BIY AD

10 Ekim 2009 Cumartesi

Kobe Blazers'ın Kalbini Kırıyor


Link

Altta verdiğim, maçı uzatmaya götüren inanılmaz 3'lüğünün ardından Kobe ikinci uzatmanın sonunda 2 sayı gerideyken maçı kazandırıyor.

Müthiş Savunma, Mükemmel Hücum



Ruben Patterson elinden geleni yapıyor. Kobe'yi inanılmaz derecede iyi savunuyor ama yetersiz kalıyor. Bu şutla maçı uzatmaya götüren Kobe, ardından benzer bir şekilde maçı takımına kazandırmıştı. O da bir sonraki videoya.

Şampiyon Mercury


Final serisinde Indiana Fever'ı 3-2 yenerek şampiyon olmuş Phoenix Mercury. MVP, bayan basketbolunun bana göre en yetenekli ismi Taurasi seçilmiş. 2 sene önce kazandıklarında Pondexter almıştı ödülü.

Ağırlık Kaldırırken Bilek Kırmak

"Nasıl olur? Yuh!" demeyin. Garcia başarmış. Olayın arkasında büyük şanssızlık ve cenabetlik varmış. En başta, resimler temsili onu söyleyeyim. Ama Garcia'nın yaşadığı olayı açıklayıcı nitelikte olduklarına inanıyorum.. Garcia resimdeki kişi gibi - onun pozisyonunda olup olmadığını bilemiyorum - fizik tedavi/jimnastik topunun üzerinde ağırlık çalışıyormuş. Topun patlaması sonucunda bileği kırılmış. Koyduğum resimlerdeki pozisyona yakın bir şekilde çalıştığını düşünüyorum Garcia'nın. Bu şekilde topun patlaması durumunda hazırlıksız yakalanıp, elinde ağırlık varken, bileğini şiddetli bir şekilde yere çarpmış olabilir.

Şanssızlık 2 senedir yakasını bırakmıyor Dominik Cumhuriyetli oyuncunun. Geçtiğimiz sezon da, baldırından yaşadığı problem nedeniyle sezon başında 10-15 civarı maç kaçırmış ve rotasondaki dakikalarını 30 civarına çıkarmakta çok zorlanmıştı. Artest ayrılmıştı takımdan yıldızı parlayacaktı, olmadı. Bu sefer Salmons'sız takımda ilk 5 başlama ihtimali vardı, hatta koçu dün yaptığı açıklamada kısa forvet pozisyonunda Nocioni yerine onu tercih ettiğini söylemişti. Ama işte kısmet değilmiş.

Henüz bir açıklama yapılmamış durumu ile ilgili ama bu tip sakatlıkların iyileşmesi genellikle 1.5 ay civarında sürer. Her nasıl kırdıysan bileğini Garcia, geçmiş olsun.

Herşeyin Cevabı LeBron

NBA'in genel menajerler arasında yaptığı anketlerden şurada bahsetmiştim. MVP ve üstüne takım kurulacak oyuncu oylamasında açık ara farkla 1. olmuş LeBron. Ayrıca rakip takımların en çok önlem alması gereken oyuncu olarak da rakiplerini geride bırakmış. Öncelikle, 2 soruda GM'ler ile fikir birliği içinde olduğumu söylemeliyim: Şu anda bir takım kuracak olsam ilk olarak LeBron'u alırım tartışmasız. Tabii biraz post hareketleri öğrenmiş bir Howard gördüğüm anda fikrim değişebilir o ayrı konu. Ayrıca, bana göre rakip takımların savunma prensiplerini/sistemlerini baştan yaratmalarına sebep olan James'in, en çok önlem alınması gereken oyuncu olduğuna dair hiçbir şüphe yok.

MVP konusunu ise şimdiden tartışmayı biraz gereksiz görüyorum. Nitekim takımın performansı, oyuncunun performansı kadar etkili oluyor bu ödülde. Yoksa geçen sene Wade'in 1 değil 2 tane birden MVP ile ödüllendirilmesi gerekirdi. Kişisel ödül değerlendirirken şimdiden takımların nerede olacaklarına kafa yormaya lüzum yok diye düşünüyorum.

Katılmadığım veya eklemek istediğim noktalar ise şöyle: Üzerine takım kurulacak oyuncu oylamasında, Chris Paul'ün 1 genel menajerin bile aklına gelmemiş olmasına şaşırdım. Son olarak da orada LeBron, Kobe, Paul ve Howard gibi seçenekler dururken rakibin en çok önlem alması gereken adama Odom'u örnek gösteren genel menajerin alnından öpmek istiyorum. Orjinal mi olmaya çalışmış nedir?

9 Ekim 2009 Cuma

Lakers'ı Şampiyon Yaptılar

Kimler? NBA takımlarının genel menajerleri. NBA her birine, 60'a yakın soru sormuş ve yanıt almış. GM'lerin kendi takımlarına oy vermeleri yasakmış. Yukarıda sırayla Doğu, Batı Konferansları ve NBA şampiyonlukları için verilen oylar var.

Batı konferansındaki oranlara aynen katılıyorum. Ancak Doğu Konferansı'nda Magic'in biraz daha fazla oy almasını beklerdim. Aynı şekilde şampiyonluk için Magic'e 1 tane bile oy çıkmaması beni oldukça şaşırttı. Lakers'ın şampiyonluk oylamasında %61 gibi bir sayıya ulaşmış olması gerçekten çok ilginç. Çünkü Batı Konferansı'nda Lakers'a oy verenlerin çok büyük çoğunluğu, onların aynı zamanda şampiyon olacaklarını düşünüyor. Oran 76'dan yanlızca 61'e gerilemiş.

Lakers'ın elbette çok kuvvetli bir kadrosu var. Ancak geçen sene %46 oy alan Lakers, bu sene diğer takımların hepsi müthiş güçlenmişken nasıl %60'a fırlamış anlam veremedim. Zaten bana göre, daha önce de birçok kez belirttiğim gibi az farkla da olsa Celtics bu yarışta önde (sakatlık olmayacağını düşünürsek). Bence şampiyonluk oranları şöyle olmalıydı:

Celtics %30
Lakers %25
Spurs %19
Cavaliers %17
Magic %8
Mavericks %1

Elbette herhangi bir formül falan kullanmadım, yaklaşık olarak kafamdan hepsini yazdım sonra toplam 100 olacak şekilde ayarladım.

Bu bahaneyle bir de anket açtım sağ üst tarafta: Şampiyon sizce kim olur?

Kaan Kural Vs. İsmail Şenol

İkili, dün oynanan Real Madrid - Utah Jazz maçını anlatırken Ersin Düzen bu fotoğrafı çekmiş ve Twitter'ında paylaşmış. İkili önlerine notlarını, laptop'larını almışlar, "Nasıl hakkını vererek maç anlatılır" dersi veriyorlar adeta. Masanın en başındaki kitaplar da basketbol ile ilgili kaynaklar sanki ama tabii %100 emin olamıyoruz.

Fotoğraf kaynağı Donanım Haber.

Spor Servisi'nde Bir Konyalı Portlandlı...

Birkaç arkadaşımdan duyduğuma göre, NTV Spor'da bugün yayınlanan Spor Servisi programında, Konyalı Portlandlılar'dan bir resim kullanılmış. Teşekkür ediyorum onlara, programlarında yer verdikleri için. Kullandıkları resim de şurada.

8 Ekim 2009 Perşembe

Yapma Wade

2010 Dünya Şampiyonası'nda oynayıp oynamayacağından emin değilmiş. Önümüzdeki yaz serbest kalacak olması şimdiden aklını karıştıyormuş. Daha önce bunu hiç tecrübe etmediği için, olacakları kestiremiyormuş. "İleriyi görememek birçok kişiyi heyecanlandırır, hangi takıma gideceğime karar vereceğim süreç uzarsa, milli takıma da katılmam oldukça zor olur." demiş. LeBron zaten 2010 Dünya Şampiyonası'nda büyük ihtimalle mücadele etmeyeceğini önceden söylemişti. Konuyla ilgili Colangelo da, serbest kalacak oyunculardan illa ki fireler vereceklerini ve buna hazır olduklarını açıklamış.

Belki Amerika milli takımı buna hazır ama biz değiliz Wade. Odom gibi "Ay Miami'de kalıyorum, ay yok New Jersey'e mi gitsem" modunda 1 ay takılma, seni canlı gözle izleme zevkinden bizi mahrum bırakma. Ayrıca şampiyonada, Wade ve LeBron'suz bir kadronun ne kadar başarılı olacağı konusunda da ciddi şüphelerim var.

Bir Varmış Bir Yokmuş

Masal anlatmaya başlamadım, Delonte West'ten bahsediyorum. Bilmeyenleriniz için; kendisini, 10 gün önce motorsikletiyle hız yaparken polis durdurmuştu ve üzerinde 2 adet tabanca bir de av tüfeği bulunmuştu. Bu kadar çok silahla ne yaptığına veya yapacağına dair 1001 tane espiri yazıldı çizildi. Üstünden bu kadar süre geçtikten sonra değinmek istemiyorum.

Bunun üzerine tutuklanan West'in son zamanlarda ağır bir depresyon geçirdiği ortaya çıkmıştı. Hazırlık kampının ilk 2-3 gününde izinli olmamasına rağmen, takımdaki yerini almayan West'e LeBron, "Ne zaman hazır olursa olsun, kapımız açık, bekliyoruz." diyerek destek çıkmıştı. Bu kısa süren yokluğunun ardından takımla birlikte birkaç antrenman yapan West, salıdan beri yine ortalarda yokmuş. Bobcats maçında kadrodaki yerini almamasının yanında, dün de takımın çalışmalarına katılmamış. Ancak Cavs takımı yaptığı açıklamada West'in bu sefer izinli olduğunu belirtmiş. Kısacası West, başlıktaki gibi bir var, bir yok.

Anthony Parker, yazın en az dikkat çeken transferlerinden biriydi. Cavs'in Parker'ı alması, West sağlıklı ve kafası yerindeyken bile bana göre çok yerinde bir hamleydi. West'teki son gelişmeleri göz önüne alınca, sadece yerinde değil, mükemmel bir transfer olduğunu düşünmeye başladım Parker'ın. Çok büyük ihtimalle ilk 5'e yerleşecek gibi duruyor Parker. Aslında West sağlıklı olsa bile kenardan gelmesinin doğru olduğunu düşünüyordum ben. Çünkü kendisi Parker'a göre daha yaratıcı bir oyuncu ve onun rakip takımın yedeklerine karşı üstünlük kurması, Parker'ın NBA'deki tamamlayıcı rolüne göre, Cavs'in daha çok işine yarayacaktır.

Tabii herşeyden önce West toparlanıp, kafasını basketbola vermeli. West sağlığına kavuşsun da, Cavs'in derdi hangisini ilk 5 başlatmak olsun.

LeBron NFL'e El Attı

2-3 gün kadar önce NFL takımlarından Cleveland Browns'ın oyuncusu Braylon Edwards, LeBron James'in arkadaşlarından Edward Givens'ı bir gece kulübünün çıkışında tartaklamıştı. LeBron da konuyla ilgili "Anlamadığım bir kıskançlık var. Benim arkadaşım 70 kilo birşey, hangi mantıkla böyle birine vurursunuz ki? Çocukça bir davranış." şeklinde bir açıklama yapmıştı. Elbette Givens'ın hangi hareketler sonucunda dayak yediğini bilmiyoruz, belki de haketmiştir. Konu o değil.

Bu olaydan 3 gün sonra Cleveland Browns, Edwards'ı New York Jets'e takas etti. Konu ile ilgili James'e soru yöneltindiğinde "Bu konuda yorum yapmayacağım. Daha önce bana hiçbir NFL takası hakkında fikrimi sormadınız, benim branşım futbol değil." demiş. Gerçekten takdir ettim. Ben kesinlikle "Şehirden gittiği iyi oldu." şeklinde bir laf sokma beklerdim. Eğer LeBron'un, Browns yönetimi ile olan kontakları sağlamsa Edwards'ı hemen 2 gün içinde takas ettirmiştir, o yüzden daha fazla üstüne gitmek istemiyordur. Elbette, bu işin dalgası.

Bu arada Edwards ile LeBron'un kapışması durumunda, Edwards'ın muhtemelen sezonu kapayacağını düşünüyorum. Fikrimi belirtmeden edemedim. Sonuçta 20 kilo ve 15 santimlik bir avantaj söz konusu, kas gücü ve kuvvet konusunda da LeBron'un nasıl bir 'ayı' olduğunu biliyoruz. Edwards iyi ki takas olmuş, sokakta falan karşılaşsalar sonu pek iyi olmazdı =)

Amare'nin Gözleri

Geçtiğimiz Şubat ayında gözüne aldığı darbe sonucu, retinasında oluşan sorun nedeniyle ameliyat olmuştu. Ama tabii doktorlar bu ameliyatta Amare'nin retinasını onarırken, gözlerinin kaç numara olduğuna bakmayı unutmuşlar.

Uçmuş gitmiş Amare, ayaklarının altındaki tartıyı bile göremez olmuş. İddiasına göre son 9 günde tam 6 kilo vermiş. Tamam ameliyat sonrasında, eski ideal kilosuna döndüğüne dikkat çekmeye çalışıyor olabilir ama 9 günde 6 kilo da saçmalıktan başka birşey değil. Zaten kesinlikle sağlıklı değil, bunu bir sporcu olarak bilmesi lazım. Ayrıca bunun gerçek olduğunu varsayarsak, ayda 20 kilo eder. Bu durumda Amare'nin durduğu hata, hemen kilo verme taktikleri ve yaptığı diyetle ilgili bir kitap yazıp yayımlasın. Parkelerde koşturarak kazandığı paraya yakın bir parayı oturduğu yerden kazansın.

Hastasıyım bu tip abartılı demeçlerin. Ben de önümüzdeki 3 günde 5 kilo vermeyi planlıyorum.

Not: Ameliyat olduğu sağ gözü gayet sağlam ve hiçbir problemi yok. Hazırlık maçında da Partizan'a karşı 12 sayı atmış ve maçta sahayı en çok ve en çabuk kateden uzunuymuş. Suns taraftarlarının endişelenecek birşeyi yok, sadece açıklama komiğime gitti.

7 Ekim 2009 Çarşamba

Parktaki Bankta Oturup İncil Okuyan Robot

Chicago Bulls logosunu ters çevirip 1-2 renk değişikliği yapıyorsunuz ve karşınıza, yazımın başlığı çıkıyor. Gördüğüm en saçma şeylerden biri. Büyük çaba ve hayalgücü gerektirir bir boğadan robota varmak. Birilerinin kafası güzelmiş zannedersem...
Kaynak

Fırsatı Kullanmak

Biliyorsunuz, artık NBA'de top oyundayken, takımın bench'teki mensuplarının ayağa kalkmaları yasak. Bu kuralı daha önce duyurmuştum. LeBron başta olmak üzere, bu yasağa oyunculardan ufak tefek tepkiler gelmeye başladı. NBA'in savunma olarak şu alttaki videoyu kullanıp, Lamar Odom ve Vujacic'e basın toplantısında yer vermesi gerekiyor bence. Kuralı yürürlüğe koymak için bundan daha net bir sebep bulunamaz. Gerçi Odom maçlara kafası dumanlı çıktığı için, oyuncular bunu geçerli saymayabilir ama olsun.


Link

Avcı Vs. Artest

Türk magazin sitelerine düşmüş haber. Ben önce smacbasket'te ardından erbos'da gördüm de haberim oldu. Ron Artest Sports Illustrated'a vereceği bir röportaj öncesi, otel lobisinde daha yeni tanıştığı Türk asıllı manken Natalin Avcı'yı da almış yanına ve fotoğraf çekimine girmiş. Yanlış anlamayın röportajıj Sports Illustrated yapsa da, fotoğraf çekiminin onlarla bir alakası yok. Tamamen Artest'in keyfi için, öylesine yapılmış. Hatta çekim için yapılan harcamaları da Artest karşılamış. Buyrun fotoğrafları paylaşıyorum, tamamen(!) Artest'in vücuduna ve ne kadar ağırlık çalıştığına dikkat çekmek amacıyla:



Bu Adama Dikkat

Az önce NTV Spor'da yayınlanan Bulls-Jazz hazırlık maçını seyrettim. Bulls'un 3 tane ilk 5 başlayan oyuncusu yoktu (Salmons-Rose-Tyrus Thomas) üstelik söylemem lazım ki, Rose-Salmons ikilisi bu takımın en iyi skor opsiyonları. Yani açıkçası etiketinin "NBA" olması haricinde maçın benim için pek çekici bir tarafı yoktu. Ancak sahneye James Johnson ismindeki çaylak çıktı. 18 sayı, 8 ribaund, 2 asist ve 2 blok üretti. Dikkatleri üzerine çekti. Ancak 10 sayı 5 ribaund ile oynamış olsaydı bile ben bu yazıyı yazacaktım. Çünkü kendisini ilk defa izlememe rağmen inanılmaz beğendim. 2.05'lik bir oyuncuya göre ayakları müthiş çabuk ve aynı zamanda pota altında kalıbı sayesinde durabilen bir isim. Onu asıl özel yapan şey ise top hakimiyeti. NBA'deki birçok kısa forvetle aşık atabilir bu konuda, zaten bu sayede 3 numaralı pozisyonda da görev yapacaktır her ne kadar bu maçın büyük kısmında uzun forvet oynadıysa da. "30 dakikada ne gördün de bunları söylüyorsun?" diyebilirsiniz ancak top hakimiyeti ve fundamental, şut gibi günden günde değişmez. Madem şuttan bahsettik, gördüğüm kadarıyla şut mekaniği ve stilinde de bir problem yok.

Hatırlayanlar vardır. Bir aralar sözde NBA takımlarının ön incelemelerini yazıyordum (sezon başlayana kadar en azından şampiyonluk adaylarını bitirmek istiyorum inşallah). Elimdeki hala bitmemiş olan Bulls taslağında, "Tanımadığım Johnson'a 15 dakika civarı bir süre ayırılması gerekebilir." yazmışım. Bunun nedeni olarak da kadrolarının bir hayli dar olmasını ve 4 numarada yanlızca Tyrus Thomas'ın bulunmasını göstermişim. Johnson, bu şekilde bir hazırlık kampı geçirmeye devam ederse rotasyondaki yerini iyice sağlamlaştırıp, çaylak sezonunda 20 dakikaya bile yaklaşabilir belki. Hele bir de bu maçtaki gibi çabukluğunu doğru yerlerde kullanarak çembere penetre etmeyi sürdürürse, kimsenin beklemediği bir çıkış yapabilir.

Yazının sonuna kadar özellikle değinmedim. Maçın 102-101 Bulls lehine bitti. Yazının konusu olan Johnson son saniyede hücum ribaundu alıp 5 metre civarından geriye doğru çekilerek, Kirilenko'nun üzerinden bir isabet buldu ve maçı kazandırdı. Ama yazdıklarımın bu pozisyonla hiçbir alakası yoktu. Bu satırları karalamaya, Johnson 4. çeyrekte üstüste 2 hücum sahayı boydan boya, topla, bir oyun kurucu kadar rahat ve hızlı geçtiğinde karar vermiştim.

Belki de bir anda gaza gelerek yazılmış bir yazı oldu. NBA'de böyle hazırlık maçlarında parlayıp sonra yok olup giden sayısız oyuncu var. Ama böyle yeni yetenekler izleyince heyecanıma yenik düşüyorum. Ne yapayım?

6 Ekim 2009 Salı

Futbolseverler


NTV Spor'da şu anda yayınlanmakta olan Bulls-Jazz maçında gösterdiler. Rose-Kirilenko-Memo 3'lüsü, Pazar günü oynanan Chelsea - Liverpool maçı için Stamford Bridge'e gitmişler. 2 gün gecikmeli de olsa paylaşayım.

NBA Okullu Oldu

Westbrook, Chris Paul, Durant ve Jeff Green, bu yaz üniversite eğitimlerini sürdüren 45 oyuncudan sadece 4'üymüş. Hepsi yarım kalan üniversite eğitimlerini bitirme kararı almışlar. İstatistiklere göre NBA oyuncularının %60'ı emekliliklerinden sonra 5 yıl içerisinde paralarını bitiriyorlarmış. NFL oyuncularının ise %78'i bu sorunla iki yıl içinde karşılaşıyorlarmış. Bu duruma, yakın zamanlardan verebileceğimiz en iyi örnek Charles Barkley. Kendisinin milyonlarca dolarından geriye - kumar sağolsun - pek birşey kalmadığı hatta bir sürü borcu olduğu konuşuluyor.

Konu dağılmasın, oyuncuların diplomalarına ulaşmaya çalışmalarından bahsediyorduk: NFL'deki oyuncuların %50'sinden fazlası üniversite diplomasına sahiplermiş ve bu rakam NBA'e oranla bir hayli yüksek kalıyor. Bunun nedeni de NFL'deki kontratların garanti para vaat etmemesi, bu da oyuncuların önce okuyarak geleceklerini garnati almalarına neden oluyor. NBA'de ise durum tam tersi: Özellikle ilk turda seçilen oyuncuların alacakları paralar garanti olduğu için, oyuncular bir an önce profesyonel hayata atılıp ailelerini ve kendilerini kurtarmak istiyorlar ve eğitimlerini tamamlamadan draft'a katılıyorlar.

Şimdilerde, parayı bulmuş oyuncuların eğitimlerini tamamlamak için gösterdikleri bu çaba gerçekten takdire şayan. Tabii abartılmadıkça. Örneğin Vince Carter, Toronto yıllarında 76'ers ile oynadıkları playoff serisinin 7. maçının sabahı mezuniyeti törenine katılıp ardından uçakla Philadelphia'ya uçmuş ve maçtaki yerini almıştı. Kendisi son saniyedeki şutu kaçırınca da Raptors maçı ve seriyi kaybetmiş ve Carter da eleştiri oklarının hedefi olmuştu. Olay lise yıllarından hayal meyal kalmış aklımda, bu haber vesilesiyle bir kez daha anımsamış oldum. Carter'ın hareketi biraz abartılı tabii ki. Neyse konu o değil, konu NBA oyuncularının şu günlerde doğru kararı vermeleri.

Böylece kariyerleri yaş veya sakatlık sebebiyle sona erdiğinde, sudan çıkmış balığa dönmek yerine, aldıkları eğitimle paralarını nasıl kullanmaları gerektiğini daha iyi bilip, gerekirse okudukları sektörde çalışarak da hayatlarını kazanmaya devam edebilirler. Ayrıca Westbrook'un söylediğine göre onun okulunu bitirmek için gösterdiği bu çaba kardeşine ve başkalarına da iyi bir örnek teşkil ediyormuş. Kesinlikle doğru bir tespit gelmiş Westbrook'tan katılmamak elde değil. Düşünsenize 'hayatını zaten kurtarmış' olan bir öğrenci yazın basketbolunu geliştirmek yerine okuluna gidiyor. Bu elbette onu örnek alanları da motive edecektir. Durant'ın bu konudaki sözleriyle bitirelim: "Mezuniyetim, en az draft edilmem kadar önemli hatta belki de daha önemli bir olay. Çünkü diploma hayatım boyunca benimle olacak."

Özlediniz Mi?

Bu iki takım Londra'da Türkiye saati ile 21:30'da karşı karşıya geliyorlar. Maçı NTV Spor naklen yayınlıyor. Muhtemelen Murat Kosova ile Kaan Kural sunacaklardır. Her ne kadar hazırlık maçı da olsa, yedek hakemler görev alacak da olsa özleyenlerin susuzluğunu biraz giderecektir. Mehmet'i, Deron Williams'ı, Salmons'ı ve Rose'u izlemek için güzel bir fırsat ve NBA Avrupa turnesinden bir maç olduğu için saati de son derece uygun.

Edit: Deron Williams'ın dizinde ve topuğunda sakatlıkları olduğu için son antrenmanlarda yerini alamamıştı. Bu maçta da oynamayabilir.
Ayrıca Rose'un da bileğindeki ve aşil tendonundaki ağrılar nedeniyle maçta yer alamama ihtimali varmış. Gerçi ısrarla oynamak istediğini belirtmiş ve o kadar uzun bir mesafe uçtuktan sonra kenarda oturmanın çok zor olacağını söylemiş ama hazırlık maçında da riske edilmesinin hiçbir anlamı yok.

LeBron Entourage'da

Entourage'ın sezon finalini izlerken bir anda karşıma LeBron çıkınca şaşırdım. Bilmeyenlerden özür diliyorum. Ama konuyu etkileyen bir detay değildi dizide. Rolünde, çocuklar için yapılan bir bağış kampanyasında 1 milyon dolar verdiğini söylüyor. Ayrıca tatilini yarıda kesip kampanyaya dikkat çekilmesini sağlamak için Ohio'ya gidiyor. LeBron'a güzel bir 'imaj' yaratma fırsatı olmuş.

5 Ekim 2009 Pazartesi

Where Foul Happens

Dün yedek hakemlerin yönetiminde oynanan maçta faullerin cılkı çıkmış. Bucks'a 41, Timberwolves'a 32 faul çalınırken, takımlar sırayla 38 ve 56 faul atışı kullanmışlar. Scott Skiles "Fauller, fauldü, çalınması normal" demiş ancak 73 faul ne olursa olsun, bana göre normal değildir. Aslına bakarsanız, takım başına 24-25 faulden sonrası aşırıya kaçar. 41 faul ise gerçekten inanılmaz bir rakam. Yedek hakemler biraz abartmışlar zannedersem. Bu gidişle kendilerinin ve Stern'ün beraber bindikleri dalı kesecekler gibi... Sezon başladığında böyle maçlara tanıklık etmeyiz umarım.

Ayrıca bu maçta, Ersan'dan da bir iyi, bir kötü haber aldık. Kendisi ilk 5 başlamış, bu tabii ki iyi olan haber ancak 13 dakika içinde 6 faulle oyun dışı kalması da bir o kadar kötüye işaret. Umarım faullerini azaltıp sahada kalabilir. NBA'de başarılı olabilmesinin tek yolu bu. Tabii Skiles'ın onu oynattığı/oynatacağı pozisyon da son derece önemli. Belki de 3 numarada oynatıldığı için bu faulleri yapmıştır. Tabii aynı şekilde 4 numara oynayıp zayıf kaldığı için de olabilir. Bilemiyorum.

Ayrıca bir başka kötü haber de Ersan'ın dakika almak için kapıştığı oyunculardan Warrick'in 24 sayı atmış olması. Haydi Ersan bir dahaki maç toparla ve göster yapabildiklerini.

2010'a Gönüllü Aranıyor

Bildiğiniz gibi 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası ülkemizde 28 Ağustos - 12 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek. Kardeşi, organizasyonda görevli olan Alp adındaki bir arkadaş mail atmış. Organizasyonda görev alacak gönüllülere çok ihtiyaç varmış. Burayı takip eden arkadaşların basketbolla ilgili oldukları aşikar. Gönüllülerin bu sporu seven kişilerden çıkması eminim şampiyona ve ülkemiz açısından çok daha yararlı olacaktır. Görev alabileceğiniz tonla iş ve pozisyon mevcut. En azından bir bakmanızı öneririm, birçoğunuzun ilgisini çekecektir; takımlarla ve oyuncularla tanışma fırsatınız da olacaktır muhtemelen. Alabileceğiniz görevlere şuradan bakabilirsiniz:

http://www.tbf.org.tr/tbfweb/tbfweb2.nsf/TBFV1_2010GonulluBasvuruTebligat_Form?OpenForm

Söz, Olimpiyatlar'da Oynamayacağım

Nene, "O zamana kadar emekliye ayrılacağım." diye devam etmiş. Bu açıklamalar 2016 Olimpiyatları'nı Rio de Janeiro'nun kazanmasının ardından gelmiş. Hatırlatmakta fayda var ki, Nene bir Brezilyalı. Yani evindeki, ülkesindeki Olimpiyatlar'da 'oynamamak' için şimdiden çok heyecanlı...
Normalde yukardakinin tam tersi açıklamalar görmeye alışığızdır, şu şekilde: "Ne olursa olsun sakatlığımı atlatıp Olimpiyatlar'da ülkemi temsil edeceğim." veya "Ülkemdeki Olimpiyatlar'ı iple çekiyorum, kesinlikle takımdaki yerimi alıp en iyi performansımı ortaya koyacağım." tarzında. Nene'nin sözleri gerçekten ilginç olmuş.

Nene, 2016 Olimpiyatları'nda 34'üne bile basmamış olacak ama zaten kendisi 2014'te basketbolu bırakmayı düşünüyormuş. Kendisini dine ve Tanrı'ya adayacakmış. Milyonlarca dolar kazandıktan sonra 2014 yılında hala kontrat ve para kovalamasının mantıklı olmadığını, yaşadığı sakatlıklar, kanseri yenmesi ve menajerleri ile yaşadığı ciddi problemleri paylaşarak insanlara yardımcı olabileceğini söylemiş. Son olarak da ciddi olup olmadığı sorulduğunda "Kesinlikle ciddiyim." diye cevap vermiş.

NBA'de milyonlarca doları cebe indirdikten sonra hala uzun vadeli ve 10'larca milyon dolar içeren kontrat kovalayan oyuncuların çoğunlukta olduğunu biliyorduk. Tabii Nene gibi kazandığı paranın fazlasıyla yeterli olduğunu düşünen oyuncular da var. Ama emekli olmak için kendisini din ve Tanrı'ya adayacağını gerekçe göstermek de profesyonel sporlarda pek rastlanmayacak bir olay. Maçlarda giydiği ayakkabılara 'Jesus' yazdırsa da bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum Nene'nin. Ne diyelim hayırlı olsun şimdiden.

İnşallah önümüzdeki yazın sonunda Türkiye'ye gelir de bu oyuncuyu çıplak gözle izleme fırsatını yakalarız. Ayrıca takımda yer alması, Brezilya'nın hedeflerini de yükseltecektir.

4 Ekim 2009 Pazar

Şom Ağızlı Nelson

Golden State Warriors'ın koçu Don Nelson, gelecek vaat eden forvetlerinden Brandan Wright hakkında cuma günü şunları söylemişti:

"Genellikle oyuncular 3. yıllarında patlama yaparlar, kafamda ilk 5'e yerleştirdiğim isim Anthony Randolph olsa da, Wright hazırlık kampının ilk gününde ondan bile daha iyi oynadı. Yönetim de zaten Wright'ın 4. sezonundaki opsiyonu kullanma yönünde karar aldı. Ama bunu resmiyete dökmek için son günü yani 31 Ekim'i beklemekten doğal birşey yok, sonuçta beklenmedik ciddi sakatlıklar bu oyunun bir parçası."
Peki bunun üstüne ne oldu? Wright cuma günü yani aynı gün yapılan antrenmanda omuzundan sakatlandı, yetmiyormuş gibi ilk kontrollere göre Wright'ın parkelerden 4-6 ay arasında uzak kalabileceği söyleniyor. Çok geçmiş olsun Wright'a, umarım MRI çekilince daha kısa süreli bir sakatlık olduğu ortaya çıkar.

Anthony Randolph'a gelince... Zaten Nelson'ın favorisiydi, artık bu sezon beklenilen patlamayı yapmaması için hiçbir neden yok. Warriors'ın oynadığı sistem de Randolph'un ekmeğine yağ sürecektir. Yeni bir yıldızın doğuşuna tanıklık etmeye hazır olun. Uzun boyuna rağmen topa hakimiyeti mükemmel olan Randolph oyununa istikrarlı bir orta mesafe şutu hatta 3'lük ekleyebilirse bütün ligin korkulu rüyası olacaktır.

Ver Kiloyu Al Parayı

Bu yaz 2 oyuncunun imzaladığı kontratlara, takımları tarafından 'kilo' maddesi konuldu. Birincisi Sean May idi. Yaklaşık 800.000 dolara imza atan May, hazırlık kampına 120 kilonun altında girmesi halinde 100.000 daha kazanacaktı. Genel olarak tembelliği ve özellikle son 1 yılda sakatlığından dolayı aldığı kilolarla tanıdığımız May için bu ekstra motivasyon sağlamış olacak ki, kampa gelip tartıldığında 118 kilo çıktı ve parayı kaptı. Dizlerinden 3-4 kere ameliyat olan bir oyuncudan beklentilerin yüksek olmaması lazım ama umarım May artık sakatlığın etkilerini tamamen üzerinden atıp yeteneklerini bütün NBA' gösterir. Hatırlatmakta yarar var; May, kariyerindeki 4 sezonda toplam sadece 1 sezonluk yani 82 maç oynamıştı.

İkinci isim ise Koca Bebek Glen Davis. Onun hangi gün, kaç kilonun altında olması gerektiği gibi detaylar zannedersem basınla paylaşılmamış. Ancak 2 yıllığına 6 milyonluk kontrata imza atan Glen Davis, senelik 500'er bin doları belirlenen kilonun altında kalması halinde alabilecekmiş. Bu yüzden hazırlık kampına tığ gibi bir Glen Davis gelmiş. Ainge ve Rivers fiziksel olarak onu ilk defa bu kadar formda gördüklerini söylemişler. Ayrıca Davis'in açıklamaları onun sadece para için kilo vermediğini kanıtlar cinsten: "Şimdi deli gibi kilo verebilirim ama playoff'lar geldiğinde 10 kilo almış olursam, bütün çabalarım boşa gitmiş demektir. Önemli olan istikrar ve profesyonellik. Ben bunu öğrendim."

Bu tür güzel ve aklı başında açıklamaları okuyunca insan seviniyor gerçekten. May de, umarım sadece tartıldığı güne özel bir diyet yapmamıştır. Bunun kariyerinin son sezonu olabileceğini düşünürerek çalışmaya devam eder.

Takımların kontratlara koydukları bu maddeler normal yollarla form tutmasını sağlayamadıkları oyuncular için çok iyi bir motivasyon kaynağı oluyor. İlerde bu tip 'disiplinsiz' başka oyuncuların da maksimum kilo maddeli sözleşmelere imza atacağını göreceğiz gibi...

Endişe Verici Antrenman

Yaklaşık 4.5 ay önce dizinden ameliyet olan Garnett'in 2 gün önce hazırlık kampında çekilen görüntüleri aşağıda. Kesinlikle sektiğini ve sağ dizine ağırlık vermekten çekindiğini görüyoruz. Gerçi Doc Rivers, Garnett'i normalden fazla sahada tuttuğunu söylemiş. Garnett de dünkü antrenmandan sonra iyi hissettiğini, herhangi bir ağrısı olmadığını belirtmiş. Bu iki açıklamanın doğruluk payını bilemem ama videoda izlediğimiz Garnett'in %100 olmadığına eminim. Garnett'in tam gücüne ulaşamaması, Celtics'i şampiyonluktan edebilir. Belki de bu sezon ona her zaman alışık olduğu dakikaları vermemek mantıklı bir seçim olacaktır.