BIY AD

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Bucks - Hawks Serisi Son Maç (74 - 95)

Playoffların ilk turunun, galibi belli olmayan tek serisi de dün gece nihayet sonuçlandı. Atlanta Hawks, evinde ağırladığı Milwaukee Bucks’ı beklendiği gibi rahat bir oyunla yenerek yaklaşık 1 haftadır dinlenen Magic’in rakibi oldu.

Her ne kadar savruk ve bazen oyun disiplininden kopuyor gibi görünse de, bana göre bireysel olarak Bucks’ın en büyük hücum tehdidi olan Jennings’i savunması için en etkili kısa savunmacısı olan Joe Johnson’ı görevlendirdi maçın başında Mike Woodson. Bu bölümde Josh Smith ve Al Horford’u potaya yakın yerlerde topla buluşturan Hawks, hücumda rakibine karşı en önemli silahı olan pota altını iyi kullanarak uzunlarıyla bulduğu üst üste sayılarla 4. dakikayı 10-6 önde geçti. Josh Smith’in üst üste 2 faul alıp çok erken kenara gelmesi ve yerine Zaza’nın girmesi de Hawks’ın oyun anlayışında pek bir şey değiştirmedi. Seri boyunca yapmaları gerekeni yapıyorlardı bu maçta. Alçak postta uzunları topla buluşturup onların sizeını kullanarak post up oynamalarını sağlıyor, ikili sıkıştıma gelmesi durumunda da dışarıdan boş üçlüğü arıyorlardı. Bu dakikalarda Kurt Thomas’ın Horford’a karşı gayretli savunmasına, hücumda tepedeki ikili oyun setinin devamında bulduğu orta mesafeli boş şutlar da eklenince Bucks, yakaladığı ivmeyle 13-11 öne geçti ve Woodson’ın molası geldi. Mola dönüşünde Hawks, savunmada vidaları sıkıştırdı, hücumda ise ofansif ribaundlarla birlikte üst üste ikinci şans sayıları buldu. Zaza’nın hem hücumda hem savunmada takımı adına getirdiği pota altığı sertliğine yanıt vermekte zorlanan Milwaukee’nin, çeyrek sonuna doğru Gadzuric’i oyuna alma hamlesi de kar etmeyince son 5 dakikayı skor üretemeden kapayan Bucks, çeyreği de 20-13 geride tamamladı.

Hawks ikinci çeyreğe, hücumda Horford’ın boyalı alandaki etkinliğiyle başladı. Savunmada ise, rakibin pas kanallarını yaptığı agresif savunmayla kapayıp, onları bire bir zorlamalara mecbur kıldılar. Durum böyle olunca Bucks, takımda kendi şutunu ve kendi pozisyonunu üretebilen yegane isim olan Jennings’in eline baktı. Genç oyuncu bu dakikalarda sorumluluk alarak yaptığı penetrelerden sayı çıkararak, takımının hücum yönünde silkelenmesini sağladı. Ancak bu bölümde Crawford’un el üstünden bulduğu dış şutlar Bucks’ın savunmadaki direncini kırıyordu. Çeyreğin ortalarına doğru Ersan’ın müthiş bir performansı vardı Bucks adına. Hücum ribaundlarındaki etkinliği ve şutlarındaki yüksek yüzdeli isabet oranına savunmadaki gayreti ve her zamanki mücadelesi de eklenince, takımı adına oyunun her iki bölümüne de katkı verebilen tek isim oldu. Bu dakikalarda Josh Smith’in faul problemine girerek kenara gelmesiyle Atlanta’nın 4 kısaya dönmesi de Ersan’ın ekmeğine yağ sürdü. Ancak aynı dakikalarda Skiles da gereksiz bir şekilde alan savunmasına dönünce Crawford’dan üst üste dış şut isabetleri gelmeye başladı. Zaten fazlasıyla hücum ribaundı veren bir takımın bir de rakipte JoJo-Bibby-Jamal üçlüsü aynı anda oyundayken alan savunmasına dönmesi komik geliyor bana. Çeyreğin sonlarına doğru iki takımın da karşılıklı basketleriyle Hawks devreyi 53-40 önde kapadı.

İkinci yarıya Moute yerine Ersan’ın ilk 5’te başlaması ile pota altındaki size dezavantajını biraz olsun azaltmaya çalışan Bucks’ın bu taktiği de işe yaramadı ve Josh Smith’in bulduğu üst üste 7 sayıyla fark 18’e kadar çıktı. Hawks, Jennings ve Delfino’nun bulduğu sayılara Bibby ile yanıt verince oyunda hakimiyeti elden bırakmamış oldu ve bu basketlerin ardından biz de maçta ilginç bir sekansa girmiş olduk. 3 dakika sayı üretemeyen Bucks’a Milwaukee de 5 dakika sayı üretemeyerek yanıt verince maç 67-50’ye kitlendi kaldı. Hemen her çeyrekte olduğu gibi bu çeyreğin de son dakikalarını rakibine oranla daha istekli oynayan Bucks, son çeyreğe 73-60 geride girdi. Son çeyrekte Bucks, geri dönüşe dair hiç umut vermedi. Atlanta son derece rahat tempoyla oyunu rölantide götürdü. Çeyreğin başında Bucks’ın sınırlı bir şekilde olan farkı kapatma çabalarına Joe Johnson ve Josh Smith ile karşılık veren Atlanta, karşılaşmadan da 95-74 galip ayrıldı.

Maçtan Notlar: Hawks adına 22 sayı-6 asistle oynayan Jamal Crawford ve 16 sayı-15 ribaunt ile oynayan Horford istatistiksel anlamda takımın en etkili isimleri olarak göründü. Bucks cephesinde ise, Ersan’ın benchten gelerek yaptığı 13 sayı-11 ribaundlık katkı ve Moute’nin 13 sayı-6 ribaundı gözüme çarpan diğer notlardı.

Ölüm kalım maçının son çeyreğine 13 farkla geride girip rakibine yalnızca 14 sayı atabilen Bucks, bize hücum gücü ve potansiyeli hakkında fazlasıyla fikir veriyor zaten. Milwaukee seri boyunca hem hücumda hem savunmada elinden geleni yaparak, hiç beklenmedik bir şekilde 3 maç almayı başardı rakibinden. Bu aşamada düşünmesi gereken taraf elbette Hawks. Konferans yarıfinalinde karşılarında, bana göre şu an Cavaliers ile birlikte şampiyonluk için en hazır takım olarak görünen Magic olacak. Her ne kadar bu turda pek parlak bir performans göstermeseler de, Magic serisinde gerekli ciddiyetin ve oyun disiplinin sağlanması halinde rakibine o kadar da kolay lokma olmayacaklarını düşünüyorum.

Not: Bu arada, maçı izlemeyip de Bogut’un benchte eşofmanıyla oturduğunu görenler için bir açıklama yapalım. Charlie Bell maç öncesi toplantısına geç kaldığı için takım tarafından cezalandırılmış ve Bogut da yalnızca 12. oyuncuyu tamamlamak adına aktive edilmiş.

2 FARKLI FIKIR:

mucho dedi ki...

Şimdi bide bu yorgunlukla kendilerine oldukça ters gelen Orlandoyla karşılaşacaklar. Bu serininde 4-0 bitmesi durumunda Orlando oynadığı maçtan daha çok gün dinlenmiş olacak. Gerçekten çok garip.

Adsız dedi ki...

brandon jennings'in nba'e geliş amacı, turnikeye çıkarken en çok blok yiyen oyuncu rekorunu kırmak mıdır? ben hayatımda bu kadar blok yiyen bir oyuncu görmedim, glen davis'den beter. zaten topu eline alınca zaruri haller dışında pas vermişliği yok, naumoski gibi 5'e 1 hücum ediyor maçın yarısında. yemin ediyorum bu kadar verimsiz oyun kurucu zor bulunur. neyse olması gereken oldu, bu takımın buralara gelmesi bile çok büyük başarıdır.