BIY AD

4 Mayıs 2010 Salı

Spurs - Suns Serisi İlk Maç (102 - 111)

Ezeli rakibi Dallas’ı 6 maçlık seri sonunda geçerek kimilerine göre büyük bir sürprize imza atan Spurs ile, ilk turda yaralı rakibi Portland’ı beklenenden zor da olsa eleyip, geçen seneki felaket sezonun izini biraz olsun geride bırakan Suns, batı konferansı yarıfinali ilk maçında dün gece US Airways Center’da karşı karşıya geldi. Spurs’un amacı sık sık eşleştiği ve elediği bu rakibine, serinin başında bir darbe vurmak ve kaos ortamında inanılmaz bocalayan Phoenix’in ümitlerini ilk maçtan kırmaktı. Phoenix’te ise hedef, artık yaşlanan ve eskisi kadar güçlü görünmeyen rakibine saha avantajını kaptırmamaktı.

Her iki takım da playofflar boyunca alışkın olduğumuz 5 ile başladı maça. İlk 5’lere baktığımızda, Amare’nin McDyess’a karşı ayak çabukluğu haricinde herhangi bir oyuncunun matchupına karşı ne sürat, ne size, hiçbir fiziksel üstünlüğü yoktu. Bu da oyuncuların, savunmacısı karşısında bire bir oynayarak sayı bulmasını nerdeyse imkansız hale getiriyor, aynı zamanda hızlı hücumların ve ikili oyunların skor üretmede ne derece mühim bir rol alacağının habercisi oluyordu. İlk dakikalarda rakibin kaçan şutlarından sonra, savunma yerleşmeden sürekli fastbreak kovalayan ve genelde bu hücumlardan sayı çıkaran Suns, maça kolay sayılar bularak başlamış oldu. Bu dakikalarda Duncan’a alçak postta top indiren Spurs, rakibin ona getirdiği ikili sıkıştırmalarda parkeye iyi yayılamadığı için üst üste top kayıpları yaptı. Bu bölümde Suns’ın savunma rotasyonunun mükemmel olduğunu da söyleyelim. Spurs, savunmada Nash’in tepede oynadığı ikili oyunlara bir türlü çare üretemeyince 3 dakika içinde boyalı alandan yediği 8 sayı ile 11-4 geri düştü ve Popovic’in molası geldi. Mola dönüşünde Parker’ın da girmesiyle hücumda biraz olsun toparlanan Spurs, Parker’la Nash’e tam sahada baskı uyguladı ancak bu da kar etmedi. Nash-Frye ikilisinin pick&poplarıyla sayıya gitti bu sefer de Phoenix. Bu dakikalarda Suns’ın ikili oyunları ve savunmadaki yardımlaşmaları ne kadar mükemmelse, Spurs’un ki de bir o kadar kötüydü. Çeyreğin sonlarına doğru Ginobili’nin kaptığı üst üste toplar sonrasında, kısalarının maç başından beri ilk defa penetreyle girebildiği Suns pota altından sayılar bulan Spurs, Phoenix adına Richardson’ın da devreye girmesiyle farkı kapatamadı, ancak bu bölümde oyundaki dengeyi yakaladı. Bu dakikalarda Dudley savunmasındaki Parker süratini kullanarak takımının skor gücünü taşıdı ve Spurs ilk çeyreği 31-22 geride kapadı.

Suns, ikinci çeyreğe tamamen yedek(savunmacı) 5’iyle başladı. İlk dakikalarda oyunda temponun artmasıyla birlikte üst üste hızlı hücum sayılarının yanı sıra top kayıpları da baş gösterdi ve ilk 3 dakika 37-31 Suns üstünlüğüyle geçildi. İlerleyen dakikalarda savunma dozajı her iki takım adına da arttı. Bu dölümde Duncan’ın kendisine gelen ikili sıkıştırmalarda yaptığı top kayıplarına Ginobili’ninkiler de eklenince Suns farkı 14 sayıya kadar çıkardı. Spurs, çeyreğin son dakikalarında alan savunmasına dönen rakibi karşısında kısalarının penetreleriyle art arda sayılar buldu, ancak ilk çeyreğin sonunda olduğu gibi ikinci çeyreğin sonunda da Jason Richardson’ı durduramadı. Suns, Hill’e karşı size avantajını iyi kullanan Richardson’ın bulduğu sayılarla devreyi 10 sayı farkla 57-47 önde kapadı.

İlk Yarıdan Notlar: Boyalı alan sayılarında rakibine 36-18, fastbreak sayılarında ise 13-7 üstünlük sağlayan Suns adına ilk devrenin en etkili ismi 21 sayı-5 asistle Nash idi. Bu devrede Suns adına Amare’nin 4 ofansif ribaundı ve Richardson’ın 12 sayısı dikkat çeken diğer noktalardı. Spurs’te ise kenardan gelen Parker’ın 11 sayısına Ginobili ve George Hill’den 9’ar sayılık destek geldi. Yine bu deverede Suns %55, Spurs ise %41 ile şut attı.

İkinci yarıya Parker ve Ginobili’nin transition hücum ile bulduğu sayılarıyla başlayan Spurs, rakibinin savunmada bocalamasını fırsat bildi ve ilk 10 hücumunun 9’undan sayı çıkararak 67-64 öne geçti. Bu dakikalarda Spurs’un hareketli savunması ve rakibin pas kanallarını tıkamasıyla birlikte hücumda oldukça zorlanan ve üst üste zorlama atışlar deneyen Suns, bu atışlarda isabet sağlayamadı. İlerleyen dakikalar karşılıklı sayılarla geçildikten sonra Nash’in önderliğinde hücumda ritmini bulan Suns, 2 dakika içinde yakaladığı 10-0’lık seriyle 83-73 öne geçti. Bu serideki her sayıda Nash’in sayıyı ya atarak ya da attırarak katkıda bulunduğunu söyleyelim. Bu dakikalarda Spurs oyun disiplininden koptu ve savunmada organize olamadı ve son çeyreğe 85-75 geride girdi. Spurs’un oyun disiplininden koptuğunu şu örnekle açıklayayım: Çeyreğin bitimine 19 saniye kala hücum sırası Spurs’e geçti. Ginobili önce 1’e 2 fast break denedi atışında isabet bulamadı, hücum ribaundını alan Spurs topu yine kendisine verdi ve bitime 9 saniye kala çok da müsait olmadığı halde bir de üçlük denedi Manu ve son hücum şansını rakibe bıraktı.

Son çeyreğin başında Amare’nin yüksek posttan bulduğu isabetli şutlara, konuk Spurs Bogans’ın dış şutlarıyla yanıt verince fark 10 civarında dolaştı. Çeyreğin ortalarına doğru Duncan, maçta ilk defa devreye girdi ve onun liderliğinde üst üste sayılar bulan Spurs, savunmada da sertliği arttırınca rakipten top kayıpları gelmeye başladı ve maçın bitimine 4 dakika kala fark 1 sayıya kadar indi. Bu dakikadan sonra seyirci desteğini arkasına alarak Amare ve Hill ile hücumda sayılar bulmaya başladı Suns ve kaos dönemini atlattı ve oyunun hakimiyetini yeniden ele geçirdi. Maçın sonlarına doğru yakaladığı dış şutlardan isabet bulamayan Spurs, Suns karşısında daha fazla direnemedi ve karşılaşmadan 111-102 mağlup ayrıldı.

Maçtan Notlar: Spurs karşısında önceki senelerde en büyük savunma sorunu Duncan-Parker-Manu üçlüsünü durduramamak olan Suns, bu konuda yine başarısız oldu. Duncan 20, Parker 26, Manu 27 sayıyla maçı tamamladı. Fakat yine önceki yıllarda oynanan Spurs maçlarında Nash ve Amare haricinde üçüncü bir skorer bulamayan Suns, bu sorunu ilk maçlık çözmüş gibi göründü. Playofflarda takımın en formda ismi olan Richardson’ın 27 sayısı, Amare’nin 23 sayısı ve maçın yıldızı olan Nash’in 33 sayı-10 asisti ile serideki ilk maçı almayı başardı Suns.

Serinin Gidişatı: Spurs’un serinin kalan maçlarında, rakibinin savunmadaki agresifliğini ve Duncan’a gelen ikili sıkıştırmaları cezalandırması için çok süratli top dolaştırıp, pas trafiği iyi sağlaması gerekiyor, hatta sırf bu pas trafiği sonunda dış şutlara skora gidebilmek adına Roger Mason, Bogans ve özellikle de Matt Bonner’a fazlaca süre verebilir Popovic, zira bu maç takım olarak 4/19 üçlük isabetiyle oynadılar. Şahsi fikrim Suns, serinin kalan maçlarında Duncan’ı belki biraz yavaşlatabilir ancak Manu ve Parker’ı durduramayacak gibi görünüyor. Bu şartlar altında Spurs, Amare-Nash-JRich-Hill dörtlüsünden herhangi 2 tanesini durdurduğu her maçta kazanmaya daha yakın taraf olacaktır.

0 FARKLI FIKIR: