Playofflar başladığında kimilerine göre kağıt üzerinde en net görünen serilerden biriydi Bobcats-Magic serisi. Bunu doğrularcasına da başlamıştı ilk maç, hatırlayacaksınız playoffa hoş geldin partisiyle karşılamıştı kısa tarihinin belki de en önemli maçına çıkan Bobcats’i ev sahibi Orlando. Bobcats, maçın ilerleyen dakikalarında sezon içinde gösterdiği mücadeleci ve karakterli oyununu parkeye yansıtıp toparlansa da, nefesi yetmemişti güçlü rakibini deplasmanda yakalamaya. Dizinden yaşadığı sakatlığa rağmen maça devam eden Captain Jack ise, adeta takımın buralara kadar nasıl geldiğini gösteriyordu bize. Charlotte, maçın sonlarındaki performansıyla o kadar da kolay lokma olmayacaklarını gösterip, umut tazeleyerek çıkıyordu ikinci deplasman maçına. Magic cephesinde ise seriye kötü bir başlangıç yapan Dwight Howard, kendini affettirmek için çaba sarf edecekti elbette...
Karşılaşmaya ilk 3 hücumda top kaybı yaparak başlayan iki takım, ilk yarının gidişatı hakkında ufak bir ipucu veriyordu sanki bize. Bobcats’in en önemli skor gücü olan Jackson’ı, yine en etkili savunmacısı Barnes ile tutan Orlando’ya karşılık, Gerald Wallace tarafından savunulan Carter’ın hücumda neler yapabileceğinin merakıyla izlemeye başladım maçı. Orlando, klasik hücum setiyle yani, topu Dwight Howard’a indirip kalan oyuncularıyla üç sayı çizgisinin dışından boş şut kovalayarak başladı maça. Dışarıdan boş şut bulamasalar da şut fakeiyle içeri drive eden kısalarıyla, boyalı alandan etkili oldu Magic. Bu bölümde özellikle Barnes ile sayılar buldular ve rakibine de kolay sayı şansı tanımayınca 11-3’lük seriyle maçın ilk molasını aldırdılar Larry Brown’a. Yarı saha hücumunda rakibin pas kanallarını tıkaması sonucu bire bir zorlamalarla sayı bulmaya çalışan Bobcats ise, yaratıcı tek oyuncusu olan Jackson ile skor üretebildi ilk 10 dakika boyunca. Çeyreğin sonunda oyuna giren Nazr Mohammed’in de 4 sayısı eklenince Bobcats’in trajik ilk çeyrek skoru meydana geldi(14). Sanmayın ki Magic cephesinde durum farklıydı, mola dönüşünde rakibin savunma vidalarını biraz sıkıştırması onların da ilk çeyrekte 18 sayı üretebilmesine yol açtı. Bu çeyrekte Carter hiç sayı atamadı ama açıkçası çok da büyük bir sorun olmadı bu Orlando adına.
İkinci çeyreğe Howard ve 4 yedekle başlayan Magic karşısında, Howard’ı savunması için (esasında doğrusunu söylemek gerekirse diğer uzunları gibi onu faulle durdurması için) Chandler’ı oyuna aldı koç Brown. Üst üste top kayıpları yapan rakibi karşısında Pietrus ile 3lük isabetleri bulan Magic, ilk yarının bir kopyası gibi bir çeyrek başlangıcı izlememizi sağladı. İlerleyen dakikalarda Gortat’ın savunmadaki agresifliğinin etkisiyle hücumda sayı üretmek bir yana potayı bile göremeyen Bobcats, 5dk boyunca sayı bulamadı. Bu bölümde daha çok dış şutlara yönelen Orlando’nun kötü bir isabet oranıyla şut atması, farkın daha fazla açılmasını engelledi. Ancak çeyreğin sonlarına doğru biraz da yorgunluğun etkisiyle gevşeyen savunmalar iki takımında kola skor bulmasını sağladı. DJ Agustin’in 3lüklerine Carter’ın üst üste sayılarıyla karşılık veren Magic, devreyi de 41-30 önde geçti.
İlk Yarıdan Notlar: Devre boyunca iki takımın da öncelikli amacı rakibini durdurmak olunca kısır bir maç izledik. Ancak maçı izlemeyenler bu devrede playoff sertliğinin maça hakim olduğunu falan düşünmesin. Evet, savunmalar fena değildi ancak, hücumdaki dikkatsizlikler ve beceriksizlikler de en az savunmalar kadar skoru aşağı düşüren faktördü. Charlotte adına atılan 30 sayının 14’ünün benchten gelmesi, Orlando’nun ilk yarıda süre alan 10 isminin de sayı bulması, iki takımın da %36 gibi oldukça fena şut yüzdesiyle oynaması ve devre boyunca yapılan toplam 21 top kaybı dikkatimi çeken notlardı.
Üçüncü çeyreğin başında, devreyi 1 sayıyla tamamlayan Wallace’ın etkili oyunu ve üst üste bulduğu sayılarla hücumda biraz olsun rahatlayan Bobcats, bu bölümde hücumda hareketlilikten uzak olsa da iyi top dolaştırarak buldukları isabetli dış şutlarla skor üretti. Ancak, çeyreğe bomba gibi girip pota altını domine eden Howard’ı savunamayınca farkı kapatamadılar. Carter’ın içeriyi zorlayarak buluğu sayılara Nelson ve Lewis’in dış şutlardaki isabeti de eklenince fark giderek açıldı ve çeyreğin sonuna doğru 20’lere dayandı. Gerek oyun temposu, gerekse hücumdaki verimlilikle diğerlerinden oldukça ayrılan bu çeyrekte takımlar toplam 59 sayı buldu. Son çeyreğe ise; Jackson’ın sayılarıyla başladı konuk Bobcats. Farkın da verdiği rehavetle özellikle hücum yönünde koordine olmakta zorlanan Orlando, tamamen dış şutlar ve bireysel zorlamalara dayalı bir hücum anlayışı sergiledi ve 8dk boyunca yalnızca 2 saha içi isabeti bulabildi. Bu bölümde Jackson ve Mohammed’den bulduğu orta mesafeli şutlarla etkili olan Charlotte, bitime 3 dk kala farkı 8 sayıya kadar çekmeyi başardı. Ancak kalan dakikalarda sayı bulmakta yine zorlandılar ve karşılaşmadan 92-77 mağlup ayrıldılar.
Maçtan Notlar: Maç boyunca kendisine çalınan haksız fauller nedeniyle fazla süre alamayan Howard, oyunda kaldığı bölümlerde etkili oldu ve karşılaşmayı 15 sayı-9 ribaund ile tamamladı. Bobcats’in son dakikalardaki çabalarıyla biraz da olsa tutuşan Orlando’da Carter, bulduğu kritik sayılarla kapıyı kapayan isim oldu. Bobcats cephesinde ise sakatlığı atlatmış görünen Jackson attığı 27 sayıyla maçın en skorer ismiydi. Felton ise ilk maçın aksine bugün takımın kötülerindendi. Hücumda ne kendi bir şey üretebildi, ne de arkadaşlarına pozisyon hazırlayabildi. Ayrıca DPOY sıralamasının 1. ve 3.sü olan Howard ve Wallace, maç boyunca bu yerleri ne kadar hak ettiklerini birçok kez ispatladılar ve bize adeta bir blok ziyafeti sundular.
Son olarak serinin geleceği hakkındaki düşüncemi de yazayım kısaca; iki maçta da 20 civarındaki farkı eriten Bobcats, ilk playoff galibiyetini ne kadar arzuladığını hissettiriyor. Hücumda yetenekleri çok sınırlı ve silahları çok az, örneğin Diaw’ın zaman zaman çıkıp pas dağıtmaya çalışması hatta oyun kurması lazım dışarıdan, savunma gayretlerine zaten diyecek yok. Rakiplerine göre kadroları tabi ki çok zayıf, fakat seyirci desteğini arkasına alıp yapacağı agresif savunmaya hakemler de biraz göz yumarsa 1 maç alabilirler evlerinde.
22 Nisan 2010 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 FARKLI FIKIR:
Yorum Gönder