BIY AD

30 Nisan 2011 Cumartesi

NBA'de Bugün - Play-Off 14.Gün

Spurs 91 - Grizzlies 99
Play-off'ların en büyük sürprizinin yaşandığı seride Memphis dün akşam turu geçen taraf oldu. Sezonun son iki maçında adeta yatarak Spurs eşleşmesini bekleyen Memphis istediğini almayı başardı. Spurs'ün lig lideri olarak başladığı ve büyük favori olduğu seride Memphis ilk play-off galibiyetini almakla kalmadı aynı zamanda seriyi geçen taraf oldu. Zach Randolph'un müthiş performansıyla buraya kadar gelen seride son sözü yine Zach söyledi. Spurs maç boyu tedirgin ve gergin olan taraftı. Maçın genelinde kovalayan taraf oldular ancak maçın bitimine 5 dakika kala öne geçmeyi başardılar. Bu dakikadan sonra Zach ile tekrar kontrolü eline alan Memphis serinin son maça kalmasına izin vermedi ve Oklahoma'nın rakibi oldu.

Son çeyrek adeta parkede Zach Randolph fırtınası vardı. Maçı 31 sayı-11 ribaund ile tamamladı Randolph ancak son çeyreğe 16 sayı sığdırarak kritik anlarda yaptığı katkı ile takımı taşıdı. Pota altında oldukça etkili bir seri geçiren Gasol ise 13 sayı-11 ribaund ile double-double'a imza attı. Spurs cephesinde ise Parker'in 23 ve Ginobili'nin 16 sayısı galibiyet için yeterli olmadı. Spurs bu yenilgi ile beraber 2000'li yıllarda kurduğu müthiş organizasyonun da sonuna geldi muhtemelen. Memphis cephesine dönecek olursak onlar için bu sezon play-off yapmak başlıca hedefti ki önlerindeki planlama da henüz ilk turu geçmek belki yoktu. Ancak onlar müthiş bir sürprize imza atarak yarı finale adım atmayı başardı. Pazar akşamı Oklahoma ile olan serileri başlıyor. Sezon içinde oynanan 4 maçın 3'ünde Grizzlies üstünlüğünün görülmesi de serinin heyecanlı geçeceğine dair bir örnek.

29 Nisan 2011 Cuma

29 Nisan Programı

30 Nisan Programı- 04:00 San Antonio Spurs- Memphis Grizzlies (NBA TV)

Dün akşam Lakers'ın turu geçip dördüncü kez üst üste NBA Finallerine çıkma koşusuna devam etmesi, Atlanta'nın da üst üste üçüncü kez Playoff'larda ikinci tura yükselmesinden sonra, bu akşam, kimilerine göre ilk bitmesi gereken serilerden birini, ilk tur perdesinin kapanış oyunu olarak sahneye alıyoruz.

Yani şöyle, takımlarda eksik yok, tüm oyuncular maça hazır, ve maçı bekliyorlar. Seride 3-2 Grizzlies önde. Maçı kimin kazanacağını kestirmek zor, ama benim gönlümden geçen, bugünkü maçı Spurs'ün kazanması ve Pazar akşamı da 3-3'ün üzerine inanılmaz güzel bir final izlememiz. Hem de maçın saati 20:00 olacak Pazar gününe kalırsa. NBA TV o maçı da yayınlayacak. Tahmin ediyorum Ntv/ Ntvspor da yayınlayabilir, çünkü yarın maç yok, pazar günü de iki tane maç var biri saat sekizde diğeri de on buçukta. Geç olan maç Celtics-Miami maçı, dolayısıyla ikinci tur serilerine başlayacağız. Eğer ki bu akşamki maçın serisi Grizzlies lehine sonuçlanırsa, Grizzlies dinlenemeden, Pazar günü Thunder karşısına çıkacak ikinci turun başlangıç maçı için (bahsettiğim olası 7.maç yerine, aynı saatte). Yani o zaman, ilk turu kapayıp ikinci turu açan takım olacaklar, ilginç bir tesadüf olur.

Önceden de ilklerden bahsetmiştik, Memphis'in turu geçmesi, ilk kez bir turu geçmeleri demek olacak franchise tarihinde. Maça döneyim, son maçı Spurs sezon içinde oynadığı gibi oynadığından kazandı. Takımda yıldızlar (Ginobili oluyor) yani asıl çocuklar sayıca önemli rol oynadılar, benç katkısı geldi (Neal oluyor) ve uzatmada kazandılar. Bunun karşısında da Memphis uzatmada yeterince olgunluk gösteremedi diyebiliriz. Bu sebep ve bugünkü maçın evlerinde olmasının verdiği kazanma baskısı (çünkü 7. maç San Antonio'da) onları kötü etkileyebilir.

Üçlükle Yaşayan Üçlükle Ölür

Bu sabaha karşı Hawks, Magic'i zor da olsa yenerek seriyi 4-2'ye getirdi ve doğu yarı finaline çıktı. Benim için ilk turun en büyük sürprizlerinden biri oldu. Yani ilk 4 maç sonunda belliydi zaten, bugünkü sonuca şaşırmadım. Seri öncesi beklentim Magic'in rahat bir şekilde 4-2 veya 4-1 gibi bir skorla Hawks'u eleyeceği yönündeydi. Ama tabii Magic'in bu derece formsuz olacağını tahmin etmemiştim.

İlk yarısında müthiş bir seri yakaladığı ve üçlükler bularak rahat kazandığı 5. maçı saymazsak, Magic geri kalan beş karşılaşmada %22 ile üçlük attı sadece. Sezon boyunca yanılmıyorsam %38 civarında idiler. Böyle bir düşüşü kimse beklemiyordu. Atlanta'nın kazanmasını bekleyen azınlık da sezon içindeki 4 maça güveniyordu genel olarak. Belki Magic'in üst seviyede olmaması da etkendi ama %22 apayrı bir boyut. Hele Magic'in ilk maç hariç geri kalan hepsini sadece 3 farkla kaybettiğini göz önüne alırsak, 1 üçlüğün bile ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.

Atlanta hiç mi doğru bir şey yapmadı peki Magic'i bu kadar kötü şut atmaya zorlamak için? Yapmaz olur mu canım. Daha önce de yazdığım gibi Howard'a yardım getirmeyerek şutörlerin başına dikti savunmacılarını Larry Drew. Tabii Howard öyle 48 dakika boyunca bire bir tutulabilecek bir oyuncu değil, illa ki yardım geldi ama Magic bu boş üçlükleri bir türlü değerlendiremedi yukarıda verdiğim istatistikten anlayabileceğiniz üzere. Ayrıca Jamal Crawford'a değinmem lazım. Kendisi her ne kadar kendini yere atarak 4 sayılık oyun rekorunu kırdıysa ve bunu Magic serisinde devam ettirdiyse de, harika oynadığının altını çizmeliyim. Neredeyse %50 isabetle üçlük attı seri boyunca ve Magic bench'inin toplam verdiği katının 2 katını tek başına Hawks'a verdi.

Bu arada boş üçlüklerden bahsediyordum ya yukarıda. Bu sabaha karşı yine Magic'i yakan bu atışlar oldu. 3 sayı farkla Hawks öndeyken, Redick 5 saniye kala birkaç metre etrafında Hawks oyuncusu yokken üçlüğü kaçırdı. Gerçi zaten kendisi NBA'deki saf şutörlerin başında gelmesine rağmen, seriyi %6 üçlük isabet oranıyla tamamladı. Bunda playoff öncesi sakatlıktan henüz yeni çıkmasının önemi büyüktü. Neyse efendim, Redick'in kaçırdığı şuta rağmen Horford ribaundu alırken çizgiye basınca top yine Magic'e geçti. Bu sefer de rezalet bir playoff geçiren Hidayet sahneye çıktı. Bildiğim kadarıyla takımının molası olmasına rağmen, topu oyuna sokmakta inat etti ve çok zor pozisyondaki J-Rich'e verdi pası. O da üçlüğü sallarken bloğu yedi. Maça çok kötü başlamıştı, zannedersem 7'de 0 isabetle, ardından 6'da 5 ile devam etti ve savunmada da Josh Smith ile müthiş savaştı ama işte şu sondaki pas olmadı be Hedo... Bir laf da Van Gundy'e etmek lazım. Yahu be adam, 1.5 saniye kala sana üçlük lazım. Kenardan topu Hidayet ile oyuna sokuyorsun iyi güzel. Peki Dwight Howard'ın ne işi var parkede? Yanlış hatırlamıyorsam doğru düzgün perde de kullanmadılar bu son pozisyonda. Valla anlam veremedim.

Sonuç olarak Hawks geçen sezon kendilerini rezil eden Magic'i erkenden tatile çıkmaya zorladı... Artık bundan sonra Dwight Howard Magic'te kalacak mı kalmayacak mı tartışmaları başlayacak. Takımın bu halini gördükten sonra, kendisini biraz yalnız hissetmiştir eminim ki. Takasını zorlayacak bir koz var elinde, çünkü gelecek sezon serbest kalacak ve Magic onu bir hiç karşılığında elinden kaçırabilir. İnternet aleminde Lakers'ın Dwight için Odom ve Bynum'ı verebileceği şimdiden yazılmaya başlandı. Dwight, Gasol, Kobe üçlüsü yani, bir titredim şimdiden...

Hawks'un Bulls ile olan eşleşmesini yarın gece veya Pazar gündüz daha uzunca yazarım ama Hinrich bugün sakatlanarak oyundan çıktı ve muhtemelen 1 hafta kaçıracaktır. Onun yokluğunda Rose'u savunacak kimse yok Hawks'da, aslında Hinrich olsa da Rose durmaz. Hawks'un bir avantajı var, Magic'e karşı zaman zaman içeri gömüldüler ve Magic bunu şaşırtıcı bir şekilde değerlendiremedi. Eğer içeri gömülürlerse Pacers gibi, onlar Bulls'u daha çok zorlayabilirler. Çünkü Bulls'da Korver hariç üçlük atabilecek kimse yok güvenilir...

NBA'de Bugün - Play-Off 13.Gün

Lakers 98 - Hornets 80
Los Angeles Lakers'ta ilk turu fazla zorlanmasına rağmen kapatmasını bildi. Eksik kadrosuyla Hornets karşısında rahat bir ilk tur geçirmesi beklenen Lakers ancak 6 maçta istediğine ulaşabildi. Paul önderliğinde ilerleyen Hornets iki galibiyet çıkartabildi Lakers karşısında ve sürpriz sonuçlar alarak zevkli bir seri izletti bizlere. Bu akşam kendi sahasında Lakers'a dış geçiremeyen Hornets yenilmekten kurtulamadı ve seriyi kaybetti. Lakers dün akşam ciddi bir konsantrasyon ile maça çıkmıştı. Belli ki seriyi son maça taşıyıp stres yaşamak istemiyorlardı. Nitekim bu ciddiyetleri maçı da kendilerine getiren önemli bir noktaydı. Skorda üstünlüğü elinde bulunduran Lakers bu avantajını iyi kullanarak galibiyete ulaştı.

Lakers'ta dün gecenin en etkili ismi 18 sayı-12 ribaund ile Bynum olurken, en skorer isim 24 sayıyla Kobe oldu. Benchten gelen Odom'da 14 sayı-8 ribaund ile etkili oldu. Dün gece kazanmaya yönelik bir oyun bekliyordum Hornets cephesinden ama hiç öyle olmadı. Ribaundlarda üstünlüğü kaptıran Hornets maç boyunca kovalayan taraf oldu diş geçirebildiği kadar. Paul'un 40 dakika boyunca sadece 9 defa şuta kullanması da böylesine bir maç için sönük kaldı. Onun sorumluluk aldığı maçlarda Hornets gülen taraf oldu seride ancak dün gece Paul yokları oynadı. Her şeye rağmen 10 sayı-11 asist-8 ribaund ile her alana katkı vermeyi başardı ancak yetersiz kaldı. 19 sayı ile oynayan Landry takımının en skoreri olmayı başardı ancak boyalı alanda kalıplı Lakers isimlerine karşı onunda performansı sınırda kaldı.

Magic 81 - Hawks 84
Sezon başında bu iki takım play-off'larda eşleşecek ve seriyi geçen takım Hawks olacak deselerdi şaşırmazdım ne olursa olsun kazanma olasılıkları yarı yarıya olan bir eşleşmeydi. Ancak son dönemdeki performanslara bakınca Atlanta'nın bu seriden galip ayrılması işin sürpriz kısmıydı ve bu gerçekleşti. Evinde maç kaybetmeyen ve deplasmanda da bir maç çalmayı başaran Atlanta seriyi geçen taraf olmayı başardı. Gerçi son dönemde izlediğim en kötü Orlando'yu gördüm seride bu yüzden Hawks'ın seri performansı hakkında net bir yorum yapamıyorum. Onları Chicago karşısında göreceğiz.

Orlando'nun dış şut sorunsalı dün akşam da devam etti. Serinin bir önceki maçında kazanarak bu sorunları aşmış gözüküyorlardı ama bu günde oyuncular gününde değildi. 25 sayı-15 ribaund ile Howard etkili oldu ama tek başına, takım olmadan bir yere gelemeyeceklerini de gördü Orlando. Hidayet ise 15 sayı ile tamamladı serinin son maçını. Hawks cephesinde de suskun olan ancak zaman zaman parlayan Joe Johnson bu kritik maçta 25 sayı-10 ribaund üreterek takımını galibiyete taşıdı. Crawford benchten gelerek 19 sayı üretti ancak tek başına 10 üçlük denemesi oldukça fazla gözüküyor. Seri boyunca daha takım olan taraf Atlanta oldu ve ikinci turu hak etti ancak dediğim gibi onların gerçek performansını Chicago karşısında göreceğiz.

Mavericks 103 - Blazers 96
Bu akşam tesadüfen 3-2 olan üç seri oynandı ve bu üç seride sonlandı. Dallas deplasmanda kazanarak seriyi geçen taraf oldu. Roy'un efsane geri dönüşü ile hatırlanacak Dallas-Portland serisi benim için ilk turun izlemesi en zevkli ve mücadelesi en bol serisiydi. Bu maça kadar herkes kendi evinde kazanmayı başarmıştı ancak bu akşam Nowitzki ve Terry önderliğinde iyi basketbol oynayan Dallas deplasmanda kazanarak seriye nokta koydu. Maça kötü başladı aslında Dallas ve ilk periyodu 8 sayı geride tamamladı. Ancak 2.periyodun başlaması ile kendine gelen Dallas skor üstünlüğünü almayı başardı ve maç sonuna kadar bunu korudu.

Maçın son bölümünde Portland farkı eritmiş ve son toplara heyecan gelmişti ancak Portland topu potadan geçirme konusunda sıkıntı yaşayınca Dallas galibiyete ulaşan taraf olmayı bildi. Dallas'ta özellikle topu Nowitzki ile buluşturdu ve maç sonunda serbest atışları güvenilir bir elden kullandılar. Nitekim Nowitzki 33 sayı-11 ribaund ile takımını galibiyete taşımayı başardı. Benchten gelen Terry ise 22 sayı-8 asist ile başarılı bir karşılaşma çıkarttı. Portland cephesinde galibiyet için en çok çalışan isim takıma en son katılan G.Wall oldu. Wallace 32 sayı-12 ribaund ile oynadı ancak çabaları yeterli değildi. Aldridge ise 24 sayı-10 ribaund ile double-double yaptı. Dallas böylece 2.turda Lakers ile eşleşmiş oldu.

28 Nisan 2011 Perşembe

28 Nisan Programı

29 Nisan Cuma 02:30 Orlando Magic- Atlanta Hawks  (NBA TV)
29 Nisan Cuma 03:00 Los Angeles Lakers- New Orleans Hornets
29 Nisan Cuma 05:30 Dallas Maverics- Portland Trailblazers

Geçen maçta Magic, belki de sıkışan hücumu için en baştan beri en efektif kullanması gereken silahı dış sutları ile vurdu Hawks takımını. Bu maçta da Atlanta iki uzunla oynadığı dakikalarda, tek uzun artı dört uzun ile oynayan Magic'e dikkat etmeli bu anlamda. Ev sahibi de kendi evinde, birkaç alley-oop, smaç ve güzel hareket ile maça tutunmalı, çünkü bu şekilde maçı kazanabilirler ancak. Hele de Magic geçen maç gibi sadece 6 top kaybı yaparsa işleri zor. Ama söyleyelim ki, iki takım da hala çok kırılgan, Bulls karşısında çok zorlanabilirler. Magic eğer 3-1'den geri gelirse NBA tarihinde bunu başaran dokuzuncu takım olacak.

Hornets'te Paul'den iki süper performans (birinci ve dördüncü maç) ile birlikte iki galibiyet gelmişti takım adına. Lakers turu geçmek için deplasmanda kazanmak zorunda. Açıkçası ben gücünü göstermeleri açısından kazanmalarını gerektiğini düşünüyorum. Geçen maç aslında Lakers son çeyrekte Hornets'i oyunun dışına itmeyi başarmıştı. Pota altındaki ligin geri kalanına olan göreli üstünlüklerini gösterdikleri için kazandılar bana göre. Bu maçta da bir adım öne çıkmalarını bekliyorum. Hornets da maçı kazanmak için top kaybını azaltmaya özen gösterip, Bellinelli ve Ariza'nın elinden şutlarla sayı bulmalı.

Doğu'da 3-6 ve 2-7 serileri 4-0 ve 4-1 bitmişken Batı'da aynı sıra eşleşmeleri bayağı bir çekişmeli geçiyor. Bunların ilki Lakers- Hornets serisi, diğeri de şimdi bahsetmek istediğim Mavs- Blazers serisi. Blazers benim, gönlümde serinin kazananı şu anda. Çünkü takımda Oden'ı geçtim, Camby sakatlandı, takımın, hatta Blazers organizasyonunun yüzü Roy yokken, öne çıkan Aldridge takımı oyun içinde (dışında da koç) Playoff'a neredeyse tek başına soktu. Artık Roy da sahneye geri döndü. Bu akşam evlerinde kazanmaya yakın olarak görüyorum kendilerini. 67-44'ten geri gelip maçı 84-82 kazanmak, epik bir maçtı, tamam ama, bu maçta işleri baştan sıkı tutabilirler.

NBA'de Bugün - Play-Off 12.Gün

Nuggets 97 - Thunder 100
Kevin Durant'ın nasıl büyük bir oyuncu olduğunu görmek için şu maçı izlemek yeterli olacaktır sanırım. Denver serideki 4.maçı da kazanmanın etkisiyle maça hızlı başladı ve skorda üstünlüğünü eline aldı. Maç içinde bir çok gelgit yaşandı ancak Denver'ın duruşu ve sergilediği oyun ile maçı kazanacağını söylemek sürpriz olmazdı. Nitekim son 4 dakikaya da 9 sayılık bir üstünlükle girdi Denver. Öyle ki son çeyrek Oklahoma üst üste şutlar kaçırmış ve Denver'a cevap verememişti. Ibaka biraz olsun direnci ile takımı ayakta tutarken bu zor anda sahneye çıkan ve maçı çeviren isim Durant oldu. Oklahoma'nın son 20 sayısının 16'sına imza atan Durant maçı getiren isim oldu.

41 sayıyla oynayan Durant takımına play-off kariyer rekorunu egale ederek müthiş bir maç sonuyla takımını 2.tura taşımayı başardı. 2005 yılında Seattle adıyla 2.tura yükselmeyi başaran kadrodan sonra ilk kez Oklahoma ilk turu geçmeyi başardı ve rakibini bekliyor. Durant'ın bu maçı getiren müthiş performansının yanında skor bakımından ekstra oynamasa da savunmadaki duruşu ve müthiş hırsı ile Ibaka'dan da söz etmek gerekir. Ibaka yalnızca 1 sayı üretti ancak 8 ribaund ve 9 blok ile müthiş bir performans sergiledi. Blokları da öyle anlarda geldi ki hem Denver'ın direncini düşürdü hem de takımını ayağa kaldıracak anlardı. Denver cephesinde ise takımın içinde skoru alıp götüren bir yıldız çıkmadı ancak takım halinde skoru paylaşmaları dikkat çekiciydi. 14 sayı-10 ribaund ile Martin iyi bir performans sergilerken Afflalo 15 sayı ile takımının en skoreri oldu. Gallinari'de faul problemine girene kadar başarılı bir performans sergiliyordu ancak 11 sayıda kaldı ve etkili olamadı.

Grizzlies 103 - Spurs 110
Belki şu an bu yazıda Memphis'in ne kadar büyük bir iş başararak sekizinci sıradan Spurs'ü elediğini konuşuyor olacaktık. Play-off tecrübesinin o kadar açığa çıktığı bir maç oldu ki Memphis kazandım dediği maçı son 1.7 saniyede hediye ederek serinin uzamasına göz yumdu. Maçın büyük bölümünü önde götüren Memphis son saniyelere de önde girdi. 1.7 saniye kala üç sayı önde olan Memphis savunmada faul yapmak yerine Spurs hücumunu seyretmeyi tercih etti ve Neal'ın elinden gelen basket maçı uzatmaya taşıdı. Maçı belki orada kazanmadı Spurs ama ivme tamamen onların lehine dönmüştü ve Memphis doğal olarak uzatma da beklentilerin altında kaldı.

Memphis şu an seriyi geçmiş rakibini bekliyor olabilirdi ama bir şut maçın belki de serinin kaderini değiştirecek. Galibiyet için çok çabalayan Manu 33 sayı-6 ribaund-6 asist ile başarılı bir maç çıkartırken, Parker 24 sayı-9 asist üretti. Parker özellikle uzatmada aldığı sorumlulukla takımını galibiyete götüren isimdi. Boyalı alandaki bariz Memphis üstünlüğüne çare bulamayan Spurs kısaların katkısı ile maç boyu ayakta durdu. Memphis cephesinde Zach 26 sayı-11 ribaund-6 asist ile oldukça iyi bir karşılaşma çıkarttı ve belki de maçın kahramanı olacaktı ancak o rol ondan çalındı. Conley'in 20 sayısı ve Gasol'un 11 sayı-17 ribaundluk double-double'ı galibiyeti Memphis hanesine yazdıramadı. Seri Memphis'e uzadı ve Spurs umutlarını sürdürüyor ancak Memphis şu performansını kendi evinde de gösterirse seyirci desteği ile seriyi geçen taraf olacaktır.

Sixers 91 - Heat 97
Doğu'da rakibini eleyen ve yarı finallere yükselen üçüncü takım Miami Heat oldu. Sixers karşısında aslında seri boyunca fazla zorlanmadılar. Kaybettikleri maçta bile iki el üstü üçlük ile maç vermişlerdi. Dün akşam şansa izin vermediler ve etkili bir basketbol ile Sixers'a buraya kadar dediler. Aslında dün gece Iguodala belki de serideki en iyi maçını oynadı ama Heat adına da Wade sahnedeydi. Üstelik Chalmers'ın bol bol ekmeğini yedi Miami aldığı katkılarla. Ayrıca ilk molanın ardından Bibby ve Ilgauskas'ı kenara aldı Spoelstra ve maçı Chalmers&Anthony ikilisi ile bitirdi. Chalmers maç içinde yaptığı katkılarla dikkat çekerken, Anthony ise 40 dakikaya yakın süre bulduğu maçın son bölümünde kritik serbest atışlarda hata yapmayarak galibiyeti getiren isimlerden biriydi.

Chalmers'ın maç içinde katkısı olduça önemliydi. Kritik anlarda direnç kırıcı basketler geldi genç isimden ve 6/12 üçlük isabeti ile 20 sayı üretti. Ancak dün gece takımı taşıyan isim Wade oldu. 26 sayı-11 ribaund-7 asist ile oyunun her alanında etkili olan süper yıldız takımını yarı finale taşımayı başardı. Boyalı alanda başarılı maçlar çıkartan Bosh ise bu maçta da 22 sayı-11 ribaund ile olumlu katkılar verdi. Sixers iyi savaştı maç boyu ama kalite farkı net ortadaydı seri boyunca. Bu maçta içeriyi iyi kapattılar, Heat'i dış şuta yönelttiler ancak istediklerinde başarılı olamadılar. Heat 30 üçlük denese de içeriyi her zaman zorlayan isimler mevcut olunca takımda pek işe yaramadı bu düşünce Sixers adına. Iguodala 22 sayı-10 ribaund ile oynarken boyalı alanda Brand 22 sayı üretti. Miami yarı finalde Celtics'in rakibi oldu ve beklenen serinin ilk maçı da pazar akşamı 22.30'da. Duyurulur.

27 Nisan 2011 Çarşamba

27 Nisan Programı

28 Nisan Çarşamba- 02:00 Philadelphia 76'ers- Miami Heat (NBA TV)
28 Nisan Çarşamba- 03:30 Memphis Grizzlies- San Antonio Spurs
28 Nisan Çarşamba- 04:30 Denver Nuggets- OKC Thunder

Bu akşam ilk maç Heat'ın Philly'i eve gönderme maçı. Heat tarafında herkes kaybettikleri maç ile bu akşam arasındaki süreyi sabırsızlıkla beklediklerini ve bu maça konsantre olarak çıkacaklarını söyledi. Geçen maçta maçın başında özellikle, Heat kazanma baskısının altında ezilmişti, bir ara skor 23-8 şeklindeydi çünkü 76'ers lehine. Fakat yine de galibiyet, Collins'in Philadelphia'da yaptıklarının öne çıkması açısından önemliydi. Süpürülmekten kurtuldular en azından. Florida'da bir sürpriz daha mı ? Hiç sanmıyorum.

Bir diğer maçta da, Spurs 2000'lere damgasını vurmuş hanedanlığını savunma maçına çıkacak bir anlamda. Gay olmadan da bir şeyleri başarmış olan Grizzlies bu akşamki maçlarla birlikte 3 şansa sahipler, bu üç fırsattan hangisini kullanıp maçı kazanırlarsa ilk sıradan gelen rakiplerini elemiş olacaklar. Grizzly takımı koçu Hollins bu konuda şunu demiş bu maç öncesi :" Normal sezonda onlar 61 maç kazandı, biz ise 46 maç kazandık. Sezon boyunca hep onların daha iyi olan taraf oldukları konuşuldu, fakat Playofflarda her şey değişir, siz her zaman sadece o serideki en iyi takım olmaya çalışmalısınız"

Son maç ise, benim Playofflardaki favorim durumundaki takım olan Thunder'ın maçı. Şimdiden olası bir Grizzlies Thunder Batı yarı finalini düşünmeye başladım. Neler yazsam diye. Neyse, bu akşamki maça dönelim şimdi.
Geçen maçta Westbrook pek iyi oynamadı açıkçası, 30 şut atmış ama isabet olarak aşağılarda kalmış. Basketi attıktan sonra, silahını ateşlemiş bir kovboy gibi dumanını üflerken izleyemedik çok fazla kendisini. Çok mu şut attı ? Evet. Ama burada da biraz Nuggets başarısı var. Durant'i bol bol sıkıştırıp, biraz savunma sertliği ile, Russell'ı zorladılar şut atması için.

NBA'de Bugün - Play-Off 11.Gün

Hawks 76 - Magic 101
Magic'in bence kendini bulduğu maç oldu serinin bu 5.maçı. Bence Atlanta'dan en az bir gömlek üstün bir takım Orlando ama bunu performans olarak yansıtmakta zorlanıyordu. Dün akşam şutlar girmeye başlayınca gerek skor gerekse basketbol açısından farklarını göstermeyi başardılar. Elenme tehlikesi ile karşı karşıya oldukları için daha hırslı ve konsantre başlaması Magic'in bu maçı almasını sağladı. Öyle ki seri boyunca tek başına ayakta kalan Howard'ın fazla devreye girmediği ve sadece 4 kez şut denemesinde bulunduğu bir maçı böylesine bir farkla kazandı Magic. Hidayet belki yine etkili bir performans sergilemedi bireysel olarak ancak Orlando takım olarak üçlük yüzdesinde %40'lara ulaşmayı başardı. Reddick'in benchten gelerek yaptığı katkıları da atlamamak gerek.

Atlanta cephesine bakacak olursak seriyi buralara kadar getiren Crawford'un bu maç yokları oynaması en azından benim için sürpriz olmadı. Bir yerlerde bu tip bir performans sergileyecekti çünkü güvenilesi bir adam değil Crawford. Onun dışında belki de Atlanta'nın bir numaralı skor opsiyonu olan Joe Johnson'un etkisiz eleman olarak parke üzerinde yer alması bu farklı mağlubiyetin nedenlerinden biriydi Hawks adına. Josh Smith 22 sayı-11 ribaund ile şahinlerin dişe dokunur tek başarılı performansını ortaya koydu. Orlando'da ise en skorer isim 17 sayı ile geçtiğimiz maç oynayamayan J.Rich olurken, Reddick 14 sayıya imza attı. Hidayet ise geceyi 9 sayı-2 ribaund-3 asist ile noktaladı. 3-1'den seri çevirmek zordur ve Orlando kendi adına en kritik maça Atlanta'da çıkacak. 6.maçta alacakları bir galibiyet ile psikolojik olarak avantajı ele geçirecekler.

Pacers 89 - Bulls 116
Doğu Konferansı'nda yarı finale yükselen ikinci takım Chicago oldu. Süpürgelerin çıkmasını beklediğim seriydi ancak Indiana'nın ilk iki maçta sergilediği direnç ve oynadıkları basketbol benim için sürprizdi. Evlerinde bu performansların hatrına bir galibiyet elde ettiler ancak seriyi tekrar Indiana'ya taşımak gerçek sürpriz olurdu. Dün akşam maçın kilit adamı her zamanki gibi Bulls adına Rose oldu. Rose'un kenara geldiği bir dönem vardı ki Pacers inceden inceden farkı eritti ve oyunu tehlike sınırına getirdi. Bu dakikada oyuna giren Rose hücumda ve savunmada sorumluluk alarak farkı bir anda açtı ve Chicago'nun bu turu geçtiğini gösterdi izleyenlere.

Serinin kaderini belirleyen isimlerden biri Chicago adına şüphesiz Luol Deng oldu. Dün akşam 24 sayı-6 ribaund-7 asist ile her alanda katkı sergileyerek takımına galibiyeti getiren Deng'in seri ortalamaları da oldukça iyiydi. Rose ise 25 sayı-6 asist ile maçın en skorer ismi olurken maçın tehlikeye girdiği anlarda sahne alarak kalitesini bir kez daha gösterdi. Ayrıca maç içinde 5/7 üçlük isabeti ile oynayan ve 15 sayı üreten Bogans'ın da katkılarını atlamamak gerekir. Ömer Aşık ise maçın kopmasından da faydalanarak 15 dakika kadar oyunda kaldı ve 2 sayı-5 ribaund ile mücadele etti. Pacers cephesinde ise yapılan 20 top kaybı direk olarak skor tabelasınad göze çarparken, Granger'ın 20 sayı-6 ribaundluk katkısı galibiyet için yeterli olmadı.

Hornets 90 - Lakers 106
Chris Paul'un bireysel yetenekleri ile ayakta durmaya çalışan Hornets serinin beşinci maçında Lakers'a teslim olmaktan kurtulamadı. Maça iyi de başladılar aslında ve skorda üstünlüğü ele geçirdiler. İlk periyotu izledikten sonra acaba bir sürpriz daha mı geliyor dedim ancak ikinci çeyrek ile beraber oyuna ağırlığını koyan ve vidaları sıkan Lakers galibiyete yürüyüşünü başlattı. Bir isme bağlı kalmada oynayan her oyuncudan katkı almayı başaran Lakers serinin kritik maçlarından birini kazanarak New Orleans'a avantajlı giden taraf olacak.

Hornets'te Paul bir kez daha takımını galibiyete götürmeyi denedi ama 20 sayı-12 asist bunun için yeterli olamadı. Her maç otomatik olarak belli oranda katkı aldıkları Landry'den bu maç bekledikleri katkıları bulamasalar bile Ariza ve Belinelli oldukça iyi katkı verdi. Belinelli 21 sayı ve Ariza'nın 22 sayısı galibiyet için yeterli olamadı. Lakers'ta Kobe Bryant ne zaman gerekirse sahneye çıktı ve takımı ateşleyecek hamlelerde bulundu. Az ama öz şut kullandı ve 19 sayısı ile takımının en skorer ismi olmayı başardı. Pota altında Bynum 18 sayı-10 ribaund ile etkili olurken, kritik maçlarda sahneye çıkan Fisher 13 sayısı ile başarılı bir performans sergiledi ve galibiyete katkıda bulundu.

26 Nisan 2011 Salı

26 Nisan Programı

27 Nisan Çarşamba- 02:30 Atlanta Hawks- Orlando Magic (NBA TV)
27 Nisan Çarşamba- 03:00 Indiana Pacers- Chicago Bulls
27 Nisan Çarşamba- 05:30 New Orleans Hornets- Los Angeles Lakers

Bu akşam, ilk maç Florida'dayız ve Magic'i elenme stresi sarmış durumda. Eğer bu maçı da kaybederlerse seri 4-1 Hawks lehine sonuçlanacak. Oyun tarzını ne kadar sevmesem de, Hawks kazanmış olacak. Diğer yandan da Magic'te yapılan takas sonrası, olası ilk tur elenmesinin yol açacağı spekülasyonları düşünmek bile istemiyorum. Artık Stan Van Gundy mi gönderilir, genel menejer Otis Smith mi gider, yoksa Dwight Howard mı, bilemiyorum açıkçası (Zaten Smith maçları ayakta izliyormuş kenarda köşede. Hazır ayaktayken, yeni tutmayan kimyanın sorumlusuyken hani...) Magic bundan sonra turu geçse dahi çok azar işitecek çoğu yazı köşelerinden. Bunda da Hawks'ın payı çok büyük. Oyununu yükseltmesini beklediğim Jason Collins beni utandırmadı ve serinin şeklini değiştirdi Magic'in hücumu açısından. Hawks pota altını resmen kararttı kendisi klasik deyişle. Yani sadece şu istatistiği vereyim, gerisini siz düşünün:  Seride toplamda 192 dakika oynandı, 72'sinde beşte yerini aldı Collins. O varken, Magic ortalama 100 pozisyonda sadece 76 sayı atabiliyorken, o yokken 100 pozisyonda bu sayı 108 oluyor. İnanılmaz gerçekten. Bunları yaparken de Howard gibi bir canavarla ( hadi "beast" diyelim) uğraşıyor. Yanlış anlamayın, bu rakamlar normal sezonda da çok benzer. Collins içerdeyken 75 idi, bençte otururken 105 sayı şeklinde idi Hawks potasında her 100 pozisyonda elde edilen sayı. Ayrıca, Collins'in yaşı çok da genç değil, benzer bir performansı Nets'teyken CB4'a (Bosh) karşı da yapmıştı ve Raptors'ı turun dışına itmişlerdi.

İkinci maç ise serinin son maçı olarak gördüğüm maç. Pacers sonunda bir maçta hayatta kalmayı başardı son maçta maçın sonuna kadar. Boozer'ın üçlüğü girse belki skor eşitlenecekti farkı şeyler konuşuyor olacaktık, fakat olmadı. Bu sefer kaçamadı Bulls. Şimdi tekrar Chicago'da maç. Bulls eğer sezon içindeki gibi bençe başvurup istediği katkıyı alırsa maçı kazanan taraf olmaya çok yakın (Geçen maçta benç üstünlüğü sayı olarak 30-17 şeklinde Pacers lehine idi). Rose'un bugünkü ısınmaların çoğunda yer almadığını da belirtelim sizlere. Ama maçta oynayacakmış. Son maçta da bir olası 7. maç potansiyelli bir seri izleyeceğiz. Seri 2-2 ve Lakers'ın üst üste dördüncü NBA Finalleri yolunu tıkayan bir Hornets (çoğu zaman =Chris Paul) takımı izledik. Başa baş geçiyor seri. Kobe Bryant da hafif sakat, fakat oynaması bekleniyor.

NBA'de Bugün - Play-Off 10.Gün

Spurs 86 - Grizzlies 104
Şüphesiz play-off'ların en sürpriz sonuçlarından biri dün gece alındı. Memphis müthiş bir istek ve mücadele ile seride 2-1 öne geçmeyi başardı ancak dün akşam ben Spurs'un yumruğunu masaya vurup maçı alacağını düşünüyordum. Ancak maçı kazanacağına inanan ve yumruğunu masaya vurup seride büyük bir avantajı eline geçiren taraf Memphis oldu. Israrla Memphis'in pota altındaki üstünlüğünden bahsettik ve bu maçta da top ısrarla boyalı alana indi. Randolph ve Gasol'un kullandığı toplar belki az sayıda ancak pota altına inen toplar Spurs savunmasının dengesini fazlasıyla bozdu ve dışarı çıkarılan toplarla da sonuca gitmeyi bildi Memphis.

Üçüncü maçtan sonra Tony Allen'ın, Ginobili özelinde basına yaptığı açıklamalardan sonra bu ikilinin performansları merak konusuydu. Özellikle Manu kendisini eleştiren Allen karşısında etkili bir performans ortaya koyamadı. Spurs maça etkili başladı özellikle hücum konusunda ama maçın elektriği arttıkça ve dakikalar ilerledikçe Memphis, rakibi durdurmayı başardı. Spurs'te Parker 23 sayı üretti ancak yaptığı 7 top kaybı fazlasıyla dikkat çekici. Spurs'un zaten top kaybı sayısı asist sayısından fazla bu da kazanması gereken bir takım için olmaması gereken bir istatistik. Duncan ise pota altında hiç etkili olamadı dün akşam ve 6 sayı-7 ribaund üretti. Spurs zaman zaman benchi ile ayakta durmaya çalışsa da bu galibiyet için yeterli değildi. Memphis cephesinde skor dağılımı başarılı bir şekilde gerçekleşti. Pota altında Zach 11 sayı-9 ribaund ile etkili gözükse de asıl etken dış oyunculardan geldi. Conley'in 15 sayı-7 asistlik performansı ve Mayo'nun benchten gelerek ürettiği 11 sayı dikkat çeken noktalardan. Belki dün gece pota altı konusunda Zach ve Gasol etkili değildi ancak benchten gelen Arthur'un 7/10 isabetle ürettiği 14 sayı Memphis adına önemli bir katkıydı.

Blazers 82 - Mavericks 93
Dördüncü maçtaki efsane geri dönüşün ardından psikolojik olarak iki gece sonra böyle bir maça çıkmak iki takım adına da zor bir olay olsa gerek. Psikolojik bir maçtı aslında özellikle Dallas cephesinden bakıldığında. Kazandım dediğin bir maçı kaybettikten sonra kendi seyircisinin önüne kazanma zorunluluğunda çıkmak zor iştir. Dallas bunun altından kalkmayı başararak önemli bir mesaj verdi rakibine. Özellikle maçın ikinci devresinde iyi oyunu ile rakibine zor anlar yaşatan Dallas kazanan taraf oldu. 25 sayı-8 ribaund ile Dallas'ın galibiyetinde önemli bir pay sahibi olan isim Alman yıldızı Dirk Nowitzki oldu ancak maçı getiren oyuncu Chandler oldu. Maç sonu Dirk ve koç Carlisle de maçtan sonra tecrübeli isme övgüler yağdırdı. Pota altında takımın direncinin başlangıç noktası olan ve 14 sayı-20 ribaund ile başarılı bir maç çıkartan Chandler'ın 13 hücum ribaundu aldığını da belirtmek gerek.

Portland cephesine bakacak olursak takımın en etkili ismi 18 sayı-7 asist üreten Miller oldu. Dallas savunması özellikle Aldridge'i yine kontrol altında alınca biraz olsun G-Wall sahneye çıktı 16 sayı-9 ribaund ile ama ötesi yoktu. Özellikle gözler bir önceki maçta mucizenin altına imzasını atan Brandon Roy'u aradı ancak Dallas'ta oynanan maçlarda sergilediği kötü performansta dikkatlerden kaçmıyor bu seride. Roy yine deplasmanda etkisiz kaldı ama söyleyecek bir sözü daha olacak Rose Garden'da. Dün akşam dikkat çeken noktalardan biri de Kidd'in performansıydı. Belki şut bakımından çok kötü bir gece geçirdi ve 4 sayı ile maçı tamamladı ancak 14 asist ve 7 ribaund ile galibiyete önemli bir katkı sağladı. Benchten gelen ve 20 sayıyı Portland potasına gönderen Terry'i de unutmamak gerekir. Seride şimdi bir adım önde olan Dallas ve 2-2 giden bir seride 5.maçı kazanmanın önemi her zaman vurgulanır. Benim gözümde yarı finale göz kırptı şu anda Dallas ancak sonucu hiç belli olmayan bir seri izliyoruz ve Portland'ın seyircisi önünde oynanacak bir maç daha var. İzlemek gerek.

Thunder 101 - Nuggets 104
Thunder süpürmek için çıktığı maçta umduğunu bulamadı. Kendi evinde oynayan ve taraftar desteğini arkasına alan Denver kazanarak seriyi Oklahoma'ya taşımayı başardı. Denver'ın maça kazanmak için çıktığı net bir şekilde ortadaydı ancak maçın son döneminde özellikle Felton'un kaçırdığı serbest atışlar işi tehlikeye soksa da kazanmayı başardılar. Molası kalmayan Thunder son topta topu yarı sahaya kadar getirmeyi başarsa da Westbrook'un denemesinde sonuca ulaşamadılar ve süpürme şanslarını yitirdiler.

Denver'da serinin 3.maçında sönük kalan Lawson bu mücadelede Oklahoma potasına 27 sayı göndererek galibiyetin mimarlarından olurken, Gallinari'de 18 sayı-6 ribaund-4 asist ile önemli bir performansın altına imza attı. Aynı zamanda Lawson 27 sayısı ile kariyer play-off rekorunu da kırmış oldu. İki takımda yüksek yüzdeyle şut attı ve boyalı alanda etkili bir görüntü çizdi ancak farkı yaratan top kayıplarıydı. Oklahoma'nın yaptığı 15 top kaybı oldukça dikkat çekiciydi. Denver'da bir de Wilson Chandler gerçeği var. Bu maçta gördük ki rotasyonun son adamı olma yolunda ilerliyor. Play-off'ta bir türlü ritim tutturamayan ve istenilen katkıyı sağlayamayan Chandler'ın süreleri iyice kısıldı Karl tarafından. Oklahoma cephesinde Ibaka yine üst düzey katkı sağladı ancak bu sefer galibiyeti elde edemedi Thunder. Durant 31 sayı üretirken, Westbrook ise geceyi 30 sayı ile tamamladı.

25 Nisan 2011 Pazartesi

25 Nisan Programı

26 Nisan Salı- 03:00 San Antonio Spurs- Memphis Grizzlies
26 Nisan Salı- 03:30 Portland Trailblazers- Dallas Maverics (NBA TV)
26 Nisan Salı- 05:30 Oklahoma City Thunder- Denver Nuggets

Bu akşam programa Batı'daki  üç maçla devam ediyoruz. İlk maç da Konferans şampiyonunun maçı. Fakat bu seride sanki Memhpis Batı Konferansı şampiyonu gibi oynuyor. Tarihlerinin ilk Playoff maçını kazandılar, evlerindeki ilk Playoff galibiyetlerini de aldılar, hiç de duracağa benzemiyorlar. Spurs için seri biraz Parker'ın eline bakıyor. Üç maçta 15/44 şut isabeti ile oynadı. Ayrıca bir de McDyess'ın durumu önemli, hafif bir sakatlığı vardı, bu maçta daha az süre alacak bildiğimiz kadarıyla. %80 hazır olduğunu söylemiş kendisi.

Geçen maçın öncesin yazdığım tanıdık (!) felaket senaryolarının hep kaybeden tarafı Dallas ise evinde bir kez daha Blazers karşısında. Danklemin bir ucunda ilk maçlarda ortaya çıkan Kidd ve Stojakovic var ise, artık diğer ucunda da son maçta (tüm sezonu sakatlık artı hayal kırıklığı olan) ortaya çıkan Brandon Roy var. Geçen maç 18'i son çeyrekte olmak üzere toplam 24 sayıyla oynadı Roy. Yani açıkçası Dwight Howard'ın, Durant'in, Rose'unkiler gibi ve en yakını dünkü Chris Paul'ünkü gibi özel performansları izleyebilmek çok büyük bir keyif açıkçası... Roy'unki de bir benzeriydi bunların. Bakalım bu akşam neler olacak ?

Gecenin son maçı ise sabah erkenden uyanıp izlenesi bir maç. LP'niz var ise şanslısınız, Nuggets'ı uğurlama töreni olabilir bu maçta. Nuggets bir kez daha ilk turda elenme tehlikesi ile karşı karşıya. Ama süper yıldızını kaybeden bir takım olarak (ki ligdeki en yakın emsal, koçu da daha önceden ayrılmış olsa dahi Utah Jazz) Jazz, gibi yerin dibine girmemiş bir takım olarak hatırlanmayacak en azından. Yani ilk iki maç için Nuggets'tan bir maçı kazanmalarını bekliyordum fakat bu gece işleri çok zor artık. Thunder'ın nasıl bir güce dönüştüğüne de şahit oluyoruz bir yandan. Şu an için sorarsanız Batı'da açık ara en iyi takımlar gibi duruyor.

NBA'de Bugün - Play-Off 9.Gün

Heat 82 - Sixers 86
Miami Heat dün gece süpürmek için çıktı Sixers karşısına ancak beklemediği dirençli bir takım buldu karşısında. Kaybedeceği bir şeyi olmayan ve rahat bir basketbol oynayan Sixers gençlerinin de ritmini bulmasıyla skorda üstünlüğü eline geçirdi. LeBron ve Wade'in katkıları ile oyuna ortak olmayı başardı Miami ancak büyük üçlünün yanında sadece Chalmers'ın ekstra katkıları vardı. Sadece dört ismin taşıması ile maçı neredeyse kazanacak noktaya getirdi Miami ancak Sixers'ın iki üçlüğü oyunda ibreyi çeviren nokta oldu. Dört ismin katkısı ile gidebileceği yere kadar gitti Miami ancak dün akşam galibiyet Sixers'ın hakkıydı ve ilahi adalet yerini buldu.

Seriyi Florida'ya taşıyan Sixers cephesinde dün en beğendiğim isimlerden biri çaylak Turner oldu. İkinci sıradan seçilen bir çaylak olarak sezon içinde bir hayli geri planda kaldı ancak şu performansı bence onun kalitesini gösterir cinstendi. Yeri geldiğinde şuta kalktı, hücumda ve savunmada iyi yer aldı ve 17 sayı-6 ribaund ile geceyi noktaladı genç oyuncu. Turner'ın yanında play-off'ların genelinde beklenenden uzak olan Iguodala'da dün zaman zaman ritim yakaladı. Maçı getiren üçlüğü Wade'in üzerinden atan Louis Williams 17 sayı ile galibiyete katkı sağladı. Miami cephesinde ise 31 sayı-7 ribaund-6 asist ile oynayan LeBron takımının en etkili ismi olmayı başardı ancak son topta isabeti bulamadı.

Celtics 101 - Knicks 89
Normal sezonun son dönemi baz alındığında play-off arenasına Atlanta ile beraber en kötü giren takımlardan biriydi Celtics. Karşısında her ne kadar yeni kurulmuş bir ekip olsa da yıldızları ve bireysel tecrübeleri ile önemli bir takım vardı. İlk tur eşleşmeleri başlamadan süpürgelerin çıktığı bir seri var deseler bu seri aklımın ucundan bile geçmezdi. İkinci maçta Melo'nun üstün performansıyla Knicks ayakta kaldı ancak özellikle serinin New York ayağında Celtics beklemediğim kadar iyi bir performans sergiledi. Dün akşam da skorda üstünlüğünü ele alan Celtics maç boyunca bu üstünlüğünü koruyarak galibiyete uzanmayı başardı.

Üçüncü maçta yaptığı triple-double ile dikkatleri üzerine çeken Rondo 21 sayı-12 asist ile başarılı bir performans sergilerken, Garnett ise 26 sayı-10 ribaund üretti ve takımının en skorer ismi oldu. Saha içi isabetlerine bakıcna zaten %50 isabet ile oynayan Celtics'in galibiyeti hak ettiğini söyleyebiliriz. Oyun olarak Knicks karşısında her maç üstün olan Celtics bu üstünlüğünü sonuca da yansıtmayı başardı. Yaşlı bir kadrosu olan Celtics için seriyi erken bitirmek avantaj olacaktır. Heat serisi öncesi en az beş-altı günlük bir dinlenme süreci yaşayacaklar.

Magic 85 - Hawks 88
Play-off'lara kötü giren bir takımdan mı bahsediyorduk? Beni en çok şaşırtan takımlardan biri de Atlanta. Aslında şaşırtıcı olan Magic'in ibretlik performansı tabi ama Hawks'ın ne olursa olsun en fazla 2 galibiyet alacağını düşündüğüm için serinin gidişatı beni çok şaşırtıyor açıkçası. Dün akşam bir kez daha maçın kaderini değiştiren adam Crawford oldu. Dört maçı geride kalan seride 24 sayı ortalaması ile oynayan Crawford, Hawks'ın 3-1 önde olmasında büyük pay sahibi olan isimlerden. Dün akşam da benchten gelerek 25 sayılık bir katkıya imza attı Crawford ve yanında yaptığı 6 asist ile takımını galibiyete götürdü. Aynı zamanda takımın en çok kazanan ismi olan Joe Johnson'un 20 sayısını da atlamayalım.

Orlando yine felaket şut attı dün gece. 23 üçlük denemesinde sadece 2 kez isabet yakalanması bence başarıdır. Azimle pota dövmeye devam eden Magic'de dün gece özellikle Hidayet ve Reddick göze batan isimlerden oldu. Reddick benchten gelerek hiç etkili olamazken, Hidayet ise kendi adına felaket geçen Atlanta serisine bir halka daha ekledi. Son top ne olursa olsun yine Hidayet'e verildi ancak çok kötü bir son hücum oynayan Hido maçı 6 sayı-6 ribaund ile tamamladı. Magic'i maça ortak eden isim eski günlerinden izler taşıyan bir performansla 20 sayı üreten Arenas oldu. Howard 29 sayı-17 ribaund ile takımı ayakta tuttu ancak onun da yaptığı 8 top kaybı sorgulanması gereken ayrı bir nokta. Orlando cephesinde ciddi değişmeler olmaz ve bu performanslar sürerse kendi evlerinde sezona havlu atmaları olasıdır.

Lakers 88 - Hornets 93
New Orleans'ın şu seride tutunma çabası ve basketbolu gerçekten takdiri hak ediyor. Kazanmak için ekstra oynaması gereken Paul'e ihtiyaçları var Hornets'in ve ilk maçtaki enfes oyununun ardından dün gece de galibiyet için muazzam bir performans sergiledi. En azından bu galibiyetle beraber serinin tekrar New Orleans'a gelmesini sağladılar. Lakers cephesinde ise benchin en etkili isimlerinden olan ve yılın altıncı adamı seçilen Odom'un kötü bir gününde olması Lakers'ın ekstra katkılar almasını önledi. Aynı şeyi New Orleans cephesinden Jack için söylemeliyim ama dün gecenin en kritik pozisyonunda topu elinde bulan Jack attığı basket ile takımına maçı kazandıran isimlerden biri oldu.

Chris Paul'a dönecek olursak ne kadar özel ve önemli bir oyuncu olduğunu bir kez daha görmüş olduk. 27 sayı-15 asist-13 ribaund ile harika bir performans sergiledi deneyimli oyuncu ve serinin eşitlenmesini sağladı. İlk devre oynadığı oyunla takımına önemli katkılar yapan Ariza ise 19 sayılık bir katkı sağladı. Lakers'ın fizikli pota altı isimlerine karşı oynamak zorunda kalan Landry ise elinden geleni yaparak ortalama katkı ile 16 sayı üretti. Lakers cephesinde Kobe 17 sayı ile hayal kırıklığı yaşatsa da 8 asist ile istatistik kağıdını doldurdu. Üçüncü maçla beraber kıpırdanmaya başlayan Gasol 16 sayı ile mücadele etse de yenilgiye engel olamadı.

24 Nisan 2011 Pazar

J-Rich ve Zaza Cezalı (Seriye Kısa Bir Bakış)


Link

Hawks 4. maçı biraz bala da olsa kazanmayı başardı. Bal ne diye soracak olursanız önce videoyu izleyin derim. İzlemeye üşenenlere de yazayım, fark 1, maçın bitimine 6, şut saatinin dolmasına 1 saniye kala Jamal Crawford, zorlama bir üçlük kullanıyor çok uzaklardan. Ve şansı yaver gidiyor, top panyalı bir şekilde basket oluyor. Fark 4'e çıkıyor maç da haliyle sona eriyor. Bu arada maçı izlemeyenler bilemez ama Hidayet çok kötü şut performansının yanı sıra Crawford'ın şutundan önce verdiği kötü bir kararla maçın Hawks'a gitmesine katkıda bulundu. Hawks basketinden sonra skor eşitlenince Van Gundy mola almıştı ve muhtemelen oyuncularına "30. saniyeden önce topu kullanalım, onlar sayı atsa da ikinci bir hücum şansımız olsun" demişti. Ancak hücumda Hidayet topu elinde fazla tutunca, saatte 30 saniye kaldığını görüp acele bir şekilde Horford'ın üzerinden üçlük denedi. Haliyle çok kötü bir şuttu bu ve top Hawks'a geçti. Sonrasında ise yukarı anlattığım gibi Crawford balı aktı.

Bir de şu kavgaya değineyim J-Rich ile Zaza arasındaki. En başta Zaza'nın niye sinirlendiğini anlamamıştım sonra tekrarda Dwight Howard'ın dirseğini gördüm. Zaten teknik faul aldı bu dirsek yüzünden. Ancak ardından Howard'ı korumak isteyen J-Rich ile Zaza'nın tartışması tatsızdı. Zaza'nın belki de NBA'de tutunmasını sağlayan inatçı, hafiften pislik yönünü gördük yine, bu sayede J-Rich'i oyundan attırmayı başardı kendisiyle beraber ve 4. maçta ikisi de cezalı şimdi.

Bu gece 4. maç oynanacak. Peki Magic nasıl kazanır bu maçı ve seriyi dengeye getirir? Şut atmaları lazım şut. Evet belki Larry Drew'ın Howard'ı bire bir savunup geri kalan oyunculara savunmacılarını yapıştırması şut imkanlarını sınırlıyor ama istatistiklerin gösterdiği şeyler apayrı boyutlarda. Dwight Howard'ı çıkarınca Magic'in şut yüzdesi %33'e düşüyor bu seride. Ayıptır yahu şu adamın üstüne bindirdiğiniz yük. İçeriden o kadar savaşıyor, 4 ayrı uzuna 20 faul aldırıyor, ortalama 35 sayı atıyor maç başına, sonra diğer Magic oyuncuları çıkıp %33 ile şut atıyorlar. Üçlükte de %25'te mi ne kalmış durumdalar. Denemelerin bazılarında savunmacılar yakında olduğu için kaçırıyor olabilirler ama 3 maçın çok büyük çoğunluğunu izledim, boş atışları da gayet istikrarlı bir şekilde kaçırıyor Magic. Formsuzluğun dibine vurmuş durumdalar. Buna Hidayet de dahil...

Şimdi J-Rich'siz deplasmanda kazanabilecekler mi bilmiyorum. Gerçekten çok zor işleri. Aslında J-Rich %30 ile sadece 9 sayı atıyordu maç başına. Sistem yeterince iyi işlemeyince, kendi şutunu rahatlıkla yaratamadığı için J-Rich de çok ağır bir travma geçiriyor... Ama şimdi Q-Rich'i koyacaklar onun yerine savunmada Joe Johnson'ı rahatsız edecektir biraz daha. O açıdan aslında yeni bir soluk getirebilir Magic savunmasına Q. Tabii kenardan gelecek Redick'ten ve SVG'nin güvenip güvenmeyeceği muallakta olan Arenas'tan ekstra katkı gerekecek hücumda bu gece. Atlanta'da ise Jason Collins, Thomas ve Powell'a biraz daha fazla iş düşecek ama Zaza mı, J-Rich mi daha önemli takımı için diye sorarsak, cevabını tartışmaya bile gerek yok herhalde. Her ne kadar J-Rich anlattığım gibi rezalet bir seri geçiriyor olsa da...

24 Nisan Programı

24 Nisan Pazar 20:00- Miami Heat- Philadelphia 76'ers (HD-EN) (Ayrıca 00:30'da banttan Ntvspor'da)
24 Nisan Pazar 22:30- Boston Celtics- New York Knicks (NBA TV)
25 Nisan Pazartesi 02:00- Orlando Magic- Atlanta Hawks
25 Nisan Pazartesi 04:30- Los Angeles Lakers- New Orleans Hornets

Dün Playoff'larda ilk kez bir serinin bitebileceğinden ve bir takımın biraz daha fazla dinlenme şansına sahip olabileceğinden bahsetmiştim. Ama nazar değdirdim sanırım. Ama merak etmeyiniz, bugün iki şans var elimizde. İkisi de erken maçlar, dolayısıyla, Kaan Mert arkadaşım gibi, ben de, eminim sizler de, cipsleri-kolaları veya muadillerini maçta bol bol tüketeceğiz. Pazar akşamı gibisi yok ! Haftanın stresine başlamadan, biraz heyecanın zararı olmaz diyeyim ve maçlara geçeyim.

Aslında dakikalar var, Philadelphia'da bir öğle saati şu anda, birazdan maç başlayacak. Artık Philly'nin sonu gelmişe benziyor, Wells Fargo Center'da süpürülmeleri çok olası. Heat oyuncuları bu işi sıkı tutup, seriyi burada bitirmek istediklerini söylemişlerdi zaten. Eğer akılları Celtics ile eşleşme olasılığına takılmazsa, bu akşam kazanacaklardır diye düşünüyorum. Philly'nin sonu geldi derken, Playofflardan sonra takımda da köklü değişiklikler olabileceğinden bahsediyorum. Çünkü şimdiki gençler (Young, Meeks, Lou) gibi oyuncular, tabii bir gün bir Allstar seviyesine gelebilirler, yıldız olabilirler, belki de Philly'i bir Platoff müdavimi elit bir takım yapabilirler, fakat benzer şeyleri Iguodala ve Brand için de söylemiyor muyduk ? Şu an ikisi de kayıp durumdalar. Umarım sorgulamamda yanılırım, neyse.

İkinci maç ise Celtics ve Knicks arasında. Eğer Heat da kazanamazsa, 4-0 bu seride gelecektir diye düşünüyorum. Çok emin konuşup insanları iddaa oynamaya falan yöneltmek istemiyorum ama, Amar'e ve Stoudemire'ın ikisinin de son durumu şüpheli. Maçta oynayamayacaklar büyük ihtimalle. Billups bir mucize olması için dua ettiğini söylemiş. Yani durum şu ki, eğer Boston bir hata yapmaz, veya Melo 18/27 saha içi isabetiyle 53 sayı falan atmazsa, atsa dahi Celtics'i 90'ın altında (sayı) tutamazsa, işleri inanılmaz zor.

Artık bugün bitip gece yarısından sonraki saatlere girdiğimizde ise, serisi kör bir kilit halini almış bir maç var. Maçların da gayet sıkıcı geçtiğini düşünüyorum, özellikle dünkü Blazers performansından sonra. Neredeyse tüm pozisyonları Howard'a indirip, bitirmesini seyreden bir Magic takımı var karşımızda. Geçen maçtaki itişme kakışmadan dolayı, Pachulia ve J-Rich cezalı bu maçta. Bence bu durum biraz daha Magic'e yarayabilir. Çünkü dediğim gibi, pota altı boşalırsa Magic maçı almaya yakın taraf olur, bu yüzden Hawks'ta tüm yük Horford'un omuzlarında olacak (Biraz da Collins, Horford'u yedeklediği için, gerçi o da şüheliydi bu maç için ama son rapora göre oynayacakmış). Ayrıca hiç olmazsa bile Zazayı faul yaptırmak için bile oyunda tutabilirdiniz, ki çok daha etkili kendisi. Orlando da üçlük açısından sıkıntı çekecektir doğal olarak J-Rich yokken.

Sabaha karşı da son şampiyonun maçı var. Başta gördük ki, bu ilk seri bayağı zor geçecek gibi, çünkü bu artık gelenek, Lakers'ın ilk serileri çok iyi geçmiyor (bkz 2009'da Rockets'a karşı ve 2010'da  Thunder'a karşı). Gerçi bu seri 6-7 maç kadar sürmeyecek gibi. Çünkü bu maçta Paul'ün geçen maçta Bynum'un faul yaptığı pozisyondan dolayı süren bir sakatlığı var. Oynaması düşük ihtimal. Yine maç saati belli olacak gibi. Bu maçın neticesi eğer Paul olmazsa, ilk yarıda netleşebilir.

NBA'de Bugün - Play-Off 8.Gün

Mavericks 82 - Blazers 84
Açıkça söylemek gerekirse farkın 23'e çıktığı an televizyonu kapatmak istedim. Felaket derecede uykusuzdum ve skor bakımından bir hayli kısır olan bu maçın dönmesi için adeta mucizeye ihtiyaç vardı. O mucize ete kemiğe bürünmüş bir halde topu eline aldı ve son çeyreğe 18 sayı geride giren takımını ayağa kaldırdı. Mucizenin adı Brandon Roy'du. Sezon boyu dizleri onu nereye kadar taşıyacak dedik hatta ilk iki maçta sorumluluktan kaçıp, kötü performans sergilemesi nedeniyle eleştirdik. Ancak gerçek bir winner nasıl olunur gösterdi dün akşam bizlere Roy. Destansı bir mücadele sonunda hak ettiği galibiyete ulaştırdı takımını ve seriyi eşitledi. Ayrıca bu destansı geri dönüşü NBA tarihinde yapabilen ender takımlar arasına girdi Portland. Bir play-off maçında son çeyreğe 18 veya daha fazla farkla giren ve maçı çeviren üçüncü takım olmuş Portland.

Öyle bir maçtı ki seriye her ne kadar eşitlik gelmiş olsa da psikolojik avantaj tamamen Portland'ın eline geçti. Son yıllarda play-off'larda yaşanan kötü hatıraları unutulmayacak olan Dallas bu kötü talihine yeni bir sayfa daha eklemiş oldu dün gece. Dallas iş play-off'lara gelince enteresa işlere imza atıyor zaten. 26 üçlük denediler dün gece ki bu her üç hücumda bir yayın gerisinden hücum etmek demek. Savunma konusunda Aldridge'i iyi savundular ancak Roy gerçeği kendini gösterdi. 24 sayı-5 asist ile oynayan Roy enfes bir son çeyrek performansı sergilerken, Aldridge 18 sayı-8 ribaund üretti. Dallas cephesinde ise Nowitzki'nin 20 sayısı ve Marion'un 12 sayı-11 ribaundluk performansı galibiyet için yeterli olmadı. Şüphesiz şu ana kadar oynanan play-off mücadelelerinin en iyisini izledik dün gece.

Thunder 97 - Nuggets 94
Play-off'ların iki yakasında da en çekişmeli geçmesini beklediğim iki serinin 3-0 olması -Celtics/Knicks- biraz ironik. Evinde müthiş bir seyirci desteği ve iyi basketbol ile Nuggets karşısında iki galibiyet alması Thunder için sürpriz değildi ancak bu maçı kazanmaları benim için sürpriz oldu. Ancak serinin kaderinde hakemlerin yanlış kararlarının büyük etken olduğunu da pas geçmemek gerek. İlk maçta yaşanan hakem hatasından sonra dün akşam Jr Smith'in son şutunda faul çalınmaması da fazlasıyla garipti. Hakemlerin o maçta çalacağı bir faul ile aynı gecede iki enfes geri dönüşe şahit olabilirdik ancak bu gerçekleşmedi.

Thudner'da Ibaka 22 sayı-16 ribaund-4 blok ile çok çok ekstra oynayarak takımını galibiyete taşırken, Durant 26 sayıyla en skorer isim oldu. Deplasmanda maç kazanabilmek için ana skorerin dışında ekstra katkı alabileceğiniz bir oyuncu şart ve dün gece Thunder'da bu isim Ibaka oldu.Westbrook'un 23 sayı-8 ribaund-9 asisti de dikkat çekilmesi gereken bir performans olarak göze çarpıyor. Denver'da Nene çok iyi oynadığı ilk maçın ardından beklentilerin altında kaldı benim gözümde. Dün gece 15 sayı-10 ribaund ile oynayan Nene'nin yanında Martin'de 15 sayı üretti ancak Ibaka ve Perkins'in iyi oyunu ile pota altı üstünlüğünü ele geçiremedi Denver. Smith ise benchten gelerek 15 sayıya imza attı ancak son 20 saniyede gösterdiği oyunu ile takımını galibiyete taşımış olsa şimdi onun adından daha çok bahsediyor olabilirdik.

Spurs 88 - Grizzlies 91
Grizzlies ilk maçı kazandığında belki bir çok kesim için bu sürpriz olmuştur ama dün geceki maçla beraber eminim ki o kesimin de sürpriz düşüncesi değişmiştir. Grizzlies evinde çok çekişmeli ve çetin geçen bir maçta Spurs'u 2.kez mağlup ederek avantajı ele geçirdi. İlginç olan nokta ise maç boyunca üçlük isabeti konusunda sıkıntı yaşayan ve maçı belki de bu yüzden kopartamayan Memphis'i galibiyete götüren basket Zach Randolph'un elinden çıkan üçlük oluyor. Dün gece pota altında müthiş bir mücadele örneği sergileyen ve iyi bir maç çıkartan Zach bu önemli şutu da sayıya çevirerek takımını galibiyete götürdü.

Spurs'un en çok yara aldığı bölge olan boyalı alanı çok iyi işleyen Memphis'te Randolph'un 25 sayısı bunu kanıtlıyordu. Sezon ortasında aldığı kontratla eleştiri konusu olan Conley'in play-off performansı bence olumlu. 14 sayı-6 ribaund-8 asist üretti dün gece ve oyunun her alanında etkili olmaya çalıştı. Spurs cephesine bakacak olursak 23 sayı-5 asist üreten Manu takımını galibiyete götürmek için çok çalıştı ancak bunda başarılı olamadı. Son topta mola almayan Spurs'te top Manu'nun elinde patladı ve yapabileceği fazla bir şey yoktu ama o pozisyonda mola almamakta maçın kaderini çizdi. Popovich hatanın kendisinde olduğunu söyledi basın toplantısında ancak oyuncuların da skordan ve süreden haber olmaması şaşılacak durum. Duncan ise 13 sayı-11 ribaund-6 asist-5 blok ile verimli bir performans sergiledi ancak takımı galibiyete götüremedi.

Bulls 84 - Pacers 89
Basketbol ilginç ve gelgiti çok fazla olan bir spor ve dün akşam bunu fazlasıyla gördük. Indiana deplasmanda iyi mücadele ettiği ilk iki maçı kaybetti ve evinde de ilk maçında istenilen performansı sergileyemedi. Beklenilenin de üstünde oynadığı bir seride süpürülme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı ancak son maçta iyi basketboluyla kazanan taraf olmayı başardı Indiana. Kazandı kazanmasına ancak halen son çeyrekleri ve kritik anları kötü oynama geleneğini sürdürüyor Pacers. Zaten ilk iki maçı bu yüzden kaybetti Pacers. Son beş-altı dakikanın dikkatle izlenmesi gerek kesinlikle. Pacers kazandığı maçı neredeyse altın tepside veriyordu Chicago'ya ancak kötü bir son hücum sonunda Chicago bu altın tepsiyi geri çevirdi.

Maçta dikkatimi çeken ilginç bir nokta ise salonda Indiana taraftarından çok Chicago taraftarının olmasıydı. Tribünlerin genelinde kırmızı rengi hakimdi ve Pacers'lı oyuncuların serbest atış kullandığı sıralarda pota altında dikkat dağıtmak için hazırda bekleyen bir çok insan vardı. Böyle bir şeyi bir deplasman takımı adına da ilk kez görüyorum. Granger 24 sayı-10 ribaund ile Pacers'a ilk galibiyetini getirirken boyalı alanda Hibbert 16 sayı-10 ribaund ile başarılı bir performans sergiledi. Chicago ise kaybederken Noah gibi bir ismi kazandı. Noah 21 sayı-14 ribaund ile oynayarak takımının en skoreri oldu ancak bu güzel performansı galibiyeti getirmedi. Rose United Center'da oynan maçlara göre deplasmanda belirgin bir düşüş gösterdi. Dünc22 şutunda sadece 6 isabet bulabildi ve kötü bir performans sergiledi. Maçın son periyodunda çaldığı toplarla takımını ayakta tutmayı başardı ama maçın genelini kötü oynadı genç oyuncu. Ömer ise 3 dakika forma şansı buldu ve 2 ribaund-1 blok ile mücadele etti.

Ağlamayan Çocuğa Meme Vermezler (Roy Şov)

İlk iki maçta Blazers, rakibiyle başa baş oynasa da son çeyreklerde Nowitzki'yi durduramamıştı. Deplasmanda olmalarının ve son çeyreklerde hücumun pek işlememesininde payı vardı bu mağlubiyetlerde. Bu mağlubiyetlerin ilk maçında yokları oynayan, ikincisinde ise McMillan'dan doğru düzgün dakika bile alamayan Roy medyaya ağlamıştı: "Ben bu muameleyi haketmedim, takımıma yardım edebileceğimi bilirken böyle kenarda oturup çürümek hiç bana göre değil." Açıkçası ilk maçtaki kötü performansından sonra biraz boş konuşuyor gibi gelmişti bana. Ama seri Portland'a taşınınca neler oldu neler...

İki maçtır Brandon Roy sırtladı Blazers'ı ve seriyi neredeyse tek başına 2-2'ye getirdi. Bu sabaha karşı oynanan maçta özellikle son çeyrekte yaptıklarıyla çok konuşulacak. Zaten manşetlere taşındı bile. Üçüncü çeyrekte bir ara 23 sayı geri düşen takımını son çeyrekte aldı tek başına galibiyete taşıdı. 18 sayı atıp 2 de asist yaptı son 12 dakika içinde. Bir de yani hücumda hiçbir şey üretemeyen Blazers'da herkesin kafalar öne eğilmişken, şutlar girmiyorken, takım neredeyse maçı bırakma noktasına gelmişken parladı yıldızımız. Bildiğim, sevdiğim, oyununa hasta olduğum, formasını aldığım Roy geri döndü adeta. Onu gördüm parkede. Penetrelerinden, jump shot'larına, post-up'ından asistlerine kadar geçen seneki Roy'u izledim özellikle bu son maçta. Takımının son 8 sayısına birden imza attı. Yani geriden gelirken hem skoru beraberliğe getiren (üçlük artı faul) hem de takımını öne geçiren basketleri attı Roy. Marion, Kidd ve Terry'i denize döktü adeta... Kısacası taşıdı adam valla takımı. Hani sakatlıkmış, şuymuş, buymuş hikaye. Tabii sonraki maça dizi nasıl olacak hiçbir fikrimiz yok. Kutudan büyük mü küçük mü çıkacağını kimse bilmiyor, çünkü dizleri menisküs olmadığı için kemikler birbirine sürtünüyor ve bu sürtünme ne kadar aralıklarla oyuncuyu rahatsız edecek boyuta geliyor bunu kendisi de dahil kimse bilmiyor.

Bu arada son maçtan bahsettim ama üçüncü maçta da bu performansının sinyallerini vermişti. Belki bu sabahki kadar dikkat çekici olmadı üst üste bulmadığı için sayılarını ama o maçta da "Bu takımın yıldızı benim, bakın koç bana görev verince neler yapacağımı görün" dercesine oynamıştı. Dün geceki efsanevi performansını ise dediğim gibi ayrı bir köşeye koymak lazım. Blazers, NBA playoff tarihinin en büyük geri dönüşlerinden birini gerçekleştirirken, liderlik yapan hatta bu dönüşü tek başına gerçekleştiren isim Roy'du. Tabii Roy'a değinip, Mavs'in acizliğinden bahsetmemek olmaz. Sudan çıkmış balık gibilerdi adeta son çeyrekte. Sadece 15 sayı bulabildiler. İçeri kapanan, kötü eşleşmelerde devamlı yardım getiren ve dış şutları riske eden Blazers savunmasına karşı bir türlü dış isabet bulamadılar son çeyrekte. Bu da onları bitiren faktör oldu. Ayrıca Nowitzki'yi de bu çeyrekte harika savunduklarını söylemem gerekiyor. Bol bol yardım getirdiler ama bire bir kalınan pozisyonlarda veya Nowitzki savunmacısından kurtulduğunda savunma rotasyonu baya iyiydi.

Son olarak Mavs'in şut atamadığını söyledim ama bu maçta kendi kendilerine yenildiklerini falan zannetmeyin. %38 gibi gayet kabul edilebilir bir yüzdeyle attılar üçlükten. Seride de %43 isabet sağlıyorlar çizginin gerisinden. Hiç ama hiç fena değil yani. Playofflar'da bir takımın maksimum zaten %40 olmasını beklersiniz, daha fazlası abartıdır. Öte yandan Blazers boş atışlar bulmasına rağmen hiç isabet bulamadı. 19 üçlüğün sadece 4'ü basket oldu. Böyle rezalet dış şut attığı bir günde maç kazanabiliyorsa Blazers, Dallas'ta bir maç çalıp Lakers'ın karşısına çıkması da gayet olası. Hele bu seride yokları oynayan Fernandez sazı eline alıp bir maç 15 sayı atarsa bu iş daha da kolay olacaktır. Şu anda Roy sağlıklı ve kendini iyi hissederken bile sadece 4 tane skorer varmış gibi gözüküyor takımda. Bunlardan biri kötü günündeyse Blazers'ın sayı atması imkansızlaşıyor. O noktada da Mavs'i durdurmalarına bakıyor olay, bugünkü gibi dış şutları normal veya normalin birazcık altında kalırsa Mavs'in, amaçlarına ulaşabilirler. Çünkü Nowitzki'ye ve Kidd'in oyun görüşüne sahip olan bir takımı kilitleyecek kadar iyi bir savunma yapamıyorlar.

İlk turun en güzel serisi oldu bu bana göre. Bir de 2-0'dan dönüp kazanırsa Blazers, çok güzel bir hikayeye sahip olacaklar. Bakalım bekliyoruz efendim 5. maçı sabırsızlıkla...