BIY AD

19 Nisan 2010 Pazartesi

Bobcats - Magic Serisi İlk Maç (89 - 98)

Belki de Doğu'daki en iddiasız eşleşmeydi bu eşleşme. Playoff'a kalan takımların en zayıflarından biri; hattta en zayıfı diyebileceğimiz Bobcats, Orlando karşısında tutunamaz, bir maç bile alamaz diyorum; ama belli ki Howard üzerine uyguladıkları taktikten çok ekmek yiyecekler ilk maçın durumu nihayetinde. Vince Carter için genellikle böyle ortamlarda dizginleri pek eline alamasından şikayet ederdik. Nitekim dün de 19 şut denemesinde yalnızca 4 isabet bulabildi yıldız oyuncu. Onun adına asıl kötü nokta ise 5 üçlük denemesinden hiç isabet bulamayışı. Takımın taktiği gereği 4 kısa oyuncu da yüksek isabetle üçlük atması gerekirken Vince Carter inatla denediği şutlarından isabet bulamayınca aklımıza bir kaç soru işareti takıldı. Hidayet'in eksikliği aranır mı bilinmez; ama bu takıma iki süper yıldız fazla olabilir. Birinin (bu kuvvetle muhtemel Carter) rol oyuncusu kimliğine bürünmesi gerekir. Bu normal bir sezon için bir sıkıntı yaratmadı belki; ama playoff zamanı tüm etkenler değişiyor. Takımlar her oyuncunun hamlelerini ezberlercesine çalıştığı için, Carter'ın topu dağıtma ve kendi şutunu yaratma adımında daha istikrarlı olması lazım. Eğer bu sistemle devam ederlerse olası bir finalde, Cleveland karşısında işleri kolay yürütemezler. Hiç alışılmadık bir  sisteme, hele bir de playofflarda girişmek çok zararlı olabilir Magic adına.

Maçın yıldızı ise şüphesiz beklenenden kat kat fazlasını veren Nelson'dı. Howard'ın erken faul problemine girip kenara geçmesinden kimse şikayet etmedi Nelson'ın mükemmel oyunu sayesinde. Geçen sene ilk üç turu, omuz sakatlığından ötürü es geçen ve finallerde ani bir kararla Alston'ın yerini alan Nelson, özellikle 4. maçta Fisher'ın üçlüğünde bomboş alan bırakarak, maçın uzatmaya gitmesine ardından da uzatmada maçın kaybedilmesinde baş etken olmuştu. Dünkü maçta ise Charlotte'ın sıkı savunmasına karşı sinirlenip, ritim tutturamayan Howard, erken faul problemine girip oyundan çıkınca, Nelson tamamen takımın liderliğine soyundu. İlk çeyrekte çoğunlukla Dwight Howard'a gelen ikili sıkıştırmaların sonucunda bulduğu ve ayrıca Felton'a karşı kendi yarattığı şutlarla 14 sayı üretti 12 dakikada.  Toplamda ise 18 şutunda 10 isabet buldu. 32 sayısı ve 6 asisti ikinci yarının başında farkın 22'ye gelmesinde en büyük etkendi. Maçın son bölümündeki taktik faullerde de 6'da 6 atarak Charlotte'ın direnç kazanmasını engelledi. Geçen senenin playofflarında  takım elbiseyle takım arkadaşlarını alkışlarken bugünlerin hayalini kuruyordu herhalde.

Orlando'nun süper yıldız Howard açısından da çok ilginç bir gece oldu dün gece. İlk çeyrekte 6 blokla pota altını kararttı tek başına. Bu istatistikle "tek çeyrekte en fazla blok" yapan oyuncu olarak takım tarihine geçti. Bu takımdan bir çok elit uzunun gelip geçtiğini düşünürsek, elde ettiği bu rekor onun ne kadar büyük bir yıldız olduğunu tekrar gözler önüne serdi. Buraya kadar iyi hoş da Charlotte'ın "Hack-a-Howard" taktiği sonucu 6 kere gittiği serbest atış çizgisinde yalnızca 1 isabet buldu ve bu eksikliğinin dezavantajını tam anlamıyla hissetti. Bir de karşılaştığı sert savunma buna eklenince sinirlendi ve gereksiz fauller aldı. Bilmeyenler için "hack-a-somebody" olayından da bahsedelim. Özellikle Lakers'ın 2000,2001 ve 2002 şampiyonluklarında, takımın yıldızı Shaq'ı etkisizleştirmek ve sorun yaşadığı serbest atış çizgisine yollamak için uygulanan bir taktikti bu. Çoğunlukla da başarı sağladılar uyguladıkları taktikle rakip takımlar. İşte bu strateji de "Hack-a-Shaq" olarak NBA tarihine geçti. Oyun içinde bulunduğu dakikalar da Howard, sadece hücum problemiyle sahada kalmadı tabii. 6'sı ilk çeyrekte olmak üzere yaptığı 9 bloğu, Charlotte'ın pota altı taktiklerini tamamen sonuçsuz bıraktı. Bir blok daha yapabilse Mark Eaton ve Hakeem Olajuwon'un 10 blokluk rekorlarının arasında kendine yer bulacaktı. Öyle ki oyunda Charlotte'ın ilk 23 şutunun 7'sini tek başına blokladı. Zaten ilk yarının sonunda da 8 bloğu vardı dev yıldızın. Skor anlamında ise yalnızca 4 şut kullanabildiği maçta 2 isabet bulabildi ve toplamda sadece 5 sayı üretebildi. Yanında da 7 ribaundu var; fakat kendine hakim olup, sahada daha çok kalmalı, skorer yönünü de sahaya yansıtmalı. Takımın yıldızının pivot olması da bu problemi doğuruyor işte.

Üçüncü çeyreğin başında farkın 22'ye kadar çıkmasından sonra 4 dakikalık süre boyunca basket bulamadı Magic. Bu süre içinde de zaten Howard 4. faulünü alarak kenara gitti. Skor bu süreden itibaren özellikle Gerald Wallece'ın çabalarıyla 85-80'e geldi; fakat ardından Howard'ın smacı ve Pietrus'un üçlüğü ile maçın bitimine 1:24 kala Magic maçı 92-84'e taşıyarak Bobcats'in ipini çekti. Bu noktada Stephen Jackson ve Gerald Wallace'tan da bahsetmek gerektiğini düşünüyorum. Stephen Jackson ile Gerald Wallace ikinci çeyreğin sonunda çarpıştılar ve Jackson dizini incitti; ama onu bu kadar etkileyeceğini hiç düşünmemiştim. Takımın bir numaralı skor opsiyonu olarak görülen Jackson 18 şutunda sadece 6 isabet bulabildi. 9 ribaund da aldı; ama onun maç içindeki en büyük görevi skor üretmek. Bu görevi de layığıyla yerine getiremedi dün gece yıldız oyuncu. Son çeyrekte de zaten 3 dakika kadar süre alabildi. Dizinin onu zorladığı her halinden belliydi; fakat maç sonrasında yaptığı açıklamalarda Larry Brown'a oyuna girmek için çok yalvardığını okudum. İkinci maça çıkıp çıkamayacağı hakkındaki sorulara da "Kesinlikle orada olacağım." diye cevap vermiş.

Tarihinde ilk kez playoff yapan ve ilk maçına dün gece çıkan Charlotte'da takımın yıldızlaşan ismi de Gerald Wallace oldu. Yıldız oyuncu 13 şut denemesinde 8 isabet bularak(9/13 serbest atış) 25 sayı üretti; savunma anlamında da yine atletik yeteneğini konuşturdu ve 17 ribaund topladı Bobcats'in kaptanı.

Peki serinin devamında nelere şahit olabiliriz? Herhalde en merak ettiğimiz soru bu. Charlotte, Howard'ı böyle savunmaya devam eder ve Jackson da ritmini bulabilirse beklediğimizden daha çekişmeli maçlar izleyebiliriz. Hatta başta hiç ihtimal vermeme rağmen Charlotte'ın bu seride 1-2 maç alabileceğini düşünüyorum. Takım tarihindeki ilk playoff maçına çıktıklarını ve heyecan içinde oynadıklarını da unutmamak lazım. Takım bu ortama biraz daha alıştığı takdirde ve koç Larry Brown'ın telkinleriyle daha ciddi ve saldırgan oynayacaktır. Öte yandan maçı Orlando cephesinden değerlendirmek gerekirse, bu turu rahat geçerler; ama Vince Carter'ın biraz daha rol alması lazım. Bu eşleşmede belki takımın ona çok ihtiyacı olmayabilir; fakat ilerleyen turlarda mutlaka onun eline bakacaklardır. Hidayet'in geçen sene takımdaki rolünü dikkatle uygulaması lazım bana kalırsa.

1 FARKLI FIKIR:

tolga dedi ki...

orlando inşallah ilk turda elenir. hido'yu ellerinde tutmayarak ligde en uyuz olduğum takım oldular. carter'da ellerinde patladı gibi:)

ilk maçta nelson'un ekstra katkısı olmasa kesin kaybederlerdi, nelson'a şükretsinler.

hadi bakalım bobcats bu senenin playoff sürprizini senden bekliyorum :)