BIY AD

28 Nisan 2010 Çarşamba

Celtics - Heat Serisi 5. Maç (96 - 86)

Bu gece maçları oynanan serilerden üçünün bitme ihtimali vardı, iki tanesinin çok ekstra şeyler olmazsa 5. maçta sonuçlanacağına tarafsız gözle bakan herkes emindi herhalde. İkisi de son dakikalara kalsa da ev sahibi lehine sonuçlanınca doğudaki yarı final eşleşmelerinin ilki belli oldu; Cavaliers – Celtics. Tabii yazıda Cleveland’ın yeri fazla olmayacak, genelde Boston’ın maçı nasıl kontrolü altında tuttuğundan ve Wade’in çabalarından bahsedeceğim.

Karşılaşmaya önceki üç maçın ortalamasını ilk şutunda yakalayan O’Neal ile başlayan Miami yine onun kaçırdıklarıyla devam ederken Celtics oyuncuları içeriye yüklendiler. Aroyyo’nun kaçırmadan attığı 4 şuttan üçü bu çeyrekte orta mesafelerden geldi. Bu çeyrekte şaşırtıcı şekilde Beasley hariç tüm Miami oyuncuları skora katkı yaptı, bu sayede Wade’in sadece 6 sayı atmasına rağmen bir süre başa baş gitmeyi başardılar. Savunmada ise Heat’in sorunu içerideydi. Rondo ve Pierce eşleşmelerinden rahatça sıyrılıp içeriden sayı bulabiliyorlardı. Miami’yi sezon içinde en iyi savunma takımlarından biri yapan yardımlardan eser yoktu. Aslında hepsini geçip içerideki O’Neal’a laf atmak istiyorum. Hadi takımda kontratı en fazla oyuncu olarak %20’lik şaka gibi şut yüzdesi tutturup da seri boyunca sadece 21 sayı atmanı geçtim de bari boyunla içeriyi savunmak adına çabala. Seriyi 10 blokla kapaması kimseyi yanıltmasın; 4’ü zaten 2. maçta Glen Davis’e karşıydı. Daha ilk maçtan sonra Wade’in arkasında durmalıyım şeklinde demeçler verirken iyiydi ama. Neyse O’Neal severleri daha fazla kızdırmadan maça devam edeyim. Celtics yakın giden karşılaşmada çeyreğin sonuna doğru 13-4’lük seri yakalayarak 21-29 önde kapadı.

Wade takım arkadaşlarını oyuna sokmaya çabalarken Rondo’nun güzel asistiyle gelen Tony Allen farkı 10’a çıkardı. Celtics oyuncuları bir süre skor üretmekte zorlandıklarını görünce tempoyu düşürdüler ve savunmayı sıkılaştırıp Miami oyuncularını top kayıplarına zorladılar. Boston’ın 19 sayısının 9’u serbest atışlardan geldi. Wade sonlara doğru sazı eline alıp oyunu hızlandırmaya çalıştı ama o da sadece 5 sayıda kalınca farkı kapatamadı ve ilk yarı 38-48 sonuçlandı.

Devre arasından sonra sahada bambaşka bir Celtics vardı. Savunmada zaten Miami’yi çaresiz bırakmışlardı ama aynı performansı hücumda da gösterince işler daha da değişti. Pierce’dan gelen üçlükle fark 13’e çıktıktan sonra Ray Allen’ın 3 üçlüğü, Garnett’in basket faulü ve son olarak Miami molasından sonra gelen Perkins’in basketi skoru 46-67’ye getirerek maçın en büyük farkının oluşmasına sebep oldu. Tabii Boston savunmada bir anlığına rahatlayınca Chalmers’ın üst üste attığı iki üçlük gecikmedi. Ardından Wade’den gelen iki üçlük ve Chalmers’ın 3 faul atışı derken fark birden 6’ya düştü, çeyrek 65-71 Boston Celtics üstünlüğüyle kapandı.

Ben kontrolün hala Celtics’te olduğunu düşünsem de Wade’in içeriyi zorlayarak attığı basketler ve aldığı faullerle Miami maça tutunurken ona karşılık Ray Allen’ın otomatiğe bağladığı şutlarla geliyordu. Allen’a Pierce ve Garnett’in de katılmasıyla 3’e kadar inen fark fazla oralarda kalmadı maç 86-96 Celtics üstünlüğüyle sona erdi. Benim maç boyunca en fazla dikkatimi çeken şey Miami oyuncularının umutsuzluğuydu. Fark son periyotta tek baskete düşmüşken bile Wade ve Chalmers dışında son derece çaresiz gözüktüler; buna Celtics’in gücünü kabul ettirmesi ve Garden atmosferinin de etkisi vardır elbette. Sonuç olarak 24’te 10 şut yüzdesiyle 31 sayı 10 asist 8 ribaundla (7 top kaybını da atlamayalım) oynayan Wade ve sonradan açılıp 13’te 6’yla 20 sayıyı bulan Chalmers’ın katkıları yeterli olmadı ve seriyi verdiler.

Celtics’in farkı açmasındaki en önemli isim olan Ray Allen 15’te 9 isabet bulup hepsi 2. yarıda gelen 6’da 5 üçlükle 24 sayıya ulaşırken Pierce 21 sayı 7 ribaund 6 asist, Garnett 14 sayı 8 ribaundla oynadı. Ayrıca ilk yarıda atıp ikinci yarıda attıran Rondo’nun performansı da müthişti. 16 sayı, tümü ilk yarıda gelen 8 ribaund ve (yanılmıyorsam) 10 tanesini ikinci yarıda yaptığı 12 asistle triple double’ın kıyısından döndü.

Miami’nin fazla şey kaybettiğini düşünmüyorum. Belki de yaptıkları tek hata uyuyan Celtics’i uyandırmalarıydı, onun da ne kadar kendilerinin hatası olduğu tartışılır. İki takım arasındaki kalite farkına göre 4-1 şaşırtıcı sonuç değil. Serideki en önemli gelişme, Celtics’in normal sezonun baygınlığından kurtulup özüne dönmüş olması. Ama rakipleri Cleveland ve kabul etmek gerekirse Miami’den çok daha sert bir defans ve çok çok daha derin bir kadroya sahipler. Ayrıca atlanmaması gereken bir gerçek de ilk maç ve Garnett’in oynamadığı 2. maç hariç takımın tüm yükünü 5 oyuncu çekti, bunların 3’ü orta yaşlı. Bana göre Cleveland’ı yenmeleri için kenardan bir şeyler gelmesi şart. Tabii aynı Cleveland’ın daha güçsüz ama dişli Chicago’ya karşı kimi zaman zorlandığına tanık olduk. Kesin olan bir şey varsa o da bizi bekleyen serinin zevkli geçeceği.

0 FARKLI FIKIR: