Maçın ilk çeyreğinin büyük bölümünü internet bağlantım sebebiyle seyredemedim. İzlemediğim dakikalarda Celtics önce 4-11 öne geçse de Wade’in 6 sayısı ve Chalmers ile Q-Rich’in üçlükleri sayesinde skor 16-19 olmuş. Ayrıca epey ilginç bir not, O’Neal bu bölümde biri Perkins, dördü ligin en fazla blok yiyen oyuncusu Glen Davis’e olmak üzere 5 blok yapmış. Maçı da öyle tamamlamış zaten. Alınan mola sonrası izlemeye başladığım bölümde Celtics’in bu çeyrekteki 4 sayısı da Pierce’dan gelirken Chalmers bitimine doğru attığı üçlükle 6. sayısına ulaştı ve çeyreği 23-23 eşitlikle kapadı.
İkinci çeyreğe Erik Spoelstra Wade’i kenarda dinlendirerek başlamayı tercih etti fakat süper yıldızından yoksun Miami oyuncuları başta ipleri eline almaya çalışan O’Neal olmak üzere sürekli şut kaçırdılar. En sonunda Heat 9 şutta sadece 2 isabet bulunca alınan mola sonrası Wade oyuna girmek zorunda kaldı ancak Boston bu çeyrekte 10 sayıya ulaşmıştı bile. Wade girdikten sonra da inatla arkadaşlarını oynatmaya çalıştı ve bu hiç de iyi sonuçlanmadı. Celtics bir önceki maçın sonunda yaptığı gibi müthiş yardım savunmaları getirdi, rotasyonda da çok iyi işler yaptılar ve bu andan itibaren bütün maçı kontrolleri altına aldılar. Öyle ki, ulaştıkları 21’e 0’lık seri bile Miami’yi ne kadar aciz bıraktıklarını anlatmıyor. 8 dakika boyunca basketi geçtim, serbest atıştan bile sayı bulamayan Miami Heat, Beasley ve Wade’le bitime doğru ancak 10 sayıya ulaşabildi. Bu 10 sayı Heat tarihinde bir çeyrekte ulaşılan en düşük skor. Şut yüzdelerini bilmiyorum ama onun da en düşüklerinden biri olması muhtemel.
İkinci yarıya başlarken artık kaybedecekleri kesin olsa da Miami oyuncuları bir silkinir, hiç olmazsa playoff havası içinde bir şeyler çabalarlar vazgeçmediklerini belirtmek için dedim ama karşılarında sahanın iki tarafında da hiç acımayan bir Celtics vardı. Maçın geri kalanında dökülen Beasley’den iki basket geldi başlarda ama Boston ekibi seriye kaldığı yerden devam etti. Glen Davis içeride Jermaine O’Neal’dan intikamını alırken Ray Allen üst üste attığı üçlüklerle seyirciyi coşturdu. İkinci çeyrektekini de eklersek Celtics 44-8 gibi inanılması güç bir seriyle maça üçüncü çeyreğin ortasında son noktayı koydu. Doc Rivers son periyodun başlangıcından kısa bir süre sonra ilk beş oyuncularını kenara aldı, yayıncı TNT de Chuck, Ernie ve Kenny'nin geyikleri eşliğinde Trail Blazers-Suns maçına döndü zaten. Hani Amerikalıların kullandığı “owned” tabiri vardır. Miami ve Celtics’in maçtaki ilişkisi tam olarak buydu.
Oyunculara geçersek, Wade inanılmaz seri sonunda topu domine edip ipleri eline alması gerektiğini çözdü ama iş işten çoktan geçmişti. Üst üste bulduğu üçlükler sadece skoru değiştirmeye yetti. Zaten kendisini maça verdiği şut çekmekten çok içeri girmeyi tercih ettiğini hepimiz biliyoruz. İlk yarıda daha çok takım arkadaşlarının oyuna ısınmasını istediğini anlayabilirim ama bana kalırsa takımı zor durumdayken de son derece pasif kaldı. 18’de 11’le 29 sayı atıp 5 de asist eklemesi çok iyi bir maç çıkardığı anlamına gelmesin yani. Tabii Jermaine O’Neal’ın 10’da 1’le 2 sayıda kalması, ilk beşteki diğer oyuncuların sadece 22 sayı bulabilmesi, ribaundlarda 50’ye 33; asistte 26’ya 16 geride kaldıkları gibi okurken nefes kesen etkenler varken suçu tutup Wade’e atmak çok saçma olur.
Boston cephesine geçmek gerekirse, savunmalarına zaten değindim. 2. ve 3. çeyrekte rakibe neredeyse hiç açık vermediler. Kişisel performans olarak en fazla öne çıkan isim ise Garnett’in yokluğunda sahaya yansıttığı enerjisiyle Glen Davis. Savunmada adamını bir iki kere kaçırsa da Beasley’nin kafası maçtan epey uzakta olduğu için Miami bu eşleşmede avantaj sahibi olamadı. Hücumda zaman zaman orta mesafesini konuşturdu, yeri geldi içeride iyi pozisyon alıp Perkins veya Rondo’nun asistleriyle (yediği moral bozucu 5 bloğa rağmen) potayı buldu, teke tek kaldığı pozisyonlarda ise içeri girip teması sağladı. Kısacası hücumda sahip olduğu her silahı ekstra çabasını da ekleyerek kullandı. Saha içinden 14’te 7, serbest atış çizgisinden de 9/11 atarak 23 sayı buldu, bunun yanında 8 de ribaund aldı. İkinci yarıda destan yazan isimlerden birisi de Ray Allen’dı. Hele üçüncü çeyrekte 6’da 5 üçlük isabeti buldu ki bunların hepsi de aynı köşeden geldi. Tabii 6’sının da bomboş üçlük olduğunu eklemek lazım. Hepsini kendi noktasına kaçarak yarattı ama 3.’den sonra zaten Miami’nin gereken önlemi alması gerekirdi artık. 13’te 9’la şut atarak (9’da 7 üçlük) serbest atış çizgisine hiç gitmeden 25 sayıya ulaştı Ray Allen. Pierce ilk yarı dışında pek ortalarda gözükmese de ona gerek duyan olmadı. Rondo 8 sayı 12 asist 7 ribaund rakamlarına ulaşırken Perkins içeriye giren Heat oyuncularının neredeyse tümünün şutunu bozdu. Ve hepsinden önemlisi, karşılarındaki ekip ne kadar felaket oynamış olursa olsun Boston’ın sezon içinde yaşadığı maçtan kopma anlarına tanık olmadık.
Ben yine de Miami’deki maçlarda ilk olarak Wade’in tüm gücüyle asılmasını bekliyorum. Sonuç olarak Celtics’i ne kadar övdüysek de Heat’in evinde bu derece dökülmesi çok zor. Cuma günkü maçtan sonra konuşmak daha sağlıklı olur sanki.
21 Nisan 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 FARKLI FIKIR:
"basketi geçtim sayı bile bulamayan" rebound alınca mı sayı yazılıyor?
eleştirmiş olmak için eleştirmeyelim lütfen. serbest atış çizgisinden de sayı bulunabiliyor
serbest atıştan atılanda sayı oluyor. amaç eleştirmek değil, art niyette yoktur. görüldüğü gibi düzeltmişsinde aynı zamanda. şuan daha doğru bir cümle olmuş
Yorum Gönder