BIY AD

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Miami'ye Hergün Bayram

Sunucunun dediği gibi Heat tarihini geçtim, belki de NBA tarihi görmedi böyle bir üçlü. Hemen kutlamalar başlamış tabii ki Miami'de. Biraz işin şovundalarmış gibi bir hava var sanki 3 oyuncuda ama tabii böyle bir kutlamada ne kadar ciddi takılabilirlerdi ki? Sezon başlayınca görülür ne kadar egolarını bir kenara bırakıp, sadece kazanmaya odaklanacaklarını. Burada toplanmalarındaki amaç bu bir kere.


Link


Link


Link

Summer League 5. Gün (Orlando)

Summer League’in Orlando ayağı dün gece oynanan maçlarla tamamlandı. Semih’in süre almadığı son güne damgasını vuran performanslar şöyle: Derrick Favors, Terence Williams-Damion James ikilisinin oynamadığı maçta 23 sayı-11 ribaund ile en iyi SL maçını çıkarmış oldu. Kansas’ta senior senesini tamamlayan undrafted guard Sherron Collins ilk maçlarında kolej kariyerinin aksine takım oyununa yönelmiş ve beni şaşırtmıştı. Fakat dün Gerald Henderson’ın oynamamasını da fırsat bilip epey şut denemiş. Fena de etmemiş hani, 32 sayısı var kendisinin. Yaz ligi boyunca gitgide performansını arttıran Magic’den Paul Davis dün geceyi 24 sayı-8 ribaund ile tamamladı. Jermareo Davidson yine kenardan gelerek 16 sayı-7 ribaund ile oynadı. Aldığı kısıtlı süreler boyunca yapabileceğinin maksimumunu yaptı. Orlando’da oynanan maçlar sonunda istatistik liderleri aşağıda.

Yine Orlando'daki son günün şerefine En İyi Performanslar ve Hayal Kırıklıklarıadı altında kendi top 5’imi hazırladım nacizane:

En İyi Performanslar:
1- Luke Harangody
2- Damion James
3- Lance Stephenson
4- Byron Mullens
5- Magnum Rolle

Hayal Kırıklıkları:
1- Daniel Orton
2- Latavious Williams
3- Evan Turner
4- Derrick Favors
5- Jeremy Evans

Bobcats Thomas’la Uzattı

Nets’in kalan bütün free agentlara salça olacağı belliydi de bu kadar çabuk ve can havliyle olacağını tahmin etmiyordum. Onlardan Tyrus Thomas’a gelen 5 yıl $40M’lık teklifi sonrası Bobcats, Thomas'ı takımda tutmak adına aynı kontratı verdi. Thomas yetenekleri açısından olması gerekenin çok altında bir saygınlığa ve kariyere sahip. Bunun tek ve haklı sebebi oyun zekasının düşük olması diyemeyeceğim, çünkü oyun zekasından söz etmeye dilim varmıyor bahsettiğimiz adam Thomas olunca. Tabiri caizse 'wonderkid' olarak lige adımını attıktan sonra balon gibi söndü Thomas. Brandon Roy’un önünden seçilip, uğruna LeMarcus Aldridge’den vazgeçilmesi potansiyeli hakkında ufak bir ipucu veriyor aslında bize. Ama gelin görün ki Serdar Özkan örneğini görmüş bünyeler olarak piyasaya nasıl çıktığının değil, çıktıktan sonra nasıl devam ettiğinin önemli olduğunu fazlasıyla anlamış durumdayız.

Daha çok 3 numara oynasa da bir pozisyon yukarı kaydığında çok daha etkili olduğunu düşündüğüm Gerald Wallace'ın yanı sıra ellerindeki diğer uzunları sayalım: Chandler, Diaw, Mohammed, Diop. Böylesine derin, alternatifli bir uzun rotasyonu varken Thomas riskini almak biraz gereksiz gibi. Yukarıda saydığım isimlerin yeterli olup olmadığı tartışılır elbette, hatta Chandler'ın sakatlıkları ve formsuzluğu düşünülünce direk 'yetersiz' damgası vurulabilir. Ancak Thomas’ın bu isimlerden çok çok üstün olduğu, takıma çok daha fazla katkı sağlayacağı da en az yukarıdaki sorunsal kadar tartışmaya açık. İşte bu şartlar altında değerlendirdiğimizde aldığı kontratın hak ettiğinden oldukça fazlası olduğunu söylemek mümkün.

Zaten bu transferi Soner'le aramızda konuştuğumuz için fikirlerimiz birbirine yakın. Benim değinmek istediğim nokta farklı: Larry Brown. Genç yetenekleri adam etmesi ve yontmasıyla bilinen ünlü koç Tyrus Thomas'ı seviyor bunu geçen seneden biliyoruz. Ama şimdi ne kadar sevdiğini anladık, tam 40 milyon dolarlık! Çünkü Larry Brown, Bobcats'in bu kontratı vermesinde büyük rol oynamış. Nets genel menajeri Thorn da o paraya Tyrus'ı alamadığı için çok şanslı. Çünkü bence yeni bir Sean Williams vakasına dönüşebilirdi Tyrus'ın New Jersey'deki kariyeri. En azından Brown'ın kanatları altında olacak şimdi. Brown gibi bir koç böylesine istekliyse sizi yüksek bir miktar para karşılığında takımda tutmaya, o zaman bu işte bir iş vardır. İşte bu nedenle ümitliyim Tyrus'tan. Tyrus'ın yeteneklerine hastayım, müthiş bir uzun forvet olabileceğini düşünenlerdenim. Fakat zayıf, hatta yerlerde sürünen karar mekanizması nedeniyle yeteneklerini beğendiğim kadar oyununu beğendiğimi söyleyemeyeceğim. İşte bu konuda Brown'dan yardım bekliyorum. Haydi koç, adam et şu Tyrus'ı. / Can

9 Temmuz 2010 Cuma

LeBron Miami'ye mi Gitmiş? Çok da Fifi


Link

LeBron'un kararını bir örnek olarak kullanıp, günümüz medyasını eleştiren çok başarılı 5 dakikalık bir konuşma. Belki biraz abartı katılmış ama çok doğru noktalara parmak basılmış. Kesinlikle izlemenizi öneriyorum.

Outlaw New Jersey’de

LeBron sağolsun, onun derdine düştük, diğerlerini yazmaya vaktimiz kalmadı. Free agent piyasasından bir şeyler koparabiliriz umuduyla salarysini boşaltıp (hatta bu uğurda Douglas-Roberts ve Jianlian'ı yok pahasına elden çıkarmışlardı) koca bir hayal kırıklığına uğrayan takımlardan oldu Nets de. 5 yıllık $35M karşılığında Travis Outlaw’u kadrolarına kattılar. 7 yıllık kariyeri boyunca yalnızca 30 küsür maça ilk beş olarak başlamış bir oyuncu için biraz fazla gibi bu para. Şahsi fikrim $25M civarında bir ücretin makul olabileceği yönündeydi. Ancak bu saatten sonra çok bir önemi yok senelik 1-2 milyon doların kendileri için. Zira alabilecekleri pek bir isim kalmadı serbest oyuncu havuzundan.

Yukarıda da dediğim gibi kariyeri boyunca sürekli benchten gelmiş bir isim, bilmiyorum ilk 5 başlayabilecek mi Nets’de. Çünkü hem aynı pozisyondaki çaylak Damion James yaz liginde müthiş bir performans sergiliyor, hem de takımın başka hamleler yapabileceği, esnek bir salarysi mevcut. Esasında Outlaw'un yetenekleri de tam bir bench oyuncusuna yakışır nitelikte. Kenardan gelir birkaç smaç vurur, üçlük atar ateşler takımı işte. Daha fazlasını Nets de beklemiyordur herhalde kendisinden. Basketbol IQ’su, fundamentali vs. oldukça vasat. Penetre kabiliyetini de Harris’in bulunduğu bir takımda kullanmaya pek fırsatı olacağını sanmıyorum. Ancak Nets’in mevcut kadrosuna gelen veya gelecek herhangi bir basketbolcu gibi, onun da yararı olacaktır iyi kötü.

Bence Outlaw sözde bir kısa forvet. Çünkü o pozisyonda oynarken ayaklarının yavaş kalması nedeniyle sıkıntı çekiyor. Özellikle de hücum etmekte inanılmaz zorlanıyor. Kısa bir dört numara olarak oynadığında gerçek farkını ortaya koyuyor. Bu bakımdan Favors'dan arta kalan sürelerde uzun forvet oynayacağını düşünüyorum, bence bu pozisyonda oynatmayı tercih etmeli Avery Johnson onu. Çünkü 3 numarada takımına neredeyse zarar verdiğini bile söyleyebilirim. Ama rakip uzunlara karşı atletiklik avantajını kullandı mı patlayıcı bir skorere dönüşebiliyor. Kritik şutları atmayı da sevdiğini biliyoruz. Ben Outlaw'u aşırı beğenmesem de, severim. 30 yerine 20-25 milyon aralığına imzalansa daha iyiydi elbette ama pek alacakları adam kalmadı. Artık gözler gelecek yaz sezonuna çevrildi herhalde Nets'de. / Can

Heat'in Yeni Yüzü

Tarihin gördüğü en güçlü takımlardan biri haline geldi Heat bir anda. Üstelik bunu takasla falan yapmadılar, direk risk alıp salary cap'lerini tamamen boşaltarak yaptılar, çok önemli bir detay. Yetmedi bütün yıldızlar alacakları paradan feragat ettiler ve Mike Miller'ın takıma katılmasını sağladılar. Bu kadar büyük oyuncuların yanında üçlük tehdidi yüksek bir adamın olması son derece önemliydi. Muhteşem bir iş başardı Pat Riley.

Çok yoğun bir Cuma günü geçirdiğim için bir analiz yazamadım. Akşama inşallah... Şimdilik bu resim ve kısa yazı ile idare ediniz.

Ama şunu belirteyim, önümüzdeki sene tarihe tanıklık etmeye hazır olun.

Summer League 4. Gün

Transfer hareketliliği, LeBron’un kararı falan derken yoğun bir gündemle karşı karşıya kaldığımızdan kısa tutacağım dün geceyi. Hatta yine aynı sebepten değerlendirmeleri her gün yapmak yerine birkaç günde bir yapmayı düşünüyorum. İşin doğrusu dünkü maçları pek de dikkatli izleyemedim zaten. Bu kadar itiraf yeter, geçelim yazımıza. Semih önceki iki maçta nasıl oynadıysa Pacers karşısında da aynıydı. 29 dakikada 5’i faul çizgisinden 7 sayı-2 ribaund-2 de asisti var. İstatistikleri bile çok değişmedi farkındaysanız. Genel olarak Semih’in performansını beklediğim gibi, rotasyona girebilmek için yetersiz bulduğumu söyleyebilirim, hele ki Celtics’in Jermaine hamlesinden sonra. Umarım yanılırım.

Günün Yıldızları: Benchten gelerek 19 sayı-4 ribaundla oynadı Jaycee Carroll. Avrupa’da fazlasıyla şahit olduğumuz müthiş skorerliğini yaz liginde de gösterdi. Hiç fena sayılmayacak bir 4 maçlık performans sergiledi. Ancak yaş ve size problemleri ne yazık ki NBA şansını hayli azaltıyor. SL’nin Las Vegas ayağında Knicks formasıyla tekrar izleyeceğiz kendisini. Magnum Rolle dün gece matchupı Semih’e üstünlük sağladı ve 19 sayı-11 ribaund ile double double yaptı. Mustafa Shakur süre buldukça kendisini göstermeye başladı, 21 sayı-5 ribaund-5 asist-5 top çalmayla oyunun her alanını domine etti. Joe Crawford, Damion James düellosundan sonra dün geceyi de 17 sayıyla tamamladı. Yine Magic’den Donell Taylor 18 sayı-7 ribaund yaptı Thunder karşısında. Bobcats’den Derrick Brown 16 sayı-8 ribaund ile oynadı.

Hayal Kırıklıkları: Önceki maçında Turner için dibe vurdu demiştik, yanılmışız. 5 sayı-3 ribaund-3 top kaybı ile en kötü yaz ligi maçını dün gece çıkardı. Performansı bu şekilde gitmeyecek ve elbet toparlanacaktır ama ne zaman… Draftin en iyi şutörlerinden biri olduğunu düşündüğüm Paul George çok fena ters köşe yaptı beni. Takımı adına maç kazandıran basket faulü onun buraya taşınmasına engel teşkil etmiyor. 4/16 isabet oranıyla 17 sayısı, 6 da ribaundı var Celtics karşısında. Geride kalan maçlarda 19’da 2 gibi inanılmayacak kadar kötü bir üçlük yüzdesiyle oynadı. En büyük silahı dış şut olan bir oyuncu için bu istatistikler hiç de iç açıcı değil. Favors da geride kalan maçlarda ritmini bulamayanlardan. Dün gece Utah karşısında 6 sayı-6 ribaund-7 top kaybı yaptı. Favors’ın toparlanması konusunda Turner’daki kadar iyimser olamıyorum. Henüz çok genç, ama bir potansiyeline ulaşırsaa…

Takip Edilesiler: Lance Stephenson ilk çeyreğin sonlarına doğruydu yanlış hatırlamıyorsam, Kravstov ile diz dize çarpışıp maçı yarıda bırakmak zorunda kaldı. Harangody maçın sonlarına doğru egoizmi bir kenara bırakıp gereksiz zorlamalara girmese günün yıldızları bölümüne yazmayı düşünüyordum kendisini. 16 sayı-7 ribaundı var. Merakla beklediğim Gordon Hayward-Damion James eşleşmesinde ise her iki oyuncu da hücumda birbirine üstünlük sağladı. Oldukça iyi yüzdelerle Hayward’ın 11, James’in 13 sayısı var. Jermareo Davidson için kenardan geldiğinde daha hırslı oluyor demiştim. Dün de beni doğrularcasına 8 dakikada 8 sayı-4 ribaund ile oldukça iyi bir maç çıkardı. Summer LEague'in Orlando ayağı bu gece oynanacak maçlarla son bulacak.

Cavaliers Taraftarlarının LeBron'a Vedası

Hafif Türk - Avrupalı fanatikliği boyutlarına ulaşmış, duyguların fazlasıyla işin içine katıldığı öfke dolu bir veda.

LeBron'un Karar Anı


Link

İşte LeBron kararını böyle açıkladı. Bence olması gerektiği şekilde bir açıklama. Kararının nedenini de açık açık söylüyor, şampiyonluk... Bu hedef doğrultusunda en mantıklı adresin Heat olduğunu düşünüyor haklı olarak. Konu Cleveland'a geldiğinde ise, bu kararın kendisi için çok zor olduğunu söyleyip hafiften de duygusallaşıyor. Mümkün olduğunca kırmamaya çalışıyor eski takımını, taraftarlarını ve kalbinin onlarla olacağını söylüyor.

LeBron'a Ağır Tepki (Komik)

LeBron'un Miami'yi seçmesinden sonra Cleveland Cavaliers'ın sahibi Dan Gilbert açmış ağzını, yummuş gözünü. Şuradan okuyabilirsiniz. Aynı zamanda en aşağıya da yapıştırdım. Kaan Kural ilk anda olayı "Aziz Yıldırım ölçeğinde" diye yorumlamıştı. Katılmamak mümkün değil. Benim yorumumu okumadan önce yazıyı okumanızı tavsiye ederim.

Ayrıca, sen LeBron'un Cavs oyuncusuyken "Canım, cicim, tatlım, şekerim, senden başkası yalan, en büyük sensin, kralsın, 1 numarasın" diye öve öve bitireme, sırtını sıvazla, pohpohla. Sonra serbest kaldığı zaman LeBron'un kendini beğenmiş, egosu tavan yapmış olan karakterine saydır. İki yüzlülüğün sözlük anlamını bu mektupta bulabilirsiniz yani. Ben LeBron'un hareketlerini savunmuyorum, hatta yanlış ve antipatik bulduğumu çoğu Konyalı Portlandlılar okuyucusu biliyor. Ama Dan Gilbert, oyuncu kendi takımındayken başka, gidince başka konuşuyor...

Bitti mi? Bitmedi. Sen 7 senedir LeBron'un yanına gerekli parçaları koyama, bir tane bile yıldız getireme sonra bunu ihanet olarak yorumla. Adamın kontratı bitmiş ayrılıyo yahu, ne diyorsun? Bunu Malone yaptığında bile eleştirmemiştim ben, ki LeBron Malone'un Jazz'da oynadığının yarısı kadar bile görev yapmadı Cavs'de. İsteyen oyuncu kontratı bitti mi, istediği takıma gider. Bundan kime ne? Ha tabii Boozer'ın geçmişte yaptığı satış gibi olaylar istisnadır. Sonuçta oyuncular adı üstünde 'profesyonel'. Amaçları para ve başarı kazanmak. Sadece takımına sadık kalmak uğruna en önemli iki amacından birini boş vermek bana göre saçmalıktır. Belki Malone gibi 18 sene aynı takımda oynarsanız, o zaman tepkileri anlayışla karşılayabilirim ama LeBron için "Takımı sattı" demek abesle iştigaldir.

Son olarak da Cavs'in, Gilbert'a göre artık 'sözde kral' olan LeBron'dan daha önce şampiyonluk kazanacağına dair garanti verilmesi, beni koparan nokta oldu. Hayır yani tamam sporda herşey olur. Cavs, Lakers'ın Gasol kazığına benzer 3 tane takas yapıp bir anda şampiyonluğun önemli adaylarından biri haline gelebilir(!!). Ama gerçekçi olursak 4-5 seneden evvel Cavs'in toparlanması hiç de mümkün gözükmüyor, ki iyimser bir tahmin bu. Miami'nin de en fazla 3 sene içinde 1 tane şampiyonluk elde edeceğini varsayarsak, nasıl yerine getirecek bu sözü Dan Gilbert merak ediyorum. Hayır bi de elinde LeBron varken göz göre göre kaçırmışın adamı kötü takım kurarak ama LeBron'suz şampiyonluğa yürüyeceksin? Oldu şekerim ara beni.

Sonuç olarak ağır saçmalıklarla dolu, komik, hatta ileri gidiyorum gerzekçe hazırlanmış bir açık mektuptur bu. NBA.com adresinde yayınlanmış olması da ayrı bir ayıptır bana göre. Buyrun bu da mektup:


Dear Cleveland, All Of Northeast Ohio and Cleveland Cavaliers Supporters Wherever You May Be Tonight;

As you now know, our former hero, who grew up in the very region that he deserted this evening, is no longer a Cleveland Cavalier.

This was announced with a several day, narcissistic, self-promotional build-up culminating with a national TV special of his "decision" unlike anything ever "witnessed" in the history of sports and probably the history of entertainment.

Clearly, this is bitterly disappointing to all of us.

The good news is that the ownership team and the rest of the hard-working, loyal, and driven staff over here at your hometown Cavaliers have not betrayed you nor NEVER will betray you.

There is so much more to tell you about the events of the recent past and our more than exciting future. Over the next several days and weeks, we will be communicating much of that to you.

You simply don't deserve this kind of cowardly betrayal.

You have given so much and deserve so much more.

In the meantime, I want to make one statement to you tonight:

"I PERSONALLY GUARANTEE THAT THE CLEVELAND CAVALIERS WILL WIN AN NBA CHAMPIONSHIP BEFORE THE SELF-TITLED FORMER ‘KING’ WINS ONE"

You can take it to the bank.

If you thought we were motivated before tonight to bring the hardware to Cleveland, I can tell you that this shameful display of selfishness and betrayal by one of our very own has shifted our "motivation" to previously unknown and previously never experienced levels.

Some people think they should go to heaven but NOT have to die to get there.

Sorry, but that's simply not how it works.

This shocking act of disloyalty from our home grown "chosen one" sends the exact opposite lesson of what we would want our children to learn. And "who" we would want them to grow-up to become.

But the good news is that this heartless and callous action can only serve as the antidote to the so-called "curse" on Cleveland, Ohio.

The self-declared former "King" will be taking the "curse" with him down south. And until he does "right" by Cleveland and Ohio, James (and the town where he plays) will unfortunately own this dreaded spell and bad karma.

Just watch.

Sleep well, Cleveland.

Tomorrow is a new and much brighter day....

I PROMISE you that our energy, focus, capital, knowledge and experience will be directed at one thing and one thing only:

DELIVERING YOU the championship you have long deserved and is long overdue....


Dan Gilbert
Majority Owner
Cleveland Cavaliers

Ve LeBron Miami'yi Seçti

Yıllardır beklenen kararını nihayet açıkladı LeBron. Önümüzdeki sezon Wade ve Bosh ile birlikte Miami Heat forması giyecek. Şimdilik haber niteliğinde bilgiyi girelim, sabah sakin kafayla bir şeyler karalarız.

Uyandım ve bir hayli şaşırdım. "Vay anasını sayın seyirciler" diyorum. Soner'in dediği gibi vakit bulduğumuzda birşeyler karalayacağız elbette konuyla ilgili. / Can

LeBron Olayına Farklı Bir Bakış Açısı

Çocukluk arkadaşlarımdan birinin canı sıkılmış ve bu eğlenceli, değişik tarzdaki LeBron yazısını kaleme almış, mail ile göndermiş bana. Ben de yayınlayayım dedim. Buyrun size 4 saat sonraki toplantıdan önce maksadı geyik olan, fazla ciddiyet içermeyen bir LeBron değerlendirmesi:

İşsiz güçsüz olmanın verdiği coşku ve enerji ile LeBron James’in hangi takıma gideceği üzerine mental bir değerlendirme yaptım. Sonuç olarak ortaya biraz LeBron’un karakter tahlili ve karakteristik özelliklerini içeren, hiçbir bilimsel temeli olmayan yandan yemiş bir psikanaliz çıktı.

Huzurlarınızda şu ana kadar LeBron’un hangi takıma gideceği üzerine yazılmış en saçma yazı. Buyrun.

-Chicago Bulls: LeBron Chicago’ya gitmeyecek. Eğer oraya giderse her zaman Jordan ile kıyaslanacak. Bu durum adamı gerer. Hatta kariyerinin sonunda altıdan az yüzüğü varsa kendini hırsından öldürebilir bile. Kendini bu yarışa sokmak istemiyor. Basketbol psikolojik bir oyundur ve tabii ki LeBron bunun farkında.

-Miami Heat: LeBron lige adımın attığı ilk günden itibaren kral ilan edildi. Artık kendisi de buna inanıyor. Krallar yalnızdır. LeBron bir üçleme ile cheat yapıp şampiyonluk yaşamak istemiyor. Hem zaten bu formül ile Celtics şampiyon oldu. Artık bir orjinalliği kalmadı. LeBron yenilikçi bir adam, işini zor yoldan, kendi bildiği gibi yapmak istiyor. LeBron başkalarının adımlarını takip edecek adam değil.

-New York Knicks: Tamam New York iyi şehir, hoş şehir ama LeBron hayatta gitmez. Gitmez çünkü Amare’ye kesin kıl oluyor. LeBron öyle afra tafralı, megaloman adamla bu saatten sonra uğraşmaz. Ayrıca Knicks LeBron’a o kadar uzun süre yavşadı ki artık kabak tadı verdi. Sıktılar çocuğu.

-Los Angeles Clippers: Bir kere Los Angeles’ın takımı Lakers’tır kardeşim. Clippers çocukları çıkıp namağlup şampiyon bile olsalar bu değişmez. Clippers’ta uzun yıllardan beri süre gelen bir karizma yoksunluğu var. Basketbolda karizma çok önemlidir. Zaten Baron Davis de artık baydı, bu takımdan bir cacık olmaz dedi ve kendini film ortamlarına verdi. LeBron tüm bunların farkında ve Clippers’a gitmek istemiyor.

-New Jersey Nets: İşte bu takıma gider abicims. Pek çok sebebi var. Bir kere Jay-Z ile kankalığını ilerletecek. Bu LeBron için çok önemli. LeBron’da kendi çevresindeki herkesi ezik olarak görme sendromu var ama Jay-Z ile karizmalarının denk olduğunu hissediyor. Bu yüzden kendisinin Rap dünyasındaki karşılığı olan Jay-Z abisi ile alemlere akmak istiyor.

Sonra Prokhorov var. Rus milyarder LeBron’a kesinlike kayıt dışı kalacak olan dudak uçuklatıcı teklifler yaptı. “Benle takılırsan sırtın yere gelmez” dedi.

Son ve en önemli etken ise LeBron’un bu Nets takımında önceden alıştığı gibi kral rolü yapabilecek olması. Bu takımda Nets çocuklarının LeBron abisi olabilir. Bu Nets çocukları sorgusuz sualsiz LeBron’un egosal krallığını kabul ederler. Ama hakkaten yetenekli çocuklar ona lafım yok. Ayrıca bu genç yeteneklerden kurulu takımın geçen sene neredeyse rekorlar kırarak ligin dibini boylaması LeBron’u çeken etkenlerden bir tanesi. Adam gelip geçen senenin sonuncu takımını şampiyon yapacak. Sonra herkes kral kral diye uluyacak. LeBron böyle okazyonların adamı.

- Mehmet Ali -

8 Temmuz 2010 Perşembe

Jermaine O'Neal Celtics'te

Miami Heat elendikten sonra Jermaine O'Neal hakkında bir eleştiri yazısı kaleme almıştım. Sonuna kadar da hakediyordu Jermaine. Ne de olsa Celtics'e karşı %20 ile şut atmıştı sadece. Meğersem nedeni buymuş. O zamandan anlaşmış Celtics Jermaine ile. "Sen bu seriyi sat, biz sana güzel bir kontrat vereceğiz" demişler. Anlaşıldı.

Dalgamızı geçtik şimdi biraz ciddileşelim. Evet Rasheed'in emekliliği (%100 değil henüz) ve Perkins'in yaklaşık olarak Ocak'a kadar sürecek sakatlığı ile Celtics'in uzun rotasyonu bir hayli daralmıştı. O nedenle biraz olsun anlayabiliyorum Jermaine'i almalarını. Ama playofflar'da varlığı ile yokluğu ayırt edilemeyen, hatta ayırt edilecekse varlığının zarar verdiği söylenebilecek Jermaine'e 2 yılda 12 milyon dolar verilmesini kaldıramıyorum. İhtiyaçlar ne kadar ön plana çıksa da oyuncuların performanslarının karşılığı olan değerlerden daha fazlasını kazanmaları gerçekten garibime gidiyor.

Jermaine geçtiğimiz playofflar'da doğu finaline çıkan takıma karşı ilk turda elenmişti. Önümüzdeki sezon Heat'in geleceği noktayı ve Celtics'in artık çok büyük ihtimalle yaşayacağı düşüşü hesaba kattığımızda yine aynı kaderle karşı karşıya kalabilir Jermaine.

Ayrıca bu Semih'in almayı umut ettiği 7-8 dakikanın da elinden uçup gittiği anlamına gelebilir.

Ray Allen 2 Yıl Daha Celtics’te

Yaklaşık 1 hafta önce Paul Pierce’ın kontrat yenilemesiyle birlikte takımda yeniden yapılanma olmayacağına dair sinyaller veren Celtics, Ray Allen ile de 2 yıllık $20M karşılığında anlaşma sağladı. 35 yaşında bir adama senelik $10M teklif etmek kağıt üzerinde pek mantıklı görünmeyebilir ancak kontrat süresi bu hamleyi oldukça makul kılıyor. Açıkçası 2 senelik 15M civarında bir kontrat düşünüyordum Allen için kafamda. Ama mevcut kontrat da kabul edilebilir gibi, hele ki piyasanın durumu göz önünde bulundurulduğunda. Hem Celtics, hem Allen açısından güzel oldu bu anlaşma.

Kontratının sonuna kadar herhangi bir sakatlık falan yaşamazsa sezon içi performansının en kötü ihtimalle geçen seneki kadar olacağını düşünüyorum Allen'ın. Playofflarda ise Lakers serisinden daha kötü hücum edemez herhalde. Finallerdeki hücum performansı her ne kadar hayal kırıklığı olsa da, ben bu kötü performansı yaşından çok Kobe’ye yaptığı savunmaya bağlayanlardanım. Ayrıca çaylak Bradley’in oyun stili Allen’a çok benzer olduğundan Allen’ın takımda kalmasının onun gelişimine de faydası olacaktır. Celtics cephesinden düşündüğümüzde, iki büyük yıldızını ve koçlarını kadroda tutmayı başardılar. Takımın ne ahengi bozuldu ne sistemi, herhangi bir risk de almadılar. Kalan soru işaretleri Perkins'in sakatlığı ve Sheed’in emekliliği. Ancak Rasheed'in de geri dönme ihtimali artacaktır bu gelişmelerden sonra. Görünüşe göre son kurşununu attı Celtics, bakalım o kurşunun akıbeti ne olacak. (Mesela bence yalan olacak =) Ayrıca Pierce kalırsa Allen da kalır demiştim ancak yıllık 10 beklemiyordum. /Can)

Amir Johnson ve Colangelo

Amir Johnson, Bryan Colangelo ile performansına oranla kendisine aşırı para kazandıracak sözleşmeye imza atarken... "Ulan son anda vazgeçerler mi acaba?" diye korktuğu gözlernden anlaşılıyor sanki =)

Colangelo da harika bir işe imza atmış gibi gururla bakıyor kameraya. Johnson müthiş oynasa bile daha ucuza takımda tutulamayacağını kimse iddia edemez...

Summer League 3. Gün

Dün Bobcats karşısında ilk maçına nazaran çok daha kabul edilebilir bir oyun oynadı Semih. Belli ki alışmış gurbetin havasına suyuna. Ama bu performansı halen yeterli değil bence Celtics’in normal sezondaki uzun rotasyona girebilmesi için. İsteği, hırsı ve pick & roll’a yatkınlığı eyvallah ama oyun bilgisi ve özellikle savunma konsantrasyonu kendisine çok büyük sorun yaratacak gibi görünüyor. Biraz da Harangody’nin sakatlığının etkisiyle 25 dakika sahada kalıp 8 sayı-6 ribaund-2 top çalma-4 top kaybıyla bitirdi maçı.

Günün Yıldızları: Pek göz önünde bulunmayan isimlerden sürpriz performanslar geldi dün gece. İlk maçta yeterli süreyi bulamadıktan sonra ikinci maçta da kadroya alınmayan Matt Janning 20 sayı-8 ribaund-3 asist ile, tıpkı Janning gibi kenardan gelen DeShawn Sims ise 15 dakikada bulduğu 18 sayıyla Celtics adına geceye damgasını vurup, “Biz de buraya tatil için gelmedik” mesajı verdi. Geçtiğimiz sezon Thunder kadrosunda aldığı kısıtlı sürelerle kendini ispatlama şansı bulamayan Byron Mullens için oldukça güzel bir fırsat oldu bu seneki Summer League. Hiç fena sayılmayacak ilk iki maçın ardından dün gece de 8/9 isabet oranıyla bulduğu 16 sayı ve aldığı 6 ribaundla yine göz doldurdu. Bu oyununu sürdürürse Collison ve Krstic’in ardından bir savaşçı beyaz daha katmış olacak uzun rotasyonuna Thunder. Bir alkış da evvelki gece çok dış şuta yönelmesini eleştirdiğimiz Josh McRoberts’a. Dünkü Jazz maçında baştan sona basketbolun doğrularını uyguladı. Ne mi yaptı? Tepede şut feyki ve içeri drive, başka hiçbir şey değil. Sonra gelsin fauller, turnikeler… E zaten bileği de düzgün, sokuyor free throw falan, ne uğraşıyorduysa dış şutlarla. Lance Stephenson bildiğimiz gibi, 19 sayı attı pek kasmadan. Çok ümitliyim ben kendisinden, iyi yerlere gelebileceğini düşünüyorum. Hepsi bir yana geceye damgasını vuran olay ise Magic’li Joe Crawford ile Nets’li Damion James’in düellosu oldu. İlk yarının ortalarında öyle bir hal aldı ki maç, Pierce-Lebron kapışmasını anımsadım bir ara (teşbihte hata olmazmış). James’in 30 sayısı var. O’nun bu olumlu performanslarına artık alışmıştık, ancak Crawford’ınki sürpriz oldu açıkçası. 29 sayı gönderdi Nets potasına dün gece.

Hayal Kırıklıkları: Dün oynanan maçlarda en büyük hayal kırıklığını Evan Turner yarattı. SL başladığından beri pek de parlak olmayan hücum performansı dibe vurdu Thunder karşısında ve 1/6 isabet oranıyla 4 sayı buldu. Ancak her zamanki gibi oyunun her anında mücadelesini ortaya koyarak 8 ribaund aldı, 2 top çaldı. Hücumdaki formsuzluğunu bir an önce üzerinden atıp seçildiği sıranın hakkını verecektir yakında, bu konuda ben kefilim kendisine. Daniel Orton’ı ben buraya yazmaktan yoruldum, o kötü oynamaktan yorulmadı. 17 dakikayı şut denemeden faul çizgisinden bulduğu 4 sayı, bunun yanında 1 asist,3 top kaybı ve ribaund alamadan tamamladı. Magic yavaştan kafasını duvara vurmaya başlamıştır herhalde.

Takip Edilesiler: İki gündür övgülerimize mazhar olan Harangody’ye nazarımız değdi, yine harika oynarken elmacık kemiğinde açılma meydana geldi Ajinca’nın dirseğiyle ve karşılaşmayı 20 dakikada attığı 12 sayıyla tamamladı. Bir başka Celtics’li Jaycee Carroll 23 dakikada bulduğu 13 sayıyla yine standardının altına düşmedi. Draftin 3. numarası Derrick Favors’a Terrence Williams-Damion James ikilisinden fırsat kalmadı şut atmaya. 2/5 saha içi isabetiyle 4 sayı-5 ribaund ile oynadı Magic karşısında. Biraz daha sorumluluk alıp ön plana çıkmaya çalışması faydasına olacaktır, zira bu istatistikler kendisine pek yakışmıyor. Pacers’tan Paul George nihayet kendine geldi. Önceki maçlarda hücumda hayli düşük yüzdeyle oynayan George, dün gece 9’da 5‘le 15 sayı attı. Kaçan şutları da çemberi turlayarak çıktı. Gordon Hayward’ı hayal kırıklıkları bölümüne yazmayı düşünüyordum fakat savunmadaki gayretinden dolayı yazmadım. Hücumda yine pek ortalıkta görünmedi, 1/5 şut isabetiyle 7 sayıda kaldı. Magnum Rolle 4/5 ile 8 sayı attı, 8 de ribaund aldı. Bu çocuğun yaşı biraz daha ufak olsaymış olurmuş bir şeyler aslında ama çok oyalanmış NCAA’de redshirt’le falan. Jermareo Davidson önceki maçların aksine ilk 5 başladı fakat ters tepti bu durum. Kenardan geldiğinde daha istekli oynuyordu sanki, 4 sayısı var onun da.

Carlos Boozer Chicago'ya Gitti

5 yıl - 80 milyon dolar. Güzel para diyecektim de Rudy Gay ve Joe Johnson 'güzel para' kavramına yeni boyut kattılar. Bu arada Boozer parayı da. Zamanında Cavaliers'ı çok ağır satmıştı Jazz fazladan para tekif edince. Maksimum kontrat koparabilirdi belki de Bulls'dan ama şu anda kabul ettiği kontrat sanki ince hesaplanmış, tam bir tane maksimum kontrat sığabiliyor Bulls'un salary cap'ine. Yoksa LeBron mu geliyor? Tabii bu işin dedikodusu. Son kararı Cuma sabahı saat 04:00'da öğreneceğimizi yazmıştım.

Boozer ile Bulls'a değineyim: LeBron gelmeden hiçbir şey olmaz bu Bulls'dan onu baştan söyleyeyim (gelse bile takım kimyası açısından bazı sorunlar olacak gibi gözüküyor bana). Şampiyonluk hedefinden bahsediyorum elbette. Yoksa playofflar'a yine kalacaklardır, hatta konferans finaline de çıkmaları normal bir sonuç olur.

Boozer ile Noah müthiş ribaundcular, bu bakımdan güzel bir ikili oluşturdular. Ancak Boozer'ın savunmadaki eksiklerini uzun ve rakipleri korkutan bir pivot kapatsa çok daha iyi olurdu. Noah'ın böyle bir etkisi yok. Savaşçı, arada sırada ve hatta yüzü dönük, savunduğu adama blok da koyuyor ama içeri giren guard'lara falan karşı caydırıcılığı fazla değil. Bu açıdan baktığımızda, Boozer zaten korkuluk modunda takılıyor. İşin hücum yönünde ise Boozer zaten müthiş bir oyuncu. Bulls'un onu almasındaki ana sebep de bu zaten. Bu arada Boozer, Amare'nin Nash'e borçlu olduğu kadar Deron'a borçlu değil ama biraz gerçek bir oyun kurucunun eksikliğini çekecektir Bulls'da. Ayrıca şöyle bir problem var ki, diyelim Boozer içeriden rakip takımı eziyor, 26 sayı attı 3 çeyrekte. Son 12 dakikada rakip içeri gömüldü, Bulls'da kim üçlük atacak? Geçen sene ligin en kötü 2 takımından biriydi zannedersem Bulls, yetmiyor Hinrich'i de gönderdiler. Yani Boozer doğru yolda bir transfer olsa da, daha yapması gereken birkaç hamle var kısacası Bulls'un. Kesinlikle üçlük tehdidi yaratacak oyuncular eklemeleri lazım. Neyse yarını bekleyelim bakalım.

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Wade ile Bosh Miami'de

Wade zaten maksimum kontrat ile gidecektir kesin olarak. Bosh'un ise sign and trade ile Raptors'a birşeyler kazandırarak mı yoksa direk serbest oyuncu olarak mı Heat'e gideceği belli değil. Ama sonuç olarak birkaç kaynağa göre bu iki oyuncunun Heat ile anlaştıkları kesinmiş. Bosh muhtemelen sign and trade sayesinde kontratına ekstra 1 yıl ve 30 milyon dolar daha eklemeyi tercih edecektir ancak Raptors kimi alacak hiç belli değil.

Yahoo'nun ünlü yazarı Adrian Wojnarowski'ye göre Wade ile Bosh, LeBron'u da Miami'ye gelmeye ikna edeceklerine inanıyorlarmış. Bu üçlü her şekilde şampiyonluğa yeter ama belki 'derinlik' problemi baş gösterebilir. Çünkü bu üç oyuncudan sonra takımın geri kalanını minimum kontratlarla doldurmaları gerekecek. Üstelik Beasley'i de göndermiş olacaklar LeBron için. Ancak çok çok da önemli değil bana göre bu olay, dediğim gibi ego çakışması olmazsa, tamamen şampiyonluğa kilitlenirlerse bu üçlü son derece yeterli olur şampiyonluk için doğru oyuncular minimum kontratla çekilebilirse hele...

Öte yandan bir başka opsiyon da sadece Wade - Bosh'un yanına bir Haywood - Mike Miller kalitesinde oyuncular eklemek. Bu 4'lü mesela bana sorarsanız tadından yenmez. Hoş tabii Miller - Haywood'u aynı anda ikna edemeyebilirler finansal açıdan o ayrı konu. Sadece örnek olarak verdim derinlik bakımından. İki tane bu tip ortalama üstü oyuncudan sonra da minimum kontrat karşılığında veteranlarla takviye edebilirler kadrolarını.

Bana sorarsanız, LeBron Heat'e gitmeyecek. Sonuç olarak iki senaryo sonucunda da harika bir Heat izleyeceğiz gelecek sezon. Şimdiden heyecanlıyım. Ayrıca çok sevindim Wade ile Heat adına... Pat Riley'i de kutluyorum, üç sene çekilen acıyı dindirdi ve yeniden zirveye oynayacak bir takım yaratmış oldu. Hoş acı derken bunlardan sadece birinde playofflar'a kalamamışlardı...

Aslında daha fazla birşeyler yazmak isterdim de Heat'in kadrosunda şu anda sadece 4 oyuncu var. O yüzden daha sonra başka ufak bir analiz yaparım takım hakkında.

Summer League 2. Gün

Semih’in hafif sakatlığı nedeniyle Sixers karşısında görev almadığını ve dinlendirildiğini belirtelim ve günün değerlendirmesine geçelim…

Günün Yıldızları: Alexis Ajinca pota altında 2 maçtır çok etkili oluyor. Bire bir ve yardım savunması oldukça iyi. Hücumda ise potaya yakın topla buluşamadığı sürece herhangi bir tehdit oluşturamıyor rakiplere. Potansiyelini de göz önüne aldığımızda yaz ligindeki bu olumlu performansını NBA’de görebileceğimizi hiç sanmıyorum ama olsun. Terrence Williams ve Gerald Henderson'ı buraya yazıp yazmama konusunda kararsız kaldım aslında, neticede geçtiğimiz sezon epey süre almış ve NBA’de oynayabileceklerini ispatlamış isimler. Kendilerini ilk gün değerlendirmelerinde yazmama sebebim de tam olarak buydu. Ancak dünkü performanslarını göz ardı etmek istemedim. Öncelikle söylemeliyim ki, her ikisi de müthiş özgüvenli oynuyor, buna bağlı olarak hücumda bazen fazla zorlamaları oluyor. Ancak tecrübeleri ve yeteneklerinin buraya fazla geldiği aşikar. 24 sayı-7 ribaund-7 asist-9 top kaybı Williams'dan, 21 sayı-8 ribaund-4 asist Henderson'dan geldi dün gece. Pacers’dan Lance Stephenson hayranı olduğum bir isim olduğundan biraz torpil geçiyor olabilirim, mazur görün. İlk yarıda boynundan sakatlandı ve pek etkili olamadı, ikinci yarı ise daha istekli bir görüntü çizdi 15 sayısı var. Gecenin yıldızı Nets adına 21 sayı-11 ribaund ile oynayan Damion James idi, her ne kadar biraz bencil oynasa da. Orta mesafe şutla veya penetreyle skora gidebiliyor. Takımı adına fazlasıyla sorumluluk alıyor ve tam bir görev adamı. Bu şekilde devam ederse gelecek sezon için Nets’e fena katkı sağlamayacaktır.

Hayal Kırıklıkları: Daniel Orton dün gece de çok kötüydü. Hakkındaki soru işaretleri yavaş yavaş olumsuz yönde kalkıyor kafalardan. 17 dakika süre aldığı maçı 6 şut girişiminde isabet bulamadan, 2 sayı, 2 ribaund, 1 top kaybıyla tamamladı. Josh McRoberts da 3/18 isabet oranı ile kötü bir performans sergiledi. Bu şutların 12’si üç sayı çizgisinin gerisinden. 6 asist ve 6 ribaundı var, ancak benim kendisini eleştirdiğim konu bu kadar çok dış şuta yönelmesi. Troy Murphy olma yolunda hızla ilerliyor.

Takip Edilesiler: Lottery pickler yavaş yavaş motorları açmaya başladı. Gordon Hayward çoğunluğu serbest atış çizgisinden bulduğu 14 sayıyla takımının en skoreri oldu dün gece. İlk maçında sorumluluk almaktan kaçındığını söylediğimiz biri için oldukça iyi bir gelişme bu. Utah’tan devam edelim, Jermareo Davidson tıpkı ilk maçtaki gibi çok az süre buldu ancak bu süreyi yine iyi değerlendirdi. Derrick Favors 5/8 saha içi isabetiyle 12 sayı atıp 3 de ribaund aldı. 3 ribaund Favors gibi bir oyuncu için pek iç açıcı olmasa da, bu durumu Zoubek’le aynı takımda olmasına ve Damion James’in bu maçlık üst düzey olan ribaund konsantrasyonuna bağlıyorum. Evan Turner şutları girmedikçe ritmini bulmaya çalıştı ve buna bağlı olarak birkaç yanlış şut tercihi yaptı dün. Ama genel olarak performansına kötü demek haksızlık olur. Bildiğimiz Turner işte, oyunun her alanına katkı yaptı ve 13 sayı-4 asist-2 top çalmayla tamamladı maçı. Luke Harangody-Jaycee Carroll ikilisi 14’er sayıyla Celtics’in en skorer isimleriydi. Harangody bunun yanı sıra 12 de ribaund çekti ve her dakika oyunun içindeydi. Oyun konsantrasyonu gerçekten mükemmel. Açıkçası ben bu adamın Celtics’e faydası olabileceğini düşünüyorum, zaten şu an diğer oyuncular arasında çok sivriliyor oyunuyla. Pacers’ın 10. sıra seçimi Paul George, kolej kariyerinin aksine çok kötü şut atıyor iki maçtır. Dünkü maçta da 7 üçlük denemesinden isabet bulamadı, 10 sayı-8 ribaund-7 top çalması var. Şimdilik Lance Stephenson'ın gölgesinde kaldığını söyleyebiliriz.

LeBron Takımını Canlı Yayında Açıklıyor

Perşembe gecesini Cuma sabahına bağlayan gece, Türkiye saatiyle 04:00'da, ESPN'den naklen yayınlanacak LeBron'un yeni takımını açıklaması. Üstelik tam bir saat sürecekmiş. Herhalde pek çok soru cevaplayacaktır hem açıklamanın öncesinde hem de sonrasında. Başka türlü kekeme bile olsa maksimum 20 saniyede sürer bir takım ismi söylemek çünkü. Bu LeBron çılgınlığına içten içe gıcık olsam da, delicesine rating yapacaktır ESPN. Eh rating demek, doğru bir karar demek kanal açısından bakıldığında. Örneğin ben bile bu açıklama gece 4 yerine 12'de yayınlanıyor olsa açıp bir bakardım herhalde. Meğerse ESPN, LeBron'un takımlarla yapacağı transfer görüşmelerini de yayınlamak için devreye girmiş ancak Cavs sürpriz bir şekilde Celtics'e elenince bu konudaki görüşmeler sona ermiş.

Uzun zamandır LeBron'u kapma yarışında pek şans tanınmayan Cavs şu sıralarda favori konumuna geçti. Ancak LeBron'un kafasında 7 yıldır etrafına doğru parçaları yerleştiremeyen Cavs'in iyi bir takım kurup kuramayacağına dair soru işaretleri varmış. Ben de bu konuya bir süre önce değinmiş ve Ferry'i eleştirmiştim. Bence ayrılması için en geçerli sebep bu. Ancak Cleveland'ın da şöyle bir avantajı var. Altı yıldır LeBron'un yaşadığı, bir dediğinin iki edilmediği (gerçi nerede bir dediği iki edilecek ki?), kulüpte alınan kararlarda söz sahibi olabildiği bir yer Cleveland.

Ben hala Nets veya Clippers'a gitmesini istiyorum. Ama bunların ihtimalinin bir hayli zayıf olduğunun da farkındayım.

6 Temmuz 2010 Salı

Chris Duhon Magic'te

4 yıl - 15 milyon dolar karşılığında anlaşmış taraflar. Blake'ten 1 milyon dolar az kazanacak ama bana göre Blake'in yarısıdır. İki oyuncu da ligin iyi asist / top kaybı oranına sahip oyun kurucularından. Ama Duhon buna rağmen kritik ve saçma yerlerdeki karar mekanizmasında oluşan kısa devrelerle yer etmiştir benim aklımda. Yetmez kariyeri boyunca %39 ile şut atan bir adam olarak dikkat çeker. Ama tek olumlu yönü, orta mesafeden dripling üstünden kendi şutunu yaratırken ne kadar kötü yüzdeyle atarsa atsın üçlüklerde ilginç bir şekilde fena değildir. Yani Magic'in en çok baktığı özelliği iyi diyebiliriz. Buna rağmen çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim bu transferi. Fakat savunmada Jason Williams'a oranla çok daha iyi olduğunu da eklemeliyim. Jason Williams demişken, bu transferle onun Magic'e dönmeyeceği kesinleşti. Hatta NBA'de takım bulabilecek mi, o yönde şüphelerim var.

Ayrıca şu fotoğraftaki adama 15 milyon dolar verilir mi ya. Yazıktır =)

Morris Almost

İki senelik Jazz macerasının (pek de macera sayılmaz ya) ardından NBDL'ye gidip fırtınalar estiren ve son olarak Real Madrid formasını giyen Almond şansını yine NBA'de denemek istiyor. Real'de yanılmıyorsam pek oynama şansı bulamamıştı. Bakalım bu sefer NBA'e harbiden kapağı atabilecek mi. Kendisi Bulls'un yaz ligi kadrosunda yer alıyor ancak NBA.com'da ismi Morris Almost olarak geçiyor. Almost kelimesi Türkçe'ye "az kalsın" veya "neredeyse" olarak çevrilebilir. Belki de bir gönderme yapıyorlardır Almond'a. Savunmasını geliştirir ve takım oyununu kabullenirse belki NBA'de kendisini kabul ettirebilir. Ancak bu konularda dersini almamışsa, kendisini 'neredeyse bir NBA oyuncusu' olarak anabiliriz.

Ayrıca kadroya baktığımızda, McClinton da tanıdık bir isim olarak dikkat çekiyor. Ayrıca Ogilvy'i de dün Beşiktaş Cola Turka'nın transfer ettiği yazılmıştı. Öğrendiğim kadarıyla, Ömer Aşık'ın kadroda bulunmama nedeni Bulls'un onun gelmesine gerek görmemesiymiş. Aslında ligin ikinci yarısını boş geçiren Ömer keşke katılsaydı yazl ligine bence ama zannedersem kondüsyon yükleme antremanları yapıyormuş şu anda kendisi.

Summer League 1. Gün

Serbest oyuncular, takaslar, takımların yeniden yapılanma çabası gündemi meşgul ededursun, ligin başlamasına daha aylar olsa da parkeye inenler yok değil. Summer Leauge kapsamında bu ayın 5’i ile 9’u arası Orlando’da ve 9’u ile 18’i arası Las Vegas’da oynanacak olan maçları elimden geldiğince gün gün takip etmeye çalışıp, o güne ait notlar alıp, değerlendirmeler yapacağım. Yani Serhat Uluerenvari bir ifadeyle, Yaz Ligi’nin nabzını tutacağım. İlk etapta her maçı tek tek değerlendirmeyi düşündüysem de henüz ilk geceden bu uygulamayı gözümün yememesi sonucu belli bir şablon üzerinden devam ettireceğim yazıları. Elbette bu yazı dizisindeki esas amaç maçları hangi takımın kazandığı falan değil, NBA’e yeni adım atmış veya atma çabası içinde olan oyuncuların performanslarını aktarmak. İlk günle başlayalım bakalım kimler göze çarpmış…

Semih, Celtics formasıyla ilk kez sahne aldı dün ve maalesef pek iyi sinyaller vermedi. Esasında bildiğimiz oyununu oynadı. Maç içerisinde zaman zaman konsantrasyon kaybına bağlı olarak oyundan kopmalar, savunmadaki gayret ama yetersizlik, hücumdaki etkisizlik… Bu haliyle NBA’de tutunması imkânsız. 22 dakikada 1/4 saha içi isabetiyle 2 sayı, 3 ribaunt, 2 top kaybı yaptı.

Günün Yıldızları: Bu bölümde, bir şekilde ligdeki yerini sağlamlaştırmış isimlerden çok lige yeni katılan ve pek göz önünde olmayan oyunculara yer vereceğim. Örneğin Harden’in dün geceki 19 sayılık performansı pek bir önem arz etmeyecek. Yaz Ligi’nin gediklilerinden James Augustine bu yıl da Jazz formasıyla deniyor şansını, açıkçası ilk maçta hiç de fena oynamadı. 9/10 saha içi isabetiyle takımının hücumdaki en etkili ismiydi. Her ne kadar savunmada Bobcats uzunlarına karşı-özellikle de ribauntlarda- çok ezilse de gecenin yıldızlarındandı. Luke Harangody Celtics adına 23 sayıyla etkileyici bir maç çıkardı. Savunma rotasyonlarında zaman zaman sıkıntı yaşasa da basketbolun doğrularını uyguluyor. En basit şekilde nasıl sayıya gideceğini iyi biliyor. Pozisyonuna göre boyu kısa, fakat dış şut tehdidinin olması çok büyük avantaj sağlıyor kendisine. Bulduğu 4 üçlük isabetiyle, gerektiğinde şuta yönelebileceğini de gösterdi. Pacers’ın Thunder’dan takas ettiği 51. sıra seçimi olan Magnum Rolle‘un ilk defa bir maçını tamamen izleme şansı buldum, hakikaten etkileyici bir adam. Tuhaf bir stili var. Savunmada size dezavantajını ayak çabukluğu ve zekasıyla kapatıyor, hücumda sırtı dönük-yüzü dönük oyunu oynayabiliyor. Boyuna göre ayakları çok hızlı, aynı zamanda atletizmi hiç de fena değil. Dün geceyi 13 sayıyla tamamladı, ama takıma katkısı bu istatistikten çok daha büyüktü. Son olarak gecenin assolisti Lance Stephenson var sırada. Maçın çok büyük bölümünü oyun kurucu oynadı ve bu pozisyonda inanılmaz etkili olduğunu gösterdi. Müthiş crossoverları ve pozisyonuna göre çok iyi bir fiziği var. Buna rağmen ayak çabukluğu, savunmada rakiplerinin hızına karşı koyabilecek seviyede. Pacers’in mevcut kadrosunda oyun kurucu olarak bile çok iyi işler çıkaracaktır. Bunu söylemek için henüz erken belki ama lige yeni bir Tyreke gelecekse o, bu adam olabilir.

Hayal Kırıklıkları: Yaklaşık 15 dakika ortalamayla oynayıp draft edilen Daniel Orton'da beklenen oldu. İlk maçı olduğundan çok yüklenmek istemiyorum ama 1/8 saha içi, 1/4 ft, 4 to, 5 faul ile 13 dakikada oyunu tamamladı. Marreese Speights de gecenin kötülerindendi. 1/11 isabet oranıyla 6 sayıda kaldı. Tecrübe olarak rakiplerinin çok daha önünde olan Speights’in bu performansı gerçekten şaşırtıcı.

Takip Edilesiler: Bu bölümde ise draftte üst sıraları işgal eden veya ismine bir yerlerden aşina olduğumuz, ancak oynadıkları maçta çok iyi yada çok kötü bir performans sergileyemeyen isimlere değineceğiz. Şöyle ki; Draftte 9. sıradan seçilen ve büyük soru işaretlerini de beraberinde taşıyan Gordon Hayward, özellikle sempati duyduğum bir oyuncu olduğundan çok fazla eleştirmek istemiyorum kendisini. Ancak çok silik bir oyun sergiledi ve sorumluluk almadı maç boyunca. Böylesine bir maçta bile sorumluluk almaktan kaçınması pek de iç açıcı bir durum değil. Tamamı isabetli 2 şut ve 4 serbest atışla 8 sayı üretti, 5 de ribaunt aldı. Jazz’da merak ettiğim bir diğer isimse geçen seneyi Daçka’da ribaunt kralı olarak tamamlayan Jermareo Davidson’dı. 6 dakika oyunda kaldı ve oynadığı süre boyunca fena değildi. Geçtiğimiz sezon Gran Canaria’dan tanıdığımız Jaycee Carroll 13 sayıyla vasat üzeri bir maç çıkardı. Gecenin son maçında sahne alan isimlerden Evan Turner 8’i serbest atış çizgisinden 12 sayı ve 8 ribaunt yaptı. Derrick Favors şut ritmini bulmakta biraz zorlansa da pota altındaki etkili oyunuyla 8 sayı-9 ribaunt üretti.

New York Knicks'in İlk Yıldızı Amare

5 yıllığına 100 milyon dolar karşılığında anlaştılar. Hatta Knicks direk Madison Square'ın panosuna yerleştirmiş fotoğrafda gördüğünüz üzere. Tencere - kapak diyorum ben. Amare'nin inanılmaz ve haddinden yüksek egosu, şova yönelik oyunu tam Knicks'e göre. Açıkçası Amare'nin yaptığı istatistiklerin oldukça büyük bir bölümünde Nash'in payının olduğunu savunanlardanım. Tek başına örneğin bir Bosh kadar verimli skor üretebildiğini düşünmüyorum. İşte bu yüzden yanına LeBron gelmezse, hem Knicks hem Amare adına zor bir gelecek görüyorum. Zor derken, "Amare Nash veya LeBron olmadan 10 sayıyı zor bulur" şeklinde bir iddia ortaya atmıyorum elbette. Knicks'in temposunda bakarsınız daha bile fazla sayı atabilir Suns'dakina oranla. Peki aynı şut yüzdesiyle, aynı dominantlıkla yapabilir mi? Hiç ama hiç sanmıyorum.

Amare'nin oyunu iyi pas veren bir oyun kurucuyla (LeBron da bu sınıfa giriyor) gerçekten çok daha verimli oluyor. Bunun nedeni Amare'nin pick & roll sonrasında müthiş atletizmini kullanarak pek çok uzunun zorlanacağı pozisyonları bitirebilmesi. Veya pick & pop ile dışarı çıkıp orta mesafe şutunu gönderebilmesi. Bu da onu özel yapıyor ama aynı çabukluğunu ve bitiriciliğini kendisine pozisyon hazırlanmadığı zaman olumlu kullanamıyor. Ne çembere teke tek gittiği zaman ne de bire bir el üzerinden şut attığı zaman aynı verimliliğin ucundan bile geçemiyor. Bu da onun herhangi bir takımın 1 numaralı opsiyonu olmasına engel.

Zaten Amare direk açıklamış "LeBron'la buraya gelmesi için konuşacağım" diye. Ancak onu ikna edemezlerse, kimi alacaklar çok merak ediyorum. LeBron'suz Knicks ve Amare, beklentilerin altında kalacak gibi geliyor bana. Bakalım, ilk yıldızın bir takımla anlaşması herşeyin çok daha çabuk çözülmesini sağlayabilir. Knicks de LeBron'a "Bak Amare'yi aldık bile hadi gel" mesajı vermiş oldu.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Battı Balık Yan Gider (Joe Johnson - Hawks)

Gece haberini yazmıştım. Şimdi de biraz değerlendirme amaçlı birşeyler karalayayım.

Birkaç kere yazdım blog'da Joe Johnson'ın maksimum kontratlık bir oyuncu olmadığını, daha da önemlisi 'franchise player' olmadığını. Tamam, güzel adam iyi adam, harika bir şutör guard, kendisi pozisyon da yaratabiliyor, şutları çok iyi ama işte liderlik tarafı eksik. İşler sıkışınca Joe Johnson da kilitleniyor, bir anda birkaç seviye birden aşağı düşüyor. 2010 Playofflar'ında bunu bir kez daha gördük. Johnson'ın %30 civarı ile şut attığına değinmiştim Magic serisi sırasında. Kendisi yanılmıyorsam Hawks ona kontrat imzalattığında Suns'dan o teklifle eşleşmemelerini rica etmişti. Çünkü bir takımın lideri olmak istiyordu. Nash varken liderliğin kıyısından geçemeyeceği aşikardı. O da Hawks'un yolunu tuttu. Bu kararının başarılı olmadığını Hawks'un playoff maçlarında gösterdi bizlere. Çünkü Suns'da yardımcı oyuncu rolünü harika yerine getirirken, Hawks'da savunmanın ana odağı olunca hiçbir şey üretemedi.

Ben de bu yüzden Hawks'un ona kesinlikle maksimum kontrat vermemesi gerektiğini düşünenlerdendim. Ancak Hawks yönetimi "battı balık yan gider" diyerek bu başarıya (şampiyonluğa) ulaşması mucizelere bağlı kadroyu dağıtmak yerine, Joe Johnson'ın liderliğinde devam etme kararı aldı. Bu durumda, önümüzdeki sene Horford'a da kontrat verildikten sonra Hawks'un salary cap'i iyice şişmiş olacak ve hamle yapma şansı da bir hayli azalacak. Seneler boyunca da playofflar'a kalan ancak Doğu Finalleri'ne asla ulaşamayan bir takım izleyeceğiz gibi geliyor bana. Bunun 1 numaralı sorumlusu da Joe Johnson'dır. Halbuki Horford'ı takımda tutarak yeniden yapılanmaya gitseler daha iyi olurdu bence.

Ne diyelim hayırlı olsun JoJo'nun aldığı abes kontrat iki tarafa da. Ama pek çok Hawks taraftarının bu işten memnun olmadığına eminim, çünkü yakın geleceklerinin saf amacı sadece playoff olan bir takımı izleyerek geçeceğine inanıyorlar.

Joe Johnson'a Max Kontrat

Hawks'ın teklifi 4 gündür masada duruyordu Joe Johnson için. Kendisi de düşündü taşındı ve 6 yıllık, 119 milyon dolar değerindeki kontrat teklifini kabul etti. Haberini vereyim de, artık öğlen gibi falan bir değerlendirme yazarım konu hakkında. Ama bana göre, Hawks açısından çok yanlış bir karar olduğunu söyleyeyim şimdiden.

4 Temmuz 2010 Pazar

Nowitzki Şaşırtmadı

Takımda kaldı, Mavs'den 4 senede 80 milyon dolar alacak. Ayrıca 4-5 gün önce son sene opsiyonunu kullanmayacağını yazdığımda, kontratına "Onayı olmadan takas edilemez" maddesi koyduracağını söylemiştim. Bu madde de artık yer alıyor kontratında Nowitzki'nin. Yani kendisi ayrılmak istemedikçe, Mavericks forması giyecek... Joe Johnson'a teklif edilen kontrata göre daha az kazanacak Alman yıldız. Böyle bir yer işte NBA. Tabii bunda Nowitzki'nin, Mavericks'in salary cap açısından biraz da olsa rahatlaması için, maksimum kontrattan biraz daha düşük bir miktarı kabul etmesinin payı var. Sonuç olarak yıllardır oynadığı takımdan ve şehirden kopamadı Nowitzki. Aslında içten içe istiyordum ayrılmasını ve yüzük için ciddi şansı olan bir takıma gitmesini. Mavs'in gerçek anlamda bu yarışa dahil olması için, önemli serbest oyunculardan birini sign & trade yoluyla takıma katması lazım, ki ben bunun gerçekleşeceğine ihtimal vermiyorum pek. Örneğin rakiplerden Lakers Blake'i kadroya katarak müthiş bir gelişme kaydetti.

%90 ihtimalle kariyerini Dallas'ta bitireceğinin şerefine, çaylak yılında Detlef Schrempf'e karşı çekilen fotoğrafı paylaşıyorum. Arkada eski hocası Don Nelson da dikkat çekiyor...