BIY AD

30 Ekim 2010 Cumartesi

Orlando Magic - Miami Heat (Dwyane Wade'in Rolü)

Sezonun açılış maçında Boston karşısında yaşanan sorunların ve mağlubiyetin ardından yeni kadrosuyla evidneki ilk maçında Heat'in üzerinde önemli bir baskı olucaktı. Sezona iki mağlubiyetle başlamak yeni kadro üzerindeki soru işaretlerini arttıracak, büyük beklentilerle sezona hazırlanan Miami şehrinde ise konferanstaki en önemli iki rakibe üst üste kaybedilen maçlkarın ardından eleştirilerin başlamasına sebep olacaktı. Bu yüzden maçın önemi Heat açısından daha büyüktü. Sezona yeni başlanmış olsa da Heat'in galibiyete ihitiyacı vardı.

Bu durumda Dwyane Wade'in maç performansı çok önemli. İlk maçta Wade etkisiz kalırken, LeBron hücümda tek tabanca kalmıştı. Aynı zamanda sert savunma yapan Boston'a karşı dezorganize Miami hücumu başarısız olmuştu. Bu sefer LeBron belki çok skor bulmadı ama all-around dediğimiz çok yönlü bir oyun sergiledi. Wade ise maçın öneminin çok farkında olarak daha ilk yarıdaki 14 sayısıyla ılk yarıya damga vurdu. Maçı da 26 sayıyla tamamlaması çok önemli. Aynı zamanda Miami'nin 3. çeyrekte sergilediği performans ilerisi için çok önemli. Doğu Konferansı'ndaki mücadelede direkt rakipleri olan Orlando'ya karşı tek çeyreği domine edebiliyor olmaları bizlere ilerisi için olumlu sinyaller verdi Miami adına. Maçın farklı kazanılması da Miami cephesinde önemli bir moral oldu. Bu farkı da zaten 3. çeyreğe borçlular.

Maçın daha detaylı analizi yerine yazının devamında bu maçın ışığında Miami hakkındaki fikirlerimi sunmak istiyorum. Bugünkü maç Heat adına önemli bir şey göstermiş olabilir. Yeni üçlününün sahada nasıl rol paylaşımına sahip olması gerketiğini ilk iki maçın ardından yavaşça şekillendirebiliriz. Henüz erken olsa bile bulunduğumuz koşullarda kadrodan maksimum verim nasıl alınır tartışması yapılabilir. Öncelikle söylemek istediğim Miami kadrosunun çekirdeği çok güzel bir biçimde 80'lerin Showtime Lakers'ını hatırlatıyor bana. Kadroda üst düzey bir oyun kurucuya yer olmadığına göre LeBron'un Magic Johnson gibi oyun kurucu olarak maça başlayıp maçı çeşitli pozisyonlarda zaman geçirerek bitirmesi çok mantıklı geliyor. Orlando maçında da gördük ki daha az top kaybı yapıp daha fazla top paylaşan LeBron savunmada da üst düzey oynayabiliyor. Bu tavır aynı zamanda hücumu da verimli kılıyor çünkü LeBron Wade'e göre daha yaratıcı ve kritik paslarda daha başarılı. Bu bilgilerin ışığında LeBron'u Jordan'dan Magic Johnson'a kaydırma fikri bence uygulanması gereken bir taktik.

Tekrar Showtime Lakers'ına dönersek kadronun diğer önemli ismi olan Kareem Abdul Jabber yerine Chris Bosh'u koyabiliriz. Bosh Kareem kadar dominant bir uzun olmasa da, Kareem'den daha modern bir uzun. Bosh daha fazla koşabilir ve şut menzili çok daha geniş. Bosh'un daha fazla koşabilmesi hızlı oyuna zemin oluşturabilir. Böylece daha revize edilmiş ve modern basketbola uygun bir oyun sistemi sahaya sürülebilir. Wade'in rolü burda çok kilit bir öneme sahip. Showtime Lakers'ındaki hiç kimseye tam olarak benzemiyor (James Worthy?) ve bu takımın kaptanı. Bu yüzden hücumdaki birinci el olarak Dwyane Wade sahneye çıkmak durumunda. Orlando maçı da gösterdi ki şimdilik Wade etkiliyse Miami de etkili. Bu yüzden kadrodan maksimum verim almak için şimdilik LeBron'un potaya gönderdiği top saysından kısıp asist sayısına ekleme yapmaya çalışmak önemli olabilir. Bakalım Spolestra neler düşünüyor bekleyip görelim.

1 FARKLI FIKIR:

Adsız dedi ki...

Yeniden aktif olmanız çok güzel fakat bazı maçların skorları neden yazılmıyor arkadaşlar?

Hele hele bu maç Miami-Orlando maçı ise!