BIY AD

28 Kasım 2009 Cumartesi

28 Kasım Programı - Ersan NBA TV'de

29 Kasım Pazar 02:00 / Charlotte Bobcats - Washington Wizards
29 Kasım Pazar 02:30 (NTV) / Dallas Mavericks - Cleveland Cavaliers
29 Kasım Pazar 04:00 / Portland Trail Blazers - Utah Jazz
29 Kasım Pazar 04:00 (NBA TV) / Orlando Magic - Milwaukee Bucks
29 Kasım Pazar 05:30 / Los Angeles Lakers - Golden State Warriors

- Shaq'ın dönmesine rağmen, dün Bobcats'e yenilerek herkesi şaşırtan Cavaliers bu gece Mavericks'i evinde konuk ediyor. Marion'ın LeBron'u ne kadar iyi savunacağını merak ediyorum. Zaten Nowitzki ve LeBron'u içeren bir maç her şekilde izlenir. Hele ertesi gün tatil iken... Gooden'ın, Shaq'ın arkasında durmasını beklemek biraz hayalcilik olur. Cavs'in kazanmasını bekliyorum.

- Ersan ve Bucks'ı yine çok zor bir maç bekliyor. Ersan'ın Bonner'a karşı olduğu gibi Lewis'i de üçlükte birkaç kere bomboş unutmamasını diliyorum. Gerçi Lewis şu sıralar %15 ile falan üçlük atıyor ama olsun. Onun dışında, Gadzuric'in Howard'a karşı yaşayacağı zor anları izlemek zevkli olabilir.

- Bobcats ile Wizards arasında çok çekişmeli bir maç geçmesini bekliyorum. İki tarafın da kazanabileceği bir maç. Diaw'ın formsuzluğunun bileğinin hala tam olarak iyileşmemiş olduğundan kaynaklandığı açıklandı. Gerald Wallace'ın uzun forvete daha sık çekilmesi anlamına geliyor bu. Bu şekilde hem G-Wall hem Bobcats daha iyi oynuyorlar.

27 Kasım - Günün En İyileri


Link

Blatche'in Haslem'i bakkala göndermesini en azından 2. sıraya koyardım herhalde. Nash'in bacak arasından verdiği pas da ayrı güzel. Ayrıca Pierce'ın pozisyonunda ufak çaplı bir hücum faul var bana göre. Sol dirseğini açarak Bosh'a engel oluyor sanki. Ancak orada hakemler faul çalsa The Garden sahaya inerdi herhalde Türkiye'de olduğu gibi =)

27 Kasım 2009 Cuma

27 Kasım Programı

28 Kasım Cumartesi 02:30 (NBA TV) / Atlanta Hawks - Philadelphia 76'ers
28 Kasım Cumartesi 02:30 / Toronto Raptors - Boston Celtics
28 Kasım Cumartesi 03:30 / San Antonio Spurs - Houston Rockets
28 Kasım Cumartesi 04:30 / Milwaukee Bucks - Oklahoma City Thunder
28 Kasım Cumartesi 05:00 / New Jersey Nets - Sacramento Kings

Gecenin en önemli maçlarını yazdım sadece.

- Toronto'nun çok yüksek yüzdeyle şut atması ihtimalini bir kenara bırakırsak, Celtics'in rahat bir maç çıkaracağını düşünüyorum. Hidayet umarım Magic'te yaptığı gibi maçı kazandırır Raptors'a ama dediğim gibi bunun ihtimali az.

- Nets, NBA'in en kötü başlangıç rekorunu yani 0-17'yi egalet etmemek için bu maçı kazanmak zorunda. Bir sonraki maç da zaten Lakers ile deplasmanda olacak, oradan umutları olduğunu zannetmiyorum. Bu maçı kazanacak güçleri var nitekim Kings'in de kadrosu pek sağlam değil. Tabii iki tarafın oynadıkları oyuna ve form düzeyine baktığımızda Kings'in ağır bastığını söylemeliyiz.

- Bucks ile Thunder karşı karşıya... Ersan'ın karşısında da Green gibi ayakları çabuk bir uzun forvet var. Üstelik Green'in atletik yetenekler olarak Ersan'dan üstün. Güç olarak ise birbirlerine yakınlar. Kısacası bence çok güzel bir test olacak Ersan için, kendi sınıfındaki bir uzun forvete karşı ne yapacağı açısından.

Bayramda bu kadarcık yeter herhalde. İyi seyirler.

Louis Williams'dan Poz

2 maç önce, Wizards'a karşı oynarken Antawn Jamison ile çarpışan Williams'ın çenesindeki kırık ameliyatla düzeltildi. Bu nedenle 2 ay yok.

Ginobili ve Scola'dan Bayram Tebriği

İki eski arkadaş Kurban Bayramı'nda buluşmuşlar ve bir güzel yemek yemişler. Türkiye'ye de böyle selamlarını göndermişler. İşin dalgasıydayım tabii, fotoğraf dün yani Şükran Günü'nden (bir bakış açısına göre Hindi bayramı). Onların da bizim de bayramımız kutlu olsun.

İyi bayramlar.

26 Kasım 2009 Perşembe

10337

Jason Kidd dün gece 10337 asiste ulaştı ve Mark Jackson'ı geride bırakarak, NBA'de bütün zamanlarda en çok asist yapan 2. oyuncu oldu. Birinci kim mi? Tabii ki Stockton. Kidd yakında onu da geçecek. Tek yapması gereken şey bu sezon dahil, kontratının bitimine kadar 3 sezon boyunca 23.7 asist ortalaması tutturmak. Veya bu kontrattan sonra yeniden 3 yıllık bir sözleşmeye imza atıp, 6 sezon boyunca 11.5 ortalaması yakalamak. Sadece Stockton'ın elde ettiği başarıyı, 2000'li yılların en iyi oyun kurucusuyla kıyaslayarak göstermek istedim. Kidd'in bir Amerika futbolu quarter-back'i edasıyla yaptığı asisti vererek sonlandırayım yazıyı:


Link

Thunder Müzik Piyasasına Giriyor



25 Kasım'dan Notlar

Maalesef pek vaktim yok. O yüzden baya kısa olacak. Geç yazmamın sebebi, Heat-Magic'i izlememdi. O maçla başlayalım. Magic'i sezonun başında ne kadar beğendiğimi, burayı okuyanlar hatırlayacaktır.

Ama son zamanlarda süren ve dünkü maçı izleyerek benim de farkettiğim bir olay var. Dwight Howard'a top inmiyor... Hidayet'in ayrılmasından sonra, milli oyuncumuzun eksiğinin en çok takımda top paylaşımında hissedileceğini yazmıştım zamanında. Buna rağmen maçta Howard'a içeride toplam 15 kere top değince gözlerime inanamadım. Hadi içerideyken devamlı dış savunmacıların da gözü Howard'da, hep ikili sıkıştırmaya gelmeye hazırlar. Ondan az iniyor top diyelim - ki bu bile saçmalık hadi neyse. Howard her hücumda utanmasa perdeleme yapıyor ve ardından potaya doğru devriliyor ama bu pozisyonlara da genellikle pas alamıyor. Bana göre Magic'in en büyük sıkıntısı bu. Son 5 maçın 4'ünde Howard'ın kullandığı şut sayısı 5-4-7-5. Bu arada maçın seyir zevki oldukça yüksekmiş. Heat son 2 hücumda, 2 hücum ribaundu alarak maçı kazanmış. Tabii teknik faullerde 2'de 0 atan Jason Williams'ı da kutlamak gerek. İşin ironik tarafını bir tarafa bırakırsam, maçta Jason Williams - yukarıdaki Dwight Howard sorunu dışında - harika oynadı. Boş şutları, transition şutlarını çok iyi değerlendirirken şutör arkadaşlarına da bol bol asist yaptı. Nelson'ın yokluğunda, J-Will'den iyisi şamda kayısı.

Monta Ellis - Son 2 maçta 48'er dakika oynayıp, 35.5 sayı, 8 asist ve 5 top çalma ortalaması tutturan Ellis, Spurs'e karşı da 44 dakika oynayarak 42 sayı üretti. Nazar değmesin inşallah. Biyonik adam.

Brook Lopez - Oden'a karşı 32 sayı 14 ribaund ile oynamış. Çok beğendiğim bir pivot ve umarım ileride daha da iyi olacak.

Gerald Wallace - Geçen sezonu %48 saha içi isabetiyle kapayan forvet, bu sezon ancak 3. kere %50'yi yakalayabildi (10/20) bu şekilde 32 sayı üretti ve 13 ribaund çekti. Bu sezon pek oynamadığı uzun forvet pozisyonunda bolca dakika almış.

Tyson Chandler - Chris Bosh, formsuz Bobcats uzunları Diaw ve Chandler'a karşı iyi oynar diye yazmıştım. Chandler bana inat bu sezonun en iyi maçını çıkarmış. Sakatlıktan dönüşünde sadece 22 dakika almasına rağmen, 9 ribaund 6 blok ile oynamış.

Hidayet - 2/7 isabetle 5 sayı ve sadece o kadar? Ve 2 asist? Sakatlığının nüksettiğine dair bir rapor yok ortalıkta.

Ersan - West çok formsuz demiştim umarım nazar değdirmem demiştim. Özür dilerim Ersan'dan. West 29 sayı 10 ribaund ve 5 asist ile oynarken Ersan'ı da faul problemine sokmuş.

Benden bu kadar maalesef, yazı uzun bile oldu. Benim yazmadıklarım ve ilginizi çekenler varsa paylaşın.

Hangisi Hangisi?

E.T. ile Sam Cassell. Fazlasıyla klasiktir ama böyle bir seri başlayacaksa, bu ikiliyle başlamalıydı. O kadar benziyorlar ki Cassell'i alıp filme koyduklarında bile yadırgamıyorsunuz.

Toronto'da "Türkiye" Sesleri

2 gün önce Air Canada Centre'daki Pacers - Raptors maçının özel bir yanı vardı. "Türk gecesi" düzenleniyordu. O gece biraraya gelen yaklaşık 1000 Türk hep birlikte salona gidip Hidayet'i desteklediler. Ben de elimde şu yukarıda kullandığım fotoğraf olmasına rağmen unuttum maç programında dile getirmeyi. Aferin bana. Neyse konu o değil. Orada bulunan ve blog'u takip edenlerden biri olan Ömer, fotoğraf, link ve videoları göndermiş mail ile. Bunları paylaşmadan olmazdı. Salon boşaldıktan sonra içeride kalan Hidayet, onu desteklemeye gelenlere 5-10 dakika civarında süren ufak bir konuşma yapmış ve çok teşekkür etmiş.

Bir sonraki organizasyonun yapılacağı maç 24 Mart'taki Jazz - Raptors maçıymış. Duble Türk gecesi yani. Hastalık sakatlık olmaz inşallah ve iki oyuncumuz da o güzel gecenin tadını çıkarırlar parkede. Aslında bence 4 ay uzun bir süre, arada 1-2 maçta daha yapılsa güzel olur.


Link


Link

Ayrıca şurada Hidayet'le yapılan kısa bir röportaj ve Turkish Night haberi var. Haberi yapan da bir Türk: Nil Köksal.

Iverson Emekliye Ayrıldı ! - Ayrılık Mektubu

Sonuç şaşırtıcı değil, herhalde NBA'i takip edenlerin %90'ı bunun olacağını düşünüyordu. Iverson taraftarlarına bir mektupla seslenerek bırakmış basketbolu, en azından şimdilik ama ben temelli olduğuna inanıyorum. Geçen sezon Pistons'a uyum sağlamaya çalışsaydı belki de çok başarılı olacakken şimdi basketbolu bırakan bir büyük oyuncuyla karşı karşıyayız...

Ayrılık mektubu şöyle:

"NBA'i bırakıyorum. Her zaman basketbolu bıraktığım zaman, takımıma yeterince katkı veremediğim için bırakacağımı düşünmüştüm. Ama şu anki durum öyle değil. Hala en yüksek seviyede mücadele edebileceğimi biliyorum.

Emekli olmam, eşim ve çocuklarımla daha çok zaman geçirmeme imkan sağlayacak. Parkelerde başardıklarımla kıyasladığımda, bu çok daha büyük bir ödül.

Reebok'a, kariyerim boyunca yanımda olan ve beni seven taraftarlara, Jordan, Magic, Barkley, Isiah, Bird gibi bana bu vizyonu veren oyunculara, basketbol oynamam için beni teşvik eden anneme ve arkadaşlarıma, lisedeki koçum Michael Bailey'e, Georgetown'daki koçum John Thompson'a, Larry Brown ve diğer bütün koçlarıma, takım arkadaşlarıma, yöneticilere, takım sahiplerine. Herkese çok teşekkürler !

Memphis'e ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Hiç evde maça çıkmadım ama yine de takım sahibi Heisley'nin ve şehrin bana verdiği destek için çok müteşekkirim. Grizzlies'in çok başaırlı olmasını diliyorum.

Son olarak Philadelphia şehri: Sixers formasıyla muhteşem anılarım var. Philadelphia taraftarlarına da teşekkürler. Sesiniz, benim kulaklarımda her zaman yankılanacak.

Hepinizi tanrı korusun

Allen Iverson"

25 Kasım Programı

26 Kasım Perşembe 02:00 / Los Angeles Clippers - Indiana Pacers
26 Kasım Perşembe 02:00 / Toronto Raptos - Charlotte Bobcats
26 Kasım Perşembe 02:30 / Miami Heat - Orlando Magic
26 Kasım Perşembe 02:30 / Philadelphia 76'ers - Boston Celtics
26 Kasım Perşembe 03:00 / Cleveland Cavaliers - Detroit Pistons
26 Kasım Perşembe 03:00 / Milwaukee Bucks - New Orleans Hornets
26 Kasım Perşembe 03:30 / Golden State Warriors - San Antonio Spurs
26 Kasım Perşembe 03:30 (NBA TV) / Dallas Mavericks - Houston Rockets
26 Kasım Perşembe 04:00 / Memphis Grizzlies - Phoenix Suns
26 Kasım Perşembe 05:00 / New York Knicks - Sacramento Kings
26 Kasım Perşembe 05:00 / New Jersey Nets - Portland Trail Blazers

- Ersan'dan başlayayım. İki tane kadrosu zayıf gözüken ancak iyi oynayan ve kazanan takım karşı karşıya. Ersan'ın karşısında tam dişine göre bir rakip var. Kendisi Ersan'dan ayak çabukluğu olarak geride iken, Ersan'ı içeride domine edecek kadar geniş ve güçlü değil. Ayrıca West'in inanılmaz formsuz olduğunu da hatırlatayım. Ben şimdi böyle yazdım diye inşallah Ersan'a karşı patlama yapmaz. Neyse kısacası ben Ersan'dan aynı performansını sürdürmesini hatta daha iyisini bekliyorum.

- Pacers'da Granger dizini burktuğu için oynamayacakmış. Clippers'da ise Gordon'un dönme ihtimali varmış. Bu durumda - sempati beslediğimi bildiğiniz - Clippers'ın kazanacağını düşünüyorum. Hibbert'ın kaç dakika alacağını çok merak ediyorm. O'Brien acaba 1 maçlık mı kenarda oturttu yoksa bir güven sorunu mu var? Umarım Hibbert yine 25 üstü dakika görev alır. Keşke Paul oynasaydı da, Jennings ile kapışmalarını izleyebilseydik...

- Wade, Howard ve Carter'ın karşısına çıkıyor. Wade'i ne kadar sevsem de, beğensem de, kendisi ne kadar dirense de bugün Orlando rahat bir galibiyet alacaktır bence evinde. Wade daha bugün "Yanında oynamak isteyeceğim oyuncu olarak herkes LeBron'u gösteriyor ama ben Dwight Howard'ı seçerdim" diye açıklama yapmıştı Wade bugün. Bu açıdan da ilginç bir maç olacak.

- 6 kişilik ekstra yorgun Warriors, Spurs'ü - Ginobili'siz de olsa - deplasmanda yenerse gerçekten 2012 filminin bu gece gerçeğe dönüştüğünü görebiliriz. Spurs uzunlarıyla Warriors'ı rahat devirecek diye düşünüyorum haliyle.

- Benim için Kings'i izlemenin 1 numaralı nedeni olan Tyreke Evans bu gece büyük ihtimalle oynamayacakmış.

- Hedo'lu Raptors, Bobcats'e konuk oluyor. Bosh'tan bugün, dünün acısını çıkarmasını bekliyorum. Nitekim Bobcats'in şu anda en zayıf halkası uzunları. Nazr Mohammed'in formunu unuttuğumu düşünmeyin ama sonuçta Nazr Mohammed'den bahsediyoruz.

- Yine içime abuk bir sonuç doğdu. Bugün Nets, Blazers'ı yenecek gibi geliyor bana. Basketbol mantığına, taktiğine, stratejisine, güç dengesine dayanan hiçbir şey yok tabii ki.

Bu Çocuk Dallas'ta da Zıplayacak Mı ?

Lakers'ın aşırı zıplayan, çılgın atletik guard'ı Shannon Brown Dallas'taki All-Star haftasonunda smaç yarışmasına katılabilirmiş. Los Angeles'taki fısıltılar, dedikodular bu yöndeymiş. Sonuna kadar hakediyor. Kendisi de konuyla ilgili "Ben pek takmıyorum. Şu anda amacım Lakers ile maçları kazanmak. Ama katılırsam çok özel bir yarışma olacak." diye sinyal vermiş. Bu sezon yaptığı en deli smacı henüz paylaşmamıştım, böyle bir haberi bekliyordum blog'a koymak için. Buyrun:


Link

25 Kasım 2009 Çarşamba

Nets 0-14'ü Unuttu

Çünkü dün 14 değil 1114 galibiyet değerinde bir karar çıktı mahkemede. Brooklyn'de yapmak istedikleri yeni salonun arazisi için birçok anlaşmazlık vardı. O arazide evi ve işyeri olanların açtıkları davada, devletin araziye şehrin/bölgenin iyiliği ve geleceği için el koyabileceği kararı çıktı. Yani kısacası devlet bu arsayı alıp Nets'e verecek yeni salonlarını yapabilsinler diye. Daha başka davalar da varmış konuyla ilgili ancak en önemli ve kritik olanı atlatmış Nets.

Bu sene sonuna kadar başlanması durumunda, 2012-2013 sezonuna yetişmesi bekleniyormuş. Bu gazla bugün Blazers'ı da yenerler mi acaba?

24 Kasım Notları / Günün 'Savaşçıları'

- Dün geceki Golden State - Dallas maçını izledim. Efendim, Warriors takımı isminin hakkını vererek delicesine savaştı dün gece. Monta, Morrow ve Radmanovic maçın her saniyesinde parkedeydiler. Evet 48 dakika. Buna rağmen maçın sonunda yakaladıkları seri ile Mavericks'i yendiler. Benzer bir galibiyeti geçen sezon Jazz'a karşı almışlardı. Onları da 7 oyuncuyla yenmişlerdi. Ancak içeride en azından Biedrins gibi bir güç vardı o zaman. Şimdi ise Miki Moore 31 dakika alırken Mavs gibi bir takımı yendiler. Gerçi Texas takımının da Marion ve Howard gibi önemli eksikleri olduğunu hatırlatalım. Yıllardır Nowitzki'ye acırım içeriden sayı üreten bir uzunla oynayamadığı için. 2007 playoff'larında da Warriors'a bu nedenle yenilmişlerdi, dünkü maçta da boyalı alandan hiç sayı atamadılar. Dün Dallas'ın ne kadar şut odaklı bir takım olduğunu gördük yeniden. Maçın son 6-7 dakikasında dış şutları girmeyince yanlızca 2 saha içi isabeti üretebildiler. Aynı zamanda transition savunmasında adamlarını bulamayarak ve pick&roll savunmasıda birbirleriyle anlaşamayarak çok kolay sayılar yediler. Halen Dampier'ın ve boyalı alanda bir tehdidin olmayışı çok kötü etkiliyor Dallas savunmasını.

Bu arada box score'a bakanlar Morrow'a yuh çekeceklerdir 6/8 üçlüğü ve 27 sayısıyla ancak maçı kazandıran iki adam kesinlikle Monta Ellis ve Stephen Curry idi. Maçın kopacağı noktalarda sorumluluk alarak, potaya penetre ettiler (Curry aynı zamanda şutlarıyla etkiliydi). Monta'nın aynı zamanda, maçın başında fark 10'un üstüne çıkacakken tek başına 4 hücum üstüste kullanması çok önemliydi. Yoksa maç ilk çeyrekten kopacaktı belki de... Bu arada kazandıkları için sorun yok ama Monta Ellis'in tek başına takımın geri kalanından daha çok top kaybı yaptığını (11-10) söylemeden geçmeyelim.

İzlemesi çok keyifli bir maçtı...

Edit: Yuhunuz bana, Don Nelson'ın zatürre olduğu için takımın başında olmadığını söylemeyi unutmuşum. Aslına bakarsanız belki de Warriors takımı "Bakın Don Nelson yokken ne de güzel oynuyoruz" mesajı vermek istemişlerdir...

Box Score

- Granger'ın 36 sayısına rağmen, Raptors beklediğim gibi kazanmış. Sene başından beri ilk 5 çıkmakla kalmayıp, çok iyi süreler alan ve bu süreleri de genellike iyi kullanan Hibbert'ın yedek kalacağını söylemiştim maçtan önce. Zaten Bosh-Bargnani ikilisinden birini tutması pek mümkün değil ama yine de sadece 13 dakikada almasına şaşırdım açıkçası. Hedo bu sene en çok asist yaptığı (7) maçlardan biri olmuş. Onun ve Calderon'un sayesinde kazandıklarını düşünüyorum. Bosh ise Pacers'ın ayakları çabuk uzunlarına karşı çok zorlanmış ve 5/19 isabetle oynamış.
Box Score

- Butler'ın bileğindeki ağrılar nedeniyle oynamadığı, Elton Brand'in maçın ikinci yarısında sakatlanıp çıktığı maçta Wizards zor da olsa kazanmayı başarmış. Son hücumda 76'erslı Louis Williams'ın uzak mesafeli ikiliği girmemiş... Daha dün takım sahibi Abe Pollin'i kaybeden takım çok anlamlı ve değerli bir galibiyet almış böylece. Koç Flip Saunders maçtan sonra çok güzel br açıklama yapmış: "Louis Williams'ın şutunu en çok Mr. P (Pollin) bozdu herhalde." Çok hoş bir şekilde anmış Pollin'i.

Wizards'da Jamison 8'i hücum olmak üzere 14 ribaund almış ve 32 sayıyla oynamış. Javale McGee ise son çaylak senesinde gösterdiği defanstaki potansiyelini istatistik kağıdına dökmüş, 14 dakikada tam 6 blok dile kolay... Herhalde kariyer rekoru olduğunu söylememe gerek yok? Bu adam gerçekten blok için doğmuş. Ayrıca atletikliği ile hücumdaki sınırlı yeteneklerinin üstünü örtebilir. Üstüne eğilinirse ve o da kendisini geliştirebilirse ileride hakkında çok konuşacağız.
Box Score

Ray Allen Eskide Yaşıyor

Ray Allen 6 ay önceye dönmüş ve "Rashard Lewis'in ilk testi ne zaman yapıldı? Eğer bizle oynadıkları sıradaysa, bizim doğu finaline çıkmamız gerekiyordu." şeklinde bir açıklamada bulunmuş. Hadi Lewis'siz Magic'i eledi Celtics ok peki ya Cavs'e karşı ne yapacaklardı? Bence 4-1 Cavs lehine biterdi. Garnett'siz pota altını LeBron dağıtırdı gibi geliyor... Ayrıca ne gerek var bu tür şeylere? Siz eksiktiniz, onlar ise daha iyi ve güçlü bir kadroya sahiplerdi ve kazandılar. Bu kadar basit. Adam da 10 maç cezasını çekmiş, hala deşmenin ne alamı var?

GS - FB Rezaleti ESPN'e Bile Çıkmış

Biraz geç haber aldım, Atakan adlı bir arkadaş sağolsun mail atmış. Buyrun efendim, Galatasaray - Fenerbahçe derbisinde çıkan olaylar Amerika'nın dünyaca ünlü spor kanalı/ağı ESPN'e bile konu olmuş.

Kısaca neler yazılmış özetleyeyim:

- Parkede Ömer Aşık, Preldzic, Kinsey, Greer, Darius Washington ve Giricek gibi NBA'in tanıdığı isimlerin olduğu
- Basketbolun futbol holiganlığından etklendiği
- Daha geçen sezon Efes-Fenerbahçe Ülker finalinde aynı şeylerin yaşandığı
- Stern'le dalga geçilse de NBA'de bu güvenlik olayını ne kadar önemsediği

Sonra Fatih Uzuner adlı bir okuyucuya sormuşlar konuyla ilgili düşüncelerini, bütün blog/spor yazarlarının kağıda döktüğü şeyleri söylemiş o da.


Link

Bu Nasıl Şutör?

Kings'in kısa forveti Omri Casspi'den bahsediyorum. Yani esasında şutlarıyla NBA'in ilgisini çekmiş bir isim değil ama şutuna güvenen ve oldukça yüzdeli dış şut atan bir isim Casspi. Zaten attığım başlıkla dış şutlarını sorgulamıyorum. Daha ilginç bir konuya değineceğim.

Casspi şu kısa NBA tecrübesinde çok ilginç istatistiklere imza attı. Elimizdeki istatistik çok ufak olsa da, Casspi üçlüklerde %43 ile oynarken, serbest atışlarda %46'yı ancak tutturmuş durumda. Üstelik son 2 maçı çıkardığımızda durum %43-%28 üçlüğün lehineydi. Her zaman ilgincime gitmiştir %40 civarı üçlük atıp, serbest atışlarda zorlanan oyuncular.

Bakalım ilerleyen maçlarda Casspi'nin istatistikleri daha ilginç bir hale gelecek mi? Yoksa bunun sadece ilk maçlardaki heyecandan dolayı olduğunu mu kanıtlayacak?

Kariyer Rekoru Kırdığına Pişman Olmak

Dün maç notlarını yazmadığım için arada kaynadı. 2 gün önce Greg Oden cüssesiyle, Chicago Bulls uzunlarına karşı fazla geldi ve kendini aşarak 24 sayı ile kariyer rekorunu kırdı. Ancak Noah ve Rose, Oden'ı pişman ettiler parkeye çıktığına. Noah'ınkine benzer tarzda smaçları daha sık görüyoruz ama Rose'unki gerçekten hayranlık uyandırıcı. Rose bu smacın üzerine hala "Bileğim eski gücünde değil." demesin lütfen. Artık çıkışa geçmesini ve 50 sayı 21 asistlik performanslar sergilemesini diliyorum.


Link


Link

Pozisyon Pozisyon Ersan Spurs'e Karşı


Link


Link

Yine R7bertpires editledi maçı sağolsun. Bonner'ı kaç kere - konstrasyon eksikliğinden - kaçırdığına dikkat edin Ersan'ın lütfen. Ama onun dışında hücumda yine bildiğimiz gibi oynamış. Aynen devem İlyasova...

24 Kasım Programı

25 Kasım Çarşamba 02:00 / Philadelphia 76'ers - Washington Wizards
25 Kasım Çarşamba 02:00 (NBA TV) / Indiana Pacers - Toronto Raptors
25 Kasım Çarşamba 03:30 / Golden State Warriors - Dallas Mavericks
25 Kasım Çarşamba 04:00 / New Jersey Nets - Denver Nuggets
25 Kasım Çarşamba 04:00 / Oklahoma City Thunder - Utah Jazz
25 Kasım Çarşamba 05:30 / New York Knicks - Los Angeles Lakers

Philly - Wizards maçı bence oldukça güzel geçmeye aday. İki tane, sezon başında playoff'lara kalması beklenen ancak form düzeyleri ve şanssızlıkları (sakatlıkları) bu seviyelerde sürerse playoff göremeyecek takım karşılaşıyor. Wizards'da Arenas hariç herkes kötü gidişata çözümü içeride üretmeye çalışırken, Arenas üstüste demeçler veriyor. Belki de Wizards'ın aradığı şey sinirli ve başına buyruk bir Arenas ile onu tamamlayacak isimlerdir. Hep birlikte göreceğiz...

Pacers'da Murphy sakatlıktan döndü ancak bugün kadroda olması beklenilen Dunleavy için "döneceği tarih belli değil" diye açıklama yapılmış. Adam bir türlü iyileşemedi gitti... Hedo'muzu defansta çok zor bir gece bekliyor. Ligin en komple ve güçlü kısa forvetlerinden Granger'a karşı mücadele edecek. Hibbert'a Bosh'u durdurmakta güvenmeyen O'Brien, Foster'ı onun yerine ilk 5'e yerleştirecekmiş. Bence yine de Raptors'ın kazanacağı bir maç.

24 Kasım 2009 Salı

Enes Kanter'in Cezası ile İlgili Önemli Madde

Enes'in Washington Üniversitesi'ni seçtiğini ve olası bir şekilde birkaç maç ile 20-25 maç arasında değişebilecek bir oynamama cezasıyla karşı karşıya olduğuna değinmiştim.

Arkadaşımın yardımları ve ufak bir araştırma sonucunda Enes'in bu cezadan yırtma ihtimali olduğunu öğrendim. Efendim şöyle ki; NCAA, öğrenci olan oyuncuların oynama hakkıyla ilgili kuralı gözden geçirecekmiş ve yeni önerge şöyleymiş: "Buz hokeyi hariç, bütün sporlarda, öğrenci olan bir sporcunun, bir profesyonel takımla anlaşmış olması ve oynamış olması, onun NCAA'de oynamasına engel değildir, bu ancak ve ancak bir ödeme sözü veya garantisi almamışsa geçerlidir. Buna gerekli/lüzumlu harcamalar dahil değildir.

Gerekli/lüzumlu harcamaları da şöyle özetlemişler:
Gıda, kıyafet, alet, sağlık sigortası, koçluk servisi, ulaşım, tıbbi tedavi, tesislerin kullanımı.

Bu önerge büyük ihtimalle Ocak ayında görüşülecekmiş ve onay alması halinde Enes'in ceza almadan direk oynamaya başlaması için ortada pek bir engel kalmamış oluyor. Umarım Fenerbahçe de Enes'e gerekli desteği verir de oyuncumuz orada kalır ve hiç vakit kaybetmeden kolej basketbolu kariyerine başlar.

Pozisyon Pozisyon Ersan Grizzlies'e Karşı


Link

Yine R7bertpires harika bir iş çıkardı sağolsun. Maçı izlemeyenler, böylece Ersan'ın nasıl oynadığına bakma fırsatı elde edecekler. Ben zaten Ersan'ın maçının son çeyreğini canlı, ilk 3 çeyreği ise daha sonra seyretmiştim. Maçtan önce Randolph'a karşı defansta zorlanmasını beklediğimi ama hücumda da Randolph'un Ersan'ın hızına yetişemeyeceğini düşünüyordum. Ancak Ersan birkaç pozisyonda beklediğimden iyi durarak Randolph'un arkasında beni şaşırttı. Bu maçta Ersan hakkında eleştireceğim nokta, devamlı hücum faul yaptırmaya çalışıp her seferinde geç kalmasıydı ancak hücumda yine çok iyi tercihler kullandı. Gay'den çaldığı topa da dikkat çekmiştim günün notlarında. Gerçekten harika çalıyor topu.

Bu arada Spurs maçının da bir kısmını izleme fırsatını buldum. Ersan savunmada Bonner'ı çok fazla kaybetmiş dün geceki maçta. Elbette bazıları yardıma gitmesi gerektiği için son derece doğal ve suçu yok. Ancak bir kısmında Ersan'ın hatası çok büyüktü; pick&roll'lar sonrasında ve trafikte Bonner bir şekilde Ersan'dan kurtulup bomboş - ama gerçekten tam anlamıyla bomboş - üçlükler bulmuş. Bu Skiles'ın hoşuna gitmeyecektir.

Enes Kanter'in Üniversitesi ve Ceza Durumu

Amerika'ya gitmesi büyük yankı uyandıran, ardından orada sessiz bir şekilde 2 kere okul değiştiren Enes, en son Stoneridge prep adlı üniversite-hazırlık statüsüne sahip bir okulda okuyup basketbol yaşantısını sürdürüyordu. Aslında hala orada kalmaya devam edecek ancak anladığım kadarıyla ilkbahar dönemi için University of Washington'a söz vermiş. Pazar akşamı yapmış seçimini Enes. Bu tercihte University of Washington'ın yardımcı koçu Raphael Chillious'ın etkisi olmuş. Kendisi 2 sene önce dünyadaki genç yetenekler arasında düzenlenen Jordan Brand International maçında Enes'in koçuymuş.

Şimdi kısıtlı kolej bilgimle de olsa biraz tercihi değerlendireyim. Enes'in tercihi olan Washington, onunla ilgilenen University of California Los Angeles, University of Indiana ve University of Southern California'ya bir alt kademede olarak görülüyor. Alt kademe derken, Washington üniversitesi'ni yabana atmayalım. Son 10 yıl içerisinde basketbolda çıkış yakalayan bir okul. Ancak yukarıda saydığım 3'lü daha köklü ve daha iyi basketbol takımlarına sahipler öğrendiğim kadarıyla. İşte bu okullar Enes'e yeterince ilgi gösterememişler, korkmuşlar. Çünkü Enes'in Fenerbahçe Ülker'de oynadığı Euroleague maçlar, NCAA'de oynaması için bir engel teşkil ediyor. Ceza alması gündemde, bu işlerden anlayan bir arkadaşım "Kaç profesyonel maça çıktıysa, o kadar NCAA maçında görev alamaz" demişti ancak bugün konuştuğum bir başka bu konuda bilgi sahibi kişi, 20-25 maç arasında ceza alabileceğini söyledi. Hal böyleyken ve yardımcı koçla olan ilişkisi göz önüne alındığında, gidebileceği en iyi okullardan birine gitmiş gibi gözüküyor Enes. Hayırlısı olsun. Şimdi dua edelim de sadece Fenerbahçe'de profesyonel olarak çıktığı maç sayısı kadar ceza alsın, 20-25'i bulmasın. Fenerbahçe keşke "Enes o maçlara çıktığı için para almadı." diye raporlar sunsa ama onlar Enes'in buraya dönmesinden yanalar sanırım...

Bu arada Scout.inc raporunda Enes şu anda kendi yaş grubundaki en büyük yeteneklerden biri olarak gözüküyor.

Kaynak haberi bana mail olarak atan Atakan'a teşekkür ediyorum.

Kaan Kural Röportajı - 3. Bölüm

Biliyorum sizleri özellikle bu 3. bölüm için bir hayli beklettim ama takdir edersiniz ki pek kolay bir iş değil hem gündemi takip edip hem röportajı çözümlemek... Geç olsun güç olmasın demişler. Bu yazı da o yolu izledi. Kusura bakmayın.

Röportajın ilk bölümü için tıklayınız.
Röportajın ikinci bölümü için tıklayınız.


Can - Basketbolcu olsaydı hangi pozisyonda oynamak isterdi?
Kaan Kural - Oyun kurucu herhalde ama zor yani.

C - Oyunda beceremedim demiştin zaten
KK - Evet oyunda beceremiyorum hayatta hiç beceremezdim.

C - Murat Murathanoğlu neden artık hiç maç anlatmıyor?
KK - Murat Murathanoğlu gece maç anlatmak istemiyor. Artık biraz zor geliyor gecenin köründe anlatmak.

C - Chicago Bulls nefretin nereden geliyormuş. "Yok demesin" yazmış bir arkadaş.
KK - (Çok garip bir surat yapıyor)

C - (Gülüyorum)
KK - Kusura bakmasın ama çok sallamış yani. Hiç öyle birşey yok. Ha şey kötü basketbol oynayan takımları sevmem. Geçen sene Sacramento ve Washington'dan mesela nefret ediyordum. Ama yani onun takımla alakası yok, oynanan oyunla alakası var. Keza sevdiklerim de öyle. Ben Boston'luyum herkes biliyor ama mesela Boston da 3 sene önce sürünürken, yerden yere vuruyordum. Benim için önemli olan oyundur. Takım Chicago olmuş, Detroit olmuş, Olympiakos olmuş hiç farketmez yani.

C - Gelmiş geçmiş en iyiTürk ilk 5'ini sormuş biri. Benim için demiş: Orhun Ene - İbrahim Kutluay - Hidayet - Efe Aydan - Mehmet Okur.
KK - Harun'un olmadığı 5'e ben 5 demem abi onu söyleyeyim de. Orhun Ene - Harun Erdenay - İbrahim - Mirsad - hmmm

C - Efe Aydan?
KK - (Duraksayarak) Efe Aydan.

C - Hidayet'i koymadın o zaman?
KK - Yuh

C - İbrahim'in yerine?
KK - Evet ama bir de Mehmet Okur var Efe Aydan'ın yerine. Son kez vereyim: Orhun Ene - Harun Erdenay - Hidayet Türkoğlu - Mirsad Türkcan - Mehmet Okur.

C - "Noel baba gülüşün fake mi?" diye bir soru gelmiş.
KK - Yoo

C - Bence değil, ben çok normal olarak karşılıyorum.
KK - Ya aslında o bir gülüş değil, gülüş gibi çıkıyor ama bir hayret nidası aslında O HO HO HOOOOO diye böyle. Hani gülüş ...

C - Tepki gibi daha çok?
KK - Tepki abi daha çok. Çok keyifli bir şaşırma diyeyim daha doğrusu.

C - Ben bunu bilmiyordum 2008 Finalleri'nde basın toplantısında soru sormuşsun
KK - (Büyük bir mutlulukla, gözlerinin içi parlıyor) Evet, Ray Allen'a

C - Orada çok gururlandım diyor bir arkadaş, bir de Murat Murathanoğlu'nun Utah'ta canlı yayında anlatmasından gururlanmış çok. Bunları belirtmiş sadece, bununla ilgili soru yok da, "2010'da görevli olacak mı?" demiş. Niye milli maçlarda görev almıyorsun?
KK - NTV tamamen NBA'e kaymamı istedi. Türk basketboluna bakmıyorum televizyonda.

C - Ama takip aynen devam tabii.
KK - Tabii canım gazetede yazıyorum herşeyden önce. Beni herkes yorumcu olarak biliyor ama ben aslında yazarım yani. Benim asıl işim gazetecilik.

C - Tabii canım gazetecilik. Ama şu an yorumculuğunla çok daha ön plandasın.
KK - Televizyon tabii çok daha göz önünde.

C - Allen Iverson hakkında ne diyorsun? Ego?
KK - Büyük yetenek, büyük yürek ama daha büyük ego. Yürek var bilek var ama ego çok büyük.

C - Jordan mı LeBron mu takım oyunu mu? Mesela Phoenix gibi.
KK - Takım oyunu

C - Futbolda takım tutuyor musun?
KK - Tutuyorum, Arsenal.

C - Türkiye'de?
KK - Yok ya

C - Türkiye ligi maçlarını izliyor musun?
KK - Nadiren, nadiren.

C - Galatasaray - Fenerbahçe falan olursa ancak?
KK - Ya o bile şey oluyor. 90 dakika dayanamıyorum abi, ben basketbola çok meraklı olduğum için...

C - Sıkıyor değil mi?
KK - Abi 15 dakka oynanıyor, "Ya birşey olmadı ki?" filan yapıyorum. "Birşey olsun" falan diyorum.

C - Aynı şey benim başıma geliyor. Futbol izlerken o yüzden illa birşeyle uğraşıyor olmam lazım. Yoksa kalkıp gidiyorum ya.
KK - Aynen. Ama Arsenal'i tutarım. Her hafta maçını da seyrediyorum. 90 dakika olmasa da, yarım yamalak, bir yandan bakarak falan seyrediyorum yani. Yıllardır Arsenal'liyimdir yani.

C - Ben bunu hatırlamıyorum. Jordan'ın son All-Star maçında, Kosova'nın "Jordan MVP olur mu?" sorusuna "Oha o kadar da değil" dediğini hatırlıyor musun diye sorulmuş.
KK - Demedim "Oha o kadar da değil." ya. Yani tam hatırlamıyorum. "Oha" 1 kere dedim onu çok iyi hatırlıyorum. Orada da demiş olabilirim "Demedim" demeyeyim şimdi. Ama Detroit maçını hiç unutmuyorum. Bir pozisyonda top elden sekiyor, Rasheed'in elinden dışarı çıkıyor. Hakem topu karşı takıma veriyor. Rasheed deli gibi itiraz ediyor. Pozisyonun tekrarı geliyor, top o kadar net bir şekilde Rasheed'den çıkıyor ki, "Oha bu kadar da olmaz" dedim. Hani itiraz edilecek pozisyon var, itiraz edilmeyecek pozisyon var. Orada çok iyi hatırlıyorum "Oha" dediğimi ama All-Star'da da demiş olsam hatırladım gibi geliyor ama şimdi inkar etmeyeyim dediğimi...

C - Level'da yazman ne alaka? diye sormuşlar.
KK - Ya Fırat'ı tanıyorum oradan. Rica etti "Yazar mısın?" diye. 1 sayılık yazı yazdım yani.

C - Bir sayı mı? Ben devamlı olacak sanıyordum. "Kaan Kural artık Level'da" gibi birşeyler aklımda kalmış.
KK - Yok canım 1 sayıda sadece.

C - Hangi oyunu yazmıştın?
KK - Oyun yazmadım ben ya

C - Ha doğru pardon, oyun kontrolleriyle alakalıydı.
KK - Evet ben yaşlandım artık, eskiden 3 tuşla oynardık artık 8 tuşla oyun oynamak zorundayız. Piyano mu lan bu? diye sinirlendim yani, onu yazdım.

C - 98 sezonu 6. maç, çalındı diyor çok sevdiğim fanatik Jazz'lı bir arkadaşım. Katılıyor mu buna diyor?
KK - Katılıyorum. 2 tane pozisyon var.

C - Bir üçlük, bir ikilik
KK - Aynen. Ron Harper'ın üçlüğü 24 saniye bittikten sonra atılıyor, sayılıyor. Howard Eisley şutu 24 saniye dolmadan elden çıkıyor ama iptal ediliyor. 5 sayı değişiyor orada.

C - Bavetta ne yapıyor? demiş üstüne.
KK - Bavetta'nın adı Dick. Onun lakabı vardı, Knick Bavetta diyorlardı. Knicks maçlarına verdiklerinde kaybetmiyordu Knicks.

C - Ben bir yerde bir istatistik okudum. Bucks'ın %50'nin üzerinde galibiyetle bitirdiği sezonlarda, Bavetta ile yapılan maçlarda %22'ye düşüyor.
KK - Doğrudur abi, Bavetta iyi tetikçidir. Büyük takımları kollar.

C - Göremediğine katılıyor musun yoksa görüp de mi çalmıyor hala şimdi?
KK - Eskiden görüp de çalmıyordu, artık hem göremiyor hem görse de çalmıyor, ikisi de.

C - Peki Barkley'le öpüşmelerine ne diyorsun abi?
KK - Barkley çok geyik adam herşeyi yapabilir, hiç şaşırmam yani. Herif eşek poposu öptü ya. Aslında orada lafı çevirdiler Yao'nun poposunu öpecekti. Yao'nun ilk sezonu, "Bu adamdan hiçbirşey olmaz 19 sayıyı geçsin poposunu öpeceğim" dedi, Yao daha 5. maçında mı ne 20 attı. "I'll kiss ass" demişti. Ass hem popo hem eşek demek o yüzden onu öyle çevirdiler.
(Bu arada Kenny Smith'e "I'll kiss his ass" demiş. Kenny Smith de "Barkley benim popomu öpünce ben kazanmış olmuyorum, buyrun size 'ass' getirdim, benim ass'im bu, bunu öpecek Barkley" demiş. Videosunu da koyuyorum:


Link

C - Bahis mafyasının el attığına inanıyor musun maçlara?
KK - Çok çok sınırlı.

C - Ben anlatayım bir tane. Phoenix ile Charlotte oynuyorlar. Fark 8 sayı mı ne, top Phoenix'te, son 10 saniye. Marion topla beraber rakip sahaya geçti, el sıkıştı 1-2 kişiyle. Sonra Gerald Wallace geldi sarıldı, faul yaptı. Marion iki faulü de attı ve Phoenix'in handikapı tuttu. Çok şaşırmıştım.
KK - Sinirle falan yapmış olabilir. Yani tabii olabilir ama bence olsa bile çok nadir oluyor bu tür şeyler.

C - Bahis oynuyor musun?
KK - Oynuyorum ama 1-2 liralık sadece. Bahis oynamak demeyelim de, daha çok denemek için bilebiliyor muyum diye.

C - Neden Boston Celtics?
KK - 1985'te Robert Kolej'e girdiğim zaman, kasetler vardı. Celtics - Lakers kasetleri vardı. Herkes Lakers'ı tutardı böyle koşuyorlar eğlenceliler falan. Boston böyle sinirli iğrenç bir takım, bir de Larry Bird vardı, herifin oyun zekasına hayran kalmıştım. Sonra Celtics kaldı öyle. İlk seyrettiğim takım olduğu için. Bütün arkadaşlarım Lakers'lı olmuştu ben Celtics'li olmuştum.

C - Onlar daha bir şanslılardı yıllar boyunca.
KK - Valla doğru ya. Biz en son 1986'da şampiyon olduk. Ondan sonra 2008'e kadar bir daha birşey görmedik abi.

C - Onda da hafif katakulliler falan.
KK - Ne katakullisi abi şampiyonluğumuza gölge düşürme.

C - Yok dalga geçiyorum 3 büyük yıldızı toplamak çok büyük yöneticilik başarısı.
KK - Ha öyle yani. Tabii canım.

C - Katakulli asıl Gasol'de var.
KK - Gasol feci canım sorma onu.

C - Bu arada Marc Gasol o takasın o kadar kötü olmadığını kanıtlarcasına oynuyor.
KK - Öyle bakamazsın ama abi işte.

C - Beklenilenden daha az zararlı çıkacaklar anlamında yani.
KK - Öyle diyorsan mesela. Zamanında Otis Thorpe takasında Detroit'e 2. sırayı vermişlerdi 2003 draft'ında. Detroit orada Milicic yerine Wade'i seçmiş olsaydı...

C - O inanılmaz hakikaten ya
KK - Draft'ın başarısızlığı olmaz, draft'ın başarısı olur. Sonuçta Milicic'i Detroit seçmeseydi başkası seçecekti.

C - İlk 5'ten kesin gidecekti zaten.
KK - Kesin gidecekti. Detroit Carmelo'yu seçse mesela atıyorum, arkasından Denver seçecekti Milicic'i. Mesela Bogut'la Marvin Williams ilk 2 seçildi, sonra Deron Williams ve Paul seçildi. Atlanta o sene Marvin'i seçti, oyun kurucuya o kadar ihtiyacı varken Paul'ü seçmedi.

C - Onu ben anlamıyorum ya.
KK - Draft'ın işte başarısızlığı yok. Sadece başarısı var.

C - Doğru katılıyorum buna ama bu kadar oyun kurucu eksiği varken niye? Hem de o draft'ın en iyi 2 oyun kurucusu dururken...
KK - Evet yazık.

C - Her zencide dövme varken Michael Jordan'da yok. Nedenini biliyor musun?
KK - Yok bilmiyorum.

C - Yaptığın en büyük çılgınlık?
KK - Bütün herşeyi, basketbolu falan bırakıp film şirketi kurup, film çekmek.

C - Hala unutamadın yani?
KK - Valla unutulmaz yani. Basketbolu falan bile bıraktım. Maç bile izlemiyordum ya, çok iş vardı.

C - Hayatında ilk izlediğin basketbol maçını hatırlıyor musun?
KK - Şöyle abi, hayal meyal hatırlıyorum. Galiba 1985 Avrupa Şampiyon Kulüpler Finali'ydi. Cibona Zagreb - Zalgris Kaunas'tı galiba. Real Madrid de olabilir. Şeyden dolayı hatırlıyorum. Uydudan yayınlanıyordu. Dayım Almanya'dan televizyon getirmişti. O televizyon renkliydi. Büyük bir hayranlıkla renkli renkli izlemiştim.

C - NBA ile Avrupa basketbolunun birbirine karşı artıları ve eksileri neler?
KK - Ben her zaman söylerim. Sinemaya benzetirim. Avrupa sinemasıyla, Amerikan sineması. Hollywood çok güzel çok eğlenceli, öbür taraf daha sanatsal, çoğu zaman senaryo ve karakter daha derin... Türk basketbolunu da Türk sinemasına benzetiyorum.

C - Kötü mü yani?
KK - Kötü ama arada iyi örnekler de var, karman çorman yani.

C - NBA'deki çemberlerle, Avrupa'daki çemberlerin bir malzeme farkı var mı? Avrupa'da turnikeler bile çok fazla içinden çıkıyor, NBA'de ise potalı atışlar çembere vurursa, yumuşayıp basket oluyor.
KK - Valla benim bildiğim kadarıyla yok. Demir yani sonuçta... Ama hidrolik farkı olabilir. Bir de Avrupa'da itiş kakışa çok izin veriliyor, oyuncuların dengesi bozuluyor sonuçta. NBA'de zart diye faul çalıyorlar.

C - Damir Mrsic'le çak yaptığında çok tepki çekmiştin. Ama ona rağmen severim demiş başka bir arkadaş. Bir sürü hakaret dolu mesaj almana rağmen herkese auto-mail atmışın, özür dilemişin.
KK - Yok öyle değil, yanlış biliyor. 3-4 kişiye yolladım, aynı mail'ı yolladım. 500'ün üzerinde mail geldi, auto-mail yollamadım ama. Orada bence hiç sorun yok yani.

C - Ama tabii orada taraf gibi gözüktün.
KK - Gözüktüm canım, ona birşey demiyorum. Ama ben onu öyle almıyorum. Maçtan önce de Kerem Tunçeri'yle kakara kikiri muhabbet ediyordk. Maçtan sonra, maçı kazanmış olsalar, Kerem gelse ben ona da bravo derdim yani. Benim için hiç farketmiyor yani. Ama insanlar öyle algılamıyorlar tabii.

C - Avrupa'da şu anda NBA'e gitse başarılı olabilecek bir oyuncu?
KK - Ettore Messina !!! Messina gitse ortalığı birbirine katar abi. Oyuncu olarak da sağlıklı bir Matjaz Smodis

C - Ben Diamantidis'i oldum olası NBA'de rahat oynar diye görüyorum mesela.
KK - Dimitris Diamanditis, sağlıklı Matjaz Smodis ve şey... Sağlıklı Erazem Lorbek, iş yapar.

C - Dünya basketbol tarihinin gördüğü en iyi oyuncular mevkilerine göre kimler?
KK - John Stockton, Michael Jordan, Larry Bird, pivot Hakeem Olajuwon. (ufak bir sessizlik oluyor)

C - Duncan, Garnett, Malone?
KK - Duncan... Duncan

C - Peki Shaq yerine Hakeem?
KK - Benim için Hakeem'in yeri çok özel. Yoksa Shaq tarihin gördüğü en dominant performansları sergiledi 2000'li yılların başında.

C - Gıcık olduğun oyuncular var mı? Hangileri?
KK - Var ya, Nate Robinson var. İğrenç bir adam ya. Eskiden Papanikalou'dan nefret ederdim. Nate Robinson'a ama acaip gıcığım.

C - Kendini beğenmişliği sevmiyorsun?
KK - Evet öyle, gerizekalılara da hiç katlanamıyorum abi. Tyrus Thomas başta olmak üzere.

C - Sen Tyrus Thomas'a ayrı bir gıcıksın ya onu anladım.
KK - Çok ayrı gıcığım ya, çok ayrı gıcığım ona.

C - Niye? O kadar yeteneği kullanamadığı için mi?
KK - Aynen öyle.

C - Gelecekte ülkemizi NBA'de temsil edebilecek genç yetenekler?
KK - Enes Kanter var işte.

C - O hariç, onu zaten çok büyük çoğunluk tanıyor artık.
KK - 16-17 yaşındaki oyunculara değer biçmek çok kolay değil. Mesela Furkan Aldemir olabilir belki ama onların da bir değişimini görelim. Barış Ermiş mesela 17 yaşındayken Türkiye'nin gördüğü en büyük guard'lardan biriydi, şu anda görüyorsun ne halde. Türkiye'de özellikle 17 yaşından sonra A takıma sıçramak çok zor oluyor, o sıçramayı yapamıyorlar. O yüzden birşey söylemek zor.

C - Enes Kanter'in Amerika'ya gitme kararını doğru buluyor musun?
KK - Bence doğru. Dil öğrenmesi, başka bir ortamı yaşaması, kendi ayakları üzerinde durabilmesi çok önemli. Sporcudan önce bir birey olsun. Biz birey yaratamadığımız için iyi sporcular yetiştiremiyoruz. Kendine gelsin, görsün ortamı... Bence çok doğru karar.

C - Peki ya okul değiştirmesi? O ilk gittiği okulun takımı çok iyiydi bildiğim kadarıyla, sonra dandik mi artık bilmiyorum başka bir takıma gitti?
KK - Onu doğru bulmuyorum işte. Oraya gitmesi doğru da, düzgün bir yere gitseydi ve kalsaydı yani. Nike'la kontratı varmış, o yüzden oynatmıyorlarmış zaten. Öyle diyorlar, söylenilen o şu anda. Ben de bilmiyorum.

C - Greg Oden'dan ne olur sence abi?
KK - Hallice Haywod'dan fazlası zor.

C - Peki ya Kevin Durant?
KK - Çok büyük skorer olacak Durant. Portland kafasın taşlara vuracak. Oden onun seviyesine gelemez.

C - Skorer mi? Franchise player mı? Bence çok büyük fark var arada da, ben zaten üstüne takım kurulacak bir adam olduğunu düşünüyorum.
KK - Franchise player olur.

C - Playoff'larda unutamadığın bir an ve seri?

KK - Jordan'ın hasta maçı

C - 39 derece ateşle 37 sayı atıp maç bitiminde Pippen tarafından zar zor taşınmıştı değil mi?

KK - 38 sayı. 1997 Final serisi, 5. maçı. Jordan maç günü devamlı kusmuştu, hatta devrede falan da kusmuştu. 39 derece ateşle çıkıp 38 sayı atmıştı. Onu unutmam. An olarak da Russell'ın üzerinden attığı şut sonrası, 1998 senesi şampiyonluğu. Unutamadığım seri ise 1987 Lakers- Celtics serisidir.


Link

C - Eveeeet bitti galiba

KK - Eyvallah. Süper daha ne olsun? 1.5 saat kadar sürdü galiba. Gayet güzel.

C - Çok çok sağol abi. Seni de alıkoydum bu kadar süre boyunca.

KK - Yok canım ne demek. Güzel oldu.

Buradan Kaan Kural'a tekrardan ne kadar teşekkür etsem azdır. İlk röportaj denememde kendisini biraz "esir" almış bulundum. Sanki televizyon programıymışçasına uzun sürdü ama değdi bence, çok güzel bir sohbet oldu. Arkadaşlar sizler de çok beklediniz, tekrar kusura bakmayın.


Edit: İmla

Artest Boxer'la Televizyona Çıktı



Jimmy Kimmel'ın talk show'una sadece boxer görünümlü bir şort ile katılmış ve Kimmel Houston'daki don paça olayına atıf yapınca "Bu aslında boxer değil, şort, bakın cepleri var" diyerek kendisini savunmuş... Artest gibi bir deli zaten ancak bu şekilde kendisini aşabilirdi. Ayrıca Jimmy Kimmel'a konuk olacağı için kafasına da "Jimmy Kimmel" yazısı kazıttırmış.

Programda Artest'le ilgili bilmediğim - gereksiz - bir iki şey öğrenmiş oldum:
Khloe ile Odom'u o tanıştırmış.
Twitter'dan tanıştığı bazı ailerle buluşup arkadaş oluyormuş.

Bir de youtube'dan vereyim:

Link

23 Kasım Programı

24 Kasım Salı 03:00 (NBA TV) / Sacramento Kings - Memphis Grizzlies
24 Kasım Salı 03:30 / Milwaukee Bucks - San Antonio Spurs
24 Kasım Salı 03:00 / Chicago Bulls - Portland Trail Blazers
24 Kasım Salı 03:00 / Minnesota Timberwolves - Los Angeles Clippers

Maalesef NBA TV gecenin en kötü maçını veriyor. Bir tek Tyreke Evans için şu maça katlanılmaz bence, ki onun da oynaması garanti değil bildiğim kadarıyla.

Onun dışında Ersan'ı Duncan-McDyess gibi zor eşleşmeler bekliyor. Bonner'la eşleştiğinde üstünlük kurmasını bekleyeceğim milli oyuncumuzun. Spurs'de 3-4 adamla birden eşleşebilir Ersan maç içinde, o yüzden kesin birşey söylemek zor. Bucks'da Redd dönüyor. Normal şartlarda bu Ersan'ın dakikalarını etkilememeli pek çünkü Ersan artık tamamen uzun forvet olarak oynuyor takımında. Başarılar diliyorum Ersan'a.

Portland - Chicago maçında da, Andre Miller'ın topa çok hükmetmesi nedeniyle Roy'un rahatsızlığı vardı. McMillan buna çözümü getirdi: Miller bench'ten gelecek. Bence doğru karar alındı. Biraz konuyla alakasız oldu ama iletmek istedim. Bu maçta Roy-Aldridge ikilisi Bulls'u yenmeleri için yetecektir bence.

23 Kasım 2009 Pazartesi

22 Kasım - Günün En İyileri


Link

10 numarada dandik ötesi bir hareket olunca "Eyvah" demiştim ama Vince Carter, Kobe, Nash, Gerald Wallace, Shannon Brown ve tekrar Kobe ile mest oldum.

Kobe'nin 1 numaradaki hareketini izlemeyenlere duyurulur: Sezon başına 1, bilemediniz 2 tane ancak oluyor bu basketten. İzleyin izlettirin. 8 numarada da sol elle nasıl şut atıldığına dair ders veriyor. İki pozisyonda da şans var ama bu kadar zor şutlarda, olacak o kadar. Shannon Brown da saçmalamaya devam ediyor. Saçmalamak derken iyi anlamda yani. Bu nasıl bir bacak kasıdır anlamak mümkün değil, uçuyor adeta. Steve Nash'in basketinde ilk açıdan "Ne var bunda?" diyebilirsiniz ama tekrardaki cross-over'a dikkat.

Paul'süz Hornets Daha Mı İyi?

Bir yerde okudum bu argümanı. Aslında hiçbir analize gerek duymadan sadece 3 maç üstüste kazanmalarının ardından yazılmış bir argümandı. Ancak konu üstünde farklı fikirler okuyup, kendimce analiz edince bu argümanın temelinde kısmen bile olsa doğruluk payı olduğunu düşünmeye başladım. Şöyle ki, Paul belki de bütün NBA'de topla en çok oynayan isim. İstisnasız her hücumda topu en az 15 saniye elinde bulunduran Paul, takım arkadaşlarına yeterince güvenmediği için herşeyi kendisi yapmaya çalışıyor, bunda da oldukça başarılı oluyor. Sonuçta NBA'in en iyi guard'ından bahsediyoruz. Ancak bu sistemde, birçok hücumda top eline bile değmeyen takım arkadaşları belki oyundan soğuyorlar, belki de şevkleri kırılıyor.

Bu dediklerim elbette somut kanıtları olan şeyler değil ama Hornets'ın son 4 maçtaki çıkışını sadece koç değişikliğine yormamalıyız bence. Evet kötü giden takımlarda koç değişikliği takıma iyi yansır ama 180 derece de değiştirmez bir takımın gidişini. Paul'süz Hornets'ın daha iyi veya aynı güçte olduğunu iddia edecek kadar deli değilim. Fakat şu 4 maçlık döneme baktığımızda gözüken o ki Paul'süz Hornets, Paul'lü halinden "çok çok daha kötü" değil. Ligin en iyi oyun kurucusu geri döndüğünde topu arkadaşlarıyla daha çok paylaşırsa, beraber daha da başarılı olabilirler bence.

Edit: Yine çabucak yazdığım için tam anlatamamışım derdimi, ayrıca imla.

Gel Bir Öpeyim


Link

Landry'nin Deron Williams'a koyduğu blok ayrı güzel, ardından topu oyunda tutuşu ayrı güzel. Ama tartışmasız en güzel sahne Alston'ın kutlama öpücüğünün ardından Landry'nin surat ifadesi...

Film Gibi

Call of Duty: Modern Warfare 2... Son 1 haftadır evde ve boş isem, otomatik olarak bu oyunu oynuyordum, Kaan Kural röportajı bölümlerinin gecikmesinde 1 numaralı neden de budur herhalde. Sonunda dün akşam bitirebildim.

Senaryosu, hikayenin anlatılışı, oynanabilirlik, grafikleri, atmosferi kısacası herşeyiyle mükemmel bir oyun olmuş. Özellikle savaş ortamını öyle güzel yansıtmışlar ki, kendinizi gerçekten savaşın ortasındaymış gibi (sanki savaşta bulundum da!) hissediyorsunuz. Öldüğünüz zaman %90 nereden ateş edildiğini bile anlamıyorsunuz. Hele en zor seviyede oynarsanız curcurnayı görün. Ayrıca oyun öyle akıcı ve sürükleyici ki, siz oynarken sizi bir arkadaşınız izlese eminim sıkılmayacaktır. First-person shooter ve savaş oyunu seviyorsanız, alın oynayın, oynatın. Pişman olmazsınız.

Celtics'e Knicks Maçından Kötü Haber


Link http://www.youtube.com/watch?v=VAH_Cm6Pp6k

Maçın ikinci yarısını arada sırada oluşan kesintilerden dolayı bazı pozisyonları kaçırsam da izledim. Celtics savunmasının Knicks'e karşı bu kadar zorlanmasını beklemiyordum. Perkins, Lee'nin pick and roll'larına engel olamazken, Garnett ise Harrington'ın 1'e 1'lerini ve dışarıdan bulduğu üçlükleri bir türlü durduramadı. Burada New York'luların da hakkını vermek lazım mükemmel pozisyonlar hazırladılar kendilerine. Diğer tarafta ise Celtics bir ara farkı 10'lu sayılara çıkardıktan sonra, şut özürlü konuma geçti. Başta Garnett olmak üzere, yaratılan boş orta-uzun mesafeli atışlarda bir türlü isabeti sağlayamadılar. Knicks 3. çeyreğin son 6 dakikasında 22-4'lük bir seri ile 5 sayı öne geçti. Son çeyrekte ise Garnett'in biraz kendine gelmesi ile Celtics yeniden öne geçti, ancak yıldız forvet son saniyelerde Al Harrington'ın kendisini geçmesine engel olamadı ve Perkins' faulü sonrası Harrington 2'de 2 atarak eşitliği sağladı. Son hücuma ise lütfen videodan bakın.

Rondo'nun bazen hücumda takımına nasıl zarar verdiğinin örneklerinden birini gördük. 3-4 metre geriden savunduğunuzda, özellikle kısıtlı zamanı varsa, yapacağı pek birşey kalmıyor neredeyse. Pozisyonda Rondo orta sahada durup Pierce'ın perdeden çıkmasını bekliyor - niye bekliyorsa? -, Knicks adam değiştirince onu geriden savunan Hughes'un üstünden üçlük deniyor. Sonuç tabii ki hüsran. Arkadaşıma o sırada Doc Rivers'ın topu Pierce'a vermeyerek ne kadar saçmaladığını söylemiştim. Uzatmalarda ise yine Harrington ve Pierce'ın kapışmasına şahit olduk. Hughes-Lee ikilisinin çok iyi oynadıkları ikili oyun ile son saniyelerde yine beraberlik vardı. Ancak Rivers beni duymuş olacak ki uzatmanın son hücumunda Rondo yerine House'u sahaya sürdü ve topu Pierce'a teslim etti. Maçta şut sokmakta zorlanan Garnett, zor anda sahneye çıktı ve sonuç belli. Videodan izleyebilirsiniz.

Maçtaki kötü haber ise aslında felaket haberi: Garnett maçın ikinci yarısında gözle görülür bir şekilde sekiyordu. Koşmakta zorlandığı açıkça gözüküyordu. Bakalım Kaan Kural'ın dediği gibi sezonu erken kapayacak mı?

Bu arada özetleri izleyemedim ama muhtemelen konmamışmtır içine. Curry'nin Rondo'ya yaptığı centilmenlik dışı faulu vereyim. Perkins'in çok net faul yaptığını da belirteyim. Tabii Curry'nin sinirlenip bunu yapmasını haklı çıkarmıyor...

Link

Garnett Çok Gaz


Link
The Garden'daki Magic maçı: Garnett bench'e gelip, sakin sakin oturan Rasheed ve diğerlerine "Onları ezeceğiz, onlara meydan okuyacağız/korkutacağız." diye bağırıyor. Yakışır Garnett'e. Sonucu da hatırlatayım: Magic 83 - Celtics 78

22 Kasım 2009 Pazar

22 Kasım Programı


22 Kasım Pazar / Orlando Magic 104 - Toronto Raptors 96
22 Kasım Pazar / Boston Celtics 107 - New York Knicks 105
23 Kasım Pazartesi 00:00 / Indiana Pacers - Charlotte Bobcats
23 Kasım Pazartesi 01:00 (NBA TV) / New Orleans Hornets - Miami Heat
23 Kasım Pazartesi 03:00 / Detroit Pistons - Phoenix Suns
23 Kasım Pazartesi 04:30 / Oklahoma City Thunder - Los Angeles Lakers

- Benim en çok ilgimi çeken maç Pacers ile Bobcats arasında. Neden derseniz açıkçası bu sene hiç Pacers maçı izlemedim, bunda Dunleavy ve Murphy'nin olmamasının da payı vardı. Murphy artık oynuyor. Ayrıca Dahntay Jones'un da 17 sayı ortalamasına nasıl çıktığını görmek istiyorum aynı Ariza da olduğu gibi. T-Mac ve Yao'suz Houston'da Ariza'dan en azından bu tarz bir beklenti vardı ama Jones'un bu kadar çok sayıyı atması gerçekten çok ilginç. Bu gece veya en kötü yarın akşam bu maçı izlemeyi düşünüyorum. Ayrıca Bobcats'in Jackson ile 4. maçı olacak henüz galibiyetleri yok. Chandler'ın oynayıp oynamayacağı meçhul

- Ayrıca 3 kere üstüste galip gelen Hornets'ın bu sene NBA'in en iyi savunma takımlarından biri haline gelen Heat'e karşı nasıl bir maç çıkaracağını da merak ediyorum. Normal şartlarda bu galibiyet serisinin 4'e çıkmaması lazım ama dün de 3'e çıkmaması gerekiyordu. O yüzden büyük konuşmak istemedim =)

Rockets T-Mac'i Ne Yapacak?

Aslında ayın 23'ünde T-Mac'in MR'ı çekilene kadar bekleyecektim ancak Knicks söylentileri çıkınca yazayım dedim. Ortalıkta Adelman ve Rockets yönetiminin T-Mac'siz takımdan çok memnun olduklarına dair iddialar dolaşıyor. Hatta o kadar memnunlarmış ki, T-Mac parkelere dönmek için hazır olsa bile onu oynatmayıp, sezon sonunda kontratının bitmesini bekleyebilirlermiş. Bunlar yetmezmiş gibi bir de Adelman ile T-Mac arasında sert bir tartışma geçtiğine dair raporlar yayınlandı. İkili bu olayı yalanladılar. Şimdi de Knicks'in T-Mac ile ilgilenebileceği yazılıp çiziliyor.

Öncelikle işin bana göre saçmalıktan öte olmayan tarafıyla başlayayım. Rockets'ın T-Mac'i neden kenarda oturtmak isteyeceğini gerçekten anlamıyorum. T-Mac hani bir Iverson gibi problemli olsa neyse... Ama şu anki kadrolarının playoff'a girmesi bile kesin değilken niye T-Mac'i oynatmak istemesinler ki? Ayrıca T-Mac gibi bir oyuncu - eğer %100 ise - nasıl yarardan çok zarar getirir ki? Herşeyi geçtim, Houston'ın bu sezon McGrady'i gerek kar etmek amaçlı, gerek karşılığında sağlam bir oyuncu almak amaçlı olarak takas etme ihtimali varken, T-Mac'in sağlıklı olduğunu bütün NBA'e göstermek, yapılacak en mantıklı şey değil mi?

Rasheed Problemi

Daha 2 gece evvel Rasheed, Magic'e karşı 0/8 üçlük isabeti ile oynayınca bu konuda yazacağım demiştim. Son 2 yıldır, Detroit taraftarlarını kızdırmaya başlamıştı Rasheed. Nedeni de üçlük çizgisinde eline top gelmesini beklemesiydi. Hücumda neredeyse başka hiçbir şey yapmıyordu. Ben bunun nedenini Rasheed'in artık Pistons'da motivasyonunu kaybettiğine bağlıyordum. Ancak son Orlando maçında bir kez daha gördüm ki Rasheed daha bile beter bir hal almış. Tamam ondan savunmayı açması, hücumdaki yer paylaşımında takımına katkıda bulunması isteniyor ama bu sezon Rasheed maç başına 9.5 şut kullanırken, bunların 6 tanesini üçlük olarak deniyor. Yani kendisini hücumda iyice sınırlamış durumda. Şu anda NBA'de ondan çok üçlük kullanan uzun, sadece Frye var. O da zaten Suns'da oynadığı için bir istisna diyebiliriz. Lewis, Bargnani, Jamison gibi kendilerini "dışarıda oynayan uzun" olarak tanımlayan isimler bile Rasheed'in arkasında kaldılar.

Celtics NBA'in en komple uzunlarından biri olan Rasheed'i kadrosuna katarken, böyle üçlük çizgisine demir atacağını düşünmemiştir eminim ki. Boyalı alanda post-up yaparak bulduğu sayıları, kısa-orta mesafeden attığı bloklanması imkansız şutları özledim ben. Umarım en kısa zamanda iç-dış hücum dengesini kurar Rasheed.

Arenas Sert Çıktı

Wizards'ın deli dolu oyun kurucusu dün Spurs'e 22 farkla yenildikten sonra vermiş veriştirmiş takım arkadaşlarına. Takımdaki 8 oyuncunun bu yaz serbest kalacağını ima ederek "Herkesin gizli/farklı emelleri var." demiş. Yani ona göre herkes kendisine oynuyormuş. "Yenilgiler geldikçe, insanlar suçlayacak başka birilerini buluyorlar. Ben daha çok takım oyununa yatkın bir stile döndüm, takım arkadaşlarımı daha da çok dahil ediyorum oyuna. Ama bu takım 3 sene öncekiyle aynı, 1-2 parça ekledik ama genel olarak bütün oyuncular aynı. Acaba 2 sene önceki gibi ipleri elime mi alsam diye düşünüyorum İnşallah buna gerek kalmaz. Umarım bu dönemi atlatacak mental güce sahibizdir." Üstüne de "Herkes kendi oyununu oynuyor, bir tek ben oyunumdan fedakarlık ettim." demiş. Hangi dünyada yaşıyor acaba Arenas?

Wizards'da sakatlanmadan önceki 3 sezonunda ortalama 20.2 şut kullanırken, bu sezon 19.3 şut kullanıyor. Asistleri ise 5.5'ten 6.3'e çıkmış durumda. Gerçekten ne büyük fedakarlık ya. Acıdım Arenas'a. Kendi formsuzluğu nedeniyle 30'lu sayılara pek çıkamamaktan rahatsız olmuş herhalde. Sezon ilerledikçe eski Arenas'tan sahneler, maçlar görmeye başlayacağız ama şu anda zaten kötü durumda olan Wizards'da ortamı daha da karıştırmaktan başka bir işe yaramaz bence. Nitekim Haywood Arenas ile ilgili "Herkes maça gelirken egosunu evde bırakmalı, Celtics'teki gibi, kazanmak sayı atmanın önünde olmalı. Bunları bir kenara bırakıp kazanmaya odaklanmalıyız." demiş. Bana göre sonuna kadar haklı Haywood.

Bu arada Wizards'da sakatlık laneti bitmiyor. Omuz sakatlığının ardından geçtiğimiz hafta parkelere dönen Mike Miller, bu sefer de baldırından sakatlanmış. 1 ay yokmuş...

21 Kasım'dan Notlar - 1. Bölüm

İnternet bağlantım sağolsun, Bucks-Grizzlies ve Kings-Rockets maçlarının son çeyreklerini izleyebildim sadece. Ama elbette gecenin en şaşırtıcı sonucunu Hornets aldı, NBA'in en formda takımlarından Hawks'u 96-88 mağlup ettiler. Hawks sadece 6 top kaybı yapmasına ve 20 hücum ribaundu almasına rağmen maçı vermiş. İzleyemedim ama bu mağlubiyetin en büyük nedeni herhalde Bibby'nin 5 dakika sonunda sakatlanarak oyunu terketmesi olsa gerek. Onun yokluğunda Hawks 4/22 ile üçlük kullanmış, sadece 15 asist yapabilmiş ve herşeyden önemlisi Crawford'ı Bibby yerine ilk 5 olarak düşündüğümüzde, kenardan sadece 13 sayı katkı alabilmiş. Bana sorsanız Bibby'siz de yenmeleri gerekirdi Hornets'ı. Ama Hornets da takım olarak, Hawks'un %18 üçlüğüne, %71 ile cevap verince galip gelmişler. Gerçekten de dünyanın dengeleri değişmiş.

Onun dışında Ersan'ın son çeyrekte 2-3 pozisyonda yine harika savunma yaptığını, bir pozisyonda Gay'den çok güzel bir şekilde topu çalıp fast break başlattığını ve hemen ardından rakip potaya pick&roll sonrası bir üçlük gönderdiğini ileteyim. Ribaundlara olan katkısı da cabası. Faul problemine girmedikçe, aynı süreleri almaya devam edecek gibi gözüküyor.

Rockets'da da Kyle Lowry ve Carl Landry'nin son çeyrekteki mükemmel oyunları galibiyeti getirdi. Hatta Lowry o kadar iyiydi ki, Aaron Brooks'un rotasyon dakikası geldiğinde hakem masasının önüne kadar geldi ve beklemeye başladı. Lowry üstüste 2-3 pozisyon müthiş pozisyonlar hazırlayınca, Rick Adelman Brooks'u yanına çağırdı ve Lowry'i oyunda bıraktı. Sacramento'da Tyreke Evans'ın sakat olmasından dolayı çok moralim bozuldu. Haftasonu rahat izlenebilecek bir maçta yer almaması kötü oldu. Bakalım bir daha ne zaman izleyebileceğim kendisini. Hawes 24 sayı ile kariyer rekorunu egale etti ama son çeyrekte zorlama olarak attığı ve isabet bulduğu 2 kısa mesafeli şut hariç, hiç ortalarda gözükmedi.

Kendi Potasına Üçlük Atmak


Link

Tam da Knicks maçını izlerken dikkatimi çekmişti pozisyon. Nette arıyordum. Meğerse Ball Don't Lie bulmuş videoyu da, hakkında yazmış bile çoktan. Nate Robinson'dan akıl dolu bir hareket. Ah keşke 0.2 salise falan erken çıksaymış elinden... Bu nasıl laubali bir harekettir ya? Bu nasıl profesyonelliktir? D'Antoni de zaten bir daha oyuna sokmadı Nate'i. Bir de youtube linki vereyim tam olsun:


Link

21 Kasım Programı

21 Kasım Cumartesi / New York Knicks 98 - New Jersey Nets 91
22 Kasım Pazar 02:30 / Philadelphia 76'ers - Cleveland Cavaliers
22 Kasım Pazar 03:00 / Atlanta Hawks - New Orleans Hornets
22 Kasım Pazar 03:00 / Milwaukee Bucks - Memphis Grizzlies
22 Kasım Pazar 03:30 / Washington Wizards - San Antonio Spurs
22 Kasım Pazar 03:30 / Sacramento Kings - Houston Rockets
22 Kasım Pazar 04:00 (NBA TV) / Detroit Pistons - Utah Jazz
22 Kasım Pazar 04:00 (NTV) / Chicago Bulls - Denver Nuggets
22 Kasım Pazar 05:00 / Minnesota Timberwolves - Portland Trail Blazers

Yine aynı saatteki maçlar NTV'de. Ersan'ın maçı yine yayınlanmıyor maalesef. Üstelik Mehmet de grip olduğu için yok. NTV'deki Bulls - Nuggets maçı çok daha ilgi çekici halde yani.

- Ersan'ın bugün Zach Randolph karşısında ne yapacağını gerçekten çok merak ediyorum. Savunmada Randolph post-up yaptığında, Ersan'ın normal şartlarda arkasında durması mümkün değil. Ancak iş Ersan'ın hücuma geldiğinde de, Randolph'un dış alan savunması rezalet bile diyemeyeceğimiz bir seviyede. İlginç bir eşleşme olacak.

- Bir başka ilginç maç da Wizards ile Spurs arasında oynanacak. İki tane beklenmedik bir şekilde sezona kötü başlayan takım. Eğer abuk subuk bir fark olmamışsa, yarın ilk işim bu maça bakmak olacak. Parker oynarsa, Spurs'ün kazanacağını düşünüyorum artık.

- Hawks, Hornets'e yenilmez, yenilemez. Öyle birşey olursa dünyanın dengeleri değişir.

- Nets de erken oynanan maçta 0-13'e imza atmış. En azındna iyi bir haber var: Harris sonunda dönmüş, bench'ten oyuna dahil olmuş.