Serinin ilk üç maçında, her iki takım da saha avantajını iyi kullanmış ve evinde oynadıkları maçı rahat sayılabilecek bir tempoda götürerek kazanmıştı. Yalnızca üçüncü maçın son dakikalarında Bulls, basit hatalar yapmış ve maçı erken koparma ihtimalleri varken bu konuda başarılı olamamıştı. Serinin 4.maçı Cleveland için çok bir önem arz etmese de Bulls için tamam ve ya devam maçıydı. Bu koşullar altında United Center’da başladı karşılaşma…
Cleveland maça, özellikle hücumda durağan başladı. Yarı saha hücumunda öncelikli tercihleri her karşılaşma başlangıcında olduğu gibi topu Shaq’a indirip onun sırtı dönük oyunuyla sayı bulmaktı(Mike Brown, az top kullandığından yakınan Shaq’ın belki de son toplardan ziyade ilk topları kullanmasına göz yumarak, bir anlamda gönlünü alıyor olabilir, çünkü her maçta aynı şeyi görüyoruz). Bulls ise Luol Deng ile bulduğu sayılarla başladı maça. İki takım da içeriye pek yüklenmeyerek genellikle uzak ve ya orta mesafeli şut tercihlerine yöneldi. Bu dakikalarda Anthony Parker savunmasında Hinrich’in biraz olsun zorlandığını söyleyebilirim. Bulls, hücumda perdelemelerden çıkan Deng ve Rose’ın orta mesafe şutlarında isabet bulmasıyla skora giderken, Cavaliers, pick’n pop hücumunda boş adamlarının denediği dış şutlardan isabet bulamıyordu. Bulls adına ilk 12 sayıyı yarı yarıya paylaşmıştı Rose-Deng ikilisi. İlk çeyrekte özellikle Lebron’un hücumda çok isteksiz ve durgun olması, Cavaliers’ın hücum gücünü oldukça kısıtlıyordu. Çeyreğin ortalarında gelen molanın ardından, Lebron’un savunmayı üzerine çekerek arkadaşlarına hazırladığı dış şutları iyi değerlendiren Cavaliers, savunmada da vidaları biraz sıkıştırınca yakaladığı 9-0’lık seriyle 19-14 öne geçti. Bu serinin oluşmasında temel faktörü, Noah’ın kenara gelmesiyle oyuna giren Brad Miller’ın tecrübesine yakışmayacak derecede basit hatalar yapması olarak görüyorum. Çeyreğin son 2 dakikasına kadar Cleveland ilk 5’inden skor bulamayan tek ismin Lebron olması, ilk dakikalarda fazla kasmadığını, Cavaliers’ın ilk 15 şutun 8’ini üç sayı gerisinden denemesi ise dış şuta ne kadar yöneldiklerini gösteriyordu. Bu dakikadan itibaren sazı eline alan Lebron, yaptığı penetrelerle takımının çeyrekteki son 5 sayısına imzasını atarak Cavaliers’ın ikinci çeyreğe 24-21 önde girmesini sağladı.
İlk çeyrek sonunda dirseğinden bir problem yaşayan Lebron, korkulacak bir şeyinin olmadığı maçın devamında ispat edecekti. İlk dakikalarda rakibini, yaptığı etkili savunmayla top kaybına zorlayan Cavaliers, önce uzunlarıyla ardından da Delonte’nin bulduğu zor şutlarla skora gitti ve fark 7 sayıya kadar çıktı. Bu dakikadan sonra çok adamla hücum ribaundı bulan Chicago, hücumda Hinrich’in de devreye girmesiyle skorda dengeyi sağladı. İlk çeyreğin son bölümünde olduğu gibi topu getirip oyun kurma görevini üstlenen Lebron, tepede uzunlarla oynadığı ikili oyunlardan sayı bulmaya çalışıyordu. Oyunda temponun artmasıyla çeyreğin sonuna doğru iki takım da sayı üretmekte pek zorlanmadı ve ikinci çeyreğin bitimine 5 dk. kala 43-40’lık Chicago üstünlüğüyle geçildi. Yine bu dakikalarda iki pota altında da ribaundlarda etkili olan Noah, sayı bulamamasına rağmen 10+ ribaundlara ulaşmıştı bile. Cavaliers’ın, uzunlarına yapılan etkili savunma sonucunda içeri top indirememesi sebebiyle, kısalarının oynadığı ikili oyunlarla dış şuta yönelmesi ve bunda da başarılı olması skor üstünlüğünü yeniden deplasman ekibine getirmişti. İlerleyen dakikalarda yalnızca Deng ile yüksek post sayıları bulabilen Bulls, çok top kaybı yapınca hücumdaki ritmi bozuldu. Cavaliersise, ikili oyunlardan bulduğu sayıların yanı sıra Lebron’un da devreye girmesiyle durdurulamaz bir hale gelmişti. Durum böyle olunca fark da 10 sayıya kadar çıktı ve ilk yarı skoru oluştu(62-52).
İlk Yarıdan Notlar: Lebron, ilk çeyreği nerdeyse boş geçmesine rağmen bulduğu 17 sayıyla takımının en etkili ismi oldu. Cavaliers devre boyunca yalnızca 4 top kaybı yaptı. Bulls, ofansif ribaundlarda rakibine 7-3’lük üstünlük sağladı. Cavaliers %51, Bulls ise %40 ile isabet bulabildi. Bu şut yüzdesinin oluşmasında temel etken, Bulls’un Cavaliers ikili oyunlarına çözüm üretememesiydi. Bulls’un yarı saha hücumunda ne kadar zorlandığını göstermek için ilk yarıdan bulduğu 16 sayının fastbreak sayısı olduğunu belirtmekte fayda var.
İlk çeyreğin sonundaki gibi ikinci yarıya da hücumda durgun başlayan ve ilk 3 dk. sayı bulamayan Bulls, çeyreğin 5. dakikasında da 79-58 geri düşünce maçta o ana kadarki en büyük fark yakalanmış oldu. Bu süreç içerisinde Del Negro’nun uzun süre bekleyip, sonrasında 20 saniyelik mola alması ise ayrı bir konu. Takımı dibe çökerken, rakip 5 dakikada 17 sayı atmışken ve mutlak kazanman gereken maç yavaş yavaş elinden kayarken hangi akla hizmet bunu yaptı anlayabilmiş değilim. Çeyreğin kalan dakikalarında savunma namına hiçbir varlık gösteremeyen ve oyun disiplininden kopan Bulls, hücumda biraz toparlanır gibi göründü. Aslına bakarsanız, Cavaliers farkın açılmasıyla rehavete kapıldı ve Bulls bu sayede skor üretebildi. Fakat Cleveland gibi bir takım karşısında tek yapabildiğin şey kısıtlı imkanlarınla hücum olursa tabi ki farkın kapanması da imkansızlaşıyor. Ve nihayet Lebron’un çeyreğin son saniyesinde yarı sahadan bulduğu basketle (video aşağıda), maç ve seri Bulls için bir anlamda son buluyordu. Son çeyreğe yedek ağırlıklı bir 5 ile başlayan Cavaliers, ilk dakikalarda hücumda sıkıntı yaşasa da sonrasında Lebron'un oyuna girmesiyle toparlanarak karşılaşmadan 121-98 galip ayrıldı. Son çeyrekte basketbol adına kayda değer neredeyse hiçbir şey olmadığı için bu çeyreği kısa tuttum.
Maçtan Notlar: Ofansif ribaundlarda rakibine 17-5’lik üstünlük sağlayan Bulls, %37 ile şut atınca bu ribaundların pek bir önemi kalmadı. Noah’ın 21 sayı-20 ribaundlık monster double doubleı ve maç boyunca Bulls’un yalnızca 2 top çalması dikkat çeken istatistiklerdi. Lebon ise 37 sayı-12 ribaund-11 asistle harika geçirdiği bu seriyi bir de triple double ile süslemiş oldu. Jamison 24, Mo Williams ise çaktırmadan attığı 19 sayı maçı tamamladı. Serinin gidişatını yazmaya gerek var mı bilmiyorum ama herkes gibi benim de fikrim yarın gece serinin son maçının oynanacağı yönünde.
Link
Galatasaray'ı özel kılan tablo "fotoğrafta" mevcut
22 saat önce
3 FARKLI FIKIR:
yok artık lebron james ama :D
oha nası atmış ya:)
Adam sanki orta sahadan 3 lük değilde serbest atış kullanıyor dün maçı izlerken inanamadım.
Yorum Gönder