BIY AD

6 Kasım 2010 Cumartesi

6 Kasım Programı

7 Kasım Cumartesi 01:00 / Orlando Magic - Charlotte Bobcats
7 Kasım Cumartesi 01:00 / Cleveland Cavaliers - Washington Wizards
7 Kasım Cumartesi 01:30 (NBA TV) / New Jersey Nets - Miami Heat
7 Kasım Cumartesi 02:30 / New Orleans Hornets - Milwaukee Bucks
7 Kasım Cumartesi 02:30 / Houston Rockets - San Antonio Spurs
7 Kasım Cumartesi 03:00 / Denver Nuggets - Dallas Mavericks
7 Kasım Cumartesi 03:00 / Los Angeles Clippers - Utah Jazz
7 Kasım Cumartesi 04:00 / Toronto Raptors - Portland Trail Blazers
7 Kasım Cumartesi 04:00 / Memphis Grizzlies - Sacramento Kings

Texas düellosunda Spurs, Rockets'ı evinde ağırlayacak. Houston'ın henüz ligde galibiyeti bulunmayan tek takım olması bu maçı kendileri için daha da anlamlı kılıyor. Gecenin bir diğer güzel maçında batının iki güçlü ekibi Dallas ve Denver karşı karşıya gelecek. Birkaç gün önce oynanan maçta Melo'nun son saniye şutunun girmemesi sonucu bu geceki rakiplerine kaybeden Denver deplasmanda intikam arayacak. İlk 5 maçından 5 galibiyet çıkaran Hornets bu gece Milwaukee'nin konuğu olacak ve namağlup ünvanını korumaya çalışacak. Ligin alt sıraları ilgilendiren maçında ise Cleveland ile Washington karşı karşıya gelecek =)

5 Kasım'dan Notlar


Günün Hayvan Performansları:
- Hidayet'in takım arkadaşı Jason Richardson önemli anlarda ortaya çıkabileceğini dün gece de gösterdi. Normal sürede son 3 saniyeye 5 sayı birden sığdıran Richardson 38 sayı- 8 ribaund- 4 top çalmayla maça ve geceye damgasını vurdu.

- Maçın büyük bölümünü geride götüren Orlando'ya galibiyeti süper yıldızı Howard getirdi. 30 sayı ve aldığı 16 ribaundla takımının soğuk terler dökmesine engel oldu.

- LeBron, Shaq gibi isimlerin gitmesinden sonra takımda liderliğe ve ağabeyliğe soyunacağını kimse tahmin etmiyordu Varejao'nun. Ama sene başından beri sürdürdüğü iyi performansını dün gece de 10'da 10 saha içi isabeti 23 sayı- 12 ribaund ile taçlandırdı.

- Geçen gece sayı rekorunu kıran Toney Douglas henüz istatistiklerine bakmadım ama sanırım dün gece de ribaund rekorunu kırdı. Douglas için takımın ön plana çıkan ismi dersem arkadaşlarına haksızlık ederim çünkü çoğu kimsenin şans vermediği New York Chicago deplasmandan sonra takım oyunuyla ve müthiş dış şut yüzdesiyle Washington engelini de rahat geçti.

- Yenilmez Hornets'in takım lideri Paul güçlü Miami önünde de galibiyetin önemli parçalarından biri oldu. Özellikle yaptığı 19 asist var ki takımının 100 sayı barajına ulaşamadığını düşünürsek değerini daha net anlayabiliriz. Ama Miami karşısında dün gece öyle biri çıktı ki ortaya, resmen Miami'ye "eğer şampiyonluk istiyorsanız J. Anthony ile olmaz bu iş" mesajı verdi. Emeka Okafor 26 sayı- 13 ribaund ile gecenin en değerli performanslarından birini sundu.

- Sene başından beri takımın liderliğini Kobe'den devraldığını hissettiren Pau Gasol dün geceyi de 30 sayıyla tamamladı. Kağıt üzerinde kolay görünen Toronto karşısında sürpriz bir mağlubiyeti engelleyen isim oldu.


Boşa Kürek Çekenler:
- Joakim Noah'ı tutabilene aşk olsun. İlk devre baktığımda pek de hatırı sayılır bir istatistiği yoktu. Maç sonunda ise yine 26 sayı- 12 ribaunda çıktığını görünce şaşırdım. Herhalde bu sene ribaund krallığında Howard'ı yalnız bırakmayacak.

-Marc Gasol neredeyse şut kaçırmadan 26 sayı üretti Suns'ın pota altını bulunca. Bunun yanı sıra 7 ribaund ve 3 top çalması var. Ama galibiyete yetmedi bu performansı.

- Her gece birinin yıldızlaştığı Charlotte adına dün gecenin öne çıkan ismi kaptan Jackson oldu. Her ne kadar takımının Detroit'e ilk galibiyetini hediye etmesine engel olamasa da attığı 28 sayıyla skor yükünü çekti.

- Clippers'ın çaylak ikilisi müthiş oyunu güçlü Denver'ı yenmeye yetmedi. Bledsoe'nun 12 sayı- 13 asist, Griffin'in 26 sayı- 10 ribaundlık double double'ı galibiyet için yeterli olmasa da ilerisi için ümit verdi.

- Lakers karşısında kenardan gelerek 12 sayı- 15 ribaund üreten Amir Johnson da gecenin etkili oyuncularındandı. Bu ribaundların 9'unun ofansif olduğunu hatırlatalım. Ha! bu performansı galibiyete yetti mi? Hayır. Peki bu performansı kontratını unutturur mu? O da hayır.


Bizimkiler:
- Temsilcilerimizden Mehmet haricinde hepsi boy gösterdi dün gece. En etkili oyunu kesinlikle Hidayet çıkardı. Takımının Memphis'i iki uzatma sonunda devirdiği maçta savunmada yine zorlansa da hücumda 10'da 5 üçlük isabetiyle 18 sayı ve 5 ribaund üretti ve böylece hem kendi hem de takımının kötü gidişine son vermiş oldu.

- Bucks'ta Scott Skiles rotasyonu yavaş yavaş oturtmaya başlıyor gibi. Ersan 26 dakika süre aldığı maçı kötü başladı iyi bitirdi diyebiliriz. Maçın son dakikalarında üst üste bulduğu 4 sayıyla Milwaukee'nin maçı koparmasında başrol oynadı.

- Semih ve Ömer'i karşı karşıya getiren maçta ise guülen taraf uzatmada Celtics oldu. Temsilcilerimiz bulduğu kısıtlı sürelerde kendilerine biçen rolün gereği kadar oynamışlar gibi. Maçı çok dikkati izleyemediğim için net birşey söyleyemiyorum. Ömer'in 12 dakikada, Semih'in ise 11 dakikada 2 sayısı var. Şimdilik dileğim bu ikilinin, sezon sonuna kadar bu civarda süreler bulabilmeleri.

Günün Hareketleri - 5 Kasım


Link

Jason Richardson'ın son saniyede maçı uzatan basketi ilk sırada. Maçı izlemeyenlere tavsiyem normal sürenin son saniyelerini izlemeleri. Bitime 1 saniye kala, Rudy Gay'in oyunundaki iniş çıkışların zekasını kullanabilmesi konusunda da meydana geldiğine şahit olduk. Önce Bird, sonra Shackleford'u hatırlattı. Richardson'ın basketi apayrı bir yerde ama gecenin diğer hareketlerinde benim bir numaram Kobe'nin asisti.

5 Kasım 2010 Cuma

Günlük Tahminler - 5 Kasım


Kevin Love 28 Sayı + Asist Alt (Betsson)

Şimdilik gözüme çarptığı için sadece bunu paylaşıyorum. Atlanta karşısında Kevin Love'a yanlışlıkla ribaund yerine asist açılmış durumda betssonda. Sene başından beri ortalama 1 asist ile oynayan Kevin Love için yalnızca sayı üreterek bu baremi geçememesini beklemek oldukça güzel bir deneme olabilir. Kaçırmamanızı tavsiye ederim.

Bargnani 22.5 Sayı Alt (Betsson)

Bargnani sezona fena başlamadı aslında ve 24 sayı ortalaması var ilk 4 maçta. Ama bu maçların ortak özelliği, Toronto'nun rakiplerinin ligin en kötü savunma yapan takımları olmasıydı. Henüz çetin bir rakip gelmedi karşılarına ve Bargnani de bu avantajı iyi kullandı. Bu gece ise durum epey farklı olacak. Deplasmanda Lakers'ın konuğu olacak Toronto ve Lakers evindeki ilk maçlarda gösterdi ki maçı baştan koparıp yıldızlarını dinlendirmek esas amaçları olacak bu sene. Bargnani normalde 4 numaralara ters gelen bir oyuncu dış şutu olması sebebiyle ama Odom da dışarı çıkabilecek ve hızlı adımlara sahip bir savunmacı. Tahminim Bargnani'nin bu maçta 22 sayıyı geçemeyeceği yönünde.

Nelson -2 Sayı (Betsson)

Favors NCAA'den beri takip ettiğim bir oyuncu ve açık söylemek gerekirse beklediğimden daha çabuk ısındı NBA'e. İlk maçlar itibariyle performansı gayet iyi. Ama Troy Murphy'nin sakatlıktan çıkması, bu durumu olumsuz etkileyebilir. Son maçta pek süre alamasa da yavaş yavaş süreleri artacaktır Murphy'nin, bu da Favors'ın istatistiklerini direkt etkiler. Ayrıca Magic pota altı oyuncularının yardımlaşmalı savunması da çaylak Favors'ı zorlayabilir. Bahisimiz açısından tek sorun Jameer'in istikrarsız hücum performansı. Biraz yüzdeli hücum ederse bu bahis gelir gibi. Jameer'e güvenenler için denemeye değer bir barem. Ama bu bahise diğeri kadar güvenmediğimi söylemeliyim.

NOT: Tahminlerimizin oluşturacağı olumlu veya olumsuz durumlardan KP ailesi olarak sorumluluk kabul etmeyeceğimizi ve Türkiye'de yasal olmayan sitelerdeki bahisleri yurt dışındaki okurlarımız için değerlendirdiğimizi belirtmeliyim.

5 Kasım Programı

6 Kasım Cuma 01:00 / Milwaukee Bucks - Indiana Pacers
6 Kasım Cuma 01:00 (NBA TV) / New Jersey Nets - Orlando Magic
6 Kasım Cuma 01:00 / Cleveland Cavaliers - Philadelphia 76ers
6 Kasım Cuma 01:30 / Charlotte Bobcats - Detroit Pistons
6 Kasım Cuma 01:30 / Washington Wizards - New York Knicks
6 Kasım Cuma 02:00 / Chicago Bulls - Boston Celtics
6 Kasım Cuma 02:00 / Atlanta Hawks - Minnesota Timberwolves
6 Kasım Cuma 02:00 (NTV) / Miami Heat - New Orleans Hornets
6 Kasım Cuma 04:00 (NBA TV) / Memphis Grizzlies - Phoenix Suns
6 Kasım Cuma 04:30 / Los Angeles Clippers - Denver Nuggets
6 Kasım Cuma 04:30 / Utah Jazz - Golden State Warriors
6 Kasım Cuma 04:30 / Toronto Raptors - Los Angeles Lakers


Türkiye için NBA vakti! Tam anlamıyla bir basketbol şöleninin yaşanacağı bu gece 24 takım sahne alıyor ayrıca televizyonlarımızdan gösterilen tamı tamına 3 maç bulunuyor.

İlk olarak gözümüze çarpan kuşkusuz Heat - Hornets maçı. Sezona flaş giriş yapan Hornets ile yavaş yavaş düzeni oturtmaya başladığı göze çarpan Heat kozlarını paylaşacak. Geçtiğimiz günlerde yapılan antremanda yerini alamayan LeBron James'in sahada olması bekleniyor. Aynı şekilde bu sene takımını 4-0'a taşıyan Chris Paul de Heat guardları karşısında ter dökecek. Maç öncesi açıklamalarda kendilerine yöneltilen istatistiklerindeki düşüş sorularına önemli olan takım başarısı diyerek cevap veren Bosh bu açıklamasına rağmen Okafor karşısında bugün kendisini hatırlatmak isteyebilir.

Gece saatlerinde New York'un üçlük bombardımanına dur diyemeyen Bulls'un rakibi bu gece Celtics olacak. Celtics rakibinin yorgun oluşundan faydalanacak gibi görünüyor. Henüz galibiyetle tanışamamış Pistons takımı ise bu hedefini Charlotte karşısında gerçekleştirmek isteyecektir. Özellikle takımın içinde bulunduğu kaos ortamından çıkışı için şart olan galibiyet bu gece gelebilir.

Bu maçlar dışında gecenin son maçı da yüzümde bir tebessüm oluşturdu. Los Angeles Lakers - Toronto Raptors. 22 Ocak 2006 demem yeterli heralde :)

NBA Onlardan Sorulur

NBA'de bir zamanlar ön planda olan ancak şimdilerde şampiyonluğa oynayan kadroların yan parçaları haline gelen birçok oyuncu bulunmakta. Bu tip yaşlı oyunculara artık pek rastlanmıyor çünkü bildiğimiz gibi sıklıkla oyuncuların daha 30'lu yaşlarının başında kaybolup gittiğine şahit oluyoruz. Ancak 40'ına merdiven dayayan bazıları var ki hala oyuna katabilecekleri bir şeylerinin olduğunubize göstermeye devam ediyorlar. Bu tezden yola çıkarak hazırlanmış ligin en yaşlı 5 oyuncusunu kapsayan analizimizle karşınızdayız .

1 - Shaquille O'neal - Doğum Tarihi : 6 Mart 1972

NBA tarihinin en iyi oyuncularından biri olan, tarihe kırdığı birçok rekorla adını yazdıran O'neal şu sıralar farklı bir birincilikle karşımızda. Aktif oyuncuların en yaşlısı konumundaki dev oyuncu geçtiğimiz 2 yıl boyunca verdiği 2010'da emekli olacağım demeçlerinin ardından gelen Lakers şampiyonluğu üzerine basketbola devam kararı almıştı hatırlarsanız. Onun şu an ligde olması çok özel bir sebebe dayanıyor. Yıllardır süregelen Kobe-Shaq düellosunda 2010 şampiyonluğuyla beraber 5 yüzüğe ulaşan Kobe'nin onun bir adım önüne geçtiğini görmezden gelemedi O'neal. Yapı itibariyle görmezden gelmesi de imkansızdı zaten. Ordan oraya savrulan bir oyuncuya dönüşmüşken bir anda şampiyonluk hedefine kilitlenmiş biri olarak bulduk onu. Hatta Celtics'e geliş hikayesi de bir o kadar ilginç ve bu konuyla bağlantılı.

Bunun için ayrı bir paragraf açmak lazım. Olay Kobe'nin canlı yayında milyonların önünde Shaq'tan 1 fazla yüzüğü olduğunu açıklamasıyla başlıyor. Bunu izleyenlerden biri de Boston Celtics'in sahibi Wyc Grousbeck. Canlı yayının hemen ardından Grousbeck ilk iş olarak GM Danny Ainge'i arıyor ve durumu anlatıyor. Bunun üzerine Celtics Shaq hamlesi için harekete geçiyor. Shaq'ın ne kadar iyi tanıdıkları ortada ki Atlanta Detroit gibi takımların 4 milyon dolarlık tekliflerinin arasından sıyrılıp veteran minimuma imzalamayı başardılar. Yeni lakabıyla The Shamrock artık sadece şampiyonluk hedefine kilitlenmiş durumda ve görünüşe bakılırsa 40. yaşını ligde kutlayacak.

2 - Kurt Thomas - Doğum Tarihi : 4 Ekim 1972

1995 senesinden beri ligde olan bir oyuncu Kurt. Ligin en eskilerinden tecrübeli bir oyuncu olduğuna şüphe yok elbet ama tezimize pek uymuyor. Çünkü onun artık oyuna katabileceği bir şeyler olup olmadığı konusunda emin değilim. Hani yukarıda bahsettiğim bir dönem ön planda olup sonra yan parça haline gelenlerden değil o. Kariyeri boyunca yan parça olmuş bir oyuncu. Yıllarca kafaya oynayan takımlarda ( Spurs,Suns ) bu görevi üstlendi ve artık belki de bırakması gereken döneme gelmişken Bulls'la yeni bir kontrat yaptı. Şu sıralar da görüyoruz ki pek süre alamıyor. Zaten biz Türkler olarak pek süre almasını da istemiyoruz çünkü alacağı her dakika Ömer Aşık'tan çalınmış bir dakika olacak. O sebeple benchte ve soyunma odasında takıma abilik yapma görevini üstlendiğini düşünüyorum. Sezon sonunda bırakacaktır.

3 - Grant Hill - Doğum Tarihi : 5 Ekim 1972

Lige geldiği ilk yıllar Micheal Jordan ayarında bir adam olup olmayacağı bile tartışılırken başına gelen sakatlıkla beraber dibe vuran ancak tekrar toparlanmasını başaran Hill'e geldi sıra. Ligdeki henüz ikinci senesinde 20.2 sayı 9.8 ribaund 6.9 assist ortalamaları eğer sakatlanmasa neler yapabileceği hakkında bize biraz olsun referans oluyor sanırsam. Günümüze gelelim. Hill ligin en yaşlı 3. oyuncusu konumunda olmasına rağmen geçtiğimiz sezon Suns forması altında 81 maç ilk 5 başladı ve takımın vazgeçilmez bir parçası olduğuna hepimiz şahit olduk. Maç başına 30 dakika sahada kalabilen başarılı oyuncu her daim kendisinden isteneni yerine getirebiliyor ve bu sebepten olsa gerek Phoenix takımı ondan vazgeçemiyor. Üst düzey basketbola devam ettiğini de düşünürsek daha yıllarca oynayabilecek ayarda bir görüntü çiziyor Hill. Şu an onu istemeyecek bir takım olduğunu düşünmüyorum.

4 - Jason Kidd - Doğum Tarihi : 23 Mart 1973

Jason Kidd. İhtiyarlar arasında tartışmasız en çok iş yapan oyuncu. Bu ünvanı bu yıl da koruduğunu bize daha ligin ilk maçında gösterdi 18 assist yaparak. Çoğu kişinin diline dolanan 3 sayılık atış problemini de son yıllarda çözdüğünü, yani ilerleyen yaşına rağmen hala kendini geliştirme peşinde olduğunu da belirtelim. Geçtiğimiz günlerde oynanan Denver maçında da 38 dakika sahada kaldı ki onun yaşındaki bir oyuncu ciddi anlamda çok çok ekstra bir durum bu. Onun da bu durumun farkında olduğunu 40'ıma kadar oynarım sözlerinden anlamak mümkün. Oyunundan hiç bir şey kaybetmediğini göz önünde bulundurursak değil 40'ına gittiği yere kadar oynamasını beklerim Kidd'den. Hala triple double'a yakın rakamlar çıkarıyor, hala rakip oyuncuyu bunaltıyor, hala saha görüşü denilince akıllara o geliyor ve artık ceza şutlarını da kesebiliyor. Ayakta alkışlanacak bir adam, onu izlemek gerçekten büyük keyif.

5 - Theo Ratliff - Doğum Tarihi : 17 Nisan 1973

Ratliff özel bir oyuncu. Tabii ki de hücum anlamında çok kısıtlı ve artık onun bu yönünü felaket olarak da nitelendirebiliriz keza bu sezon 5 maçta da görev almasına rağmen sayısı yok. Zaten potayla pek bir alakası da yok çünkü kimse ondan sayı atmasını beklemiyor o da hiç potaya bakmıyor bile. Onu özel kılan şey tek kelimeyle " blok ". O lig tarihine geçmiş bir blokçu. 90'lı yılların sonu ve 2000'li yılların başında rakip takımda olan her oyuncuyu içeri drive ederken 1 kere daha düşünmek durumunda bırakmış olan Ratliff bu alanda 2 kere NBA'de blok kralı bir isim. Kariyer ortalamarına baktığımızda da lig tarihinin 13.sü konumunda bulunuyor. Tabii ki artık bloklarda o etkinliği kalmadı ve artık oynamak için tek bir amacı var: yüzük. Bu sevdasını geçtiğimiz yıl San Antonio Spurs forması altında gerçekleştirmeyi denedi ancak olmadı. Bu yıl free agent pazarından yine şampiyonluğun en kuvvetli adaylarından biri tarafından çekilip alındı. Özellikle playoff zamanı hedefe iyice yaklaştığını hissetmiş olacak ve eski günlerinden 1-2 blok patlatmasına şahit olabiliriz gibime geliyor.

Günün Hareketleri - 4 Kasım


Link

Gecenin en güzel hareketinde Rose, geçen yıl Dragic'e yaptığının benzerini Gallinari'ye yapıyor. Etkileyici bir smaç.

4 Kasım'dan Notlar


Günün Hayvan Performansları
-New York'ta her maçta biri benchten çıkıp inanılmaz işler yapıyor. Sene başından beri genelde bu işleri Chandler yapıyordu, bu sefer de Toney Douglas yapmış. Chicago'yu üçlüklerde 16/24 ile oynayarak yendikleri maçta 9/14 saha içi, 5/9 üçlük isabeti ile 30 sayı üretmiş Douglas. Bu aynı zamanda onun kısa kariyerinin en yüksek rakamı. New York'un inanılmaz şut yüzdesi maçı koparır gibi olmuş ancak Derrick Rose önderliğinde geri dönmüş ve farkı 25'lerden 8'e kadar indirmiş Chicago ancak New York Douglas ve Gallinari önderliğinde daha fazla yaklaştırmamış.

-Süperstarlar iki gün arka arkaya kötü oynamaz klişesini doğrulayan bir performans var karşımızda: Kevin Durant. Dün belki de kariyerinin en kötü oyunlarından birini sergileyen Durant bugün Portland gibi zor bir deplasmanda takımının 3. çeyrekte 12 sayı geriye düştüğü maçta takımını ayağa kaldırdı ve 28 sayı 11 ribaund ile takımının yıldızı oldu. Maçta aynı zamanda geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden eski Portland oyuncusu ve asistan koçu olan aynı zamanda '77de şampiyon olan takımın bir üyesi olan Maurice Lucas adına saygı duruşunda bulunuldu ve forması salonun kirişlerine çekildi.

Boşa Kürek Çekenler:
-Chicago'nun geri dönüş ümidini yaratan adam olmaktan öteye gidemedi Rose. 24 sayı 14 asistlik performansı galibiyet için yeterli olmadı. Ayrıca müthiş bir smacı da var onu da izlemek gerekiyor.


Bizimkiler:
-Ömer Aşık süre bulmaya devam ediyor Chicago'da. 18 dakikada şut kaçırmadan 7 sayı ve 5 ribaund ile oynamış Ömer. Gibson ve Noah'tan artan 31 dakikanın 17'sini alan Ömer kendine rotasyonda yavaş yavaş yer edinmeye başlıyor.

Oberto Emekli Oldu

Daha Portland'a katılalı 2-3 hafta olmuştu ki Oberto basketbolu bıraktığını açıkladı. Kalp çarpıntıları olduğunu bu yüzden de sağlını basketbolun önüne koymak zorunda olduğunu söylemiş Oberto. Kariyerinde Olimpiyat şampiyonluğu da bulunan Oberto, NBA'de de Spurs'le 2007 yılında bir şampiyonluk yaşamıştı. Koç Nate McMillan'da bu kararı anladığını ve oyuncuyu asla riske atmayacaklarını söylerek kendisine yakışanı yaptı. Przybilla ve Oden'ın yokluğunda Camby'nin arkasında bu ikili dönene kadar süre bulmasını düşünmüştü muhtemelen Portland yönetimi ancak Portland'ın şanssızlığı maalesef onu da vurdu. Przybilla antremanlara başladı ve yavaş yavaş takıma dönecek ancak Oberto'nun durumu üzücü. Belki Portland'da sadece garbage time'da oynayabilecekti Przybilla ve Oden döndüğünde ancak bu şekilde basketbolu bırakması kendisi için de zor olsa gerek. Tabii bu basketboldan bağımsız bir karar. Basketbolun, sporun, şampiyonlukların anlamsızlaştığı zamanlar... Geçmiş olsun demekten başka yapacak birşey yok.

4 Kasım 2010 Perşembe

Günlük Tahminler - 4 Kasım


Oklahoma 94 Sayı Alt (Betsson)
Portland - Oklahoma 194.5 Sayı Alt (İddaa)

Dün gece Clippers'a da kaybeden formsuz Oklahoma bu gece Portland'ın konuğu olacak. Gerek Portland, gerek Oklahoma ligin ağır tempoda oynayan ve iyi savunma yapan ekiplerinden. İki takımda da boyalı alan savunmasında etkili isimler bulunuyor. Ayrıca her iki takımın en önemli hücum silahları sıkıntılı günler geçirdi. Portland'da Roy'un hafif sakatlığı kendisini beklenenden çok etkiledi ve son maçta agresiflikten epey uzaktı kendisi. Oklahoma'da ise Durant dün geceyi çok kötü bir yüzdeyle tamamladı. Bu şartlar altında maçın kısır geçeceğini düşünüyorum. Portland'ın ev sahibi avantajıyla daha yüzdeli hücum edebilecek olması ihtimaline karşın öncelikli tavsiyem Oklahoma'nın 94 sayıyı geçemeyeceği yönünde. İddaa oynayanlara tavsiyem ise toplam sayı 194.5 alt.

NOT: Tahminlerimizin oluşturacağı olumlu veya olumsuz durumlardan KP ailesi olarak sorumluluk kabul etmeyeceğimizi ve Türkiye'de yasal olmayan sitelerdeki bahisleri yurt dışındaki okurlarımız için değerlendirdiğimizi belirtmeliyim.

Günün Hareketleri - 3 Kasım


Link

Dün gece de yine güzel hareketleri çıkmış, en anlamlısı tabi ki Paul Pierce'ın 20 bin barajına ulaşması. Ama ben Dragic'in asistini bir numaraya koyuyorum. Koordinasyon ve zamanlama olarak harika. Bu arada geçtiğimiz günlerde Monta Ellis'in bir turnikesinden bahsetmiştim ama videosunu bulamamıştım. Merak edenler için o hareketin bir benzeri yine aynı isimden 8. sırada...

4 Kasım Programı


5 Kasım Cuma 02:00 New York Knicks - Chicago Bulls
5 Kasım Cuma 04:30 Oklahoma City Thunder - Portland Trail Blazers


Sadece 2 maçın olduğu Perşembe gecesinde Ntvspor ya da NBA TV tarafından canlı gösterilecek bir maç bulunmuyor. Gecenin ön planda olan maçı ise kuşkusuz Thunder - Blazers mücadelesi olacak. Dün gece sergilediği kötü performansı hemen ertesi gün tekrarlaması çok zor görünen Durant'in Blazers savunmacılarına çok zor anlar yaşatabileceği bu karşılaşmada aynı zamanda Thunder takımına karşı oldukça iyi oynadığı bilinen Andre Miller'ın da ne yapacağını merakla bekliyorum. Karşılaşma ile ilgili bir diğer not ; iki takım arasında oynanan son maçlarda Brandon Roy sakatlığı sebebiyle sahadaki yerini alamamış ancak ona rağmen Blazers galip gelmişti.

Gecenin diğer maçı için her Chicago maçı öncesi söylediğim gibi yine Noah Noah Noah diyorum. Tam anlamıyla komple bir savunma oyuncusu olan Fransız oyuncu bakalım ligin en iyi hücumcularından Amare'ye karşı nasıl bir performans sergileyecek. Ayrıca aynı maçta eşleşecek oyun kurucuların tarzları arasında da uçurum bulunuyor. Oyunu hıza dayanan Rose ile anlayışının temeli güce dayanan Felton arasında ilginç bir rekabet yaşanabilir.

3 Kasım'dan Notlar


Günün Hayvan Performansları:
-Kobe Bryant Lakers tarihinin en çok süre alan oyuncusu olduğu maçı triple double ile süsledi. Şu ana kadar çok sağlıklı görünüyor. Geçen sezon onu rahatsız eden diz ve parmağı bu sene etkilemiyor sanki onu. Kobe aslında ilk 4 maçta da iyi performanslar sergilemiş ancak maçlar erken koptuğu için bu istatistik kağıdına fazla yansımamıştı. Kariyerinin 17. triple double'ını 30 sayı 12 ribaund 10 asist ile yaptı Kobe takımına galibiyeti getirdi.

-Nene, K-Mart, Andersen yerine Carmelo Anthony, Shelden Williams, Al Harrington 3lüsüyle eşleşen Dirk Nowitzki'de zayıf savunma karşısında çoşmuş. O üçlünün Nowitzki gibi komple bir hücum silahını tutması gerçekten çok zor, zira tutamamış da. 35 sayı 12 ribaund ile maçı domine etmiş Dirk Nowitzki. Yine de Denver'ın maça çok yaklaştığını ancak Carmelo'nun son saniye atışında isabet bulamadığını da belirtmek gerekiyor.

-Sezonun galibiyetsiz ve mağlubiyetsiz takımlarını karşı karşıya getiren maçta Houston ve New Orleans karşı karşı geldi. New Orleans'ı şu ana kadar izleme fırsatı bulamadım ancak pozitif basketbol oynadıklarını, kendi oyunlarını rakibe kabul ettirmeye çalıştıklarını okudum. Maçın yıldızı ise "bu takım buraya geldiğimden geri gördüğüm en iyi savunma takımı" sözünü söyleyerek takımını öven Chris Paul. Paul 25 sayı 7 ribaund 8 asist ve 4 top çalma ile takımını deplasmanda galibiyete taşıdı.

-Stephen Curry'nin arka arkaya 2. maçını kaçırdığı günde Golden State'de sahneye beklenen bir isim çıkmış: Monta Ellis. Sezona çok iyi başlayan Ellis üçüncü çeyrek sonunda kenara girip 4. çeyrekte 8 dakika kala oyuna tekrar girip tam 17 sayı üretmiş. 8 dakika civarı bir sürede 39 sayısının 17'sini üretmiş. Dorell Wright'da haklı olarak "Bugün Wade gibi oynadı, inanılmazdı" şeklinde konuşmuş. Bu arada Ellis'in 39 sayının yanına eklediği 9 ribaund 8 asist 3 top çalmasını da unutmamak gerekiyor.

-İki temsilcimizi karşı karşıya getiren maçın yıldızı ise Paul Pierce olmuş. Bizimkilerin performanslarına aşağıda değineceğim için burada sadece maçtan bahsedeceğim. Kariyerinin 20.000. sayısına uzatmada attığı serbest atışlarla ulaşan Pierce maçı da 28 sayı 5 ribaund 4 asist ile tamamladı. NBA tarihinde sadece 36 kişinin ulaşabildiği 20.000 sayı barajına ulaşan Pierce attığı 28 sayının 12'sini uzatmada bularak takımını galibiyete taşımış.

-Gordon da buraya sık konuk olanlardan. Genç Oklohoma karşısında 27 sayı 5 ribaund 4 asist ile oynarak takımını galibiyete taşımış. Bu arada çaylak Bledsoe performansını da es geçmemek gerekiyor. Baron Davis'in sakatlığında ilk beşte çıkan çaylak oyun kurucu 7/10 ile 17 sayı ve 8 asistle oynayarak takımının ilk galibiyetini almasına yardım etmiş. Maçtan sonra da koçundan da övgüsünü almış. Artık Baron Davis düşünsün :)


Boşa Kürek Çekenler:
-Andrea Bargnani de henüz günün hayvan performanslarına girme şerefine erişemese de sık sık boşa kürek çekenler arasında kendisine yer buluyor. Geçen gün sadece 2 ribaund aldığı için ufak bir eleştiride bulunmuştum kendisine ancak bugün 26 sayı 9 ribaund 3 asist ve 2 blok ile gerçek bir pivot gibi oynayarak diyecek bir şey bırakmıyor. Ha takımına yine galibiyeti getirememiş o ayrı.

-Lakers maçından sonra bu listeye giren Rudy Gay'in iyi performansı bu sefer de Ellis'in insan üstü performansına takıldı. 23'te 14 gibi çok iyi bir yüzdeyle 35 sayı 7 ribaund üreten Gay takımına galibiyeti getiremedi ancak sezona gerçekten iyi başladığını söylemek mümkün. Son 14 üçlüğünde 9 isabet bulduğunu da belirtmek gerek.

-Andrew Bogut bana kalırsa Milwaukee takımının açık ara en değerli oyuncusu. Daha önce de bahsetmiştim, daha rollerin belirli olduğu bir takımda oynasa çok daha faydalı olabilir. Ancak Milwaukee'de savunmanın bütün yükü onda. Jennings, Maggette, Salmons, Delfino, Gooden pek savunmaya takılmayan oyuncular. Bogut Celtics karşısında 47.5 dakika saha kalarak 21 sayı 13 ribaund ile oynadı ancak takımının 4. mağlubiyetini almasına engel olamadı.


Takımı Baltalayanlar:
-Durant uzun zaman sonra gösterdiği kötü performansla buraya girmeyi haketti. Ligin belki de en iyi skoreri olan Durant tam 10 üçlük kaçırdığı maçta 6/24 ile oynayarak 16 sayı üretti ve bu kötü şut yüzdesine bir de 6 top kaybı ekledi ve buraya girmeyi haketti.

-Ligin en iyi skorerlerinden birinden ligin en iyi şutörlerinden birine geçiyoruz. Danny Granger takımının sadece 75 sayı bulduğu 76ers maçında ne kadar önemli bir hücum opsiyonu olduğunu ve onun kötü performansında takımının ne halleri düştüğünü istemeden de olsa göstermiş oldu. 2/14 ile sadece 7 sayıda kaldı Granger.

-Jennings özüne dönmüş diyebilirim. Kariyerinin ilk triple double'ını yaptığı maçta gerçek bir guard gibi oynayan ve şut seçimlerinde dikkatli olan Jennings Boston deplasmanında o bildiğimiz Jennings'e geri dönmüş. 13'te beş şut isabetinin yanında bir guard için felaket olan asist/top kaybı oranı (4/3) Jennings'in buraya girmesini sağladı.

Bizimkiler:
-Oh be Ersan varmış! 4. periyodun sonlarında ve uzatma dakikalarının tamamında sahada kalan Ersan 15 sayı 7 ribaund ile takımına önemli katkıda bulunarak koçu Skiles'a mesajı verdi. Skiles'ın ilk beşte olmamasına rağmen maçın en kritik dakilarında onu sahada tutması ise Ersan için bir diğer sevindirici nokta. Boston'da ise Semih Erden Shaquille O'neal'ın yine forma giymediği maçta 5 dakikada 2 ribaund ile oynamış.

-Ersan'ın güzel performansına rağmen Hido vasat performanslarına devam ediyor. Sadece 16 dakika alabildiği maçta Gentry anladığım kadarıyla Hido'nun fazla Duncan'ın karşısında kalmasını istememiş ve Warrick'i daha çok oyunda tutmuş. 6 sayı 2 ribaund ve 2 top çalma ile oynamış Hido.

Detroit'te Birşeyler Oluyor


Bir Lakers'lı olarak, Detroit söz konusuysa aklıma hep 2004 final serisi gelir. O iş ahlakı oldukça yüksek oyunculardan kurulu Pistons takımı 4 süperstara karşı seriyi bir an olsun bile ortaya getirmemişti. Serinin başından sonuna kadar üstünlüklerini kabul ettirmişlerdi. Tabii ki Malone'un sakatlığı, Kobe'nin inanılmaz formsuzluğu -gerçi bu formsuzluğu hücum ve savunma şeklinde ayırmak lazım zira Kobe savunmada o zamanların en iyi post up hücumcularından Corliss Williamson'u harika savunmuştu- Detroit'in bu kadar rahat şampiyonluğa uzanmasındaki etkenlerdendi ancak Memo'nun da oynadığı o takımın savunma yönü gerçekten kusursuza yakındı. Neden bunlardan bahsettiğimi merak ediyorsunuzdur, hemen açayım:

Detroit Billups'ın gidişinden beri o şampiyonluğa oynadığı yıllardan uzak. Billups'ın nasıl bir winner olduğunu anlamaları bir yana bu sezona da gerçekten çok kötü başladılar. 0-4 başlangıcı takımın halini anlatıyor aslında. Rip Hamilton ve Tayshaun Prince ise beyaz bayrağı atmak üzere. İki değerli parça çok formsuz ve basketboldan soğumuş gözüküyorlar. Sanıyorum bu durumdan şikayetçi olan Detroit yönetimi en azından Prince'i takas etmek istiyor. Adaylar ise Josh Smith ve Chris Kaman. Tayshaun Prince'in bu sene biten 11 milyon dolarlık kontratı ve bunun bu sezon Joe Johnson'a verilen 6 yıl 124 milyon dolarlık ve Horford'a verilen 5 yıl 60 milyon dolarlık kontratla birleşmesi bu takasın olabilitesini yükseltiyor. Ancak eğer Hawks yönetimi maddi açıdan rahatlamayı değil de başarıyı tercih ederse devreye Clippers'ta girebilir. Clippers için Kaman-Hamilton(Prince) takası ne kadar faydalı olur bilemem ancak Detroit için kesinlikle harika bir hamle olur. Hamilton ve Gordon'dan birini kaybetmek Detroit'e koymaz hele ki Kaman gibi ligin en kaliteli uzunlarından birini alıyorken. Clippers için bu hamle şimdilik sadece Griffin'in gelişiminin önünü iyice açmak için mantıklı olabilir.

Sonuç olarak Detroit'in bir hamle peşinde olduğunu düşünüyorum ancak bu hamlenin içinde Hamilton olan bir paketle geleceğini sanmıyorum. Hamilton'ın bu sezondan sonra 2 yıl daha devam edecek 13 milyon dolar civarı bir kontratı var ve son 2 sezondur oynadığı basketbolla o parayı hak etmediğini söylemek mümkün. Ancak hem mutsuz hem de yüklü kontratı sezon sonunda bitecek Prince'in takımdan ayrılmaya yakın olduğunu söyleyebilirim. Prince hem tepeye oynayan takımların kadrosunda bulundurmak isteyeceği çok iyi bir görev adamı hem de rebuilding peşinde olan takımların istediği biten kontrat. Detroit takas etmeyi gerçekten kafasına koyduysa Prince'in talibi çok olacaktır.

3 Kasım 2010 Çarşamba

Günün Hareketleri - 2 Kasım


Link

Gecenin en anlamlı hareketi hakettiği gibi ilk sırayı almış top 10'de. Maçı izlerken aklıma direkt Sundiata Gaines geldi. Onun haricinde Beasley'in takip smacı mükemmel.

Hidayet Türkoğlu Röportajı (Hoopshype.com)

Hoopshype.com'dan Senad Mustafic'in keyifli Hidayet Türkoğlu röportajı. Dolu dolu bir röpotaj olmuş, okunmasını tavsiye ederim.


The World Championships just finished a few weeks ago and you are already in the NBA. Do you feel tired at all?
Hidayet Turkoglu: Yeah, I feel tired a bit. This was one great summer, but a very long one too. That is why I feel some fatigue. I went through the training camp, now I am in the regular season. There simply is no time… I have to give my best and just move on…

Did you get a chance to take any vacation during the summer?
HT: As soon as the World Championships were over, I flew to the States. There was no time for a vacation. It was important for me to come over here on time for the training camp and for the season.

When you look back at the World Championships and the tiredness that follows you now, was it worth it?
HT: When I look back and see what we as Turkish National Team have done at the World Championships, it was absolutely worth it. I have nothing negative to say about the experience. And for the tiredness, as Americans would say, “That’s part of the job!” It is up to me now to find some time to rest between the games and to play at the highest level I can.

What is it that motivates a basketball player to play for his National Team?
HT: Playing for a National Team results in a feeling that can’t be described through words. There is no money involved, no financial benefit. This is where a player performs solely for the crowd, for the people who live in his own country. When those people come to watch you play, when they applaud, when they give you support, the feeling that you get as a player is one of the most beautiful feelings in the world. I have been playing for the National Team for 13 years now and all I can say is that I always had a great time.

You are one of the rare NBA players who regularly answers the calling from his National Team. Do you have understanding for those players who do not do the same?
HT: That would be a question for them… Why didn’t they play and how did they feel when they received an invitation from their country’s team? That is something that I don’t know how to answer and something that I don’t care about. I have no interest to tell them something positive or negative regarding such decisions. I think only for myself it is important for me that I play for the National Team and I will play for Turkey for as long as I can. That is something that matters to me very much. You should ask others why they don’t play.

The semifinal win over Serbia was a big win for Turkey.
HT: Absolutely. After that, we made it to the finals. You know, the chemistry within the Turkish National Team has always been phenomenal. The games against Slovenia and Serbia were fantastic. In the finals, however, we didn’t have sufficient strength to match up against the Americans.

How is Phoenix going to play this year? Lots of players who were the trademark of Suns’ fast action left the team in recent years.
HT: I think we will be a good team. I, personally, need some more time to find the best form, and put myself into a position where I can contribute the most. I need to be more aggressive. This is a new team for me. It will take some time and we need to communicate, practice and everything will be OK.

When observed from the stands, the teams that appeared to have great chemistry over the past several years usually included you on their roster (Sacramento Kings, Orlando Magic). How do you compare the team chemistry you had in Sacramento and Orlando versus that which you had in Toronto last year?
HT: Oh man, don’t ask about Toronto. Over there, it just happened that the situation was bad both for me personally as well as for the organization. During the first three years in the NBA, I had a lot of luck. I had Vlade (Divac) and Peja (Stojakovic) who helped me a lot to adjust to changes in life and changes in game play after moving from Europe. They helped me with transition and I was very happy there. In Orlando, we played a different style of basketball, but that too was a great team.

Do you have better memories from Orlando or Sacramento?
HT: You can’t compare those two. Those were two completely different organizations, with two completely different teams. But it was in those two that I felt the best during my entire career. Also, when I was with the Spurs, for one year, I felt great as well. But that too is an example of a different organization and another different team.

You almost ended up in Portland in summer of last year and yet you signed with Toronto. During the last year, did you ever regret your decision?
HT: Never in my life have I questioned the already-made decisions. At the moment when I was signing my contract, I felt that Toronto was the best solution for me. That is what I did and I really don’t ask myself why, how, what for… Simply, that was the way I felt at that moment and I am not looking back.

What can you expect from the Suns? Do you think that you will have the chemistry here that would be similar to what you had with the Kings and the Magic?
HT: I joined the team about a month ago. I am still new here. I think that soon, after I get to know my teammates better and after I meet more people from the community, I will feel even better than now and more like at home.

With Sacramento and Orlando, you were very close to winning the ring. Do you think that you will have similar results and success with the Suns?

HT: I don’t know, we will see. It is too early to answer that question. We will see how the season shall go. You never know what will happen. We need to have a good regular season, and after that, who knows?

3 Kasım Programı

4 Kasım Perşembe 01:00 / Detroit Pistons Atlanta Hawks
4 Kasım Perşembe 01:00 / Charlotte Bobcats - New Jersey Nets
4 Kasım Perşembe 01:00 / Minnesota Timberwolves - Orlando Magic
4 Kasım Perşembe 01:00 / Indiana Pacers - Philadelphia 76'ers
4 Kasım Perşembe 02:00 / Milwaukee Bucks - Boston Celtics
4 Kasım Perşembe 02:30 / New Orleans Hornets - Houston Rockets
4 Kasım Perşembe 03:00 / Dallas Mavericks - Denver Nuggets
4 Kasım Perşembe 03:00 / Toronto Raptors - Utah Jazz
4 Kasım Perşembe 04:00 ( NBA TV ) / San Antonio Spurs - Phoenix Suns
4 Kasım Perşembe 04:30 / Memphis Grizzlies - Golden State Warriors
4 Kasım Perşembe 04:30 / Oklahoma City Thunder - Los Angeles Clippers
4 Kasım Perşembe 04:30 / Los Angeles Lakers - Sacramento Kings


24 takımın sahne alacağı 3 Kasım gecesinde ilk olarak göze çarpan maç tartışmasız Spurs-Suns maçı. Bu iki takım arasında son 7-8 yılda yaşanan rekabet apayrı bir şey. Neredeyse her yıl playofflarda karşı karşıya gelen bu iki takımın çekişmesinde oluşan Spurs baskınlığı da 2010 playofflarında Suns tarafından sonlandırılmıştı. Yeniden yapılandırılmış Suns'ı yılların Spurs'ü karşısında izlemek keyifli olacaktır. NBA TV yayınlamak için en doğru maçı seçmiş.

Bir diğer göze çarpan maç yine Batı Konferansı'nın güçlü takımlarından Dallas ve Denver arasında oynanacak. Bu mücadelede de üst düzey bir basketbol ortaya konulacağı kesin gibi görünüyor. Dün oynadığı maçın ardından bugün yine sahada olan Celtics'in rakibi Ersan'lı Bucks. Yine dün maç yapan takımlardan Sixers, uzatma oynadıktan sonra back-to-back yapmanın zorluğunu Pacers karşısında yaşayacak.

Sezona 4-0'la giren Atlanta Hawks'ın rakibi 0-4'le tarihinin en kötü başlangıçlarından birini yapan Detroit Pistons. Doğu Konferansı'nın dibine oturan Pistons eğer bir mesaj vermek istiyorsa bunu bu maçta yapmak zorunda. Yine kayıpsız devam eden takımlardan Hornets'in rakibi galibiyeti bulunmayan Rockets. Güneybatı Grubu'ndan iki ekibi karşı karşıya getiren bu maç da kağıt üstünde oldukça çekişmeli geçecek gibi görünüyor.

2 Kasım'dan Notlar

Günün Hayvan Performansları:
-John Wall'un inanılmaz oyununu en başa koymasak ayıp olurdu. 29 sayı 13 asist ve tam 9 top çalma ile oynadı Wall. Bu performans hem takımına hem de kendisine sezonun ilk galibiyetini getirdi. Arenas'ın dönüşünden sonra -bugün antremanlara başlayacağı ve Knicks maçında oynamasının beklenildiği söyleniyor- benche kim gider bilemiyorum ancak Wall gerçekten sezona çok iyi başladı. Uzun süredir ligde bu kadar iyi bir 1. sıra seçimi seyredemiyorduk. (Blake Griffin ve Oden sakatlıkları nedeniyle, Derrick Rose'da ilk sezonunu yavaş geçirmesi nedeniyle) "Griffin ROY olur abi belli oldu" diyenler de artık bir daha oturup düşünür herhalde. Bu arada belirtmekte fayda var maçı uzatmaya götüren üçlük 07/08 sezonunda ligimizde Antalya BB forması giyen Cartier Martin'den geldi.

- Lakers takım olarak günün hayvan performansına imza atmış diyebilirim. Gasol'un 21 sayı 13 ribaund 5 asistini mi, Kobe'nin hepsini ilk yarıda attığı 23 sayısını mı, Barnes'ın 16 sayı 14 ribaundunu mu, 6 kişinin çift hanelere çıkmasını mı, ilk yarı sonunda farkın 25 sayıya çıkmasını mı yoksa %60'la attıkları üçlükleri mi... Hangisini yazsam diğerlerine ayıp olur. Lakers sezona kolay fikstürün de etkisiyle çok rahat başladı. Maçın ilginç notları ise birbirleriyle eşleşen Gasol kardeşler, Odom'un kariyerinin 11.000. sayısına ulaşması, Bynum'un 13 Ocak 2008'de ve 2 Şubat 2009'da Memphis karşısında 2 büyük sakatlık yaşadıktan sonra bu maçta yerini yine sakatlığından dolayı alamaması ve Kobe'nin 1 dakika daha Lakers forması giydikten sonra Kareem Abdul Jabbar'ı geçerek Lakers tarihinin en çok süre alan oyuncusu olacak olması olarak gösterilebilir.

Boşa Kürek Çekenler:
-Blog'da da muhabbeti geçti Antawn Jamison'un benche gönderilme kararının. O konuda kesinlikle ben de Can abiyle aynı görüşteyim ve Jamison her ne kadar iyi bir oyuncu olsa da Hickson genç ve gelişime açık bir oyuncu. Dün gece 31 sayıyla kariyer rekorunu kırdı ancak takımına Atlanta karşısında galibiyeti getiremedi. Bu arada hoş bir detay; Cavaliers taraftarı 4. çeyrekte Hickson faul çizgisine geldiğinde "MVP! MVP!" şeklinde bağırmış. Artık eski Kral'a bir gönderme var mı bilemiyorum ancak hoş olmuş.

-Philidelphia'da benchten gelerek her maç belirli bir katkının üzerine çıkan Lou Williams'ta günün boşa kürek çekenlerinden. Wall'a karşı 30 sayılık bir performansı var ancak takımının 1 sayı farkla yenilmesini engelleyemedi. Bu arada maç boyunca Holiday-Williams ikilisinin beraber sahada olduğunu da belirtmek gerekir.

-Rudy Gay'in 30 sayısı da her ne kadar maça etki etmese de önemli. Özellikle Artest'e karşı yaptığını da düşünürsek. Gay sezona iyi başladı ve daha hiç 20 sayının altına inmedi. Ayrıca uzak mesafeli şutlarını da geliştirmiş olduğunu söyleyebilirim. Son 7 üçlüğünde 5 isabet buldu. Memphis sezona iyi başlamasa da Gay, Randolph'un yokluğunda tüm sorumluluğu üzerine almış durumda.

Bizimkiler:
- Daha önce Semih Erden hakkında "O'neal'ların sakatlığını beklesin, onlar bütün sezonu sağlıklı götüremez o sadece hazır olsun" demiştim ve Semih Shaquille O'neal'ın oynamadığı maçta NBA'deki ilk dakikalarını aldı. 15 dakika sahada kalan Semih 2 sayı 3 ribaund 1 asist ve 2 blokla oynadı. Sadece 1 top kullandığını da belirtmek gerek. Dediğim gibi Semih için kritik nokta kendisini hazır tutması ve her an şans gelebileceğini düşünerek çalışması. O'neal'lar sezon içerisinde maç kaçırmaya devam edecektir.

- Her Milwakuee maçı sabahı aynı şeyleri tekrarlamak istemiyorum ancak Skiles inanılmaz işler yapıyor. Hayret ediyorum yani. Rotasyonu daha kafasında oturtamadığı belli Ersan her maç farklı süreler alıyor ancak bu süreler henüz 15 dakikayı geçemedi. Ersan gibi geçen sene Milwakuee'nin en faydalı isimlerinden biri olmuş, sahada herşeyi yapabilecek bir oyuncuyu neden benchin en dibine atar hiç anlamıyorum. Maggette gibi her eline aldığı topu atan adam yerine kesinlikle Ersan'ı tercih ederim. Ersan umarım tez zamanda o takımdan uzaklaşır. 13 dakikada 2 sayı 4 ribaund 1 asist.

2 Kasım 2010 Salı

Günlük Tahminler - 2 Kasım

B. Roy -2.5 Sayı (Betsson)

Gecenin güzel bahislerinden biri Brandon Roy'a Corey Maggette karşısında açılan -2.5 sayı. İki oyuncunun hücum kapasitesi arasındaki farka aldıkları süreler, takımlarının kaçıncı skor opsiyonu oldukları vs. eklenince Roy bir değil birkaç adım öne çıkıyor. Bahisimiz açısından görünen tek olumsuzluk ise Maggette'nin kenardan oyuna girdikten sonra her eline gelen topta potayı düşünmesi. Ama yine de açılan barem çok değil ve Roy biraz yüzdeli oynarsa çok rahat geçecektir bu baremi.

NOT: Tahminlerimizin oluşturacağı olumlu veya olumsuz durumlardan KP ailesi olarak sorumluluk kabul etmeyeceğimizi ve Türkiye'de yasal olmayan sitelerdeki bahisleri yurt dışındaki okurlarımız için değerlendirdiğimizi belirtmeliyim.

2 Kasım Programı

3 Kasım Salı 01:00 Atlanta Hawks - Cleveland Cavaliers
3 Kasım Salı 01:00 Philadelphia 76'ers - Washington Wizards
3 Kasım Salı 01:30 Boston Celtics - Detroit Pistons
3 Kasım Salı 01:30 Minnesota Timberwolves - Miami Heat
3 Kasım Salı 01:30 Orlando Magic - New York Knicks (Ertelendi)
3 Kasım Salı 02:00 (NBA TV) / Portland Trail Blazers - Milwaukee Bucks
3 Kasım Salı 04:30 Memphis Grizzlies - Los Angeles Lakers


Gecenin en çekişmeli geçmeye aday maçı belki de televizyondan yayınlanacak olanı. Ersanlı Bucks yorgun Blazers ile karşı karşıya gelecek gece 02:00'de NBA TV'de. Program güzel aslında, ligin şampiyonluk hedefleyen takımlarından birçoğu bu gece sahne alacak. Zayıf rakipleri onlara biraz kafa tutabilirse zevkli maçlar çıkabilir.

NOT: Bu gece saat 01:30'da oynanması gereken Orlando Magic-New York Knicks karşılaşması, MSG'daki temizlik çalışmaları esnasında çatıdan düşen parçaların yarattığı tehlike sebebiyle ertelenmiştir.

Günün Hareketleri - 1 Kasım


Link

Öncelikle belirtmekte fayda var, ilk 5 'e hareket sokamasa da Manu'yu izlemek büyük bir keyif. Her ne kadar ayakları çok yavaşlayıp, özellikle savunmada etkinliğini kaybetse de (Gordon'ın 18 sayıyı geçemeyeceğini düşünme sebeplerimizden biri olan Manu savunması, bahisin yatmasının en büyük sebebi oldu) oyun zekasına hayran kalmamak elde değil. Dün gece karşımıza aldığımız Eric Gordon da öyle iki smaç vurdu ki, bir bahis yatacaksa böyle yatsın dedirtti. 3. sıradaki harekette kimin üzerinden vurduğuna dikkat...

1 Kasım'dan Notlar

Günün Hayvan Performansları:
-Luol Deng kariyerinin en yüksek rakamına ulaştığı maçla başlayalım bugünkü notlara. Portland karşısında takımı 110-98 galip gelirken Deng 40 sayıyla kariyer rekorunu kırdı. Ayrıca sadece 19 şutta 40 sayıya ulaştığını da vurgulamamam gerekiyor, oldukça etkileyici bir performans.

-Gary Neal yolu ligimizden geçip de şu an NBA'de formda giyen isimlerden biri. Tıpkı Tolliver ve Cartier Martin gibi... Karşıyaka'da ligimizin tozunu attırdığı günlerden sonra NBA'in yolunu tuttu ve şu an San Antonio Spurs forması giyiyor. Açıkçası sene başında süre alabileceğini sanmıyordum ancak hem süre alıyor hem de bu süreleri çok iyi değerlendiriyor. 20 dakikada 16 sayı 6 ribaund 2 asist ile Spurs'un benchten gelen 32 sayısının yarısını üretmiş.

Boşa Kürek Çekenler:
-Eric Gordon Amerika adına yazın en güzel süprizlerindendi belki de. Amerika Milli Takımı'nda beklenenin çok üstüne çıktı ve bir çok maçta takımın en skorer isimleri arasına adını yazdırdı. Ancak sezon başladığından beri şut ritmini bulamadığını ve özellikle 3'lüklerde karavana attığını söylemek mümkün. Sadece %14'le atıyor üçlüklerde. Belki dün gecede üçlüklerde başarılı değildi (0/3) ancak 23 sayı (10/17 şut isabeti) 11 asist ve 4 ribaund ile takımının yıldızı oldu. Galibiyeti getiremedi ancak NBA'de sadece şutör olarak yer bulmayacağını, iyi bir swingman olma yolunda ilerlediğini gösterdi.

-Lamarcus Aldridge Yahoo Fantasy'de takımımda bulunduğu için ayrı takip ettiğim bir oyuncu. İlk maçta Phoenix karşısında vasat altı bir performans sergilemiş, çift hanelere bile çıkamamıştı. Ancak o günden sonra toparlanarak çok daha iyi performanslar sergilemeye başladı. Ribaund ortalaması genelde 7.5-8'lerde gezinen Aldridge, bu sezon daha 9'un altına inmedi. Ribaundlara da özel olarak konsantre olduğu kesin. Takımının ilk mağlubiyetini aldığı Chicago maçında 33 sayı 9 ribaund ile oynadı ve maçın yıldızı oldu.

-Toronto'nun ne kadar kötü bir takım olduğunu Reggie Evans'ın aldığı dakikalardan anlayabiliriz. Yıllardır garbage time oyuncusu olan Reggie Evans bu sezon Toronto'da 30'lu dakikalarda süre alıyor. Performansı özellikle ribaund anlamında etkileyici olsa da işin özellikle hücum kısmında ne kadar kısıtlı bir oyuncu olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. Zira 16.3 ribaund ortalamasının yanında sadece 2.3 sayı ortalaması var. Şaka gibi. Neyse, bu vasat takımda sivrilen bir iki isimden biri Bargnani. Bugünde (sadece 2 ribaund almasına rağmen) 28 sayıyla oynamış ancak Sacramento mağlubiyetine engel olamamış.

Bizimkiler:
-Sonunda bizimkilerden iyi bir performans görebildik. Hido'nun formsuz, Ersan ve Semih'in süre alamadığı şu günlerde Ömer Aşık'ın performansı biraz olsun yüzümüzü güldürdü. Aldığı 26 dakikada 6 sayı 7 ribaund ve 3 blok ile oynayan Ömer Aşık, ayrıca dakikaların çoğunu Taj Gibson'dan alırken Noah ile birlikte sahada kaldı. Serbest atışlar 2/6'yle oynaması üzücü ancak aldığı sürenin hakkını istatistik kağıdını doldurarak vermesi mutluluk verici. Umarım aldığı süreler böyle devam eder.

2000'lerin Portland'ı Bölüm 1 - Los Angeles'ta 7. Maç (Portland Trail Blazers 100 - New York Knicks 95)

Daha önceden belirttiğim üzere Portland Trail Blazers - New York Knicks maçı için televizyon başına geçtim ve maçı izlemeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü yazının devamında da belirttiğim üzere kötü basketbol ve Portland'ın nereye gittiği gibi farklı düşünceler sayesinde maçtan kopmaya başladım. Maçı sonuna kadar takip etsem de maçla ilgili yazan her analiz ilk yarıya aittir. Maç 100 - 95 Portland lehine sonuçlanırken Portland 3-0'la sezonu açmış oldu.

Yazının devamında ise maç devam ederken yazmaya başladığım ancak maç devam ederken ara verdiğim bir çalışma var. Portland'ın son 10 yılını tek yazıya sığdırmak mümkün olmadığından ve New York Knicks'e de değinmek istediğimden dolayı yazıyı bölümlere ayırma ihtiyacı duydum. Bakalım maçın ilk yarısında neler gözlemlemişiz ve Portland neler yaşamış:

Maçın ilk çeyreğinde basketbol adına özellikle New York cephesinden fazla birşey göremiyorduk. Bir kere savunmada hiç yoklar. Amare Stoudemire hücumda komple bir uzun olabilir ama savunmada kılını kıpırdatmıyor. Hele D'Antoni'nin yanına dönüp tekrar run&gun tarzı oyuna geri dönünce, savunmada Michael Olowokandi'den sonra gördüğüm en tembel performansı sergilemekte kendisi. New York'un Amare haricindeki çekirdek kadrosunda yer alan Raymond Felton, Danilo Gallianari gibi isimlerin de savunmadan çok hücumda aktif olduklarını kabul etmek gerekir. Oyunun diğer tarafında da bu kadar dinlenmeye rağmen çok etkili görünmüyorlar açıkçası. Bir kere oyunlarında bir düzen yok. Evet D'Antoni'nin sistemi çok fazla bireyselliğe, şuta ve koşmaya dayanıyor ancak Knicks kadrosunda Phoenix tarzı bir sistem oluşturacak kalitede oyuncu sayısı pek yeterli gibi gözükmüyor. Özellikle Raymond Felton bana kalırsa çok overrated bir oyun kurucu. Maç başına 7-8 asist gayet güzel istatistik gibi gözükse de Raymond Felton'da ne Nash'in ne Kidd'in ne Paul'un sahip olduğu liderlik özelliği yok. Ciddi şekilde bazen düşünüyorum sahada olsam bu adamın dediklerini yapar mıyım diye. Knicks'i toparlarsak görünen o ki belli bir süre daha şutları girdiği sürece maç kazanacaklar. Savunmada bu kadar isteksiz (Şu an Turiaf'ı ve Wilson Chandler'ı bir köşeye ayırmak istiyorum.), hücumda bu kadar düzensiz oynayarak gidecekleri en iyi yer aşşağı sıralardan playoff yapmak olabilir.

Gelelim asıl mevzuya yani Portland'a. Portland Trail Blazers bana kalırsa NBA'in en sempatik takımlarından birisi. Brandon Roy - LaMarcus Aldridge çekirdeğini üzerine yaptıkları doğru hamlelerle Jail Blazers etiketinden kurtulmayı başarmış ve son 2-3 yılda düzenli playoff yapan bir takım haline gelmişlerdi. Ancak şu an takip etmekte olduğum maç gösterdi ki bu takımın gelebileceği en yüksek nokta biraz zorlamayla Konferans Yarı Finali'nde 4-2 yenilmek gibi birşey gözüküyor. Kadronun çekirdeği geçen seneyle aynı. Sahaya çıkan ilk 5'te ( Andre Miller - Brandon Roy - Nicolas Batum - LaMarcus Aldridge - Marcus Camby) herkes istikrarsız (evet Roy dahil bu genellemeye) ve Roy hariç kimse topun el yaktığı anlarda güvenilir isimler değil. Bu fikirler kafamda dolaşırken maça olan konsantrasyonumu kötü basketbolun etkisiyle kaybederken aklıma Portland'ın son 10 yılda geçtiği dönüm noktaları geldi. Bakalım Portland 2000'den itibaren nasıl dönüm noktalarından geçmiş, şampiyonluğu nasıl kaçırmış ve neleri yanlış yaparak şu anki Oklahoma City Thunder'ın daha gelişmiş bir versiyonu olmayı nasıl kaçırmış?

2000 yılının Haziran ayı Portland şehri adına hatırlanmak istenmeyen anılarla dolu. Portland'ın Damon Stoudemire - Steve Smith - Scottie Pippen - Rasheed Wallace - Arvydas Sabonis beşi Batı Konferansı'nı 3. bitirmiş; 3-1 lik Minnesota ve 4-1 lik Utah gibi nispeten kolay geçen serilerin ardından Lakers'ın rakibi olmuştu. İlk 4 maçın ardından 3-1 önde olan Lakers Staples Center'da seriye çabucak nokta koyma peşindeydi. Portland ise evinde kaybettiği 2 maçın ardından havlu atmaya çok yakındı. Ne de olsa Bill Walton'dan beri Drexler'la yaşanan final haricinde başarısızlık ve sezona erken havlu atma Portland'la özdeşleşiyordu. Portland, tarihine inat edercesine ayağa kalktı ve Staples Center'ı 96-88'lik galibiyetle susturdu. Yine de herkes serinin Rose Garden'da biteceğinden emindi. Lakers Kobe - Shaq ikilisinin en verimli yıllarındaydı ve Phil Jackson'ın kumandasında yenilmez gibi görünüyordu. Yine de Portland inançlıydı. Bu sefer makus talih kırılacaktı. Rose Garden'da gelen 10 sayılık galibiyet ve iyi oyun, seri 7. maç için Los Angeles'a giderken Portland cephesinde bir ışık yakmıştı. Yedinci maç kazanılırsa Doğu Konferansı'ndan gelecek takımı yenmek daha kolay olacaktı. Kasedi hemen 7. maçın 4. çeyreğine saralım...

Bölüm 2'de bu geceki Chicago - Portland maçıyla beraber Portland'ın yaşadıkları devam edecek.

Günlük Tahminler - 1 Kasım



Eric Gordon 18.5 Sayı Alt (Betsson)

3 maçın oynanacağı bu gecede handikap veya alt/üst bahislerinden pek gözümüze çarpan olmadı. Gecenin güzel bulduğumuz tek bahsi Gordon'ın Spurs'e karşı 18 sayıyı geçememesi. İlk iki maçta yüksek skor buldu Gordon ama dün geceki Dallas maçında Del Negro'nun rotasyonunun da etkisiyle kısıtlı sürede kötü bir şut yüzdesiyle 9 sayı üretebildi. Bahsimiz açısından olumlu diğer etkenler ise; Gordon'ı Manu'nun savunacak olması, maçın düşük tempoda geçebilme ihtimali ve Clippers adına skor üretebilecek oyuncu çokluğu. Ayrıca Spurs'un rakiplerine çok fazla dış şut imkanı tanımaması da lehimize olacaktır. Bu değerlendirmeler ışığında Eric Gordon'ın 19 sayıyı bulması zor görünüyor. (Maalesef Baron Davis'in son anda ortaya çıkan sakatlığı işleri bozdu)

NOT: Tahminlerimizin oluşturacağı olumlu veya olumsuz durumlardan KP ailesi olarak sorumluluk kabul etmeyeceğimizi ve Türkiye'de yasal olmayan sitelerdeki bahisleri yurt dışındaki okurlarımız için değerlendirdiğimizi belirtmeliyim.

1 Kasım 2010 Pazartesi

Böyle Karar Görülmedi

Son 10 yıla dönüp baktığımızda gerek koçlar gerekse GM'ler tarafından yapılan birçok hata görebiliriz. Joe Dumars'ın 2003 draftı 2. sırasında Darko Milicic'i seçmesi, birkaç ay önce Minnesota GM'i David Kahn'ın bir hiç uğruna takımın tek sahip olduğu şey olan Al Jefferson'ı vermesi ya da zamanında Ben Wallace'a verilen 4 yıllık 60 milyon dolar değerindeki kontrat bunlara sadece birkaç örnek. Geçtiğimiz günlerde de bu listeye katılacak yeni bir karar Cavaliers antrenörü Byron Scott'tan geldi.

Kariyerine dönüp baktığımızda fena bir geçmişi olmayan, ligde işsiz kalması zor baş antrenörlerden biri Scott. Fakat takımın tartışmasız yıldızı olan Antawn Jamison'ı bench'e çekme kararını duyunca şok oldum. Yani zaten LeBron James'i kaybetmiş bir takımı devralmışsın, elindeki malzeme belli ama sen hala oyuncularını ekonomik kullanma peşindesin. Playoff yapacağı bile garanti olmayan Cavs takımında benchten gelecek bir Jamison kabul edilemez. Zaten rakamlar da bize bunu söylüyor. Kariyeri boyunca 20-10'luk bir oyuncu olan Jamison bu yıl nedense %31'le şut atıyor, 6 sayı 2 ribaund ortalamarıyla oynuyor. Bu göz göre göre bir oyuncuyu yoketmekten başka bir şey değil.

Peki Byron Scott'ı bu kararı vermeye iten şey ne olabilir diye bir düşünelim. Aklıma ilk olarak oyuncunun Dallas'ta geçirdiği sezon aldığı Altıncı Adam ödülü geliyor. Ancak kariyerinin ilerleyen dönemlerinde özellikle Washington forması altında Butler ve Arenas'tan yoksun takımı yıllarca sırtında taşımış, 4 numarada kısıtlı boyuna rağmen harikalar yaratmış bir oyuncu Jamison. Özellikle de takımdaki hemen hemen herkes sürekli olarak sakatlanırken sağlam kalmayı başarabilen bir oyuncu. Bunu geçelim. Aklıma gelen 2. sebep Jamison'ın yaşı. Bildiğimiz gibi Jamison artık 34 yaşında ve o kariyerinin ilk dönemlerinde 50'ler atan potansiyelinden çok çok uzak durumda. Ama bu adam geçen sene de yaşlı değil miydi? Geçtiğimiz sezon New York maçında 23 ribaund alırken, sezonun genelinde 18-8 civarı bir ortalamayla oynarken 33 yaşında değil miydi? Yani kısacası bu da geçerli bir bahane olamaz. Elle tutulur hiçbir yanı olmayan bir hareket Byron Scott'tan. Umarım ne kadar yanlış bir karar verdiğinin erken farkına varır ve bu kadar değerli bir oyuncuyu bench'ten bir an önce çıkarır. Aksi takdirde kaçan bir playoff treni sonrası çok tepki alacağından hiç şüphem yok.

Tolga böyle düşünüyor ancak ben bu konuda ona katılmadığımı söylemeliyim. Antawn Jamison'ı ben mesela elimde olsa hiç oynatmam. 1 dakika bile. Playoff'lara kalma ihtimalimi biraz arttırmak dışında ne yararı var takımıma? Anında gönderirim takımdan elimde olsa. Ama Cavs'in Jamison'ı oynatmaması ciddi bir sıkıntı yaratıyor: Jamison'ın takas değeri düşüyor. Şu anda Jamison'a bakanlar "Oyyy adama bak 34 yaşına geldi patladı, hiçbir şey oynayamıyor. 5 sayı zor atıyor" diyorlar belki de. Halbuki Jamison oynuyor ve ciddi istatistikler kaydediyor olsa, takas edilebilme ihtimali artar. Ama elbette 2 senede 28 milyon dolar civarı bir kontrata sahip olan bu adamı iyi istatistik yapıyor olsa bile kim alır bilmiyorum. O yüzden dedim ya, elimde olsa hiç oynatmam "Git evde yat" derim Jamison'a. Hickson'dan aldığı her dakika, Cavs'in geleceğine ufak da olsa bir darbe sayılır. Gelecek sezon ise zaten her şekilde biten bir kontrat olacağı için rahatlıkla takas edilecektir. Ayrıca bütün bunları fantazi takımımda olmasına rağmen söylüyorum =) / Can

1 Kasım Programı

2 Kasım Salı 02:00 / Portland Trail Blazers - Chicago Buls
2 Kasım Salı 04:00 ( NBA TV ) / Toronto Raptors - Sacramento Kings
2 Kasım Salı 04:30 / San Antonio Spurs - Los Angeles Clippers

Sadece 3 maçın oynanacağı bu gece çok göze çarpan bir maç bulunmuyor. Texas turnesinde olan Los Angeles Clippers, geçtiğimiz günlerde yönetimleri tarafından yapılan " liderimiz yok " itirafından sonra iyiden iyiye moral motivasyonunu kaybetmiş şekilde Spurs karşısına çıkacak. NBA TV'nin göstereceği maçta ise kafa kafaya oynayacak iki takım karşılaşıyor. Saat 02:00'de oynanacak Bulls-Blazers maçı da 2 Kasım gecesinin en izlenebilir maçı gibi duruyor. Portland ve Chicago zaten her daim izlerken keyif veren takımlar . Potaaltında yaşanacak Noah vs. Portland Uzunları mücadelesi izlenmeye değer.

Günün Hareketleri - 31 Ekim


Link

4 maçlık bir programdan epey malzeme çıkmış aslında. Kobe'nin pasıyla başlayan Lakers hızlı hücumu, Cole Aldrich'in ligde bulduğu ilk sayılar... (Lakers-Warriors maçında Monta Ellis'in bir turnikesi var top 10'da olmayan gün içinde ayarlayabilirsem koyacağım onu da). Ama birinci sıradaki hareket o sırayı fazlasıyla hak ediyor. Yok artık Jason Kidd diyorum.

31 Ekim'den Notlar

Günün Hayvan Performansları:
- Birçok kişiye göre OKC'nin contander olması için kadrosuna katması gereken sağlam bir uzun. Durant gibi bi' lider, Westbrook gibi çok yönlü bir guard, Green gibi atletik bir 4 numara, Harden, Ibaka gibi sağlam rol oyuncuları. Kulağa hoş geliyor ancak bu takımın gerçekten iyi bir 4-5 numaraya ihtiyacı var. Bilmiyorum Boozer'ı ya da Amare'yi düşündüler mi yoksa hem takım pişsin biraz daha hem de şu hanedanlıklar dağılsın gelecek zaten bizim mentalitesiyle hamle yapmaktan uzak mı durdular bilmiyorum, ancak o ikiliden biri genç OKC'yi şampiyonluk adayları arasına sokardı. Neyse konuyu çok dağıttım, gecenin ilk hayvani performansı da OKC pota altından çıktı. Paul Millsap 30 sayı 16 ribaund 6 asist ile adeta canavarlaştı ve Utah'ın OKC'yi beklenenin aksine çok rahat geçtiği maçın yıldızı oldu.

- Pau Gasol'de yine zayıf bir pota altını işleyen uzunlardan. Lakers'ın ilk çeyrekteki 34-14'lük seriyle kopardığı maçta Gasol 26 sayı 12 ribaund 4 asist ve 2 blok ile Lakers'ın yıldızı oldu. Kobe'nin henüz 2. viteste olduğu sezonda Gasol gerçekten takımın lideri gibi oynuyor. Bunlar belki 3 maçlık ortalamalar ama 25-10-5 ortalaması gerçekten etkileyici.

Boşa Kürek Çekenler:
- Miami Heat New Jersey Nets'i rahat geçti ancak Nets benchinde bir cevher gözüktü. Draftın 3 numarası Derrick Favors, 13 sayı (buraya dikkat) 10'u hücum olmak üzere 13 ribaund yaptı. 13 sayı 13 ribaund etkileyici gözükmeyebilir ancak hem bunu sadece 24 dakika gibi bi' sürede yapması hem de maçı izleyenlerin fark edebileceği inanılmaz ribaund sezgisi beni çok etkiledi. Bundan sonra daha dikkatli takip edeceğim.

Takımı Baltalayanlar:
- Belki de rakamsal olarak burayı haketmeyen isimleri yazacağım buraya. 16 sayı 9 ribaundluk Blake Griffin ile 13 sayı 13 ribaundluk Chris Kaman bu isimler... "Ee bu performanslar kötü değil ki, niye baltalamış olsunlar" diyenleri duyar gibiyim. Hemen açıklıyayım; ikisinin toplam şut isabeti 9/30! Evet bu iki isim de uzun ve genelde şutlarını potaya yakın atışlarla kullanıyorlar. Ancak şut yüzdeleri %33'ün bile altında. Chandler-Haywood ikilisine karşı oynamaları da tabii ki bu yüzdenin oluşmasında etken. Ayrıca Clippers'ın da maç içinde sadece %34 ile şut attığını belirtmek lazım.

- Golden State Warriors iyi başladığı sezonda son şampiyon karşısında tutunamadı ve Curry'nin de oynamadığı maçta farklı bir mağlubiyet aldı. Lamar Odom karşısında oynayan David Lee ise felaket bir performans gösterdi bu maçta. 19 dakikada 0 sayı 3 ribaund 5 top kaybı ile yerlerde sürünmüş adeta Lee. Karşısındaki Odom sezona çok iyi başlasa da öyle ribaundları domine eden, savunmada sertlik gösteren bir uzun da değil ayrıca.

Spurs, Parker İle Kontrat Yeniledi


Fransız Tony Parker all-star sonrasındaki trade-deadline'a kadar takımından ayrılması muhtemel oyunculardan biriydi. Geçen sezonun büyük bir kısmını sakat geçiren ve sadece 56 maçta oynayabilen, bu maçlarda da performansıyla kimse tatmin etmemişti. Ancak takas dedikodularına rağmen Spurs Parker ile 4 yıl 50 milyon $ değerinde bir kontrat imzaladı.

Öncelikle takas edilmesi gündemdeyken 4 yıl 50 milyon dolarlık bir kontrat neden önerilir buna bakalım. Muhtemelen Spurs yönetimi takımın son şansı olduğunun farkında ve oyuncuların saha dışı faktörlere kafasının takılmasını istemiyor. Parker'a iyi bir kontrat verdiler ve artık tek isteyecekleri saha içinde istenilen performansı göstermesi olacak. Parker-Ginobili-Duncan sezona uzun zaman sonra sağlıklı başladı ve onların şampiyonluğa giden yolunda her şeyden önemli olan bu. Batı'da Lakers dışında ben Spurs'u durduracak bir takım olacağını sanmıyorum, en azından sağlıklı bir Spurs kimseye 7 maçlık bir seride boyun eğmez. Ancak Lakers'ın Spurs'un 2 basamak daha önünde olduğunu düşünüyorum. Ancak bir yandan da bir Lakers taraftarı olarak Lakers'ı Batı'dan elerse ancak Spurs'un eleyebileceğini de düşünüyorum.

Aklımda kalan soru işareti ise Spurs'un neden 4 yıl 50 milyon dolar yerine 2 yıl 30 milyon dolarlık bir kontrat tercih etmemesi. Daha kısa vadeli ancak daha yüksek ücretli bir kontrat. Tabii ki Duncan gittikten sonra Parker'ın saha içindeki rolü ne olacak bilmiyorum ancak ben olsam daha kısa vadeli, Duncan'ın emekliliğinden sonra kontratı bitecek şekilde ayarlardım. Sonuçta Duncan 2011 yılında 35 yaşına girecek ve bu yıldan sonra en fazla 2 yıl daha oynayacaktır. Parker Spurs'un Duncan gittikten sonraki saha içi lideri olacaksa, yani yönetim böyle düşünüyorsa bilemem ancak Duncan'ın gidişiyle Parker'ın da kontratından kurtulmak Spurs'u olası bir yeniden yapılanmada oldukça rahatlatacaktır.

31 Ekim 2010 Pazar

Günlük Tahminler - 31 Ekim



Blake Griffin 30.5 Sayı + Ribaund Alt (Betsson)

Çaylak Griffin'in çıktığı iki maçın da büyük bölümünü izleyen biri olarak diyorum ki eğer bir aksilik olmazsa ROY ödülünü alacaktır, ayrıca dış şutunu biraz geliştirirse uzun yıllar keyifle izlenecek bir oyuncu geliyor. Ben kendisine hayran kaldım açıkçası. Ama bu gece, yalnızca eşleşmesinden dolayı bir sıkıntı yaşayacağını düşünüyorum. Kendisi bugün belki de ligin durdurulması en zor uzunu olan Nowitzki'yi savunacak. Nowitzki hücumda dışardan da top alabildiği için Griffin'i potadan uzaklaştırmasını ve böylece en azından savunma ribauntlarında Griffin'i etkisiz kılmasını bekliyorum. Ayrıca ligin en çok faul alan oyuncularından Nowitzki ile tecrübesiz Griffin eşleşince Griffin'in faul problemine girmesi de bir hayli olası.

Golden State İlk Yarı +6.5 (İddaa)

Sezona bomba gibi girip ilk iki maçını kazanan Golden State, deplasmanda güçlü Lakers ile karşılaşacak. Belki birkaç ay sonra olsa bu bahisi tavsiye etmezdim ama Lakers her ne kadar ilk iki maçını kazansa da şimdilik rölantide gidiyor gibi. Ayrıca preseasonda yaklaşık bir hafta önce bu iki takım üst üste iki kez karşı karşıya geldi ve Lakers gerçekten çok zorlandı bu maçlarda. Tabi ki bu tam anlamıyla bir ölçü kabul edilemez ama açılan barem fena görünmüyor. Hele bir de Lakers maçın başında rakibini küçümseme gibi bir hataya düşerse önde bile kapatabilir Warriors devreyi. Denemekte fayda var bu bahisi de. (Bu bahise olan güvenimizin biraz düşük olduğunu belirtmeliyim.)

NOT: Tahminlerimizin oluşturacağı olumlu veya olumsuz durumlardan KP ailesi olarak sorumluluk kabul etmeyeceğimizi ve Türkiye'de yasal olmayan sitelerdeki bahisleri yurt dışındaki okurlarımız için değerlendirdiğimizi belirtmeliyim.

31 Ekim Programı

31 Ekim Pazar 19:00 / Miami Heat - New Jersey Nets
31 Ekim Pazar 21:30 / Dallas Mavericks - Los Angeles Clippers
1 Kasım Pazartesi 01:00 (NBA TV) / Utah Jazz - Oklahoma City Thunder
1 Kasım Pazartesi 03:30 / Golden State Warriors - Los Angeles Lakers


Geçtiğimiz sezonun aksine bu yıl ilk 2 maçını kazanarak lige iyi başlayan New Jersey evinde Miami'yi ağırlayacak. Cuma gecesi Orlando karşısında aldığı galibiyetle rakiplerine sağlam bir mesaj veren Miami muhakkak bu akşam da maçın favorisi. NBA TV'den de canlı yayınlanacak maçta ise, Oklahoma evinde Utah'ı ağırlayacak. Takımın herşeyi olan Deron Williams'ın ilk iki maçtaki formsuzluğu Utah'ın elini kolunu bağlamıştı. Televizyonda keyifli bir maç izlememiz için Utah'ın silkelenmesi şart, aksi halde genç Oklahoma'nın şakası olmaz gibi görünüyor.

Günün Hareketleri - 30 Ekim


Link

Top 10'de benim oyum Dominique'e... Onun haricinde Manu'nun pası mükemmel. Sezona iyi başladı ve sağlıklı bir Manu'yu izlemek gerçekten büyük keyif.

Erick Dampier Rockets'da

Dampier gibi tecrübeli bir uzunun takım bulacağı belliydi elbette ki. Ancak onu bu derece gündeme getiren onunla kimin imzalayacağı değil Miami'nin imzalamayacağı olmuştu. O da bu karar üstüne Rockets'ın yolunu tuttu. Öncelikle belirteyim; ben hala Miami'nin çok çok büyük bir fırsatı teptiğini düşünüyor, Dampier'la imzalamamalarına hiç bir anlam veremiyorum.

Olaya Rockets açısından baktığımızda gerçekten iyi iş başardıklarını görüyoruz. Yao Ming gibi her saniye sakatlanma potansiyeli olan bir pivotun arkasına yapılması gereken gerekli bir takviyeydi. Çünkü bildiğimiz gibi yedek pivot rolünü üstlenen Chuck Hayes boy konusunda yaşadığı sıkıntılar üzerine 4 numaraya çekilmiş, orada bir tek Brad Miller kalmıştı. Brad Miller hücum anlamında Dampier'dan nasıl üstünse, Dampier da savunmada o derece üstünlüğe sahip. Yani Rockets tam da kendilerine lazım olan parçayı takıma monte etti ve artık kadrolarını tamamlamış bulunuyorlar.

Buradan bir parantez de Rockets kadrosu için açıyorum. Lakers'ı bir kenara koyarsak Batı Konferansı'nın en güçlü kadrolarından birine sahipler diyebiliriz. Pivot pozisyonunda sağlıklı olduğunda ligin en iyisi bile diyebileceğimiz Yao, arkasında Dampier-Miller. 4 numarada artık iyiden iyiye 25-10'luk bir oyuncuya dönüşen Scola arkasında Chuck Hayes. 3 numarada yılmayan bir savunmacı Shane Battier arkasında Chase Budinger. Şutör guard pozisyonunda yıllarca takım taşımış skorer Kevin Martin ve geçen yılın bombası bu yıl kaldığı yerden devam eden oyun kurucu Brooks.

Rockets yönetimi yapabileceğinin en iyisini yapmış gibi görünüyor. Ancak bu mükemmel görünümlü kadroya rağmen Houston sezona 0-3'le başladı. Bir an önce toparlanmaları ve efsane Güneybatı Grubu'na özlenen enerjiyi getirmeleri gerekiyor. Aksi bir durum hem yönetime, hem de taraftara yapılan çok ağır bir yanlış olur.

30 Ekim'den Notlar

Günün Hayvan Performansları:
- Chicago'nun son periyotta Detroit'e 34-9 üstünlük sağladığı maçta geri dönüşün mimarı oldu. Bir ara 20'lere çıkan farkı Derrick Rose'un 39 sayı 6 ribaund 7 asistlik çabasıyla kapattı ve son çeyrekteki inanılmaz seriyle maçı kazanmayı bildi.

- Memphis'in ligin en zayıf rakiplerinden Minnesota'yla oynadığı maçta OJ Mayo 5/9 üçlük, 11/21 genel şut isabeyiyle 29 sayı attı ve bunun yanında 7 ribaund 5 asist 3 top çalma ile oynadı. Maç Memphis adına rahat geçti ancak bunun en önemli nedeni Mayo'nun ve Gay'in verimli hücum performansları kesinlikle.

- Milwakuee maçının boxscore'unu kontrol ederken gözlerime inanamadım. Öncelikle Jennigs sadece ve sadece 8 şut kullanıp bunların 6'sında isabet bulurak 20 sayı ulaşmış, aynı zamanda 10 ribaund ve 10 asist koyarak triple double'a ulaşmış. Aynı zamanda 3'te 3 üçlüğü de var. İnsanın inanası gelmiyor.

- 25 sayı 7 ribaund 5 asist Chris Paul'un buraya girmesi için yeterli olmayabilir ancak San Antonio deplasmanında çekişmeli giden maçın son periyodunda yaptıkları onun buraya girmesi için yeterli. Takımı ne zaman sayıya ihtiyacı olsa Spurs uzunlarının üstüne giderek o sayıları buldu ve zorlu San Antonio deplasmanında takımını galibiyete taşıdı.

Boşa Kürek Çekenler:
- Draft'ın 1 numarası John Wall sezona iyi başladı ve dağınık Washington takımında bireysel de olsa birşeyler yapıyor. Henüz Arenas'ın forma giymemesi Washington için avantaj mı dezavantaj mı onu Arenas forma giymeden bilemeyeceğiz ancak Wall'un performansı şu an için gayet iyi. Sezon içinde inişleri çıkışları olacaktır ancak 9/17 ile attığı 28 sayı ve yanına koyduğu 9 asist kesinlikle tatmin edici.

- Scola iyi geçirdiği yaz aylarından sonra sezona da çok iyi başladı. Dünya Şampiyonası'nda oynayan oyuncuların sezona daha formda başladığını da söyleyebiliriz. Scola olsun, Odom olsun, Westbrook olsun milli takımdan gelip sezona iyi başladılar. Ancak Scola'nın 12/16'yla attığı 28 sayı 10 ribaundu Houston'a galibiyeti getirmedi.

- Wilson Chanler benchten gelerek New York'a katkı vermeye devam ediyor. New York benchinin kesinlikle en etkili ismi ve zaten 30'lu dakikalar alarak ilk beş oyuncusu gibi oynuyor. Portland karşısında New York sahadan galibiyetle ayrılamadı ancak Chandler benchten gelerek 22 sayı ve 6'sı hücum 16 ribaund ile oynadı.

- Felton'ın New York'a gitmesinden sonra Charlotte'nin kumandasını alan DJ Augustin de Milwakuee karşısında galibiyeti getirememesine rağmen 5/6 üçlük, 9/13 genel saha içi isabetiyle 26 sayı ve 5 asistle göz doldurdu.

Takımı Baltalayanlar:
- Hey gidi Richard Hamilton hey... Nerede o eski Hamilton diyesi geliyor insanın. 2/10 şut isabetiyle sadece 5 sayı ve 1 ribaund... 23 dakikada Hamilton'un verdiği katkı bu. Bir taraftan da Gordon'un sezona iyi başladığını düşünürsek yakında benche dönebilirim Hamilton, tabii eğer böyle devam ederse.

- Gallinari benim geldiğinden beri çok severek izlediğim bir oyuncu. Hatta Armani Jeans Milano günlerinde de takip ettiğim bir isim. Müthiş bir şut mekaniği var ve pozisyonuna göre iyi bir ribaundçu. Ancak sezona gerçekten kötü başladı. New York'ta izlenmesi gereken çok şey var, şu an neden kötü başladığı konusunda bir fikrim yok hiç izleyemediğim için. Ama Gallinari'nin 2/9 ile sadece 4 sayıda kalması ve bunun yanında başka hiçbir istatistik katkısı olmaması kabul edilebilir bir durum değil. Takım için çok kritik bir yerde ve onun performansı belki de New York'un playoffa girip giremeyeceğini belirleyecek.

- Tim Duncan'da bugünlük burayı hak edenlerden. Faul problemi nedeniyle sadece 27 dakika alarak ritmini bulamadığı gecede sadece 7 sayıda kalabilmiş.

Bizimkiler:
- Ersan İlyasova'nın süreleri her maç düşüyor, şaka gibi gerçekten. Sadece 58 saniye sahada kalarak istatistik katkısı yapamamış Ersan. Gooden'ın sadece 13 dakika oynadığı maçta bu sefer bütün süreleri Mbah a Moute almış. Skiles'ı anlamak gerçekten çok zor. Takımı iyice bireysel oynayan, Jennigs'in kontrolünde onun istediklerini yapan bir takım haline getirdi. Olan da Ersan'a ve daha düzgün sistemde çok daha faydalı olabilecek Bogut'a oluyor.

- Ersan'ın süre alamadığı günde Ömer Aşık'ın performansı biraz olsun yüzümüzü güldürdü. Tam 15 dakika aldığı maçta 2 sayı 5 ribaund 1 top çalma ile oynadı Ömer. Özellikle 5 ribaundu kendisi adına çok olumlu, hele ki Taj Gibson'un ribaund alamadığı maçta. Kimse Ömer Aşık'tan ilk etapta çift haneli sayılara çıkması beklenmiyor. Ondan beklenen 5-6 ribaund ve 1-2 blokluk performans şimdilik. Bu performans onun rotasyona girmesini sağlayacaktır.