıca yazılanlara göre NBA'deki haline oranla çok daha olgun bir oyun sergilemiş. İzlemediğim için o konu hakkında yorum yapamayacağım. Kısacası, geçtiğimiz sene Lowry takasla gönderildikten sonra maç başına 40 dakika civarı süre almak zorunda kalan Conley'nin yedeği belli oldu.

Yaz liginde gösterilen performansların çok yanıltıcı olabildiğine defalarca kez şahit olduk. Sonuçta bu adam NBA'e gelirken de kolejde de bu yazkine benzer performanslar sergiliyordu. Benim Williams'a karşı hala bir önyargım var. Çünkü bana yaz liginde oynanan basketbolun NBA'e mi yoksa koleje mi daha yakın olduğunu soracak olursanız, cevabım "Kolej" olacaktır. Ama sonuçta 1 yıllık minimum bir kontrattan bahsediyoruz. Williams, Conley'i yedekleyeceği, iddiasız stressiz bir ortamda görev yapacak.
Grizzlies bazılarına göre hala potansiyeli olan bir oyun kurucu aldığı için, Williams ise NBA'de tutunması için bu şans kendisine verildiğinden dolayı mutlu olmalı...

Günün Eğlencesi - 9

Shaq'tan cinayete teşebbüs:

Son Yılların En İyisi: Grizzlies

Gerçekten müthiş bir takım. Nash sağolsun, Gasol takasına daha yeni değinmiştim. Onu zaten bilmeyeniniz yok. Bir başka akıl dolu hareket ise Zach Randolph'u almaları oldu. Onun gibi bir kimyayı bozan, takım oyunu sıfır olan, kariyeri boyunca defans yapmamış bir oyuncuyu kadrolarına katmaları zaten başlı başına büyük bir hata. Ama bu transferin detayına inersek: Daha 1.5 sene evvel Gasol'e çok para ödeyeceklerini düşünüp bedavaya takımdna gönderirken, şu anda Randolph'a 2 yılığında 33 milyon dolar verecek olmaları ne kadar büyük bir çelişki yaratıyor, belli değil...

Bunların üstüne yeni bir bomba açıklandı. Meğerse Grizzlies, Boozer'ı benzer bir takas sonrasında kadrosuna katabilirmiş. Ama Zach Randolph'un, Boozer'dan çok daha büyük bir şevk ve istekle oynayacağına kanaat getirmişler, bu sebeple onu tercih etmişler. Tamam Boozer belki vurdumduymazdır, belki Grizzlies'de oynamaya istekli olmayacaktır. Fakat Randolph gibi takım oyununu tınlamamasıyla tanınan bir kara deliği tercih ettiğine göre, Grizzlies koçunun analiz yeteneğinde çok büyük sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. Ayrıca son detay olarak da Boozer'ın kontratının sadece 1 senelik olması gibi bir avantajı var. Bu sayede 2010 transfer döneminde büyük oyuncuların peşinden koşabilirlerdi. Tabii bu büyük oyuncuların kaçı Grizzlies'i tercih eder tartışılır ama Zach Randolph'a mahkum olmaktan çok daha iyidir diye düşünüyorum.

Diogu'nun Sorunu Belli Oldu

Sonra neymiş? Diogu kendisini basketbola verip, oyununu geliştirecekmiş. Oldu, peki...

Odom Lakers'da Kaldı Mı ? - 28. Baskı

Kaynaklara göre anlaşmışlar 4 seneliğine 33 milyon dolara, son senenin opsiyonu da Lakers'daymış. Ama bu Odom konusu çok baydı. Devamlı sağ gösterip sol vuruyorlar. Ne resim koyuyorum, ne yorum yapıyorum , ne de kesin konuşuyorum resmi olarak açıklanana kadar. Sadece haberi vereyim dedim.

Edit: İlk başta 40 milyon diye çıkmıştı, 33 imiş. Ayrıca hala resmileşmemiştir 31 temmuz öğle saatleriyle itibariyle.

30 Temmuz 2009 Perşembe

Raptors'ın Avrupalı Aşkı Sürüyor

Belinelli'yi kadrolarına katmışlar, karşılığında Devean George'u Warriors'a göndermişler. Don Nelson'ın 2 sene önceki açıklamalarını dün gibi hatırlıyorum: "Bu çocuk NBA'in altını üstüne getirecek, kesinlikle ilk 5 başlatacağım" diye. Tabii bunları 30-35 civarı sayı attığı bir yaz ligi maçından sonra söylemişti. O günden sonra Nelson Belinelli'yi 82 maç boyunca yanından ayırmadı. Garbage time'da aldığı dakikalarla yetinmek zorunda kaldı. Geçtiğimiz sene ise Monta Ellis'in ligin ilk yarısını sakatlığıyla kaçırmasını çok iyi değerlendiren Belinelli başarılı bir grafik çizdi. Ancak kendisi de sağlam kalmayı başaramayınca, sadece 40 maç civarı görev alabildi.

Şimdi ise Nelson'ın, çaylak yılında öve öve bitiremediği bu adamı Devean George ve açıklanmayan bir miktar para karşılığında Raptors'a verdiler. İtalyan şutör guard'ın Raptors'ın "Avrupalı" sistemine çok iyi uyacağına dair hiçbir şüphem yok. Ayrılan Kapono'nun boşluğunu, onun çok daha yeteneklisi ve sıcak olduğunda daha bile iyi şutör olan versiyonuyla kapamış oldular. Oldukça başarılı bir transfer geldi Colangelo'dan. Warriors'ın ise ne yapmaya çalıştığını anlayan varsa lütfen bana da anlatsın...

Diogu Hornets'ta

Aslına bakarsanız "dandik" transfer haberlerinden biri olarak görülebilir. Ama ben sadece onun hücumdaki potansiyeli için kısa bir yazı yazmak istedim. Buyrun:

Geçtiğimiz senenin sonunda Hawes'ın sakatlığı sayesinde 3-4 maçta şans bulmuş ve bu şansı çok iyi kullanmıştı. Belki de Hawes'un sakatlığı olmasa, NBA'de kendisine takım bile bulamayabilirdi. Okafor ve David West'in arkasındaki ilk yedek olmak için yine eline geçen fırsatlarda kendini göstermesi gerekecek. Diogu pozisyonuna göre kısa boylu olmasına rağmen skor üretmekte zorlanmayan bir uzun forvet. Defansif yönü son derece zayıf olsa da, Diogu hücumdaki post hareketleri ve kendisine has ilginç atışlarıyla dikkat çeken bir oyuncu. Yapması gereken şeyler, defansta rakibinin hareketlerini okumayı öğrenmek ve ayaklarını çabuklaştırmak.
Anlaşmanın detayları açıklanmamış; muhtemelen minimum kontrata imza atmıştır diye düşünüyorum. Draft edildiğinde NBA'de kalıcı olması beklenen bir isimdi, bakalım bunu kanıtlamak için eline yeni fırsatlar geçecek mi?

Günün Eğlencesi - 8

Darius Songaila'dan kendi potasına muhteşem bir omuz turnikesi...

Bize Kimse Gasol'ü Bedavaya Vermedi

Nash'in bir sohbet/röportaj sırasında yaptığı açıklama ve Lakers'a attığı taş... Konu şampiyonluğa ve Phoenix'in geçirdiği değişime gelmiş. Çünkü bildiğiniz gibi Phoenix'in şu anda amacı zirveye oynamaktan çok ekonomik olarak rahatlamak. Nash de bunlardan bahsederken, hayatından memnun olduğunu, zevk almaya baktığını söylemiş. Ancak kendisi emekli olduğunda, yüzük alamayan yıldızlardan biri olarak anılacağının farkında: Yaptığı açıklamalardan sonra dayanamamış ve başlıkta gördüğünüz gibi, laf sokmuş Lakers'a.

Burada aynı zamanda Phoenix yönetimini ve Kerr'ü de eleştiriyor bence. Haksız da sayılmaz, 2 sene içinde saçmasapan hamlelerle takımı adeta dağıttılar. Hele bu sene para için yapılan Shaq takasıyla işler iyice zıvanadan çıktı.
Olaya Suns tarafından bakarsak, Nash'in bunları kontratını yeniledikten hemen sonra açıklaması gerçekten saçma. "Madem böyle düşünüyordun o zaman gelecek sene başka takıma gitseydin" diye söylenecektir Suns taraftarları...
Başlığımızın konusuna dönelim. Nash'in değindiği Gasol-Kwame Brown değiş tokuşu gerçekten lig tarihindeki en abuk subuk takaslardan biriydi. Buna ek olarak, Popovich'in zamanında sarfettiği "Takasları değerlendirmek için bir kurula ihtiyaç var" sözünün çok ince ve güzel bir eleştiri olduğunu düşünüyorum.

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Jazz Doğru Fırsatı Bekliyor

Ben Jazz'ın Millsap'ı takımda tutmak adına Boozer'ı çabucak bir şekilde elinden çıkaracağını düşünüyordum. Halbuki Millsap'ın kalacağı 10 gündür belli iken, Boozer da hala Jazz forması altında çalışmalarını sürdürüyor. Yine de kendisi sezona Jazz forması altında başlamayacağını düşünüyormuş. Takas olması halinde tercihinin Miami olacağını dile getirmiş. "Wade ile beraber şu anda kariyerlerimizin zirvesindeyiz. Müthiş bir ikili oluruz" diye devam etmiş. Ama Jazz'ı bu konuda zorlamayacağını, iplerin tamamen Jazz genel menajeri Kevin O'Connor'ın elinde olduğunu belirtmiş.

Jazz tarafında ise belirsizlik hakim. Öncelikle O'Connor, "Boozer'a onu takas edeceğimizi söylemedik, böyle bir konuda anlaşmadık" diye açıklama yapmış. Ancak ismini vermeyen bir başka Jazz yöneticisi "saçmalık" diyerek bunu yalanlamış. Jazz, Boozer karşılığında doğru ve sağlam parçalar alındığı takdirde takas yapmayı düşünüyormuş. Bunun için gerekirse Boozer'ı bütün sezon boyunca kadroda tutmayı göz önüne almışlar.

Böyle bir senaryonun gerçekleşeceğine hatta onu geçtim, Boozer'ın sezonu Jazz formasıyla açacağına bile az ihtimal veriyorum. İki tarafın da birbirini istemediği bu kadar açık iken, bu mutsuz evliliği sürdürmenin anlamı nedir?

Son olarak da Lee ile Boozer'ın sign & trade ile takas edileceği dedikoduları çıkmaya başladı. Söylentilerde Bulls ismi de geçiyor. Onlarda da genel menajer Forman "Kadromuz tamam, büyük bir takas olmadıkça değişikliğe gitmeyeceğiz" diye açıklamada bulunmuş. Boozer büyük bir takas mı? Elbette ki. Şu sıralar Boozer'ın istediği Miami ile ufukta bir takas gözükmüyor. Fakat Heat takımı Odom'u elinden kaçırırsa, işler karışabilir...

Majesteleri - 2

Michael Jordan her aklıma geldiğinde "Bu adam gibisi bir daha gelecek mi acaba?" diye düşünüyorum. Sonra "Gelemez, gelmesin de zaten" diye cevaplıyorum kendi kendime...

LeBron'un Uzatma İhtimali

ESPN muhabiri Marc Stein'a göre sıfırmış. "Çok iddialı olduğunu biliyorum ama uzatmayacak" demiş. Buna sonuna kadar katılıyorum. Daha önce çeşitli haberler çıkmıştı "Gelecek sene salary cap düşecek o yüzden iyi para kazanmak istiyorsa bu sene imzalaması büyük ihtimal" şeklinde. LeBron için para ne kadar önemli bilmiyorum ama medyada bu haberleri yazanların dünyadan haberleri yok herhalde. LeBron'un sadece 3-5 milyon dolar fazla kazanabilmek için kendisini şimdiden, geleceği belirsiz bir takıma 5 yıllığına bağlayıp, Ferry'nin eline bakması çok saçma geliyor bana. Hele ki bahsettiğimiz isim her yıl reklam ve sponsorluk anlaşmalarından 10'larca milyon dolar kazanıyor ise...
Anlaşma imzalamaması durumunda ise "Bakın daha iyi kadro kurmazsanız giderim" şeklinde rest çekme şansını koruyacak. Giderse, Cavs taraftarları hariç kimsenin onu yargılayacağını sanmıyorum. Nitekim genel menajer Ferry ve Cavs, bugüne kadar onun etrafına gerçek anlamda iyi bir kadro kuramadılar. Bakalım bütün güçlü takımların kendilerini daha da geliştirdiği bir sezonda Cavs, Shaq ile şampiyon olabilecek mi? Olamazlarsa LeBron'u kaybetme ihtimalleri çok yüksek gibi gözüküyor. İşte o zaman Cavs, resimdeki çocuğun yüzünü güldürecek birini nereden bulacak? Şimdiden düşünmeye başlasalar iyi olur...

Not: Resimdeki çocuğun tepkisi, Hedo'nun 1 saniye kala takımını öne geçirmesine. Ardından LeBron bu 1 saniye içinde üçlük bularak takımına galibiyeti getirmişti.

Hava Değişikliği: Okafor - Chandler

Sabah yazmıştım, takas resmen olmuş. Hemen değerlendirmemize geçelim.

Takımlar iki pivotu kafa kafaya takas ettiler. Aslında bunun sebebi olarak, ellerindeki oyunculardan tam anlamıyla memnun olmamalarını gösterebiliriz. Tabii ki ekstra motivasyonlar da yok değil. Örneğin Hornets, Chandler'ın bu sene sakatlıklara bağlı olan düşüşünden çok etkilendi. Yaşadığı sakatlıklar nedeniyle Chandler'ın eskisi gibi olamayacağını düşünüyorlardı muhtemelen. Bobcats ise Okafor'a 5 sene boyunca 62 milyon dolar vermek yerine, Chandler'a 2 seneliğine 23 vermeyi tercih etmiş. Hornets uzun vadede çok daha fazla para ödeyecek olsa da, kontratlardaki yazan rakamlara göre bu sene 3 milyon dolar kar edecek (asıl olarak 1.5 ama x2 olarak düşünülmeli lüks vergisi nedeniyle).

Oyuncu karşılaştırmasına girelim şimdi. Hornets, Chandler yerine Okafor gibi müthiş bir yardım savunmacısı aldı. Chandler'ın üstün olduğu taraflar ise adam adama savunma ve atletikliğiyle Chris Paul'ün alley-oop'larını bitirebilmesiydi. Chandler'ın eline topu post-up yaptığı bir pozisyonda verseniz, topa bomba muamelesi yapacaktır. Hücum gücü o derece sınırlıdır. Ama olay pozisyon okumak ve kaçması gereken yeri bilmeye geldiğinde, Hornets'da hiç de fena bir iş çıkarmıyordu Chandler. Sonuçta, iki sene evvel kariyerindeki en yüksek sayı ortalamasını yakalaması şans değildi. Okafor'da Paul ile böyle etkili bir şekilde alley-oop yapacak bir potansiyel göremiyorum. Tabii Chandler'ın da Felton (Bobcats ile anlaşabilirse) tarafından ne kadar beslenebileceği soru işaretei. Öte yandan Okafor'un hücumda yeni takımına nasıl uyum sağlayacağını merak ediyorum. Hücum yönü vasat olsa da, Chandler'dan daha çok sayı atacağı kesin, ama Hornets'ın alley-oop'ları hücumda, takıma farklı bir opsiyon tanıyordu. Bakalım Okafor hücumda ne tarz pozisyonları bitirecek... Defansif yönden baktığımızda ise Hornets biraz daha iyi olacaktır, içeriye her şuta el kaldıran, poster olmaktan korkmayan bir pivot geldi.

İki takım da mutsuz evliliğe dönüşen kontratlardan kurtulup, yeni oyuncularla hava değişikliğine gittiler. Sonuç olarak Okafor ile Chandler aynı pozisyonun adamları ve potansiyellerini bugüne kadar göstermiş, gelişmeye mümkün olduğunca kapalı isimler. İki takım açısından da bakıldığında anlaşılabilir bir takas olmuş.

28 Temmuz 2009 Salı

Günün Eğlencesi - 7

Travis Outlaw'un yanılmıyorsam birkaç sene evvel vurduğu(!) airball smaç

Yeni(?) Garnett'ten Dönüş Çabası

Jonathan Bender'dan bahsediyorum. 1999 draft'ına direk liseden katılıp 5. sıradan seçildiğinde, yeni bir Garnett'in NBA'e geldiğine dair söylentiler çıkmıştı. Çok yetenekli ve müthiş derecede atletikti. Hatta bu bakımdan Marion'a benzetenler de vardı. Ancak Bender sakatlıklar nedeniyle bir türlü istenilen performansı gösteremedi. Önce sol dizinden yaşadığı sakatlık, ardından sağ dizindeki kronik ağrılar basketbol hayatının bitmesine neden oldu.
Ancak şimdi ESPN'e dönmeyi düşündüğünü açıklamış. Zamanında Pacers'ın başında olan Walsh'un şimdi onun New York'a gelmesine sıcak baktığı belirtiliyor. Bender çok mantıklı açıklamalarda bulunmuş. Şu anda herkesin onu NBA'in en büyük hayalkırıklıklarından biri olarak görmesinden rahatsızlık duyuyormuş. "40 yaşıma gelip bu haberleri okurken geri dönmeyi denemediğim için kendime kızmak yerine, bu yolu seçtim" diyor. "En azından denemiş olucam". Yıllardır ağır spor yapmadığı için şu anda dizleri eskisine oranla çok daha kuvvetliymiş. Bender son olarak da, hala inanılmaz bir potansiyeli olduğunu söylerken, gideceği takıma katkıda bulunacağını belirtmiş.

3 senedir basketbol oynamamış ve zamanında dizlerinden çok büyük sıkıntı çekmiş bir oyuncunun hala "inanılmaz" bir potansiyeli olacağını düşünmüyorum. Ancak bu işe girip denemesini bile takdire şayan bir karar olarak görüyorum. Hiç ihtimal vermiyorum ama umarım gerçekten geri dönmeyi başarır...

Tema ve Renkler

Bir süre önce tema ve renklerle ilgili bir anket düzenlemiştim. Çoğunluk, temanın siyah/mavi-kırmızı-beyaz şeklinde değişmesi gerektiği fikrindeydi. Birkaç denemede bulundum ama hoşuma gitmedi, o yüzden hala işten ve yazı yazmaktan vakit buldukça farklı şeyler deniyorum. Memnun kaldığım bir ahenk yakaladığımda değiştireceğim.

Kısacası anketi unuttuğum falan yok, siz okuyucuların fikirleri son derece önemli. Hatta mümkünse bu yazıya yorum girerek background/yazı/başlık renkleri hakkında tavsiyede bulununuz. Makbule geçecektir.

CP3 Bir Yere Gitmiyor. Peki ya Chandler?

Bundan 3-4 gün önce Chris Paul bir röportajın içinde bazı açıklamalarda bulundu. Röportaj sonrası, haber portalları, "Chris Paul takas edileceğini düşünüyor" şeklinde haber başlıkları verdiler. Ben bu "sansasyonel" gelişmeye özellikle yer vermemiştim. Çünkü aslında söylediği söz "Takım arkadaşlarım takas edilebiliyorsa, ben niye edilmeyeyim? Elbette takas olabilirim" idi. Ancak medya her yerde medya... Haberin asıl kaynağı olan gazete röportajını baştan sona okumayanlar da Chris Paul'ün gerçekten takas edileceğini söylediğini zannettiler. Halbuki onun yapmaya çalıştığı şey, sadece alçakgönüllü olmaktı. "Benim takımdakilerden üstün bir tarafım yok, hepimiz aynıyız" mesajı vermek istiyordu.
Paul, şaşkınlık ve bazı tepkiler üzerine bir açıklama daha yapma gereği duymuş. "Takaslık değilim" diye çok net olarak belirtmiş. Hadi ya? Medya eminim çok şaşırmıştır takaslık olmadığına...

Öte yandan, Tyshon Chandler için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Nitekim Hornets onu yaklaşık 6 aydır göndermek için uğraşıyor. Hatta geçtiğimiz kış aylarında Thunder'la anlaşmışlardı. Ancak Tyson Chandler sağlık kontrolünü geçememiş ve takas iptal olmuştu. Defansif pivotu, şimdi de Bobcats'ten okafor ile değiş tokuş etmeye çok yakınlarmış. Daha önce maddi yönü nedeniyle Chandler'ı elinden çıkartmak isteyen Hornets, uzun yıllar boyunca Okafor'un kontratını ne yapacak çok merak ediyorum. Ayrıca Paul-Chandler alley-oop'larını özleyeceğimi söylemeliyim. Neyse takas resmileşirse o zaman detaylı bir şekilde yazarım.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Artest - Don Paça

Konuya nasıl gireyim diye düşünüyordum ama başlıkta "çat" diye verdim gitti ana fikri. Geçtiğimiz sezon,Rockets'ta, Artest gerçekten ilginç işlere imza atmış. Takımın kaldığı otellerde, maçlara gittiği otobüslerde yeni moda yaratmış ve sadece donla takılmaya başlamış. Bir süre sonra insanlar buna alışmışlar ama bardağı taşıran son damla Lakers-Rockets playoff serisinin 7. maçında gelmiş. Artest, oyuncuları, koçları ve sağlık ekibini maça götüren ilk iki takım otobüsünü kaçırmış. Üçüncü otobüse de, otelden don ve terliklerle fırlayıp son anda yetişmiş. Bu otobüste yönetim kesimi, sponsorlar ve takımdakilerin arkadaşları varmış. Bu sahneyi otobüste bulunan takımın sahibi Leslie Alexander da görmüş. Tabii ki o dakikadan sonra, Rockets takımı Artest'i kadrolarında tutmak için hiç bir çaba sarfetmemişler.

Artest delidir, manyaktır, durmadan abuk subuk konuşur, hepimiz biliyoruz. Hatta bu yönüyle de esasında sempatimi kazanmıştır. Ama don paça dolaşması bana göre bile abes bir olay. Bu tarz hareketlere Rodman'dan alışık olan Phil Jackson bakalım Artest'i zaptedebilecek mi? Yoksa Artest sezon ortasında "Haydi ben rap albümü çıkarıyorum, basketbolu bıraktım arkadaşlar" deyip takımdan ayrılacak mı?

Doğru Takım Şans Vermeli: Warrick

Kendisi 3-4 gün kadar önce Memphis tarafından serbest bırakıldı. Çünkü artık ellerinde "müthiş güç" Zach Randolph var. Uzun forvet pozisyonunda yedek oyuncular için yeterince dakika kalmayacak. Grizzlies takımı da bu kısıtlı dakikaları, Warrick'ten 6 yaş daha genç olan Arthur'a vermeyi planlıyor. Aslında tam beş senedir Warrick'e inanıyorlar ve ısrarla kendisini deniyorlardı. Ama Warrick onların yüksek beklentilerini karşılayamadı. En sonunda bu yaz döneminde 3 milyon dolar kar etmek için kendisine sundukları teklifi geri aldılar ve o da serbest kaldı.

Peki Warrick nasıl bir oyuncu? Özellikleri neler? Öncelikle inanılmaz bir atlet olduğunu söylemeliyim. Ama uzun forvet mevkisi için cüssesi yetersiz kalıyor. Bu eksisi rakip uzunlar tarafından çok iyi kullanılıyor. Atletik yetenek olarak neredeyse Tyrus Thomas, hatta belki Josh Smith kadar iyi olsa da (abartı katılmıştır bir miktar), bu özelliğini defansta bir türlü gösteremiyor. Dışarıda savunma yapmak için ise ayakları bir hayli ağır kalıyor. Kısa forvetler, yanından adeta yürüyerek geçiyorlar. Ayrıca dış şutu da ortalama bir kısa forvete göre oldukça kötü sayılır. Yani Warrick tam anlamıyla iki pozisyon arasında kalmış bir oyuncu.

Nets'in Warrick'le ilgilendiğine dair dedikodular var. New Jersey'e gitmesi kendisi açısından iyi bir seçim olacaktır. Nitekim Warrick orada uzun forvet pozisyonunun 1 numaralı adayı olacaktır.
Ancak asıl olarak, yukarıda saydığım özelllikler benim için şu anlama geliyor: Warrick'in menajerinin acilen Knicks ve Suns ile görüşmesi lazım. Hızlı hücumlarda sahayı çabuk katedecek bir forvete, kendisine hazırlanan pozisyonu atletikliği sayesinde smaçla bitirecek bir oyuncuya ihtiyaç duyan takımlar. Phoenix veya D'Antoni'nin sisteminde çok iyi sonuç verebilir.

Günün Eğlencesi - 6

New Orleans Hornets'ın gelecek vaat eden forveti Julian Wright... Kansas'ta oynarken topu çalıyor, bomboş saha, smaca kalkıyor ve...

SmaçBasket

Liseden bir arkadaşımın Konyalı Portlandlılar sonrası gaza gelip yazmaya başladığı bir blog. Daha çok Türk basketboluyla ilgili makale tarzındaki yazıları bulabilirsiniz. Ortaokuldan beri basketbolu çok yakından takip eder. Geçmişte birkaç yıl antrenörlük deneyimi de olmuştu. Kısacası basketbol hakkında oldukça bilgilidir. Uzun makale tarzı yazılardan hoşlanıyorsanız, şuradan bir bakın derim. Uzun soluklu olmasını diliyorum.

26 Temmuz 2009 Pazar

Hedo'ya Yardım Eli !!!

Raptors müthiş bir uzunu kadrosuna kattı: Radoslav Nesterovic. İki milyon dolar değerinde, 1 senelik bir kontrat imzalayacakmış. Kabul etmemiz gereken birşey var ki, bu adam artık "yardım eli" olmaktan çok uzak. Bargnani-Bosh ikilisini pota altında 10 dakika civarı rahatlatmaktan başka bir işlevi olmayacaktır. Kendisini geçmişteki blokları, sessiz karakteri ve sertlik karşısında yılmasıyla tanırız.

Yanlız işin ilginci, Raptors gerçekten o kadar yumuşak bir takım oldu ki, 5 amatör basketbolcuyla bile karşılarına çıksanız sertlikle onları yıldırabilirsiniz... Tek deliyürek Reggie Evans var. Onun da muhteşem yetenekleriyle(!) çok az dakika alması beklenir ve gerekiyor. En azından basketbolun iyiliği adına...

2006-2008 yılları arasında oynadığı ve çıkışında pay sahibi olduğu takıma geri döndü Rasho. Bakalım bundan sonra bir kontrat daha kapabilecek mi?

Gooden Texas'ta Kaldı

Ama takım değiştiriyor, San Antonio'dan Dallas'a taşınıyor. Mavericks ile bir yıllığına anlaşmışlar. MLE'nin neredeyse tamamını kapmış. Tam 5 milyon dolar kazanacakmış, bunun 4.5'u garantiymiş. Hey maşallah... Gooden'ın son 2-3 ayından sonra bu kadar para alabileceğini düşünmüyordum. Şaşırdım.

Magic, Gortat'yı elinde tuttuktan sonra Mavericks bu hamleyi yapmak zorunda kaldı. Serbest oyuncu piyasasında MLE'ye imza atacak uzunlar teker teker kapıldı. Belki daha ucuza, Grizzlies'in serbest bıraktığı Hakim Warrick'e imza attırabilirlerdi. Ancak Mavs, Dampier ile beraber pivot dakikalarını paylaşacak bir uzun arıyordu. O yüzden Warrick işlerine yaramayacaktı. Gerçi Gooden'ın da bu pozisyonda ne kadar etkili olacağı tam bir muamma. Kendisinin uzun forvet pozisyonunda bile savunması vasatın altındayken, pivotlara karşı adeta eziliyor. Popovich'in geçen sene dar uzun rotasyonunda, ona fazla dakika vermemesinin 1 numaralı sebebi de buydu.

İşin hücum yönünü ele aldığımızda, aslında Mavs'in yaptığı hamleyi anlayabiliyorum. Uzun yıllardır eksikliğini hissettikleri birşey vardı: Boyalı alandan sayı üretecek bir opsiyon. Sonunda böyle bir adama yarım yamalak da olsa kavuştular... Dalga geçmiyorum, Gooden kendisini toplayıp, kafasını basketbola verdiğinde pota altından skor üretimine katkı yapabilecek bir isim. Ama sorun şu ki, onun nasıl motive edileceğini dünyada henüz kimse bilmiyor. Elbette Gooden'ı "sağlam" bir uzunla karşılaştırmıyorum, sonuçta asla güvenilir bir opsiyon olduğunu söyleyemeyiz, hele maçın kritik anlarından bahsediyorsak... Ama hiç yoktan iyidir.

Gortat sayesinde savunmayı bir üst kademeye çıkarak iken, Gooden ile hücumu biraz geliştirdiler. Şimdi en büyük problemi defansta yaşayacaklar. Gooden ve Nowitzki'li bir pota altı rakipler için adeta bir maden olacak gibi duruyor.

New York Knicks ve 2010

Aslında bu konuyu yazmak için erken sayılabilir ancak kendimi tutamadım. Eğer NBA ile ilgili siteleri takip ediyorsanız birşey dikkatinizi çekecektir: New York Knicks'in serbest olsun olmasın, gerçekçi olsun olmasın NBA'deki her oyuncuyla ilgilenmesi...

Hatta durum öyle bir hal aldı ki, haberler de haber olmaktan çıktı. Knicks'in Sessions'ınla görüşmeyi düşündüğü bile haber başlığı olarak spor sitelerinde yer aldı. Bunun yanında, 2010'da LeBron'u New York'a getirememeleri ihtimalinde, 2011 için Durant ve Carmelo'yu düşündükleri, onlar da gelmezse 2012'de Deron Williams ve Chris Paul'ün iyi tercihler olacağı yazıldı, çizildi. New York medyası utanmasa, Knicks'in 2019'da Shaq'ın oğlunu draft edeceğini yazacak... Amaçları tamamen taraftarı oyalamak. Gerçi Randolph ile Curry'i birleştikleri sene, bilet satışları için yaptıkları reklamda "Pota altımız mükemmel oldu" diye reklam yapan bir takımın medyasından ne bekliyorsak?

Doğruya doğru, bu takım gelecek sene için çok doğru hamleler yaptı. Artık 2010 yazında neredeyse bomboş bir salary cap'e sahip olacaklar. Curry'nin 11, Jeffries'in 6 milyonluk kontratları hariç... Hele onlardan da bir şekilde kurtulabilirlerse bomboş bir salary cap'leri olacak. Ama şu anki hallerini göz önüne alsak bile, 2010 yazında, bir yıldıza rahatlıkla maksimum kontrat verip yanına bir de sağlam oyuncu alabilecek konumdalar. Kağıt üstünde güzel durduğunu söylemek lazım. Ama sadece plan yaparak olmuyor, işin bir de pratiğe dökülmesi var. Bir yıldız, şampiyonluğa oynama garantisi olmadan, 10 senede yanlızca 1 kere playoff gören Knicks'e niye gitsin? Cevap New York'un pazar payı mı? Evet belki bir yere kadar etkili ama bu yıldızlar sadece para peşinde değiller. Başarıya açlar... Zaten bu yaz temasa geçtikleri isimlerin teker teker Knicks'i reddetmesinin arkasında da bu neden yatıyor.

Örneğin Kidd, Knicks'ten gelen teklifi reddederek Mavs'de kalmaya karar verdi. Kendisi 2010'da LeBron'un Cavs'de kalacağına inananlardan. Gerçi bu fikrinin kararında etkisi olmadığını vurguladı ama ne kadar inandırıcı olduğu tartışılır. Bunun hemen 2-3 gün sonrasında Grant Hill, Knicks yerine daha az para veren Suns'ı tercih etti. En son da Andre Miller'la görüşmelerine rağmen anlaşamadılar ve o da Portland'ın yolunu tuttu. Ama en moral bozucu, güven sarsıcı tepki bir taraftar aracılığıyla gayri-resmi teklifte bulundukları Bosh'tan geldi:

Bosh, düzenlediği bir yarışmayı kazanan hayranını sabah 3'te arıyor ve hediyesini yollayacağını haber veriyor. Telefondaki genç "Aslında daha iyi bir hediye verebilirsin" diyor, Bosh bunun ne olduğunu soruyor, gencin cevabı: "Gelecek sene New York'a gel". Ardından Bosh kendisini tutamayıp gülmeye başlıyor, yanındaki menajeri de ona katılıyor. Hatta telefonu kapadıktan sonra bile gülmeye devam ediyorlar. Dün Bosh bununla ilgili "O sırada garip bir soruydu, o yüzden güldük yoksa Knicks ile alıp veremediğim yok, kesinlikle Knicks takımına gülmedim" şeklinde bir açıklama yaptı. Tabii bunu kendi imajını korumak için yaptığını düşünenler çoğunlukta, ben de onlara dahilim. Tıklayın, izleyin kararınızı verin.

Kısacası şu anki ortamda hiçbir yıldız New York'un yolunu tutmak istemiyor. Knicks takımı eğer şampiyonluk hedefiyle yola çıkıyorsa, 2010 yazında ne yapıp edip başka oyuncuları New York'a çekebilecek kalitede bir yıldızla anlaşmalı. Ama bunu sağlayabilecek "doğru" yıldızların sayısı, bir elin parmakları kadar. Bu yıldızları ikna etmek için de ellerinde New York şehri, medyası ve pazar payından başka birşeyleri yok. Curry, Jeffries, Gallinari ve Hill'i koz olarak kullanmak isterlerse, şimdiden geçmiş olsun dileklerimi ileteyim ben. Tabii ki başka yıldızlar eklemek için de sözler vereceklerdir ama karşı tarafı ne kadar ikna edebilecekler belli değil.

Kısacası Knicks'in yakın geleceği, pazarlık ve ikna kabiliyetlerine bağlı diyebiliriz. 2006 yılından beri taraftarlara LeBron masalını anlatıp duruyorlar ve 2010'a hazırlanıyorlar. Eğer onu veya bir başka büyük yıldızı transfer edebilirlerse, oyuncuların Knicks'e bakış açısı değişecek ve barajın kapakları açılacaktır. Ama ikna kabiliyetleri yetersiz kalırsa, taraftarı daha fazla nasıl ve ne kadar oyalayabileceklerini gerçekten merak ediyorum...