Hem yazı çok uzun oldu hem de yazması baya bir sürdü, akşam 8'de ancak yayınlayabildim. Bir daha bu kadar uzun değerlendirme yazabileceğimi sanmıyorum.
Knicks 100 - Bobcats 102:
Tyson Chandler geçirdiği bilek ve ayak başparmağı ameliyatından sonra toparlanamamış gibi gözüküyor. D'Antoni'nin herhangi bir takımı 2 uzatmada 100 sayı üretip, 9/36 üçlük isabetinde kalıyorsa o maçı kazanması mucize olarak nitelendirilir herhalde. Bu maçta çok yaklaşmışlar ama netten o sırada takip ettiğim kadarıyla, Gallinari ve Duhon ile 2 kere maçı kazanma şansını kullanamamışlardı. Gallinari yakında Jeffries'in yerine ilk 5'e yerleşecek gibi gözüküyor. D'Antoni'nin de defalarca kez söylediği gibi, tam bu sistemin adamı. Bu arada Chris Duhon "Maçtan önce herkes dalga geçiyordu, kimse doğru düzgün hazırlanmadı Bobcats'e karşı" demiş. Bakalım kafalar koparılacak mı D'Antoni tarafından.
Bobcats'i aslında genel görüşe göre daha çok beğensem de, bu iki takımın da playoff yapacağına inanmıyorum.
Bucks 86 - 76'ers 99:
Ersan yine 17 dakikada 5 faul yapmış. Savunmada kendisini sakınmayı öğrenmesi gerekiyor. Biliyorum gücü yetmiyor ama sahada kalamadığı zaman, kendisini gösterme ve ilk 5'e yerleşme şansı azalıyor. Bu arada Skiles'a buradan teşekkür etmek istiyorum Ridnour yerine Jennings'i oynattığı için. Jennings bizi 17-9-9 ile selamladı sezon açılışında. Bucks seneler boyu bu yetenekten yararlanacak. 76'ers da Iggy kendisini bulmuş. Aynı şekilde Brand de biraz silkinme işaretleri vermiş. Gerçi bu istatistikler Bucks'a karşı geldiğiden, değerleri tartışılır. Ama iyi olan birşey var tam 6 oyuncu çift haneli skor üretmiş, top paylaşımı mükemmelmiş.
Wizards 89 - Hawks 100:
Celtics-Bulls maçıyla beraber zap'layarak izlediğim maçtı bu. Butler'ın sakatlanıp çıkmasını da bu yüzden kaçırmışım. Butler ve Jamison'sız haliyle bile bu takımı izlemek zevkli. Arenas'ı izlemek büyük bir zevk, bunun bir kez daha farkına vardım. Blatche birkaç pozisyonda müthiş ayak oyunlarıyla yeteneklerini tekrar gözler önüne serdi. Aptalca kararlar vermediği zamanlarda ligin kaliteli uzunlarından birine dönüşüveriyor ama sorun şu ki, her 3 maçtan 2'sinde saha içinde verdiği kararlar, olabilecek en kötüleri oluyor. Bu arada Haywood'un sayılarının neredeyse hepsinin asistler sonucu geldiğini söyleyeyim. Hawks'da kenardan gelip kısa sürede 16 sayı üreten Crawford ile Josh Smith galibiyetin mimarlarıydılar. Özellikle Smith hücum ribaundlarındaki etkinliğiyle göz doldurdu. Geçtiğimiz seneki bilek sakatlığından sonra bir türlü atletik yeteneklerini sergileyemiyordu, ancak bu sezon sanırım eski Smith'i izleyeceğiz. Bizler ve Hawks için çok güzel bir haber.
Raptors 107 - Grizzlies 117:
Sen git şampiyonluk adaylarından Cavs'i yen, sonra gelip Grizzlies'e yenil. İşte Raptors böyle bir takım olacak bu sezon, inişli çıkışlı. Hiçbir maçta önceden fikir sahibi olamayacağız sonuçla ilgili, aynı şekilde sezon sonu playoff yapıp yapamayacaklarını da şimdiden söylemek kahinlik olur bence. Bosh ve Randolph'un karşılıklı 37 ve 30 sayı atmaları dikkat çekiyor. Şutlarının girmediği bir maç geldiğinde afallayabileceklerini yazmıştım, Grizzlies'e yenilmekten daha iyi bir kanıt olabilir miydi buna, bilmiyorum.
Bulls 90 - Celtics 118:
Maçtan önce "Bulls, Spurs'den sonra boyunun alçısını alır." demiştim, Celtics beni yanıltmadı. Celtics'te çarklar mükemmel işliyor. Yani gerçekten anlatılmaz yaşanır bir maçtı. Magic'in mükemmel hücum ettiğini yazmıştım 2 gün önce, Celtics de mükemmel defans yapıyor ancak bunun yanında mükemmele yakın da hücum ediyorlar. Elbette bundaki en büyük pay sahibi olanlar Pierce-Allen-Garnett. Bu sezon yayınlanan Celtics ve Magic maçlarını kaçırmamanızı öneriyorum. İki takımın oyun kurucularına da değineyim kısaca: Rose resmen kayboldu, bütün defanstan sıyrılıp çembere kadar gittiği 1 pozisyondan başka birşey aklımda kalmamış. Rondo'nun 16 asisti de çok yanıltıcı bir istatistik. Evet maçın özellikle başlarında çok güzel birkaç servis yaptı Perkins ve Garnett'e ama benim hatırladığım kadarıyla asist sayısı 10 bile değildi ilk yarıda. Bu da, istatistiğinin çoğunu fark 20'ye çıktıktan sonra yaptığını gösteriyor. Keza House da sayılarının büyük çoğunluğunu ikinci yarıda buldu.
Thunder 91 - Pistons 83:
Hamilton'sız Pistons'ı mağlup etmiş genç Thunder takımı. Çok doğru yoldalar. Westbrook-Durant-Green 3'lüsünün yanına, 3 sezon önceki formunu yakalayan Krstic de eklendi bu sezon. 2-0 ile başladılar ama yendikleri takımlar Kings ve Hamilton'dan yoksun Pistons idi. Yine de Westbrook'un bu sezonki çıkışını görmezden gelemeyiz. İki maçta bile olsa, 11.5 ortalaması tutturmak her yiğidin harcı değil, tabii sezon ilerledikçe rakam 8 civarlarına düşecektir. Ayrıca genç guard, şutunu geliştirmedikçe, birçok maçta zorlanacaktır diye düşünüyorum. Pistons ise bu sezon nedense pek ilgimi çeken bir takım olmayacak gibi. Playoff'ları da hayal olarak görüyorum. Thunder konusunda ise, en yakın zamanda bir maçlarını izlemeliyim daha detaylı birşeyler söyleyebilmek için, ancak kendilerinden oldukça umutluyum.
Magic 95 - Nets 85:
Carter'ın bileğini burktuğu karşılaşmada Nets'i biraz zorlansalar da geçmişler. Magic taraftarları heyecanlanmasın, Carter'ın bileğinde ciddi bir sorun yokmuş. Dwight Howard 22 ribaunt, 4 blok ile içindeki canavarı ortaya çıkarmış. Sezona mükemmel bir başlangıç yapan Brook Lopez de, Howard'a karşı oynadığı için çok büyük sıkıntı çekmiş ve yalnızca 5 ribaunt alıp 3/8 isabetle 11 sayı üretmiş.
Jazz 111 - Clippers 98:
Mehmet'in sakatlığı sebebiyle yer alamadığı maçın çok çekişmeli olmasını bekliyordum. Esasında ilk 3 çeyreğe bakıldığında maç bir hayli yakın gitmiş ancak son çeyrekte Clippers heyecanına yenilmiş. Üstüste top kayıpları yaparak ve boş şutları değerlendiremeyerek yenilmişler. Baron Davis'in maç boyunca sorumluluk almamasına şaşırdığımı söylemeliyim. Bu takımın kadrosunu çok beğeniyorum, Lakers'a karşı da oldukça beğenmiştim ancak sezona 0-3 başladılar. Griffin'in sakatlığından sonra gerçekten bir Clippers laneti olup olmadığı tartışılmaya başlanmıştı. Ben de bu gidişle inanacağım lanete. Jazz tarafında ise Boozer'ın yaptığı 7 asist çok ilginç gerçekten. Yanlış anlamayın, Boozer NBA'deki uzunlar arasında iyi pas verenlerden biri, ancak kendisinden 7 asist görmeye pek alışık değiliz. Ancak Jazz açısından en önemli istatistik Kirilenko'nunki herhalde: 43 dakikada 5 sayı, 4 ribaunt, 1 blok ve 0 top çalma. İlk 5 başlamasıyla birkaç kıvılcım görürüz diye düşünüyordum, yanılmışım. Sanki kafasından Jazz'ı ve hatta belki de basketbolu silmiş gibi...
Warriors 101 - Suns 123:
Bol sayı olacağını kestirmek yarın güneşin doğacağını kestirmekle eş değerdi. Üşendim bakmaya ama son 5 senede bu iki takım arasındaki maçlarda, ortalama 250 sayı oluyordur heralde, o yüzden bu maçta az attıklarını bile söyleyebilirim. Suns'da Kerr'ü tebrik ediyorum, her ne kadar Shaq'ı bedavaya vermesini eleştirdiysem de, yiğidi öldürelim hakkını verelim: Channing Frye'ı takıma eklemeleri tek kelimeyle mükemmel bir karar oldu. Koşan, şutu olan bir uzun olarak Frye, Phoenix'e inanılmaz çabuk bir şekilde uyum sağlamış. Gerçi 6 üçlük atması biraz denk gelmiş ama Nash de onu beslemekten bir hal olmuş. Tam 20 asist ile oynamış. Eski "7 Saniye veya Daha Az" sistemine dönmek yaramış Suns'a. Jrich'ten yoksun bir şekilde 2-0 ile başladılar sezona. Onları da izlenecekler listesine yazdım. Warriors hakkında ne yazsam bilemiyorum. Son yıllarda gelip giden oyunculara bakınca, belki de Nelson ile yolların ayrılması yararlı olabilir.
Lakers 80 - Mavericks 91:
Şaşırtıcı bir skor. İzlemeden birşey söylemek istemiyorum ancak yazılanlara göre Marion, Kobe'yi 6/19 şut isabetinde tutmuş. Zaten Ross Kobe'yi durdurdu şeklinde yazılar görseydim, blog'u ve NBA izlemeyi bırakırdım herhalde =) Aslında ben Marion'ın da Kobe'yi durdurabileceğini düşünmüyorum, muhtemelen Kobe kötü bir günündeydi herhalde. Ama belirttiğim gibi, izlemediğim için bu tür şeyler söylemem doğru olmaz. Tek bildiğim şey, Gasol'süz bile olsa, Lakers'ı yendiler. Mavericks cephesi sezon başlamadan şampiyonluğa 1 inanıyor idiyse şu anda 2 inanıyordur.
Lakers %40 ile şut atmış. Herhalde sezon başına 80'in üzerine çıkamadıkları maç sayısı ortalama 2'dir, birini kullanmış oldular. Artest, Clippers maçında oldukça kötüydü, dün ise kendini aşmış ve maçı 1/6 isabetle 3 sayı üreterek bitirmiş.
31 Ekim 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 FARKLI FIKIR:
kirilenko genel olarak kötü oynamış gibi gözükse de en azından yaptığı 7 asist bir miktar övgüyü hakediyor bence, nihayetinde şutuyla ilgili olan özgüven sorunlarını biliyoruz, sokamadığı bir akşamda 43 dakikada 7 tane denemesi de gayet kabul edilebilir.
7 asisti kesinlikle övgüye değer, onu da yazdığımı zannediyordum yazmamışım. Ama 43 dakikada ribaunt blok ve top çalma toplamında 13-14'ü bulması lazımken 5'te kalması hiç iyiye işaret değil
ona kesin katılıyorum. hem mehmet, hem de korver yokken çok daha aktif olması lazım, ki yazın 8 kilo aldı ve artık 4 numaranın da hakkını verebilecek fizik gücüne kavuştu. ayrıca millsap-boozer'dan oluşan frontcourt'la clippers gibi oldukça sağlam uzunlar barındıran bir takıma ribaundlarda fark atabilmek de mühim bir detay.
bi de allah steve nash'i elden ayaktan düşürmesin :)
Yorum Gönder