BIY AD

2 Ocak 2010 Cumartesi

1 Ocak'tan Notlar (Where Nate & Kobe Happens)

Where Nate Robinson Happens:
Maç programında "Hawks fena yapar bence" yazmıştım. Tabii Nate'in döneceğini herkes gibi ben de bilmiyordum. Peki bunu bilsem Knicks kazanır der miydim? Hayır tabii ki. Peki Nate dönüp inanılmaz yüksek bir isabetle (18/24) 41 sayı bulacak deselerdi maçtan önce? Ancak o şekilde "Knicks kazanır" derdim herhalde. Pek çok kişi onun kendi potasına üçlük denemesinde bulunduğu için ceza aldığını düşünüyordu. Ancak asıl olarak bundan yaklaşık 1 ay kadar önce, Magic maçı öncesi Nate'i Dwight Howard ile kakara-kikiri yaparken gören D'Antoni kafasında onu bitirmişti. O noktadan sonra tam 1 ay boyunca forma vermemişti Nate'e. Ta ki düne kadar.

Dün gece oyuna girdi ve Hawks defansını domine etti baştan sona. Ama tabii bunda Mike Woodson'ın onu maçın belli bölümlerinde Marvin Williams ile savunmasının da payı vardı. Marvin'den bahsediyoruz yani, ligin en çabuk oyuncularından birini nereye savunuyor? Her pozisyonda yanından yürüyerek geçti Nate. Tek başına maçı uzatmaya götürdü takımının son 10 sayısına imza atarak. Ayrıca uzatmada da Chandler'a 1 asisti hariç bütün sayıları o attı (11). Yani bir diğer deyişle takımının bulduğu son 24 sayının 21'i Nate Robinson'dan geldi. İstediği her pozisyonda çembere ulaştı adeta. Uzaktan savunulduğunda ise şutları gönderdi Hawks potasına. Son çeyrek ve uzatmada toplamda yaptıkları: 25 sayı, 5 asist. Knicks onun direk katkısı olmayan sadece 1 üçlük buldu Gallinari ile.

Tabii Wilson Chandler'a değinmeyi unutmayalım pek çok pozisyonda Bibby ile başbaşa kalınca içeriden oldukça etkili oldu Chandler. Ayrıca bir ara 25 ribaunda falan ulaştığını düşündüm maç içinde. Top nereye sekerse seksin, Chandler alıyordu defansta ribaundu Knicks adına. Meğerse 17'de kalmış sadece(!).

Hawks'da Al Horford'ı ise boşa kürek çekenler arasına yazmak lazım. Nitekim 22-19'un yanına 4 asist ve 3 blok eklemek her yiğidin harcı değil. Üstelik aldığı 19 ribaundun 8'i hücumda idi. Tabii Knicks uzunlarına karşı o kadar büyük bir iş değil ama olsun. Maçın üçüncü çeyreğinin bitimine 2-3 dakika kala şu fotoğrafını koyduğum pozisyonda Nate'i blokladı ve orada rüzgarın Hawks lehine döneceğini düşündüm ama Nate oradan ayağa kalkarak yukarıda yazdığım gibi son çeyrekte Knicks'i oyunda tuttu ve uzatmada maçı kazandırdı. Bench'ten gelerek 41-6-8. Dile kolay... Maçtan sonra verdiği röportajda D'Antoni'ye ona bu şansı verdiği için teşekkür etmiş. Ardından da Twitter'ında da Tanrı'ya teşekkür etmiş.

Where Kobe Bryant Happens:
Geldik gecenin diğer azman oyuncusuna. 40'ı kılpayı ile kaçırdı (39). İlk yarıda Kings, Lakers'ı adeta sürklase etti. Lakers hücumda çok zorlanmasının yanında savunmada da hiç takılmadı. İlk yarıda Sacramento'nun 27 şut isabetinde 20 asisti vardı. Lakers'ın Brown-Fisher-Kobe-Vujacic 4'lüsü, devreye 4/25 isabetle girdiler, skor 64-49 idi. Bir ara 20'lere kadar çıkmıştı hatta fark. Udrih-Hawes-Casspi 3'lüsü mükemmel oynuyorlardı.

Ama Kobe bir üçüncü çeyrek oynadı ki... Toronto'ya 81 attığı maçı hatırlattı. Tek başına gelip kaldırıp şut atıyordu. Herhalde 6 veya 7 hücum üstüste kullanıp başarılı oldu. Kings takım halinde mükemmel hücum ederken Lakers'ın maçtan kopmamasının bir numaralı sebebiydi Kobe. Son çeyrekte de takım halinde Kings çemberine atak etmeye başladılar ve buldukları boş turnikeler/smaçlarla rakibi yakalayıp öne geçtiler, buna yine 8 veya 10 sayı üstüste atan Kobe'nin payı çok fazlaydı. Ama Udrih-Hawes pick and roll'ları sayesinde 3 tane üç tane üçlük bulan Kings bir anda yine öne fırladı. Son 28 saniyeye de 2 sayı önde girdiler. Shannon Brown bomboş bir üçlüğü değerlendiremedi ve Kings ribaundu aldı. Fakat topu kenardan oyuna sokarken taktik faulleri atabilmesi için topu Udrih'e aktaramadılar. Burada Kobe'nin adeta Udrih'e yapışmasının payını es geçmeyelim. Sonra geldik Kobe'nin Kobe olduğu sahneye. 4 saniye kala kenardan top Gasol'e geldi. Kobe, adamını kovalayan Sergio Rodriguez'e ufak çaplı bir hücum faul (hareketli perdeleme) yapıp bomboş kaldı ve 0.1 saniye kala, 1 milimetre farkla oyun alanının çizgisine basmayarak üçlüğü gönderdi Kings potasına. Ben ilk anda kesinlikle bastığını düşündüm çizgiye ama Westphal ve Kings bench'inin hiç itiraz etmediğini görünce basmadığını anladım. Casspi ve diğer Kings'li oyuncuların yüzlerindeki boş ifade herşeyi anlatıyordu. Yine büyük bir takıma karşı mükemmel oynadıkları bir maçı son anlarda kaybettiler. Daha önce Cavs ve Lakers'a yenilmişlerdi böyle. Bu sezon çoğu kişi Artest'in de gelişiyle, Kobe'nin normal sezonda iyice geri plana çekileceğini düşünüyordu ama Lakers'ın ona ihtiyacı oldukça sahneye çıkıyor yıldız oyuncu. Bu sezon da Lakers'ın ona beklenilenden çok daha fazla ihtiyacı oldu...


Link

Maçta mükemmel oynayan Hawew-Udrih ve Casspi'ye yine değinmem lazım. Yazık oldu, boşa kürek çekenler'e girdiler. Özellikle Hawes 5'te 4 üçlük, 12/20 saha içi iasbet ile 30 sayı, 11 ribaund ve 5 asist üretti. Her pick and roll'u mükemmel kullandı neredeyse. Udrih de bu yıl kariyerinin en iyi sezonunu geçiriyor gerçekten. Martin geldiğinde dakikalarını ona teslim edecektir ama şu ana kadar gerçekten mükemmel oynuyor. Dün de 19 sayı 13 asist ile oynadı. Casspi'yi de beğenmemek elde değil. Kings taraftarları onu Peja'ya benzetiyorlarmış ama Peja'dan daha komple bir oyuncu olacak bence. O da 23 sayı, 6 ribaund ve 3 asist ile oynadı. Jason Thompson ise yokları oynuyordu. İsmini duyduğumda "Aaa Kings'de öyle bir oyuncu vardı değil mi?" diye tepki verdim kendi kendime.

Takımı baltalayanlar'da ise Derek Fisher açık ara yapar bu gece. 10'da 1 isabetle oynadı ama işin ilginci çok abuk subuk atışlar denedi. Zaten sadece 24 dakika almasının sebebi de buydu. Üçüncü çeyreğin ortasından itibaren oynamadı zannedersem.

3 FARKLI FIKIR:

Adsız dedi ki...

üstad bir yanlışlık olmasın kobe üçlük çizgisinin bayağı gerisinden sıçrıyor hatta ben topuklarının kenar çizgisine bastığından şüpheleniyorum.

sabonis dedi ki...

zaten oyun alanı çizgisinden bahsetmeye çalışmıştım da, el alışkanlığı 3'lük çizgisi diye çıkmış klavyeden =)

düzelttim eyvallah.

L dedi ki...

abi yanlız, casspi ve hawes böyle devam ederse, çok acayip şeyler olur. bak evans demiyorum bile.