Orlando’daki Summer League’in ardından Luke Harangody hakkında bir şeyler yazmak istiyordum, nihayet fırsat bulabildim birkaç satır karalamaya. Notre Dame’da oynarken iki-üç maçını göz ucuyla izlemiştim ama açıkçası çok da etkilenmemiştim kendisinden. Draft değerlendirmelerini yaparken de vakit bulamamamdan veya ona sıra gelmemesinden değil de daha çok kendisini yazılması gerekenler arasında görmediğimden dolayı kaleme almamıştım. Nitekim GM’ler de böyle düşünmüş olacak ki Celtics tarafından 2. tur 52. sıradan seçilebildi anca. Fakat o da tıpkı filmdeki Luke gibi esasında şanssız başlayan, ancak kendi şansı yaratan biriydi.
Notre Dame, daha çok Amerikan Futbolu’nda ün yapmış, basketbol kültürü pek olmayan bir okul. Bu sebepledir ki lisede parlayan genç yetenekler genellikle Kentucky, Duke, Kansas, UNC gibi takımlardan yana tercihini kullanırken, onlardan arta kalanlarla yetinir Notre Dame da tıpkı diğer programlar gibi. Luke Harangody de bu oyunculardan biriydi işte, pek gösterişli, göze hoş gelen bir oyun stili olmadığından dolayı kolej liginin baba takımları tarafından es geçilince o da Notre Dame’ın yolunu tuttu. Her ne kadar kendisi çok iyi oynayıp harika performanslar sunsa da takım arkadaşlarından gerekli desteği hiçbir zaman göremedi ve turnuvada 2. turdan öteye gidemediler. Zaten NFL’in gölgesinde kaldıklarından dolayı yerel halkın pek umurunda olmayan bu takım, bir de kolej turnuvasında başarının gelmemesi eklenince hepten göz ardı ediliyordu. Bunu, Big-East Konferansında kolej kariyerini 20 sayı-10 ribaund ile tamamlayan tek oyuncu olan Harangody de engelleyemiyordu…
Her ne kadar takımı iyi bir konferansta yer alsa da program olarak pek tutulmamalarıydı belki onun bu kadar alt sıralarda seçilmesinin sebebi. Belki Kentucky’de oynasaydı, Mike Brey yerine Calipari olsaydı koçu ve Calipari sunsaydı onu bu piyasaya durum çok daha farklı olabilirdi, Daniel Orton örneğinde gördüğümüz gibi. Ama gelin görün ki şanssız başlayanlardandı Harangody ve kendi şansını kendi yaratmalıydı. Eğer ligde kalıcı olmak istiyorsa lottery pickler gibi kendini kabullendirmek veya beklenen performansın altına düşmemek değil, aksine kendinden beklenenin çok üzerine çıkmak ve önce kendini ispat etmekti yapması gereken. Orlando Summer League’de de aynen bunu yaptı. 16 sayı-7 ribaunt ortalamalarıyla organizasyonun bu ayağında en çok dikkat çeken isim, bizim de gönlümüzün MVP’si oldu.
Ama her şey bitmiş değil, aksine yeni başlıyor. Ve Luke yine starting boxta kalmış gibi geriden başlıyor bu yarışa da. Sebebi basit, Celtics tarafından seçilmiş olması. Ne Cousins gibi takım liderinin bile Tyreke olduğu, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde playoff yapmaları başarı sayılabilecek bir Sacramento’da kendisi, ne Aminu gibi başıboş bir Clippers’ta, ne de John Wall gibi düzensizlikler içinde biraz çabalasa dahi performansını herkesin takdir edebileceği kadar göz boyayabilecek ancak benim gözümde kriter kabul edilmesi sorgulanmaya son derece açık Washington’da. Hedefini bu sene de şampiyonluk olarak belirlemiş bir Celtics’te. Dahası Garnett’in, Jermaine’in, Davis’in, hatta muhtemelen Rasheed’in arkasında. Bu şartlar altında, kendini ispatlaması için ihtiyacı olan şansı bulması bile çok güç. Ancak bu zamana kadar üstesinden geldiği gibi bunu da başaracaktır kendisi, en azından ben bu şekilde olmasını canı gönülden diliyor ve filmden bir repliği biraz değiştirerek yazımı sonlandırıyorum.
Nobody can eat fifty eggs, but Luke..?
Galatasaray'ı özel kılan tablo "fotoğrafta" mevcut
23 saat önce
2 FARKLI FIKIR:
"Dahası Garnett’in, Jermaine’in, Davis’in, hatta muhtemelen Rasheed’in arkasında."
Rasheed basketbolu bırakmamış mıydı?
elemanda tam bombaci tipi var, scalabrini yi keser ancak bu.
Yorum Gönder