Oysa bir umuttu #5; Blerim Džemaili
14 saat önce
All-Star etkinliklerinin çoğu kişiye göre en eğlenceli günü geldi çattı. Doğrusunu söylemek gerekirse diğer organizasyonlara nazaran ben de bu yarışmalardan daha çok keyif alıyorum. Özellikle yaptıkları, afedersiniz ama, türlü şebekliklerle yarışmaların önüne geçip hakkaniyetine kasteden Howard ve Robinson'ın olmayacağı, yerlerine gösterişten alabildiğine uzak, sadece işinde en iyisini yapacağına dair beklenti uyandıran isimlerin olduğu smaç yarışmasını iple çekiyorum.
Çaylaklar 148 - İkinci Yıl Oyuncuları 140
Linki geç bulabildiğim için sadece ikinci yarısını izleyebildim maçın. Elbette bütün gözler Justin Bieber'ın üzerindeydi ama o biraz beklesin, öncelikle değinmemiz gerekenleri yazalım. Doğu takımının koçu Bill Walton, batı takımının koçu ise Magic Johnson'dı. Karşılaşmayı Pippen, Mullin ve Richmond'lı doğu takımı 54-49 kazandı. Pippen'ın formundan ve kalitesinden bir şey kaybetmediğini gördük yıllar geçse de. Bir ara yağmur gibi yolladı üçlükleri. Bir de Bieber'a koltuğunun altıyla yaptığı bir blok var ki o bloğun ardından Amerika'daki genç bayan nüfusunda azalma olmuştur diye tahmin ediyorum, intihardan dolayı. Richmond, şortuna benden iki tane sığacak hale gelmiş, ben de çok zayıf bir adam sayılmam. Mullin gençliğinde de pek genç gibi göstermiyordu o yüzden anlayamadım ne kadar yaşlandığını. Ama yıllar en çok Jalen Rose'a acımasız davranmış. Görünce şaşırdım kendisini, kaç kilo olmuş bilmiyorum ama inanılmaz şişmiş. MVP yanılmıyorsam sms ile belirlendiği için, fotoğrafta arka planda gördüğünüz tarzdaki bayanların oylarıyla Justin Bieber oldu. Koskoca Pippen'ı geride bıraktı ya helal olsun çocuğa. Kendisi basketten birazcık anlıyor ama pek yetenekli değil. Bir şut attı mesela panyayı zor buldu, az kalsın tribünlere gönderiyordu topu. Ama genç yaşta olsa dahi şöhret gelince özgüven tavan yapıyor demek ki. Sanki takımın yıldızıymışçasına, Kobe gibi, sürekli top isteyip durdu hücumlarda, elini bir indirmedi aşağı.
19 Şubat Cumartesi 02:00 / Ünlüler Maçı
Sakatlıklar sonrası bir türlü rotasyonu oturtamadı Cavaliers ve NBA tarihine geçtiler belki ama sanmayın bu durumdan takımdaki herkes olumsuz etkilendi. Mesela Eyenga, kim tahmin edebilirdi ki maç başına 25 dakika süre bulabileceğini. Veya Harris, Hollins, herhangi bir NBA takımında rotasyonun bu kadar içerisine dahil olabilmelerini kim bekliyordu? Yazımızın baş kahramanı Sessions'ın bu isimlerden tek farkı bulduğu sürelerde kendini daha çok gösterebilmesi oldu. Mo Williams ve Daniel Gibson'ın sakatlıkları sonrası Sessions'a gün doğmuştu ve kendisini ilk 5'te bulmuştu genç oyuncu aylar sonra. Belki de bulduğu süreleri en iyi değerlendiren isimdi kendisi Cavs adına. Öyle ki bir çok talibi kapıya dayanmış takas için...
Popovich dün gece Yao'nun yerine Duncan'ı pivot olarak ilk 5'e koyacağını açıklamış. Hem şaşırtıcı hem değil... Öncelikle şaşırtıcı çünkü Duncan benim de dahil olduğum büyük bir çoğunluğa göre All-Star'ı haketmiyordu bile. Kariyeri göz önüne alınarak koçlar tarafından seçilmiş olması bile yeterince büyük bir sürprizdi. Şimdi bir de Popovich, Spurs'den öğrencisini ilk 5'e yerleştirdi. Gasol çok daha fazla hakediyordu örneğin ilk 5 çıkmayı. Öte yandan Popovich bildiğimiz gibi NBA'e girdiğinden beri Duncan'ın koçu. Ayrıca aralarında baba-oğul ilişkisine benzeyen bir yakınlık ve birbirlerine karşılıklı duydukları müthiş bir saygı var. Eh bu sene de Duncan'ın muhtemelen son All-Star'ı olacak gibi gözüküyor, bütün bunlar üst üste gelince Popovich'in Duncan'ı bu şekilde onurlandırmasını anlayabiliyorum. Ama ben Popovich'ten duygularını bir kenara koymasını ve Gasol'u ilk 5'e almasını bekliyordum.
Spurs 99 - Bulls 109
Taco Bell Skills Challenge adı altında düzenlenecek olan yetenek yarışmasına katılacak 5 isim dün gece belli oldu. Organizasyon tarafından Chris Paul'ün yarışmaya katılacağı daha önceden söylenmişti zaten ve geriye 4 oyuncu kalmıştı. Hatırlayacağınız gibi bu 4 kişilik kontenjan için Derek Fisher, Baron Davis, Tyreke Evans, Tony Parker, Stephen Curry, Derrick Rose, John Wall ve Russell Westbrook adaydı. Bu adaylar arasından yaklaşık 3 haftadır süren halk oylaması sonuçlandı ve yarışmaya katılacak isimler şu şekilde belirlendi:
Hepimizin bildiği üzere New Jersey Nets takas döneminin en hareketli takımlarından biri. Her gün haklarında bir sürü takas dedikodusu çıkıyor ve bu çıkan dedikoduların çok büyük bir kısmı gerçekleşmeyecek. Fakat ben elimden geldiğince bütün dedikoduları yazmaya çalışıyorum.
Sakatlığı sebebiyle takımının 2 maçını kaçıran Evans aynı sebepten dolayı all-star hafta sonunda da yer alamayacak. Kendisi Los Angeles'ta olacakmış ancak All-Star'da yer almayıp doktorla görüşecekmiş. Bildiğiniz gibi Evans Rookie-Sophmore maçında 2. yılını geçiren oyuncular adına sahada olacaktı. Ayrıca yetenek yarışması için yapılan oylamada da yer alıyordu Evans. Dolayısıyla iki etkinlikte de yer alamayacağı belirtilmiş.
İnternette son dönemde ortaya çıkan ve gün geçtikçe fanı sayısı artan bir site. Did the Cavs win Last Night? Facebook ve Twitter dünyasında sıkça paylaşılan ve adeta bir slogan haline gelen Did the Cavs win Last Night sitesi güncel olarak maç sonuçlarına göre güncelleniyor. Siteden çok birşey beklemeyin ayrıca. Resimde görüldüğü üzere 'Yes' yada 'No' yazıyor sadece. Slogan açısından bile son dönemde fenomen olan bir siteyi paylaşmak istedim. LeBron'un canlı yayında takımı terk edişi, Amerikan spor tarihine geçen uzuuun mağlubiyet serisi derken epeyce kendinden söz ettirdi Cleveland bu sezon negatif anlamda. Hali hazırda kendi adlarına sezonun en önemli galibiyetini almışken bu siteyi atlamak olmazdı.
18 Şubat Cuma 03:00 / San Antonio Spurs - Chicago Bulls
Basketbolun bu kadar ilgi görmesini, bu kadar sevilmesini sağlayan başlıca sebep... Ben şanslı olan kesimdenim. Playoff ve özellikle NBA Finalleri döneminde, sabah okul saatinden 2-3 saat önce kalkar onu izleyip öyle giderdim okula. Pek çok kişi o dönemde maçlarını izleme şansı dahi bulamadı, anca anlatılanlardan veya sonradan izlenilen videolardan kendisini tanıma fırsatı edindi. Ama gördükleri sayesinde, kimse Jordan'ın bu sporun 1 numaralı efsanesi olduğundan 1 gram bile şüphe etmedi. 48 sene önce bugün dünyaya geldi Majesteleri. İyi ki doğdun diyoruz basketbol tanrısına. O olmasa mesela, bu blog da hayatta olmayabilirdi muhtemelen...

Sezona play-off hedefi ile giren Memphis'in en çok güvendiği isim olan Rudy Gay, sezonun en kritik dönemlerini kenarda geçirecek. İki gece önce Sixers karşısında omzundan sakatlanarak oyundan çıkan Gay'in durumunun bir hayli ciddi olduğu ve en az 4 hafta parkelerden uzak kalacağı açıklanmış, bu da en az 10 maç demek. Memphis için kritik maçların oynanacağı dönemde çok önemli bir eksik olacak Rudy Gay. Batı'da şu an için 9. sırada bulunan Memphis'in bir üstündeki Utah ile galibiyet farkı bulunmuyor ve eğer All-Star arasından sonra takım aynı tempoda devam edebilirse play-off yapabilme ihtimalleri az değil. Ancak Memphis'in All-Star arasından sonra 10 maçlık fikstürüne bakınca insanın içi de kararmıyor değil hani. Denver-Spurs(2)-Hornets-Dallas-Thunder-Knicks-Heat gibi play-off seviyesindeki takımlarla oynayacaklar ve Gay'i fazlasıyla arayacakları açık bu dönemde.
Resim konuşuyor ama ben de konuşacağım bu konu hakkında. Sabahtan beri "Birşey yazacaktım ama ne?" diyordum kendi kendime. Az önce aklıma geldi, evet dün gece Cavs'in büyük bir sürpriz yaparak Lakers'ı yendiğini yazmayı unuttum. Bu da unutulur mu yahu? Oluyormuş. Aaaah aaahh bir de şu Clippers'ı yenmemiş olaydı arada Cavs, şu an ne dalga geçiyor olurduk Lakers'la. İnternetin nabzı sadece bu maçla atardı birkaç gün. Ama böyle dalga geçmeyecek miyiz? Elbette geçeceğiz. Ayrıca ilginç bir nokta da Cavs'in 29 maçta kazandığı 2 maçın da Los Angeles takımlarına karşı olması...
Kevin Love dün gece Clippers karşısında attığı 18 sayı ve çektiği 18 ribaund'la bu sezonki 51. double double'ını yaptı. Böylece All-Star arasına kadar en fazla double double yapma rekorunu da George Mikan'dan devralmış oldu. Geçtiği ismin Mikan olduğunu duyunca şaşırmamak elde değil. Hani sonuçta istatistiki açıdan geride bıraktıı isim, basketbolun henüz basketbol olmadığı dönemlere ait. Bu da şüphesiz Love'ın altına imzasını attığı bu başarıyı daha değerli kılıyor. Aynı zamanda Love'ın serisini 42 maça taşıdığını da belirtmek gerek.
Lakers 99 - Cavaliers 104
Bu sabaha karşı Pacers karşısında bulduğu 15 sayıyla 18.000 sayı barajını nihayet geçti Tracy McGrady. Nihayet diyorum çünkü işler yolunda gitseydi eğer, yıllar önce bu başarıya ulaşacaktı. Gelin görün ki bazı zamanlar rakiplerin yapamadığını sakatlıklar yapabiliyor oyunculara.
17 Şubat Perşembe 02:00 / Washington Wizards - Orlando Magic
Suns'a geldiğinde çeşitli sebeplerden dolayı yeni takımında başarılı olacağını tahmin edenlerdendim. Bu sebepleri oyun tarzının takıma uygunluğu, yani kendisinin hızlı hücumlara yatkınlığı, yanında Nash gibi bir oyun kurucunun bulunacak olması ve çabuk uyum sağlayabileceği bir ortama gelmesi şeklinde sıralayabilirim. Ama göz ardı ettiğim bir özelliği vardı ki o da Childress'ın başarısız olması adına tek başına bile gayet geçerli bir sebep. Suns'ta hücum işleyişinin tıkanmaması için herhangi bir kısanın olmazsa olmaz özelliği şut atabilmesi. Bu şart D'Antoni döneminde de mevcuttu, Terry Porter döneminde de ve şu anki Gentry döneminde de...
Kurt Thomas şu sıralar 38 yaşına rağmen Chicago Bulls ilk beşinde yer alıp önemli işlere imza atıyor hem kendi hem de takımı adına. Dün gece Bobcats karşısında da takımının formasını sırtına geçiren Kurt Thomas bunu kariyerinde 1000. kez yapmış oldu. 38 yaşındaki veteran isim kariyerinin 1000. maçına çıktı ve NBA tarihinde bu baraja ulaşan 96. isim olarak tarihe geçti. Belki de hepimiz bu sezon Ömer açısından olaylara bakarak koç Thibodeau'nun Thomas kararını yadırgamıştık ancak bir çok pivotun örnek alması gereken isimlerden biridir. Azmi ve tecrübesi ile NBA'de tutunmaya devam eden Thomas kariyerinin başında zorlu dönemler yaşamıştı. İki yılda dört kez ayak bileğini kıran Thomas için kariyeri bitti deseler bile Thomas ayakta kalmayı başardı ve 17 sezondur kariyerini başarılı bir şekilde devam ettiriyor. Lige Heat forması ile başlayan Thomas sırasıyla Dallas-New York-Phoenix-Seattle-San Antonio-Milwaukee formasını giydi. Kariyerinde önemli bir kilometre taşı olan bu istatistiğe ise Bulls formasıyla ulaştı. Ayrıca Thomas bu sezon Shaq'tan sonra en yaşlı 2. oyuncu olarak dikkat çekiyor ligde.
Kaynaklara göre Charlotte Bobcats koç Paul Silas ile bir yıllık kontrat uzattı. Hatırlayacağınız gibi Larry Brown'ın görevden alınması sonrası baş antrenörlük pozisyonu Silas'a teslim edilmişti. Tecrübeli koç geride kalan dönemde takımıyla birlikte 15-12 gibi özellikle doğuda playoff için oldukça yeterli bir galibiyet yüzdesine sahip olsa da sezon başndaki felaket gidişat sebebiyle Bobcats halen Pacers'ın gerisinde, playoff potası dışında. Tabi bu durumun oluşmasında Vogel sonrası Indiana'nın gösterdiği performans da hayli etkili oldu.
Heat 110 - Pacers 103
Bobcats'in sahibi Michael Jordan, Chicago'dan eski takım arkadaşı Pippen ile beraber, Bobcats-Bulls maçını izliyor. Ne muhabbetler dönmüştür... Bu arada maçı Bulls'un çok da zorlanmadan kazandığını söyleyeyim.
Kaan Kural'ın twitter'ında gördüm çok hoşuma gitti, sizlerle de paylaşmak istedim. NBA tarihinin en unutulmaz şutları (tabii arada smaçlar da var) şu linkte toparlanmış. Hakikaten NBA tarihine geçen anlar hepsi. Jordan'ın last shot'ı, Carter'ın Weis'in üzerinden vurduğu smaç, Isiah Rider'ın attığı inanılmaz şut, DR J'in unutulmaz ters turnikesi ve sayamayacağım daha nicesi. Sahadaki toplara tıklayınca üstte video direk açılıyor. Herkesin bir göz gezdirmesini tavsiye ediyorum. Hem nostalji olur, hem de bakarsınız arada kaçırdıklarınız çıkar.
16 Şubat Çarşamba 02:00 (NBA TV) / Miami Heat - Indiana Pacers
Dünya Kupası'nın ardından La Liga'nın yolunu tuttu. Ronaldo ilk sezonunda takımını şampiyonluğa taşırken, Şampiyonlar Ligi'nde de yarı finale kadar getirmişti. Onu yaşı genç olan arkadaşlar Real ile daha çok izleme şansı buldular. Zaten bu yüzdendir ki, yarı finalden sonraki yıllarda yaşadığı sakatlıklar ve kilo problemleri birleşince "şişko" damgası yedi Ronaldo. Ne var ki şişkomuz, İspanya'da o haline rağmen bir sürü gol attı. Ardından kısa süreli bir Milan macerası ve bu sefer de sağ diz kapağındaki bağların kopması ile Avrupa'ya veda edip ülkesine Corinthias'a gitti. Burada hiç takip etmedim kendisini, sıfır yani. Nedense hiç ilgimi çekmez Güney Amerika futbolu. Ama orada da bile gollerine devam etti.