BIY AD

28 Mayıs 2010 Cuma

Lakers-Suns Serisi 5. Maç (103-101)

Maçın son dakikasına kadar kafamda tasarladığım yazının girizgahı, kahramanları son dakika içerisinde iki kere değişti. Suns’ın kazanması halinde kırılma anı, o ana kadar 5’te 0 üçlük atan J-Rich’in bitime 3 saniye kala süper şansıyla bulduğu inanılmaz panyalı basket, Lakers’ın kazanması halinde ise Derek Fisher’ın kritik anlarda sol dipten yolladığı iki uzak mesafeli şut olacaktı güya. Ama gelin görün ki hiç hesapta olmayan Artest son saniye basketiyle, hem de maç içerisindeki yalnızca 4. sayısını atarak karşılaşmaya noktayı koydu, belki Lakers’ı ipten aldı, belki de şampiyonluğun kaderini bile değiştirdi. Bir Suns taraftarı olarak boğazımda kocaman bir yumru ile “I love this game” deyip maç değerlendirmesine geçiyorum.

Her horoz kendi çöplüğünde öter derler ya aynen o şekilde geçiyor seri. İlk çeyreğin sonlarına doğru ele geçirdiği skor üstünlüğünü maçın sonlarına kadar genellikle 15 ile 5 fark arasında korudu Lakers ve son dakikalarında ecel teri dökse de, karşılaşmadan 103-101 galip ayrılarak saha avantajını rakibine kaptırmadı.

Gelelim maçın ana hatlarına: Suns, oyunun genelinde yine alan savunması yaptı, ancak bu savunma taktiği önceki maçlara göre daha iz işe yaradı, çünkü Odom’ın Lakers hücumlarında yüksek posttan buluştuğu hemen her top sayı olarak döndü Suns potasına. Lakers en azından bu maçlık alan savunmasının çözümünü bulmuş gibi göründü. Ayrıca ev sahibi ekip, müthiş bir boyalı alan savunması yaptı. Özellikle Amare’nin drivelarını çok iyi savundular maç boyunca.

Suns yedekleri iki farklı devre oynadı bu gece. İlk yarı Lakers adına farkın açılmasının temel sebebi onlardı. İkinci çeyreğin ilk 5 dakikasında 5 top kaybı yaptılar ve fark bu sayede çift hanelere kadar ulaştı. İkinci yarıda ise farkın kapanmasında başrol oynadılar. Bireysel hücum yetenekleri çok sınırlı olan Suns benchinin iyi oynayabilmesi için tek şeye ihtiyacı var, o da gaz. Evlerinde bu havayı yakalamakta zorlanmıyorlar, ancak deplasmanda aynı etkiyi gösterebilmeleri için üst üste birkaç şut isabeti bulmaları şart, özellikle dış şut. Zaten içerde pek işleri olmuyor, bu gece denedikleri 23 şutun 16’sı üç sayı çizgisinin gerisinden. Bu dediklerim tabi ki yalnızca işin hücum yönü. Savunmada her zaman ellerinden geleni yapıyorlar.

Lakers’a karşı kaybettiği maçlarda 14.5 kazandığı maçlarda 7.5 top kaybı yapan Suns, bu istatistiği haklı çıkardı ve maçı 15 top kaybıyla tamamladı. Buna bir de ofansif ribauntlardaki Lakers üstünlüğü eklenince çok daha fazla şut denemesinde bulunmuş oldu ev sahibi ekip. Serbest atışlardaki düşüş de devam ediyor Suns adına. Ligin normal sezonda bu alandaki en iyi takımlarındandılar, ancak bu gece de %69’la şut attılar serbest atış çizgisinden. Maçın 2 sayı farkla bittiği düşünülürse önemi daha iyi anlaşılır bu istatistiğin. Suns adına hayal kırıklıklarına değinmişken Robin Lopez’i söylememek olmaz. Bir önceki maçın yıldızlarındandı ama bu maçı sayı atamadan tamamladı.

Lakers’ta çok değerli bireysel performanslar var, ancak ben önceliği Fisher’a vereceğim. İlk çeyrekte takımın skor yükünü sırtladı ve maçın sonlarında bulduğu çok kritik basketlerle maçı 22 sayıyla tamamladı. Odom özellikle oyun zekası ve pozisyon bilgisiyle çok kilit bir rol oynadı bu maçta. Seri boyunca olduğu gibi Bynum’ın yapamadığı hemen her şeyi yaptı ve 17 sayı-13 ribaunt üretti. Kobe 30 sayı-11 ribaunt-9 asist-4 blok ile triple doubleı kaçırdı, fakat özellikle maçın sonlarına doğru çok kötü şut seçimleri yaptı. Önceki maçta ribaunt almakta epey zorlanan Gasol, 21 sayı-9 ribaunt ile tamamladı maçı. Karşılaşmada Lakers adına en büyük hayal kırıklığı yine Bynum oldu. Hücumda koca bir sıfırdı, inanılmaz eşleşme sorunu yaşıyor Suns uzunlarına karşı.

Suns cephesinde ise; Nash 29 sayı-11 asist ile serideki en iyi maçını oynadı, takımın da en etkili ismiydi. Frye 14 sayı-10 ribaund ile artık kesin olarak özgüvenine kavuştuğunu gösterdi. Amare’nin de 19 sayısı var. Önümüzdeki maçta Hill-Richardson ikilisi mutlaka devreye girmeli Suns adına, yoksa 7. maçı göremeyebilirler.

Suns’ın bugün moral olarak yıkıldığı kesin, ancak Gentry’nin liderliğine inanan biri olarak takımı toparlayacağını düşünüyorum. İki takımın da hücum potansiyelinin üst düzey olması maçın ivmesini, gidişatını bir anda ters yönde değiştirebiliyor. Bu yüzden Arizona’daki maçın ne olacağını kestirmek güç, ancak ben Lakers’ın bu sene playofflardaki kötü deplasman karnesini ve Suns’ın evinde yakalayabileceği havayı göz önünde bulundurarak serinin uzayacağını düşünüyorum.

8 FARKLI FIKIR:

Cengizhan TÜRKİŞ dedi ki...

sonunda boston şampiyon olmasında.. kimin kazanacağı farketmez :) ama suns'a üzülmemek elde değil..

calvin dedi ki...

steve nashin maçın 3. çeyreği olabilir tam emin değilim, bir fast break sırasında yaptığı çok net bir steps vardı, tnt tekrarını göstermişti. o hareketin linkini bulan varsa yazarsa sevinirim. bi iddia vardı da.

mell dedi ki...

bu kadar dar kadroyla en azından 7. macı hakediyor suns

birbucukyagli dedi ki...

Artest'r o rebound'ı nasıl verirler yahu? Çok yazık oldu.

Adsız dedi ki...

Kobe Bryant bu seride gerçekten inanılmaz oynuyor triple double ayarında bir ortalama tutturdu şu anda,kritik anlarda ortaya çıkıyor,en önemlisi takım arkadaşlarını oyuna sokuyor.Onun geçirdiği mental gelişimi kimse geçirmedi NBAde.

calvin dedi ki...

sunsın kadrosu mu dar? evet lakers kadar iyi oyuncuları olmayabilir ama 10 kişilik sağğlam bi rotasyonu var. ki ilk 5lerde de lakersın çok aşırı bi üstünlüğü yok. pota altında bile üstünlük kuramıyor robin lopezin çabalarıyla.

Adsız dedi ki...

Playoffların belki de en güzel,en çekişmeli maçıydı.Nash ve Kobe gerçekten çok iyi oynadırlar,ama kritik anlar büyük oyuncuların sahneye çıkma zamanıdır..Go Artest Go.:))

Ömer dedi ki...

JRich went from being a possible hero(made bankshot from 3)...to goat for not boxing out Artest on the last play(scored in single digits)

Jalen Rose son noktayi koymus twitter'da :)