BIY AD

24 Ocak 2010 Pazar

23 Ocak'tan Notlar

Orlando Magic-Charlotte Bobcats
Dwight Howard, maçın başlarında Bobcats’in Nazr Mohammed’den sayı üretme çabalarını önleyemedi fakat savunmada azmanlaşarak tam 20 ribaund aldı, 4’ü ilk yarıda 2’si uzatmada olmak üzere 7 de blokla tamamladı maçı. Şut sokmakta zorlanan Charlotte oyuncularının içeri girerek sayı üretme çabalarını yaptığı iyi yardım savunmalarıyla önledi. İki de top çalması var ancak hücumda beklenen dominantlığı gösteremedi, 11’de 4’le 10 sayısı var ve 6 da top kaybı yaptı. Hatta ilk çeyrekte olsa gerek, bir pozisyonda bomboş smacı kaçırdı... Sadece iki pozisyonda çizgiye gidebildi Howard.

Maçta Bobcats hücumu adına tek verimli isim, bu güne kadar beklentileri karşılayamayan D.J. Augustin’di. 14’te 8 toplam, 9’da 5 üçlük isabetle 22 sayısı var benchten, üstelik bunların 18’i ikinci yarıda geldi. Bobcats'in maçtan koptu dediğim anlarda sahneye çıkarak skorda yakın kalmalarını sağladı.

İlk yarısı başa baş geçen maçta ilk üç şutunu kaçıran Vince Carter, son zamanlarda alıştığımızın aksine iyi bir devre geçirdi; yanılmıyorsam 14 sayısını bu bölümde attı. Hem birkaç pozisyonda çembere gitti hem de uzak mesafeli şutları çok isabetliydi. Ayrıca zaten iyi oynamayan Gerald Wallace’ı, Rashard Lewis’le birlikte hücumda da savunmada da iyice yordu. Son çeyreğe kadar sayısı yoktu Wallace’ın, maçı da 11’de 2 isabetle 9 sayıda kalarak tamamladı.

Fakat maçın üçüncü çeyreği çok başkaydı. Orlando takım halinde çok iyi savunma yaptığı gibi, iyi şut bulmakta zorlanan Bobcats de bir o kadar kötü hücum yaptı. Yaptıkları 12 top kaybının 7’si üçüncü çeyrekte geldi ki ilk yarının tamamında sadece 2 top kayıpları vardı. Orlando’nun bu çeyrekteki 20 sayısından 12’si boş oyuncunun bulunmasıyla gelen üçlüklerdendi. Üçüncü çeyreğin sonlarına kadar topu çembere yetiştirmekte bile zorlanan Lewis iki tane üçlük atarak farkın 16'ya kadar çıkmasını sağladı. Ancak çeyreğin bitimine bir dakika kala D.J. Augustin’den gelen - biri şansa - üst üste iki üçlük olmasa Charlotte sadece 8 sayıda kalacaktı. Takımlar son çeyreğe 69-59 Magic üstünlüğüyle girdi. Bu üçlükler sayesinde Bobcats maçı uzatmaya götürebildi son çeyrekte. Yoksa 16 sayıdan maçın dönmesi çok zordu.

Charlotte son çeyrekte, evlerinde 9 maçtır yenilmemelerini sağlayan oyunu oynayarak üçüncü çeyrekte açılan farkı eritmeye başladı. Magic’in üst üste şutları kaçırmasıyla hücumda toparlanan Bobcats oyuncuları 14-4’lük bir seriye imza attı ve bitime 4 dakika kala farkın 1 sayıya inmesini sağladı. Bu bölümde yine D.J. Augustin’den önemli basketler geldi ancak Orlando liderliği rakibine kaptırmadı. Yine de maçın bitimine 6 saniye kala fark 1 sayılık Orlando üstünlüğü varken, Vince Carter serbest atışların birini kaçırarak skorun 92-90’da kalmasına neden oldu. Bunun sonucunda topu alan Felton içeri girerek, potanın altında boş duran Stephen Jackson’ı bulunca maçın normal süresi berabere sonuçlandı. Farkın erimesindeki en önemli etken Magic'in yine üçlük sevdasıydı, Howard'ı unuttular. Şanslarına Bobcats bir çok boş pozisyonu değerlendiremedi, yoksa ibre bu çeyrekte Bobcats'ten yanaydı...

Uzatmada Orlando ve Dwight Howard müthiş savunma yaparak Charlotte’a adeta pota yüzü göstermedi. Bobcats’in tek basketi bitime 1 buçuk dakika kala Jackson’dan geldi ama zaten farkı açan Magic, cevabı Rashard Lewis’in üçlüğüyle verince maça son nokta konmuş oldu.

Günün hayvan performansları:
Dwight Howard yukarıda yazdığım gibiydi. Hücumda maçı erken bitirecek dominantlığı sağlayamasa da 20 ribaundu var ve yaptığı 7 blok, Bobcats’in takım olarak yaptığı (5) blok sayısından daha fazla. Yine de uzunları Nazr Mohammed ve Boris Diaw olan takıma karşı -Bobcats boyalı alanı takım olarak ne kadar iyi savunsa da- daha iyi oynamasını beklerdim.

6 top kaybı olsa da 37 sayı (6/10 üçlük 9/19 toplam), 12 asist ve 9 ribaundla oynayan Lebron’u buraya koymazsam büyük ayıp etmiş olurum. 10 tane üçlük denemesinde kendisini çok sıcak hissetmesinin payı büyüktür herhalde. Ancak bu içeriye girmekten kaçındığı anlamına gelmiyor. Faul çizgisinden kullandığı 19 serbest atışın 13’ünü sayıya çevirmiş Lebron.

Carlos Delfino 24 sayı 8 ribaund 8 asistle triple double’a yaklaşmış. Maç boyunca 11 şutundan sadece 2 üçlük kaçırmış, verdiği 8 asist ise kariyer rekoru. Maçtaki bir diğer kariyer rekoru da çaylak Jennings’in 13 asisti. Maçı çok rahat kazanmışlar Wolves karşısında.


Boşa kürek çekenler:

Kevin Durant içeri girdiği pozisyonların çoğunda Cavs savunmasına takıldı, bu yüzden 10/25 gibi iyi olmayan bir şut yüzdesi var. Yine de kullandığı 13 serbest atışın 12’sini sayıya çevirerek takımının skor yükünü çekmeyi başardı. 34 sayı 10 ribaund 3 asist 2 top çalmayla tamamladı maçı. Ancak Lebron’dan yediği, maçı bitiren öyle bir blok var ki anlatılmaz, izlenir. Ayrıca hep belirtiyorum bu adamın takım arkadaşlarını daha çok maça sokması lazım diye. Sol dipte bekleyen takım arkadaşına pas vermesi gerekirken zorlama bir atış denedi ve sonuç hüsran. Gelecek sene de maç sonlarını daha iyi oynamayı öğrenecek Durant. Yavaş yavaş gelişecek. Bu arada pozisyonda faul olduğunu düşündüğünü söylemiş bir arkadaş yorumunda, ancak gece izlerken öyle düşünmemiştim, bir daha izlediğimde de fikrim değişmedi.


Houston’da Brooks(20 sayı)-Scola(20 sayı, 7 ribaund)-Landry(22 sayı)-Budinger (15 sayı) dörtlüsü, takımının 97 sayısının 77’sini üretmiş Chicago karşısında. Özellikle Ariza’dan istedikleri yardımı alamayınca mücadeleci Bulls’a maçı vermişler.

Chris Paul, maça çok iyi başlamasa da ikinci yarıda takımını adeta tek başına taşıdı. 18’de 10’la 26 sayısı, 10 asisti var. Billups’ın lakabına yakışır şekilde attığı iki üçlüğe tek başına cevap verip maçı uzatmaya götürmeyi başardı ama uzatmada takım olarak Denver’a daha fazla karşı koyamayınca 110-116 kaybettiler.

Rip Hamilton, Roy'suz Portland'a karşı takımını maçta tutmak adına 25 sayı, 5 ribaund ve 9 asist ile oynamış, hatta takımını öne de geçirmiş ancak Andre Miller'ı durduramamışlar son 1 dakikada.

Takımı baltalayanlar:
Ty Lawson’ın kenardan 6 asisti var, güzel fakat maç içinde çok bariz hatalar yaparak belki de Kaan Kural’ın dediği gibi, Denver’ın maçı erken bitirmesini önledi. Fark 8 sayıyken, hızlı hücumda 3’e 0 giderken smaca kalktı ve kaçırdı. Burada sorun yok, diğer Denver’lılar topa sahip olacaktı zaten ama potada asılı kaldığı için topu kaybettiler. Hemen ardından Chris Paul’un şut fakeine düşüp faul yaparak Hornets’e bedavadan 3 sayı kazandırdı. 7’de 2’yle 8 sayısı var Lawson’ın.

Trevor Ariza’nın 14 şutundan sadece 3 tanesi girmiş. Rol oyunculuğundan skorerliğe bürünmüş biri için böyle istatistikler gayet normal, sezon içinde de gördük zaten. Ama böyle günlerde 7 tane üçlük denemek yerine biraz takım arkadaşlarını da oyuna dahil etmeye çalışsa çok daha iyi olur.

Günün X-faktörleri:
Philly'deki değişiklikler biraz işe yaramış gibi gözüküyor. Elton Brand’in ilk beşe dönmesi ve Young'ın kenardan onun yerine rakibin yedeklerine karşı uzun forvet oynaması ile kendisini bulduğunu söyleyebiliriz. 22 sayısı 10 ribaundu var Indiana’ya karşı 26 dakikalık sürede. Geçtiğimiz sene Brand'in yerine devamlı uzun forvette oynayan Young ve Philly için güzel haber. Ayrıca Pacers deplasmanında kazanmışlar.

Son iki senedir ilk beşte başlama fırsatı bulamıyordu Daniel Gibson. Bu şansı, 9 saniye kala attığı çok önemli üçlükle maçı Cleveland’ın kazanmasında büyük rol oynayarak değerlendirdi dün gece. Toplamda da 13 sayısı 4 ribaundu var. Hatta benim izlemediğim anlara denk gelen 2 de blok yapmış küçük boyuyla.
Aynı maçta Shaq’in Thunder uzunlarına karşı iyi oynaması zaten beklenmeyen bir şey değildi. Yine de 22 sayısı bu sene attığı en yüksek değer. 10’da 8’le oynadı, 15 de serbest atış oynadı ama alışılageldik şekilde 6‘sını sayıya çevirebildi. 6 ribaundu 3 de asisti var. Dün gece LeBron ve Shaq'a karşı oynayan Thunder uzunlarının yerinde olmak istemezdim.

Martell Webster müthiş bir ilk yarı geçirmiş Detroit’te. İlk yarıda 5 üçlüğüyle beraber tam 21 sayı atmış Pistons potasına. Maçın 48 dakikasını da oyunda geçirmiş ancak kalan sürede aynı performansı sürdüremese de 28 sayıyla kariyer rekorunu kırmayı başarmış. Yanında 7 de ribaundu var. Takım arkadaşı Rudy Fernandez de 19 sayısının 10’unu faul çizgisinden bularak kenardan katkıda bulunmuş. Maçta diğer bir dikkat çekici ayrıntı, Steve Blake ve Andre Miller’ın sayı asist double double’ı yapmaş olması (Blake 11sayı, 10 asist - Miller 11 sayı, 13 asist).

Joakim Noah, maç öncesi antremanda ağrı hissettiği için maça çıkmamış ve yerini Brad Miller’a vermiş. O da taraftarını kıramamış ve sezonun en iyi maçını oynamış. Sahada kaldığı her dakika başına sayı atmış Miller; 14’te 9’la 25 sayısı, 5 ribaundu var. Ayrıca maçın özetinden izlediğim kadarıyla attığı kritik bir üçlük ve aldığı maçı garantileyen bir hücum ribaundu var.
Noah’ın yokluğuyla oluşan ribaund açığını ise Taj Gibson kapamış. 14 ribaundu ve 16 sayısı var, hem de 6/8 isabetle. Kenardan gelen Tyrus Thomas’ın da getirdiği enerjinin yanında 6 bloğu var.

Bir diğer etkileyici Phoenix’li oyuncu Robin Lopez ise 6’da 4 saha içi, 8/8 serbest atış ile 16 sayı atmış. 9 da ribaundu var. Robin Lopez’in ilk beş çıktığı son 4 maçtaki ortalamaları %76.6 ile 16 sayı, 6.5 ribaund. Nash'in yanında oynamak apayrı bir avantaj tabii. Dün de buna şahit olduk kaç kere. Tabii 8/8 serbest atış için takdir etmek lazım ayrı.

Goran Dragic kariyer rekoru olan 20 sayının 18’ini son çeyrekte attı Golden State potasına. Geçtiğimiz sene Tragic olarak anılan biri için gerçekten etkileyici, geçtiğimiz aylarda da buna benzer birkaç performans ortaya koymuştu. 4 top çalmayla da kariyer rekorunu egale etmiş. Ayrıca son çeyrekte attığı sayılar maç koptuktan sonra değil, aksine maçın kopmasına yardımcı olan sayılardı, çok kritik üçlükler attı. Hatta o iyi oynuyor diye, Nash'i maçın bitimine 5 dakika kala oyuna aldı Gentry.

Kenyon Martin, West’ten yoksun Hornets maçında karşısında Songaila’yı bulunca hücumda coştu. Özellikle maçın başlarında birebirde rahat bitirdiği veya pota altında boş kaldığı pozisyonlarla epey sayı üretti. 16’da 10’la toplam 20 sayısı var Denver adına. Ayrıca maçta Kaan Kural’ın da bolca belirttiği gibi, David West’ten yoksun New Orleans ribaundlar konusunda çok zorlandı. Hornets’in 7’sine karşılık Nuggets’ın 20 hücum ribaundları var. Toplamda da 61 ribaund aldı Denver’lı oyuncular, 61 dile kolay.

Minnesota karşısında Hakim Warrick, maç erken kopsa da 8 şutunun 7’sini sayıya çevirmiş, toplam 18 sayısı var, 16 dakikada hem de.

Bizimkiler:
Ersan 8 ribaund almasına rağmen 9’da 3 ile 8 sayıda kalmış kenardan başladığı maçta. Sadece 3 tane üçlük kullanmış olması sevindirici ama izlemeden yorum yapmak pek doğru değil. Ayrıca sürelerinde hala pek değişme yok ortalamasına göre ama Warrick şu sıralar dakika aldığında, Ersan'dan daha iyi oynuyor.

Memo da bu sene özlettiği performanslarından birini Nets’e karşı yapmış. 21 dakikada 12’de 8’le 20 sayı, 5’i hücum 11 ribaund. Diğer tarafta Nets’in kazanacak hali kalmamış. En kötü takım olma rekorunu kırmaya çok yakınlar.

3 FARKLI FIKIR:

bahadır dedi ki...

hergün yazdığın bu yazılar için teşekkürler,ne kadar uğraştığını tahmin ediyorum.sayende yahoo,nba.com 'dan maç sonuclarına bakmaya ugrasmıyorum. nba 'in sitesine zaten uyuzum:)

Unknown dedi ki...

Ben Chris Paul'ün yerinde olsam, hemen takasımı isterdim. Her şeyi yaptı bu adam, ama takımı o kadar kötü ki kadro olarak, anca bu kadar oluyor. Maçı uzatmaya götürdü, hem de Billups'ın her şutuna cevap vererek, ama uzatmada arkadaşları boş şutları dahi sokamayınca yenildiler. Chris Paul gibi bir adamı playoff'da göremezsem hakkatten çok üzülürüm. Ligin en iyi oyun kurucusu ve 5 oyuncusundan birisidir kendileri artık.

Adsız dedi ki...

nba.com gerçekten çok yavaş ve kullanışsız, yine de en iyisi sports.yahoo.com/nba