BIY AD

19 Eylül 2009 Cumartesi

Hataların Maçı: Türkiye 74 - Yunanistan 76

Kısa kısa notlarla yazacağım bu maçı çeyrek çeyrek yerine, pek keyfim de yok zaten şu sonuçtan sonra:

Savunmamız: Maç boyunca yaptığımız savunma gerçekten muhteşemdi ve birçok kere 24 saniyenin sonuna doğru kötü bir şut atmak zorunda kaldı Yunanistan takımı... İçeri giremeyip zorlama dış şutlar attılar. Bazı pozisyonlarda ise biz kolaya kaçarak iyice içeri gömülüp onlara bomboş dış atışlar verdik. Bunları yeterince yüksek yüzdeyle değerlendiremediler.

Fauller: Özellikle ilk yarıyı izlerken ilk aklıma gelen şey "Murat Murathanoğlu tam da hakemlere karşı susacağı maçı buldu" oldu. Çünkü hakemler en az 6-7 tane çok net faulü vermedi Yunanistan'ın yaptığı, üstelik bunların 4-5 tanesi atış sırasındaydı. İlk yarıda 1 tane bile faul kullanmadık, zaten Yunanistan'a da toplam sadece 5 faul çalındı koca 20 dakikada.

Hücum ribaundları: İlk yarıda tam 11 tane hücum ribaundu verdik rakibe. Bizim defansif ribaund sayımız kaçtı peki? 9, evet yazıyla dokuz... Şunun üzerine diyecek birşey yok. Üstelik öyle şans ribaundu denilen tarzdaki ribaundlar değil, iyi pozisyon alarak, vücutlarını kullanarak, bizim uzunlardan daha yükseğe sıçrayarak aldılar ribaundları Yunanlılar. Ama işte yukarıda değindim savunmamız bizi maçta tutmaya yetti. Rakibin şut yüzdesini hep %40 civarında veya daha altında tuttuk.

Kim daha kötü yarışması: Efendim şöyle ki, 4. çeyreğin ve uzatmanın sonlarında iki takımdan hangisi öndeyse, maçı diğerine vermek için sanki özel bir çaba sarfetti. Önce biz alan savunması yaparak üçlük yedik, ardından hücumda Hedo ile çok kötü bir top kaybettik. Yunanistan'da Zisis taktik faullerde 1/2 attı ve Ender'in turnikesiyle maçı uzatmaya götürdük. Bu turnikede birşey dikkatimi çekti, herkes delicesine sevinirken, bir önceki pozisyonda öne geçme fırsatını tepip topu kaptıran Hedo hiç ortalıkta gözükmedi. Bilmiyorum eğer benim gözümden kaçtıysa lütfen söyleyin.

Uzatmadaki hatalar ise zincirlemeydi adeta. Önce Yunanistan 3 sayı öndeyken, iki tane üstüste top kaybı yaptı, ardından fark 1'e inmişken, Hedo içerideki bomboş Ersan'a aşırtma bir pas vermek yerine pozisyonu zorlayıp, el üstünden, sol eliyle (abartı sanatı, ama garip bir şuttu) geri çekilerek bir şut attı. Bu şut eminim televizyonu başındaki milyonları delirtti. Bu şutta, son çeyrekte yazdığım olayın ve kahraman olma sevdasının biraz rolü olduğunu düşünüyorum. Umarım ben yanılıyorumdur... Ardından Yunanistan'da Zisis taktik faullerde 1/2 atarak 'Buyrun size bir şans daha' dedi. Bu sefer de Ender maçın sonunda öyle bir top kullandı ki... Tabii ki girse yine televizyon karşısında coşacaktık, "Aslansın kaplansın Ender" diyecektik ama ikilik bize yetiyorken niye üçlük? Niye potaya penetre etmemek? Üstelik normal sürenin sonunda potaya giderek maçı uzatmaya götürmüşken? Anlamıyorum...


Hakem faktörü: Maçın ve uzatmanın bitimine 1 dakika 20 saniye, şut saatinin bitimine ise 5 saniye kala, Ersan savunduğu uzuna inen pasa müthiş bir şekilde elini sokarak topun geçmesini engelledi. Ama işte burada şut saatini tutan masa hakemi devreye girdi. Şut saatini 0'ladı yani 24'e tamamladı, sanki top bize geçmiş gibi. Halbuki top ortadaydı, kimsenin hakimiyetinde değildi. Nitekim Schortsanitis bu topu alarak pota altındaki arkadaşına aktardı ve bomboş turnike yedik. Ancak normal şartlarda, şut saati sıfırlanmasa, Yunanistan'ın süresi çoktan bitmiş olacaktı ve top bize geçecekti. Hakemler bu durumda, hem 24 saniyenin dolmadığını hem de 2 sayılık basketin geçerli olmadığına kanaat getirip, şut saatini 5'e ayarlayıp topu Yunanistan'a verdiler ve bu kısa sürede Spanoulis uzaklardan ve el üstünden gönderdiği üçlükle farkı 6'ya çıkardı. Maç orada koptu diyebiliriz... Gerçi üst paragrafta yazdığım gibi maçı kazanma şansını Hedo ve Ender ile teptik ama yine de 1.16 kala farkın 3 yerine 6'ya çıkması, maçı döndürmemizi inanılmaz zora sokmuştu bir kere...

FIBA kurallarına tamamen hakim olmasam da, hakemlerin yanlış bir karar verdiklerini düşünmüyorum. Şut saati sıfırlanmışken - bize göre Yunanlı oyuncular olayın farkında olmasalar da - hücum süresinin dolduğuna dair bir karar çıkması çok zordu. Eh nitekim yediğimiz bomboş turnikeyi saysalar, bu sefer de biz ortalığı ayağa kaldırırdık. En mantıklı kararı verdiler gibi geldi bana. Saatin sıfırlandığı sırada olması gereken süreye yani 5'e getirdiler ve Yunanistan topu kenardan oyuna soktu. Hem bizim, hem hakemlerin şanssızlığına Spanoulis maç boyunca yaptığı gibi, zor ve uzak mesafeli bir üçlüğü değerlendirdi bu kısa sürede.

Hakemlerin mantıklı karar verdiklerini söyledim ama masa hakeminin hatasını es geçtiğim düşünülmesin. Bana göre tek suçlu masa hakemidir. Ben hayatımda bu kadar saçma sapan bir şekilde sıfırlanan şut saati görmedim. Pas arasına girip topun gidiş yönünü değiştirince 24 saniye mi sıfırlanırmış? Nerede görülmüş? Buyrun işte kabak bizim başımıza patladı. Ama yine belirtmeliyim ki yukarıda söylediğim gibi, elimize kaç tane fırsat geçti maçı kazanmak için, bunları değerlendiremedik. Suç bizde...

0 FARKLI FIKIR: