BIY AD

9 Haziran 2010 Çarşamba

Lakers - Celtics Finali 3. Maç (91-84)

Birinci maçın analizi: Kobe, Gasol ve diğerleri
İkinci maçın analizi: Ray Allen, Rondo ve diğerleri
Üçüncü maçın analizi: İçine Kobe girmiş Fisher ve diğerleri

Öncelikle Kaan Kural’a bu müthiş tespiti lugatımıza kattığı için teşekkür etmek istiyorum. Tek cümleyle hatta tek benzetmeyle maçı anlat deseler; bundan daha iyi anlatılmazdı herhalde. Öyle bir maç ki son çeyreğin ilk 10 dakikası Kobe’nin eline top değmemişken, Fisher’ın ard arda 4 basketi var; resmen çıldırmış yani. Hatta bir örnek, birebirde belki de NBA’in en etkisiz oyun kurucusu Fisher; bu sabah o kadar övdüğümüz Boston savunmasını ardına takıp öyle bir turnike bıraktı ki, hem maçı kopardı hem de Pierce’a gereken cevabı verdi.

2-3-2’nin ev sahibi avantajına sahip takıma çok büyük avantaj sağladığını neredeyse her yazıda belirtmiştik. Özellikle avantajı yitiren takımın 3 maçı peş peşe kazanması inanılmaz derecede zor iken, Boston Staples’tan ikinci maçı çalarak çarkları kendi lehine döndürmeyi başarmıştı; fakat maç o şekilde sonlandıktan sonra bile akıllarda soru işareti vardı. Öncelikle Lakers uzunları Celtics pota altında istedikleri gibi at koştururken, Pierce’ın o kadar kararlı konuşması haliyle olmadı. Bu tür konuşmalar elbet birini ateşler. Belki Pierce bu açıklamanın kendi takımını gaza getireceğini düşündü; ancak Garnett dışında hiçbir Celticsli bu açıklamnın hakkını vermedi. Aksine Fisher’ın son dakikalarda elinin titrememesinin tek sorumlusu da olabilir Pierce.

Biraz da ikinci maçın kahramanı Allen’dan bahsetmesek olmaz herhalde. Geçen maç kırdığı “NBA Finalleri tarihinde bir maçta en çok üçlük isabeti bulan oyuncu” rekorunun ardından, dün gece de “NBA Finalleri tarihinin bir maçta en çok şutta hiç isabet bulamayan adamı” olarak tarihe geçecekti. Aslında maçın sonunda Garnett’e hücum faul çalındığında Allen çoktan şutunu yollamış ve yine isabet bulamamıştı. İrlandalı şansı korudu onu, o şutla tarihe geçmekten kurtuldu. Tam 13 şutun en basitinden en zoruna hiç birinde isabet bulamadı. Şut sayısı 14 olsa Chip Raiser ve Dennis Johnson’ın yanında tarihin kara kitabına geçecekti. Allen’ın mucize ikinci maçından sonra Rivers’a bu travmayı yaşatması çok ironik bir durum oldu. Bir maçta 8 üçlük atmaktan ziyade her maç 4 üçlük atsa çok daha makbule geçerdi herhalde.

Lakers’ın maçın başından itibaren rüzgarı kendi lehine aldığını söylemek gerek. 12-5 mağlubiyetle başladıkları maça bu noktadan sonra özellikle Kobe’nin çabalarıyla hem ofansif hem de defansif anlamda mükemmel bir oyun ortaya koydular. İkinci yarıda 32-8 lik serinin akabinde 17 sayılık fark yakaladılar. Zamanında Staples’ta 24 sayıdan gelmiş Boston, bu seferde geriden geldi; fakat o noktada Pierce’ın sinirlendirdiği Fisher ipleri eline aldı. Gerisini zaten yukarıda belirttim.

Bu maçın sonucuna göre seri artık Los Angeles’a geri gidiyor. Garnett bu maçta 25 sayı, 6 ribaund ve 3 asistle Minnesota günlerini bize hatırlatmış olsa da eğer takımın geri kalanı bu tempoda ilerlerse işleri çok zorlaşır. Öncelikle Perkins, Howard’a gösterdiği sertliğin yüzde birini Bynum’a gösteremiyor. Her ne kadar fiziksel olarak dezavantajı olsa da Howard’a diş geçiren biri elbet Bynum’ı etkisizleştirebilir. Ray Allen hakkında düşündüğümü zaten söyledim. Ne bir maçta 8 atsın, ne de 0. Her maç ritimli bir şekilde atması gerekiyor. Pierce, hala Artest’in savunmasına bir çözüm üretebilmiş değil. Bunları sadece bu maçın üzerine söylemiyorum. Üç maç boyunca hep aynı şeylerle karşılaşıyoruz. Şu ana kadar görülen o ki, sadece savunmayla işler yürüyecek gibi durmuyor; çünkü Lakers da şaşırtıcı bir şekilde aynı savunma azmiyle mücadele ediyor. Bu nedenle ipi, sıkı savunmaya karşı daha yüzdeli hücum eden göğüsleyecek. Şu ana kadar gördüğüm Lakers’ın bir adım önde olduğu yönünde. “Beat LA!” tezahüratları altın morlu oyuncuları pek etkilemiş gibi gözükmedi. Şu an iki takımda belki de NBA’de seyirci faktöründen en az etkilenen takımlar. Tekrar söylüyorum: “Sürpriz oyuncuların üzerine kurulu taktiklerden ziyade, takımların kendi savunma ve hücum prensiplerine göre oynamaları gerekiyor. Lakers için top ne kadar boyalı alana inerse o kadar avantajlı bir durum çıkar ortaya. Kobe’nin 29 şut atmasıyla bu işin halledilmesi çok güç. Boston için ise düğüm Rondo’nun Perkins’i oyuna sokması ve Pierce’ın Artest’ten kurtulmasıyla çözülebilir ancak.” Sanıyorum ki 4. Maç bize bunlar hakkında daha net fikirler verecek.

5 FARKLI FIKIR:

Asphalt Monkey dedi ki...

ilginc bir istatistik bu arada, 2-3-2 formatina gecildiginden bu yana 1-1 olan serilerde 3. maci alan 10 takimin hepsi de sampiyon olmus.

Adsız dedi ki...

Bu maçın sonucuna göre seri LA'e geri gidiyor demişsiniz ama, Lakers Boston'daki kalan maçları da kazanırsa 4-1 bitiriyor seriyi.
LA'e gidebilmesi için Boston'un maç kazanması gerekiyor.

motörkafa dedi ki...

Boston bundan sonraki 2 maçı alır.

Adsız dedi ki...

Pil ceksın 1-0 önde başaldığı hiçbir seriyi vermemiş playofflarda yada final serilerinde bildiğim kadarıyla. Boston bundan sonra babayı alır bence.

Adsız dedi ki...

alır alır :D

Kobe bu, Kobeeeeeeeee