BIY AD

9 Mayıs 2010 Pazar

Hawks - Magic Serisi 3. Maç (75 - 105)

Atlanta’nın bu sezon playoff maçlarını, ben yazmaktan usandım, eminim ki siz de okumaktan usanmışsınızdır. İnanılmaz bir şekilde bu konuma kadar geldiler. Aslında geçen sene de Cleveland’a süpürülmüşlerdi; fakat bunu o zaman sakatlıklarına ve Cleveland’ın formuna vermiştik. Peki bu sene ne oldu da kadrolarına Crawford gibi etkili bir 6. adam almışken, şu an süpürülmenin bir adım uzağındalar? Aslında sorun çok çok derinde yatıyor.

Öncelikle Woodson hiç ama hiç iyi bir mentör değil. Her ne kadar görevi o olmasa da, oyuncuları elbette ki onun yönlendirme ve duygusal temkinlerinden etkileniyorlar. En basitinden Orlando’yu ele alalım. Van Gundy’nin oyuncularına aşıladığı motivasyonla, Woodson’ın ki bir mi? Hücum ve savunma setlerinden bahsetmiyorum bile. Isolation’da bu kadar diretmenin anlamı nedir? JoJo ve Bibby bu seride hiç etkili değiller. Bir kere Bibby’nin artık yürüyecek hali kalmamış. Kendi savunmacısını geçemiyor ki birebirde. O zaman isolation hücumun da hiçbir etkisi kalmıyor. Savunmada da aksaklık devam ediyor. Rashard Lewis dün gece 22 sayıya ulaştı; fakat önemli olan nokta, 5 tane üçlük göndermesi. Buradan da şu anlaşılıyor: Howard’a double-team getirilmesi, Orlando’nun set hücumunun ana noktası. Zaten Magic’te 4 tane şutör oyuncu var. Boş adamı bir bulursan, direk hanene 3 sayı yazılıyor. Atlanta bu sorunu çözemiyor ve yapabilecekleri hiçbir şey yok. Öncelikle Horford, Zaza ikilisi Howard’a karşı tamamen etkisiz kalıyor. Bu takıma adam akıllı bir 5 numara alınmazsa, Doğu’nun “baba” takımlarına karşı hiçbir şey yapamazlar. Bu seneyi geçtik artık, 3-0’dan seriyi çevirebilmiş bir takım yok NBA tarihinde. Artık senenin yapılanması oluşturulmalı. Benim asıl merak ettiğim ise; takımın yeniden yapılanmaya gidip gitmeyeceği. Takımdaki 6 oyuncuyu teker teker ele aldığınızda hepsinin büyük potansiyele sahip olduğunu görüyorsunuz; fakat takım kimyası bambaşka bir konu ve bu noktaya kadar gördük ki bu iş böyle olmayacak.

Can, Joe Johnson’ın durumundan şurada bahsetmişti. Biraz da ben açayım konuyu. Bildiğiniz gibi bu sene JoJo’nun kontratı doluyor ve serbest kalıp, muhtemelen başka bir takıma gidecek. Hali hazırda Suns dedikodularını duydum; ama ne kadar doğrudur bilemiyorum. Bildiğim tek bir şey varsa; o da playofflardaki bu oyununun ona milyon dolarlara mal olacağı. Şu takımda süper yıldız olarak tanımlanan tek oyuncu. Takımın %35 ile attığı gecede ondan katbekat daha fazla katkı yapması beklenirken, 15’te 3 ile atarak bu yüzdenin oluşmasındaki en büyük etken oldu. Serideki ortalaması zaten ayrı bir tez konusu. %29 şut yüzdesi,12.3 sayı ortalaması “süper yıldız” diye tanımlanan bir oyuncu için yakışmayacak rakamlar. Elbetteki kendine alıcılar bulacaktır; ama ben onu takımına dahil etmek isteyen bir yönetici olsaydım; düşüncelerim Can’ın fikirlerine paralel olurdu. Kendisine zor zamanlarda güvenilmeyeceğini tekrar gösterdi ve ayrıca maçtan sonra seyirci için yaptığı açıklamalarla da zihinsel açıdan da bu yükü kaldıracak bir oyuncu olmadığını gördük.

Atlanta’nın dün geceki ağır mağlubiyeti, bir yandan takım tarihine, bir yandan da NBA tarihine geçti. Playofflarda serinin ilk üç maçı göz önüne alındığında, en çok fark(ortalama) yiyen ikinci takım oldular. Bu alanda birinci ise 1986’da Lakers’dan ilk üç maç sonunda ortalama 31.7 fark yiyen San Antonio Spurs. 24 sene sonra, bir takımdan böyle bir rekor gelmesi çok düşündürücü. Takdir edersiniz ki, 86’da oynanan basketbolla günümüzde oynanan basketbol arasında çok büyük farklar var. Bana kalırsa Atlanta’nın günümüz basketbolunda böyle bir fark yemesi, Spurs’un rekorunu solda sıfır bırakır. Ayrıca dün geceki 29 sayılık mağlubiyet, Atlanta’nın playoff tarihinde evinde aldığı en farklı mağlubiyeti oldu. Kısacası Hawks’u neresinden tutarsak, orası elimizde kalıyordu dün gece.

Howard ‘ın bu seride şöyle derinden bir oh çektiğini de hatırlatmak gerekiyor. İlk turda Bobcats karşısında inanılmaz gergindi, ayrıca hakemlerinde enteresan kararları doğrultusunda kenardan bir türlü kalkamamıştı. Bu seride de olmadık fauller çalındı Superman’e; fakat Howard bunlarla yaşamayı çözdüğünü gösterdi dün geceki performansı ile. Maçı 21 sayı ve 16 ribaundla tamamladı. Atlanta pota altının zaten çok etkisiz kaldığını yukarıda belirtmiştim; ancak en azından Howard’a iki oyuncu getirdiklerinde onu tutmalarını beklerdim. Hawks onu bile yapamadı. Howard’ı da tebrik etmek lazım, ne iki ne üç oyuncu tutamıyor dev pivotu. Hatta yazıyı da şu ilginç istatistikle bitireyim: Orlando’nun süper yıldızı, bu 3 maçta bir oyuncu ile savunulduğu süre içerisinde 51 kez topla buluşmuş, 19’da 15’le 47 sayı üretmiş ve 25 kez faulle durdurulmuş. Daha da ilginci iki veya üç oyuncunun savunması altındayken 33 kere topla buluşmuş, 8’de 7 ile 24 sayı üretmiş ve 10 faul çalınmış Atlanta'ya bu süre içinde. Bu istatistik Hawks’ın savunma konusunda da dersini hiç çalışmadığını çok net gösteriyor zaten.

Pazartesi gecesinde de bir şey beklemiyorum. Orlando playofflarda peş peşe 8. galibiyetini alırken, Atlanata’da geçen sene olduğu gibi bu sene de konferans yarı finalinde süpürülerek evine gidecek gibi.

0 FARKLI FIKIR: