BIY AD

11 Haziran 2010 Cuma

Celtics - Lakers Finali 4. Maç (96-89)

2-3-2’de ev sahibinin asıl avantaj sağlayacağı husus evdeki maçlarını kazanıp, 3 maçlık deplasmandan en az 1 maç çalmaktır. Final formatının ev sahibine yarattığı avantaj bundan ibaret, tabi kullanmasını bilene. Üç maç ard arda kazanmak zor; ama evde bir maç bile verirsen, rakip takım ya seride 3-2’yi bulup topu sana atar ya da seri bitirir. Lakers için işte bu kadar önemliydi ikinci maç. Hemen şöyle bir senaryo yazayım: TD Garden’daki 5. maçı Boston kazandı(en normal sonuç). Seri de haliyle 3-2 oldu. Peki Staples Center’da durum böyleyken, NBA’in bu playofflarda deplasman dinlemeyen tek takımından iki maç almak, evinde peşpeşe 3 maç kazanmak kadar zor değil mi? Zormuş, gördük ilk iki maçta.

Bu seri bittiğinde eğer Boston şampiyon olursa finallerin MVP’si kim olur; hiçbir fikrim yok. Her maçta başka bir etken öne çıkar mı? İlk önce formülü “Pierce’ın takıma katılması lazım” diye çıkardık; ikinci maçta Ray Allen çıktı. Daha sonra maçın kilit rolünü ona yükledik; ama bu sabah ki maçta da Davis önderliğindeki Celtics yedekleri vardı karşımızda. Bir dahaki maçı da Garnett çekip koparsın, tam olsun bari. Şu iki maçta başımıza gelmedik olay kalmadı. Birinde Fisher çıktı; son çeyrekte kimseye top vermedi. Bu sabahta Glen Davis maçın adamı oldu. İnanılmaz şeyler oluyor; ama bunları ezeli rekabetin mucizeleri olarak adlandırıyorum.

Boston yedeklerinden biraz bahsetmek lazım; çünkü kuşkusuz maçın yıldızları onlardı. Özellikle Glen Davis, Nate Robinson ikilisi Lakers yedeklerinin hiç iş yapmadığı günde Lakers ilk beşindeki bazı oyunculardan bile daha çok iş yaptılar. Yalnız şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Şans faktörü maç boyunca Celtics’in yanındaydı. Hücum ribaundlarında Celtics’in 16-8 üstünlüğü olsa da 5-6 hücum ribaundu direk Celticslilerin kucaklarına düştü; ama çok normal bir sonuç. Basketbol şansı elbette olacaktır, ben “Daha çok isteyen aldı.” deyip geçeyim. Glen Davis de 16 hücum ribaundunun 4’ünün altına imzasını attı ve yanlış hatırlamıyorsam 4 ribaunduda sayıyla bitirdi. Gerçekten inanılmaz oynadı; ancak ben saha içinde attığı basketlerden sonra kendinden geçmesini pek sevmiyorum. O zaman Nate Robinson’dan pek farkı kalmıyor. Attın aldın sayıyı, şöyle ufaktan haykır geç, iki saat bağırılır mı ya? Neyse, toplam 18 sayısı vardı Davis’in ve daha da önemlisi bunların 9’u son çeyrekte, üstelik maçın kırılma noktalarında da geldi. Zaten Doc Rivers son çeyreğin son 5 dakikasına kadar Ray Allen dışında yedeklerle devam etmeyi tercih etti mücadeleye. Nitekim Davis ve Robinson koçlarının yüzünü kara çıkarmadı. Yalnız Nate Robinson ve Rasheed ne zaman akıllanacak onu hiç bilemiyorum işte? Son çeyrekte takımca kusursuza yakın bir savunma azmi ve şu yüzdesi varken neden aptalca teknik faullerle rakip takımın eline koz verirsiniz ki? İlk yarı %43’le oynayan takım son çeyrekte %63’le oynarken sizin gidip sağa sola sataşmanıza, hakemlere dayılanmanıza kimin ihtiyacı var ki? Yatıp kalkıp dua etsinler Kobe ve Fisher teknik faulleri sokamadıkları için. Ayrıca unutmadan Rasheed de Perkins’in durumuna düştü bu son teknik faulüyle. Eğer bir teknik faul daha alırsa toplam 7 teknik faulünden ötürü otomatikman bir maç ceza alacak. Gerçi maçın son bölümünde çokça sıkıntı çektiği sırtından ötürü sakatlanıp çıktı; belki öteki maça da oynamayabilir.

Lakers için de aklıma birkaç soru işareti takıldı. Onları da sorup kendimce açıklamasını yapayım. Görüşlerime katılmayan arkadaşlar varsa yorumlarda kendi görüşlerini aktarsınlar. Öncelikle ikinci çeyreğin sonunda peş peşe 3 üçlük yollamış, ellerini yanan bir Kobe varken ve aynı durum üçüncü çeyrek içinde geçerli iken son çeyrekte niye tüm takım anlaşmış gibi Kobe’ye topu vermez? Bunun PJ’in direktifi olup olmadığını bilmiyorum; ama Odom’ın basit bir crossover üzerine attığı şutlar, Kobe’nin hücumlarından daha mantıklı gibi gelmedi bana. Bir ara Kobe 5/6 üçlükle oynuyordu, o derece oyunun içindeyken top eline gelmediğinde soğudu gerçekten. Odom’a sataştım, ondan devam edeyim. Bu seride herkes bir şekilde elinden geleni yapmaya çalışıyor. Hatta Morrison bile elinden gelse takım elbiseyle sahaya dalacak; ama hala bu ruha bürünmemiş tek bir kişi varsa o da Odom’dur. Savunma azminin “S” si kalmamış sanki. Glen Davis yanından geçiyor, bir el bile kaldırmıyor. Aynı şekilde Ray Allen’ın ters turnikesini çok rahat bir şekilde bloklayabilecekken o arkasından koşmadı bile. Hücum konusunda da bir fark yaratamadı henüz. Davis ve Rasheed her maçta Odom’dan daha fazla katkı verdi şu ana kadar. O ise erken faul problemine girerek, Bynum’ın daha çok zorlanmasına neden olmasıyla benim aklımda kaldı şimdilik. Bynum bu maç ikinci yarı hiç oynamadı. Oysaki Davis’in pota altında sertlik üzerine kurulu hücumuna çok rahat kafa tutabilirdi Bynum. Davis’in de ligin en çok blok yiyen oyuncusunu olduğunu düşünürsek Bynum-Gasol ikilisi Gasol-Odom’dan çok daha fazla iş yapardı o son çeyrekte.Bu iş böyle gitmez. Odom’ın kendine gelmesi gerekiyor; aksi takdirde Lakers yedeklerinin Boston yedekleriyle boy ölçüşmesi imkansız bir hal alıyor.

Maçı izlememiş biri istatistiklere baktığında Kobe’nin 33 sayı, 6 ribaundluk performansına yaptığı 7 top kaybından ötürü kötü diyebilir; ancak ben Kobe’nin finaller boyunca bu kadar öne çıktığını görmemiştim. Tüm takımı sırtladı taşıdı. Yoksa skor açısından gayet kıt geçen maçta 33 sayı atmak hiç kolay değil. Belki son çeyrekte biraz daha onun üzerinden oynasalar Kobe 40’ı bile bulabilirdi. O nedenle yaptığı son top kaybı hariç (Rondo’nun kapıp, turnike bıraktığı maçı bitiren top kaybı)hiçbir top kaybına laf edemem. Lakers’da laf edilecek en son kişi Kobe’ydi bu sabah.

Geldik artık serinin en kritik maçına. Pazar gecesi 5. maçla sBoston’a veda edecek iki takım da ve seri Los Angeles’a taşınacak; ancak bu maçı kazananın şampiyonluk yolunda çok büyük bir adım atacağı düşüncesindeyim. İçimden bu maçı kazananın şampiyonluğu alacağı geçiyor. Ama bekleyip göreceğiz bu sefer başrolde kimin olacağını. Ben arada sorduğum soruyu tekrar sorayım Boston şampiyon olsa MVP ödülünü kime verirdiniz?

10 FARKLI FIKIR:

Onur dedi ki...

rajon rondo

Adsız dedi ki...


Boston Celtics: 96-89: LA Lakers ( Analiz)

Deniz dedi ki...

Bynum'ın ikinci yarı oynayamaması Boston pota altı oyuncularının coşmasına neden oldu. Serinin en kritik oyuncusu Bynum oldu böylece. Sakatlığına rağmen ikinci maçta olduğu gibi çıkıp oynayabilirse seri Lakers'a daha yakın, aksi takdirde Boston uzunlarına karşı Lakers her maçta ezilir. Ben Boston şampiyonluğu halinde Pierce'nin yine MVP olacağını düşünüyorum.

sukullaci dedi ki...

kobe çok iyiydi ama öyle 2 hata yaptı ki çok kritik oldu. biri senin yazıdığın bi tane daha o tarz hata yapmıştı, ve gasolunda boş dönen boston hücumundan sonra ribound u alıp hızlı çıkalım diye rakibe verdiği pozisyon vardı bide. bu 3 pozisyon maçın kaderini belirledi. bide ben maçtan keyif alamadım son çeyreğe kadar. herkes çok kasmayalım dengeli götürelim son çeyrekte ayarlarız havasındaydı. davis'in de salya akıtarak sevinmesı fena değildi bence :D bana robinsondan daha sempatik geldi.

sukullaci dedi ki...

bide boston'luların gasol'e çok sert davranması dikkatimi çekti. başka kimseye sertlik yapmıyolar ama gasol'ü görünce hemen itip kakıyolar. bi ara garnet boğazını dirseğiyle falan ittiriyodu.

calvin dedi ki...

odom gerçekten çok enteresan ya. farkında mısınız bilmiyorum ama son çeyrekte kobeye top vermeyen odomdu. birkaç zor basket attı ama zorlama atışlardı onlarda. savunmada ise diyecek bişey yok, glen davisin performansı ortada. 2. şans sayılarının yanında odom sürekli besledi onu.

Radagast dedi ki...

odom'un kafası hiç maçta değil, özellikle savunma tarafında sıfır.

garnett'e karşı hücum edip kaçırdığı bir pozisyonun fast-breakinde garnett lakers pota altından bitirirken odom yarı sahadaydı daha, direk maçın özetidir odom için.

Adsız dedi ki...

Lakers Kobe'yi unutunca hücum ritmini bozdu.Odom'u anlamak mümkün değil,sanki kasıtlı olarak Kobe'ye pas vermiyo gibiydi..

ckaracay dedi ki...

brian scalabrine

PiRLi Kahlov dedi ki...

Doc Rivers