
İkinci çeyrekte Cleveland hücumda LeBron’un yokluğunda zorlansa da yaratıcılıktan uzak basketlerle farkı korumayı başardılar. LeBron bunun üzerine oyuna girdi ama Bulls’ta Murray, iyi şut atamayan Hinrich’in açığını çok iyi kapadı. Üst üste bulduğu sayılarla farkı 2’ye kadar indirdi tekrar ama LeBron’dan cevap gecikmedi. Bu çeyrekte yaşanan en önemli gelişme iki takımın hücumda yaptıklarının yer değiştirmiş olmasıydı. Cleveland oyuncuları başta Lebron olmak üzere uzak mesafeli şutlarda yoğunlaşırken Chicago takım olarak içeri yüklenmeye başlamıştı. Yardım savunmasını çok iyi yapmasıyla bilinen Cavaliers, bu konuda hiç iyi değildi. Zaten yazının sonunda vereceğin birkaç istatistik iki takımın da defanstaki durumunu anlatacak. Neyse, hücumlar yer değişti diyorduk. İlk çeyrekte pas odaklı oynamasına potaya giderek bulduğu basketlerle 10 sayı 5 asistle bitiren Lebron’a bu çeyrekte Chicago oyuncularından şut davetiyesi geldi. O da bunları neredeyse hiç kaçırmayarak cevapladı. Üçlük çizgisinin biraz önünden 3 hücum üst üste şut soktu ve içeriden kolay sayılar bulup rüzgarı arkasına alan Chicago’nun maçı koparmasına izin vermedi. Chicago’nun ilk yarıda skoru bu kadar yakın tutabilmesinin sebeplerinden biri de başta Noah olmak üzere aldıkları hücum ribaundlarıydı. İlk yarıda 8 hücum ribaundu aldılar, çoğu sayıyla sonuçlandı. Özet olarak LeBron’un şutları ve Noah’ın mücadeleciliğinden oluşan çeyreği önde bitiren ekip 50-52’lik skorla yine Cavaliers oldu.

Maçın başından beri Cleveland’ın yatıp yatmadığını düşünüyordum. Maçı vermeleri çok düşük ihtimal duruyordu gözümde, son çeyrekte 15-2 gibi bir seri yakalayıp galip ayrılacaklarını düşünüyordum. Bir bakıma öyle de oldu ancak beklediğim gibi değil. Benim tahminim, bu sene bir Boston maçında yaptıkları gibi “Biz sizden üstünüz ve istediğimiz zaman rahatça yeneriz” tarzı bir performans gösterip son çeyrekte rakiplerini ezecekleri yönündeydi. Maçı kazandılar ama Bulls’a boyun eğdiremediler. Kazanmalarının en büyük sebebi LeBron’un bu çeyrekte attığı saçma sapan 15 sayı. Bir tanesi Noah’ın ellerinin üzerinden attığı üçlük olmak başta üzere neredeyse hepsi şutlardan geldi. Ayrıca maçın büyük bölümünde olduğu gibi Bulls oyuncuları uzakta durup rahat şut atmaya da şevk etmemişlerdi onu; LeBron ısınmıştı artık, hatta yanıyordu. Bu yüzden Chicago ekibi açılan farkı çabalayarak yine 1’e indirse de Moon’un önemli üçlükleri ve Lebron’un şut performansıyla 3 dakika kala maçın galibi belirlendi ve başından beri yakın geçen maçı Cleveland 102-112 kazandı.

Yazıyı bitirmeden iki takımın yaptığı savunmalara da değinmek istiyorum. Öncelikle Bulls topa sahip çıkıp iyi paslaşsa da 25 asiste karşı sadece 4 top kaybı yapmalarında Cleveland’ın payı büyük. Yardım savunmalarını oldukça kötü yapıp içerinde kolay sayılar yemelerinin yanında topa da iyi baskı yapamadılar görüldüğü gibi. Chicago da LeBron’un şut atmasına izin verdikleri başta olmak üzere pek çok pozisyonda adamını iyi savunmadı. Moon’un attığı 4 üçlük de bomboştu mesela. Zaten Cleveland’ın %56’yla şut atması da bunun sonucu. Onun dışında liderliğin 17 kere isim değiştirdiği mücadelenin büyük bölümü zevkliydi. Geri kalan maçlardan Chicago’da oynananların en az bir tanesinin yakın geçeceğini düşünüyorum ama Bulls’un maç alacağından emin değilim.
2 FARKLI FIKIR:
bence bu seri en az 4-2 biticek chicago çok zorlar içeride cleveland'ı.. ve bu akşam maç var mı acaba?
yani maç demişken yayın diye sormuştum sanırım 2 de atlanta-milwaukee var
Yorum Gönder