10 gün kadar önce biri bana konferans yarıfinallerinin ilk biten serisinin bu olacağını söylese galibin Spurs olacağını iddia ederdim muhtemelen. Çünkü Suns’ın Spurs’ü süpürme ihtimali, şampiyon olma ihtimalinden bile düşüktü benim gözümde. Bu yazıma da serinin genel gidişatını ve bu sonucun nedenlerini irdeleyerek başlamak istiyorum. Seri öncesi favorim Spurs’tu. Sonuçta, son 5 playoff maceranızın 4’üne son vermiş bir takım var karşınızda, en iyi döneminizde dahi kafa tutamadığınız, hatta belki zorlayamadığınız bile... Peki ne oldu da bu seri 4-0 bitti. Tamam, Suns playofflar öncesi en formda takımdı belki. Utah’a ve Denver’a 20 vurup öyle girdi playofflara, ancak Spurs’u 4-0 geçmenin açıklaması sadece formda olmak olmamalıydı.
Öncelikle bu sonucun temel nedeni Suns’ın açlığıydı. Düşünsenize; Dallas’ın istediği kontratı vermemesi sonucu Suns’ın yolunu tutan ve maçların kader anlarındaki tercihleri sorgulanan bir Nash, belki de Suns adına son sezonunu geçiren bir Amare, smaç şampiyonlukları ve Mavericks’i eleyen Warriors kadrosunda bulunması haricinde herhangi bir artısı olmadığı savunulan J-Rich, 38 yaşındaki bir Grant Hill ve bundan önce oynadıkları takımda rotasyona dahi zor girebilen Dudley, Frye… Tüm bunların yanı sıra bir de Spurs karşısında senelerdir “loser” damgası yemiş bir takım. Diğer tarafta ise şampiyonluklar yaşamış, başarıya doymuş, yıldızları yaşlanmaya başlamış ve bu yıldızların etrafına gerekli takviyeleri yapamamış (yapmaya çalışmıştır o ayrı) bir Spurs. Kim daha aç olacak, kim daha çok kazanmayı isteyecektir, tabi ki Phoenix. Başka nedenlere de kısaca değinip dünkü maça geçmek istiyorum. Yıllardır ligin en kötü benchlerinden birine sahip olan Suns (genellikle 7 veya 8 kişi olurdu rotasyonları), Alvin Gentry’nin gelmesiyle rotasyonunu oldukça genişletti. Sezon içinde yedeklere sık sık şans vererek, onların da playoffa hazır girmesini sağlaması, Gentry’nin bir diğer artısıydı. Suns’da yıllardır görmeye alışkın olmadığımız mücadeleyi, hırsı Dudley ve Amundson’un gözlerine bakarak bile görebilirsiniz. Ve tabi ki arkadaşlık. Suns’da takım ruhu uzun süredir oldukça iyiydi zaten. Ama buna bir de Gentry’nin oyuncularına karşı arkadaşça tutumu eklenince şu an belki de ligin en iyi takım kimyasına sahip organizasyonu oluştu. Bir de oyun anlayışı. Bu zamana kadar Suns’ı eleyen Spurs takımı defansif oyun anlayışına sahip olup, Suns’ı belli bir sayının altında tutarak onlara üstünlük sağlamıştı. Ama serinin 4 maçına baktığımızda Suns’ın en az 107 sayı attığını görüyoruz. Bu da Spurs’un bu sene başından beri geliştirdiği daha ofansif oyun anlayışının şampiyonluk yolunda pek de işe yaramayacağını şimdiden gösterdi bize.
Dünkü maça değinecek olursak, galibiyetin anahtarı dış şutlar oldu Suns adına. 10/24 isabet oranıyla oynadılar üç sayı çizgisinin gerisinden. Özellikle Nash ve Dudley’in (her ikiside 3/3 ile oynadı) dış şutlarına engel olamadı Spurs. Savunma tarafında Hill, Richardson ve Frye’ı durdurmayı başardılar, fakat Suns’ın seri boyunca olduğu gibi dün de hücum silahları hiç bitmedi. Önceki maçta hücumda pek de isteneni veremeyen Amare, dün geceyi 29 sayıyla tamamladı. Gelelim Nash’e, 3. çeyreğin ortasında Duncan’dan yediği dirsek sonunda kaşı patlayan Nash, oyunu yarıda bırakmadı ve maça tek gözü kapalı şekilde dönerek karşılaşmayı 20 sayı-9 asist (son çeyrek 10 sayı 5 asist) ile tamamladı. Suns adına serinin en formda isimlerinden Dudley ise 6/7 şut yüzdesiyle attığı 16 sayının yanı sıra, 6 ribaund ve 4 asistlik katkı yaptı takımına. Ayrıca takımına serinin 2. ve 3. maçlarını kazandıran Suns benchi, dün gece de pek yüzdeli şut atmasa da 41 sayı üretti.
Spurs cephesinde ise; 3. maç ile birlikte ilk 5’e yerleşen Tony Parker, bu sabaha karşı 22 sayıyla takımın en skoreri oldu. Popovich, ilk defa Bonner’a uzun sayılabilecek bir süre (30 dakika) forma şansı verdi ve Bonner da maçı 5/6 saha içi isabetiyle 14 sayıda tamamladı. Popovich, Suns karşısında önceki maçlarda da McDyess yerine bu isme şans verseydi, acaba Spurs seriye biraz daha tutunabilir miydi diye düşünüyor insan. Ama onun da form durumu rezaletti son 2 maça kadar, ayrıca Spurs savunması onun oynadığı dönemlerde çöküyor... Bunun dışında Spurs adına çift haneye ulaşan 6 ismin bulunması ve bu rakama rağmen takımın yalnızca 101 sayı bulabilmesi de ilginç bir istatistik. Boyalı alanda rakibine 54-38, fastbreak sayılarında ise 25-9 üstünlük sağladılar, ancak tüm bu istatistikler de onların süpürülmesine engel olmadı.
Galatasaray'ı özel kılan tablo "fotoğrafta" mevcut
23 saat önce
2 FARKLI FIKIR:
Bence Phoenix'in bu kadar sağlam bir takıma dönüşmesinin en önemli sebebi; Alvin Gentry.. adam hakkaten iyi
san antonio'yuda supurduler yaa vay anasini...
Yorum Gönder