BIY AD

8 Ağustos 2009 Cumartesi

Twitter'dan Al Haberi: Rubio'nun Durumu

Joventut Badalona'nın Twitter sayfasında verilen habere göre Rubio 2 sene daha takımında kalacakmış. Elbette resmi bir haber değil ama resmi habere en yakın şey diyebiliriz. Wolves ve Rubio açısından kötü oldu. Mümkün olduğunca çabuk gidip NBA'in stiline uyum sağlamasını umuyordum. Bu zaman diliminde uzak mesafeli atışlarını geliştirmesi gerektiğini, kendisi de biliyor. 2 sene sonra ne kadar hazır bir şekilde Amerika'ya adım atacağını hep beraber göreceğiz

Öte yandan, Minnesota'da Flynn şu sıralar bayram ediyor olmalı. Oyun kurucu pozisyonunda kaldırabileceği kadar dakika alacaktır. Onun da sorunu dış şutlar olacak gibi, yine de başarılı bir sezon geçireceğine inanıyorum.

Günün Eğlencesi - 13

Luke Walton ve Kwame Brown'dan beceri isteyen bir basket

Ben Wallace Yuvaya Döndü

Zamanında fotoğraftaki gibi bebeklerine Ben Wallace forması giydiren Pistons taraftarları çok mutlu ve gururluydular. Artık o gururdan eser kalmadı. Hatta birçok Pistons taraftarı Big Ben'e para için takımı bıraktığı için kırgın ve öfkeli. Bakalım The Palace'a döndüğüne nasıl bir tepkiyle karşılacak Big Ben...

Pistons'ın uzun rotasyonuna birkaç ek gerektiğini bir süredir yazıyordum. Son yardımı da tek senelik 1.3 milyon dolar karşılığında aldılar. Ucuza doğru bir hamle.

7 Ağustos 2009 Cuma

Lewis 10 Maç Cezalı

Steroid kullandığı/doping yaptığı gerekçesiyle vermişler bu cezayı. Ayrıca Magic de, Lewis'e bu 10 maçlık dönemde para ödemeyecekmiş, yani kendisi 1.6 milyon dolar zarar edecek. Lewis'in söylediğine göre reçetesiz satılan bir vitamin aldığı için böyle birşey başına gelmiş. Hatanın tamamen kendisinde olduğunu kabul etmiş Lewis: "İlacın içindeki maddeleri kontrol etmem gerekiyordu, benim hatam" diyerek. İlacın içinde DHEA yani dehydroepiandrosterone adlı madde varmış. Bu da vücuttaki testosteron üretimini arttırıyormuş.

Senede 4 kere rastgele bir şekilde oyuncular kontrol ediliyormuş. Lewis de playoff'lar sırasında teste tabii tutulmuş, sonuç pozitif çıkınca çok şaşırmış ve bir test daha telep etmiş. Finaller sırasında bir kez daha yapılan testin sonucu değişmemiş ve şu anki sonuca gelmiş bulunuyoruz. NBA'de steroid veya performans arttırıcı madde kullanımının cezası 10 maç. İkinci ihlal 25 maç, üçüncü ihlal ise 1 sene men cezası anlamına geliyor.

Kimileri bu cezayı az, kimileri ise "alt tarafı vitamin" diye göstererek fazla buluyor. Bana göre kuralda yazan ne ise uygulanmalıdır. Reçetesiz ilaçtan kullanmadan önce diyetisyenine, antrenörüne, kulüp doktorlarına sorması gerektiğini, Lewis benden daha iyi biliyor... Böyle bir ihlali "Aman boşverelim yanlışlıkla olmuş işte" diye gözardı ederseniz, dopingin önüne geçemezsiniz.

Ha, şu anda da ne kadar önüne geçildiği soru işareti ama NBA oyuncularına göre doping kullanan yok gibi birşey. Bir çoğu "Biz zaten ağırlık kaldırmayı pek sevmeyiz, o yüzden steroide de gerek yok" tarzında açıklamalarda bulunmuşlardı zamanında.

Lewis'e gelince, evet belki uzun forvet mevkisinde oynadığı için kendisinden büyük ve ağır oyuncularla mücadele ediyor ama bu steroid kullandığı anlamına gelmemeli. Benim gördüğüm kadarıyla geçmişe göre daha büyük veya daha kaslı durmuyor kendisi. Bu yüzden ben de Lewis'in vitamin aldığına inanan gruptayım. Sizi bilemem.

Not: Ayrıca yazının içindeki fotoğrafları özellikle şut attığı pozisyonlardan seçtim. Kollarında bir fark dikkatimi çekmiyor.

Majesteleri - 4

Bana kalırsa açık ara en iyi Michael Jordan reklamı/klibi... İzlemeden geçmeyin.



Youtube videosu ile ilgili problem yaşıyorsanız şuraya tıklayınız.

Koca Bebek Zırlıyor

Youtube linki değil resim boşuna tıklamayın =)

Glen Davis'e hala Celtics haricinde hiçbir takımdan teklif gelmemiş. Bu teklifi düşük bulup reddetmişti. Celtics de bekleme taktiğini uyguluyor. Diğer takımlar ise Celtics ne de olsa eşleşecek diye MLE kontratı önermekten çekiniyorlarmış. Hadi piyasada boşta bir sürü oyuncu varken 1 haftayı "Acaba Celtics eşleşecek mi?" diye beklemek büyük bir hata olabilir. Şu anda niye çekiniyorlar hiçbir fikrim yok.

Davis bunun sonucunda hiç kimsenin kapısını çalmamasından dolayı depresyona girdi girecek. Twitter'da son birkaç gündür yazdıkları, yavaş yavaş akıl sağlığını kaybettiğine işaret sanki:

Niye bu iş bu kadar uzun sürüyor!!!! Anlamıyorum!!!!

Celtics'te neler oluyor bilen var mı? Çünkü ben bilmiyorum!

Shelden Williams beni endişelendirmiyor!!! Çok iyi bir oyuncu ve çok iyi bir insan!!! Ama biz farklı oyuncularız !!!!!!

Acaba Boston'da havalar nasıl? Çok uzun süredir oraya gitmedim!!!!

(Twitter'da ona yazan insanlara hitaben) Bazılarınızın fikirleri hoşuma gitti!!! Bunları Danny Ainge'e ileticem!!! Niye benden önce Williams'la anlaştılar bilmiyorum!!

Hangi takıma gideceğimi bilmiyorum!!! Sizce nereye gideceğim!!! Kimin uzun forvete ihtiyacı var?


Cümleler, fikirler zaten içler acısı da benim asıl dikkatimi çeken şey noktalama işaretleri oldu. 10 yaşında çocuk gibi adeta. Davis'in antipatimi kazanmasına az kaldığını söyleyebilirim.

6 Ağustos 2009 Perşembe

Roy 5 Sezon Daha Blazers'da

Tabii takas olmazsa ve son yılındaki opsiyonunu kullanırsa. Bunlar detay, önemli olan sözleşmesini uzatmasıydı. Maksimum kontrat almış. Biliyorsunuz Blazers, Roy'a bu kadar yüksek bir para ödememek için adeta inat ediyordu. Doğru yolu bulmuşlar sonunda. Roy bunu bence hakediyor. Daha önce de birkaç yazımda belirttiğim gibi, belki göze hoş gelen, uçan kaçan bir oyunu yok Roy'un. Ama bu kadar doğru kararlar veren, bu kadar efektif oynayan bir oyuncunun maksimum kontratın hakkını vereceğine inanıyorum. Roy, NBA'de çembere en çok giden oyuncular arasında. Örneğin Wade ve Chris Paul gibi oyunculardan daha sık yapıyor bu işi. Şaşırdınız değil mi? Ayrıca çembere kadar gidip hem sağ hem sol eliyle mükemmel turnikeler bırakan, uzun rotasyonundaki arkadaşlarına bolca asist yapan bir oyuncu. Rakibi onu biraz uzaktan savunduğunda ise, orta mesafe şutlarında - özellikle sol çaprazdan - müthiş bir isabet bulan Roy'u, yazıdan da anlayacağınız üzere gerçekten çok beğenerek izliyorum. Üstelik sadece bununla kalmıyor, takım arkadaşlarını da kendisiyle beraber bir seviye yükseltiyor. Oyun kurucu özelliği de var ve defanstaki boşlukları bu sayede çok iyi görüyor. Kısacası komple bir guard. Belki hiçbir zaman bir Wade veya Kobe olamayacak ama o seviyenin kapısını zorlayan oyuncular içinde en önlerde yerini alacaktır. Kim bilir belki de beni bile şaşırtır ve gelecek iki sene içinde adını bu müthiş yıldızların yanına yazdırır.

Blazers şu sıralar Aldridge ile kontrat uzatmak için görüşmelere başlamış. İyi yönde gidiyormuş pazarlıklar.

Fransa Kazandı, Spurs Beddualardan Kurtuldu

Hatırlarsanız bundan birkaç gün önce bileğini burkan Parker'ı, Fransa'nın en önemli rakibi olan İtalya karşısında oynatmama kararı almışlardı. Fransızlar da eminim bu olaya bir hayli içerlemişlerdi. Ancak Parker'sız çıktıkları maçta İtalya'yı uzatmalarda 80-77 yenmeyi başarmışlar. Spurs bu galibiyet ile olası beddualardan paçayı sıyırmış diyebiliriz.

Parker cumartesi günü oynanacak Finlandiya maçında takımdaki yerini alacakmış. Bu gruptan çıkacak takımı Fransa'nın evinde İtalya'ya karşı oynayacağı karşılaşma belirleyecek.

NBA patentli Batum, Magic oyuncusu Pietrus'un kardeşi Florent Pietrus ve Diaw'ın etkili oyunları deplasmandan galibiyetle dönmelerini sağlamış. Sırayla 20, 20 ve 15 sayı atmışlar. Herşeyi anladım da, hücumdaki yetenekleri sınırlı olan Batum'un 20 sayısını anlamadım gerçekten. İtalya'da ise Raptors'ın yeni transferi Belinelli'nin 26 sayısı yeterli olmamış. Bargnani de 10 sayıda kalarak bekleneni verememiş.

Diğer grupta, Bosna Hersek Portekiz'i 62-56 mağlup etmiş. Grubun üçüncü takımı Belçika henüz maç yapmamış. Grup maçları bitince, iki lider Eurobasket 2009'daki son kontenjanı kapabilmek için mücadele edecek.

Burada Tweet'lemek Yasaktır

Alttaki haberde Twitter'dan bahsetmişken buna da değineyim dedim. ESPN, yazarlarına böyle bir uygulama getirmiş. Bu yüzden de birçok basketbol/NBA severden tepki almışlar. Ama bence ESPN sonuna kadar haklı, yazarlarına bu tür haberleri ESPN'in sitesine girsinler diye para veriyorlar. Amaçları da tabii ki mümkün olduğunca "hit" almak. Niye NBA takipçilerinin ESPN yerine Twitter'a tıklamasına göz yumsunlar ki? Zaten bugüne kadar Twitter ile haber verilen transferlerin birçoğu ya önceden başka yerlerde çıkmıştı ya da hiç gerçekleşmedi. O yüzden basketbol ve NBA severler için bir kayıp olduğunu düşünmüyorum.
Yeter ki kulüpler oyuncularına Tweet'lemeyi yasaklamasınlar. Örneğin Pistons maçlarının devre arasında Charlie Villanueva tweet'lemeye devam edecekmiş.

Dunleavy'den Erken Dönme Kararı

Bundan birkaç gün önce Dunleavy, geçirdiği diz ameliyatından ocak öncesi dönebileceğini çıtlatmıştı. Şimdi de Adrian Wojnarowski'nin Twitter'daki açıklamasına göre Dunleavy'e çok yakın bir kaynak "Müthiş hızlı iyileşti. Tahmin edilenden çok daha erken dönebilir" demiş.

Diz ameliyatı şakaya gelmez. Bu haberi okuyunca, ameliyat sonrası verilen tarihten daha erken dönmeye çalışan iki örnek geldi aklıma hemen: Krstic ve Arenas... İkisi de yeterince iyileşmediklerini anlayıp, 3-4 ay daha dizlerini dinlendirmişlerdi. Evet belki onların kopan ön çapraz bağları ile Dunleavy'nin dizindeki kemik büyümesi tamamen farklı sakatlıklar. Ama doktorlar da boşuna 1 yıl iyileşme süreci vermiyorlar. Dunleavy bu ameliyatı olmadan önce 3 ay dizini dinlendirmişti, ardından birkaç maçlığına sahalara dönen oyuncu, dizi kendisine hala rahatsızlık verdiği için ameliyat olmak istemişti. Ameliyatı olmadan önce kariyerinin tehlikede olduğu bile yazılıp çiziliyordu.

Ben erkenden dönmeyi düşünmesini enayilik ve naiflik olarak tanımlıyorum. Kasım ayında oynamaya başlasa da umarım tamamen iyileşmiş olur. İki sene önce müthiş bir çıkış yakalayan bu oyuncunun bir sezon daha kaçırması çok büyük bir kayıp olacaktır.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Ufukta Lokavt Gözüktü

Birçok otoriteye ve NBA takipçisine göre yoldaymış, geliyormuş. Peki Lokavt nedir? NBA'in takım sahipleri ile oyuncular arasında yapılan anlaşmadır. Bu anlaşma bittiğinde, yeniden imzalanana kadar lig askıya alınır, tıpkı 1998 yılında olduğu gibi... Ancak bir kesime göre de henüz heyecanlanmak için çok erken. Bunu, ufak değişiklikler ve sıkı bir pazarlık sürecinin ardından aşılacak bir sorun olarak görenler de var. Bu konunun açılmasındaki baş sorumlu takım sahipleri. Gerek kriz, gerek vermek zorunda kaldıkları sapık kontratlar nedeniyle resimdeki hale büründüler. O yüzden onlara hak vermemek elde değil.

Oyuncular birliği ile iş verenlerin sözleşmesi 2011 yılına kadar sürecek. Aslında takım sahiplerinin elinde bu anlaşmayı 2012'ye kadar uzatma opsiyonu bulunuyor ama bunu kullanmamayı seçeceklerini dile getirmişlerdi. Bu nedenle, bugün iki taraf bir araya gelmişler ve konuşmalara başlamışlar. Takım sahipleri basketbol piyasasındaki gelirlerin %50-50 paylaşılmasını talep ediyorlar. Şu anda durum 57-43 oyuncuların lehineymiş. Geçtiğimiz sene garanti edilen 43'lük dilimi bile elde edememişler, anlaşma gereği eksik kalan kesim ödenmiş. Buna bir de Stern'ün "Takımların yarısından fazlası zarar ediyor" sözleri eklenince takım sahipleri kendilerini iyice haklı görüyorlar. Maksimum ile MLE kontratların seviyelerinin düşürülmesini ve salary cap'in lüks vergisi ile aşılması yerine hiç aşılmamasını talep etmeleri bekleniyormuş.

Tam 2 sene önceden bu görüşmelerin başlaması sevindirici haber. Her ne kadar bu anlaşma konusunda bilgim kısıtlı olsa da, 2 yıl çok uzun bir süre. Bana kalırsa bu zaman diliminde uzlaşmaları lazım. Sonuçta oyuncular birliği başkanı Fisher da bunun farkında: "Kontağı koparmamalıyız, iki taraf da birbirine muhtaç ve aramızdaki bağı sıkı tutmalıyız"

Iverson Olympiakos'a Gider Mi?

Geçtiğimiz sene Childress'ı transfer eden, bu sezon Nate Robinson tarafından reddedilen Olympiakos şimdi sansasyonel bir transfer peşinde. İki yıllığına 10 milyon dolar teklif etmişler AI'a. Bu, çok büyük ihtimalle vergilerden arındırılmış ücret. Yani aslında Iverson'a Amerika'da kazanacağı miktardan daha çok ödüyorlar.

Iverson aslında kenardan oyuna dahil olmayı kabul etse, NBA'de onu isteyecek en az 20 takım bulur. Ama işte şampiyonluk kazanmayı veya takım oyununu, deyim yerindeyse tınlamıyor. Amerika'da artık eskisi kadar büyük bir ilgi odağı olmayacağını, her an muhabirler tarafından etrafının sarılmayacağını kendisi de biliyor. Avrupa'da ise her ne kadar medyanın basketbola ayırdığı yer kısıtlı olsa da, gerek taraftardan gerek medyadan çok büyük ilgi görecektir. Tabii bunun yanında ufak bir risk de var. Iverson'ın Avrupa'ya uyum sağlamakta zorlanması durumunda, fanatik Yunan taraftarları onun yaptığı her hatada kafasına binecektir.

Ben bunlara rağmen, AI'ın NBA'de kalma ihtimalini, Avrupa'ya gitmesinden daha yüksek görüyorum. En başta, Amerika'dan Yunanistan'a transfer olmanın bir anlamda yenilgiyi kabul etmek olduğunu düşünüyorum. Iverson her ne kadar şampiyonluğu tınlamasa da aynı seviyede basketbol oynamak isteyecektir. Ama asıl neden detaylarda yatıyor: Antrenmanlar. Iverson'ın çalışmaktan ne kadar nefret ettiğini hatırlatmama gerek yok herhalde? Eh Avrupa'da da takımlar neredeyse hergün 2 kere antrenman yaptıklarına göre, bence Iverson, Olympiakos'u tercih etmez gibi geliyor.

Günün Eğlencesi - 12

Çok ünlü bir resimdir ama görmeyenler için paylaşmak istedim... Herhangi bir komedi filminden bir kare gibi duruyor. Dunleavy'nin surat ifadesi inanılmaz. Newble da kötü giden NBA kariyerinin acısını çıkarıyor muhteşem bir karate tekmesiyle.

Magic'in Yeni Salonu

Şu an yapılmakta, 2010-2011 sezonunda açılması planlanıyor. Magic şimdiden isim hakkını 40 milyon dolara satmış. Yeni salon 10 yıl boyunca: Amway Center olarak bilinecek. Magic'in şu anki salonunun adı Amway Arena ve anlaşmaları da daha 2010 yılına kadar sürecekti. Bu sayede salona verilecek isim için ilk olarak Amway ile masaya oturulmuş. Yıllık 4 milyon dolar fena değil. Nitekim Amway şu anki salon için 4 yıllığına 1.5 milyon dolar ödemiş bir önceki anlaşmada. Ama ekonomi profesörü Raymond Sauer'a göre krizin geçmesini beklemeleri çok daha iyi bir hamle olurmuş. Örneğin Dallas Cowboys bu sene açılacak yeni stadı için kimseyle anlaşmayacakmış.

Magic eğer bir şekilde şimdiden parayı almaya başlayacaksa, lüks vergisini telafi etmek amaçlı bir anlaşma olarak algılanablir. Ama böyle birşey olduğunu hiç sanmıyorum. Kim daha açılmamış bir salon için peşin para ödemeye başlar ki?

Birkaç salonun isimlerinin değerleri:
AT&T Center: 20 senelik 41 milyon dolar
American Airlines Center: 30 senelik 195 milyon dolar
Staples Center: 20 senelik 100 milyon dolar
Philips Arena: 20 senelik 180 milyon dolar
Toyota Center: 20 senelik 100 milyon dolar

Watson'ın Kafası Güzel

Pacers'ı tercih etmesinin nedenini "Şampiyonluğa oynayan bir takım kuruyorlar, amaçları geleceğe yönelik planlar yapmak değil, şimdi kazanmak." diye açıklamış. ESPN'in açıklamasına göre 1 senelik kontrat imzalayan Watson hangi akıl mantık çerçevesinde bu sözleri sarfetmiş merak ediyorum. Hele hele önümüzdeki 2-3 sene boyunca şampiyonluğa oynayacak takımlar şimdiden belli olmuşken ve Pacers 2011'den önce serbest oyuncu avına çıkamayacakken...
Ne içtiysen ben de ondan istiyorum Watson, belli ki kafa yapıyor.

4 Ağustos 2009 Salı

Açılış Gecesi ve Noel'de Seyir Zevki

NBA'de takımların fikstürleri açıklandı. 27 Ekim gecesi Cavaliers, evinde Celtics'i konuk edecek. Ayrıca aynı gecenin kapanış maçında gerçek bir "derbi" izleyeceğiz: Lakers ile Clippers kozlarını paylaşacaklar. Yani basketbol izleyicileri önce çok zevkli bir maç izlemek için ekran başına geçecekler. Ardından da hem Clippers'ın sağlam haliyle Lakers karşısında ne yapabileceğine bakacaklar. Tabii ki bu işin bahanesi, ben asıl amacım Griffin'in ilk NBA maçını izlemek olacak.
Öte yandan Noel'de çok alışık olduğumuz bir karşılaşma var: Shaq vs Kobe. Artık cılkı çıktı gerçekten Noel'in. En azından Shaq takım değiştirdi de Kobe ile LeBron'un mücadelesini seyredeceğiz arkamıza yaslanıp... Ayrıca Noel günü bir başka dikkat çekici karşılaşma da Magic ile Celtics arasında oynanacak. O gece de uykusuz kalacağımız şimdiden kesin gibi.

Günün Eğlencesi - 11

Donyell Marshall oyuna girerken ufak bir detayı unutuyor...

Gerçek T-Mac Yeminlen Dönecek

McGrady, mikro-kırık ameliyatından sonra hala iyileşmeye çalışıyor. Rehabilitasyonunu sürdürdüğü Chicago'dan, NBA'e böyle seslenmiş. Dönmekle kalmayıp eski formunu yakalayacağını iddia etmiş. Geçtiğimiz kışa göre dizinin çok daha iyi durumda olduğunu belirtmiş ayrıca dizine olan güveni de tammış. Kimilerine göre McGrady bırakın eskisi gibi olmayı, sadece basketbola dönse bile kendini şanslı saymalı. O da buna değiniyor: "Kolaya kaçıp kariyerimi bitirebilirdim ama hırs yaptım ve eskisi gibi dönmeye kararlıyım. İnsanların düşüncelerini değiştireceğim." Takas olabileceği yönündeki söylentilere de kulak asmadığını belirtmiş. İşler kötü giderken bu tür haberlerin çıkması kadar doğal birşey olmadığını söylemiş. Kendisi, bu konuda haklı sayılır ancak Houston'ın bu sene onu takas etmesi de kimseyi şaşırtmayacaktır, bazen gerçekten de "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz."

McGrady'nin en büyük şansı, NBA tarihinin en iyi özel çalıştırıcılarından birini tutması oldu. Tim Grover geçmişte Jordan-Pippen gibi yıldızlarla çalışan bir adam. Geçtiğimiz yaz da Kobe ve Wade ile çalışmıştı. Wade'in tam iyileşemediği bir sezonun ardından, geçen sene neler yaptığını söylememe gerek yok herhalde... Bu sene de T-Mac ile işi bitince Jermaine O'Neal ve Arenas'a dönecekmiş. Kısacası eğer bir sakatlığınız var ise, sizi çalıştıracak ismin Tim Grover olmasını istersiniz. O da McGrady'nin all-star seviyesinde döneceğine inandığını söylemiş.
Ayrıca, yıldız oyuncu, sakatlıktan dönüş sürecindeki tecrübelerini başkalarıyla paylaşabilmek için yeni kurulan bir internet sitesiyle çalışmaya başlamış: Skillzlab. Burada o ve onun gibi profesyonel atletler, insanlara yardımcı olmak, onları motive edebilmek için danışmanlık yapacaklarmış. Çok düşünceli ve güzel bir oluşum. Ayrıca siteden belli bir ücret karşılığında kayıt olanların, T-Mac ile beraber, aynı spor salonunda çalışma imkanı var.

Bakalım inşallah T-Mac dediği gibi eskisi gibi smaçlar basıp, maç başına 30 sayı atabilecek duruma gelir. Kariyerinin son döneminde, her sezon dizinden ve sırtından sıkıntı çeken bir oyuncunun muhteşem bir şekilde dönmesine çok ihtimal vermiyorum. Ama Grover'ın bugüne kadar çalıştığı oyuncuların performanslarına bakınca yine de içimde bir ümit doğmuyor değil.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Grizzlies Ne Yapıyor?

Daha yeni Grizzlies'in yaptığı hatalardan bahseden bir yazı yazmıştım. Birkaç gün sonra, yepyeni bir hamle ile beni daha da şaşırtmayı başardılar. Ellerindeki 5 scout'u da kovmuşlar. Sadece Avrupa'daki oyuncuları izlemesi için part-time çalışacak bir scout ile çalışacaklarmış. Bu departmana başka kimseyi işe almayacaklarmış. Genel menajer Wallace, "Yeniden yapılanma gerçekleştiriyoruz." demiş. O ne demekse? Benim bildiğim birşeyi yıkıp, yerine yeniden inşa etmeye başlanıldığında "yapılanma" başlar. Sadece yıkarsanız sizin amacınız, hedefiniz falan yoktur...
Kısacası, önümüzdeki seneleri düşünerek ilerleyen, draft'larda seçeceği oyuncularla gelecekte iyi bir takım kurmak isteyen Grizzlies harika bir gelişmeyle güne merhaba demiş... Maddi kaygı yüzünden Warrick'i gönderen takım sahibi Heisley, anlaşılan o ki şimdi de başka yerlerden harcamaları kısmaya başlamış. Yakında masörleri, antrenörleri de kovarlar "fazlalık" olarak gördükleri için. Ne de olsa oyuncular sabah kalkıp gelip kendileri de çalışırlar, birbirlerine masaj yaparlar değil mi?

Enes NBA'e Göz Kırpıyor

Türkiye basketbolunu yeterince yakından takip etmesem de, Enes Kanter ismini yaklaşık 1 yıl önce duymuştum bir arkadaştan. Müthiş bir yetenek olduğundan bahsediyordu... Bu genç adam her geçen gün adını daha fazla duyursa da, maalesef ben hala onu izleme şansını yakalayamadım. Genç derken gerçek anlamında kullanıyorum, 22-23 yaşında olup da "genç yetenek" olarak lanse edilen oyunculara oranla 5-6 yıl ileride. 1992 doğumlu, henüz 17 yaşında. Boyu 2.08, ama yaptığı işler boyundan bile büyük. Ayrıca yaşını göz önüne aldığımızda, boyunun 2.10-2.14 arası bir yere kadar uzayacağını tahmin edebiliriz.

Dün sona eren 2009 Avrupa Gençler Şampiyonası'nda yarı finalinde, Sırbistan'a karşı takımın attığı 61 sayının 32'sine imza atarken, topladığımız 43 ribaundun 25'ini çekmişti. Buna rağmen Sırbistan bizi 66-61'lik skorla elemişti. Bunun üzerine Enes disiplinini hiç bozmadan, üçüncülük maçında da 35 sayı 19 ribaund ile oynamış. Bana göre turnuvanın başında, bunlardan da etkileyici bir olaya imza atmış. Büyük bombaları da sona sakladım: Enes 16 dakika oynadığı Letonya maçında tam 16 ribaund alırken, turnuva boyunca yakaladığı 18.6 sayı, 16.4 ribaund ve 1.8 blok ortalamalarıyla basketbol dünyasının dikkatlerini bir kez daha üzerine çekmiş.... Ne diyebilirim ki? Kelimeler kifayetsiz kalıyor.

Maçını izlemedim ama youtube sağolsun birkaç dakikalık kliplere ulaşabildim. Gerçekten post hareketleriyle olgun pivotları andırıyor. Dış şutlarda ise bleğinin yumuşaklığı dikkat çekiyor. İşin savunma yönünde yaşıtlarına (gerçi genellikle 1-2 yaş büyüklerine karşı oynuyor) karşı iyi işler çıkarıyor. TBL, Euroleague ve ana sahne olarak ileride, NBA'deki oyunculara karşı ayakta kalabilirse gerçekten mükemmel bir oyuncu olacak gibi duruyor. 2011 NBA draft'ına girdiğinde lottery (yani ilk 14) seçimi olması kimseyi şaşırtmamalı.

İnşallah bu sene TBL'de bolca süre alır ve kendisini bir üst seviyeye karşı geliştirme fırsatı elde der. Biz de onu sıkça izleme fırsatını buluruz. Tanjevic'ten yana şüpelerim olsa da, böylesi bir yeteneğin TBL'de dakika almaması basketbola hakaret olacaktır.

Günün Eğlencesi - 10

Cavs maçına bilet: 100 dolar
LeBron'un yıllık ücreti: 15 milyon dolar
Varejao'nun yüzündeki ifadeyi görmek: Paha biçilemez

Kendini Ne Zannediyorsun?

Scalabrine'den bahsediyorum... Geçtiğimiz günlerde garip açıklamalarda bulunmuş. Rasheed ve Marquis Daniels transferlerini çok beğenmiş. Bu ikilinin çok yönlü oyunlarıyla birlikte, geçtiğimiz iki sene gibi, yine ligin en iyi takımı haline geldiklerini söylemiş. Üstüne de şu bombayı patlatmış: "Önümüzdeki sezonu iple çekiyorum. Şampiyonluk yaşamaya devam etmek istiyorum."

Yahu sen kimsin? Senin o şampiyonlukta ne payın var? 2008 playoff'larında 1 dakika bile oynamadın 1. Neye göre şampiyonluk kazanıyorsun sen? Evet belki tarih kitaplarında ismin yazacak ama senin ismini kimse hatırlamayacak Scalabrine. Kendini kandırmaya devam et, aferin.
Onlardan önceki ve sonraki 2 şampiyondan örnekler vereyim. Lakers'da Sun Yue çıkıp böle açıklamalar yaptı mı? Veya Spurs'de Udrih? Yapsalar nerenizle gülerdiniz?

Bu adam 2 sene evvel Celtics şampiyon olduktan sonra yaptığı basın toplantısında da aynı tarzda konuşmuştu: "Biz şöyleyiz, biz böyleyiz, en iyi takımız, en iyi defansa sahibiz, Lakers bizi yenemezdi zaten". Artık kendi hayal dünyasında, takım içinde kendisine nasıl bir rol biçtiyse? Aslında benim bu olay yüzünden, 2 sene önceden beri gazım vardı ona karşı, şimdi bu yeni açıklamalarına rastlayınca patladım. Buyrun videosu:

2 Ağustos 2009 Pazar

Kupanın Peşindeki 10 Takım

Doc Rivers'ın düşüncesine göre NBA'de durum böyleymiş. Geri kalan 20 takım ekonomik nedenlerden dolayı böyle bir hedefe ulaşamayacaklarını biliyorlarmış. Para harcamak yerine tam tersi oyuncularını ellerinden çıkararak maddi açıdan rahatlamak istiyorlarmış.

Dediklerinin bir kısmına katılıyorum ama Mavs, Spurs, Lakers, Cavs, Celtics ve Magic'ten başka hangi takım şampiyonluk hedefliyormuş bu sene, şaşarım. Portland mı? Denver mı? Phoenix mi? Utah mı? Hiçbirinin şansı olduğuna inanmıyorum.
Ayrıca evet takımların şampiyonluk için girişken olmamalarıyla ekonomik krizin tabii ki ilişkisi var. Ama transfer sezonunun açılmasıyla beraber dile getirdiğim neden bence daha önemli: Yukarıda saydığım takımların dışındakiler, zirvedeye oynayanları yenebileceklerine inanmıyorlar. O yüzden bu sene yapacakları harcamaları ölü yatırım olarak görüp, paralarını 2010 ve 2011'e saklıyorlar. Bence kesinlikle doğru yolu izliyorlar.

Tek Kelimeyle Rezalet

Kanada ile İtalya arasında dün bir hazırlık/dostluk maçı yapıldı. Ama yaşananlara baktığımızda iki takımın "dostluk" kelimesinin anlamını unuttuğunu görüyoruz. Bir pozisyonda Doornekamp'ın dirseği Mancinelli'ye geliyor. O da sinirlenip, arkadan dirsek/yumruk karışımı bir vuruş yapıyor Doornekamp'a. Sonrasında da bol bol itişme, kakışma, kavga...

Raptors oyuncuları Belinelli ve Bargnani için eminim ki çok ilginç bir tecrübe olmuştur. Bir Kanada takımının formasını giyerken, İtalya Milli Takımı'yla Kanada'ya karşı oynuyorlar ve maçta kavga çıkıyor... İkisi birden kavgayı yatıştırmaya çalışıyor. Özellikle Bargnani ekstra çaba harcıyor. Helal olsun.

Parker Üzgün - İtalya'ya Karşı Yok

Spurs'ün 3 büyük yıldızından biri olan Tony Parker, geçtiğimiz hafta Fransa'nın Avusturya ile oynadığı hazırlık maçında bileğini burkmuştu. Ardından Fransa takımının doktorlarının yaptığı kontrollerde, bunun hafif bir burkulma olduğu anlaşılmıştı. Spurs okyanusun diğer tarafından Parker'a "Gel biz de bileğine bakacağız" dedi. Parker'ın da 1 hafta içinde iki kere 15 saatlik uçuş yapacağı için morali bozulmuş. Konuyla ilgili "Zaten Fransa'da kontrollerim yapıldı, üstüne bir de Amerika yolculuğu... Bunlar hiç hoşuma gitmiyor. Ama kulübüm ne isterse onu yapmak zorundayım" şeklinde açıklamalarda bulunmuş.

Parker'a hak veriyorum ama olaya biraz daha uzaktan bakması lazım. Geçtiğimiz seneki Olimpiyatları hatırlayan var mı? Spurs, Ginobili'ye zaten sakat olan bileğini dinlendirmesi için oynamamasını tavsiye etmişti. Arjantinli yıldız buna rağmen milli takımını yalnız bırakmamıştı. Yarı finalde sol bileğini yeniden burkan Ginobili, ameliyat olmak zorunda kalmıştı ve NBA sezonunun ilk ayını kaçırmıştı. Hatta bu yüzden ben de Spurs-Clippers maçında kendisini canlı gözle izleyemediğim için üzülmüştüm. Her neyse konuya dönelim.
Parker da geçen hafta "5 ağustostaki İtalya maçına yetişeceğim kimse merak etmesin" diye tutturmuş durumdaydı. Ama Spurs takım doktorlarının yaptığı kontrollerden sonra İtalya maçında takımının yanında olamayacağı açıklandı. Yukarıda anlattığım Ginobili olayından sonra, Spurs'ün Parker'ın üstüne titremesi kadar doğal birşey yok. Bakalım Parker İtalya'ya karşı oynamakta diretecek mi yoksa bileğini dinlendirme yolunu mu seçecek.

Majesteleri - 3

Sabah erken saatlerde eve dönmüşken ne koysam diye sırayla elimdeki video linklerini ziyaret etmeye başladım. Sıra buna geldi ve gerçekten gözlerim doldu, ben de bunu koymaya karar verdim.
Jordan ile ilgili 1000 tane yazı ve video girsem bile eminim beni tatmin etmeyecektir. Ya sizi?