Tim Duncan ve Tony Parker'ın oynamadığı maçta Manu çıldırmış. Bu sene sağlam bir performans gösteren George Hill'in, Parker'ın yokluğunu mümkün olduğunca az hissettireceğini tahmin ediyordum. Ancak maç hakkında yorum yaptığımda, henüz Duncan'ın sakatlığından haberim yoktu. Onun eksikliğini de Manu Ginobili, çıldırarak kapatmış: 8/15 saha içi, 6/8 üçlük, 14/16 serbest atış isabeti, 8 asist, 4 blok. Bir şutör guard daha ne yapabilir takımı için? Maçın 4. çeyreğinde bulunan sayıları izliyordum, Spurs'ün neredeyse her basketinde Manu'nun bir şekilde imzası var. Hatta belli bir noktadan sonra yorumcu "Manu yarasa olayından sonra aşı olmamış galiba, baksanıza kuduz olmuş gibi oynuyor." diye espriyi patlattı. Gelelim Hedo'ya, aslında box score'a bakınca Jefferson ile çok güzel kapıştıklarını (Hedo 20, Jefferson 24 sayı) söylerdim ama maçı izleyen bir tanıdığın dediğine göre Hedo 4. çeyrekteki hatalarıyla, Raptors'ın mağlubiyetindeki en büyük nedenlerden biri olmuş. Bu arada maçtan ilgi çekici iki istatistik var:
1)Jefferson'ın 7 asisti. Kendisini çembere gitmesi ve skor üretmesiyle tanımlayan, asistleri ikinci planda olan bu adamdan yüksek bir sayı.
2) Bosh yine 1'de 1 üçlük atmış. Sezonda 6/6 oldu. Bakalım ne zaman bozulacak seri.
Aslında maç pek bir anlamsız, zevksiz olmuş muhtemelen. Ama yani değinmeden de edemezdim. Warriors Timberwolves'a sadece 48 dakikada 146 atmış. 8 oyuncu çift hanelere ulaşmış. Azubuike 13/19 isabetle 31 sayı üretirken, Jackson tam 15 asist ile herkesi beslemiş. Ayrıca 4 top çalma ve 2 bloğunu da unutmayalım. Takımın yeni-yedek pivotu Randolph da sezon başıntaki beklentilerin boş yere olmadığını hatırlatmış: 23 sayı, 7 ribaund, 3 top çalma, 3 blok. Bu Don Nelson gerçekten deli. Uzun forvette yine tamamen kısa forvetlere yer vermiş. 95 kiloluk Randolph da pivot olarak 30 dakika almış. Gerçi bu şekilde oynayarak ancak Timberwolves'u yenerler gibi geliyor bana. Dişli takımlara karşı alacakları sonuçları bekliyorum.
Suns-76'ers maçında Nash bu sezon 2. kere 20 asiste (o kadar abuk bir rakam ki sayı yazmışım düzelttim sonradan) ulaşmış. Onun dışında Jason Richardson'ın Celtics maçındaki şut performansı aynen devam etmiş, 6/8 üçlük atmış. Philly'de Speights 8/13 isabetle 20 sayı üretmiş ve beklediğim gibi Dalembert'den çok daha fazla süre almış. Özellikle Elton Brand, Princeton'ı hala öğrenememiş gibi duruyor. O, bu sisteme alışıncaya kadar Philly'nin iyiye gittiğini görmemiz zor.
Son 3 galibiyetleri yanıltıcı olsa da, Clippers'ın rezil oynayan Hornets'ı yenecek güçte olduğunu düşünüyordum. Eric Gordon'un oynamayacağını bilmiyordum bunu yazarken ancak tek başına Gordon 30 sayılık farkı kapar mıydı? Elbette hayır. Koç Scott, Devin Brown ile Peja'yı ilk 5'e yerleştirerek bir çözüm bulmuş gibi gözüküyor şutör guard-kısa forvet problemine. Chris Paul'ün 24 sayı ve 10 asist yaptığı (bu artık Paul için vasat bir performans bile diyebiliriz) maçta çok rahatlarmış gerçekten. Baron Davis'e verdikleri kontrat için takım sahibi Sterling şu anda kafasını taşlara, duvarlara vuruyor olsa gerek. Hadi geçen sene tamam çok kötü ve şanssız bir takımda konsantrasyonu sıfırdı, peki ya bu sene problemi nedir?
Son maçta ise tahmin ettiğim gibi uzunlarının etkili oyununun (14 ve 12 ribaund) yanında Deron Williams'ın 16 asistiyle Jazz galibiyete uzanmış. En ilgi çekici rakam ise Kirilenko'nun 5 üçlüğü. Kariyer rekorunu egale etmiş. Knicks'de ise sezon başından beri bir türlü geçtiğimiz seneki oyununu ortaya koyamayan Duhon yerine çaylak Toney Douglas'a bol bol şans (23 dakika) verilmiş, o da, bunu 21 sayı atarak gayet iyi değerlendirmiş. Dikkat, bomba bir istatistik açıklıyorumDuhon'un bu sezonki şut ortalaması: %25.8. Yine aynı cümleyle geliyorum: Ben bile Knicks ile 8 maça çıksam, o tempoda bulunan bomboş şutlarla, daha iyi bir yüzde tutturabilirdim belki de.
10 Kasım 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 FARKLI FIKIR:
Jazz-Knicks maçını izlemiş birisi olarak söylüyorum Duhon'ın özgüveni yerlere inmiş. Kendisine en yakın oyuncu 5 metre mesafedeyken bile tereddütle çıkarıyor topları elinden. Topu her alışında yükselen uğultu da kendisi açısından büyük sorun olsa gerek. Memo da iyice dış oyuncu olup çıktı. Dışın da dışı oldu, sürekli üç sayının oralarda dolanıyor. Kirilenko'ya da dayak mı istiyor dedim üstüne iyi bir maç çıkardı. Ama ben onun 7-8 asist, 5-6 blok, 4-5 top çalmayla oynadığı delifişek hallerini özlüyorum. O halinden hala eser yok maalesef. Knicks'in maçı kazabilecekleri veya uzatmaya götürülebilecekleri son topu da saçmasapan kullandıklarını söyleyebilirim. D'Antoni molada o hücumu çizdiyse bıraksın bu işleri hemen ama ben öyle olduğunu sanmıyorum. Bunu da topu kullanan Douglas'a takım arkadaşlarının gösterdiği tepkiye bağlayabilirim. Özellikle David Lee'den sağlam bir azar işitti gibi geldi bana. Utah Jazz'ın da hem hücumda hem de defansta çok dağınık bir oyun oynadığını söyleyebilirim. Bir pozisyonda Knicks hızlı hücuma çıktı, attılar girmedi, aldılar bir daha attılar gene girmedi, yine aldılar ve basketi yaptılar ve Boozer karşı potadan daha yeni gelmişti. Sonrasında Memo Boozer'a sertçe birşeyler söyledi ki hiç hoş şeyler olduğunu sanmıyorum. Utah'da takımın genelinde bir heyecan eksikliği mevcut, gözlerindeki ışık sönmüş gibi. İlk başta o ışığı geri getirmeliler diye düşünüyorum.
Yorum Gönder