
Bu dediğime maçı izleyenler birinci çeyrek sonrasında bolca tanık olmuştur zaten. Phoenix’in yardımcı timi ilk iki seride de en az birer maç kazandırmışlardı takımına, bu geceki herhalde –bulundukları yeri ve serideki konumu da göze alınca- geçtiğimiz yılların en önemli galibiyetlerinden biriydi Suns adına. Pek çok kişinin 2 maçtan sonra Lakers’ın bariz üstünlüklerini göstererek artık bitti kabul ettiği seriye birden denge geldi. Daha da önemlisi seriye başlamadan Suns’ın ağır basan yönü olarak gösterilirken hayal kırıklığına uğratan benchin sonunda beklentileri karşılaması. Bunun gibi bir maç daha çıkaracaklarını sanmıyorum ama. Şöyle söyleyeyim; ilk çeyrekte iki takım da 23 sayı atmasına rağmen Lakers’ın alan savunmasının zayıflıklarını çözme sinyalleri vermesi zayıf bir Suns ikinci çeyreğiyle maçın sonunu bile getirebilirdi. Ancak Gentry’nin çok güvendiği benchi daha devrenin bitimine 6 dakika varken tam 25 sayıya imza attı. Bildiğimiz enerjilerinin yanında uyuyan Lakers savunmasına karşı çok çok iyi organize oldular. Bu bölümde Kobe’nin psikopata bağlaması gibi rakip açısından oldukça korkutucu bir gelişmeye bile durmadan cevap verdiler. Üçüncü çeyrekte ortalık durulsa da maçın en önemli bölümünde yine ön plana onlar çıktı, yine bildiğimiz Phoenix hücumunu aslardan daha iyi oynayarak Lakers’ı yıldırdılar. Yani bu gece kenardan itici güç getirmek yerine maçı kendileri oynadı ve kendileri kazandı resmen. Serinin dalga konusu Channing Frye bile üstündeki lanetten kurtularak 8’de 4 üçlükle isabeti buldu. Yolunda gitmeyen şey yoktu neredeyse yani. Sonuç, 54 bench sayısı. 14 sayı Frye ve Barbosa’dan, 7 sayı 7 ribaund Amundson; 11 sayı 6 ribaund Dudley’den ve 8 sayı 8 asist Dragic’ten geldi.


Savunmada da tam anlamıyla rezaletti Los Angeles ekibi. Bir kere 18 hücum ribaundu verdiler rakibe. Zaten maçta 51'e 36 ezildiler bu alanda. 51 de müthiş rakam yalnız Phoenix için. Neyse, Kobe'yi hücum performansından daha fazla sinirlendirdi belki savunmadaki bu vurdumduymazlık. En etkili isim topa yaptığı müdahalelerle Fisher’dı, bu çoğu şeyi açıklıyor sanırım. Hele son çeyrekte yaptıklarından hiç bir şey anlamadım ben. Bir ara onlar da alana döndüler sandım ama ondan bile kötüydü yaptıkları anlamsız şey. Çok fazla top dolaştırma ihtiyacı duymadan iki kişiyi boş buluyordu üçlük çizgisinden Suns. Maçın temposunu Phoenix belirledi tamam, Lakers’ın buna ayak uydurması çok zor ama cidden kötülerdi yani savunmada. Phil Jackson kenarda ne kadar delirse haklı. Tabii onun da çok masum olduğunu söyleyemeyiz.
Şimdi Los Angeles’daki 5. maç iki takım için de hayati önem taşıyor (haliyle). İlk iki maçtaki gibi içeriden yıpratmaları şart. Aksi taktirde üçlük çizgisinin gerisinden de sürpriz şeyler olmazsa Suns’ı yenmeleri zor. Amare’nin de rakibe “şans” tanımaması gerekecek tabii ki. Phoenix’in kenardan gelen oyuncuları böyle bir maç daha çıkaramazlar ama seriye girmeleri halinde dengeleri bozabilecek şeyler gelebilir her bir isimden. Bu maçın aksine Nash ve Amare’nin hücumda da daha etkili bir oyun sergilemesinin gerekeceği kesin.
4 FARKLI FIKIR:
Muhteşem bir maçta uykusuz kalmaya değdi.Phoenix alan savunması yapmaya kararlı gibi.Ancak bir yerde çok fena parçalanacaklar.Eğer Lakers alan savunmasına hucüm edememeye devam ederse Phoenix seriyi kazanabilir.
Kobe nasıl bir adamsın sen yahu, sana feci! saygı duyuyorum.
Kobe Bryant çok büyüksün be.Seni canlı izlediğim için gurur duyuyorum kendimle.Basketbolu bıraktığın gün içimden bir parça kopucak buna eminim.Stay with us Kobe..
İnanılmaz yürekle oynayan Nash geçerse seriyi cok sevinirim. Umarım, alana karşı atamayaya devam eder lakers.
Not: Dirk, bizim erken okumamamız icin yazıları olabildiğince hızlı yazdığını biliyorum ama bazen rakam ve sayı kavramlarını karıştırabiliyorsun. aklında bulunmasını istedim. saygılar
Yorum Gönder