BIY AD

9 Nisan 2010 Cuma

8 Nisan'dan Notlar

Günün Hayvan Performansları
Üç maçlık gecenin güzel geçmesini beklediğimiz iki maçı, son topa kadar çekişmeye sahne oldu. Bir basketbolsever için Perşembe gecesi sanırım bundan daha güzel olamazdı. Yalnızca Bosh ve Bogut’un sakatlıklarından etkilenen Mike Brown ve Phil Jackson’ın izledikleri strateji nedeniyle LeBron ve Kobe’yi göremedik gecenin en güzel maçlarında.

Gecenin en iddialı maçıydı bana kalırsa Lakers-Nuggets maçı. George Karl’ın operasyonun ilk safhasının olumlu geçmesinin ardından, koçun öğrencileri takım olarak mutluluklarını Batı'daki en önemli rakiplerinden Lakers’ı yenerek gösterdiler. Kobe’siz Lakers karşısında Carmelo ve JR Smith maçta ön plana çıktılar. Özellikle Melo 20’de 10’la 31 sayı, 4 ribaunb, 4 asist, 3 blok ve 1 top çalmalık performansının yanında, maçın son topunda Fisher’ı bloklamak uğruna bileğini burkarak maçı ne kadar önemsediğini gözümüze soktu. Blokladığı top sonucunda takım arkadaşlarının sevinirken, o sekiyordu en son gördüğümde; fakat önemli bir sorun olduğunu sanmıyorum. Maçın bir diğer yıldızı JR Smith ise 19’da 10’la 26 sayı ve 6 ribaundluk performansıyla Melo’nun imdadına yetişti. 11’de 5 isabet bulduğu üç sayılık atışlarıyla Denver tarihinde bir sezonda en çok 3 sayı isabeti bulan oyuncu olarak tarihe geçti. Bu alanda rekor Michael Adams’a aitti. Nuggets böylece peş peşe 4. galibiyetini alarak ikincilik koltuğundaki iddiasını sürdürmeye devam etti. Lakers ise bir ara 15’e kadar çıkan farktan geri geldi; ama maçın sonunu getiremediler. Bana kalırsa özellikle maçın sonunda Kobe’yi çok aradılar. Özellikle son topa kalmış bir maçta Kobe’nin olması -bu sezon sıkça gördüğümüz gibi- maçın galibini değiştirebilirdi.

Tyreke Evans “Yılın Çaylağı” ödülüne doğru kocaman bir adım daha atmış dün geceki 28 sayılık (12/19 şut oranı) galibiyeti getiren performansıyla. Ayrıca 7 asist, 6 ribaund ve 2 top çalması var çaylak yıldızın. Şu anda 20.0 sayı, 5.8 asist ve 5.3 ribaund istatistiklerine sahip. Eğer kalan üç maçta 51 sayı bulabilirse sayı ortalamasını 20’nin altına düşürmeyecek ve NBA tarihinde çaylak sezonunda 20,5,5 istatistiklerini yakalayan 4. oyuncu olacak. Daha önce Can'ın yazdığı gibi, öteki üç yıldız Michael Jordan, Oscar Robertson ve LeBron James’ti. Eğer orta mesafe şutunu da geliştirebilirse savunulması çok zor bir oyuncu olacak gibi gözüküyor Evans. Ödülü de tamamen hak ediyor doğrusu.

Mike Brown, Chicago’ya kıyak geçmeyecek diye bekliyorduk; ama son aldığı kararla LeBron James’i yedek soyundurdu Cleveland koçu. LeBron’un da sayı krallığı için iddiasından ötürü oynayacağını düşünüyordum ben. Bu gidişle sayı kralı Durant, 8. takım da Chicago olacak. Gerçi bütün düğüm Chicago-Toronto maçında çözülecek yine; fakat Bosh’suz şansı çok az Toronto’nun. Maç hakkında söylenecek çok da fazla bir şey yok aslında. İlk beş baya etkiliydi Bulls adına. Yine Rose başı çekti. Yıldız oyuncu 17’de 10’la 24 sayı, 10 asist, 3 ribaund ve 1 top çalmayla oynadı. Noah 17 sayı, 15 ribaun ve 4 blokluk; Hinrich 23 sayılık ve Deng ise 22 sayı ve 10 ribaundluk performanslarıyla Rose’a yardımcı oldular. Her biri umut veren çabalar; fakat bunun dışında düşünülmesi gereken birkaç konu var: Maç bitiminde Hinrich’in suratını gördüm ben. Takım arkadaşları sevinirken, o düşünceli bir şekilde gidiyordu soyunma odasına. “LeBron’suz, Shaq’sız Cleveland’ı, United Center’da binbir cefayla yeniyorsak, playofflarda kesin süpürürler bunlar bizi.” diye düşünüyordu herhalde. Öyle ki şu maçta bile, kullanılan son iki top Varejao’da patlamasa, herhangi bir oyuncu ( Ilgauskas dahil) kullansa o iki şutu birini mutlaka sokar maçı da paşa paşa Cavaliers kazanırdı. Bulls yatsın kalksın Varejao’ya dua etsin.


Boşa Kürek Çekenler
Mo Williams, LeBron’un olmadığı maçta takım arkadaşlarını kattı peşine. Playofflara yaklaştıkça düzelmesi umut verici. Bir aydır performansı üst düzeyde yıldız oyuncunun. Dün gece de 24’te 12 ile 35 sayı, 10 asist ve 3 ribaundluk katkı verdi takımına; fakat playofflara kalabilme savaşı veren Chicago’ya kafa tutamadı. Özellikle maçın bitimine kısa süre kala Jamison’ın bileğini burkarak kenara gelmesiyle tek başına kaldı. Maç da son topta 109-108 kaybedildi zaten; ama ben kaybedilmiş bir şey olduğunu düşünmüyorum. Aksine LeBron olmadan da takımın bu kadar dirençli olduğunu görmek Cavaliers adına gayet sevindirici bir haber.

Gasol de dün gece Kobe'siz Lakers'ı 26 sayı, 13 ribaund, 5 asist ve 3 bloğuyla ayakta tutmaya çalıştı ; ama yine de galibiyeti Denver'a kaptırdılar. Maçın sonunda öne geçip, 7 sayılık fark da yakaladılar; fakat bana kalırsa Kobe'nin yokluğunu (başta da söylediğim gibi) işte o zaman hissettiler. Belki oyunu durağan bir tempoda tutsalar maçı kazanabilirlerdi; ama Anthony'nin etkili oyununa kafa tutamadılar ve maçı son topta 98-96 kaybettiler.


Günün X-Faktörü
Jason Thompson, Clippers’ı devirdikleri maçta Tyreke Evans’a yardımcılık görevini fazlasıyla yerine getirmiş. 20’de 10’la 22 sayı, 8’i hücum ribaundu olmak üzere 15 ribaund ve 3 asistle kendi sahalarında hiç zorlanmadan 116-94 ile geçmişler Clippers’ı.


Takımını Baltalayanlar
Tam olarak baltacı diyemem; ama felaket şut oranlarıyla ile Lakers’ın rotasyondaki 20 dakika ve üzeri süre alan 3 guard'ı da burada yer almayı hak etti dün geceki performanslarıyla. Kobe’nin yokluğunda Vujacic ilk beş başladı ve 12’de 3 attı. Fisher ve Brown, Kobe yok diye sazı eline almaya çalıştılar. Fisher 11’de 2, Shannon Brown ise 12’de 3 isabet bulabildi yalnızca. Ayrıca Fisher da son topta dillere destan(!) bir crossover denemesinin ardından, Melo’dan bloğu yiyince maç kaybedildi zaten.(Üstteki resim: Melo'nun blokladığı şut) Toplamda 3 guard’dan 35’de 8’lik felaket yüzde Lakers’ın guard sorununu bir kez daha gözler önüne serdi kısacası.

1 FARKLI FIKIR:

Adsız dedi ki...

Çok ilginç demek ki lebron sayı kralığını umursamıyor. All-star maçı MVp'si olmak için yaptıklarını hatrılıyoruz NBA sayı kralllığı onunla kıyaslanamayacak kadar değerli bir ünvan ama lebron başka havlarda! Ne oldu bu çoçuğa yogaya falan mı başladı acaba?