BIY AD

20 Şubat 2010 Cumartesi

Cavs'in Jamison Takası (Analiz)

Cavs 3 aydır süren takas söylentilerini gerçeğe dönüştürdü sonunda ve yukarıda gördüğünüz şekliyle, Jamison'ı kadrosuna kattı. Bu takasta asıl kazanan tarafın Cavs olduğunu söylememe gerek yok zannedersem. Cavs'in biraz daha güçlendiğine dair hiçbir şüphe yok. Sadece kontratı biten ve bu sezon çok limitli dakikalar alan Ilgauskas ile iki draft hakkı karşılığında Jamison'ı almak büyük başarıdır. Üstelik de almış olmak için almadılar, gerçekten ihtiyaçları olan takviyeyi yaptılar. Neydi peki bu eksiklik? Cavs'in üçlük tehdidi ile savunmayı açacak, rakibin uzununu dışarı çekecek bir 4 numarası yoktu. Jamison ile bu konuda kendilerini geliştirdiler. Peki ama takım ne kadar ileri gitti? Seviye atladı mı? Şimdi ona bakalım.

Öncelikle Jamison'ın hücumda getirdikleri Cavs için çok değerli bu su götürmez bir gerçek. LeBron ve Shaq'in boyalı alanda cirit atabilmeleri için Jamison'ın rakibin 2. uzununu dışarı çekmesi ve boyalı alanı boşaltması, paha biçilemez bir avantaj. Ayrıca kendisine has tek elle yaptığı gözyaşı damlası - hook karışımı atışlarla boyalı alandan skor üretebilen, pozisyon yaratabilen bir isim. Ama bunun yanında Jamison'ın defoları da var.

Bir kere, Jamison gerçek bir şutör değil. Yani bileği yumuşak, her attığı şutta kendisine güvenilecek bir isim değil. Örneğin Cavs'in almak istediğine dair söylentiler çıkan Murphy ile şut konusunda karşılaştırdığımızda, Jamison kesinlikle geride kalıyor. Tabii yine de yukarıda belirttiğim nedenlerle, attığı şutların değeri oldukça yüksek. Bunun yanında ayrıca savunmada Jamison takıma çok büyük zarar verdiğini düşünüyorum ben. En başta, çok yumuşak bir oyuncu Jamison. Rakip uzunlar ve hatta kısalar vücutlarını kullanıp potaya gitmek isterlerse Jamison resmen "Buyrun ben size engel olmayayım" moduna giren bir uzun. Ayrıca savunmada adamını çok sık kaybeden, takımının bomboş turnikeler yemesine veya takım arkadaşı olan pivotun ekstra fauller almasına sebep olan bir oyuncu. Yardım savunması ve blok konusunda da NBA'in en kötü uzun forvetlerinden biri. Yani kısacası savunmada neredeyse takımını baltalıyor diyebiliriz. Tek avantajı, biraz çabuk ayaklara sahip olması. Biraz diyorum, çünkü bu konuda da oldukça abartıldığını düşünüyorum. Yani elbette Murphy ve Amare'ye göre avantajlı bu konuda, ancak yine de çabuk uzun forvetlerı kilitleyici bir çözüm olduğunu düşünmüyorum. Yani Rashard Lewis'i Cavs onun sayesine daha iyi savunacaktır ama serinin gidişatını Jamison'ın bu savunması belirlemeyecektir. Bunların dışında pick & roll savunmasında Jamison'ın şu anki Cavs uzunlarından ve Cavs'in almak istediği iddia edilen oyunculardan daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Belki de işin savunma tarafındaki tek avantajı bu. Çünkü Cavs'in geçtiğimiz sezonki Magic serisinden beri (hele bu sezon Shaq'in gelişiyle) pick & roll savunmasında ne kadar zorlandığını artık bütün dünya biliyor. Ama Jamison boyalı alanda rakibin skorer uzun forveti tarafından çiğ çiğ yeneceği için savunmadaki faydası esasında beklenilenden daha düşük olacak.

Peki Jamison doğru seçim miydi? Murphy veya Amare daha iyi oturabilir miydi Cavs'e? Aslına bakarsanız bu konuda kesin bir kanıya varmak çok zor. Yukarıda Jamison'ı bu diğer 2 adayla karşılaştırdım ve her oyuncunun diğerine göre artıları olduğu gibi, eksileri de var. Murphy'nin ağır ayakları sebebiyle boyalı alanın dışındaki içler acısı, boyalı alandaki vasat savunması ile hücumda kendisine pozisyon yaratamaması büyük bir handikap iken, müthiş bir şutör ve ribaundcu olması ile boyunun uzunluğu onu değerli kılıyor. Öte yanda Amare'nin hücumda üçlük atmak hariç her türlü işi diğer iki oyuncudan daha iyi yaptığı kesin, hele LeBron ile pick & roll'larını şöyle bir hayal edince korkmamak mümkün değil. Ayrıca savunmada da Jamison'dan iyi olduğunu düşünüyorum. Ama işte hücumda üçlük tehdidi yaratamaması bir dezavantajdı.

Bütün bunlara bakıldığında pick & roll savunması ile üçlüğü birleştiren tek isim Jamison olarak göze çarpıyor. Bu da zaten Cavs'in bir uzun forvette aradığı en önemli 2 özellikti. O bakımdan doğru seçimi yaptıklarını söyleyebilirim. Zaten Amare ve Murphy'e göre çok daha kötü bir kontrata sahip olan ve yaşı ilerleyen (34) Jamison'ı tercih etmelerindeki sebep de üstte yazdığım 2 kriterdi. Ama Jamison'ın özellikle boyalı alandaki gerek 1'e 1, gerek yardım savunmasında aciz kalması nedeniyle Cavs'in takım olarak çok ileri gittiğini söyleyemeyeceğim. Yani kısacası ben Jamison'ın istatistiklerin gösterdiği kadar takıma katkı sağlayan bir oyuncu olmadığını düşünüyorum. Dediğim gibi, Cavs elbette bu takasta karlı taraf ve bir adım daha attılar şampiyonluğa giden yolda. Ancak bana göre Celtics ile Magic'in kadrolarını da yabana atmamak gerek. Cavs'den çok da aşağı kalır yanları yok.

Son not olarak da şunu ekleyeyim: Sene başından beri Spurs ve Celtics'in şampiyon olabilmek için son senesi olduğu konuşuluyor, yazılıyor, çiziliyor. Elbette bunu dile getirenler son derece haklılar, ben de katılıyorum. Aslında aynı şey Cavs için de geçerli diyebiliriz. Nitekim LeBron'un salary cap boşaltan takımlardan birine (muhtemelen Knicks'e) gitmesi son derece olası. Cavs de salary cap'ini LeBron'un şampiyon olup takımda kalması için bu kadar doldurmuşken, onun ayrılmasından sonra herhalde toparlanmaları seneler sürer. O nedenle şu önümüzdeki 3 ay son Cavaliers kulübü için çok kritik. Gerçi kritik diyorum da, LeBron şampiyonluk kazanmasına rağmen de ayrılabilir...

19 Şubat'tan Notlar

Başımıza taş yağacak:
Hem Carmelo hem de Billups’ın 20 üstü sayı attığı maçta, Wizards’a yenilmeyi başarmış Denver. Takımı dağıttıktan sonraki ikinci maçlarında aldığı ikinci galibiyet bu Washington’ın. Sene boyunca bunun yüzde 50’nin üzerinde olmasını beklemiyordum elbette ama Denver’ı yenmelerini de hiç beklemiyordum. Ayrıca Josh Howard’ın da 11’de 8’le 20 sayı atarak sezonun en iyi maçlarından birini oynadığını söylemeliyim. Sezonun geri kalan bölümünde Houston’ın bir diğer versiyonu olarak izleyebiliriz Wizards’ı.
Maçtan diğer önemli istatistikler ise, Al Thorton’ın 12’de 7’yle attığı 21 sayı ve Blatche’nin 18 sayı 11 ribaundu. İşin ilginci zaten ilk yarıda 18-10 yapmıştı yanılmıyorsam ve harika oynuyordu orta mesafelerde adeta Dirk Nowitzki gibiydi ama izleyemediğim ikinci yarıda niye şut kullanmamış anlamadım.

Günün hayvan performansları:
Çaylak Darren Collison 18 sayı, 12 asist ve tam 13 ribaundla bu sene triple double’a imza atam ikinci çaylak oldu. Bu gencin ikinci sıradan seçildiğini unutmayalım. Ayrıca 8 tane de top kaybı yapmış Collison, ileriki dönemlerde bu açığı kapar diye düşünüyorum. Ayrıca maçta David West de 15’te 8 isabetle 29 sayı 7 asist 9 ribaundluk performansla triple double’a göz kırpmış. Son dakikaları çekişmeli geçen maçı Hornets 101-107 kazanmış Pacers karşısında.

Stephen Jackson’ın rakamları öyle fazla etkilenilecek şeyler değil; 17’de 9’la 29 sayı 8 ribaund 4 asist. Ancak bir liderin yapması gerektiği gibi maçın başından sonuna kadar taşıdı takımını. Antawn Jamison’dan sonra Cleveland’ı yenmelerinin en büyük nedeniydi kendisi.

Michael Beasley, Wade’in yokluğunda takımın hücumdaki lideri olmuş, 13/25 ile 30 sayı göndermiş Memphis potalarına.Ayrıca 8 ribaund 3 top çalması var genç oyuncunun. Çekişmeli geçen maç uzatmalara gitmiş. Miami, son uzatmada 15-2’lik üstünlük sağlayarak Grizzlies’i evinde mağlup etmeyi başarmış.

Bir süredir eskisi kadar formda olmayan Boozer, karşısında Golden State’i görünce 30 sayı 16 ribaundla coşmuş. 3 asisti 2 de top çalması var Boozer’ın. Utah, Mehmet’in forma giyemediği maçı rahat kazanmış Deron Williams’ın 13’te 3’le şut atmasına rağmen. Takımı taşıyan diğer bir isim de 22 sayı 5 ribaund 4 asist 5 top çalma 3 blokla Kirilenko. Tam eski Kirilenko rakamları bunlar.

Boşa kürek çekenler:
Dwight Howard yine harika beslendiği maçta 19 şutundan 11’inde isabet bularak 29 sayı 16 ribaund 5 blokla tamamlamış maçı. 10’da 7 serbest atış bile atmış. Howard’ın bu hayvanlığına rağmen Dallas’a evinde yenilmekten kurtulamamış Orlando. Dallas tarafında ise yeni eklentilerden aldıkları katkılar dikkat çekiyor. Haywood 15 sayı 9 ribaund, Butler 16 sayı 7 ribaundla oynamış.

20’de 7’yle oynaması ve 5 top kaybı yapmasına rağmen 19 ribaund almış Zach Randolph. İki uzatma sonucunda evlerinde Miami’ye 100-87 kaybetmişler. İlk yarıda da 50-37 gerideydiler yanlış hatırlamıyorsam. Takımın skor yükünü çeken Gasol’ün de 22 sayısı var ama sadece 3 ribaundda kalmış o da. Ayrıca İlk beşten Mayo ve Conley’nin 6 faul alıp oyun dışı kaldığını belirtmek lazım.
Ayrıca Memphis için üzücü haber, Brewer maçın son çeyreğinde çaldığı topla potaya giderken baldırından sakatlanarak maçı tekerlekli sandalyeyle terk etmek zorunda kalmış.

Takımı baltalayanlar:
Antawn Jamison, Cleveland formasıyla çıktığı ilk maçta herhalde kişisel olarak en kötü maçını çıkardı. İlk yarıyı 8’de 0’la kapattı Jamison, sonradan açılır diyordum ama hiç hali yoktu, maçı da 12’de 0’la tamamladı. İleriki günlerde toparlanacaktır ancak bu kadar kötü oynamasını takasa bağlamıyorum ben. Kendisi bildiğimiz kadarıyla uyum sorunu çekmeyecek bir oyuncu. Zira istediği boş şutları da buldu Charlotte’a karşı fakat hiç birince isabet bulamadı, hatta yanılmıyorsam 3 tanesi potaya bile değmedi. İçeride ise Ratliff ile Gerald Wallace parçaladı onu. Kısacası kariyerinde unutmak istediği günlerin ilk sırasına yerleşecek bir gece geçirdi.

Genelde kenardan gelip olumlu katkı yapan Kevin Love, bu maç sadece 11’de 3’le oynamış. Zaten takım olarak da o kadar iyi değilmiş Wolves, Chicago Bulls’a 100-94 yenilmişler evlerinde.

Tony Parker 9’da 1’de kalmış Philadephia karşısında. 5 asisti fazla şey ifade etmiyor, o da böyle oynayacaksa Spurs’ün işi iyice bitti artık. Iverson da Parker’la kapışmış baltacılık konusunda 8’de 1’le ama 8 de ribaund almış. Sonuç olarak Philadelphia maçı 94-106 kazanmış. Bu malubiyet Spurs’ün 2000’den beri Philadelphia’da kaybettiği 8. maç oldu ayrıca.

Mike Bibby son günlerdeki felaket performansına devam etmiş bu gece de; 8’de 1’le 6 sayıda kalmış, 4 asistine karşılık 4 top kaybı yapmış. Neyseki yalnız değilmiş, Steve Nash de 10’da 3 saha içi isabet ve 6 asist 6 top kaybıyla ona eşlik etmiş maçta. Amare’nin çabalarıyla (22 sayı 8 ribaund) Phoenix kazanmış maçı.

Brandon Jennings 13'te 1 isabet bularak takımının maçı kaybetmesi için elinden geleni yapmış ama Ersan buna izin vermemiş resmen.

Günün X-faktörleri:
Tyrus Thomas’ın 9’da 3’lük kötü bir hücum performansı var fakat kendinden şimdilik bekleneni en azından ilk maçta yerine getirmeyi başardı. 25 dakikalık sürede 12 ribaund 9 sayı ve tam 6 blokla oynadı. Ona ek olarak Boris Diaw da 18 sayı 9 asist 5 ribaundla oynadı. Özellikle ikinci yarıda takımın lokomotifi görevini üstlendi ve arkadaşlarına güzel pozisyonlar hazırladı.

Rasho Nesterovic, takımın yıldızı Bosh’un yokluğunda 11’de 8’le 16 sayı üretmiş, yanına 7 ribaund 4 asist eklemiş. New Jersey’nin durumunu özetliyor aslında bu tablo. Raptors maçta %60 ortalamayla şut atmış, 30 da asistleri var.

Bizimkiler:
Hidayet de nihayet arada normal bir maç çıkarmış 14 sayı (5/11), 6 ribaund 6 asistle. Ama Nets’e karşı işte…

Ersan Pistons’a karşı istatistiki olarak kusursuz bir performans çizmiş; 6/6 saha içiyle 16 sayı 12 ribaund 3 asist 3 top çalma. Top kaybı yok Ersan’ın. Ayrıca muhtemelen iyi başladığı için oldu bu ama 32 dakika oynamış bu gece. Umarım çoğu maç böyle geçer.

Mehmet Okur bu gece Golden State karşısında forma giyemedi. Sebebi ise yeni doğan oğlu Yiğit Mehmet Okur. Kendisine mutluluklar diliyorum.

Shaq, Grizzlies'i Satın Aldı

Yahoo resimleri şaşırmış...

19 Şubat 2010 Cuma

19 Şubat Programı

20 Şubat Cumartesi 02:00 / San Antonio Spurs - Philadelphia 76'ers
20 Şubat Cumartesi 02:00 (NBA TV) / Cleveland Cavaliers - Charlotte Bobcats
20 Şubat Cumartesi 02:00 / Denver Nuggets - Washington Wizards
20 Şubat Cumartesi 03:00 / Chicago Bulls - Minnesota Timberwolves
20 Şubat Cumartesi 03:00 / Toronto Raptors - New Jersey Nets
20 Şubat Cumartesi 03:00 / Dallas Mavericks - Orlando Magic
20 Şubat Cumartesi 03:00 / Milwaukee Bucks - Detroit Pistons
20 Şubat Cumartesi 03:00 / Miami Heat - Memphis Grizzlies
20 Şubat Cumartesi 03:00 / Indiana Pacers - New Orleans Hornets
20 Şubat Cumartesi 04:00 / Atlanta Hawks - Phoenix Suns
20 Şubat Cumartesi 05:30 / Boston Celtics - Portland Trail Blazers
20 Şubat Cumartesi 05:30 / Utah Jazz - Golden State Warriors

Gece fıstık gibi maçlar var ancak yorum yazacak vaktim yok.

İmkanı olanların Cavs-Bobcats, Mavs-Magic, Hawks-Suns ve Celtics-Blazers'ı izlemesini öneriyorum. En azından güzel maçlardan biri NBA TV'de.

18 Şubat'tan Notlar

Nuggets - Cavaliers:
LeBron ile Carmelo arasında müthiş bir düelloya sahne olan maçta, Nuggets uzatmada gülmüş: 118-116. Ancak son hücumda Billups'ın biraz başına buyruk davranmasıyla maç uzatmaya gitmiş. Uzatmalarda ise Carmelo devreye girmiş ve maçı kazanmışlar. Maçı izlemediğim için birşey diyemeyeceğim, sadece 3-4 dakikalık bir özet seyredebildim. Ama Carmelo ile LeBron birbirlerini savunurken, müthiş hücum performanslarına imza atarak, harika bir maç sunmuşlar izleyicilere. Zaten istatistikleri versem yetecektir.

Carmelo: 13/28 saha içi isabeti, 13/16 serbest atış ile 40 sayı, 6 ribaund, 7 asist, 1 top çalma, 2 blok ve sadece 1 top kaybı.

LeBron:15/33 saha içi isabeti, 12/17 serbest atış ile 43 sayı, 13 ribaund, 15 asist, 2 top çalma, 4 blok ve 3 top kaybı.

Size LeBron'un istatistiğini şöyle anlatayım. Tarihte bundan önce sadece 3 oyuncu 4-10-15 üzerine çıkabilmiş... Oscar Robertson, Maravich ve biri daha vardı unuttum. Daha ne diyelim? Günümüz basketbolunda bunu başaran ilk isim LeBron oldu. Zaten insan olmadığını biliyorduk, bir kez daha kanıtladı bunu. Maçta onların dışında K-Mart 18 sayı 17 ribaund ile dikkat çekiyor istatistiğiyle.

Celtics-Lakers:
İki takımın son oynadıkları 3 maç 1'er sayı farkla bitti. Deplasmanda Lakers 1 sayı farkla yenmişti Lakers'ı Kobe'nin son saniye şutuyla ancak bu sefer Kobe yoktu ve Celtics deplasmanda koca Lakers'ı son 7.5 dakikada sadece 2 sayıda tuttu. 2...

Sabah uyandığımda son çeyreğe giriliyordu, uyku mahmuru olarak izleyebildim neyse ki bu müthiş savunmaların ön plana çıktığı çeyreği. Son 12 dakikaya 7 sayı farkla önde giren Celtics sayı bulmada sıkıntı çekerken aynı zamanda Rasheed ile boyalı alanı savunmakta sıkıntı çektiği için 4.5 dakikalık süreç içerisinde geri düşmüştü ancak Garnett ve Perkins'in oyuna girmesi bir anda işleri değiştirdi. Lakers da Kobe'ye ne kadar ihtiyacı olduğunu görmüş oldu evinde, çeyreğin geri kalanında sayı bulamayarak. Son hücumda da Odom'un mola almaması nedeniyle, sadece 2.2 saniyede hücum etmek zorunda kaldı Lakers ve Kobe olmayınca iş Fisher'a düştü. O da Allen'ın üzerinden çok zor atışı değerlendiremeyince 1 sayı farkla Celtics galip geldi: 87-86 Tabii bu son çeyrekte Celtics hücumunun da Lakers savunması karşısında bir hayli zorlandığını unutmamak lazım. Son 7 dakika, savunma sevmeyenler için eminim bir ızdırap gibiydi ama ben delicesine zevk aldım. Çeyreğin skoru 17-11 Lakers lehineydi. Adeta bir playoff mücadelesi şeklinde geçti son 7-8 dakika özellikle.

Bu kadar savunmaların ön plana çıktığı bir maçta Ray Allen 15'te 10 ile 24 sayı atmış. Atmış diyorum çünkü son çeyrekte hiç ortalıkta yoktu... Rasheed 2/11 isabetle 4 sayı üretebilmiş. Lakers'ın 3'lü guard rotasyonu (Fisher-Farmar-Brown) ise aciz kalmışlar Kobe'nin yokluğunda 5/25 isabetle 16 sayı üretebilmişler. Özellikle Brown'un saçma 1-2 şutuna tepki gösterdi Phil Jackson maçta da...

Dwight Howard'ın Maaşı Yetersiz

Senede kazandığı 16 milyon dolar ailesini beslemeye yetmiyormuş (kulakların çınlasın Latrell). Baksanıza McDonald's'da çalışmaya başlamış.

İşin gerçeği tabii ki şöyle: Reklam sözleşmesi imzaladığı McDonald's adına yaptığı bir tanıtım.

18 Şubat Programı

19 Şubat Cuma 03:00 / Denver Nuggets - Cleveland Cavaliers
19 Şubat Cuma 05:30 / Boston Celtics - Los Angeles Lakers

Yine bir Perşembe, yine harika bir double-header ve yine Türkiye'de yayın yok.

Celtics'te Nate Robinson, Cavs'de Jamison, Lakers'da Kobe %99 oynamayacaklar. Billups ve Carmelo'nun ufak sakatlıkları var ama Billups tamamen sağlıklı olduğunu açıklamış. Carmelo ise dirsek sakatlığının onu hala etkilediğini söylemiş. Hatta kaybettikleri Spurs maçında sol elle serbest atış kullanmıştı sağ dirseğindeki ağrı yüzünden.

18 Şubat 2010 Perşembe

Son 48 Saatin Özeti

Çok hareketli bir takas sezonunu geride bıraktık. Önemli not olarak, T-Mac takası 2 takım yerine 3 takımı içeren bir takasa dönüştü. Knicks de işin içine girdi ve McGrady'nin biten 20 milyonluk kontratını kaptı. Daha aşağıda pek çok takas var. Önemli takaslara tek tek değineceğim inşallah, "Güzel olmuş" veya "Kötü takas" diye kısacık yorumlar yapmak istemedim açıkçası. Şimdilik buyrun, son 48 saat içinde gerçekleşen takaslar, önem sırasına göre listeledim. Unuttuğum, gözümden kaçanlar olabilir belirtebilirsiniz. Sizce kim kar ederken kim zarar etti?

Antawn Jamison + Sebastian Telfair ----> Cleveland Cavaliers
Zydrunas Ilgauskas + Al Thornton + Emir Preldzic'in draft hakları + 2010 draft'ı ilk tur seçim hakkı ----> Washington Wizards
Drew Gooden ----> Los Angeles Clippers


Tracy McGrady + Sergio Rodriguez ----> New York Knicks
Kevin Martin + Jared Jeffries + Jordan Hill + Hilton Armstrong + 2011 draft'ının ilk turunda Knicks ile draft sıralarını değiştirme hakkı (1. sıra korumalı) + Knicks'in 2012 ilk tur draft hakkı (ilk 5 sıra korumalı) ----> Houston Rockets
Carl Landry + Joey Dorsey + Larry Hughes ----> Sacramento Kings

Nate Robinson + Marcus Landry ----> Boston Celtics
Eddie House + JR Giddens + Bill Walker + belirsiz (muhtemelen 2. tur) bir draft hakkı ----> New York Knicks


Tyrus Thomas ----> Charlotte Bobcats
Acie Law + Flip Murray + korumalı bir ilk tur draft hakkı ----> Chicago Bulls


Ronnie Brewer ----> Memphis Grizzlies
Korumalı ilk tur draft hakkı ----> Utah Jazz


John Salmons ----> Milwaukee Bucks
Joe Alexander + Hakim Warrick ----> Chicago Bulls


Dominic McGuire ----> Sacramento Kings
Nakit para + ilerideki yıllarda bir 2. tur draft hakkı ----> Washington Wizards


Jodie Meeks + Francisco Elson ----> Philadelphia 76'ers
Primoz Brezec + Royal Ivey + 2. tur draft hakkı ----> Milwaukee Bucks

Darko Milicic ----> Minnesota Timberwolves
Brian Cardinal ----> New York Knicks


Theo Ratliff ----> Charlotte Bobcats
Belirsiz şartlara bağlı bir draft hakkı ----> San Antonio Spurs

Takas Çılgınlığı (Jamison, T-Mac, Kevin Martin ve Emir Preldzic)

Dün gece 10 ile 2 arasında herhalde 60 tane falan takas ihtimali ve dedikodusu çıkmıştır. Bunlardan 3 tanesi gerçeğe dönüştü sayılır. Hiçbiri resmi değil henüz. Önem sırasına göre vereyim:

Antawn Jamison + Sebastian Telfair ----> Cleveland Cavaliers
Zydrunas Ilgauskas + Al Thornton + Emir Preldzic'in draft hakları ----> Washington Wizards
Drew Gooden ----> Los Angeles Clippers


Tracy McGrady + Carl Landry + Joey Dorsey ----> Sacramento Kings
Kevin Martin + Kenny Thomas + Hilton Armstrong + Sergio Rodriguez ----> Houston Rockets

John Salmons ----> Milwaukee Bucks
Joe Alexander + Hakim Warrick ----> Chicago Bulls


T-Mac resmi açıklamadan hemen sonra yeni bir takasla Knicks yolunu tutabilirmiş. Clippers büyük ihtimalle Gooden'ın kontratını satın alıp serbest bırakacak. Keza aynı şekilde Ilgauskas da serbest bırakılacak gibi gözüküyor.

McGrady - Kevin Martin ve Jamison - Ilgauskas takasları hakkında analizleri ancak akşama yazacağım, şu anda vaktim yok. O zamana kadar söz sizde, ne düşünüyorsunuz bu takaslarla ilgili? Yan tarafa da anket koyuyorum.

17 Şubat'tan Notlar

Memphis Glizzlies-Toronto Raptors
Maçın ilk yarısını izlerken maalesef uykuya yenik düşmüşüm ama yine de maçtan bazı notları yazmak istedim.

İlk çeyreğe Memphis çok hızlı başladı. Bargnani’nin içerideki yumuşaklığını kullanarak Gasol ve Randolph’la üst üste sayılar bularak üstünlüğü erkenden ele geçirdiler. Yanılmıyorsam bir ara 15-3 öne geçmişlerdi hemen maçın başlarında. Toronto hücumu ise olması gerektiği gibi düzgün işleyemiyordu çünkü çok dağınık oynuyorlardı. Çeyreğin sonuna doğru Raptors yedeklerinin girmesiyle hücum ve savunmada biraz toparlandı takım ve çeyreği büyük bir farkla bitirmekten kurtuldular.

İkinci çeyreğe girerken Memphis’in Randolph hariç skor üretebilecek hiçbir oyuncusu kalmamıştı sahada. Adeta duvara tosladı Grizzlies hücumu ve bu duvarın oluşmasında Toronto oyuncularının pek bir katkısı olmadığını söylemeliyim. Sanırım Raptors bir ara öne geçmişti bu çeyrekte, ben de o civarlarda uyuya kalmışım. Neyse, Memphis bu noktadan sonra tekrar maça dahil olarak ilk yarıyı 49-47 önde kapamış.

İkinci yarıda maç başa baş gitse de Toronto’nun tüm ilk beş oyuncuları sahadayken en kötü performanslarını gösterdiklerini görüyoruz. Ancak Amir Johnson ve Calderon kenardan takımlarına müthiş katkı sağlamışlar. İstatistiksel olarak görmek fazla mümkün değil ama Toronto’yu toparlayan kesinlikle bench oyuncuları olmuş maçta. Karşılaşmanın sonuna doğru Toronto 5 sayı üstünken Mayo’nun top oyuna girdikten hemen sonra attığı üçlüğü ve ardından Toronto’nun bir sonraki hücumdan yararlanamamasıyla hızlı hücumda Zach Randolph’tan yedikleri sayı, eldeki maçın uzatmaya gitmesine neden olmuş Toronto adına.

Uzatmada Raptors’ın iki basketi de Antonie Wright’tan gelmiş ama zaten şutların çoğunu da o kullanmış son çeyrekte. Toronto plansızlıktan mı yoksa çaresizlikten mi böyle bir yola gitti bilmiyorum.

Chris Bosh maçı 22’de 11’le 32 sayıda tamamlamış. İlk çeyrekte sadece 2 sayısı vardı, ilk yarının sonlarına doğru biraz daha iyiydi. Sonradan toparlanmış ve takımına önderlik etmiş skor bakımından. 10 sayı 4 asist 2 de bloğu var.

Memphis’te Randolph’un 24, Gay’in 17’de 10’la 29 ve Mayo’nun 22 sayısı var.

Günün hayvan performansları:
Dwight Howard iki pota altında da rakiplerine dehşet saçmış. Detroit’e karşı ilk oynadıkları maçta 6 faul aldığı için çok az süre oyunda kalabilmişti ancak hemen ardından yine Detroit’le yaptıkları maçta intikamını almıştı. Bu sefer seviyeyi daha da arttırarak 16’da 11’le 33 sayı atmış ve 17 ribaund almış. Yetmemiş tam 7 tane blok koymuş rakiplerine. 3 asisti ve tek top kaybı var sadece. Orlando’nun kazandığını söylememe gerek yok herhalde.

Wizards’ın tüm takımı boşaltma politikasına karşı Blatche “çekilin ben varım” diye çıkışmış, lafını 33 sayı 13 ribaundla bitirmiş. Sezon başında da buna yakın birkaç maç görmüştük ondan. Ancak ne kadar dengesiz bir oyuncu olduğunu bildiğimiz için bu performansının fazla uzun süreceğini düşünmüyorum. Ayrıca maçta McGee’nin de 10’da 7’yle 14 sayı 11 ribaund (6’sı hücumda) ve 5 bloğu var. Bakalım Wizards’ın gelecek vaat eden gençlerinin bu yükselişi tek maçlık mı, ileriki günlerde göreceğiz.

Derrick Rose, New York deplasmanında 19’da 10’la 27 sayıya ulaşmış. Tabii Knicks’e karşı diğerlerine nazaran çok daha kolay olsa gerek bunu yapmak. 6 asisti 4 ribaundu var. Bulls oyuncuları New York’a karşı ribaundlarda üstünlük kurmuş diğer çoğu takım gibi. Çaylak Gibson’ın 14 sayı 3 bloğunun yanında, 16 ribaundundan tam 11’i (on bir!) hücumdan gelmiş. Brad Miller’ın da 13’te 6’yla 21 sayı 10 ribaundu var. Luol Deng 27 sayıya skora katkı yapan bir diğer isim.

CJ Watson, Sacramento karşısında tam anlamıyla coşarak 23’te 16’yla 40 sayı atmış. Hem de üstüne 7 ribaund 6 asist 2 top çalma eklemiş. Bu arada belirteyim, Watson sadece 3’te 2 üçlükle bulmuş bu 40 sayıyı. Maçı sıkıcı bulduğum için kalkıp izlememiştim ama garip şeyler olmuş yine. Diğer istatistiksel olarak hayvan performans da Step Curry’den gelmiş. 15’te 10’la 24 sayı, 15 asist ve 3 top çalması var çaylak oyuncunun.

Parker zaten maçı Spurs’e kazandıran isimmiş ama diğer ilk 5 oyuncularından toplam 20 sayı gelince daha da etkileyici kılıyor onun 28 sayılık. Onun dışında 3 ribaund 1 asist, pek hayvan diyeceğimiz performanslar değil.

Al Horford, 200’üncü NBA maçında bizlere hem ne kadar efektif olabileceğini, hem de Camby’siz Clippers pota altının ne kadar yara aldığını göstermek istemiş. 15’te 12 isabetle 31 sayı atmış Horford Clippers potalarına. Ayrıca Josh Smith de 20 sayı 7 asist 9 ribaund ile etkileyici bir performans göstermiş. Hawks, önde götürdüğü maçı zorlanmadan kazanmış.

Boşa kürek çekenler:
Rip Hamilton kötü şut attığı birkaç maçın ardından nihayet ritmini bulmuş ve 18’de 12’yle 36 sayı göndermiş Magic potalarına. Ancak Dwight Howard’ın azman oyunu karşısında zayıf Pistons’ı kurtarmaya yetmemiş onun bu performansı ve 91-116 malup ayrılmışlar Orlando’dan.

Amar’e, Phoenix formasıyla oynadığı belki de son maçta 23’te 12’yle 30 sayı 14 ribaund ve 3 blokla oynamış. Güçlenmiş Mavericks’e karşı kazanamamışlar yine de.

Günün X-faktörü:
Utah deplasmanda ve yorgundu ama Millsap pek öyle değilmiş, 13’te 11’le 24 sayı atıp 8 ribaund alarak yine kenardan taşımış takımını. Böyle müthiş bir tempo yakalayınca Utah takım olarak, takas da yalan oldu gibi gözüküyor. Erken konuşmamak lazım yine de.

Jason Kidd 18 sayı 10 asist 7 ribaundla eski günleri andırmış, yetmemiş 7 top çalmayla kariyer rekoru kırmış. Kariyerinde bu güne kadar bir maçta 7 top çalmaması epey garip geldi bana, rekor daha yüksektir diye düşünüyordum. Daha önce 24 maçta da 6 top çalmaya ulaşmış kendisi. Neyse efendim tebrikler kendisine.

İyi mi kötü mü:
Duncan, 23’te 4’le oynadığı için hayvana alamayacağım fakat 26 ribaund nedir öyle? Hele bir otur soluklan derler adama. 11 hücum ribaundu var, başarısız sayılan şutların bir kısmının da tiplediği toplardan geldiğini düşünmek zor değil. Hatırlarsanız kariyer rekorunu da bu sezon 27 ribaund alarak kırmıştı Duncan. Ayrıca 5 asist 2 top çalma 2 blok da eklemiş Duncan bunca ribaundun üstüne. Maçı izlemeden konuşmamak lazım ama gerçekten etkileyici rakamlar. Tabii 23'te 4'ün de komik ötesi bir isabet oranı olduğunun altını bir daha çizeyim. 20 şut kullandığı hiçbir maçta %20'nin altında kalmamış Duncan bugüne kadar. Kariyerinde bir ilk...

Bizimkiler:
Hidayet kariyerinin en kötü maçlarından birini, belki de birincisini oynamış dün gece. 29 dakikada 1 sayı 2 asist 1 ribaund 1 top çalma 3 top kaybı… Benim bildiğim Hidayet kesinlikle böyle bir duruma düşmezdi, ancak sezon başından beri benim bilmediğim Hidayet olduğu için artık ne yapacağını kestiremiyorum. İzlediğim bölümlerde eline çok az top geldi, bunu söyleyebilirim. Saha içinde de hiç mutlu gözükmüyor maalesef. All-Star’dan sonra açılır diyorduk ama korkarım artık geç.

Mehmet dün iyi bir oyun sergilemişti fakat bugün eski kötü performansına geri dönmüş. 7’de 3’le 10 sayısı 8 ribaundu var. 5 de top kaybı yapmış milli oyuncumuz New Orleans karşısında.

Ersan, erken kopan Houston maçında 20 dakika süre almış. 6’da 3’le 7 sayı atabilmiş milli oyuncumuz, 2 ribaund 2 asist 2 de top çalması var

Kızgın Saatler

En son ciddi dedikoduya göre Knicks deplasmanındaki Bulls'da John Salmons'a otelde kalması söylenmiş, kısacası takas oldu olacak Chicago tarafında... Twitter, haber siteleri falan derken gerçek anlamıyla her dakikada bir yeni takas dedikodusu çıkıyor ortaya, takas deadline'ına 24 saat kala.

Washington Post'un haberine göre Cavs, Jamison'ı kadrosuna katmış.

Ben de bir tane dedikodu vereyim tamamen sallapati bir şekilde. Çıkan habere göre bir NBA takımı takas resmileşmeden, sitesinden duyuru yaptığı için ceza almış. Birkaç kaynağa göre bu Clippers'mış. Bu haberden 15 dakika sonra Baron Davis twitter'ında durduk yere şöyle yazdı: "Sevenlerime ve arkadaşlarıma beni destekledikleri için teşekkürler. Size minnetarım sadece bunu bilin yeter."

Konu hakkında ne bir dedikodu var, ne arkasında bir mantık, ne birşey. Ceza alan takımın Clippers olduğu haberi de tamamen sallanmış olabilir. Sadece bir gözlemimi aktardım.
Edit: Tabii ki yalan çıktı, Clippers-Cavs-Wizards 3'lü takasa imza atmışlar, Gooden Clippers'a gitmiş, Thornton Wizards'a.

17 Şubat Programı

18 Şubat Perşembe 02:00 / San Antonio Spurs - Indiana Pacers
18 Şubat Perşembe 02:00 / Minnesota Timberwolves - Washington Wizards
18 Şubat Perşembe 02:00 (NBA TV) / Memphis Grizzlies - Toronto Raptors
18 Şubat Perşembe 02:00 / Detroit Pistons - Orlando Magic
18 Şubat Perşembe 02:30 / Chicago Bulls - New York Knicks
18 Şubat Perşembe 02:30 / Miami Heat - New Jersey Nets
18 Şubat Perşembe 03:00 / Utah Jazz - New Orleans Hornets
18 Şubat Perşembe 03:00 / Houston Rockets - Milwaukee Bucks
18 Şubat Perşembe 04:00 / Phoenix Suns - Dallas Mavericks
18 Şubat Perşembe 05:30 / Sacramento Kings - Golden State Warriors
18 Şubat Perşembe 05:30 / Atlanta Hawks - Los Angeles Clippers

Vaktim yok maalesef.

Yine gecenin benim için en ilgi çekici Suns - Mavs maçı. Kağıt üzerinde Denver ve San Antonio'nun önüne geçtiler ama bunu oyun alanına da yansıtmaları lazım. Haywood ilk 5'te çıkacak ve bol bol süre alacak. Butler'dan bir 4/16 şut isabeti daha görmeyiz herhalde.

17 Şubat 2010 Çarşamba

Geçmiş Olsun Karl

Dün George Karl kanserle yeniden bir savaş vermeye başladığını açıkladı. 2005'te prostat kanserine yakalanmıştı ve ameliyat olmuştu. O zaman kanseri yenen ve koçluk yapmaya devam eden Karl bu sefer gırtlak ve boyun kanseriyle boğuşacak. Gerçi kaynaklar çelişiyor. Kimisi gırtlak derken, kimisi cilt kanseri diyor. Ne olursa olsun, farketmez, çok geçmiş olsun Karl'a. Klasikleşmiş ingilizce deyişle "Kıçını tekmelemek istiyorum bu kanserin" demiş Karl. Umarım atlatır. Önümüzdeki 3 hafta boyunca takımla beraber olacakmış ancak ondan sonra kemoterapi başlayacağı için toplamda 9-10 tane olmak üzere bazı maçları kaçıracakmış. Bundan 3 sezon önce de George Karl'ın oğlu Coby (şu sıralar yeni bir NBA takımından 10 günlük bir kontrat alma çabasında) da kansere yakalanmış ve ameliyat olmuştu. Nasıl bir şans ise artık Karl ailesindeki...

Ayrıca hatırlarsanız Nuggets'da bundan 2 sezon önce Nene de testis kanserine yakalanmış ve ve neredeyse sezonun yarısını kaçırmıştı. O şu anda tamamen sağlıklı.

Sezon başında bir başka kanser olduğunu açıklayan efsane, Kareem'e o zaman birşeyler yazmayı unutmuştum. Bu vesileyle ona da büyük geçmiş olsun diyeyim. Umarım Karl da, o da yenerler bu hastalığı. İyi haber, doktorların beklentileri de bu yönde.

All-Star Hafta Sonu Fotoğrafları

Steve Nash, Amare'nin kızıyla...


Amare gerçek anlamıyla yarı boyundaki ufak taraftarla beraber.

James Harden son derece şık ve bir o kadar da korkutucu.

Dallas Cowboys stadyumundaki ambiyans...

James Harden'ın kıyafeti ve özellikle gözlükleri yakıyor.

Jamie Foxx ile Kevin Garnett tokalaşıyor.

All-Star maçının MVP'si

Lopez'in yaptığı faule rağmen Blair sayıyı buluyor ve yere düşen ikili pek eğleniyorlar.

Üstteki fotoğrafın daha geniş açılısı.

Chris Paul'ün giydiği ayakkabı.

Cumartesi gecesi yarışmalarının özeti tek fotoğrafta.

16 Şubat'tan Notlar

Başımıza taş yağacak:
New Jersey Nets’e All-Star arası iyi gelmiş olsa gerek, 5. galibiyetlerini aldılar. Hem de evinde rüzgar gibi esen Bobcats karşısında. Nets’te Harris 21 sayı, 6 ribaund, 9 asist, Lee ise 21 sayı 5 ribaund 3 asistle tamamlamış maçı. Ayrıca %50’yle şut atmış New Jersey oyuncuları. Sorun büyük ölçüde Charlotte’taymış yani. İkinci maçını verdi Bobcats Nets’e. New Jersey’nin tek başına tarihe geçmemek için 4 galibiyet daha alması gerekiyor, bakalım bu ilk maç değişen bir şeylerin habercisi mi? Sezon sonuna doğru kazanmak için pek çok şansı olacak Nets’in ama yine de onlara yenilmek gurur meselesi haline geldiği için maça ayrı asılan güçsüz takımlar da olabilir, göreceğiz.

Günün hayvan performansları:
Derrick Rose’un ufak bir sakatlığı vardı hatırlarsınız, bu maç kendisini biraz daha iyi hissediyor olacak ki 18’de 14’le 29 sayı atmış, 6 asist 3 de ribaundu var. İlk 9 şutunu baskete çevirmiş Rose. Ayrıca tek serbest atış kullanmış sadece. Chicago %60 şut yüzdesiyle tamamlamış maçı Chicago. Tebrikler Knicks. Takımı baltalayanlar kısmında Knicks hakkında bir şeyler yazardım sıkıldım artık, maçın özeti bile bezdirdi beni.

Suns’ta Jason Richardson çok iyi bir gece geçirmiş; 17’de 12’yle 27 sayı 6 ribaund. Amar’e ona 21 sayı 10 ribaundla yardımcı olmuş. Nash’in de 16 asisti var maçta. Memphis’te durumların bu kadar iyi olduğunu söyleyemeyeceğim.

Shannon Brown 19'da 11 şut isabetiyle 27 sayı bulmuş aynı zamanda 10 ribaundu var. Bunlar kariyer rekorları. Klasik olarak Golden State'e karşı olması bunun değerinin düşürüyor. Son olarak da 3 asisti olduğunu söyleyeyim. Kobe'yi aratmamış maşallah.

Takımı baltalayanlar:
Camby'nin gitmesinin Baron Davis'in motivasyonunu sıfırlayacağını yazmıştım. Dünkü maçta 3/11 saha içi isabetiyle 6 sayıda kalmış ve 2 asist yapmış sadece yani bu sezonki en düşük asist sayısı. Ayrıca 5 de top kaybı var. Camby ile ne kadar alakalı acaba bu performans? Clippers koçu da maçtan sonra "Camby'nin eksikliğini hissettik" demiş. Yok artık LeBron James! Chris Kaman da Davis'e ayak uydurmuş. Bir pivot olarak 6'da 1 isabet bulması dehşet verici. Buna ek olarak 7 top kaybı var ve bloğu yok.

Kızının hastalığından dolayı bir süredir sahalardan uzak kalan Iverson’ın dönüşü pek güzel olmamış. Bench'ten oyuna dahil olup 7 şutundan birinde isabet bulmuş, ayrıca serbest atışları da 4'te 2. Takım olarak rezaletmiş zaten Philadelphia, saha içinden %38’le şut atmışlar sadece. Haliyle maç da 105-78 Heat lehine bitmiş.

Aaron Brooks bir şekilde 18 sayıya ulaşmış ama 5/17 isabet ve 5 top kaybıyla oynamış Rockets'da. Utah'a yenilmelerinde pay sahibi olmuş. Battier'nin 10'da 1 isabeti dikkat çekiyor ama o her zamanki gibi başka alanlarda katkı yapmış takımına.

Stephen Curry 10 ribaund alıp 8 asist yapmış ama onun dışında felaketmiş Lakers'a karşı. 10'da 1 üçlük, toplamda ise 21'de 5 isabeti var, yanına 4 top kaybı eklemiş. Maggette de ona 4/13 isabet ve 6 top kaybıyla eşlik etmiş.

Memphis takımını toptan buraya alıyorum. Aralarında işinin bir kısmını yapanlar var elbette. Mesela Zach Randolph 15, Gasol 12 ribaund almış. Conley’nin de 11 asisti var. Sam Young kenardan 15 sayılık katkıda bulunuş. Ancak bunların hiç biri Phoenix gibi bir takıma karşı %35,5’la şut atmış olmalarını affettiremiyor.

Dallas'ın yeni transferi Caron Butler 16'da 4 isabetle 13 sayıda kalmış ve 4 top kaybı yapmış. Zaten takım halinde %32 ile oynamışlar. Tamam Thunder iyi savunma yapıyor ama bu kadar da değil. Ayrıca Haywood sadece 15 dakika almış. Ancak Dampier iyi oynadığı maçta (13 ribaund 3 blok) sakatlanmış ve bir süre oynamayacak, Haywood'u başlatmak ve bol dakika vermek zorunda yani Carlisle artık.

İyi mi kötü mü:
Kevin Durant bu maçta da 25 sayı atıp, bu rakamı geçme serisini 26’ya çıkarmış fakat yine Marion engeli zorlamış onu. Bu seneki diğer Dallas maçlarında da kötü yüzdeyle oynuyordu, bu maçta da 28’de 9’la oynamış sadece. 25 sayıya da bitime kısa süre kala kılpayı ulaşmış. Yine de 14 ribaund, 3 blok ve tek top kaybı var. Maçı da kazanmışlar zaten.

Günün X-faktörü:
Jerebko 13’te 9’la 21 sayı atarak takımına galibiyeti getirmiş Minnesota karşısında. Ayrıca 3/7 saha içi yüzdeyle oynasa da tam 14 asisti var Will Bynum’un, kariyer rekoru hem de bu rakam. Zaten bu sene en son hangi Detroit maçında birinin 14 asistini (ve takımın 37 asist yaptığını) gördük? Bunda ve %53,5’le şut atmalarında Wolves’un da yardımı vardır ama elbette.

Millsap iyi oyununa aynen devam etmiş, kenardan 20 sayı 12 ribaundluk katkı yapmış takımına. 2 top çalması 2 de bloğu var. Houston evinde uzun süredir zorlanıyordu, bu maçta da Utah’a boyun eğmek zorunda kalmışlar. 6 oyuncu çift haneli sayılara ulaşmış Jazz’de, %52’yle şut atarak maçı 104-95 kazanmışlar.

James Harden, kenardan gelerek Dallas potalarına 17 sayı göndermiş. Ayrıca 5 ribaund 6 asisti var çaylak oyuncunun. Seviyorum bu sakallı adamı da Durant gibi...

Webster'ın arada sırada gösterdiği azman şut performanslarına alıştık artık. Yine 11'de 7 üçlük atmış ve 28 sayıya ulaşmış. Maçı farklı kazanmalarındaki önemli etkenlerden biriymiş.

Maç sonu oynamak:
Sacramento'da bu yok işte. Kaç etti acaba son dakika içinde kaybettikleri maç sayısı? 10 var mıdır? Önce Jason Thompson skoru eşitleyecek 2 serbest atışı kaçırmış, ardından Casspi 4 saniye kala bilerek kaçırmak istediği serbest atışı panyalı sokmuş. Yetmemiş 0.7 saniye kala fark 3 iken, Casspi ilk serbest atışı sayıya çevirip ikincisini bilerek kaçırmayı planlarken, ilkini kaçırmış ve maç bitmiş. Fazla genç bu takım...

Bizimkiler:
Mehmet Okur uzun süre sonra tam anlamıyla harika bir maç çıkarmış. En azından istatistiksel olarak. 16'da 9 isabetle 21 sayı, 8 ribaund ve 4 blok. Kariyerinde herhalde 6-7 maçta ancak 4 blok ve üstüne ulaşmıştır Memo. Bu sezon bir maçta 5 bloğu vardı, 4 görmek yine sevindirdi. Ne zaman 2 ve üzerinde blok görsem Memo'dan, seviniyorum. Bu arada Ariza fena bir smaç vurmuş milli oyuncumuzun üzerinden. Gerçi tam smaç değil ama olsun.

47. Doğum Günün Kutlu Olsun Majesteleri

Koca bir nesile basketbolu sevdirdiğin için teşekkürler...

Hedo - Zorro, The Lone Ranger, The Masked Man

Efendim bundan tam 1 hafta önce Hedo'nun maskeyle çıktığı ilk maçındaki iyi oyununun Raptors televizyonu çalışanları tarafından övüldüğünden bahsetmiştim. Geç kaldım ama paylaşmadan olmazdı Hidayet'le ilgili bu videoyu, buyrun:


Link

16 Şubat Programı

17 Şubat Çarşamba 02:00 / Miami Heat - Philadelphia 76'ers
17 Şubat Çarşamba 02:00 / New Jersey Nets - Charlotte Bobcats
17 Şubat Çarşamba 02:30 / Minnesota Timberwolves - Detroit Pistons
17 Şubat Çarşamba 03:00 (NBA TV) / Dallas Mavericks - Oklahoma City Thunder
17 Şubat Çarşamba 03:00 / Phoenix Suns - Memphis Grizzlies
17 Şubat Çarşamba 03:00 / New York Knicks - Chicago Bulls
17 Şubat Çarşamba 03:30 / Utah Jazz - Houston Rockets
17 Şubat Çarşamba 05:00 / Boston Celtics - Sacramento Kings
17 Şubat Çarşamba 05:00 / Los Angeles Clippers - Portland Trail Blazers
17 Şubat Çarşamba 05:30 (NBA TV) / Golden State Warriors - Los Angeles Lakers

İlginç bir şekilde bugün Camby takasına imza atan iki takım karşılaşıyor. Ancak Camby Portland'a varmasına rağmen oynamayacakmış. Blake'in de oynayacağını pek sanmıyorum. Roy'un ise oynaması şüpheli.

Gecenin bana göre en ilgi çekici maçını NBA TV veriyor: Mavericks - Thunder. Keşke şu maç hafta sonu olsaydı da canlı seyredebilseydim. Yeni Mavericks'i görmek için sabırsızlanıyorum.

All-Star arasının Celtics'e yarayacağını düşünüyorum. Sacramento deplasmanında kazanıp yavaş yavaş çıkışa geçeceklerdir. Tabii Sacramento'yu yenmek ne kadar çıkış sayılırsa. Tabii bu aradan sonra aynı şekilde Sacramento da kendine gelmiş olabilir ama Boston'un toparlanmasından daha düşük bir olasılık bu tabii ki.