BIY AD

18 Kasım 2009 Çarşamba

Kaan Kural Röportajı - İlk Bölüm

Kusura bakmayın arkadaşlar, vakit darlığı sebebiyle çözümlemesini bir türlü yapamadım. Buyrun ilk bölümü röportajın. Devamı yarına, hatta belki 3 bölüm bile olablilir. Tekrardan çok teşekkür ediyorum Kaan Kural'a bu keyifli sohbet için.

Röportajın ikinci bölümü için tıklayınız.
Röportajın üçüncü bölümü için tıklayınız.

Can - Abi ben seni ekonomi mezunu diye biliyordum ancak bir röportajında uluslararası ilişkiler diye okudum, nereden mezunsun?
Kaan Kural - Boğaziçi ekonomiye girişliyim ancak sonradan uluslararası ilişkilere geçtim ve oradan mezun oldum.

C - Bununla alakalı olarak, NBA diye bir lig olmasaydı şu an ne yapıyor olurdun?
KK - (Gülerek) Avrupa ligini takip ediyor olurdum herhalde. Yok, benimki büyük tesadüf, benim basketbol yazarı/yorumcusu olmak gibi bir hedefim yoktu. Şansa oldu tamamen. 1994 civarında Spor & Spor dergisinde beğendiğim NBA yazıları kesilince, niye artık yazılara yer vermediklerini sormak için aramıştım. "Sen yaz bir tane" dediler. Yazdım, beğendiler, TBL ve NBA'i amatörce yazmaya başladım. Üniversiteden mezun olduğumda diplomat olmayı düşünüyordum ancak çok hiyerarşik olduğunu gördükten sonra Garanti Bankası'na başvurdum. Tam işe başlarken Sabah grubu Fast Break'i Reebok'tan satın aldı. Dergi konusunda Yiğiter Uluğ'a danışmışlar, benim Spor & Spor'daki yazılarım onun dikkatini çekmişti, tanışmıştık. Birgün geldi, "Oğlum gel seni yazı işleri müdürü yapalım" dedi. Ben de "Abi, yazı yazmak ayrı, yazı işleri müdürü olmak ayrı, zaten yazı işleri müdürü ne yapar onu bile bilmiyorum." diye cevapladım. "İlk 3 ay sürünürsün sonra senden iyisini bulamayız zaten." dedi. Giriş o giriş. Yani kısacası X bankasında dış krediler müdürlüğünde uzman analiz yardımcısı falan gibi birşey olurdum herhalde basketbol yazarı olmasam.

C - Hayatını NBA ile beraber nasıl yaşıyorsun?
KK - Çok dağınık yaşıyorum, iyi birşey değil tabii aslında ama çok alıştım. Kaçta yatıp kaçta kalktığım hiç belli olmuyor. Maç 2'deyse oturuyorum, maçı anlatıp öyle yatıyorum. Daha geç bir maç ise ve yorgunsam gelip gece 10'dan 2'ye kadar uyuyorum, gidiyorum maçı anlatıyorum, ardından eve gelip tekrar 1-2 saat uyuyorum. Kısacası uyku düzenim tamamen işlerime göre oluşuyor. Çok iyi bir özelliğim var, kafayı koyduğum anda uyurum ben, gündüz 2, gece 2 hiç farketmez. Bir de zaten çok uyumam, günde ortalama 5 saat uyuduğum için de pek problem olmuyor.

C - Kaç tane NBA temalı t-shirt, sweatshirt, formaya sahipsin ve nereden alıyorsun bunları?
K - Yaklaşık 300 tane var. Eastbay ve NBA Store'dan alıyorum. Çok da ucuza alıyorum ha, genelde 1-2 senelik şeylere bakıyorum. 5-10 dolara çok güzel şeyler bulunuyor. Ayakkabıları da oradan alıyorum, burada 240 lira olan ayakkabıyı oradan 45 dolara aldım.

C - Kilo probleminin sağlığın açısından sıkıntı olabileceğini biliyorsundur, bununla ilgili birşey yapmayı düşünüyor musun?
KK - Valla açıkçası beceremiyorum ya, olmuyor.

C - Bu olayın sebebi bir sağlık problemi mi?
KK - Başta bir sağlık problemiyle başlayan, sonra benim yeme alışkanlıklarım nedeniyle depreşen bir durum.

C - En sevdiğin yemek hangisi?
KK - Mercimek çorbası. 7 gün 3 öğün yiyebilirim.

C - NBA oyuncuları arasında konuştuklarından, kırsal aksanla konuşan var mı?
KK - Var canım var çok var, Al Jefferson mesela tam köylü, yani daha çok kırsal kesim dialektinden. Özellikle güney aksanları, Louisiana'da falan yetişmiş oyuncular belli ediyorlar kendilerini. Chris Bosh direk Texas'lı mesela. Andrew Bogut'u anlamıyorum ama. NBA'de tek anlamadığım adam Bogut. Çok hızlı konuştuğu zaman bakıyorum abi "Ne diyor bu adam?" diye. Hırvat asıllı, Avustralya aksanıyle enfes bir performans sergiliyor.

C - Houston'la unutamadığın maç hangisi? T-Mac?
KK - T-Mac'in 43 saniyede 13 sayı attığı maç. Ama tabii Olajuwon'ın şampiyonluğunu da unutmam yani. NBA tarihinde en sevdiğim 2-3 oyuncudan biridir. Bugünkü modern pivotların hepsini ezer geçer, hoca olur, ders verir. Ama tabii ondaki ayak fundamental'ı birçok guard'da yok. O yüzden Olajuwon'ın yeri ayrıdır. Yine de tabii T-Mac'in 43 saniyede 13 sayısı NBA tarihinin en unutulmaz 5-6 anından biridir.

C - Reggie Miller'ınki 12 saniye miydi?
KK - 8.3 saniyede 8 sayı. O bir de playoff tabii ayrı birşey ama T-Mac'inki başka birşey. Mucizevi. Bir de Spurs'e karşı. 4 üçlük biri basket faul, daha ne olsun?

C - Amerika'da spor yazarlığı yapmak gibi bir hayalin/idealin var mı?
KK - O ancak hayal olur zaten. İnsanın anadili olmayan bir dilde yazarlık yapması imkansız gibi birşey. Benim 10-15 yıl Amerika'da yaşamam lazım ki dilin inceliklerini kavrayayım. Tamam ben iyi İngilizce biliyorum ama benim orada dili kullanma kabiliyetim ilkokul 5 seviyesinde falandır.

C - Bloklarda çok heyecanlandığını gözlemiş bir arkadaş (derken hemen cevap veriyor)
KK - Eeeh anlık evet ama blok benim en sevdiğim hareket değildir. Tamam heyecan ve enerji veriyor ama ben pas hastasıyımdır. Takım paslaşmasına veya zeki, akıllı, beklenmedik paslara bayılırım. Kidd'in 2003 döneminde her maçı efsaneydi mesela. Benim Bird ve Hakeem'den sonra en sevdiğim oyuncu Stockton'dır. Onu en iyi döneminde izledim. İnanılmazdı, dünyanın en basit ve en efektir paslarını verirdi. Cousy, Magic, Paul, Kidd, Paul'e bakarsan hepsinin acaip spektaküler pasları var ama Stockton'a gel, adam 15000 asist yapmış highlight'a giren 100-150 asisti bile yoktur. Dribbling üzerinden tek el pas olayını başlatan adamdır Stockton. Ama tabii ellerinin inanılmaz büyük olmasının da bunda etkisi vardı. Shaq'ınkilerden falan büyük olabilir. Stockton'ın elleri greyder kepçesi gibiydi.

C - Konudan saptık arada, arkadaş en sevdiğin hareket olduğunu düşünerek aklında kalan blokları sormuştu.
KK - Jordan'ın Wizards'daki son senesinde Ron Mercer'a koyduğu, topu panyaya yapıştırdığı pozisyon. Bir de tabii 1993 sezonu Knicks-Bulls serisi. Charles Smith'e maç sonunda Bulls'un üstüste yaptığı 5 blok. Anlamı açısından özel ikisi de.


Link


Link

C - Orada ama hafiften fauller var da...
KK - O zamanlar başkaydı ama ya. Şöyle söyleyeyim, Jordan'a o zamanlar 10 faul çalınıyorsa şu anki kurallarla 50 faul falan çalınır herhalde. O pozisyonda 3 net faul var. Şu anda olsa 12 kere faul çalınırdı.

C - Ben mesela yetişemedim Jordan'ın Pistons'dan dayak yediği dönemlere.
KK - Of Of Of. Laimbeer, Rick Mahorn, Isiah... Dumars dışında adam yoktu ki hepsi kasaptı. Jordan kuralları vardı zaten "sağdan girerse şurasına vuracağım soldan girerse burasına vuracağım" diye.

C - Canlı izlediğin oyuncular içinde en beğendiklerin?
KK - Kukoc, Bodiroga, Kobe. Yani özlediğim performanslar açısından.

C - Takip ettiğin yerli/yabancı blog'lar?
KK - Konyalı Portlandlılar var.
Maliano'yu özellikle çok beğeniyorum, Salsa Basket var tabii, Bol Basket var Ahmet Abi'nin. 7/24 Hornets çok iyi, Knicker Blogger, Three Shades of Blue - Memphis'in sitesi enfes, Clips Nation...

C - Basketbawful?
KK - Ona en son gelecektim, açık ara 1 numara, en beğendiğim blog.

C - Michael Jordan mı Larry Bird mü?
KK - Benim için Bird ama hangisi daha iyi oyuncu dersen Jordan tabii ki. Bana sorsan bugün Ray Allen'ı da LeBron'dan çok seviyorum mesela Eric Gordon'ı da daha çok severim LeBron'dan.

C - O zaman Eric Gordon demişken: Beklenmedik, beğendiğin oyuncuları sorayım, Greg Ostertag vardı mesela benim bildiğim.
KK - Hastasıyımdır. Şaka değil, cidden. Mario West vardır mesela Basketbawful sayesinde kahramanım oldu. O sitenin istatitiğidir West, 1 dakikanın altında oynayan oyuncu "West" yapmış oluyor. Sam Perkins çok severim. Son dönemde ama Eric Gordon. Ray Allen bırakınca favorim o olacak gibi. Zeka, iyi şut tekniği ve sükunet benim için çok önemli. Sessiz fırtına tarzı. Mesela Hardun Erdenay'ı da çok severim.

C - Mark Cuban Nash 30 yaşındayken serbest kalmasına izin vermese bir şampiyonluk gelir miydi? Bir arada kalsalardı bugün bir Malone-Stockton kıyaslaması yapabilir miydk? diye özellikle sormamı istedi bir arkadaşım.
KK - Yani... Çok ütopik bir soru. Ama yok yani Malone-Stockton ile kıyaslama yapmazdık yapamazdık. Çok ayrı bir uyum vardı onların arasında. Zaten Nowitzki de ikili oyun üzerinden oynayan bir uzun değil. Nash konusunda ise, taş yerinde ağırdır. Nash Dallas'tayken fiziksel olarak daha iyi bir durumdaydı. Ama Nash'in yetenekleri asıl açık alanda ortaya çıkıyor. Başlarına bir de D'Antoni gelse belki olabilirdi. Ama Nash gitmiş olsa da farkediyor mu ki? Avery Johnson zırvalamasaydı, hakemler Wade'e açık çek vermeseler şampiyonluk gelebilirdi.

C - Sen inanıyorsun yani orada şampiyonluğun çalındığına?
KK - Ya sen ne diyorsun ya... Wade geçerken yanından el sallıyordun faul çalıyorlardı ya. Artık suyu çıkmıştı, Wade içeri girerken bakmıyordum bile ekrana.

C - Michael Jordan'dan bile daha özel bir ilgi görüyor diye çok eleştirilmişti hakemler.
KK - Tabii canım. Mesela son dönem için, bana göre Kobe ve Duncan en dokunulmaz oyunculardır. Dokunduğun anda faul çalınır. Kobe hadi neyse içeri giriyor, Duncan'a postta anında çalıyorlardı. Ama artık yaşlandı Duncan pek çalmıyorlar. 2003-2005 döneminde çok fenaydı. Ama Wade'in o final serisi gerçekten inanılmazdı. Şimdi de LeBron'a çalınmayan faullere taktım. Senin blog'da görmüştüm 5 maçta 3 faul almıştı sadece sezon başında. Geçen seneki playoff'larda da öyleydi.

C - Ben çalınmayan stepslere takmış durumdayım.
KK - Sorma o konuda benim yazım da var Slam Online'da. Wizards serisinde durduğu yerde, ikili sıkıştırmadan 2 adım atarak çıkmıştı. Bu nasıl görülmez hakemler tarafından anlamak mümkün değil, hareketli olsa hadi adımı göremediler diyeceğim de... Orada suyu çıkmıştı kararların. Ama yavaş yavaş düzeltiyorlar. Mesela Dwight Howard ile Kevin Garnett hareketli perde olayını abartmışlardı, önlerindeki oyuncuyu alıp götürüyorlardı. Bu sene hareketli perde çok çalınıyor.


C - Peki Slam demişken, yeni bir dergi için çalışmalar var mı?
KK - Var, NBA Türkiye'nin yeniden çıkarılması için bir proje var ama şu anda askıya alındı zannedersem.

C - NTV olarak All-Star ve Finaller'e gitmek gibi bir planınız var mı bu sene?
KK - Var, ikisine de gideceğiz inşallah. Zaten aslında her sene bu plan var ama geçen sene ekonomik kriz çıkınca gidememiştik. Bu sene Şubat'a kadar bu tarz bir problem yaşanmazsa gideceğiz. (Heyecanla) Dallas !!

C - O zaman bu senin All-Star ilk 5'lerini alayım. Bir de Noah'a ayıp etmediler mi All-Star listesinde yer vermeyerek?
KK - Doğu: Wade, Joe Johnson, LeBron, Pierce, Howard / Batı: Paul, Kobe, Carmelo, Dirk, Amare
Noah hakkaten ayıp ama bu listeleri geçen seneye bakarak yapıyorlar o yüzden anlayabiliyorum seçenleri.

C - İkinci kitabın ne zaman çıkacak ve nasıl bir tarzda olacak?
KK - Yine eski yazılarımı toparladıktan sonra bir kitap yazmak istiyorum.

C - Bir sezonu tamamen bir takımı takip ederek geçireceğin?
KK - O zor, o zor. O benim en büyük hayalimdi ama ona koca 1 sene vermek gerekiyor. İşlerimin tamamını bırakıp 1 senemi ayıramam şu anda. Tamamı olmasa bile işlerimin yarısını bırakmam gerekecek. Şu anda zor, belki 10 sene sonra yapılabilecek bir proje.

Magazin programı AZ SONRA'sı kıvamında: 2. bölümde Kaan Kural kimlere "Adam Değil" dedi? Kobe-Jordan kıyaslamasında kimi önde görüyor? Larry Bird'den daha çok sevdiği kişi kim? =)

16 FARKLI FIKIR:

Onur Kukuk dedi ki...

ağzımın suyu akarak okuduk devamını sabırsızlıkla bekliyoruz

saLsa dedi ki...

Eline sağlık Can, diline sağlık Kaan abi..

saLsa

maliano dedi ki...

Elinize,dilinize sağlık ikinizin de..

hasanerdem dedi ki...

çok güzel olmuş, ellerinize sağlık... kaan kural'a da selamlar, inşallah tanışma fırsatımız olur günün birinde :)

Telif Hakkı dedi ki...

Çok güzel olmuş.

2.bölümü bekliyoruz Can.

c23

Koray Gök dedi ki...

çok güzel olmuş, şimdi bir okudum, gece bir daha okuyacagım utah maçından önce :)))

Dan Dirik dedi ki...

Çok güzel olmuş, ikinizin de ağzınıza elinize sağlık =) bawful FTW ayrıca

ZorAdam51 dedi ki...

Abi çok akıcı bir şekilde yapmışsın.Eline sağlık ve sorumuda sorduğun için çok saol.

ZorTurk

SportsLine dedi ki...

Emeği geçenlerin eline sağlık :)

sabonis dedi ki...

teşekkürler arkadaşlar devam ediyorum aktarmaya buraya =)

bahtiyar dedi ki...

şahane olmuş devamını bekliyoruz, eline sağlık.

twilost dedi ki...

"C - Sen inanıyorsun yani orada şampiyonluğun çalındığına?
KK - Ya sen ne diyorsun ya... Wade geçerken yanından el sallıyordun faul çalıyorlardı ya. Artık suyu çıkmıştı, Wade içeri girerken bakmıyordum bile ekrana." hay elini ayağını öpeyim, ağzına bin bi kere sağlık.. basketten(tamam bu abartı), nbaden soğutmuştu bi süreliğine resmen, olmaz olsun böyle ayrımcılık..(gerçi daha feci devam ediyor da neyse alıştırdılar artık!)

çok çok teşekkürler bu röportaj için. ellerine sağlık..

onder dedi ki...

cok guzel olmus elinize saglik.

cast dedi ki...

ellerıne saglık devamınıda bır an once beklıyorum bır an once :D

Adsız dedi ki...

şu iki bloğun videosunu koymak ne kadar ince bir düşünce:)

sabonis dedi ki...

teşekkür ediyorum =)

@ son adsız: bilmeyenlere bir kolaylık yapmak istedim, bilenler de hemen oracık da hafızalarını tazelesinler diye yaptım. sağolasın.